İslam-Batı Ayrımında Laikliği Yeniden Düşünmek (İngilizce konferans)
By Ekrem Senai on Haz 3, 2009 in Duyuru, Laiklik
Ass.Prof.Nader Hashemi
Denver Üniversitesi, Josef Korbel Uluslararası Çalışmalar Okulu
Tarih / Saat: 8 Haziran 2009 / 16.00-18.00
Yer: SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları Vakfı, ANKARA
Sayın Bay/Bayan,
Kanada büyükelçiliği ve SETA, sizleri Kanadalı akademisyen, Profesör Nader Hashemi’nin “İslam-Batı Ayrımında Sekülerizmi Yeniden Düşünmek” başlıklı herkese açık konuşmaya davet etmekten mutluluk duyar. Konuşma SETA Vakfında 8 Haziran Pazartesi günü düzenlenecektir.
İslam’ın sekülarite kavramını tanımadığı, artık standart bir klişe halini almıştır. Normatif olarak, bizlere dünyanın dini gelenekleri içinde sadece İslam’ın kendi dini ve medeni kültürü içinde, din ve politikanın ayrımını reddeden anti-modern bir gelenek olduğu söylenegelmiştir. Sosyal bilimlerde bu tezin en etkili ve tanınmış destekleyicisi Bernard Lewis’tir. Lewis’ in tezi İslam ve Hristiyanlığa karşılaştırmalı bir bakışa dayanır ve temel olarak İslam’ın sekülerizmle probleminin “inançtaki belirli temel farklılıklar ve iki din kültürü deneyiminin farklılığı” iddiasından kök bulur. Nader Hashemi, İslam ve sekülerizm sorunu üzerine Lewis’in tezine alternatif bir okuma sağlamaya çalışacak.
Bu çok özel konuşmaya katılmanızı umarız..
Saygılarımızla,
SETA Siyaset, Ekonomi ve Toplum Araştırmaları vakfı ve Kanada Büyükelçiliği
RSVP: Hilal Barin, Tel: 405 61 51 * 210
P.S.: Konuşma dili İngilizce olacaktır. Tercüme imkanı olmayacaktır.
Nader Hashemi
Hashemi halen Denver Üniversitesi, Josef Korbel Uluslararası Çalışmalar Okulu, Orta Doğu ve İslam Politikası Ass.Profesörüdür. “İslam, Sekülerizm ve Liberal Demokrasi: Müslüman Toplumlar için Demokratik Teori yolunda” adlı kitabın yazarıdır. (New York: Oxford University Press, 2009).
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.
Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
64 Yorum
Yazan:A.haydar Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Uzun zaman oldu,bakıyorum da hiç değişmemişsiniz..
Laiklikle İslam’ın aynı karede olabileceğini,sarmaş dolaş gülücükler dağıtan bir fotoğrafının çekilebileceğini gösterme gayretleriniz devam ediyor ki büyük bir heyecanla bu konferansa davette bulunuyorsunuz..
Bu sitede çıkan yazıların Amerikanın siyasi hedefleri,stratejileriyle bu kadar paralellik arz ediyor olması ne kadar da ilginç değil mi..?
Herne kadar sizler laikliğin, demokrasinin Allah’a başkaldırma anlamına geldiğine,büyük bir küstahlık olduğuna inanmasanız da ben yine de bir müslüman kardeşiniz olarak sizlere Demokrasinin,laikliğin küfür nizamı olduğunu birkez daha hatırlatmak isterim..İslam ile bu küfür nizamlarının bir arada bulunmaları kesinlikle mümkün olmayacaktır..İslam’ın yönetim şekli Hilafettir ve kurulması İnşaallah çok yakındır..Ey müslümanlar enerjinizi batılda değil Hak istikametinde tüketiniz..
Yazan:Ali Yürekli Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Amerikanın siyasi hedefleri, sitratejileriyle paralellik arz eden bir site olduğunu düşünmüyorum. Ama Türkiye’nin siyasi hedefleri, sitratejileri Amerikanın yazdıkları ve yaptıkları ile paralellik arz ediyor. Bu da menfaatlerimizin tam örtüştüğünden kaynaklanıyor. Biz demokrasi, refah, adalet ve süper küresel güç olmak istiyoruz. ABD’nin de bu işin geliyor en azından şu an için. Yani şuan için sorun yok.
İslam nedir? Böyle yuvarlak, genel cümleler kurmak mıdır islam. Adalet anlayışı nedir? İnsanlara bakışı nedir? Kişiler arası ilişkiyi nasıl düzünler? Devletler arası ilişkiyi nasıl düzenler? Farklı dinlere, ırklara, dillere nasıl bakar? Demokrasi islam değildir. Ama demokrasi islama çok yakın bir sistemdir. İslam 2 çarpı demokrasidir. Yani kendisi için istediğini başkası içinde ister. Demokratik ülkeler genellikle sadece kendi halkı için isteyen bir demokrasi anlayışları var. Ve duple demokrasinin geleceğine bende katılıyorum.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Valla ona bakarsanız, sizin görüşünüzdeki kişiler sayesinde Amerika Irak’ı, Afganistan’ı işgal etti, sizin fikriyatınızda olanlardan şüphe etmek daha bir isabetli gibi geliyor bana. Sürekli savaş naraları atıp, hilafeti getirmekten dem vurup, müslümanlara yapılan baskıları meşrulaştırıyorsunuz. Sizi parmaklarıyla gösterip “hey müslümanlar, işte bu adamlar düzeni değiştirip dine dayalı bir devlet kurmak istiyor; özgürlükleri kısıtlayıp, despotizmi getirmeyi ve kendi din anlayışlarını başkalarına dayatmayı planlıyor, biz de bunları durdurmaktan başka bir şey yapmıyoruz” deyip sizlerden kolluk desteği alıyorlar.
Bu yüzden kimin Amerikaya hizmet ettiği ortada. Çıkıp sürekli aynı klişeleri tekrarlayıp durmak da ancak bu niyete hizmet ediyor.
Yazan:eg Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
belki bu derece basit değil ama bunun tersini iddia edecek kadar da basit değildir. yani bernard lewis ya da huntington gibi şebeklerin dediklerini reddedeceğiz diye, tam karşıtının mutlak doğruluğuna da prim vermemiz gerekmez bence.
islam bana göre anti-modern bir gelenektir ve modern cinnet toplumunun da panzehiridir. ancak bu panzehirlik nasıl ortaya çıkacak bu ayrı bir tartışma konusudur. ama bu bernard lewis gibi geri zekalılarla diyalektik bir tartışmaya girerek bulunacak bir sonuç değildir bana göre…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Geçen gün radyoda bir marşa denk geldim. Herhalde islamcıların bir marşı dedim, baktım solcu devrimcilerinmiş. Kullanılan kelime kalıpları, ifadeler, saf duygusal temenniler birebir aynı. Zaten İslamcılık denilen şey de modern bir olgu ve temeli İslam değil; marksizm.
Demek hilafeti kuracaksınız. Tabi biliyorsunuz ki hilafet seçimle oluyor. Ben bir seçim yapıldığını duymadım. Seçmen olarak da çağırılmadım. Bu halife, hilafetini, kendisini seçmeyenlere kabul ettirmek için herhalde baskı ile işbaşına gelecek. Sonra da, huzur ve sükunun temini için görülüyor ki epey bir kan dökecek. Ve eminim ki, benim gibi, sizin hilafetinizi kabul etmeyen müslümanların da boyunlarını vuracaksınız. Aynı eski günlerdeki gibi… 1500 sene geçti hala aynı bedevi kafa… Halifeleri katlettiren, Hz.Ali’yi (RA) tekfir eden ilkel kafa. Kur’an sayfalarını mızraklarının ucuna takıp “hakem müessesesine hüküm veren kafirdir deyip Kur’an’daki “Allah’ın hükmettikleriyle hükmetmeyenler…” ayetini delil getiren kafa… Bu zihniyete ilmin kapısı söz geçiremedi, ben ne diyeyim. Allah kim yanlış yoldaysa onu ıslah etsin.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Batılı da “Anti-modern bir gelenek” tanımını yapıyor ama sizin gibi anlamıyor. İslamcısı da “anti-modern bir gelenek” tanımını yapıyor ve yine sizin gibi anlamıyor.
Bazen ne olduğunu anlatmak için “ne olmadığını” anlatmak zorunda kalabilirsin- ki 11 Eylül’den sonra kafalarda oluşan şablonu kırmak için birçok ilim adamı bunu yapmaya çalışıyor. Ve bu bence yanlış bir yol değil, mesafe de alıyor.
İnsanlara panzehiri zorla içiremezsiniz, bunu kendilerini istemesini sağlamalısınız.
Bernard Lewis’in birkaç kitabını okudum, bana pek öyle geri zekalı gibi gelmedi. Onun tezleri el üstünde tutuluyor ve Amerika’nın geçmiş dönem stratejisini belirlemekte önemli bir etkiye sahip olduğunu düşünüyorum. Küçümsemek yerine karşısında sağlam argümanlarla durabilmek lazım.
