RSS Feed for This Post

Devlet Opera ve Balesi Satılsın

Yazan : Ekonomix
opera_image3.jpg[Ekonomi Türk sitesinde  KASIM 03, 2007’de yayınlandı]
Ne operayı severim ne de baleyi. Devlet tiyatrolarını severim ama. Yine de bu, burada yazacaklarımı etkilemez. Konu basit.

Bir tanıdığım köyde öğretmenlik yaparken arkadaşlarıyla içmeye gitmişler. Tesadüf bu ya köylülerden biri de kasabaya is için inmiş, onları görünce yanlarına gitmiş. Adama rakı ikram etmişler, daha hayatında rakı içmemiş. Tadına bakar bakmaz yüzünü ekşitmiş ve bizim tanıdığa “Hocam bi soru soracam, siz simdi bu rakıyı hukumat zoruynan mı içiyonuz yoksam kendi rızanıznan mı?” demiş. Bizim Devlet opera ve balesi de o hesap. Devlet büyüklerimiz “Türk insani öküzdür, kendi başına bunları dinlemez, biz kendimiz çalıp kendimiz oynayalım” hesabına ülkede toplanan 3-5 kuruş vergiyi ecnebi dans ve çengisine çarçur ediyorlar.

Nedense Devlet Havyar ve Şampanya Genel Müdürlüğünü kurmak kimsenin aklına gelmemiş. Bizim halkımız bu tur şeylere de pek ilgi göstermez, belki bunları da devlet sübvanse ederse halkımız bu elit ürünlerden de faydalanabilir.

Şaka gibi yahu. Devletin tiyatro da, opera da, bale de ne işi var. Üç kurusa sattıkları biletleri bile bitiremiyor bu adamlar, “normal” fiyatına satsalar kimse seyretmeye gelmeyecek. Kapatın gitsin, itiraz edene de “buyur kardeş sen kendine bir opera bale şirketi kur, elini tutan mı var” de.

Sadeleştirin su devleti, azaltın vergileri. Halkın da bu konularda duyarlı olması lazım. Kriz bitti, borç sarmalından kurtulduk, vergilerde artik artış olmaması lazım demesi lazım.

 

 Derin İnsan 

 “Düşümde bir kelebektim. Artık bilmiyorum ne olduğumu. Kelebek  düşü görmüş olan bir insan mıyım yoksa insan olduğunu düşleyen bir kelebek mi?” (Zhuangzi, M.Ö. 4.yy)

“Ben” kimdir? İnsan nedir? Hakikat’in ne tarafındayız? Hiç bir şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde nasıl bilebiliriz bunu? Zekâ, mantık ve bilim… Bunlar Hakikat ile aramıza bir duvar örmüş olabilir mi? Freud, Camus, Heidegger, Kierkegaard, Pascal, Bergson, Kant, Nietzsche, Sartre ve Russel’ın yanında Mesnevî’den, Mişkat-ül Envar’dan,  Makasıt-ül Felasife’den, Füsus’tan ilham alındı. Hiç bir öğretiye sırt çevrilmedi. Aşık Veysel, Alfred Hitchcock, Maupassant, Hesse, Shyamalan, Arendth, Hume, Dastour, Cyrulnik, Sibony, Zarifian ve daha niceleri parmak izlerini bıraktılar kitabımıza. Buradan indirebilirsiniz. 

   Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları

Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne  kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor.  Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

 Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?
 Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz. ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor.

 Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

 Bir pozitivizm eleştirisi

Hayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı”  karşılaştırdığımızda hiç  yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl önce komşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındaki tek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü.  Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak  çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor.  Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenler gericilikle, bağnazlıkla suçlanabiliyor.  Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradan indirebilirsiniz.  

Trackback URL

  1. 97 Yorum

  2. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    opera ve baleyi, havyar ve sampanya gibi lüksten görüyorsunuz.
    Ne olacak peki?
    Opera ve Bale, saçmasapan bir ‘sanat’ anlayisi olan AKP hükümeti döneminde kime ne için ne çikarla satilacak?
    AKM binasini yikma talebi bile sanat çevrelerinin tepkisi aldi.
    müstehcen oldugu için ‘ben böyle sanatin içine tükürürüm’ diyenlerin,
    güzel sanatlar fakültelerine kan kusturanlarin oldugu bir ortamda
    kime nasil güvenelim?

    Opera ve balede bu cografyanin insaniyla barisik yaklasimlar getirmek gene bizim elimizde.

  3. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    söyle bir çeliski daha var,
    sanati ‘devlet’ in egemenliginden kurtarip özerklestiginizde bu seferde
    ‘sermaye’nin egemenligine giriyor elbette.

    İyice ticarileserek(sanatin ticari tarafini yadsiyacak degilim sadece tüketim toplumunda çok abes duruyor), rekabet kaygisiyla yüzeysellesmesini de getiriyor beraberinde.
    Emre Kongar’in ‘devlet ve sanat’ iliskisi çözümü gibi ‘destekle ama karisma’ olmali bu formül. Herseyi özellestirmek çözüm degil.

  4. Yazan:saldiray Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    iyi guzel devlet saga sola para carcur etmesin diyoruz da devletin gorevi de bir tek yol kanalizasyon elektrik degil.

    kutuphaneler de pek kullanilmiyor, onlari da kapatalim o zaman. ama devletin saga sola sactigi paranin (bkz. batan bankalar) bunlar devede kulak kalir. oynasin bale, oynasin tiyatro, gerekirse bos oynasin.

  5. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    Bu tür yazıları bazı tutarsız bakışları faş etmek için koyuyoruz.

    Ne bunlar? Hatırlayalım, Devlet ve Diyanet sözkonusu olduğunda nasıl tepkiler gelmişti: “Devlet bizim vergilerimizle sunni imamlara maaş ödüyor, kuran kursu çalıştırıyor, bu olmamalı” vs vs. Evet bunu biz de savunuyoruz ve “devlet din işinden tamamen elini çekmeli bunu özele bırakmalı” diyoruz.

    Şimdi yukarıdaki olaya bakalım. Aynı şey bunda niçin geçerli değil? Neden benim vergilerimden (mesela diyelim) hayatta en nefret ettiğim şeylerden birisi olan Opera ve Bale için para kesiliyor? Benim suçum ne? Alnımda enayi mi yazıyor? İki tane entel bu böğürtüleri dinleyip -yine mesela- “Ohh my goood, ne güzel böğürüyorlar” diye keyf edecekler ve benim vergim bunu finanse edecek? (Kimse “ama bu çağdaş sanat, diğeri din” falan demesin, hem bunun “çağdaş”lığı görecedir hem de bizzat “çağdaşlık” kavramının içinin doldurulduğu anlam görecedir. Ve devletin böyle görevleri yoktur.)

    Görüldüğü gibi iki yaklaşım da temelde aynı ve haklı. Ama yine görüldüğü gibi birisine başka bir diğerine başka tepkiler gösteriliyor.

    Tutarsızlığın dikalası.

    Ya -mantık kuralları gereği- diğerine de itiraz etmeyeceksiniz, ya da devletin bundan da elini eteğini çekmsini, çok isteyen varsa özel kuruluşlar eliyle bu tip faaliyetlerin yapılabileceğini söyleyeceksiniz.

    “Devlet bu tip ‘özel’ kuruluşların kültür ve sanat faaliyetlerini vergi muafiyeti vs gibi şeylerle dışarıdan deseteklesin bari” de denebilir. Ben buna da karşıyım, çünkü suistimal edilir ve toplamda bu da aynı hesaba gelir. Devletin buradan feragat edeceği kazançları bir biçimde yine vatandaşlara binecektir çünkü.

    Hem ayrıca bu dışarıdan desteklemeye ok diyen bu kez başka özel kültürel faaliyetlerin de devlet tarafından desteklenmesine ok demek zorundadır. heh buna da nasıl bir bağırtı ile itiraz ederler malum.

    Doğrusu, her ikisine de aynı oranda karşı çıkmaktır. Tabi tutarlılığa önem veriliyorsa.

    Minimal devlet herkes için iyidir.

  6. Yazan:BetuL Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    Isin ‘hos’ tarafida, bu sanatcilar yarim gun calisarak, siradan memurun kat kat fazlasi maas aliyorlar. Bi akrabam opera sanatcisi ordan biliyorum.

    Hatta zaman zaman gittikleri yurt ici ve disi gezilerde kaldiklari yildizlari sayilmayan tatil koyleri ve otelleri godukce isyan edip, bizim maasimiz artmali boyle yerleri ancak gezi oldugunda gorebiliyoruz deyip insani cildirtiyolar.

  7. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    bence hala devletin elinde olan ve her yıl milyonlarca ytl gorev zararı acıklayan kamu kuruluslarına baksak hic fena olmaz.

    bence bir opera sanatcısı,10 politikacıya ve 100 isletme memuruna bedeldir.

    batık kurumları kurtarırsak,onumuzdeki 100 yıl devlet sanatcılarına bakabiliriz merak etmeyin.

  8. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    bunlar ne biçim yorumlar böyle??
    inanamadim gerçekten!!!!!

    öncelikle ‘yüksek sanat’ tabir olan seye dogasi geregi karsi oldugumu ifade etmek isterim ama bu yorumlari okuyanca savunucusu bile olabilirim.
    devlet ve diyanet iliskisinin, devlet ve sanat iliskisiyle ne alakasi var yapmayin!
    devlet sanata finansör olacak elbette (ha keza sanat fakültelerine)
    devletlerin bir kültür ve sanat politikasi elbette olacak!

    ne demek yarim gün calisip lüks otellerde kaliyorlar???
    konservatuarlarda ve güzel sanatlarda ne kadar komik ücretlere insanlar çalsiyor biliyormusunuz?

    devlet opera ve balesini de ‘çagdas sanat4 kapsaminda ele almak
    ayrica fantastik oldu çok güldüm…

  9. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 16, 2007 | Reply

    bir opera sanatçisina giden vergi çok caninizi acityorsa Abdullah Gül ve esi cumhurbaskanligi köskünü yenileyecek tepeden tirnaga ordan itiraz etmeye baslayabilirsiniz!

  10. Yazan:FST Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    Opera ve balenin devlet eline geçmesi Cumhuriyet döneminin işidir. Önceden Türkiye’de opera özeldi ve bal gibi de işliyordu, hiç de öyle sermayenin egemenliği filan yoktu. Bunlar saçmalıktır, devletin balerini, dansözü, yaylı, yaysız sazcısı olmaz. Eskiden olsa kralın soytarısı olurdu ama şimdi ne diyelim bu “sanatçılara”?

    O zaman devlet ille de sirk işletsin, trapezciye, ayıya, maymuna, timsaha maaş bağlasın.

  11. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    Gülün gülün. Ama biraz da düşünün. Bozulacak çok ezberiniz var, bizi takip etmeye devam.

    ‘Devlet’ birarada yaşayan insanların haklarını korumak için oluşturdukları bir oranizasyondur, başka birşey değil.

    Devletin asli görevleri vardır, adalet ve savunma gibi. Bu da “hakların korunması” ile direk ilgilidir. Bunlar arasında sanat da din de yoktur.

    “Devlet – din” ilişkisi ile “devlet – sanat” ilişkisi arasında zerre kadar fark yoktur.

    Minimal devlette bu ilişki olmaz, olmamalıdır.

    Çankaya Köşkü’ne yapılan masrafta israfa kaçılmamalı. Bu ayrı.

    Ama yapılan anoloji çok yanlış, birisinde “makam” var, devleti temsil eden, kişilerle birlikte alınıp götürülemeyen bir makam.

    Diğerinde ise benim razı olmadığım halde, benim vergilerimin çarçur edilerek kişilerce cebellezi edilmesi var.

    Denirse ki “benden cumhurbaşkanlığı makamı yenilemesi için para kesilmesin” o zaman cumbaba makamına olan karşıtlığınız hasebiyle anarşist bir liberal olmalısınız ki, o durumda da bale opera işlerine para kesilmesine haydi haydi karşı çıkmanız gerek.

    Buradaki mantıkî sınır makama ve/veya makamın zamanı geldiğinde yenilenmesine karşı olmak ile “elbette eskiyince yenilenmeli ama şimdi bunu, ayyghh türbanlılar mı yapacaklarrrr” arasındaki farktadır. Birincisi anarşist liberal tavrı, diğeri “laf ola beri gele” tavrıdır.

    Dedim ya tutarsızlığın dik alası diye. Değişecek ama zamanla, devam buraları takibe 🙂

  12. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    türbandan baska konasacak lafi olmayanla oturup sanat tartisacak degilim. hele de çagdas sanati.

    ama çok merak ediyorsaniz bir güzel sanatlar mezunu olarak sanatin da sanatin da ilahlastirilmasina karsiyim. Hatta bütün sanat müzeleri yikilisin, sanat kavrami tartisilsin.
    Ama görüyorum ki henüz o asamaya gelememis insanlar var.

    devlet sanata karismasin desteklesin dedim zaten. Sanata ideoloji dayatmasini desteklemedim. Ama özellestirmeler o ideoloji dayatmasini zaten getiriyor, bir tüketim toplumu, kapitalizm ideolojisi. Ne degisti?
    Sanati, egitim ve adalet gibi toplumu ilgilendiren bir mevzu olarak görmek gerek.

    cumhurbaskanligi makami yenilenmesi için devletten para kesilmesin diye yazmadim, caninizi çok acitiyorsa itiraza ordan baslamanizi önerdim. İs gene türbana geldi pes ki ne pes!

  13. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    Okullarda ögrendigimiz egitim de kime göre neye göre kistasina tabidir.
    Sözgelimi o uzun paragraflardan olusan testler, cevabin oldukça muaallak olmasina neden olur.
    Ama devlet, bugün egitim saglamalidir bugün.
    ayri sey sanat içinde geçerli.

  14. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    Biraz teorik konuştum, hala daha meseledeki “devlet- xxx” ilşkisini anlamamış olsanız da üzerine düşünmeniz de kafî şimdilik.

    Sanatın kutsanması, ilahlaştırlması vs bunlar çok daha alt boyut. Neyin nasıl kabul göreceğine serbest kalması durumunda piyasa karar verecektir, a kişisi b kişisi, c devleti değil.

    Öte yandan devlet ve eğitim deyince de aklıma bu örnek geldi gece gece. Neden bilmem..

  15. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    @suat demren,
    karsinizdakini salak yerine koymayin lütfen.

    devlet-xxx iliskisini elbette anliyorum sadece sizin arzu ettiginiz biçimde çözümlere ulasarak degil.

    Neyin nasil kabul görecegine piyasa karar verecektir diyorsunuz
    bunu okumamis kabul ediyorum kendimi.

    sanatin kutsanmasi, ilahlastirilmasi alt boyut falan degildir.
    esas mevzu aslinda buradadir.
    Bende size din-sanat iliskisini gözden geçirmenizi önererim.
    Malum bu iliski olmasaydi bugün din kavramida farklı yerlerde olacakti.

  16. Yazan:Mister No Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    Suat Bey,

    Haklısınız, Devlet opera ve balesini de Diyaneti de özelleştirelim gitsin. Opera ve balenin maliyeti diyanetin yanında cüce kalır, ama olsun. İçtiğimiz köpek öldürenlerden alınan ÖTV ile imamların maaşı ödeniyorsa, bu benim sorunum değil Müslümanların sorunudur.Haram helal açısından.
    Kütüphaneler konusunda ise liberal çözümler öneremeyeceğim. Devlet milli kültürü korumak ve kollamakla mükellef olmalıdır, kütüphaneler daha modernleştirmeli ve zenginleştirilmelidir. Çok değerli el yazması eserlerin özel sektörün eline düşüp Paris, Londra müzelerine gitsin istemem.

  17. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    askeride ozellestirelim,amerika bile askerligi ozellestirmis.hatta amerikada vergi daireleri bile ozelmis.

    arkadaslar elbette zamanı gelince hepsi olur.mesela yabancı ulkeler spora ozel bir destek verir.ama bizde yok boyle bir sey.devletin neye destek verecegi neye vermeyeci su an icin bir muallak.

    bildigimiz,sanat,spor vs konularda devletin destegine hala ihtiyac var.ancak ne ozellestirilecek,kamu kurulusları,isletmeler.digerleri nasıl olsa bir sekilde duzenlenir,dernek felan kurulur.ancak bu isler tepeden inme olmaz.yavas yavas…

  18. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Kas 17, 2007 | Reply

    DEVLET SANATA ve KÜLTÜRE DESTEK VERMELi …

    Ama hangisine? Amerika’da sübvansiyonla kurulmus bir horon ekibi var mi? Senegal’de
    Devlet Ney kursalari veya Viyana’da belediyenin parasiyla gazel okuma kurslari?

    Evet, devlet ve/veya yerel idareler sanata ve kültüre destek verebilir, ama benim paramla oluyorsa benim kültürüme verilsin bu destek. 16ci yüzyildan kalma avrupa kültürüne degil.

    Mesela Tarihi bir cami veya köprü devletin parasiyla onariliyor. Akdamar’daki Ermeni kilisesi’nin de onarilmasi iyi bir örnek oldu, yetersiz ama bir baslangiçtir ne de olsa.

    Bunun gibi millî miras sayabilecegimiz seylere meselâ halk danslarina destek verilebilir. Ama Figaro’nun dügünü veya Carmen operasini yasatmak bize düsmez ki.

    Aslinda devletlesen (? kamulastirilan) seyin genellikle suyu çikiyor. Hiç zannetmiyorum TRT halk müzigi bölümünde Kürtçe Türkü söylensin.

    Belki de en güzeli bütün bunlarin vakiflarla yasatilmasi. Isteyen kültürüne sahip çikar, önemsemeyenlerin ki de ihmal edilir.

  19. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    basta da belirttigim gibi opera ve baleyi kendi yerel kültürüyle kaynastirmak bizim elimizde.

    Akademik klasik sanat egitimi evrenseldir. Resim egitiminde de 16.yy’in islerini görürsünüz. Opera da da böyledir. Figaro’nun dügünü ve Carmen’i Yasatmak bize düsmez derken, bunlar bizim kültürümüz demeden önce Rönesans’i Barok’u Klasisizmi bilmek gerekir.
    Aksi kolaya kaçmadir. Olmayacak duaya amin demektir.
    Fizik ve kimya derslerinde neden elin Avrupa’lisinin formüllerini ögrenip yasatiyorsunuz o halde? Bilgisayarda kullandiginiz yazilimlar
    neyin nesi?

    Kurallar önce iyice ögrenilir, ondan sonra yikilir.
    Klasik, akademik sanat içinde fikrim budur.
    Milli mirasa, evrensel miraslari özümsemis insanlar daha iyi destek çikacaktir.

    Ama su asamada sanattan devlet destegini ‘destekleme’ anlaminda çekmemeli. Ben bu anlamda ‘sosyal’ bir devleti destekliyorum.
    Sanat, toplumun bir ihtiyaciysa, ona ‘birakalim piyasa karar versin’ derken durup bir daha düsünmek lazim. ‘ama halk bunu istiyor’ kilifli bir yüzeysellik, siglik getirisi de var.

  20. Yazan:Mister No Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    Devletin görevleri konusunda çok farklı görüşler var. Bazıları diyor ki Ulusal Savunma, Adalet ve Güvenlikle sınırlı olsun, bazıları diyor ki Eğitim ve Sağlık Hizmetlerini de devlet yürütmeli, Telekom ve TPAO gibi işletmeler kamusal kalmalıdır.
    Bence hiçbirini yapmasın. Niye eğitim ve sağlığı devlet sunmuyor da güvenlik ve mülkiyeti koruma hizmetini devlet sunsun ki? Çok vergi ödeyenler korunmaya muhtaç olduğu için mi?
    Bence herkes kendi güvenliğini sağlasın. Özel mülkiyeti özel güvenlik korusun. Herkes kendi evini elektrikli tellerle çevirsin. Kendi füze savunma kalkanını kursun, bireysel olarak silahlansın. Herşeyi devletten beklememek lazım.

  21. Yazan:FST Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    Mister No,

    Herşeyi devletten beklememek lazım.

    Yazdığın herşey zaten savunuluyor, devlete istemeye istemeye icazet verenler kadar bunların hiçbirini yapmasına gerek olmadığını da düşünenler var. Saydığın şeylerin hiçbirini devlet sağlamak zorunda değil. Bunun aksini düşünememek üzere eğitildiğin/miz daha doğrusu programlandığımız için olmayacağını düşünüyoruz o kadar.

    Bugün “ulus devlet” pratiği sebebiyle böyle düşünmek zorunda bırakılıyoruz ama en azından devlet dediğiniz kerameti kendinden menkul ve bizlerden oluşan mekanizmaya fazla alan açtığınızda derhal büyüyüp ilgisi olmayan alanları da işgal eder. O işgal ettikçe de bizler “ha, zaten gerekliymiş demek ki” diye bunu meşrulaştırmaya başlarız.

    Öte yandan bugün Türkiye özelinde bu konularda çok radikal fikirler ileri sürmek makul olmayabilir. Ancak devletin sanat, kültür, eğitim ile “bu şekilde” uğraşmasının şart olduğunu düşünmek de hiç doğru değil. “Bu şekilde” ifadesine dikkat çekmek isterim.

    Selamlar.

  22. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    @FST

    sanat, kültür ve egitimden herkesin ‘esit’ firsatla yararlarmasi nasil saglanacak peki ‘bu asama’ da?

    devletin fazla alanlari dolduran, isgal eden yapisina karsi ise kazanilmasi gereken ‘devletlerin insanlari degil, insanlarin devletleri sekillendirmesi’ bilinci olmalidir aslinda.

    ‘bu sekilde’…

  23. Yazan:Mister No Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    “Ancak devletin sanat, kültür, eğitim ile “bu şekilde” uğraşmasının şart olduğunu düşünmek de hiç doğru değil.”
    “Bu şekilde eğitim” sağlık ve kültür hizmetlerini de savunmak zor.
    Siz yine bir Stinger füzesi yerleştirin çatıya 🙂

  24. Yazan:Mister No Tarih: Kas 18, 2007 | Reply

    Askeriye, İlmiye ve Emniyet teşkilatlarının durumu da ” bu şekilde”.

  25. Yazan:FST Tarih: Kas 19, 2007 | Reply

    Snoequeen

    sanat, kültür ve egitimden herkesin ‘esit’ firsatla yararlarmasi nasil saglanacak peki ‘bu asama’ da?

    Herkesi eğitimden eşit yararlandıralım derken imkanı olana bedava eğitim, fukaraya aşağılanma veriliyor. Bir de devlet eğitimi insanlara doğrudan destek verip istediği özel okulu seçme hakkı tanıyarak da verebilir. İlle de eli sopalı devlet memuru ile yıkık dökük binalarda hapishane mantığıyla eğitim vermek lazım değil. Bugün “bu şekilde” ile bunu kastediyorum.

    Devlet opera ve bale memuru besliyor diye de kimse “eşit” olarak sanattan istifade etmiyor.

    Sanat ve kültürden eşit isitfade ne demek ayrıca açıklanması lazım, ben bunu algılayamadım.

  26. Yazan:KORAY KARACA Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    BENİM CANIM KARDEŞİM.SENİN FİKRİNE SAYGI DUYMAM İÇİN OPERA VE BALE KONUSUNDA NE KADAR BİLGİ SAHİBİ OLDUĞUNU BİLMEM GEREKİR.EĞER BİLGİN YOK FİKRİN VARSA BEN SANA ŞÖYLE AÇIKLAYIM.OPERA DEMEK RESİM,MÜZİK,TİYATRO,IŞIK,ORKESTRA ŞEFİ ,KORO ŞEFİ,DEKOR,KOSTÜM,ESER,BESTECİ,SOLİST,TERZİ,KUNDURACI,GRAFİKER,
    DEMİRCİ,MARANGOZ,PERUKACI,BEZLEMECİ,DRAMATURG,ORKESTRA ŞEFİ,BAŞ BALE SORUMLUSU,PİYANİST,ORKESTRA SANATÇISI,KORO SANATÇISI,BALE SANATÇISI,SAHNE AMİRİ,SANAT TEKNİK MÜDÜRÜ,SAHNE MAKİNİSTİ,NOTATÖR,LİBRETTİST,GENEL MÜZİK DİREKTÖRÜ,BAŞ KEMANCI,SANAT İŞLERİNDEN SORUMLU MEMURLAR,MÜDÜR,GENEL MÜDÜR,SORUMLU MÜSTEŞAR VE KÜLTÜR BAKANINDAN İBARET OLUP SENİN BU GÜZEL VATANIMIZDA BİR OPERA ESERİ DİNLEYEBİLMEN İÇİN SAYDIĞIM BU İNSANLAR YILLARCA EMEK VE ÇABA HARCAMAKTADIRLAR. DEVLET OPERA VE BALESİNİN VE DİĞER OPERA VE BALELERİN YURT İÇİNDE VE YURT DIŞINDA ÜLKEMİZİN ZENGİN KÜLTÜRÜNÜ HALKIMIZLA VE DİĞER ÜLKE HALKLARIYLA PAYLAŞIMINDA KAZANDIRDIĞI BAŞARILARI GÖRSEL VE İŞİTSEL SANATIN BU MÜKEMMEL UYUŞUMUNU ÜSTÜN BAŞARILARIYLA SÜRDÜRMEKTE OLDUĞUNU BİLMENDE FAYDA VAR DİYE DÜŞÜNÜYORUM….SEN BENCE OPERAYIDA SEVME ZATEN….

  27. Yazan:fizikci Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    Koray Bey,

    merak etmeyin, o insanlar başka işler de bulur. Arz talep meselesi bu. Vatandaş opera bale talep edecek ki, o insanlar da maaşını hakedecek. Yoksa sırtını devlete yaslayıp, benim gibi opera-bale-sevmezlerin vergilerinden beslenmek onurlu bir insanın kabul edebileceği bir şey değil. Sinema sektörüne geçsinler eminim daha iyi kazanırlar, hem de maaşlarını sonuna kadar haketmenin rahatlığıyla sesleri daha gür çıkar.

  28. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olma konusunda epeyce egilimi olan bir toplumuz ve birde buna ek önyargilarimiz var. özellikle sanat konusunda.
    bir yaziya ‘ne operayi severim ne baleyi, ama devlet tiyatlarini severim’ diye baslaniyorsa burada bir önyargi seziyorum zira ‘3-5 kurus verginin ecnebi rans ve çengisine çarcur edilmesine’ kadar gidebilecek kadar ‘bilinmeyene’ duyulan düsmanlik var.

    AKM örneginde de yazdigim gibi bu konularin gerçek muhattaplarini dikkate alan yok.

    Hayir, dense ki ‘yüksek sanat’a karsiyim veya sanatin devrimci, çaginin ötesinde bir vizyonu olmalidir bu yüzden sanatta devlet gölgesine karsiyim oturulup tartisilir ama bunun için az buçuk
    sanatin kiyisindan kösesinden geçmek gerekir.

    @FST,
    bende ‘bu sekilde’ yi bilinçli olarak kullandim.
    Ayrica sanat egitimini neden illa özel okullara yönlendiriyorsunuz?
    Gene sanatin lüks bir tüketim oldugu algilamasi mi?

    Hapishane mantiginiza karsi ‘devletlerin kisieri degil, kisilerin devletleri sekillendirmesi’ demistim. Bu ideolojik kafes zaten sizin ‘hapishane mantigi’ dedginiz seye geliyor.

    Sanat ve kültürden esit isfade etmek, sanatin herkesin ulasabilecegi uzaklikta olmasi demek. Fukaraya da ‘üç bes ecnebi çalgicisi bunlar’ yüklemesi yapmak hiç degil.
    Sanat egitimine devletin destek vermesi demek.
    kalanlarini ise en basta belirrtim.

  29. Yazan:FST Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    Sayın Koray Karaca,

    Söyledikleriniz doğru da devletin operası olması gerektiği konusunda açıklama yapmıyor. Özel opera da bu işleri yapar.

  30. Yazan:blue Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    Hani şu Pavarotti’nin sesinin beğenilmediği için kovulduğu kurumdan bahsediyoruz değil mi?
    Özelleştirilmesin azizim, kapatılsın. Zaten 1,5 YTL’ye bilet satıyorlar, yine kimse gitmiyor. Adam Hammamizade İsmail Dede deyince “dedeniz mi?” diye soruyor, operayı naapsın?
    Sanat konusunda bir özelleştirme çok doğru olur. Halk yaptığın işi sevecek, sevdireceksin. Londra’da Lion King operası oynuyordu, yer bulamıyorsun. Opera dediğin böyle cazip bir şey olmalı. AKM’de Carmen’e gitmiştim, kendimi dışarı zor attım. Hanım da kapuskanın faydalarını anlatıp duruyor; bilgi sahibi olursam kapuskayı seveceğimi düşünüyor. Bu, zevk işidir, tad işidir; kapuskayı bana sevdirmen için içine birşeyler katıp karıştırman lazım, yoksa hayatta yemem. Kapuska işini özelleştirirsen, birileri mutlaka bunu bana yedirmenin yolunu bulacaktır. Yoksa elinde kaşık, kapuskanın faydalarını anlatan karınızla didişmeye devam edersiniz.

  31. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    Türkiye’de de ‘Semra Hanim ve oglu Ata’nin Sinem’e olan aski’ opereti oynanmasini öneriyorum veya ‘Deniz Seki, Hüsnü ve Nazire’.
    Yeteri kadar ‘cazip’olur sanirim.
    Postmodernizmin gözünü seveyim, ucuzculara gün dogdu agzi olan konusuyor. Ah Duchamp efendi, naaptin bize ortaya koydun b.ktan bir pisuvar, cümle alem bozuldu. Manzoni de sanatçi b.ku koymustu elbet yok parasini onu da bize satmasini bilirler. Hem satmasini hem yedirmesini!

  32. Yazan:Ç-Z Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    Karaca’nın oldukça detaylı ve kabarık bir liste yazıp ardından, sanatın değerini =eşittir bunca meslek sahibi ve onların bunca zamanlık emeğine bağladığını gördükten sonra “Sn.Karaca sizin de operayı sevme sebebiniz bu mu!” diye düşünmekten kendimi alamadım.

    Sanat tarihi ile az çok ilgilenenler bilirler ki ,sanat ve özel yetenekli oldukları düşünülen bu sanatçı insanların var olabilmeleri için daima zengin hamileri olması gerekmiştir.Bu şekilde hamilik yüklenen asil,zengin de bulunduğu zümre içinde gıpta edilir olmuştur.

    Bu hamilerin ne kadarının gerçekten sanattan anladığı ise muamma ama sanatçıların var olabilmeleri için gerekliydiler.

    “O aşamada” bu hamilik gerekiyorken günümüzde yani “bu aşamada” hamiliğe neden ihtiyaç duyuluyor?Halka ulaşmayan yada halk tarafından benimsenmeyen bazı sanat dalları kısıtlı bir çevre içinde yaşamak,yaşatılmak zorunda kalabilir,bunu kabul etmek gerekir.

    Devlet opera ve balesi müzayede usulu özelleştirilse de Sn.Karaca’nı listesinde yer alanların kadir kıymeti bilinse ve imkanları artsa.Ülkemizde koleksiyoner çok sanatsever var.

    Sanatla yakından ilgileneler bilirler ki bazı holdinglerin kendi orkestraları ve sponsor oldukları sanat faaliyetleri de var.Çok basit ve akla hemen geliveren bir örnekle BKM nin de oluşturduğu dans grubunun yurt dışındaki temsillerinde iyi bir ülke ve kültür elçisi olduklarını söyleyebiliriz.Ülke kültürünü temsil edebilmek için devlet memuru olmak gerekmiyor.

    Yukarıdaki yorumculardan birinin yazdığı gibi bilet fiyatı önemli değil felsefesi;halk için sanat mı yoksa sanat için sanat mı?

    Devlet ve şehir tiyatroları neredeyse sezonluk bilet satıyor ve bazı oyunlara yer bile bulunamıyorken,15 senelik oyunlar hala sahnede varlıklarını sürdürebiliyorlarsa bir kez daha düşünmek gerek!

    Sanata bakışın ve değerlendirmelerinin bile değiştiği günümüzde rönesans devri hamilik anlayışı neden devlete ihale edilmek isteniyor?

    Nesli tükenen bir türün koruma altına alınarak korunması ve yaşatılması mı yoksa hala bu ülke insanının kültür empoze edilmesi gereken yeniyetme gibi görülüyor olması mı?Devlet aracı kılınırsa ulaştığı kitle çoğalır mantığı mı!O zaman bu teşvik mi olur dayatma mı?

    @ Karaca,
    Bu bakış açısınız “bunca seneden sonra benim terfi sıram” diyen,sırtını devlete dayamış memurunkine benziyor.Sanat bu mudur,günlük mesai saatini tamamlamak(teşbih)Devlet memuru kimlikleri ile ne kadar özgün ve özgürler!

    Not:bu arada ben de güzel sanatlar fakt. mezunuyum 🙂

  33. Yazan:Ç-Z Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    @ snowqueen,
    Bakın ne güzel tespit emişsiniz,operetlerin bazılarındaki konuyu müziksiz düz metin halinde günümüz halk dili ile zamanımıza uyarlarsanız varacağınız sonuç hemen hemen Ata-Sinem aşkı olur.

    Malumaliniz Lüküs Hayat gibi(hicive dayalı) bir operet 17 senedir gişe yapıyor özelleşse zarar mı eder bence hayır zira çoğunlukla kapalı gişe oynuyor.

    Opera komikten bahsediyorsanız zaten bunun için bir “sınıf”olmak gerekiyor özel ilgi alaka ve bilgi birikimi gerekiyor.(golf benzetmesi belki anlaşılır kılabilir) bunun için de devletin hamiliğine gerek yok sanırım.