Hem daha adamın ne diyeceğini bile bilmiyoruz. Ankara’dan konuşmaya katılabilecek arkadaşlar bizimle temas kurabilirlerse memnun olurum. Konuşmanın ses kaydını veya bir özetini sitede yayınlayıp tartışamaya açmak çok güzel olur.
email adresim: ekremsenai@yahoo.com
Yazan:eg Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
vallahi
11 eylül sonrası batılının kafasında oluşan imge benim pek umurumda değil. o imgeyi düzelteceğiz diye de mesela “kelebek” gibi bazı soft-amerianist-islam yollara da tevessül edemiyorum üzgünüm.
söylediklerim konferans özelinde değildi. konferansı verecek olanı da tanımam zaten. ama müslüman dünya bu konuda büyük bir kompleks sahibi ve bu kompleksi ciddi anlamda yadırgıyorum.
bu kompleks de maalesef “bakın biz ciciyiz, moderniteyle de hiç problemimiz yok, alın bizi aranıza lütfeeeennn” tavrı bir iticiliğe dönüşüyor. o yüzden yadırgıyorum bu tavırları. ve bu tavırlar en az islamcı tavırlar kadar (islamcılığın modern bir eğilim olduğuna ben de sizin kadar katılıyorum) kompleksli tavırlar. yani bir tarafa seyyid kutub’u, öte tarafa fazlurrahman’ı koymak. ama benim açımdan her iki eğilim de tartışma referansını batının koyduğu problemler üzerinden ele aldığı için sorunludur. hatta bu açıdan seyyid kutub’un dürüstlüğünü (yani islamcıları) modernist müslümanların “onu alma beni al”larına bin kere tercih ederim.
bernard lewis’e gelince…sizin fikrinize saygı duyarım ama bana göre ciddi bir geri zekalıdır o(batılı entelektüel görüş açısında değil çok daha derinlerdeki bir kalbî zeka olarak baktığımı söylememe gerek var mı biliyorum. yoksa öteki türlü bir zeka, şeytanın zekası kadar anlam ifade eder bende, fazlasını değil)
Yazan:özlem Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Enver Bey hemen hemen söylediklerinize imza atabilirim. Tek farkla benim gördüğüm Bernard Lewis gerizekalı değil ama son derece ahlaksız bir bilim adamı. Hatta ahlaksızlık mühendisi de diyebilirim kendisine. Öte yandan bildiğim kadarı ile SETA vakfı güzel çalışmalar yapan iyi bir vakıf. Pek öyle savunmacı beni al beni al mantığı ile davranacaklarını zannetmiyorum.
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Islam aleminin en büyük sorunlarindan biri bu kisacik tartismada bir kez daha su yüzüne çikiyor, çiglik atma asamasindan düsünme asamasina geçemiyoruz.
batiyla kavgaliysan “asi müslüman, aferin” , yok eger barisiksan “pis satilmis, yalaka”.
Kardesim, sadece farkli düsünüyorum, ama kalin kafali olmadigim için düsüncelerimi degistirmeye de hazirim. bunun için tartismalara, forumlara katiliyorum. bunu kabul etmek neden bu kadar zor?
Cemile hanim ne kadar hakliydi, “elindekini kaybetme korkusuyla” yeni, farkli, disaridan gelen herseye karsi çikanlari açiklarken…
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
Ben de Bernard Lewis’in bir iki kitabını okuduydum.Okuduğum kitaplarından çok aykırı düşüncelere rastlamaMakla beraber,son dönemlerde-özellikle 11 Eylül sonrası-180 derece dönüş yaptığı noktasında ciddi kuşkularım var.Belki geri zekalılığı tartışılabilir ama kişiliği hakında çok da iyimser değilim.Benzetmek gerekirse,bu adamda bizim yerli modellerimiz Perinçek,Y.Küçük vb.ile örtüşen U dönüşü beceri ve yetenekleri var:))
Yeterli kanıt sayılır mı bilmiyorum ama Bush’un danışmanlığını yapmış olması sanırım biraz ipucu verebiliyor.Ayrıca Zaman gazetesinde Şahin Alpay’ın kendisi hakındaki yorumu da Lewis’in samimiyetinin tartışılır olduğunu gösteriyor.Geçmiş zaman tam hatırlamıyorum, Arap halkını küçümseyen ırkçı ifadeler kullanmıştı.Yine aynı yazıda, Almanya’da yaşayan Türklere dair entellektüel duruşla çelişen yakışıksız değerlendirmelerde bulunduğunu okumuştum.
Dolayısıyla Orta doğu ve İslam konusunda belli bir uzmanlık alanına sahip bir akademisyenin bir zaman barış ve diyalogu esas alırken birden “şahin”leşmesi bana düşündürücü geliyor.Ne bileyim bu tür saf değiştirmeleri pek ahlaki ve dürüst bulmuyorum.Yani açıkçası bu adamın bazı talihsiz beyanları,ne söyleyeceğinin teminatıdır bana göre.Umarım yine saçmalamaz.Kısacası görüşlerine itibar ettiğimiz,kitaplarını beğeniyle okuduğumuz yazar ve düşünürler de bazan hiç olmadık bir zamanda mevzi değiştirerek hayal kırıklığı yaratabiliyorlar.
Yazan:özlem Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
O cümle aşağı yukarı şöyle bir şeydi:
Araplara yapılması gereken şeyin iki gözleri arasına büyük bir sopayla vurmak olduğuna inanıyorum. Onlar yalnızca güce saygı duyar.”
Yazan:eg Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
vallahi bunlar bana mıydı bilmiyorum ama ben de kavga etmenin de barışmanın da referansını batı’dan alma taraftarı değilim hepsi o, yoksa kalın kafalı olduğumdan değil!
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Haz 4, 2009 | Reply
est. sana degildi 🙂
bugün bir arkadasla bunlari konustuk, en süper islamatorlar bile batinin kelimeleriyle düsünmeye ve konusmaya devam ediyor. kendimizi batidan degil her isimize sirayet eden bu dikotomiden kurtarmamiz lazim.
yolun kendisi varilacak sehirden daha güzel 🙂
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Teşekkürler Özlem hanım.Hatırlayamadığım ama bana bir hayli şaşırtıcı gelen cümle tam da aktardığınız gibi bir şeydi.Okuduğumda şok olmuştum.Bir bilim adamı nasıl olur da bir halka pervasızca saldırabilirdi,aklım bir türlü almamıştı.
Yazan:Mustafa Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Bazi din kardeslerin yazdiklarini yukarida okuyunca onlara sözüm olacaktir. Yarim doktor dinden eder yarim din adami imandan eder sözü bosuna degildir.
Islamiyetde dogrudur tek bir siyasi düzen vardir oda seriat düzeni hilafet düzeni. O düzeni tasiyabilecek toplumda sart. O toplum iste dünyada hicbiryerde yoktur artik. Müslümanlar vardir ama o eski nesillerdeki gibi islami hayat ve toplum yoktur. Insanlar kendi hayat düzenlerinin daha iyi olmasini arzuluyor baska sey istemiyorlar. Bu gercektir.
Dinimiz o küfür sistemi dediginiz sistemleri ayrim yaparak inceler. “Ben adil bir hükümdarin zamaninda dünyaya geldim” diye hadis vardir. O zamanin Iran Sahi ki müslüman degildir…”adil” denilebilmekte. Habesistana gidecek olan müslümanlari hiristiyan Necasiye emanet ediliyordur cünkü dini hürriyetler vermektedir Necasi. Daha cok misaller söylenebilinir.
Islam alimleri Islam devletinin haricindeki devletleri (darul harb) ikiye bölerler. Eger müslüman olmayan hükümdar veya idare müslümanlara hürriyetler veriyorsa dini hürriyetler, yasam ticari, mesleki, gezme, ilim yayma vesaire o devlete o idareye isyani caiz görmemekteler. Itaati zaruri bilirler. Ibni Abidin gibi hanefi alimleri, Maliki alimler ve daha nice alimler öyle fetvalari vardir. O devletin kanunlarina uymak zaruridir der Ibni Abidin. Bir devletde yasayan müslüman o devlet ve nizam ve toplum ile anlasmaya gitmis oluyor (Pasaport, oturma calisma müsaadesi) ve Müslümanlar anlasmalarina sadakati olur. Ceza kanunlarina ters is yapmazlar. Bütün bunlar o sistemi ilahi sistem görmek degildir. Tarihte “küfür” sistemlerin öyle hürriyetlere sevdali oldugu pek görülmüs sey degildir. Adamlar yüz yillar boyunca ugrasmislar savasmislar tek tek hürriyetleri elde etmek icin. Bundan biz müslümanlarda istifade ettik ve ediyoruz. Biz nankör degiliz ve olmayacagiz. Eger mesela avrupa devletleri komunist veya fasist veya degisik baska diktatörlüge gecmek durumu olursa ordaki demokrasileri korumak icin ordaki müslümanlar ilk safta olmalilar. Yoksa sadece yahudileri degil bu sefer müslümanlarda katliama zulme maruz kalirlar. Ibni Abidin derki eger bir müslüman kafirlerin orda kalmis ise menfaatine baksin orda yani ölmemek icin hayat ortamininin kötüye gitmemesi icin ugrassin. Demokrasi Churcillin dedigi gibi daha kötü sistemlere düsmemek icindir. Yoksa her beseri düzen gibi mükemmel degildir cünkü insan kendisi mükemmel varlik degildir hatalidir. Sizin islam devleti dediginiz devletler hemen hemen hep diktatörlük olmus ve dünyada en cok hürriyetleri ve imkanlari demokrasiler sunmakta müslümanlara. Bunu tekdir edememek akil ve insaf isi degildir. Demokrasinin bircok vasfi zaten Islamda vardir ve belkide demokrasinin iyi tarafi bundan kaynaklanmakta. Öyle “küfür nizami” diye sadece kin ve husumet yetmez ve kimseyide ikna edemezsiniz bu konulara etraflica bakmaz iseniz.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Enver bey,
Sizi anlıyorum. Yalnız bu kompleks yeni ortaya çıkmış bir şey değil, üstelik oldukça köklü ve güçlü bir kompleks. Son iki yüzyıldır Batı’nın mutlak bir galibiyeti var. İslam dünyası sefil bir halde. Bazıları bu kompleksi emperyalizmi suçlayarak aşmaya çalışıyor, ya biz çok iyiydik, her şey güllük gülistanlıktı, ah şu emperyalistler olmasaydı… bazıları şeriat geldiğinde birden şaha kalkacağımızı düşünüyor, ama bu adamların şeriattan anladıkları despotizm; yoksa mutlak adaletin ve herkesin Allah karşısında sorumlu olduğu mükemmel hukuk düzeni değil- -ki bunun ne idüğü ve nasıl teessüs edebileceği de formülize edilmiş değil- bazıları eski Osmanlı hayalleri kuruyor, bu sefer Viyana’yı kuşatırsak ver elini Roma; eh küffara bir Osmanlı tokatı aşkettiğimizde zaten hadlerini bilip ayaklarımıza kapanacaklardır.