  34. Yazan:Ç-Z Tarih: Kas 20, 2007 | Reply

    @ özelleştirmeye karşı olanlar,

    Sizlerin bildiğinden eminim ama operanın neden geniş bir kitle tarafından benimsenmemiş olduğunu benim gibi merak edip nedenlerini düşünenler için belki düşündürücü olur diye bir not:
    “Verdi, eserleriyle tiyatroyu geniş halk kitlelerine tanıtmış bir sanatçıydı. Bu başarısının arkasında tiyatronun olanaklarını çok iyi bilmesi ve onun gereksinimlerini karşılayacak tarzda eserler vermesi yatar. Operalarına konu bulmada çok titiz davranmış ve halkın hoşlanacağı türden güncel konuları ele almıştır. La Travaita operasında ilk defa toplum psikolojisiyle ilgili güncel bir konuyu işleyerek opera tarihçilerine göre o güne kadar kimsenin cesaret edemediği bir uygulamanın öncüsü oldu.
    Verdi, bir yandan operaya İtalyan halk sanatının ezgilerini getirirken bir yandan da halkın sokaklarda söyleyebileceği yeni ezgiler yarattı. Bu nedenle eserleri hem sahnede, hem de sokaklarda söylenen bir sanatçı oldu ve müziği yeniden halkın hizmetine sunmayı başardı.

    Sanat halk için olduğunda,halk düşünülerek yapıldığında hami aramak zorunda kalmıyor.

  35. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Kas 21, 2007 | Reply

    Bazı yorumları okuyorum da (tabi ki snowqueen’i tek geçerim) lisans eğitimi almış, bu iletişim çağında yaşayan insanların düştüğü duruma üzülüyorum.

    Yahu operanın fazileti (!) ile bunun devlet eliyle yapılmasının ne gibi bir alakası var? Opera yasaklansın diyen yok, devlet bu gibi şeylerden elini çeksin diyenler var. Bu ikisinin arasındaki farkı anlamak bu kadar zor ise bizim daha katedecek daha çoook yolumuz var demektir.

    Aynı kişiler bir de “devletin dinle işi olmamalı, imamlara maaş ödememeliii” demiyorlar mı işte burda düşüp bayılasım geliyor. “Devlet” denen aygıtın her ota boka burnunu sokmasına teşne olursanız, siz bunu “opera” özelinde savunur, meşru görürseniz, bir başkası bu camillere imam lazım der, din özelinde meşru görür, diğeri devrimi mecburi gördüğü için marksizm özelinde görürür. Erki eline geçiren de tepenize biner. Birine eyvallah diyerek savunup diğerine “ııhh olmaz” demek oksimoronluğun daniskasıdır.

    Net çok güzel imkanlar sunuyor biraz okuyun, dünyada neler olup bitiyor, minimal devlet ne demek, liberalizm ne anlama geliyor, burunu herşeye sokan devlet otoritesinin ucu nerelere dokunuyor biraz öğrenin yahu..

    Hürriyet gazetesinin yorumcuları gibisiniz, Snowqueen ve bizi sağır zannedip büyük harflerle yazan vatandaş.!?..

  36. Yazan:Ç-Z Tarih: Kas 21, 2007 | Reply

    Bu da opera severler için bir amatörün performansı 🙂
    http://www.slide.com/r/ipZxhaQu0T-2mgMrPQ8vuMx-UITgtlZX

  37. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 21, 2007 | Reply

    @Pek Sayin Ç-Z,

    Güzel sanatlar fakültesi mezunu oldugunuzu söylüyorsunuz,
    ne mezunusunuz Türk el Sanatları gibi birsey mi?
    öye olsaniz bile Klasik egitimin ne oldugunu pekala biliyorsunuz.
    Yukarı da yazdigim şekilde bu ‘klasiklik’ hakkındaki düsüncem
    ‘bil, sonrasinda yık’.
    Mesela resim gibi bir konuda, özellikle tasvirin dinen yasaklandığı bir coğrafyada ‘resim sanatı’ deyince sadece minyatür mü görmemiz gerekiyordu bu bakış açısıyla?
    Yerele olan vurguyu bende önemsiyorum hem de fazlasıyla,
    opera veya bale dedigimiz türleri bu toprakların kültürüyle harmanlayabilmek bizim elimizde diye de yazdım zaten.

    ‘halka ulaşma’, ‘halk için sanat’ konularına gelirsek,
    burada ‘olan’ ve ‘olması gereken’ ikilemindeyim her zaman.
    Kafam başka şey düsünürken dilim başka şey söylüyor maalesef.
    Kafamda düşündüklerim, sanatın bu denli büyütülüp, büyütülüp
    tapınalacak derecede ilahi bir duruma gelmemesi gerektiği.
    (Zaten bu toplumdan ayrışmış yüce ‘sanatçı’ kavramı romantizmle oluştu, öncesinde sanat-zaanat ayrımı bile belirsizdi.)Hala sanat galerileri içimi sıkar mesela. (Bu çok çok çok çok kapsamlı bir konu)

    Kafamdan geçen bunlarken, dilimin söyledigi ‘olması gereken’.
    Burada güzel sanatlar bitirmiş, reklamcılık yapan, iki kadeh şarap eşliğinde ‘sanatta neymiş, malevich düz zemine kare çizdiginde ruhuna fatiha okuduk peh diyen şehirli küçük burjuva yaşantımı
    tamamen yadsıyorum. Sanatı, ilkel kabilelerin avları verimli geçsin diye bulaşkan büyü tekniğiyle mağara duvarlarina çizdikleri resimler gibi ‘işlevsel’ görüyorum. Hastalıkları iyileştirmek için çizilen desenler, yağmur yağdırmak için çalınan enstrümanlar gibi.
    Insan ruhuna ve yaşantısına dokunan, kişinin ve kitlenin içinde biriktirdiklerini bir kanaldan boşaltan ve en önemlisi tüketme eyleminin karsisinda duran ‘üretme’ eylemi bakımından.
    Bu işlevselliğe devrimci nitelikte giriyor.(devrimci kelimesini bildiğimiz büyük öğütlerden, kurtuluş reçetelerinden bağımsız olarak yazıyorum, kizil mizil değil yani)

    Biz şu an fena halde tüketimin olduğu bir zaman dilimindeyiz.
    Bunu yermek yerine destelemek devrimci bir nitelik değildir, devrimci niteliği geçtim ‘üretim’ de değildir. Yukarıda yazdım Manzoni ‘sanatçı b.kunu’ koydu zaten bunun üzerine Ata-Sinem aşkına ihtiyacımız var mı? Bunun ne olduğu bence, sadece ve sadece ‘mastürbasyon’dur.
    ‘ama halk bunu istiyor’ culuk üzerine kafamdan ve dilimden bunlar çıkıyor. Yanlış anlaşılmasın ‘kültür empozeliği’ falan önermiyorum,
    ‘nehir çöplükten tıkandı, suyumuz kalmayacak’ diyorum.

    @özellestirmeye gelirsek,

    Birçok sanat çevresi özelleştirme değil ‘özerkleştirme’ gibi bir anlayışı benimsiyor, devletin ‘sanata katkı sağlaması’ ama karışmaması talebi.

    Tiyatrolar demişkende dikkat ettiniz mi bilmiyorum Hollywood ve Broadway’de günlerdir süren bir grev var.

  38. Yazan:Ç-Z Tarih: Kas 21, 2007 | Reply

    “bil ve yık” kısmından başlarsak eğer özellikle belirttiğiniz gibi eğitimde evet sizinle hem fikirim ama yıkmak için değil geliştirmek,aşmak ve tekrara düşmemek için.İnsanın öğrendiği şeyleri yıkmayacağını ancak zaman içinde etrafında dolaşıp değişik formlara ulaşabileceği bakış açılarına sahip olabileceğine inanıyorum.

    Bu kısımda özellikle vurguladığınız gibi “eğitim “için evet gerek ama bizim bahsettiğimiz bir sanat dalının devlete bağlı kalması.eğer zi bu desteği devletten bekliyorsanız bir diğer deyişle devletin bu sanat “eğitim”ine katılmasını bekliyorsunuz demektir.

    Tekrar yazayım da yanlış anlaşılma olmasın;devlet opera ve balesinin devlet bünyesindeki varlığını ve repertuarındaki klasik eserlerin icra edilmesini halkı eğitmek olarak algılıyorsanız bence bu tamamıyla sakıncalı bir bakış açısıdır.

    Zanaat ve sanat ise bence size ikilem yaratan şu sanatın“tapınılacak” duruma getirilmesinden dolayı.Sanat, bir zamanlar sanatçıları olan efendilerin (istisnaları olsaydı durum değişik olabilirdi)günümüze bıraktıkları kötü bir miras.Hamiliklerinin tek iyi tarafı sayelerinde yüzyıllarca önce yapılmış bazı eserleri görüp “klasik” eğitime temel yapabiliyoruz.

    Zanaat olmasına izin verilmedi,az rastlanır elmaslar gibi kalması tercih edildi.Ulaşılabilirliği önlendi ve ona başkalarının asla sahip olamayacağı,seçilmiş insanların sadece sahip olacağı bir tarz tanrı vergisi yetenek gibi bakıldı.

    Kişinin kendinin hangi noktada “verimli”olduğunu keşfedebilmesi de bir maharettir.Bazıları bunu tek bana bazıları ise başkalarının işaret etmesi ile idrak edebilir.Bu nedenle dediğiniz gibi tapınılacak bir niteliğe sahip değildir ancak paylaşılabilir.Her iki taraf da bundan haz alır.

    İçindeki güzellik duygusuyla buluşmak için onu arayanlar,bulduğunda bırakmamak içinde peşine takılanlar hangi meslekte yada kültür grubunda olursa olsun varlar.

    Bunun için tartışmanın yada başkalarının seçimlerini nehrin çöpleri olarak tanımlamanın hiçbir uzlaştırıcı tarafı yok.

    Siz seçtiğiniz gibi yaşayın ve hayatınızdan zevk alın başkaları da kendi seçimleri ile hayattan zevk alsın.
    Halk bunu istiyor kılıfına en az sizin kadar tepkiliyim.daha çok şey var ama benden şimdilik bu kadar 🙂

    Neden illa devlet desteği?(uğraşmıyorum ama uğraşsaydım)sanatla uğraşıyorum diye aynı desteği devletten ben de talep edebilir miyim?Bunun kıstası ne olabilir ki?

    hayır etmedim link verirseniz bakarım.

    Not:hangi dönem mezunusunuz bilmiyorum ama klasik eğitim branş eğitimimizle beraber hep vardı.4 sene! Ve hayır Türk El Sanatları değil

  39. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 21, 2007 | Reply

    @Ç-Z

    ‘yık’ derken ‘yık ve öylece bırak’ı değil ‘geliştirmeyi, yeniden inşa etmeyi’ kastettim.

    Devletin sanat eğitimine katılmasını elbette destekliyorum ama bu ‘ideoloji dayatma’ şeklinde değil, ‘destek sağlama’ anlamında.

    Burada bir parantez açıp, devletin sanattan ne denli kopuk olduğunu da söylemek istiyorum. Bu ülke ‘böyle sanatın içine tükürürürüm’ diyen belediye başkanları, kültür merkezleri için ne idüğü belirsiz yıkım kararları görüyor. Sağladıkları destek bile olması muamma.

    ‘halkı eğitme’ fikrinin karşısında duran ‘müşteri her zaman haklıdır’ bakışı da aynı ölçüde sakıncalı. Mesela reklam sektöründe ‘sosyal kampanya’ lar yapılır, (silahsızlanma, aile içi şiddet, doğa vb. konularda), şimdi bunun amacı nedir? Halkı eğitme değildir diyebilirmiyiz? ‘Eğitme’ degil ‘bilinç kazandırma’ olur ‘dikkat çekme’ adı değişebilir çok isterseniz. Ayrıca bu eğitim vicdan, ahlak vb. konularda en büyük eğiticiler olmuş ‘dinler’ yanında devede kulak kalır.

    ‘Plastik, sentetik ve kimyasal maddeler’ nehri tıkadığında sorun var demektir. Çöp derken bunları kastediyorum.

  40. Yazan:fadime Tarih: Nis 9, 2008 | Reply

    çok iğrenççççççççççç bir site kimseye tavsiye etmem

  41. Yazan:violetta Tarih: May 22, 2008 | Reply

    sayın yazar,şu rahatsız olduğun opera içinde tiyatro,dans,müzik,heykel,resim,edebiyat vs gibi bir çok sanat dalını içinde barındıran bir sanattır.sen daha bu sanat dallarından kaçını hazmedebildin de kalkmış operaya bok atmak gibi bir gaflette bulunabiliyorsun??

  42. Yazan:çuvaldız Tarih: May 22, 2008 | Reply

    (b.k atmak) gibi oldukça naif(!) ve sanatsal deyimi(!) hangi sanat dallarından birini hazmedebilmiş insanın kullanabildiği de ayrı bir tartışma konusu olmalı.Sanat savunuculuğu yapmaya kalkışırken kaleminden çıkana hakim olamamak olsa gerek “gaflet”!

  43. Yazan:4.murat Tarih: Tem 9, 2008 | Reply

    Bukadar güzel bir platformda bukadar boş şeyler okuyacağım hiç aklıma gelmezdi.Arkadaşlar operayı bu ülkeye ulu önder Atatürk getirmiştir!Devlet kurumu olmasınıda Atatürk sağlamıştır.Siz kim oluyorsunuzda ondan ileri görüşlü olduğunuzu savunuyorsunuz.Kaç kez bir konservatuvardan içeri girdiniz.Oradaki çocukların nasıl bir sanat aşkıyla ve hangi koşullarda okuduğunu biliyormusunuz.Yada sizin anlayacağınız dilden,nekadar harç ödediklerini biliyormusunuz?Tıp fakültelerinden fazla!!!O çocukların tek hayali birgün istedikleri işi yapabilmek,sahneye çıkıp şarkı söylemek.Birilerine h,çb,r ideolojiye bağlı kalmadan,sadece snatla ulaşabilmek.Hangi yıldızlı otelden bahsediyosunuz.açın trt’nin arşivini ve opera sanatçılarının hangi mezralara,köylere,okullara gittiğini görün.Bilginiz olmayan konulardada fazla kafanızı yormayın derim ben.Zira eğer kitabı açıp bakarsanız,dünyanın en zor 2. mesleğidir opera sanatçılığı(1.maden işçiliği)

    tabi size böğürtü,çengilik,gıygıy gelebilir.sizin yaznılarınızın bana paçavra geldiği gibi.

    ANLAYANA-ALINANA

  44. Yazan:Önder Tarih: Tem 9, 2008 | Reply

    Bilmeden bu sanatı yanlış tanıtıyorsunuz.Madem
    Opera ve Bale geniş kitlelere hitap etmiyormuş.
    ÖYLEMİ…Tabikii değil. Bütün düya ülkeleride sayısız opera evleri neden var.Büyük bir sanat olduğu için tabi.Çok özveri isteyen asil bir sanat opera.400 yıldır yaşıyor bu sanat Ülkemizdede bütün operalar doluyor.İnsanları yanlış yönlendirmek bilmeden biliyormuş gibi yorum yapmak ne kadar yanlış ve ayıp.Böyle yorumlarla opera sanatını küçülteceginizi sanıyorsanız çok yanılırsınız.Bu sanata hakaret edenler ancak kendileri küçülür.

  45. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Tem 9, 2008 | Reply

    Opera sanatinin diger sanatlara göre üstünlügü nedir? Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin operaya maddi kaynak ayirmasinin mesru bir temeli var mi?

    Kimse operayi yasaklamaktan bahsetmiyor, neden rock müzik için sübvansiyon vermesin devlet? Elektrogitar çalan bir insan bir sopranodan daha az sanatçi mi sayiliyor? Neden Jazz veya Blues tipi müzikleri desteklemiyoruz opera ve bale kadar?

    Devlet Jazz’i var mi Türkiye’de? Devlet Heavy Metal’i? Devlet Samba’si niye yok da Devlet Balesi var?

    Ve neden çin operasini degil de Avrupa operasini tercih ediyor herseyi bilen YÜCE devletimiz?
    çin’de ve japonya’da öyle güzel danslar ve sarkilar var ki. çocuklarimiz onlari neden ögrenmiyor devlet konservtuarlarinda?

    TC Devlet konsevatuarlari neden bati avrupa muzigini konserve ediyor? (=koruma evi, fr. conserver)
    Neden afrika ve hint müziklerini KONSERVE edilemeye deger bulmuyoruz?

    Var mi bilen sebebini?

    Eger Atatürk Japon hayrani olsaydi bugün belki de Japon alfabesi kullanacaktik, japon muzigi dinleyecektik
    devlet opera ve balesi adina. Bir de böyle bakin bakalim sizi ezberciler sizi :))

  46. Yazan:snowqueen Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    @Mehmet Yılmaz

    Türkiye’de Devlet Konservatuarı TC öncesi Osmanlı İmparatorluğu zamanında da vardı, klasik müzik bu topraklara Osmanlı döneminde girdi. Ha keza güzel sanatlar fakülteleri de.

    Bence neden “çin ya da japon sanatı” değil de “batı sanatı” olduğunu
    Osmanlı’dan başlayarak aramalısınız.

  47. Yazan:MY Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    @SnowQueen,

    Mustafa Kemal TC vatandasi olarak degil Osmanli tebasi olarak gelmedi mi dünyaya? Dahil oldugu kusak, jön türklerin, itithat ve terakkliclerin kusagi (ki daha o dogmadan basladi bati hayranligi) degil mi?

    Elbette eger o dönemde dünyaya Japonlar hakim olsaydi Atatürk Japon hayrani olacakti. Teknolojisiyle beraber kiyafetlerine, diline, müzigine özenecekti(k).

    Zaten anlatmak istedigim bu, bati avrupa tarzi bir Opera’yi bugün TC’nin desteklemesinin sebebi de bu.

    Dünyada binlerce çesit müzik var, bugün, yani 2008’de devletin avrupa operasini desteklemesi mesru mu degil mi?

    Her ülkede sanati desteklemek için bir bütçe ayriliyor ama öncelik o ülkenin kültürüne sonra da dahil oldugu cografyanin kültürüne veriliyor.

    Eger amaç dünya kültürüne açilmak ise (ki bu güzel bir amaç) bütün kültürlere ayni ölçüde yer verilmeli, bir tanesi digerinden üstün tutulmamali.

    Bakin, mesela Andreas Scholl tarzi bir kontr-tenor 3 veya 4 enstruman ile ronesans ingilteresinin muziklerini seslendirdigi zaman bana çok daha güzel geliyor. O zaman neden VERDI veya OFFENBACH’in çalinip söylenmesi için vergi ödeyeyim?

    Benim sahsi zevkime göre ask acisini en güzel dile getiren eserlerden biri Solveigs Sang. Grieg’in eserlerinin STRAUSS veya BIZET’den daha az temsil edilmesinin objektif bir açiklamasi olabilir mi? Insan sesinin en güzel degerlendirildigi eserler kanimca müzigin asgariye indigi hatta sustugu akapela eserlerdir.
    Mesela portekizlerin Fado’sunu sever misiniz? tek kelime portekizce bilmeyenler bile göz yaslarini tutamazlar bu müzigi dinlerken.
    Christina Bianca’nin bir parçasi var, buraya linkini koyarim birazdan, belki yüz kere dinlemisimdir.

    Simdi soralim kültür bakanimiza, neden bir T.C. devlet fadosu yok? Türkiye’de belki bu kelimeyi duyanlar bile çok azdir.
    Ahhhh Ne kadar geri memleket(!) Batinin gerisinde kaldik yine :))

    Devletin görevi mesela sinirlari korumaktir. Pasaport vermektir. Operayi isteyen sever isteyen nefret eder.

    Herkes kendi duygularinin en iyi ifade buldugu muzigi dinler. Müslüm Gürses veya Mustafa Sandal’a karsi devletin bir tutum almasi çok saçma. Zaten altinda tartistigimiz makalenin yazari da bunu anlatiyor. Yani operacilari kursuna dizmek isteyen yok.

    Kene ile mücade, depreme karsi önlem almak.. Bunlar ölçülebilir, herkesin asagi yukari hem fikir olabilecegi konular.

    Eger Türkiye’de opera seven çok insan varsa özel opera kurulsun, isteyen bilet alip gitsin. Devlet de kendi isine baksin. Bütün mesele bu yani.

  48. Yazan:snowqueen Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    Bu konuyu bu kadar sığ sularda tartışmak yanlış oluyor,
    sanat eğitimi belirli klasik kalıpları beraberinde getirir, batı sanatı rönesansla birlikte sanatta yeri gelince kendini bile yoketmeyi amaçlayacak biçimde bir gelişme elde etti.

    Şimdi “ben sanatta akademik eğitime inanmıyorum, sanatta devlet elinin işi ne” gibi bir yaklaşıma gidiyorsanız o başka ve haklı bir konu.
    Ama akademik eğitime inanıyorsanız, bükemediğiniz eli öpeceksiniz.
    Neden Çin halk dansları değil de Batı sanatı demekle olmaz.
    Daha iyisini yapmalı o zaman.

    Yukarıdaki yazıda “Nedense Devlet Havyar ve Şampanya Genel Müdürlüğünü kurmak kimsenin aklına gelmemiş” ucuzculuğuyla da daha çok öpülür o eller maalesef. Sanat bir lüks değildir kimse kızmasın da bu denli yontulmamışsan sus ta molla sansınlar be adam.

  49. Yazan:snowqueen Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    @MY

    Klasik müzik Atatürk’ten çok daha önce vardı, saraylarda klasik müzik çın çın çınladığında Atatürk daha sahneye çıkmamıştı. Niye Japonlara özenmediniz diye II.Mahmut’a sormak azım.

    Klasik müzik akademik eğitimin temelidir, notadan armoni bilgisine, resim için de böyle, devlet klasik batı tarzı resmi destekliyor akademilerde ona bakarsınız, eğitim böyle başlıyor. Ben bunu istemiyorum derseniz gidip Geleneksel türk sanatı ya da İTÜ’de Türk Müziği Konservatuarına gidersiniz.

    Yukarıda daha önce yazdım mı bilmiyorum ama kızkardeşim konservatuar piyano bölümü mezunu, emin olun aldıkları destek öyle gözünüze battığı gibi falan değil, yok denecek kadar az hatta!

    Fadoya ben de bayılırım, Amalia Rodrigues ama favorim:))
    Konservatuarlılar da sever merak etmeyin:)

    Devlet fadosu olmamasının temelinde müzik eğitimindeki “klasik” yöntem yatıyor. Herşeyin temeli olan.
    Bir de bunu böyle ayrıştıramayız, klasik müzik dediğiniz de evrenseldir, çin den de etkilenir hint müziğinden de.
    Yerel dediğiniz nedir, Batı müziğini ayıklayalım, saray musikisi çok mu yerel? (ki o da klasik müzik bakarsanız halk müziği değil gene devlet müziği, Bugün bizim müziğimiz dediğiniz insanların çoğu saray himayesinde başka kültürlerden esinlenmiş müzikler yapmışlar).

  50. Yazan:operasever Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    MAKSADINIZ POLEMIK YARATMAK MI? ERGENEKON VS ILE BULANDIRILAN SULARA KANALIZASYON KARISTIRIP DAHA DA MI BULANDIRMAK. YAPMAYIN… TARIHE , SANATA, BILIME EN ONEMLISI ULKENIZE KOTULUK YAPIYORSUNUZ. BU SANATLAR 1OO YILLARDAN SUZULUP GELMISTIR GUNUMUZE. SON 20 YILDA ULKENIZI ULEMLAR YONETSIN DIYENLER CIKMISTIR. IBO DANSOZ OYNATMIS, ORHAN GENCEBAY BATSIN BU DUNYA DERKEN KUMARA BORSAYA TRILYONLAR YATIRMISTIR. SEDA SUBYAN YASINDAKILERLE EVLENE BOSANA 7 KOCALI HURMUZU GECIP ARTIK LA TRAVIATA TADINDA YASAMAYA BASLAMIS AMA REYTINGI 15 -20 MILYON OLMUSTUR. SIZ GITGIDE KUCULEN SANATCI MAASLARINA GOZ DIKMISSINIZ.15 YILDA OGLUNA GEMI ALAN OPERACI VAR MI? MUSLUMU TURKIYEDEN BASKA KIM TANIR. LEYLA GENCERI DUNYA SAYAR SEVER. GRAMMY ALAN POPCUMUZ VAR MI HELE NEYUDUGU BELIRSIZ ARABESK DALINDA…AMA GRAMMY ALAN BIR OPERA SANATCIMIZ VAR. BIRIBIRIMIZE DUSMAN OLMADAN, ANLAMAYA CALISALIM. BIZBIZE DUSMAN OLMAYALIM… NE MUTLU TURKUM DIYENE…

  51. Yazan:fizikci Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    Snowqueen,

    asıl soru o değil. Çin, Japon veya Batı ne farkeder? Asıl soru şu: Devletin neden opera ve balesi var? Devletin başka işi mi yok? Niye bir rocker vatandaşın parası devlet eliyle hiç sevmediği operaya veriliyor. Veya niye ateist vatandaşın parası diyanete veriliyor?

    4.murat,

    “Bukadar güzel bir platformda bukadar boş şeyler okuyacağım hiç aklıma gelmezdi” demişsin. Bu konunun ne kadar önemli olduğunun farkında değilsin anlaşılan. Şu erkenekon örgütünün bile bu konuyla direk ilgisi var: Devletin büyüklüğünden menfaati olan bir kısım bürokratlar ve yiyici arkadaşları, devletin küçülmesi fikrinden nefret ediyorlar. Eğer devlet küçülürse “malı deniz, yemeyen keriz” nasıl olcak? Küçük devletin malı deniz olmaz göl bile olmaz havuz olur ancak. Havuz kime yetecek?

    Bankamatikçiler ne yapacak? Tek yaptığı iş ay sonu bankamatikten maaş çekmek olan insanlar özel sektörde barınabilir mi? Bu bankamatikçiler de “büyük devlet” sever, gönüllü ergenekon savunucularıdırlar.

  52. Yazan:MY Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    @SnowQueen,

    Evet, akademik egitime karsi degilim, devletin buna karismasina karsiyim. Fizikçi de temel soruyu yeniden hatirlatmis.

    Yani müzik egitiminin nasil verilecegine devlet karisirsa mutlaka siyasi olur. Mesela milliyetçi bir yönetim gelir, “ne bu gavur operasi” der, bir bakarsiniz Devlet Konsevatuarlari Kazakça, Özbekçe Opera söylemeye baslamis!

    Saçma olan devletin opera veya bale ile ugrasmasi. Yoksa kime ne bunun egitimi nasil verilirse verilsin.

    Mesela vakiflarin önünde bir sürü engel vardi, bilmiyorum simdi ne halde. Diyelim Türkiye’de Opera seven bir milyon insan var. Bir opera sevenler dernegi kurariz, “arkadaslar her ay 10 YTL üyelik aidaati” deriz.

    Ne yapar? Ayda 10 milyon YTL, yilda 120 milyon YTL. Gidin, istanbulun göbeginde en güzel binayi alin, yüzlerce genci egitin, yurtdisindan ünlü operacilari getirin. 120 milyon YTL ile daglari devirirsiniz walla 🙂

    Hem de AK parti gitmis, PAK Parti gelmis, kimin umrunda? Parama geçer sözüm.

    Bu yani. Bu kadar basit. Kazak müzigini seven onun dernegini kurar, bale isteyen bale, karate isteyen karate.

    Ama rekabet olur. En aktif dernekler en çok parayi toplar.

    Bakin hakikaten bilmedigim için soracagim, dünyada var mi böyle bir ünümüz, Büyük Türk Operasi diye? Mesela en iyi mozart operalarini Türkler seslendirir diye bir söylenti var mi?

    komiklige bakin ki Fazil Say alamanci. Bir ara iki kiz kardes vardi pianist. Türk … ama gurbetçi ailelerin çocugu. Yani devet konservatuarlarimiz dünya çapinda bir is yapabiliyorlar mi?

    Fazil Say gibi tek tük isimler haricinde, ANKARA EKOLÜ veya ISTANBUL EKOLÜ diyebilecegimiz bir Bach yorumu var mi? Yoksa öyle kuru kuru taklit etmekle mi yetiniyoruz?

  53. Yazan:snowqueen Tarih: Tem 10, 2008 | Reply

    @MY

    Akademik anlamda sanat eğitimine karşı değilseniz bu işin 2+2=4’ü klasik eğitimdir. O zaman da ben Bach çalmam diyemez kimse.
    Siz çocuğunuza piyano dersi aldırmaz ud dersi aldırırsınız olur biter ya da dediğim gibi İTÜ’nün Türk müziği konservatuarı var, Türkiye’de sadece batı müziği eğitimi vermiyor konservatuarlar, Belediye halk konservatuarları da var halk müziği eğitimi veren.

    Devlet operası sadece İngilizce söylemiyorki, bunun Fransızcası da var İspanyolcası da. Özbekçesi de olsun olabiliyorsa, keşke olsa. Mozart’ın Türk Marşını da Alman öğrenci çalmasın o zaman, saraydan kız kaçırmayı Avrupa’da oynamasınlar.
    Oriental temalı klasik müzik temaları Avrupa’da gösterilmesin.

    Devlet okulunda Batı sanatı eğitimi alacaksan bunları işleyeceksin, bu iş böyle. Dünyanın heryerinde böyle. Dediğim gibi estemeyen “Batı Sanatı” eğitimi almaz. Paşa paşa gider minyatür falan yapar.(ki çok güzel yapanlar var)

    Devlet konservatuarlarımız dünya çapında iş yapamıyorsa bir nedeni de o az ödenekler, verilmeyen göze batan destekler.
    Elbette var iyi sanatçılarımız, daha geçen klasik gitar okuyan bir arkadaşım Fransa’da iyi bir okula kabul edildi buradan çıkıp, dünyanın dört bir yanından japonundan hintlisine bir sürü öğrenciyle beraber konser veriyorlar.

    Mozart’ın Türk Marşını bir Türkten duymak garipse ben daha ne diyeyim:)

  54. Yazan:işgören Tarih: Tem 12, 2008 | Reply

    SNOWQUEEN kardesim; Burada bile nick name kullanarak; oyle satır aralarında atıp tutmak kolay.
    O sahneye cıktınızmı bir kere, bırakın opera soylemeyi; adınızı soyleyemezsiniz adınızı!!!
    Mee mee diye kalır sonra %47’lik kesimle birlikte dolanırsınız ortalıkta..

    Ender gordugunuz cicekleri koparmayın, tavsiye ederim..

    Ulkemizde topu topu bes opera var. O maası ve butcesine goz diktiginiz kurumdaki tum personel sayısını; diger meslek gurupları ile oranlarsanız devede tüycük kalır. Son 10 yılda opera ve bale kurumlarına verilen kadro sayısı neredeyse yok iken; binlerce imama kadro acılmıstır. Siz once diyanetin kadrosunu birdaha gozden gecirin..

  55. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Tem 12, 2008 | Reply

    Yorumlardan(bazıları için söylüyorum) ortaya çıkan tablo bana göre tam bir felaket.Düşünce platformundan çok tansiyonu yüksek bir futbol maçının tribünlerini anımsatıyor.Böylesi bir atmosferde insanda görüş beyan edecek heves kalmıyor,zira konu arada kaynayıp gidiyor.

    Konuya dönecek olursak(ki toparlamak bir hayli zor).Konunun sanat beğenisi üzerine mi,yoksa devletin sorumluluk alanları üzerine mi kurulduğu tam olarak anlaşılamıyor.Daha doğrusu tartışmanın denetimden çıkmasıyla birbirine karışıyor.

    Anladığım kadarıyla makale,devletin bazı alanlardan el çekmesinin gerekliliği üzerine kaleme alınmış.Toplumun büyük bir çoğunluğunun ilgi duymadığı bir alanın devlet aracılığıyla finanse edilmesi ve bunun vatandaşın vergileriyle karşılanıyor olmasına itiraz var.Kuşkusuz bu makul ve anlaşılr bir itiraz.Ancak bugün halıhazırda devletin el çekmesi gereken türlü uygulamalarına bakıldığında sözkonusu uygulamanın diğerlerinin yanında deveden kulak kaldığını da görmek lazım.Dolayısıyla devletin hantal ve verimsiz denetleyiciliğinin bir bütün olarak irdelenmesi daha yerinde olurdu diye düşünüyorum.Ayrıca bu eksikliklere vurgu yapılırken bir sanat dalının küçümsenmesini, beyeni ve tercihlerin tek taraflı belirlenenmesini de gerektirmiyor.Zira meseleye burdan bakıldığında da toplum üzerinde opere ve baleden çok daha dönüştürücü etkiye sahip bir kültür kirliliğinden sözedilebilir.Dolayısıyla sulandırılmış magazinel programları,insan onurunu hiçe sayan yarışma progamları,içi boş ve içerikten yoksun dizileriyle tv.üzerinden kitleler ciddi bir kültür ablukası altına alınırken,sanat eleştirisne opera ve baleden başlanması çok da gerçekçi bir yaklaşım olmaz.

    Ancak yazıyı eleştirme bahanesiyle toplumu hor görme,her fırsatta diğerini ötekileştirerek düzeysizce saldırma hakkını da kimselere vermez.Maalesef tıpkı özgürlükçü geçinerek faşizan tutumlarını gizleme gereği duymaksızın öfke ve kinlerini kusan zihniyetler,burda da sanatseverlik maskesi altında benzer tutumlarını sergilemekten sakınca görmemişlerdir.Burda alıntılamaktan bile imtina ettiğim hakaret,küfür ve aşağılamar son derece çirkin ve rahatsızlık vericidir.Fakat unutulmamalıdır ki bu düzeysiz sataşmalar sadece sahibini küçük düşürür ve içinde bulundukları haleti ruhiyeyi açığa çıkarır.