Ortada bir gerçek var: Baş idik, kuyruk olduk… Böyle değilmişiz, aslında hiçbir kompleksimiz yokmuş gibi yaparak bu gerçekten kaçabileceğimizi sanmıyorum.
Modernizm-İslam sorunu entelektüellerin 120 yıldır- belki çok daha öncesine götürülebilir- tartıştığı bir konu. Bildiğim kadarıyla henüz ortaya çıkmış derli toplu bir reçete de yok.
Bernard Lewis gibi adamlar bize reçete dayatıyorlar. Bizim ne olduğumuzu bize anlatıyorlar. İslam, modern kavramlar olan demokrasi, sekülerizm, liberalizmi sosyalizmin neresine düşer; bunlar nerede bulursak almamız gereken hikmetler midir, yoksa uzak durmamız gereken bid’atlar mıdır, yoksa bunlardan ayrı buluşma ve ayrışma noktaları olan şeyler midir bunlar tartışılmalı. Birisi reçeteyi bulup ortaya koyana kadar komplekslerimize mahkumuz.
Hani meşhur fıkradır adam gece yatağını ıslattığı için bevliyeci yerine psikoloğa gitmiş. “Ne oldu, sorunun halloldu mu?” diye soran arkadaşına “yok hala altıma ediyorum ama artık sorun etmiyorum” demiş. Bizim durum da ona dönmesin sonra.:)
Yazan:eg Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
dün akşam ferhat kentel, mustafa akyol vesairenin katıldığı programın sonuna yetiştim. akyol yine kapitalizm ile islam’ın ne derece uyuşur olduğu üzerine hikmetler fısıldıyordu…ferhat kentel o programda bana göre tek âkil adam olarak birşey söyledi…”bakın organik tarıma falan dönüyor dünya. demek ki bazı durumlarda “geri kalmak, ilerlememek” o kadar da kötü değilmiş” işte sorun buradadır. düşünmek için kavramlareını dahi batıdan alan bir entelijensiyaya karşılık ferhat hoca’nın söylediğini söylüyorum. sorun batıyla diyalog kurma sorunu da değil. burada ve başka yerlede yazdığım milyon tane yazıda batının düşünürlerinden örneklr verdim, batı sanat akımlarını inceledim vesaire…yani batıya epistemolojik açıdan yaklaşmak ve öğrenmek, gerekirse ortaklaşa birşeyler yapmak konusunda bir problem görmüyorum. bu çok uzun bir yazı konusu ama kısaca söyleyeyim: esas problem batı’yı “ilerlemiş” olarak görmek ve bu yüzden de düşünmek için kavramları onlardan devr alarak kullanmak sorunudur. halbuki her kavram kendi yatağında anlamlıdır. laiklik dendiğinde batı’daki anlamıyla doğu’daki anlamını birbirine uydurmaya kalkarsanız dünyanın en saçma şeyini yapmış olursunuz. velakin dediğim şeş basittir aslında. baş idik kuyruk olduk sorunu da değil sorun. ne baş ne de kuyruk olmak istememektir söylemeye çalıştığım şey. islam (ve bütün kadim dinler) bunu öğütler insanlara…
Yazan:TSD Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Enver hocam meseleye çok farklı ve doğru noktadan bakıyor. Ben de ona katılıyorum.
Ve aslına bakarsanız durduğu yerin de anlaşılmadığını düşünüyorum. İslam-modernite ilişkisi, İslam-modernite uyumu üzerinden konuşulmaya başlandığı andan itibaren Enver Hocamın durduğu nokta alarm vermeye başlıyor haklı olarak. Çünkü bu uyum -özde- hiçbir biçimde sağlanabilir birşey değil. Bundan sözedildiği anda İslam esir alınmış, silikleşmiş, değişmiş, dönüşmüş, “uymuş” demektir. Bu sadece İslam ile alakalı birşey de değil, tüm kadim gelenekler için geçerli bir husus. İslam bu kadim öğretilerin en dirençli ve canlı olanı olduğu için tartışmaya konu oluyor. Diğerleri zaten “uyum” sağladı. Yani, yokoldu, modernite dümdüz etti.
Benim moderniteyle olan ilişkim kirli bir donu ‘mecburen’ tutmak ile alakalı/sınırlı bir ilişki. O derece parmak ucuyla ve tiksinerek tutuyorum. Mecburen diyorum çünkü dünyada yaşıyorum, Allah’ın verdği bir can ve taşıyoruz. Yaşadığımız zaman dilimi de hasb-el kader modernite olmuş.
Bu “mecburiyet” hali ile zaman zaman gündelik yaşam ve sistem vs açısından modern dünyanın enstrümanları ile alakalı olarak görüş belirttiğimde yanlış anlaşılabiliyorum da. (mesela liberalizm, serbest piyasa ek. gibi.) Bu metazori bir duruş, sürükleniyoruz, sürüklenirken ne yapmalı vs gibi yani, o kadar. Daha başka birşey değil, “çok anlamlı..” falan hiç değil. Yani (islam-modernite) arada bir uyum, entegre kurmak vs değil asla. (Benim açımdan öyle en azından.) Tabii bu, insan(lık)tan ümidi kesmiş olmak gibi bir duruşun sonucu olarak/etkisi ile oluyor. Hala ümidini kesmeyen varsa bilemem ama modern insan dünyanın kanseri ve bu noktadan geriye dönüş bana göre artık mümkün değil gibi. Çevrimin son halkasını yaşıyoruz.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Enver bey,
Evet Mustafa Akyol, şu kapitalizm saplantısından kurtulsa iyi olacak bence de. Ama niyetinin yaranmak, öykünmek filan olmadığını; sadece uzun bir süredir sosyalizm çengeline takılmış müslümanları biraz gerçek dünyaya yaklaştırmak olduğunu düşünüyorum. İslam’ın bütün bu ideolojilerden farklı bir şey olduğunu ve ayrı bir dilden konuştuğunu ne yazık ki çok kişi bilmiyor. Bu yüzden herkesin bildiği dilden bir şeyler söylenmeye çalışılıyor. Çünkü tartışmalarda da sıklıkla görüyoruz ki, zihinlerimiz kapitalizm ve sosyalizm içinde sıkışmış; onlara ait kavramların dışına çıkmak ve onların dışında düşünmek çok az kişiye nasip oluyor. İnsanlar İslam’ı da, kafalarındaki şablonlarla değiştirip değerlendiriyorlar. Matrix’in dışına çıkıp her şeyin farkına varabilen bir bizler varız, bir de Neo ile Morpheus. Sizi anlıyorum ama yapacak bir şey yok.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
yapmayın lütfen yapacak birşeyler mutlaka vardır.Özünüze sahip çıkıp Enver beyin dediği gibi ötekine benzeme,kendini kabul ettirme gibi handikaplardan kurtlursak niçin olmasın?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
cemile hanım,
Size küçük bir örnek vereyim. Hz. Mevlana’yı bazı insanlar şair olarak bilir ve evet mesnevi şiir formudur; ama Celalledin Rumi ne şairdir, ne de şiiri sever. Bazı insanlar için de o bir hümanisttir, dünya barışı için onun mesajına ihtiyaç vardır. Bir kısmı için de o bir aşk adamıdır, mutluluk formülüdür, reikinin, yoganın filan alternatifidir. Bir kısmı içinse hikmet deryasıdır, filozoftur, entelektüeldir. Teşbihte hata olmaz; herkes bir ucundan tutup deryaya dalıyor. Benim ilk okuduğum İslami kitaplar Haluk Nurbaki’nin bilimsel teorileri Kur’an ayetleri ile yamamaya çalışan kitaplardı. Pozitivist eğitim ile beyni sulanmış ben, bu kitapların acayip önemli şeylerden bahsettiğini ve yakında bütün bilim camiasının müslüman olacağını filan düşünürdüm. Nebulalar, kara delikler, big bang, karışmayan denizler cart curt… Allah razı olsun, mekanını cennet etsin, Haluk Nurbaki’nin bu kitaplarına bakınca şimdi gülüyorum. “Adama bak, bilimle dini barıştırayım diye yapmadığı kalmamış” diye eleştiriyorum. Ama o kitaplar birçok insanı intibaha getirmiştir.
İslam’ın ne olup olmadığını bizler biliyoruz ama insanlar bilmiyor. Evet yapabilecek bir şey var. İnsanlara doğru İslam’ı anlatabilmek ve mümkün olduğunca, elinden geldiğince Matrix’in dışına çıkarabilmek. Bunun adı ötekine benzeme, kendini kabul ettirme değil; ortak bir zemin bulup, aynı dili konuşup ikna etmektir.
Bırakın herkes bildiği gibi bir ucundan tutup anlatsın, yeter ki konuşulsun, bir ucundan tutulsun.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 5, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
söylediklerinize aynen katılıyorum.İnsan çoğu kez sahip olduğunu(din)kaybetmemek yitirmemek adına muhatabı olduğu yeni akımları bir nevi öteki olanı karşılamayı,içselleştirmeyi,kendi bünyesine katmayı,sizin de dediğiniz gibi barıştırmayı haddinden fazla önemsiyor kurtarma niyetiyle girişilen bu yöntem maalesef ilk müdahale edenlerin ‘ilk yardım’ özürlü olması sebebiyle kendi elleri ile verdikleri zarar ile sonuçlanıyor.Ve olayın içerisindeyken çoğu kez bu vahim sonuçlar maalesef kestirilemiyor.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Laikligin batidaki anlami nedir, dogudaki anlami nedir?
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Öncelikle İslam’ın bir ideoloji olmadığı noktasında birleşelim.Dünveyi elden oluşturulmuş çoğu kez kendliğinden gelişmiş düşünce akımı ile Allah’ın kalıplarını belirlediği bir düşünce biçimi birbirinden oldukça farklı olmalıdır.
Maalesef modernizme,seküler düşünmeye o kadar teslim olmuşuz ki geçenler de ‘Tc Hukukunda Ve İslam Hukukunda Kadın Hakları’ başlıklı bir konuşmaya katıldım.Bir avukat hanım ve Diyanetten bir vaize hanım vardı.İnce noktalara girmeden genel kurallar,yasalar hakkında konuşulduçKonuşma sonunda iki konuşmacı da İslam Hukukunun anayasal düzene uyuyor olmasından o denli mutlulardı ki konuşma bitiminde neredeyse zıplayacaklar sandım.Bu sevinç beyinlerine yerleşmiş ‘gerici'(!) İslam hükümlerinden ne denli etkilendiklerini ortaya koydu.Batıya bakmadan önce Tr’ye bakmak gerek,Tr için şeriatın 100 yıl geriye götürdüğünü dikte eden zihniyet bunu öyle yerleştirmiş ki dindar avukat bir hanım dindar eğitimli bir vaize hanım dahi buna inanmışlar ki yeni hükümlerin uzlaşmacılığı noktasında sevinç gösterilerinde bulunabiliyorlar.Tabii aynı zihniyetin 300 yıl öncesine götürüp ‘başörtülülere’ karşı cadı avı girişiminde bulunduğunu görememişler,biri görev yaparken başını açmak zorunda kaldığı halde(?)
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Mustafa Akyol beyin Ulusalcıların dindar(!) yazarı Ahmet Hakan örneği gibi liberallerin dindar yazarı Mustafa Akyol olmasından ürküyorum doğrusu,gidişat vahim değil ama duracağı noktayı bilmezse akıbet hayır gibi durmuyor.
İslam çatı modelde ben liberal sisteminde,sosyal düzeninde kendini bulabileceğine inanıyorum.Çünkü İslam devletleştiği zamanalarda da örneklerden görüyoruz ki ‘oldukça geniş’ kapsayıcı bir alanı içine alıyor.Ama dönem toplumuna bakarsak minimal bir liberalizm görüyoruz ve liberalizmin ürünü kapitalizmin varlığının ve esaretinin mümkün olmadığı bir toplum ile karşılaşıyoruz.O nedenle tutup bugün İslam özgürlükçüdür,liberaldir demek kısmen doğru olabilir ama İslam kapitalist sistem gibi ötekini ezen bir sistemi destekler demek oldukça ahlaksızca bir duruş olur yani en azından İslam için böyle olur.Ve ben Tr tarihine bakınca,devlet yönetimine bakınca baskın devlet imajı ile karşılaşıyorum devletin zulmünden payına düşeni almış biri olarak sosyal düzene oldukça uzak hissediyorum bence devletin yetkileri sınırlandırılmalı çünkü devlet iç politika da yetkisi sınırsızlaşınca despotlaşabiliyor.Buna mukabil liberal sistemlerin yaşam içerisinde gelişen ‘saldım çayıra’ anlayışı ise ahlaki çöküşe meydan veriyor.Ben çözümü biliyorum ama ama işte…
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Lewis gibi neoconların ödül-ü alası Irving Kristol ödülünü almış birinin aklı başında biri muamelesi görüp üzerine oturup konuşma yapmak,tez çürütme çabasına girmek ‘ben Müslüman olduğum için batılı-seküler her düşünce karşısında aşşağılık komlexine sahibim hala burada dövünüp duruyorum’ demek ile aynı şeydir.
Bu müslümanlar ahlaksız,katil,oryantalist kafalı,geri zekalı,islamofobik manyakları muhatab almayı kesip kendi düşünceleri ve kendi kaynaklarını ‘şiddet’ içermeyen müslümana yakışır bir dile ile komlex duymadan ne zaman ortaya koyacaklar çok merak ediyorum???
Laisizmi,sekülerizmi yeniden düşünmekmiş?Müslümanlar önce kendi kafalarındaki sekülerlikten kurtulsun.Bu ve bunun gibi şahıslara cevap vermek ben sekülerizm kıskacında kıvranıyorum demek gibi,hala onurlu bir müslüman duruşu göremiyorum(?)
Yazan:Ali yazar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Meragimi bagislayin..Neden SADECE M.Kemal i hedefe koymussunuz..
Bu ülkede Dedigi belki hic yapilmayan Bir yetim!Ölmüs Adami Bu kadar büyütmeyin Gözünüzde!
Dürüst olalim ve 80 yildir Tüm gelmis gecmis herkesi Teraziye koyalim…
Bakin Mayinci Menderesi kimse agzina aliyor mu?
Ah bu mayinlari M.Kemal ya da Inönü döseseydi.!..
Unutmayalim ki Muhafazakar beyinlerin her zaman Fasizan tavir takinacak potansiyeli daha fazladir devrimci beyinlerden!
Son zamanlarda Ulusalci güruhun bu role soyunmasiyla Türk muhafazakar Kadrolari Ayrilikci hareketlere tavrini ertelemistir…
Kürt Sorununu ta basinda Muhtarlikla cözmek fikrinde olan bir insani Muhafazakar beyinler Iclerinde ki gizli fasizan!emelleri dogrultusunda yolundan saptirmislardir..
Burada Ilave edecegim sey ;M kemalin Asla tek basina iktidar olmadigi..Aksine Ayni mecliste Koalisyon mantigiyla Her kesimin sesini Kendi dogrularina yöneltmeye caba sarfetmis Iyi bir yönetici oldugudur..
Bugün TC sinirlari icerisinde bizi birbirimize baglayan tek sey de M.Kemalin sayesinde Herkese !Ögretilen Tek dil dir..
Bska hic bir gücün Türk ve Kürtleri ayni masada ve sofrada bulusturmasi mümkün degildir…
Ya cati dili mutlak kabul edilecek ya da ayri bir Kürdistan…
Islam birligi ,ya da anadolu birligi bundan sonraki asamalar olabilir..
Bu asamada S.Nursi nin Ortadogu fikirlerinin
cürüdügünü sanmaktayim..
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Once bir beyefendinin ne soyledigini dinleseydik? Ne de olsa konusan uzman biri, cami imami degil.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Wouvv Kemalist bir rüzgar 🙂 Ali yazar Kürt,Ermeni,Alevi,Dindar bozar 🙂
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey :))
haklısınız ilkokul mezunu camii imamı olsaydı dinlememize gerek yoktu di mi 🙂
Yazan:eg Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
cami imamları ile “uzman akademisyen” arasında varsayılan fark da çok “batıcı” görünüyor bana kusura bakmayın.
son derece alim, ihsan sahibi cami imamları olduğu gibi, son derece alçak,salak ve vicdanın-hava-parasını-hesaplamakla-meşgul akamedisyen “uzmanlar” da var. yani cami imamlarının ne günahı var anlamadım. uzmanlık fetişizmi en azından burada olmasın bari…
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 6, 2009 | Reply
Enver bey,
Ekrem Senai bey neyi kastetti bilmiyorum ama ben geçen günlerde Fetullah Gülen için ‘küçümseme’ amaçlı kullanılan ‘ilkokul mezunu imam’ tanımına atıfta bulunmak için kullandım.
Size katılıyorum ahlaksız akademisyenlerin popülüler salonlarda verdiği konferanslar yerine ‘koca karı imanı’ dediğimiz şeye sahip bir imamın kendince ahlaklı vaazını bir cami avlusunda,bir çardak altında yatsı namazı sonrasında dinlemeyi binlerce kez yeğlerim.
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Devamli tedavule surulen bu dusuncenin kaynagini hep merak etmisimdir. Hic Kurtlere gidilip sorulmus mu acaba, arkadas sana zorla serle Turkce ogretildigi icin mi sen Turkle ayni masaya ve sofraya oturuyorsun diye? Bunu gecelim, daha genel olarak Kurtler arasinda bir anket yapsalar ya, sen niye Turklerle beraber yasiyorsun diye. Cevaplari bilsek de habire ortaya surulen spekulasyonlardan kurtulsak?
Yazan:çuvaldız Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Sn.Cemile Bayraktar
Düşmanını takdir etmeyen ,tekdir de edemez,ederse hacil olur.Dostunu ise hakkıyla takdir etmemiş olur…(E.Göze)
Böyle bir tavır onurlu müslüman duruşu olarak değerlendirilebilir mi dersiniz?
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Görüyorum da bazılarının amacı düşüncesiyle konuya iştirak etmek değil,tartışmayı sabote etmek.M.Kemalle yazının ne alakası var mesela.Ortada Kürtleri ilgilendiren bir tartışma da yok gördüğüm kadarıyla.Peki,durup dururken “tek dil”,”mayınlar”,”M.Kemal”,”Kürdistan”vs.gibi, konuyla uzaktan yakından alakası olmayan bir yığın kavram ne diye dolaşıma sokuldu?
Bir de hazretler “merakımı bağışlayın”diye söze başlamaz mı?Asıl ben sorayım-bir okur olarak:bu alakasız,içi boş,tamamen miadını doldurmuş klişe sözlerle ne amaçlanıyor acaba?
Amaç,üzüm yemek midir yoksa bağcıyı dövmek mi?
Aslında amaç gayet belli.Şu kutuplaşma illeti var ya,bütün mesele buradan sadır oluyor.Yani hadise “kuyruk acısı”na çıkıyor.Birilerine çamur atılacak ya,nasıl olursa olsun hesabı.
Cümlelere,imla düzenine dikkatla bakılsa her şey anlaşılacak.Titizlikle,siteye yeni katılmış bir görünüm verilmiş.Hani olur da yazı stilinden,imladan vs.den kime ait olduğu anlaşılmasın diye bayağı çaba gösterilmiş.Cinayet filmlerinde(romanlarında) hani işlenen cinayete intihar süsü verilir ya aynen öyle olmuş.Ne var ki pek de kusursuz bir cinayet planı olmamış:))Çok bilmiş dostumuz arkasında kendisini ele verecek epey ip ucu bırakmış.