  56. Yazan:tenor Tarih: Tem 29, 2008 | Reply

    Büyük önder Atatürk Cumhuriteyin ilk yıllarında Musiki Muallim Mektebini açtırmıştır. Şimkidi adıyla Konservatuar. Sanat üzerine söylediği sözleri burada yazmayağım herkez biliyor zaten ama O’nun ne denli büyük bir Devlet adamı olduğunu gün geçtikçe, sizleri gördükce daha da benimsiyoruz. Atatürk’in bi sözüyle bitiriyorum bu söz sanat değil ama hepsini kapsıyor bence; Artık Türkiye, din ve şeriat oyunlarına sahne olmaktan çok yüksektir. Bu gibi oyuncular varsa, kendilerine başka taraflarda sahne arasınlar… ATATÜRK

  57. Yazan:HZelihaKokcek Tarih: Eyl 9, 2008 | Reply

    80 küsür ili olan Türkiye’de hepi topu 5 tane olan, her temsilde biletleri satışa çıkar çıkmaz tüketilen, belirli bir izleyici kitlesi olan opera evlerinden ne istiyorsunuz?
    Evet özelleştirme bazı konularda çözüm olabilir. Evet devlete sırtını dayayıp belki hayatlarında en fazla 10 kez temsile çıkıp her ay maaşını çeken kişiliksiz opera sanatçı müsvetteleri de var. Sizin vergilerinizi yedikleri gibi bizim iş olanaklarımızı kadro olanaklarımızı da hiçe sayıyorlar. Ama keşke görüşünüzü direk sanata hatta parantezi daraltıp opera ve baleye karşı savaş açarak aşağılayarak hakaretler yağdırarak değil de syn.Aziz Yılmaz’ın yorumunda yazdığı gibi genelleyerek yazsaydınız.
    Gerçi doğru o zaman bu kadar ilgi görmeyebilirdi. Sizde ucuz sanatçılara özenip biraz reklam yapmaya çalıştınız sanırım. Başarılı da oldunuz. Artık size bu yazı için madalya falan da verirler.
    Ülkenizi seviyor ve paranızın boşa harcandığını düşünüyorsanız eğer bir dernek kurun ve bunun önüne geçmeye çalışın. Eylemler düzenleyin. Yani lütfen icraat görelim hakaret değil.

  58. Yazan:Onur Aydın Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Çekin ellerinizi artık bizim zevklerimizden ya yeter! Ben de ödediğim vergiler her mahalleye 300 tane ihtişamlı, gereksiz bir sürü “lüx” barındıran camiler yapılmasını istemiyorum. Ben aptal mıyım? Ben de vergi ödemeyim o zaman! Devletin her hizmetinden her vatandaş faydalanmak zoruda değildir, seyretmek istemezseniz gitmezsiniz. Bu kadar basit! Zaten Opera salonlarında 1000 den az seyirci kapasitesi var, ve neredeyse çoğu temsilde yer bulamıyoruz. Bazı temsillerde -size komik gelebilir ama- ayakta izleyenler bile oluyor. Biletler de gayet uygun fiyatla satılıyor. Her gün Belediye otobüslerinde onbinlerce yaşlı ve muhtelif şekillerde kokan insanı, o muhitte hiçbir işleri olmamasına rağmen Ulus Meydanı’na bedava taşıma işini büyük bir titizlikle yapan bu devlet, bir avuç gerçek sanatsevere hizmet etmeyecekse ne işe yarar bu devlet? Ayrıca Devlet Opera ve Balesi’nin kurulması için en büyük çabayı sarf eden de yine Mustafa Kemal Atatürk’tür.

  59. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Onur Bey bu ne tahammülsüzlük!Sanatseverliğinizi kanıtlayacaksınız diye yaşlı insanlara saygısızlık etmeniz gerekmiyor?Patavatsızlığın bu kadarına pes doğrusu!

  60. Yazan:Onur Aydın Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Bu arada Opera sanatı sizin sandığınızdan çok daha pahalı bir sanattır. Yani öyle vakıflar kurup para toplayarak Opera sanatı icraa edilemez. İstesek de istemesek de devlet desteği şart. Ayrıca daha önce de bahsedilmiş ama dünyanın icra etmesi en zor 2. mesleğidir. Birden çok sanat dalını içinde barındırdığı için olağanüstüdür.

    Bir örnek vereyim;

    – Alexandre Dumas, Paris’te yaşayan bir fahişenin başından geçenleri duyar, öğrenir ve bunları kaleme alır. Kamelyalı Kadın romanı ortaya çıkar. (Edebiyat)

    – G.Verdi bu romanın konusundan opera bestelemek ister ve bu romanın konusunu içeren bir opera metni yani libretto yazdırır ya da kendi yazar. (Edebiyat, şiir, yazı vs.)

    – Daha sonra bu metne nota yazar ve müzik kısmını oluşturur. (Müzik)

    – Bu müziği seslendirecek ve aynı zamanda oyunculuk yeteneği olan insanlar gerekir, opera solist ve koristleri vs. (Tiyatro, şan vs.)

    – Bu oyunun bir sahnede temsil edilmesi gerekir ve bir de dekor bulunması şarttır sahnede. (Resim, heykel, tasarım, grafik vs.)

    – Operanın müziğini çalmak için kalabalık bir orkestra gereklidir. (Müzik)

    – Operayı sahneye koyacak bir kişi, korrepetitörler, rejisör, orkestra şefi vs. gereklidir.

    – En önemlisi mükemmelleştirilmiş bir akustiğe sahip bir tiyatro-opera salonu gerekir.

    İşte bu karman çorman ve pahalı işi yapabilecek özel bir vakfın ya da kuruluşun en azından Türkiye’de 2008 yılı itibari ile kurulma ihtimali olduğunu düşünmüyorum. Zira biletler 100 YTL gibi bir ücretle satılırsa ancak bunların masrafı karşılanabilir.

    Opera bir müzik türü değildir. Bir sahne sanatıdır. Müzik türü olan klasik müziktir, poptur, arabesktir, THM dir. Bahsettikleriniz (jazz vs.) birer müzik türüdür. Ve her zaman gittiğiniz bir cafede ya da restoranda canlı Jazz müzik dinleme fırsatı geçebilir elinize. Arabeski, türküyü düğün salonlarında bile dinlersiniz. Biz hiçbir zaman hiçbir yerde Opera temsili izleyemeyiz eğer kapatılırsa DOBGM!

    Devlete biz de vergi veriyoruz bu hizmeti almak istiyoruz. Ayrıca bu hizmeti almak için biletlere belirli bir ücret de ödüyoruz. Ayrıca içine girdiğinizde üstünüze üstünüze gelen basık bir salonda bir dizi imkansızlık içinde icraa edilmeye çalışılıyor bu sanat dalı. Sizin abartılarınızda işaret ettiğiniz gibi güllük gülistanlık değil hiçbir şey.

    Ayrıca Selman Ada’nın Aşk-ı Memnu Opera’sını bir kez bile olsa izlemenizi tavsiye ederim. Hem bir Türk bestecisinin operasıdır, hem Türkçe’dir, hem de Türk Sanat Müziğinden alaturkaya kadar pek çok müziği içinde barındırır. Bir de bu açıdan bakın ve “Tatmadığınız yemeğin tadı hakkında atıp tutmayın”! Siz böyle köstek olduğunuz sürece Türk operaları da çoğalamayacak, her zaman bir batı sanatı olarak kalacak aklınızda Opera…

    DOBGM’ye her sene sadaka diyebileceğimiz miktarda bir maddi yardım yapar devlet. Eğer verdiğiniz vergilerin peşine düşmekte bu kadar kararlıysanız daha önce gidip çalıp çırpanların karşısında dikilmelisiniz. Başta devleti yönetmek üzere görevlendirilen soyguncuların karşısına dikilin. Onların çalıp çırptıklarından Türkiye’nin her iline 5 tane Opera Sarayı yapılırdı!

  61. Yazan:decker Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    “Opera bir müzik türü değildir. Bir sahne sanatıdır.”

    Kabuki tiyatrosu da bir sahne sanatidir, icinde muzik te vardir. Niye kabuki subvanse edilmiyor? Ben bir kabuki-sever ve vergi odeyen olarak bunu istiyorum.

    Sanatlar arasinda hiyerarsi yoktur. Aksini soyleyen gardrop Kemalistleri, Bach dinleyince gelistiklerini zanneden geri zekalilardir.

  62. Yazan:Deveye Hendek Atlatıcı Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Yahu devletin sanatla edebiyatla diyanetle bilmemne ile işi var? Devlet kişilerin haklarını garanti altına alan bir organizasyondur sadece o kadar. Oh, ben vergi vereceğim benim vergimle birisi bana opera işkencesi (ya da birkaç zevksize, opera ziyafeti) yapacak öyle mi?

    Kapatılsın elbette azizim. Diyanet de kapatilmalı, camiiler cemaatlerine devredilmeli, imamları cemaat finanse etmeli.

    Yok kapatılmayacaksa ben de haka dansı desteği istiyorum. Hem kol kaslarını geliştirmek gibi ekstra işlevi de var. Al sana sahne sanatı. Opera’nın haka dansından daha üstün bir sanat olduğunun kanıtı nedir ki?

    Decker haklı. Evet, sanatlar arasında hiyerarşi yoktur.

  63. Yazan:Onur Aydın Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Kabuki Tiyatrosu devlet tarafından finanse edilirse opera sevenler ya da opera sanatçıları buna itiraz etmezler, destek çıkarlar eminim. Peki siz neden Kabuki Tiyatrosu kurulması konusunda çaba sarf etmektense zaten varlığı süren bir şeye köstek olmayı yeğliyorsunuz? “Ben mutlu olmadım, kimse olmasın.” mantığı mı bu?

    Şu “Vergimi verdim, istediğimi yaptırırım.” mantığı da gülünç geliyor bana mesela. Örneğin ben araba kullanmıyorum, arabam yok. O zaman devlete asfalt yollar yapılması ve trafik tabelalarının düzenlenmesi için vergi ödemeyim. Benden sadece kaldırımlar için vergi alınsın. Olur mu?

    Belli bir alanda bir şeylerin devlet tarafından finanse edilmesi için belirli bir ihtiyaç kitlesi oluşması gerekir. Yineliyorum, zaten hali hazırda var olan Opera salonları bile Ankara’da yaşayan Opera sevenlerin ihtiyaçlarını karşılayamıyor. Temsillerde oturacak yer bulamıyoruz. Yani salonlar bomboş olsa, kimse gidip izlemese, ben de “Kapatılsın, azınlık için bu kadar masraf yapılmasın.” diyebilirim. Ama devletin bu alanda sağladıkları bile yetmiyorken birilerinin çıkıp “Kapatılsın!” demesi biraz abes…

    Şunu da merak ediyorum; Türkiye’de henüz Opera temsilleri yapılmaya başlamadan önce Opera sevenler, “Tiyatrolar kapatılsın!” demişler midir acaba? Bunları da düşünmek lazım…

  64. Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Onur Bey Merhaba,

    Operayi sevdiginizi hatta bu konuda bilgili oldugunuzu tahmin ediyorum.

    Acaba bize bu sanati sevdirecek bir seyler yazamaz misiniz?

    Yani operayi zaten seven insanlarla bir araya gelince birbirinizi anliyorsunuz. Ama operayi tanimayan bizim gibi insanlara bu sevgiyi nasil anlatirsiniz?

    Mesela ben satranç oyununu ve kitap okumayi çok severim. Bir sürü dostuma satrançi ögrettim, simdi beraber oynuyoruz.

    Kizlarima da kitap sevgisi asiladim. Acaba siz de bize operayi tanitsaniz ve sevdirseniz? Mümkün mü bu?

    Dostlukla

  65. Yazan:Deveye Hendek Atlatıcı Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Mehmet bey,

    Acaba siz de bize operayi tanitsaniz ve sevdirseniz? Mümkün mü bu?

    Aman hocam, devlet eliyle sevdirip aşılamasın da. Özel olarak yapsın tabi. Okuyalım, anlamaya çalışalım. (Opera nasıl/niye sevilebilir, kafama yatmıyor ya neyse.) Beğenen gider beğenmeyen -benim gibi- adını duyunca yolunu değiştirir.(Bir kere operaya gitme gafletinde bulundum da oradan biliyorum.) Benim vergilerimle çağdaşlık naraları atılmaya kalkılmasın yeter. Bu işler piyasaya bırakılmalı. Eğer talep varsa arzı da olur. Talep edenler finanse eder. Hem fena mı kaç tane gerçek çağdaşımız var, cumhuriyetin kazanımları kaç kişinin genlerine işlemiş açığa çıkar.

  66. Yazan:MER'A-K(ıl) Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    @Onur Aydın,
    Bugün taraf’da yayınlanan Ahmet Altan’ın “kimseyi sevmiyoruz” başlıklı,aslında tamamının okunması gereken güzel yazısından sizin için kısa bir alıntı yaptım.

    Dünyadan ayırıyoruz kendimizi.

    Ama bununla da yetinmiyoruz.

    Birbirimizden de sürekli kuşkulanıyoruz.

    Bir tür “kurban olma” kompleksi herhalde bu.

    “Birileri bize bir kötülük” yapacak inancı.

    Ben, bu inancın ve hastalığın “tarih” kitaplarımızdan kaynaklandığına inanıyorum.

    Tamamen tek taraflı ve yalan biçimde anlatılan o hikâyelerden.

    Kaç kişi Rus ordularının Yeşilköy’e kadar nasıl geldiğini biliyor?

    Kaç kişi Balkan Savaşları’nın nasıl askerî bir rezalet olduğunu biliyor?

    Kaç kişi Birinci Dünya Savaşı’na hiç hazırlıklı olmadan girdiğimizi biliyor?

    Kaç kişi, Kıbrıs’ta dünyanın en küçük ordusu karşısında ne kadar zorlandığımızı biliyor?

    Çok az insan.

    Çünkü olup bitenlerin gerçek yüzü anlatılmıyor.

    Bütün askerî başarısızlıklarımız, “yabancıların kalleşlikleri, güvenilmezlikleriyle” açıklanıyor.

    Kuşaklar boyunca hep bunları okuyan, bunlara inanan bir toplumun insanlarının sağlıklı değerlendirmeler yapması mümkün mü?

    Sonunda bütün dünyaya düşman olan, sevgisiz bir topluma dönüşüyoruz.

    Korku ve kuşku bizi o hale getiriyor ki hiç korkmamamız gereken şeylerden ödümüz patlarken, korkmamız gereken gerçekleri de inkâr edip yersiz böbürlenmelere kapılıyoruz.

    Bana sorarsanız biz yanlış şeylerle övünüyoruz.

    Askerlik değil bizim övüneceğimiz alan, orada debelendikçe hastalanırız, çünkü iyi asker değiliz.

    Ama çok hergele bir toplumuz, tuhaf, biraz absürd bir mizah damarımız var, şiirde ise olağanüstü olduğumuza inanıyorum.

    Romancılığımız Nobel’e kadar uzandı.

    Sinemada yeni bir soluğa sahibiz.

    Sporda çok şaşırtıcı atılımlar yapabiliyoruz zaman zaman.

    Neyle övünüp neyle övünmeyeceğimizi bilirsek bu korkudan kurtuluruz bence.

    Askerlikle övünme tutkusundan vazgeçip biraz mizaha, sanata, spora bakın.

    O zaman “güvenli biçimde” dünyayla daha dost olacaksınız.

    Bu yazıyı mümkünse tamamını okudukdan sonra bu başlıktaki tartışmaya bir göz atmanızı rica edeceğim.
    http://www.derindusunce.org/2008/09/09/darbeciler-yargilansin/#comment-18828

    Okuduktan sonra Altan’ın yazınında işaret ettikleri biraz daha yerine oturmuş olacaktır.
    O başlık altında yorum yazan iki kişinin yazdıklarından kısa bir iki cümlecik;

    Ek olarak eğer bir darbe gerekliyse yapılır buna biz karışamayız bu ASKERİN kararıdır. Asker asla yanlış karar vermez çünkü bu ülke için kan dökenler yine onlardır.(efecan)

    Ben bu ÜLKENİN saygın olan ve saygın olmaya sonsuza kadar devam edecek olan TÜRK SİLAHLI KUVVETLERİ’Nİ savunuyorum. Bu kurum bu Ülkenin canıdır can isterse canda alır!!!(volkan alabaz)

    Ve siz de kalkmış;

    bir avuç gerçek sanatsevere hizmet etmeyecekse ne işe yarar bu devlet?

    demişsiniz ama atladığınız bir gerçek var bu ülkede sanatsever olmadan önce vatansever olmanız ve bu ülkeye tek ve gerçek saygınlığı kazandıran kurumun tsk olduğuna iman etmeniz gerekiyor.Çünkü yukarıdaki yorumlardan anlayacağınız gibi TSK bu devletin bir kurumu olarak görülmüyor aksine kendisi “devletin ta kendisiymiş “ gibi kabul ediliyor.Bu devletin saygınlığını da beklediğiniz sanat hizmetini de bu bağlamda ele alıp,değerlendirin lütfen!