Açıkçası,uyduruk bir e-mail ve mahlasla bu tür oyunlar pek tutmuyor.Ben bu yorumun hangi namı değer ulusalcımız tarafından kaleme alındığını gayet iyi biliyorum.İsim vermeyeceğim ama umarım yazdıklarımı okuyarak bir daha böyle bir oyuna kalkışmaz.Zira,hem kabak gibi sırıtıyor bu tür ali cengiz oyunları,hem de çok komik oluyor,benden hatırlatması.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Sevgili Çuvaldız selamlar,
ben de sık sık sizin koyu yazılar ile değindiğiniz konuya değiniyor bu ve tarz cümlelerin doğruluğu üzerinde yoğunlaşıyordum.Gelin görün ki bu ve bu tarz yaklaşımların sonunun günümüzde maalesef ki sık sık ben düşman tanımını pek sevmiyorum ötekiler diyelim her türlü dünyevi başarının sahibi olmuş ötekiler karşısında müslümanların onların ortaya attığı ‘düşünce akımları’ karşısında cevap verme çabası ile mevcut komlexlerine yenilip saçmaladıklarına o kadar çok şahit oldum ki.Bu nedenle şunu söylüyorum dünyevi bilgiye sahip olmak ayrı dünyevi bilgi içerisinde kendi kimliğini unutmak ayrı şeyler,bir dönem maalesef müslüman dünya modernizme cevap bulacağını sanırken koca koca modern zihinlere sahip oldular.Yanılıyor muyum?Bence yanılmıyorum zira bunu artık daha da çok görür oldum.
Benim ki biraz sert olmuş olabilir ama inanın bu bence setti zerai cinsinden yapıcı bir eleştiri.
Müslümanların en büyük handikaplarından biri de sekülerizm eleştirisi yaparken sekülerleşmiş zihinlere sahip oluyor olmaları.Gelin şeriat ilan edelim falan demiyorum ama bu kadar da geniş olmayı,en azından o yola doğru gitmeyi pek doğru bulmuyorum.
Ayrıca sekülerite,laisizm konuşmak başka Lewis gibi neoconların içinden çıkmış,gayri ahlaki olan şahısları konuşmak ayrı şeyler.Lewis üzerinden yol almak bana bence biraz sekülerleştikte farkında değiliz demek gibi geliyor.Mesela Tuncay Özkan gibi (kötü benzetme 🙂 ) bir isim üzerinden antitez üretilir mi?Tezinde bir kalitesi var efendim…
Müslümanların unuttuğu birşey daha Rasulullah Kureyş’in ileri gelenlerinden bir gurup müşrik Arap ile görüşürken yanına Ümmü Mektum gelir ve Rasulullah ona değil konuklarına döner,ardından ayet iner;
Abese Suresi
İşte biz müslümanlar maalesef bazen bunu unutuyoruz ben de bu vesile ile hatırlatmak istedim.
Tabiiki düşman ilan etmeden bizim gibi düşünmeyenlerin ortaya attığı fikirleri bileceğiz,farklı düşüneceğiz,bu farklılığı yansıtacağız ama bunu yaparken müslümanca duruş dediğimiz Kuran kaynaklı ahlakı,İslam menşeili zihni,modern iletişim ile karıştırmadan.İfade etmeye çalıştığım buydu,anlatabiliyor muyum?
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
ben atıfta bulunarak camii imamı demiştim siz eğer ciddi ciddi söylediyseniz gerçekten çok üzülürüm.
Böyle gidersek Allah korusun sizin uğraşıp didinip hazırladığınız o videolara müslümanlar olarak ;’Hey dostum akademisyen akademisyen diye gezerken ne hale geldiğini gördün mü?’ diye eleştirilenler bizler olacağız :))
Yazan:çuvaldız Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Sevgili Cemile hanım,
Siz çok yönlü ve oldukça güzel bir üslupla anlatıyorsunuz ki ne demek istediğinizi anlamak değil anlamamak zor.Hatırlatmak amacıyla yazmış olduğunuz sure üzerinden anladığımın doğru olduğundan emin olabilmek için sormak istiyorum;
Rasulullah Allah katından bir ayet inip kimin müstağni kimin içi titreyerek korkan olduğunu bilmiyordu değil mi?Bir Müslüman hitap ettiği muhatabının Ümmü Mektum gibi yada bir müstağni olduğundan nasıl emin* olacak? Bu durumda Müslüman duruşu sizin de bu yorumunuzda yaptığınız gibi öğüt etmekten imtina etmemek değil midir?
*Emin olmalı mı?Emin olmak düşman ve dost ilan etmek anlamına geleceğinden setti zerai kabilinden sizinde bir başka başlıktaki yorumunuzda yazdığınız gibi işin ehli olmayanların ilk yardım müdahaleleri gerçekleşmez mi?
Bundan emin olamadığım için modernizme cevap bulmaya çalışanların koca koca modern kafalara sahip, dünyevi bilgi içerisinde kendi kimliğini unutmuş, sekülerizm eleştirisi yaparken sekülerleşmiş zihinlere sahip olduklarından da çok emin olamıyorum. Sizin dost- düşman ilan etmeden tüm bu tespitleriniz konusunda nasıl emin olabildiğinizi inanın çok bilmek isterdim?Paylaşırsanız çok sevinirim.
Nasıl?
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 7, 2009 | Reply
Sevgili Çuvaldız,
öncelikle nezaketiniz için teşekkür edrim 🙂
Benim için ayetten maksat ve ayetin tefsiri şudur;Allah için önemli olan bilgi kendisinin bilinmesini sağlayan bilgidir.Mesela o dönem Arap toplumu için entelektüel sayılabilecek biri olan Ebu Cehil’e cahil denilmesinden maksat budur.Ve ayete göre tebliğ esastır,tebliğ yapılacktır,ötekine kapı,konuşma fırsatı açılacaktır ama bunu yaparken iman etmiş olanı itmeden yapılacaktır yani akedemisyenlere verilen ehemmiyetin ‘camii imamlarına’da verilmesi gerektiği.Bu demek değildir ki dünyevi bilgiden ve uzmanlardan uzaklaşacaksın,hayır onlar ile ilişki geliştirmek de gereklidir ama camii imamlarını hakir görmeden.
Karıştırma meselesine benim bakış açım çok basit daha önce de sık sık vurguladım.Mevlana’nın pergel meteforu örneğince sağlam bacağı dini bilgiye,hareket edebilir bacağı ise gündelik,dünyevi bilgiye dayarsak sorun kalmaz gibi çünkü ikisi birden dünyevi bilgi üzerinde olunca biz müslümanların ayağı yerden kesiliyor.Peki bunu nasıl sağlayacağız?Kuran’dan kopmadan,Kuran’ın genel ahlakına ve sünnete sarılarak,kalpler ancak Allah’ı anmakla mutmain olacağı gibi kalpler ancak Allah’ı anmak ile doğruyu bulur,en azından bence öyle 🙂
İnanın kiminle,ne konuştuğunuzda ne sonuç alacaksınız bilinmiyor.Bu dünyanın Mektumu kim,müşriki kim,sonuç ne olacak?hiç bilmiyoruz.Tek bildiğimiz müslüman için durulmayacak bir yol olduğu…
Benim her aklıma geldiğinde ağladığım bir hadis vardır.Rasulullah ölüm döşeğinde iken Fatma ağlar ve Rasulullah,’ağlama kızım bundan sonra babanı kimse üzemeyecek’ der.23 yıl hiç durmadan yürüyen bir peygamberin ümmetine sadece ve sadece yürümek düşer zira iman etmekle mükellef insanlar tebliğ etmek ile de mükelleftir bu nedenle her müslüman birey aslında birer peygamberciktir ve o peygamberlerin hayatından alınacak çok örnekler vardır:)sevgiler
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
cemile hanım,
Cami imamından bir imada bulunmuyorum. Orta Doğu ve İslam Politikası Ass.Profesörü birinin uzmanlığına iltifat edilmesi gerektiğini söylüyorum. Ben, bir cami imamından az olan bilgimle konusunda uzman kişilerin duruşlarını, hiç dinlemeden, iki satırlık bir davetiye metnine atıfta bulunarak eleştirirsem haksızlık yapmış olurum. Bu, herkesi sabırla dinlediği için kendisine “kulak” ismi takılan bir peygamberin ümmetine düşen bir görevdir diye düşünüyorum.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Sürekli “kitap yüklü eşşekler”, “okumakla adam olunsaydı…”, “biz ne profesörler gördük…” tarzı yaklaşımları; hele Türkiye gibi zaten milletin okumadığı, ilme, araştırmaya hiçbir heves duymadıkları bir yerde çok yanlış ve itici buluyorum. Bu tip yaklaşımlar ilme ve ilim adamlarına saygıyı zedeliyor. Fikre fikirler karşılık vermek yerine “geri zekalı”, “moron” gibi yakıştırmalarla, veya muhatap almadığını söylemekle cevap vermiş olmuyorsunuz.
Siz, konuşmayı kökten reddetmekle Lewis ile aynı safa düşüyorsunuz. Halbuki Osmanlı tecrübesi bize sekülerite ile İslam’ın pekala uyuşabileceğini; günümüz çoğulcu yapısında böyle bir modelin; İslam adına yönettiğini iddia eden despot hükümdarlardan ve onların yönetimlerinin İslam’a verdiği zarardan yeğ olduğunu göremiyoruz. Sağını, solundan ayırt edemeyen ve neyi ne uğruna savunduğunu bilmeyen şeriatçılarla aramızda pek bir fark kalmayabiliyor.
Bir duyurunun altında bunca yorum yapılabilmesi çok ilginç. İlginç olduğu kadar da düşündürücü. Buna diğer yazılarda da rastlıyorum. Sadece başlığa bakarak yorum yazılıyor. Millet tartışmaya kilitlenmiş. Hani şöyle ortaya bir konu atılsa da tartışsak diye bekliyor. Sonra da ne bilirse aktarıyor, yazıyla ilgili-ilgisiz, sağolsunlar… Yazıyı okuyanlar da kategorizasyon derdinde; acaba bu yazar vatan hainleri kategorisinde mi, yoksa liboşlardan mı; şu batıya yaranmaya çalışan porofesör bozuntularından mı, yoksa geri zekalılara laf yetiştirmeye çalışan onursuz duruşlu müslümanlardan mı?
Peki ne demiş, ne söylemiş, neresini yanlış söylemiş, kimmiş bu adam? Kimin umurunda ki…
Yazan:cemilebayraktar Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
tekrardan selamlar.Bahsi geçen konu açısından sizin adını zikrettiğiniz ve üstte adı geçen şahsı kast etmeden ki kendisi hakkında yorum yapacak kadar bilgiye sahip değilim yorum ya da eleştiri yapmadım,sizin ima ettiğiniz şeyi de anlıyorum ve hak veriyorum LAKİN bu heveslenmeler ile yola devam edersek benim eleştirmem konusunda ne kadar haklı olduğumu anlarız sanırım.
Ben üzüldüm siz hafif öfkelenmişsiniz :)Ben sadece Qua Vadis latincesi ile ima da bulunarak ümmet nereye gidiyor?vurgusunda bulunmaya çalıştım 🙂
Şu an en son ihtiyacım olacak şey ümmetin kırılması
Yazan:eg Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
ekrem bey,
bu kadar alınmanıza gerek yok. duyuruyu siz yaptınız diye kimsenin sizinle alıp veremediği birşey yok. kim isterse konferansa gitsin, kim isterse gitmesin. ama böyle konferansların (birçoğuna katılmış birisi olarak) az çok geldiği noktayı bilen insanlar olarak eleştirme hakkımızı da kendinimizde buluyorum doğrusu.
okumaya ilme araştırmaya önem vermek başka birşey, sırf akademik titri okuma, araştırma vesairenin göstergesi yapmak farklıdır. mesela bir cami imamı bu konferansı verecek ve “cafcaflı bir titri” olan insandan çok daha nitelikli, çok daha fazla okuyor ve düşünüyor olabilir. üzgünüm ama bu duyurunun altında yazdığınız hiçbirşeye katılamıyorum. kimse kimseye hain damgası yapıştırmıyor. ama sanıyorum siz şeriatçı ile “gerici”liği birbirine koşut yapan kemalistlerle benzer bir çizgiye düştüğünüzü pek farketmiyorsunuz gibi.
bu duyurunun altına bu kadar yorum yazılması yanlış mıdır bilmiyorum. ama bu tartışma laiklik üzerinden islam dininin sosyal yaşam ile ilgisi üzerine bir tartışma ve temel sorunu çözemezsek üstüne birşey bina edemeyiz. biz de temele işaret ettik. ama genel olarak çok yorum yazılan yazı veya yorumların (en azından benimkilerin) en az emek sarf ettiklerim; hiç yorum yazılmayanların ise en fazla emek sarfedip hayatımı verdiğim şeyler olduğunu düşününce bu tavır sadece bu bildirinin altı için değil tüm site için geçerlidir diye düşünüyorum.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Enver bey,
Ne alınıyorum, ne de tepki göstermemin duyurunun üstünde ismim olmasıyla ilgisi var. Bu tip konferansların hepsine de katılmış olsanız, bunun size peşin hükümlülük hakkı tanıdığını düşünmüyorum. Örneğin, ben de cami imamlarının vaazlarının çoğuna katılmış biri olarak, her cami imamının aynı olmadığını; çok farklı şeylerden vaaz veren kendini yetiştirmiş imamların da olabileceğini düşünüyorum.
Hangi çizgiye düştüğüm sizin takdiriniz. Şeriatçı adında, bütün “dünyevi” düzenleri tukaka edenlerle aynı safa düşmediğim kesin.
İnsanların birbirini yaftalamasından hoşlanmıyorum. Bütün tepkim duygusal. Birileri eğer halis niyetlerle, Allah rızası için hizmet ediyorsa, İslam’ı araştırmayı kendine meslek edinmişse, bu konuda incelemeler yapıp, konuşmalar hazırlıyorsa; bu iyi bir şeydir.
Hashemi’den konuşmanın metnini istedim. Gönderirse burada paylaşır, üzerinde tartışırız. Belki de, hakikaten onursuz bir duruşu vardır, Lewis gibi adamlara cevap vermeye yeltenen, boşa kürek sallayan bir zavallıdır bilmiyorum. Bilmediğim için hüsn-ü zan ediyorum.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
cemile hanım,
Evet, öfkelendim. Şu mesajınıza:
Yorumundaki “bu müslümanlar” kısmına…
ve şu yorumdaki:
Bir başlıktan yola çıkıp vardığınız sonuca…
Zira birileri de Fethullah Gülen için papayla görüştükleri için, dinler arası diyalogla uğraştığı için “onursuz bir duruş” sergilediklerini iddia ediyor mesela. “Onurlu duruşu” sahiplenmek bana nefsi geliyor, kusura bakmayın.
Yazan:eg Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
yoo; tam tersi peşin hükümlülük hakkım her zaman vardır. bu hakkımı kullanmamın doğru birşey olup olmadığını söyleyebilirsiniz ama “islam modernizm ile çelişmez” cık cık diye “uzmanlıklarını öttürenlere” de peşin hüküm hakkım olsun. konferansın ana izleiği islam ile modernizmi örtüştürmek ve uyuşturmak diye anladım. eh o zaman peşin hüküm hakkımı kullanarak konferansa gitmiyorum, böyle bir hakkım var mı acaba?
Yazan:çuvaldız Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Sevgili Cemile hanım,
Allah’ı bilme bilgisi.Her ayet, bilme bilgisi içeriyor.Bilme bilgisini bilen, her şeyi ayet olarak görüyor.Her gören,okuyabiliyor.Her okuyabilen, biliyor.Oku!
Ehemmiyet vermek demişsiniz.Bu tek taraflı olmaz ki.Dinleyen konuşana,konuşan dinleyene,her iki taraf da birbirlerine ehemmiyet verdikleri için bir araya gelebilirler zaten.Bir araya gelmemek,durmak ehemmiyet vermemek demek değil midir?
İhlas gemisiyle yola çıkıp tevekkül yelkenini açarsan, emel denizinde elbette uygun bir rüzgar esecektir. (Fıtnat Hanım-İskender Pala)
Okuyabilen için bilgi, dünyevi lisana simültane tercüme gibidir.Ve dediğiniz gibi bu bilgiye sahip olanların bir titrleri yok;cami imamı yada akademisyen.Her ikisi de bulundukları camianın aşina olduğu kelimeleri kullanarak bildiklerini dilleri döndüğünce anlatmaya çalışırlar;yetmiş iki milleti dolaşan ayak bu olsa gerek.Sanırım siz bunu kastederek “modern iletişim” demediniz!
Durmamak ve bir ayağı sabit pergel metaforu.
Sanırım pergel metaforunda bir ayağın sabitlenmesi ile diğer ayağın hareketli olmasında(siz gündelik ve dünyevi bilgiye dayarsak demişsiniz)kast edilen dengeden de öte bir şey.Bir tür harekete mecburiyet!Atardamar,toplardamar arasındaki kalbin atmaya mecbur kılınması gibi.Gündelik ve dünyevi bilgi, sürekliliği olmayan,değişken,dönüşken,hareketli…bunlarla beraber kaçınılmaz bir şekilde değişen dönüşen iki ayağı da dünyevi bilgide olan insanlar elbette var.Ve bu insanların birbirleri ile ilişkileri modern iletişim şeklinde tanımlanabilir.Bunlar var ve bu iletişime girilmeyecek diye pergelin hareketli ayağı sabit olanının yanına çekildiğinde, ötekine kapı,konuşma fırsatı açıl(a)maz olur..
Durulmayacağına göre!
Zoru kolay kılmak için durmayıp, kullandıkları kelimeleri bu lisana göre değiştirenleri koca koca modern kafalara sahip, dünyevi bilgi içerisinde kendi kimliğini unutmuş, sekülerizm eleştirisi yaparken sekülerleşmiş zihinlere sahip modernizme cevap bulmaya çalışan insanlar olarak mı tanımlayacağız? Üstelik Mektum kim,müşrik kim bilinemezken.
“Hz. Mevlâna”nın verdiği en önemli mesajı dünya hayatının geçiciliği ve dünyasal, maddesel olan her şeyin bölücü, parçalayıcı, kırıcı olduğudur. İnsanlar arasındaki kırgınlık, ayrılık ve kavgalar tamamen bedensel ve maddeye ait konular yüzündendir. Oysa ki birlik, ruhani olandadır ve içtedir, ama insanların çoğu bundan habersizdir. Hz. Mevlânâ özde birlik olduğunu söyler.” Prof. Dr. Mahmud Erol Kılıç
Sizin zaten biliyor olduklarınızı benim tekrar etmeme hiç lüzum yoktu aslında ama nefs işte teslim oluyor insan. 🙂
Sevgiler,
Ve ilk yazdıklarım nezaketen değildi.Müstearımdan anlaşılacağı üzere pek nazik olduğum söylenemez. 🙂
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
İlahi Enver bey !
Peşin hükmünüz ve konferansa gitmeme hakkınız mahfuzdur.Ben ne diyeyim size? Töbe töbe 🙂
Yazan:Onur Cobanoglu Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Belki de cok emek verdikleriniz, cok ozendiginiz ve cok dusundugunuz icin hakkinda yanlis anlasilma ve(ya) fikri muhalefet en az olduklarindandir bu az yorum yazma? Tabii bu bir tahmin, ama sahsi fikrimi soyleyeyim: Fikirlerinizin cok buyuk cogunluguna katilmasam da entelektuel uretme cabaniza saygi duyuyorum. Emeginize saygi duyulmadigini dusunurseniz uzulurum.
Yazan:eg Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
onur bey,
öncelikle teşekkür ederim; ancak doğrusu bu konuda bir şikayetim yok. sadece ekrem bey’in yorum sayısı ile ilgili şikayetine kontra bir örnek vermek istedim hepsi o. yoksa okumak isteyen okur yorum yazmak isteyen yazar. biz “profesyonel düşünür” değiliz ki okuyanlar “veliinimetimiz” olsun! bir konuda uzun emek verip yazdığımız bir yazıyı bir düşünce dergisi ya da bir sinema dergisi yerine burada yayımlıyorsak, bu, tamamen düşüncenin “profesyonelleşmesine” tepkimizden kaynaklanıyordur. çünkü düşüncesini profesyonelleştiren bir insanın vicdanının da profesyonelleşmesi an meselesidir.