    Vatandaşlarının yaptığı sanatı bile “vatanseverlik” kapsamında değerlendiriliyor ve insanlar “hain” ilan edilebiliyorsa devletin sanata hizmet etmesi beklentisinden çıkarılabilecek anlamları tahmin edebilirsiniz sanırım!

    Sanat adına bir soru yöneltmişsiniz ama sizin zihniyetinizin de bu yorumları yapan kişilerden çok da uzak olduğu söylenemez;

    Her gün Belediye otobüslerinde onbinlerce yaşlı ve muhtelif şekillerde kokan insanı, o muhitte hiçbir işleri olmamasına rağmen Ulus Meydanı’na bedava taşıma işini büyük bir titizlikle yapan bu devlet,

    Yukarıdaki gibi yorumları yazabilen sizin zihniyetinizle akrabalığı olan insanlar ise ahlaksızlıktan,ekonomik problemlerden kısaca var olan tüm sorunlardan sizin “işi gücü olmayan muhtelif şekilde kokanlar” olarak da tanımladığınız halkın bir kısmını sorumlu tutuyor ve ülkenin maddi manevi tüm enerjisinin öncelikle bu “düşman” ilan edilen kişilerle girişilen silahlı mücadelede harcanması için onay veriyorlar aksini dillendirenleri “hain” ilan ediveriyorlar.

    Devletin her hizmetinden her vatandaş faydalanmak zoruda değildir, seyretmek istemezseniz gitmezsiniz. Bu kadar basit! Zaten Opera salonlarında 1000 den az seyirci kapasitesi var,

    Devlet alacart yada tabldot menüsü olan bir restoran işletmesi değildir bu hizmetleri vercek teşebüslerin var olabilcek ortamları temin etmekle mükelleftir.İşte o zaman siz dediğiniz lafı edebilirsiniz.Mesela;devlet üniversitesi,bilmem kaçıncı sınıf gece klubü işletmesi gibi davranıp müşterilerini kapı önünde bodyguardları ile seçip içeri alma lüksüne sahip değildir.

    Halka rağmen halk için düsturundan uzaklaşılmadığı sürece o salonlar maalesef daha fazla büyüyemeyecektir.Kendilerine “koktukları” için çok basit bir ulaşım hizmetinin bile verilmesini eleştirebilecek kadar bencilleşebilen,iş sanat olduğunda bile devletçi zihniyetten uzaklaşamayan sizin gibi kişiler sosyal devlet anlayışına uygun olarak sıranın kendi isteklerine gelmesini sabırla beklemek zorundalar.
    Siz bilirsiniz bu kokan halka özgürlükler bile extra large gelen bir luxtür.Halk bu özgürlükleri hak ettiğini abilerine ispat etmeden asla elde edemeyeceklerdir.

    Sıranın sizin taleplerinize gelmesini istiyorsanız öncelikli olarak tüm enerjinizi önce “devletin” düşman olarak tanımladığı yada size göre “muhtelif şekillerde kokan işi gücü olmayan” insanlardan kurtulmak için harcamanız geekiyor.Sabır!
    Yok beklemek istemiyor ve bu ülke aynaklarının büyük kısmının bu şekilde çarçur edilmesine göz yummak istemiyorsanız,sanata devlet hizmeti bekleyen bir sanatsever olarak sizden daha yurtsever olan kişilere cevaben aşağıdaki cümlenizi tekrar edebilirsiniz.İkna edebilirseniz belki sonuç alabilirsiniz!

    Ayrıca Devlet Opera ve Balesi’nin kurulması için en büyük çabayı sarf eden de yine Mustafa Kemal Atatürk’tür.

  67. Yazan:Onur Aydın Tarih: Eyl 11, 2008 | Reply

    Başkalarının anlattıkları ile sevilebilecek bir şey değildir ki bu… Öncelikle izleyeceğiniz eserin konusunu önceden öğrenin. Eser sırasında eğer Türkçe değilse üstyazıyı dikkatle takip edin. Ve sadece konsantre olun müziğe, yapılan oyunculuğa… Anlamaya çalışın.

    İsmet İnönü sanırım bu konuda bir şey demişti. “Bu sanatı sevmek, anlayabilmek çok zor fakat bir kere sevdin mi bırakamıyosun bağlanıyosun.” gibi bir söz… Aynen katılıyorum kendisine.

    Ayrıca Opera sanatı ile ilgili çok fazla bilgi sahibi değilim. Buraya yazan bir çok Opera sanatçısı oldu kendilerini tanıtmasalar da çoğu Opera solistiydi. Onlar kadar bilgili olmam imkansız ama onlar sanırım farklı noktalara değinmek istediler. Ben Viyolonsel çalıyorum, klasik müzik dışında tüm müzik türlerini de dinlerim. Açığım yani sınırlandırmıyorum kendimi, beğenilerimin kabullendiği her türlü müziği dinlerim. İlgi duyduğum için de bu sanat ile ilgili her şeyi öğrenmek istiyorum, araştırıyorum soruşturuyorum. Başka bildiğim bir şey yok.

    Aileniz ile birlikte konusunu önceden öğrendiğiniz bir Opera temsilini izlemeye gidiniz. Müziğe, yapılan işe konsantre olunuz, tüm önyargılarınızdan arınıp izleyiniz… Eğer hala hoşunuza gitmediyse sevemiyorsunuz demektir.

  68. Yazan:MER'A-K(ıl) Tarih: Eyl 12, 2008 | Reply

    @Onur Aydın,

    Başkalarının anlattıkları ile sevilebilecek bir şey değildir ki bu…

    demişsiniz aşağıya bir kımını alıntıladığım Hikmet Şimşek tarafından anlatılan anıyı bir zahmet okuyunuz

    bu konserimizin büyük müziksever ve “Atatürk Müzik Devrimi”nin yorulmaz takipçisi olan ve O’nu geliştiren “İsmet İnönü”nün saygın adına adanmış olmasıdır. Bilirsiniz; hobiler biraz derinleştikçe tutku haline gelir.

    (sanırım bir süre sonra da devletin sanat politikası haline gelmiş bu tutku!)

    Mütevazi bir aile çocuğu ve bir asker olan İsmet Paşa hayatında hiç klasik müzik, çoksesli müzik dinlememişti ama, savaşta ele geçirdiği bir gramofonda külüstür taş plaklardan çoksesli müziği tanımıştı. Keşfettiği yepyeni bir dünya idi ve O, bu dünyayı kendi içinde hep devam ettirmişti. “Ankara Devlet Konservatuvarı”nın küçücük salonunda yapılan haftalık konserlere -eğer önemli bir devlet işi olmazsa- mutlaka gelirdi. Yalnız kendisi gelmekle yetinmez, devlet adamlarını ve bakanlar kurulunu özellikle mutlaka ister ve adeta yoklama yapardı; falan bakan geldi mi, filan bakan geldi mi? diye…Ve bakanlar ister sevsinler, ister sevmesinler koyu elbiseler içinde O’nu beklerlerdi.

    http://ismetinonuvemuzik.tripod.com/

    Siz;

    Şu “Vergimi verdim, istediğimi yaptırırım.” mantığı da gülünç geliyor bana mesela. Örneğin ben araba kullanmıyorum, arabam yok.

    demişsiniz ama bakın “Sayın İnönü -ki müzik varlığımızın bugüne gelmesinde, bugüne yetişmesinde çok büyük etkisi olmuştur-“diyen Hikmet Şimşek sizin en başta yazdığınız gibi zorla beğenilmeyecek bir sanat dalının gelişmesini neye bağlıyor;

    İşin asıl önemli yönü, konserlerden sonra İnönü müdür odasında sanatçıları kabul eder, öğrencilerle teker teker meşgul olur, yetişmiş öğrencileri tanır ve onların konserlerine de gelir, tel meselesinden yay meselesine kadar eksiklerimizle ilgilenir, tamamlanmasını ister, sağlar, emrederdi.

    Siz böyle bir emir-komuta zinciri ile mi devletin opera ve baleye hizmet etmesini arzuluyorsunuz?

  69. Yazan:HZelihaKokcek Tarih: Eyl 13, 2008 | Reply

    Oh, ben vergi vereceğim benim vergimle birisi bana opera işkencesi (ya da birkaç zevksize, opera ziyafeti) yapacak öyle mi?

    Demişsiniz isminizi bilmediğim insan.Eğer çocuğunuz varsa ve birgün opera söylemek istiyorum derse işte o zaman seversiniz operayı. Birine aşık olursanız ve onun opera sanatçısı olduğunu öğrenirseniz birden opera dinlemeye başlarsınız. Opera öyle bir sanattır ki insanı çook küçük yaşlarda bile sarabilir, 70inden sonra da. Vay ne operaymış diyeceksiniz, hak veriyorum o ince ruhu taşımayan bir insan için zaten boş çığlıklardan başka bişey değildir.

    Aslında beğenmek zorunda da değilsiniz. Sadece fikrinizi belirtirken daha saygılı olmanızı dilerdim. Herkes için aynı şey geçerli. Operayı savunayım derken başka şeylere hakaret etmek de doğru değil bence.

  70. Yazan:fizikci Tarih: Eyl 13, 2008 | Reply

    Devlet Opera ve Balesini savunan arkadaşlar,

    TRT’de bir zamanlar ARABESKin yasak olmasıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?

    Devletimiz ne kadar iyi değil mi? Arabesk gibi saçmalıklara karşı halkını koruyor. Onları opera ve bale gibi modern/ilerici/çağdaş sanatlara yönlendiriyor.

  71. Yazan:kimmeryalı Tarih: Eki 12, 2008 | Reply

    Delinin biri bir taş atmış kırk akıllı çıkaramıyorsunuz resmen..
    Gerçi en baştaki hıyara deli demek iltifat olur oda ayrı konu..
    Bunları konuşmaya bile gerek yok.. gerçek sanata mana veremeyenler ya da sanat anlayışı en fazla popçu isimlerden ibaret olanlar hayvan gibi yaşamaya(yiyip içip yatmak) devam etsinler ve böyle sitelerde havlayıp dursunlar.. sanat insanın var olduğundan beri var ve devam edecektir. it ulur kervan yürür.. önce aç karınlar ve boş kafalar dolacak ki operanın balenin maksadı anlaşılsın..

  72. Yazan:Gürel Ünver Tarih: Eki 12, 2008 | Reply

    Arkadaşım daha doğrusu kim yazdıysa,
    Fikirlerini yazmışsın iyi güzel de sen anlamıyorsan bizler ne yapalım ayrıca,sana tavsiyem BEYNİ’ni ve insanı insan yapan duygularını biraz çalıştırman,ortaya çıkacağını da sanmıyorum olsaydı böyle anlamsız düşüncelerin olmazdı YAZIK senin için üzüldüm kendim için daha çok üzülüyorum senin gibi içleri dolmamış şahsiyetlerle aynı topraklarda yaşadığım için,ama merak etme Tanrı her kişi’ye defalarca şans verir umarım bu şansı ucundan azıcık yakalarsın

  73. Yazan:simin Tarih: Eki 12, 2008 | Reply

    Japonya 2.dünya savaşında yerle bir oldu .Tokyoda bomba düşmeyen 100 200 metre kare yerler etrafı tel örgüyle çevrilip müze yapılmış.geçen 60 yılda adamların geldiği noktaya bakın.teknolojiden tutun da sanata sanatın her alanında inanılmaz bir noktadalar. Kaldıki 1800 yıllara kadar tüm dünyaya kapılarını kapatmış bir ülke.Bizim padişahlarımız klasik müzik besteleri bile yapmışlar.Emre ARICI nın araştırmalarını bir inceleyin.japonlar kültürel bakımdan bize göre çok daha saflar(katıksız).bizim kültürel mozağigimiz dünyada yok ve klasik müzik gibi tüm düntada kabul görmüş bir müziği japonlar dünyada en iyi şekilde icra ederken bizim ecnebi müziği gibi benzetmeler yapan, alakasız ve hasta düşünceli beyinlerin olanlardan haberi yok.
    Bunun yanısıra Venezuella da 10 yılı aşkın bir zamandır,bütünü sokak çocuklarından oluşan konservatuvardan mezun olan çocuklar gelecekte birer hırsız, katil,tecavüzcü,sapık bireyler olmaya meyilliyken şu an dünyanın en iyi orkestralarından berlin flarmoni ayarında orkestralar kuracak sanatçılar yetişmekte.
    Sanatın insan oğluna neler yapabileceğini görüyorumki bazıları hayal bile edemiyor.YAZIK…
    Yine Almanlar ikinci dünya savaşında tepelerine bombalar düşerken ,onlar sığınaklarda sanat icra ediyorlardı.Oyüzden cebinizden çıkan tonlarca vergiyi ödediğiniz Alman teknolojisini bu gün kullanıyorsunuz.
    Sanatın bilimi ve ilimi tetiklediği tüm dünyada kabul görmüşken biz hala televizyonlardaki saçma sapan programlarla hipnotize olmaya devam edelim…
    Opera ve baleye gelince asırların birikimiyle günümüze kadar gelen, bu sanasal kurum ve etkinliklerden bi haber olan insanlar eminimki bu konu hakkında tek bir kelime ve yorum yapamıyacaklardır. Onların tek bildiği ceplerinden çıkan vergi.ama gelecekte bizim çocuklarımız bütün bu olup bitenlerin acısını ve bedelini çok ağır ödeyecekler.ve bizlere rahmet dilemeyecekler.Daha söylenecek çook şey var ama umarım gözlerine perde inenler bu gerçekleri kısa zamanda fark eder.
    Bence sanat yüceltilmek ve yükseltilmek için her kurum ve kuruluştan devletten bireylerden destek görmeyi hak ediyor.İnsanlığa hiçbir faydası olmayan hatta insanların ölümüne sebep olan futbola harcanan para ve vergiler sanata harcananların yanında denizde kum tanesi.

  74. Yazan:turgut Tarih: Eki 12, 2008 | Reply

    Hiç kızmamak lazım! Bence gelişiyoruz! Eskiden davarın birine opera nedir diye sorsalar, Aghaa! yenirmi diye cevap verirdi! Hiç değilse şimdi sevmediğini dile getirip tepki gösteriyor…

  75. Yazan:simin Tarih: Eki 13, 2008 | Reply

    DÜZELTME:İnsanlığa hiçbir faydası olmayan hatta insanların ölümüne sebep olan futbola harcanan para ve vergilerin yanında sanata harcananlar denizde kum tanesi.

  76. Yazan:simin Tarih: Eki 14, 2008 | Reply

    bence opera ve baleye tepki gösterceklerine,ülkemizde her gün yüzlerce insanın hayatını kaybettiği bir kaç düzine ihmalkar olaylar silsilesine,ülkemizin eğitim ve sağlık sistemine ,televizyonlarda her gün hiçbir değeri olmayan insanları uyuşturup hipnotize eden programlara vs… tepki gösterseler zamanla operanında güzelliğini ve gerekliliğini fark ederler.Bu değişim çok büyük GELİŞMELERE zemin hazırlar zamanla.
    Sanat ve sanat kurumları bir ülkenin vitrinidir.Dünyanın neresine giderseniz gidin Avusturalya da sidney opera binası bir semboldür.Bilmeyen çok az insan vardır.Tabi gelişmiş ülkelerde…Ama bizde GELİŞİYORUZ…
    Saygılar

  77. Yazan:emre Tarih: Eki 18, 2008 | Reply

    Bu kadar geri düşünceli bir yazının bu kadar tartışılması, aslında hepimizin ne kadar aciz olduğunu gösteriyor. “Opera”yı, “bale”yi, “tiyatro”yu tartışır hale gelmişiz demekki. “Yurt dışında temas” için ülkeden ayrılan başbakanın bütün sülalesiyle yolculuk etmesini, Pavarotti’nin taklidini yapmaya bile cürret göstermiş, toplumun öpüp başına koyduğu, “imparator” dediği şarkıcıları, bütün varlığı bedeninden ibaret olan ve modelliğin ne olduğundan haberi olmayan fakat kendini “model” veya “manken” olarak adlandıran birçok insanı, çalışan insanlar olarak her ay kazandığımız paranın %35’ini devlete verirken “neden bu kadar vergi veriyorum, herkes bu kadar vergi veriyorsa nereye gidiyor bu paralar” sorusunun yanıtını, milletin açlıktan nefesi kokarken “maddi sıkıntı yaşıyorum, Miami’deki evimi kasırga vurmuş” diye televizyonda yorum yapmaktan utanmayanları (allah daha çok versin, sadece çeneni tut, millet isyan etmesin), neden okuldan daha çok cami yapıldığını, kızların hala neden 18’ine basmadan, tebeşirin tahtanın kokusuna doyamadan evlendirildiğini, neden hiç kullanmasak da ev telefonlarımıza 10-15 lira fatura geldiğini, neden 15 yaşındaki arabamıza bile bir dünya vergi verdiğimizi, neden ülkemizdeki LPG’nin Avustralya’daki benzinden daha pahalı olduğunu, neden Cumhurbaşkanlığı Köşkü’ndeki eşyaların kullanılamayak durumda olduğunun sayın Sezer tarafından farkedilmemiş(!) olmasını, neden “neden” lerin cevabını değil de neredeyse bir iki paket sigara parasına eser icra eden sanatçılara ayrılan ödeneği tartışıyoruz? Bu kadar mı bittik? Bu kadar mı insanlıktan uzaklaştık? Bu kadar mı kör olduk? Kapatın ya, opera baleyi de kapatın. Ama şunu da bilin, ömrünü harcamış olmasına rağmen pek az gelir elde eden bu insanlar, sırf kendi gösterdikleri emeklere saygı göstermek için gene eserlerini sahneye koyarlar. O zaman ne diyeceksiniz? “Para bile almıyorlar, amaçları beyin yıkamak” mı diyeceksiniz? Gözünüzü kulağınızı açın da içeriye birkaç melodi, birkaç figür girsin, belk örümcek ağlarını temizlemeye yardımcı olur!..

  78. Yazan:zafer Tarih: Eki 19, 2008 | Reply

    sanatın evrensel olduğunu unutmayın… onun kültürü bunun kültürü diye bir şey yoktur… onun sanatı, benim sanatım da yoktur… ispanyada ebru ile uğraşan kişilerin sayısının bizdekinden daha çok olduğunu gördüğümde şaşırmıştım… dünyada farklı kültürler vardır… bu kültürlerin bir kısmı sivrilmiştir sadece… sanat dalları da öyledir… opera ve bale gibi mesela yada resim… yada müzik türleri! caz, rock ve blues mesela… bazı müzik aletleri de sivrilmiştir, piyano gitar keman gibi mesela…

    bazı yorumcular devlet kendi kültürümüze sahip çıksın demişler!!! e çıksın! çıkıyor zaten!!! opera baleye de çıksın, arabeske de çıksın… bütün kültürel değerlere sahip çıksın… kültür bakanlığının işi ne???

    devlet bu işlerden elini ayağını çeksin diyenler olmuş… hayır, bence çok daha fazla soksun elini ayağını!!! ülkemizde sanata kültüre şuna buna verilen önem zaten sıfır!!! millet dizi ve kutu yarışması manyağı sadece… ne dmek devlet operaylamı uğraşacak??? devlet ilgilenmese kimse ilgilenmez ki!!!

    NİYET OKUYACAĞIM DİKKATLİ OLUN!!!…:

    ZATEN İSTEDİĞİNİZ BU SİZİN!!! GEVUR İCADI İSTEMİYORSUNUZ…

    NİYET OKUDUM, KIZABİLİRSİNİZ…

    evet aklınız fikriniz bu işlerde… opera gevur icadı!!! arabesk dinleyin!!! arabesk bizim icadımız mı? opera olmasın!! onun yerine ne olsun??? varmı bi icadınız???

    bakın, sanat evrenseldir… opera evrenseldir… bale evrenseldir… müzik evrenseldir… buddha bar serisi CD leri dinlemişsinizdir… dinlemediyseniz dinleyin… dünyada en çok satan cd serisidir…

    gelelim bazı şeyler neden evrenseldir sorusuna…

    çünkü o bazı şeyler bütün dünyada dinlenirler ve izlenirler… dünyanın neresine giderseniz gidin yukarıda “sivrilmiş kültürler ve sanatlar” olarak tanımladıklarımı takip eden insanlar azdır yada çoktur ama vardır…

    bizim kültürümüz dediğiniz şey nedir??? söylermisiniz lütfen!!! klasik türk müziği mi??? sakın ama sakın evet demeyin!!! komik olursunuz… klasik türk müziği bizim değil!!!

    türkülerimiz bizim ama!!! türkülerimizi evrensel yollarla dünyaya tanıtıyoruz!!! hasan cihat örter sayesinde… sabahat akkira sayesinde… fazıl say sayesinde… tuluyhan uğurlu sayesinde… vs vs vs… yada danslarımızı tanıtıyoruz mesela anadolu ateşi sayesinde… fazıl say “kara toprak” ı ayakta alkışlatıyor dünyanın her yerinde… ama nasıl??? piyano ile!!! hasan cihat örter de gitar ile… anadolu ateşi modern dans ile…

    evrensel olabilmiş ile olamamış olanı asla kıyaslayamazsınız… dünyaya mal olmuş sanat dallarını asla bir kenara atamazsınız… mümkün değil… “siz” atarsınız tabii ama hiç bir etkisi olmaz… bazı şeyleri en baba faşistler bile yok edememişlerdir…

    bir de bilgi sahibi olmak lazım, fikir sahibi olmadan önce… bazı konular nedense bizim bazı aklıevveller tarafından “dışlanıverilir!!!” mesela caz müziği… ama o aklıevvel cahiller cazın kara afrikanın kara insanının “çığlıkları” olduğunu bilmezler!!! caz “3. dünya nın ezim ezim ezilmişlerinin müziğidir” ama zannederler ki “gevur icadı”

    opera ve balenin kökenini hiç araştırdınız mı???

    bir diğer konu: opera “bir şey değildir ki!” nedir? şudur: “al sana bir tür, içini istediğin gibi işle” dir… bale nedir??? “danstır!” adına bale denince “ıyyyyyyy” olmanın anlamı ne???

    hani her türlü kültüre saygı?????????

    kültürümüz ölüyor, öldürülüyor diyenler nerede???????

    bale ve opera olunca “ıyyyyyyyyy” ama peki ya hip hop?????????

    islami!!! hip hop nedense pek revaçta!!!!! bu ne perhiz bu ne lahan turşusu demezler mi adama…

    hip hop kimin kültürü???

    cat stevens yusuf islam olunca bravo!!! peki yusuf islam cat stevens olsaydı??? büyük hitimalle temizlerlerdi…

    konuyu dağıtıyorum gibi gelmesin, özde hiç dağılmadı!!! öz belli çünkü…

    devlet kendi kültürüne yatırım yapsın!!! aslında bu saçma değil mi??? kendi kültürünü zaten biliyorsun… en ufak kiraz festivalinde bile kendi kültürün zaten var… her belediyenin birer adet halk eğitim merkezi var!!! halk eğitim merkezlerinde yüzlerce bize ait sanat dalında eğitim var… başka kültürlere ait sanat dalları da devlet tarafından desteklenince neden size batıyor???

    Allah aşkına operayı baleyi devlet desteklemese o para getirmeyen şeylerle kim uğraşır???

    tiyatro bizde orta oyunu idi… aynı şey???

    ama balenin karşılığı yok tam… klasik müziğin de yok… operanın hiç yok…

    nden yok??? çünkü “evrensel olan” hep ÇOK SESLİ!!!!! bize ait olan ise hep TEK SESLİ!!!!!

    sorun burada işte… BİZ ÇOK SESLİLİĞE KAPALIYIZ BECEREMİYORUZ!!!

    bizim müziğimiz tek seslidir… 100 enstrüman olsa yada 100 kişilik koro hepsi de aynı şeyi çalar söyleler!!! asla çok seslilik yoktur bizde…

    bale????? karmaşıktır… 2 kişi farklı figür yaparken 5 kişi farklısını yapar… 1 kişi solodur vs vs vs… sahnede aynı anda bir kaç farklı şey görürsünüz… zordur!!! peki bizim dansımız??? TEK FİGÜRLÜDÜR!!! 30 kişi aynı halayı çeker, 30 kişi aynı horonu teper…

    bizim sanatımızda herkes aynı şeyi yapmak zorundadır ve tek seslidir… yurttan sesler korosundaki 60 kişi AYNI ŞEYİ SÖYLER!!!

    umarım anlatabildim, biz farklı olanı istemeyiz!!! çok sesliliğe tahammül edemeyiz!!! karmaşık işleri sevmeyiz ve beceremeyiz!!! karmaşık ve farklı olanı asla kabul edemeyiz…

    özetle biz bir çok konuda olduğu gibi sanatta da DEMOKRAT DEĞİLİZ…

    çok sesliliği ve demokrasiyi öğrenebilmemiz için OPERA, BALE, CAZ, KLASİK MÜZİK VS VS VS GEREKLİDİR!!!

    ülkemizde tek sesli sanatı seven 99 kişi ise çok sesli sanatı seven 1 kişi ya vardır yada yoktur… bu sebeple biz toplum olarak böyle kaldık!!! yani tek sesli…

    buradaki herkesi aydın kişi olarak kabul ediyorum, izin verin ve destekleyin ki insanımız çok sesliliği öğrensin, tanısın ve sevsin…

  79. Yazan:sinarit Tarih: Eki 19, 2008 | Reply

    ah küçük hokkabazlık…heryan fikir fahişesi ve zamparasıyla dolu.sizi gidi sanat seviciler ve sizi gidi sefil burjuvaziler.evet eğer bu bir haksa bende hakkımı helal etmiyorum.biryorumcu arabası olmasada kendisinden yol tabela ve işaretler için vergi alınmasıyla kıyas ediyo bizde dinlemesekte sevmesekte olabilirmiş.ne zavallı bi benzetme.sanki heryere yürüyerek gidiyo ve sanki ambulans onun için trafiği asla yarmayacak.istemiyoruz kardeşim zorlamı.başımızı zorla açtırın,istemediğimiz bir tıngırtı için rızamız dışında vergilerimizden ödenek tahsis edin.ne zorba adamlarmışsınız siz.opera ve bale olmasın demiyoruz isteyen yapsın ama devlet bulaşmasın bu işlere.hiçbir iş iki kişiden biri istemiyorsa beraber yapılmaz.yani aslolan istememektir.kendi bencilliğinizin karşısına halkın cehaletini(bidon kafa,göbeğini kaşıyan adam,çoban ha birde yeni eklendi kötü kokan) koymakla zihinsel samimiyetinizi resmediyorsunuz aslında.sanat zorla satılmaz alınır.ruhunuzun sanatsal incelikten hiç nasibi yok anlaşılan.habirde birşey yanlışsa babamda yapmış olsa yanlıştır.m.k.atatürkün yapmış olması o yanlışı kutsamaz.bir ismi her herşeyi bahane ederek orta yere sürmenizde ayrıbir samimiyetsizliğiniz sevdiğinizi söyledeiğiniz kişiye karşı.

  80. Yazan:ergin Tarih: Kas 23, 2008 | Reply

    operanın cumhuriyet döneminde devlete bağlı bir kuruluşolduğunu yazmışsınız biraz kitap okumuş olsanız operanın osmanlıda abdümecit ve abdülhamit dönemlerinde devlet desteği ile yer aldığı konusunda bilgi sahibi olurdunuz diye düşünüyorum o yüzden kulaktan dolma dedikoduları dinleyerek yazılı fikir beyan etmekten bence kaçının , önce operanın ne olduğunu öğrenmekle işe başlayın derim belki operayı seversiniz sizin felsefeniz ile olaya yaklaşırsak spor olarak türkiyede bir tek futbol olmalı demeliyiz.

  81. Yazan:ergin Tarih: Kas 23, 2008 | Reply

    saın betül hanım akrabanızın çalışmadığı kesin ama yinede söyleyeyim bizde şu an normal bir memuru aldı parayı almaktayız ayrıca siz bayramlarda hafta tatillerin de gezerken biz operacılar çalışıyoruz yeni eserlerin çıkarıması aşamasında gece 22:00 de provadan çıkıp eve gidiyoruz o yüzden ben pek size katılmıyorum akrabanıza neden yarım gün çalıştığınızı sordunuzmu acama yarım gün çalıştığımız olmuştur zira temsil olan günler öğleden sonra çalışma olmaz olduğu günlerde de mutlaka o salonda başka bir grubun çalışması vardır

  82. Yazan:ergin Tarih: Kas 23, 2008 | Reply

    opera sevilir yada sevilmez opera bir kere gitmeklede sevilimez biraz kendinizden bişiler vermeniz lazım anlamaya çalışmak gibi, eğer bütün plastik ve fonetik sanat dallarını içine alan sanat dalı bu kadar çabuk anlaşılıp sevilse idi dışarıda simitçide hiç gitmediği operayı severdi. insanın kulağının alışması lazım, aynı operayı birkaç değişik kadrodan veya Prodiksyon dan seyrederseniz belki mukayese etme ve fikir yürütme becerisini kazanırsınız işte o duruma geldiğinizde emin olun o zehri alıp operayı sevmeye bir adım daha yaklaşmış olursunuz ve eminim yavaş yavaş müzik marketlerde opera cd lerini yada dvd lerini aramaya başlarsınız. operanın yerini biliyorsunuz şu an akarada manon lecaut operası sahnelenecek bilet bulabilirseniz ona gitmenizi öneririm ama lütfen konusunu okuyunda öyle gidin italyanca bilmiyorum diye de üzülmeyin üst yazısıda mevcut.

  83. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Kas 24, 2008 | Reply

    Opera sevilir veya sevilmez,konu bu değildi sanırım.Sevenlere elbette mani olunmamalı.Ama herkes sevecek diye bir kural da yok.Yani o kadar hayati bir mesele değil.Pop sanatçılarına tanrı gibi taparak konserlerde kendilerinden geçen kesimler,arabesk dinlerken kendilerine jiletle kesenler falan oluyor.Şimdi onlardan biri çıkıp da “yahu o duyguları bir anlayabilseniz”deyip çıksa hepimizin acilen bir arabesk kasedi falan mı alması gerekecek?Ya da bu duygulara bir türlü motive olamamak bir eksiklik olarak mı telakki edilmeli?Sevmem sevmem kardeşim,bu kadar zorlamanın ne manası var sanatsever(!)olacağım diye.Siz opera dinlersiniz,bir başkası klasik müzik,diğeri arabesk,öteki caz,beriki türkü dinler.Bırakınız kim neyi seciyorsa neyi dinlemek istiyorsa onda karar kılsın ve bunda özgür olsun,olmaz mı?

  84. Yazan:snowqueen Tarih: Kas 24, 2008 | Reply

    Burada kötü niyetli olan, opera ve daha büyük parantezle klasik müziğin, bu topraklara cumhuriyet döneminde geldiğini bahane ederek ideolojik bir karşı koyuş yaratmak.
    Bu ülkenin konservaturlarında sadece Klasik Batı Müziği eğitimi de verilmiyor, Türk Müziği bölümü de var niyeyse o hep atlanıyor. Devlet Türk Müziği de dikte etmiş demek!

    Daha önce de yazıldığı gibi biraz ilgilenen Osmanlı saraylarında hangi operaların dinlendiğini ve klasik müziğin nasıl çalındığını öğrenir.
    Kaldı ki biraz emeğe saygılı olmalı,
    “ecnebi dans çengisi”, “devlet havyar ve şampanya müdürlüğü” gibi ucuzlaşmamalı, bu şekilde ucuzlaşana da prim verilmemeliydi.
    Herşey bitti, devlet operasına ödenen üç kuruş mu oldu sorun, sanki bu ülkede sanatçılar bolluk bereket içinde yaşıyormuş gibi.

    TRT’de Türk Halk Müziği söyleyen “devlet sanatçısı” da, devlet havyar ve şampanya müdürlüğüne bağlı bir koldan mı?
    Devlet sanatçılığına karşıysanız o başka bir konu ama bunun da yazı sahibi gibi cahilce bir argümanla olmayacağı ortada.

  85. Yazan:zeynep Tarih: Şub 28, 2009 | Reply

    İnanamıyorum. 21.yüzyıl da tartışılan konular bir bakın. Nasıl bu kadar duyarsız ve cahil bir düşüncede olduğunuzu anlayamıyorum. O ecnebi dans dediğiniz şey bütün dünyada uygulanan kabul görmüş EVRENSEL bir olaydır. Bunları düşünen bir vatandaşın ülkesinin gelişmesi beklenemez tabiki de. LÜTFEN bu kadar cahil ve geri kafalı olmayın. SANATSIZ BİR TOPLUMUN GELİŞMESİ MÜMKÜN DEĞİLDİR. biraz açık fikirli olun. Özelliklede gdip görmediğiniz yerleri kötü bir şekilde yorumlamayın. Ayrıca biletlerin satılmadığını söylüyorsunuz. Madem opera ve baleyle bir ilişkiniz yok, iİgilenmediğiniz bir konu hakkında nasıl bu kadar emin konuşabiliyorsunuz. Biletler satılmıyor gibi? Ben bu gösterileri takip eden biri olarak, biletlerimi bir ay öncesinden alıyorum .ÇÜNKÜ BİLET BULMAKTA ZORLANIYORUM ÜSTELİK BU KRİZEDE. bunun bir ihtiyaç olduğunu, insanların bu işlerden para kazandığını ve sanatın evrensel olduğunu unutmayın!