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Sevgili Çuvaldız,
nezaket anlayışlarımız dışında 🙂 çoğu kez aynı düşünüyor olmak ne güzel,bu tarz bir nefis de seviliyor hani ya :))
Yazan:cemile bayraktar Tarih: Haz 8, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
ben hiç öfkeli değilim sizdeki öfkenin nedenini de hiç anlamış değilim,öfkeyi anladım da sebebini anlayamıyorum sizin sahip oldğunuz nedenlere ben de sahibim ama ben niye öfkelenmiyorum onu merak ediyorum.Acaba ikimizde ‘müslümanların lehine’ yorumlar ve düşünceler üzerine yoğunlaşmış olmayalım,belki bundan öfkelenmiyorumdur.
Konu zaten Fetullah Gülen için ‘ilkokul mezunu imam’ yakıştırması üzerinden başladı üstüne sizin tutup ‘camii imamı’ benzetmesi yapmanız haklı olarak tepki vermeme yol açtı.Akademisyenlerin hakkını savunan çok biri de camii imamlarının hakkını koruyup o müslümanları hakir görmese ne güzel olacak.Benim tepkim akedemisyenlere değil ki tepkide verebilirim benim tasarrufum,tepkim akademisyen akademisyen diye tutturanlara.Benim tercihim tek yönlü yaklaşımlara.Toplumun bir çok tercihe ihtiyacı var aydın,entelektüel,akademisyen,camii imamı vs. gibi.Konferansı camii imamı veremeyeceği gibi cenazenizi de aydınlar kaldırmaz.Buradan birinin daha değersiz olduğu anlamı çıkmaz,tercih etme zorunluluğu anlamı da çıkmaz.
Ama siz hem tercih zorunluluğu sunup ‘camii imamlarına’ paye biçiyorsunuz hem de iyileştirme adına söylenen sözlerden maraza çıkartıyorsunuz.Ben hiç kusura bakmam efendim,yeterki camii imamları kusura bakmasın.
Yazan:A.Haydar Tarih: Haz 11, 2009 | Reply
Sayın E.SENAİ;
Bilmiyorsunuz kardeşim,bilmeden de ithamlarda bulunuyorsunuz..Bu gün gücü elinde tutan kafirlerin ruhlarınızda yaptığı baskı öyle büyük ki gerçekle yanlışı kıyaslayamaz oluyorsunuz..Hayata herzaman onların şablonlarıyla bakmak zorunda hisdiyorsunuz kendinizi.Şu meselede bile, İslami bir talebin,kafirin zulmünü meşrulaştırdığından dem vuruyorsunuz..Fetullah Gülen de tıpkı sizin dediğiniz gibi,zulme direnen müslümanları İslamın imajını bozmakla itham ediyordu…Hem de bu gariplerin oluk oluk kanları akmakta iken söyleniyor bu sözler…Hırsızın,zalimin hiç mi suçu yok kardeş..Zalim güçlü ise yaptığı melanetler neden gözlerden kaçırılmaya çalışılıyor da mazlumlara bu zulmü meşrulaştırıyorsunuz denilerek yükleniliyor..Bu nasıl bir vicdandır anlamakta zorlanıyorum doğrusu..
Dünyada Hilafete davet eden kardeşlerinizin asla ve kat-a en ufak bir şiddete karışmışlıkları vaki değildir..Devlete ulaşılmadıkça,Müslümanların Halifesinin gölgesi üzerlerinde olmadıkça da şiddete baş vurmayacaklardır.
Birebir katliama maruz kalan kardeşlerimizin verdiği mücadeleye gelince,eğer siz bu nefsini ve ırzını müdafaaya şiddet diyorsanız cok yazık ki zalimlerin gücü karşısında ne hallere gelinebileceğini bizlere göstermiş olursunuz…
Bu ne manipülasyondur kardeş…Korkmayın,korkutmayın.. İslam da yönetim nizamı Hilafettir.Siz Hilafetten bu yazdıklarınızı anlıyorsanız ne ala..Ne diyeyim..
İlmin kapısı; Hilafetine biat etmeyen Muaviye ile savaşmadı mı..?O nu biate zorladı. Zira Halife tektir…Halife Müslümanların kalkanıdır,Onunla savaşırlar ve Onunla düşmanlarından korunurlar..
Hilafete davet eden kardeşleriniz Raşidi Hilafete davet ediyorlar sizi..Muaviyenin-Yezidin hilafetine değil…Rasul(AS) ın müjdelediği Hilafete davet ediyorlar sizi..
Ekrem kardeş “Allah’ın hükmettikleriyle hükmetmeyenler…” demiş kesmişsin “İşte onlar kâfirlerin ta kendileridir” diye devam eden kısmını almamışsın. Evet Allah’ın inzal eylediği nizamı tatbik etmeyenler kafirlerdir. En olabiliri fasık ve zalimdirler…
Keşke 1500 sene evvelki bedevi kadar kıvrak zekaya sahip olabilseydi bu günümüz Müslümanları da…O hakir görerek tasvir ettiğiniz bedevilerden biri “La ilahe İllallah” sözünü ilk işittiğinde,”Bu sözü krallar sevmez” diyerek yönetimle ne denli alakalı bir söz olduğunu idrak edebilmiştir…Ya günümüz aydın,batı kültürünü yalayıp yutmuş,iyi giyimli,zengin Müslümanları bu sözden ne anlarlar..Kapitalist özgürlükçü demokrasinin nimetlerini saymakla bitiremezler. Ne bir hadis ne bir kur an ayeti kesmez hızlarını…Başlarlar Allah’ın ayetlerini tevil etmeye …İslamı uzlaştırmadıkları kavram kalmaz..Allah’ın dininde, modern batının değerleriyle net bir biçimde çatışan bir şey görürlerse hemen kamufle etmeye çabalarlar…Yahudi alimlerine benzediler bu halleriyle,keşke bilselerdi…
Allah’u Teala buyuruyor ki;
“Sizden iman edip de salih amel işleyenlere Allah şöyle vaat buyurdu; Andolsun ki, onlardan evvelkileri (kafirlerin) yerine geçirdiği gibi (güçlü ve iktidar sahibi kıldığı gibi) kendilerini de muhakkak (müşrik ve kafirlerin) yerine geçirecek (güçlü ve iktidar sahibi kılacak) ve elbette ki kendileri için razı olduğu dinlerini (İslâm’ı) mutlaka yerleşik kılıp sağlamlaştırarak hakim kılacak ve elbette onları (müminleri) korkularının ardından kesinlikle güvenliğe erdirecektir. Onlar, hiçbir şeyi bana ortak koşmaksızın yalnızca bana ibadet ederler.” (Nur 55)
“Resulünü hidayet ve hak din ile gönderen O’dur. Öyle ki; müşrikler hoşlanmasalar da onu (hak din olan İslâm’ı) bütün dinlere karşı üstün kılacaktır.” (Saf 9 – Tevbe 33)
İmam Ahmet rivayet ediyor ki; Rasulullah (sav) şöyle dedi:
“Nübüvvet Allah’ın dilediğince aranızda kalacaktır. Allah onu kaldırmayı dilediği zaman kaldırır. Sonra nübüvvet yolu üzerinde bulunan hilâfet olur. Allah’ın bulunmasını dilediği kadar kalır. Sonra ısırıcı melikler dönemi gelir. Allah’ın bulunmasını dilediği kadar bulunur. Allah kaldırmayı dilediği zaman onu kaldırır. sonra zorba iktidarlar gelir. Allah’ın dilediği kadar kalırlar. Allah dilediği zaman onu da kaldırır. Sonra nübüvvet yolu üzere hilâfet gelir. Sonra sustu.” (Ahmet b. Hanbel)
Yazan:çuvaldız Tarih: Haz 11, 2009 | Reply
Ekrem Senai bey,
Şu gıyabında konuştuğumuz konferansın konuşma metnini yada konferansa iştirak etmiş birilerinin tutmuş olduğu notları DD de okuma imkanı olabilecek mi?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
sayın çuvaldız,
Nader bey’den konuşma metnini rica ettim. Fakat kendisi, bunu önce kendisinin yayınlayacağını, sonra gönderebileceğini söyledi. Konuyla ilgili bu arada okuyabileceğimiz metin olup olmadığını sordum, biraz da sitedeki tartışmadan bahsettim. Şöyle yazmış:
Bir de konuşmanın abstract’ını göndermiş, o da belki faydalı olabilir:
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
A.haydar bey,
Yorumlarıma sakince cevap verdiğiniz için teşekkür ederim. Hakkınızda su-i zannım fazla olabilir. Hilafet ve şeriat sözcüklerini kullanırken dikkatli olmak lazım. Şiddete bulaşmış olmamanız, ve böyle bir niyetiniz olmaması su-i zannımı tadil ediyor. Ama, şiddet kullanmadan nasıl olup da “yakında hilafeti getireceğinizi” de anlayabilmiş değilim.
“Allah’ın indirdiğiyle hükmetmeyenler…” diye bırakmamın nedeni, bedevilerin o ayeti Şah-ı Merdan Hazret-i Ali Keremallahu Veche’nin vechine söylemeleridir. O’na ithamı bile zikretmeye haya ederim.
Bugün de birileri çıkıp aynı ayeti, aynı amaçlarla kullanıyor. Destur ! 1400 senedir aynı kafa olmaz. Biraz açın bakın bakalım Hulefa-yı Raşidin ne anlamış o ayetten, nasıl yönetmiş reayasını, bedeviler ne anlamış?
Öyle şeriat, hilafet deyip; bütün içeriğini boşaltıp kuru iki kelimenin arkasından koşulmaz. 1400 senelik bir birikim var; tecrübe var, anlayış var. Mecelle-i Ahkam-ı Adliye gibi bir hukuk şaheserini oluşturmuş bir Osmanlı’nın torunlarıyız, konuştuğumuz şeylere bak. O mecelle ki hala İsrail’de uygulanıyor bu kanun.
Bak o mecellede der ki:
“Ezmanın tağayyürü ile ahkam tağayyür eder.”
Öyle aç kitabı kadı efendi, yönet ülkeyi gibi basit bir şey değil bu. Şeriat’ın kodifikasyonu bile Mecelle iledir, ondan önce ulema fetvasıylaydı. Bu birikime arkanı dönüp sil baştan aç Kur’an’ın ayetini “kafirleri gördüğünüz yerde öldürün…” Hadi Bismillah, davranın kılıçlara… yaparsan, o Haydar-ı Kerrar Şah-ı Velayet’e küfr isnad eden bedeviden daha bedevi olursun.
Yazan:Tarik Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
İlber Ortaylı da kimi seminerlerinde islam-laiklik ilişkisi üzerine Lewisçi laflar eder. Ama bunları uzun uzun biryerlerde tartıştığını hatırlamıyorum. İslam-laiklik uyuşmazlığının siyasi okuması, bizde uygulanan katı, anti demokratik laisizm anlayışının batıdaki meşruiyet kaynağıdır. “Amerikada cemaatler devleti ele geçirmeye çalışıyorlar mı? İslam hristiyanlık gibi değildir, sekülerizme imkan vermeyen bir dindir. Demokratik reformlar tehlikeli olur..” şeklinde konuşan adamların referanslarındandır Lewis.
Yazan:A.haydar Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
Sayın Senai, ben zaten sakince cevap veriyorum. Sinirlenip,fikirlerimden ötürü aşağılanan hep ben olduğum halde sizlere kardeşlerim diye hitap ediyorum..Hatırlarsanız geçmiş zamanda tek bir kere “kardeşim” diye hitap etmiştiniz de bunu not etmiştim..Neyse..
Sayın Senai; Kur-an ayetlerini,Allah’ın dinini çarpıtma,evirip çevirme gayretleri her devirde olmuştur,olacaktır..Bu böyle diye Allah’ın çok net ifade ettiği ayetlerini falan şuna buna isnat ediyor,filan şöyle anlıyor diyerek göz ardı edemeyiz.Bu ve buna benzer onlarca ayet var kitabımızda ve müteşabih değil bu ayetler..Muhkem,çok net hitaplar bunlar..Her devirdeki insanın dakik bir şekilde anlayabileceği ayetler..Tıpkı”LA İLAHE İLLALLAH” lafzı gibi..
öylemi acaba.Bu söz ne gibi dalalet kapıları aralar bilirmisiniz..Zamanla hükümler de değişir lafzı neyi içeriyor Sayın Senai..? Bu ne için konmuş mecelleye..Tatbikatı var mı o asırda..Ve ne ölçüde bize kaynaklık eder? Daha doğrusu amellerimizde ölçü olarak alabileceğimiz bir şer-i hükümmüdür..Hayır..Osmanlı Devleti İslami esaslara dayalı bir devlet olmakla beraber hele hele son zamanlarında verilen fetvalar kesinlikle şer-i kaynak olarak itibar edilmemelidir..Şer-i delil Kitap-Sünnet ve Ashabın ittifak ettiği icmasıdır.Osmanlı tarihi şer-i delil değildir..Zamanla değişebilecek hususlarla,kıyamete kadar değişemez hükümler birbirinden ayrılamazsa tepe taklak cehennemi boylamak işten bile değildir..
Bu ikisini çok iyi algılamak gereklidir.
Mesela sünnettir diye elinde asa ile gezinen kardeşlerime şunu sorarım,peki neden bugün deveye değil de otomobile biniyorsunuz..Bu bir örnekti..Rasul(AS)’a hurma aşılanması ile ilgili sorduklarında bununla ilgili ilmi olanların bu konuda görüş bildirmesi gerektiğini ifade etmiştir.Yani bu konunun vahyin dışında teknik meselelerden olduğunu ifade etmiştir..Ashab-ı Kiram bir karşı görüş beyan edecekleri zaman”Ya Rasullullah bu kendi reyiniz mi yoksa Allah’ın vahyi ile mi” diye sorarlar, vahy ile olduğunu öğrenirlerse kendi görüşlerini beyan etmez,işittik ve itaat ettik derlerdi..
Aynı şekilde modern dünyaya uymadığı,işlevini yitirdiği iddialarıyla ümmeti soğuttukları Hilafet Nizamı;Muhammed(AS)’ın yeniden kuruluşunu müjdelediği şer-i bir hükümdür..Öyle ki O’nun ashabı henüz mübarek naşını defnetmeksizin bir an evvel Halife seçim işine yönelmişlerdir.Tek başına bu bile bu işin ne büyük bir farziyet içerdiğinin açık bir göstergesidir..
Sevgili Senai; Müjdeler olsun ki Hilafet yeniden kurulacaktır..Ve merak etmeyin,korkmayın.. İlan edildiğinde kimse asılıp kesilmeyecektir.Tüm hapishaneler tahliye edilecek,aynı suçu işlediğinde bu kez İslam ahkamına göre cezaları yeniden kesilecektir..İslam ahkamı tüm insanlık ve mahlukat için rahmettir.Keşke sizde bunu isteseydiniz ve Müslümanların birtakım liderleri bu konuda nusret verebilselerdi.Kendileri için ne büyük bir hayır olurdu bu…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
A.haydar bey,
Zamanın değişmesiyle nass değişmez ama bunun dışındaki hükümler değişebilir. Hilafetin de nass olduğunu söylemişsiniz. Olabilir. Ama, bu hilafetin şeklinin 1400 sene önceki şekliyle olacağı anlamına gelmez. Bu görevi bir teşkilat, bir kurul da üstlenebilir. Zira, din, bir kişinin uhdesine terk edilemez. Asırlar boyunca padişahlar aynı zamanda halife oldular. Bunun tek bir amacı vardı, ümmeti birlik içinde tutmak. Buna güçleri de vardı ve işlevini bihakkın ifa etti. Bugün hilafeti alıp bir adamın omuzuna yüklerseniz, kimse sizin halifenize itibar etmez. Bırakın Türkiye’yi, bu işin Arabistan’ı var, Afganistan’ı var, Bosna’sı var, ABD’de 7 milyon müslüman var, Avrupa’sı var… Herkesin inkıyad edebileceği bir hilafet sistemi ancak bir kurul ile mümkün olur. Nasıl Avrupa Birliği komisyon kuruyor; her ülke kendi adaylarını seçip parlementoya gönderiyor. Benzer bir sistem olabilir. Ama ne yazık ki İKÖ’nün haline bakmak bile böyle bir şeyin şimdilik hayal olduğunu görmek için yeterli.
Bir mürşid efendiye sormuşlar Ayasofya ne zaman ibadete açılır diye. O da, ne zaman Sultanahmed sabah namazında dolar, dışarıya taşar, o zaman açılır demiş. Aynı hesap, bırakın sultanı, halifeyi insan yetiştirin.
Müjdeniz için sağolun. Yalnız ben şu genel af olayına kafayı taktım. En son genel af ilan edildikten sonra arabamı çaldırdım, alt komşuma 8 defa hırsız girdi, akrabalarımdan birini kapkaççı sürükledi. Eh siz bir daha yakalayıp kolunu kesene kadar yine olan vatandaşa olacak desenize.
Bir de acaba halifenizin Kürt sorunu, alevi sorunu, cari açık, işsizlik, azınlıkların gayrimenkulleri, özelleştirme, bor madenlerinin kullanımı filan ile ilgili görüşleri nedir, kendisinin ilmi vechesi nedir, ne kadar yetkindir, cemaatler ve tarikatler konusunda ne yapmayı düşünmektedir. O kadar esrarengiz ki, halifemiz olacak ama son ana kadar gizli… Böylesi daha mı heyecanlı oluyor?
Bu memleketi seviyorum. akyol.org’da da Mehdi olduğunu iddia eden bir abi vardı. Hala yazıyor galiba. Buraya da uğrasa da şenlendirse bizleri. Memlekette kurtarıcıdan bol bir şey yok. Birinin de ilk yardım kursu ehliyeti olsa…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 12, 2009 | Reply
Evet şakalarım biraz ağırdır. Ama konu müsait, ben ne yapayım? Sabrınızı ve sakin kalmanızı hayretle karşılıyorum. Bu, kişisel bir erdeminiz mi, yoksa aynı durumlara sürekli maruz kalmanın getirdiği bir durum mudur?
Yazan:A.Haydar Tarih: Haz 15, 2009 | Reply
İslam ahkamının günümüz şartları içinde nasıl uygulanacağı ve tüm alt yapısıyla ilgili teorik iskeleti(Anayasası) ihlaslı,samimi,liyakat sahibi müminler tarafından tüm ayrıntıları düşünülerek Kuran,Sünnet ve Sahabe-i kiramın icması ışığında oluşturulmuştur.Müslümanların tek ihtiyacı bu teorik alt yapıyı pratize edebilecekleri Allah’ın nusretine ulaşabilmeleridir.Bu da yakındır İnşaallah.
Sizi alayvari uslubunuzla başbaşa bırakmadan evvel, yukarıda gayriciddi bir şekilde yönelttiğiniz soruların cevabını ciddi bir biçimde arama iradenizin olabilmesini dilerim…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 15, 2009 | Reply
Bunu bilmiyordum. Nereden ulaşabileceğimi bildirebilir misiniz?
İnşallah tabi. Önce Türkiye’den başlamasanız da başka “pilot ülkeler” seçseniz, bir durumu görsek, ona göre karar versek?…
Ben de aynı iradeyi size dilerim. Zira arayan benim, o irade var besbelli ki kafa yoruyorum, okuyorum. Siz ise çoktan bulmuşsunuz da bir tek pratiğe geçirmeniz kalmış. Bu nailiyete ermek için pek çaba gerekmiyor anlaşılan. Paket program olarak işlemciye install ediyorlar.
Yazan:Tarik Tarih: Haz 27, 2009 | Reply
Galiba konusma yukaridaki gibi olacak. Abstractları aynı. Okumak isteyenlere:
Where Bernard Lewis Went Wrong: Rethinking the Relationship between Islam and Secularism
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 29, 2009 | Reply
Tarik bey,
Harikasınız ! Tercüme yapalım bakalım neler demiş Nader bey…