  86. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Şub 28, 2009 | Reply

    Arkadaş bu tiyatro bale ne battı size yaw.3 kuruş ayırıyolar bi ton sanatçı yetişiyo.Önemsiz bir şey mi çağdaşlaşmaktan bahsediyosunuz çağdaşlaşmak sadece ekonomiyle olmaz çağdaş birey oluşturmak hem sanatla hem sporla hemde bilimle olur.Sen sanata gereksiz dersen spora gereksiz dersen bizim halkımız neden cahil kaldı neden yaratıcı değiliz neden olimpiyatlardabaşarısız diye dolaşırsın sonra.Ki o baleye operaya tiyatroya harcadığın para bi ton sanatçıya altyapı oluşturuyo sırf onların ekonomiye katkıları bile opera ve baleye değer.Tabi yanlızca opera bale deyip kaçmamak lazım galerisi var, kütüphanesi var, müzesi var, tiyatrosu var kapatalım mı komple.Yiyip içip çalışalım o zaman sporda çok gerekli değil.Ne kadar para götürüyomuş biri öğrensin söylesin ya hiç bi yerde belirtilmiyo çünkü çok küçük bi bütçe.Camiler ne kadar gerekli?Bende camiye gitmiyorum fonksiyonu ne (hayır ateist değilim)? Camiler çok mu önemli.Topluma direk olarak yararı ne? Peki sanatın ve sporun topluma direk olarak yararıyla camilerin topluma direk olarak yararını karşılaştıralım.Spor ve sanat bence daha önemli.Napcaz şimdi bi yazı yazsam kapatalım camileri çok da gerekli değil vergileri azaltalım açı doyuralım isteyen kendi özel camisini işletsin devletde adam gibi denetlesin(burayı atlamayın çünkü tahminimce hemen tarikatlar gelio aklınıza bu tasarıyı düşününce doru dzgün denetlesin tarikat falan olmaz) olsun bitsin herşey desem camiler çok önemli olmazsa olmaz toplumun düzeni sağlıyo birlik beraberlik diye başlamıcakmısınız neden sanat ve sporunda böyle bi fonksiyonu olduğunu görmüyosunuz.Benim vergimde camiye imama gidiyo benim alakam yok bunlarla isyan ediyomuyum.O da bi ihtiyaç bana göre de sanat bi ihtiyaç bu kadar basit.Baya baya da doluyo o salonlar şu an eskişehirdeyim biletler 4 gün önceden tükenir orkestrada herkes bilir bunu.Gitmeden nası takip ediosun gideni gitmeyeni enteresan.Hem camilerin gideri baya var diyanete bi ton para gidiyo.Çok para.Delirttiniz beni.

  87. Yazan:tenor Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Operaların perdeleri üç beş cahilin lafıyla kapanmaz, kapatılmaz! Türkiye’deki sanat kurumlarının hepsi Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasıdır! Yürek ister o biraz! Ey opera sanatını şampanya ve havyarla kıyaslayan sığ düşünceler… O sığ sularda karanlık düşüncelerinizle birlikte boğulacaksınız!
    İnadına opera, inadına sanat, inadına düşünen aydın insan, inadına özgürlük!!!

  88. Yazan:sabun Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Kimsenin size opera yapmayın bağırıp çağırmayın dediği yok, benim vergimle yapmayın, kendi paranizla opera mi yapacaksiniz, bale mi, haku dansi mi ne halt edecekseniz edin diyor yazi, gormuyor musunuz. Bu kadar basit bir seyi anlamayan adam cahillikten aydinliktan dem vuruyor, yuh artik.

    Bakın yukarida TSD ne guzel soylemis:

    Bazı yorumları okuyorum da (tabi ki snowqueen’i tek geçerim) lisans eğitimi almış, bu iletişim çağında yaşayan insanların düştüğü duruma üzülüyorum.

    Yahu operanın fazileti (!) ile bunun devlet eliyle yapılmasının ne gibi bir alakası var? Opera yasaklansın diyen yok, devlet bu gibi şeylerden elini çeksin diyenler var. Bu ikisinin arasındaki farkı anlamak bu kadar zor ise bizim daha katedecek daha çoook yolumuz var demektir.

    Aynı kişiler bir de “devletin dinle işi olmamalı, imamlara maaş ödememeliii” demiyorlar mı işte burda düşüp bayılasım geliyor. “Devlet” denen aygıtın her ota boka burnunu sokmasına teşne olursanız, siz bunu “opera” özelinde savunur, meşru görürseniz, bir başkası bu camillere imam lazım der, din özelinde meşru görür, diğeri devrimi mecburi gördüğü için marksizm özelinde görürür. Erki eline geçiren de tepenize biner. Birine eyvallah diyerek savunup diğerine “ııhh olmaz” demek oksimoronluğun daniskasıdır.

    Bu da bir baska yorumcudan:

    Yahu devletin sanatla edebiyatla diyanetle bilmemne ile işi var? Devlet kişilerin haklarını garanti altına alan bir organizasyondur sadece o kadar. Oh, ben vergi vereceğim benim vergimle birisi bana opera işkencesi (ya da birkaç zevksize, opera ziyafeti) yapacak öyle mi?

    Kapatılsın elbette azizim. Diyanet de kapatilmalı, camiiler cemaatlerine devredilmeli, imamları cemaat finanse etmeli.

    Yok kapatılmayacaksa ben de haka dansı desteği istiyorum. Hem kol kaslarını geliştirmek gibi ekstra işlevi de var. Al sana sahne sanatı. Opera’nın haka dansından daha üstün bir sanat olduğunun kanıtı nedir ki?

    Decker haklı. Evet, sanatlar arasında hiyerarşi yoktur.

    Aklin yolu bir.

  89. Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Nis 1, 2009 | Reply

    Opera Türk kültürü degil onun icin Devletin Opreya halkin vergi paralari ile destek vermesi cok yanlis.Isteyen Operaya destek olabilir ama Devletin bu isten derhal elini cekmesi lazim.
    Türkler verimsiz Opera ile ugrasirken Yunanlilar esas kültürümüz olan Karagöz-Hacivat oyunlarini ve Nasreddin Hoca calmaya calisiyorlar…hatta Baklava gitmis bile. Baklavanin uyrugu artik Yunanistan sayiliyormus. Akilli Yunan komsu gidip Baklavanin Patentini üzerine almis.

  90. Yazan:Soprano! Tarih: Kas 26, 2010 | Reply

    Ya siz ne kadar cahil,bir insansınız ya!Bütün dünyanın karşsında eğildi bir sanata nasıl böğürtü dersiniz.Hakkında bilgi sahibi olmadığınız bir sanat hakkında konuşmak bu kadar kolay mıdır?!
    Ayrıca opera sanatçılarının lüks yaşadığı palavrasına falan inanmayın.Devlete bağlı opera sanatçıları ortalama bir kamu çalışanı maaşı alıyor.Hatta bir opera sanatçısı geçinemediğinden yövmeyeli olarak başka şehirlerin operalarına kısa süreli katılıyor.Tüh size,attığınız çamura!İnsan olun insan sanatı anlamaya çalışın!

  91. Yazan:Bassbariton Tarih: Tem 1, 2011 | Reply

    “Şakir, kim ne derse desin, şimdi Balkan Savaşı’nda yenilgimizin nedenini daha iyi anlıyorum. Ben bu adamları çoban diye bilirdim. Oysa baksana operaları bile var. Operada oynayacak sahne sanatçıları, müzisyenleri, dekoratörleri, hepsi yetişmiş, opera binası bile yapmışlar.” MK Atatürk.
    Ya sizin arz talep meselesi dediğiniz nedir ki bizim halk dizi seviyor dizi vaktinde klasik müzik konseri koysak kimse dinlemez meselesi bazılarının operaya böğürtü demesinden anlaşılıyor birşey bilmediği o yüzden halkın bilmediği konusunda en iyi devlet bilinçlendirir 😉

  92. Yazan:a.gürkan Tarih: Tem 2, 2011 | Reply

    Doğrusu başlığı görünce tartışma bir kaç ay önce dillendirilen arz meselesi sanmıştım ama epey eskiymiş.

    Öncelikle sanat ve kültürle ilgili yorumlarda da tartışıldığını gördüğüm rastladığım bir fikre değinmek isterim: Sanatın da kültürün de aşağısı-yukarısı, alçağı-yükseği vardır bence. Bu, yüksek olmayanı (halk kültürü, popüler kültür ya da alt kültürü) değersiz yapmaz ama insanlığa katkı-derinlik-kalıcılık anlamında her biri için değerler skalasında bir yer belirler. Üstelik kapitalizmle gelişen kültür endüstrisiyle yüksek kültür ile diğerleri arasındaki alan da her geçen gün daha daralmaktadır. Ama bunun sebebi hemen sanılacağı gibi aşağıdakinin yukarı çıkmasından çok daha fazla olarak yukarıdakinin aşağı çekilmesidir. Yani tek kelimeyle söylersek yozlaşmadır.

    Çok basit örneklerle geçeyim: En genç sanatlardan sinema sanatı, sanat olmaktan süratle çıkarılmaktadır. (Film endüstrisinin sunumları, televizyon dizileri sinemanın yerini almaktadır; buna bağlı olarak aktör yerine jigoloların, aktris yerine mankenlerin sahneyi basması…) Edebiyat, giderek dar bir alana hapsedilmekte yazarlar çok satmanın formüllerine zorlanmakta…

    Sermaye ve kapitalist süreç, sanatsal üretimin yaygınlaşmasını, yerel olanın evrenselleşmesini sağlamıştır, sağlamaktadır. Ama bunu yaparken onun içini kemirmekte, tüketmektedir. Beğeni seviyesini sunumlar sayesinde olabildiğince aşağı çekmekte ve sahiden nitelik yoksunu eserlerin “tüketimini” hızlandırmaktadır.

    Bunun çözümü, devletin sanat ve kültür sponsorluğu yapması mıdır?

    Doğrusu yazılanları okuyana kadar bundan emindim: Çünkü batıda -caz toplulukları ya da müzikallerin sahnelendiği organizasyonlar, tiyatro toplulukları, bağımsız film üreticileri vs.- varken bizde bunların olmadığına dair kanım da güçlüydü. Fakat biraz dikkat edersek daha kendimize yakın kültürel alanlarda bu tip organizyonlara sahip olduğumuz görülebilir. Mesela küçük ilçelerde dahil olan TSM toplulukları, ramazanlarda sunulan ortaoyunlar, halk müziği grupları halkın kültürel ihtiyaçlarına cevap verebilecek düzeydedirler.

    Gerçi bazı yorumcular opera ve bale fiyatlarındaki düşüklüğe rağmen rağbet olmadığını yazmışlar ama Ankara’da ikamet ediyorum ve özellikle son beş yıldır bilet bulmak sıkıntılı bir hal aldı, bunu söyleyeyim. Biletler iki hafta önceden saat 09’da satışa sunuluyor ve öğle tatilinde internet üzerinden bilet alabiliyorum, ilk 10-15 sırada yer bulmak mümkün olmuyor asla. Akşama kalırsa şayet, balkondan başka yer bulunamıyor…

    Kültür hizmetiyle din hizmeti kıyaslanabilir mi? Evet, imam maaşı ödemek istemeyen ateist kadar birilerinin Verdi dinlemesine sponsor olmak istemeyenler de haklıdır.

    Ama bu müessese kalktığı zaman Mersin’de, Antep’te, Van’da bile varolan DOB, bu işten elini çektiğinde bu kültürün de tükeneceği, ya da en iyi yönüyle Serdar Ortaç’ın, Demet Akalın’ın sahne alacağı Aida’lara kalacağımızı da söylemek isterim. Çünkü halk her zaman haklı olan ve güzel olanı destekleyen bir kitle de değildir.

  93. Yazan:evet, satılsın! Tarih: Eki 14, 2011 | Reply

    Bilginer, röportajda bu olayı kastederek, “Böyle bir pornografiyi seyretmeye gelmedim ben. Dün çocuk ölmüş. Bugün birisi rolü çalışıp sahneye çıkıyor, çocuğun anısına bilmem ne yapıyorlar. Allah belanızı versin. Bu tiyatro mu şimdi? İnsan utanmaz mı” diye konuştu.

    Kaynak:
    http://www.timeturk.com/tr/2011/10/14/turkiye-yi-zeki-muren-e-cok-benzetiyorum.html

  94. Yazan:lorena Tarih: Tem 30, 2013 | Reply

    Kendi verginiz ile operaya yatırımda bulunulmamasını istiyorsunuz. Bunuda zevkiniz, yönelimleriniz ile açıklıyorsunuz. Yani opera sever değilim diyorsunuz. Tamam bu çok normal.
    Ama bende müslüman değilim mesela neden benim param islam odaklı çalışma yapan diyanete gidiyor diye sorarım. Kimse çıkıp demesin o bizim toplulumuzun dini vs. vs. madem bireysel haklardan, bireysel zevklerin gerekliliğinden bahsediyoruz, nerede benim bireysel hakkım?

  95. Yazan:beklenen Tarih: Tem 31, 2013 | Reply

    sanat ve sanatçılık olayının iyice laçkalaştığı ülkemde ve dünyada bunu adına yapılan yanlışlardan biride bu. Her tiyarocu sanatçı, her türkücü şarkıcı davulcu sanatçı, eline kalem alıp 2 çiziktiren sanatçı olunca ortaya çıkan üründe haliyle ssanat! oluyor. ve devlet bunu desteklemek zorunda oluyor. İşin ilginç tarafı insanlar bunu desteklemeyince 21. yy. bu ne gerikafalılık oluyor… dahası ibadetle karıştırılıyor… yoksam yoksam aman allahım.. onların dini sanat, mabedleride operalar tiyatrohanelermi oluyor… diyanetin aldığı ödenekle kıyaslayınca ortaya böyle bir anlam çıkıyor. Hani olutmu olur ya! YAzarın bu konudaki görüşlerine kesinlikle katılıyorum. Kapatılsın. Geri kalmış ülkemin geri kalmış insanı olarak yaşamak elalemin sınırlarında yaşamkatan daha iyidir. Sınırlar benim hayat benim.

  96. Yazan:paradox Tarih: Tem 31, 2013 | Reply

    “Geri kalmış ülkemin geri kalmış insanı olarak yaşamak elalemin sınırlarında yaşamkatan daha iyidir.”(beklenen)

    ilerici = opera dinleyen, gerici = “elalemin sinirlarinda” onlarin muzigini dinlemek istemeyen insan. tam bir kafa karisikligi 🙂

  97. Yazan:Hilal Hanim Tarih: Tem 31, 2013 | Reply

    @Lorena,

    opera dini bir ihtiyac mi yoksa siz ezan duyunca bunu bir cesit oryantal opera mi zannediyorsunuz?

    diyanet ile devlet operasini bir tutmak yerine devlet adina sanat yapilmasini elestirseniz nasil olur? neyin guzel, neyin sanat olduguna DEVLETIN KARAR VERMESI sacma degil mi?

    sayet Ataturk avrupa degil de Japonya hayrani olsaydi belki bugun kanji, hiragana ve katakana ile yaziyor olacaktik 🙂 ve belki lirik T.C. japon tiyatrosunda “ataturk oratoryosu” dinlemeye gidecektik 🙂 bunu da unutmayin. opera halkin istedigi bir sey olsaydi opera CD’leri ve kitaplari cok satardi. boyle bir sey yok. opera resmi ideolojinin dayatmasidir. turkiye’de ve dunyada nice sanat ornekleri var. ama Ataturk TC’si operayi alip dayatmis hepsi bu 🙁

  98. Yazan:beklenen Tarih: Ağu 1, 2013 | Reply

    sayın paradox

    Geri kalmış ülkemin geri kalmış insanı olarak yaşamak elalemin sınırlarında yaşamkatan daha iyidir.

    bu lafım yukardaki yazlarda operayı sevmemeyi gericilikle eş tutan hatta hakaret eden anlayışa. Ben sevmiyorum operayı. devletinde destek vermesini doğru bulumuyorum. Statükonun dayatması olarak görüyorum. Birileri sevebilir saygı duyarım. O zaman özelleşsin kim ne kadar ne yapmak istiyorsa yapsın.

    Opera benim sınırlarım içinde değil. Eğer sevmemke gericilikse olsun gerici olayım. Ancak bir şeyin altınıda çizmek lazım. Müzik farklı bir olay. Benim diye müziğin her türlüsünü dinlemediğim gibi elin diye zevkime uyan müziğide ret etmem. bırak ret etmeyi sanırım italyan kör bir opera sanatçısı vardı çok meşhur. Sık sık onun bir iki seslendirmesini dinlerim. O adam gelsin müsaid olursa konserinede giderim. adam devletin bu işle uğraşmasına yine de hayır.

  1. 1 Trackback(s)

  2. Eki 19, 2008: Caz yapma « Stres Abi

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin