RSS Feed for This Post

Yorum dili, sert eleştiriler ve insan

Yazar ve yorumcularımız arasında okuyan, araştıran, birikimli insanlar çoğunlukta.

 Ancak bazen çok bilmek yeni şeyler ögrenmeye engel oluyor. tecrübelerimiz, başarı ve düş kırıklıklarımız bizim gibi düşünmeyenleri dinlememizi engelliyor. Bazen de kendi gerçekliğimizin bizi hapsettiği küçük dünyalarda yaşıyoruz. Basının ve kötü siyasetçilerin dayattığı yapay kamplaşmaların içinde hapsoluyoruz. Gerçeği ifade ederken kullandığımız semboller ve benzetmeler gerçeğin ta kendisi oluyor zihnimizde. Birisi fikirlerimizi eleştirdiği zaman bizi şahsen hedef almış bir saldırı hissediyoruz.

 Bu anla(ş)ma zorluğuna bir de vücut dilinin eksikliği ekleniyor elbette. Arkadaşlarımızın ses tonunu, el ve yüz hareketlerini görmüyoruz, duymuyoruz. İletişimdeki bu “engel” kelimelerin aşırı anlamla yüklenmesine sebep oluyor.

 Ağızdan çıktığında çok hafif sayılabilecek ve unutulacak bir eleştiri yazıldığı zaman okuyana bir taş gibi çarpabiliyor.

 Bir “O.. çocuğunun” hikâyesini aktardığımız “Blogistan’da insan” adlı yazıyı bu bağlamda bütün dostlarımıza öneriyoruz.

[Derin Düşünce 2 yaşında! isimli yazıdan alıntı]

Trackback URL

  1. 13 Yorum

  2. Yazan:eg Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    son zamanlarda sitede o kadar da sert tartışmalar olmuyor aslında. belki bizim bilmediğimiz bazı sertlikler yaşanmıştır bilemiyorum tabii; ama bence son zamanlardaki tartışmalar normal bir tartışma çizgisinin pek dışına çıkmış gibi görünmüyor…

  3. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Açıkçası bazı durumlar tartışırken sinirlenmeye sebep olabiliyor.

    – Söylediklerinizden dolayı hemen yaftalanmanız.
    – Sorduğunuz sorulara cevap vermekten kaçılması veya cevapların saptırılması.
    – Sizinle uğraşmak için bütün yorumlarınıza kulp takmaya çalışanlar
    – Karşı tarafın söylediklerinizi başka yerlere çekmesi.
    – Şahsınıza yönelik asılsız suçlamalar
    vs…

    Bu durumlar benim başıma çok geliyor. Böyle durumlarda elimden kırıcı kelimeler çıkabilir.

    Sakin olmaya çalışmak lazım…

  4. Yazan:eg Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    hakkı bey,
    haklı olabilirsiniz. insan sanal bir ortamda birileri ile tartışırken gözleri göremediği için kırıcı olabileceğini farketmediği sözler söyleyebiliyor. ama bunu herkes yapıyor ve herkes bunun sadece kendisine yapıldığını iddia edebiliyor. halbuki bir yazının altında yorumlar yoluyla tartışma oluyorsa, baştan üslubun sertleşebileceğini düşünmek lazım. eğer bunu istemiyorsa insan mümkün olduğunca tartışmalardan uzak durabilmeli bence. ben polemiği seven birisi olmama rağmen özellikle son bir iki ayda yorumlar yoluyla tartışmayı minimize etmeye çalışıyorum. zira sanal polemiklerden istisnalar hariç pek bir fayda gördüğümü söyleyemem.

  5. Yazan:Ali Yürekli Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    İyi Niyet, Art Niyet Ben buna bakarım.

    Yorumlarımda olabildiğince sade bir dil, oraya buraya çekiştirilemiyecek açıklıkta kelimeler seçiyorum. Nerdeyse kavramlardan ve bilinmeyen veya birçok anlama gelebilecek kelimelerden arındırılmış bi yorum yazmaya çalışıyorum diyebilirim.(tabi bazen etki gücü yüksek bilinmeyen kelimeler kullanabiliyorum ki bunların yanına da parantezle açıklama getiriyorum.) Bu parantez içine aldıklarım da normal bir vatandaş için bilinmeyen kelimeler oluyor. Buna rağmen öyle yorumlar, öyle söylediğimin dışında sonuçlar çıkartılıyor ki. Kendimi bir ortaokul öğrencisi yerine koyup yorumumu okuyorum ve çok net ve açık olduğunu görüyorum. Burda öfkem kulaklarıma kadar geliyor. Sonra sabredip yorumunu okuyorum eğer analizlerime ve örneklemelerime hiç değinmemiş karşı tez ortaya koymamış ise art niyetli olarak damgalıyorum. Ve kulaklarımda duman çıkmaya başlıyor. Dindar bir hissiyata sahibim ama bir ideolojinin esareti altında değilim. Ve doğruyu yalnışı bulmak bırakılıp ideoloji puropagandası yapılacaksa lütfen beni alet etmesin kimse. İyi niyetli küfrettiğini hissedersem eyvallah bunu bile hoşgörü ile karşılarım ama art niyet girerse bu bir harf bile olsa kimse kusura bakmasın misliyle karşılık veririm. Gerçi yorumlarda belli bir kaliteyi yakalamışız en azından benim gözlemim bu. Lakin çok daha iyi olabilir diye düşünüyorum. Ayrıca sözlü iletişimde asosyal birisiyim bildiğimi de unutuyorum:) Yazı yazarken daha iyi kontrol edebiliyorum kendimi. En azından yazdıklarımı okuyup yalnışlarımı düzeltebiliyorum.:) Dünyanın en aşağılık, en fazla hastalıklı kişisi olabilirim. Ama dünyanın birçoğundan daha değerli bir şeye sahibim iyi niyete. Evet güzel özelliklerimin başında mütevazilik var:):) Sadece yorumları nasıl değerlendirdiğimi, kıstasımı belirtmek istedim. Kusurumuz varsa afola.

  6. Yazan:Murat Aygen Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Fenâ halde üstüme alındım. 3H’çı gençlere 2 gün önce yazmış olduklarımı şuracığa size de hitâben yazıyorum: Değerli çocuklarsınız. Tek eksiğiniz, daha doğrusu yanıldığınız husus müteveffâ Bayar ve Menderes’in Atatürk’ün biliyor olabileceklerinden daha fazlasını bildiklerini sanmanız. Dikkat buyurun, 1950 öncesinde Nâmık Zeki Aral’ın, Vehbi Koç’un, “landlord” İsmâil Rüştü Aksal’ın ve daha nice âkil adam ve elbette kadının obası, otağı ve dâhi Kurultayı olan o muhteşem siyasi partide kendilerine kulak verecek kimse bulamayanlara bugün Âkil Adamlar Komitesi (Komitası) “Bilge Adam S.A.M” hâricinde kimse kulak vermiyor! Yukarıda işâret ettiğim eytişimsel ve de Marx-bilimsel gerçeği (pravda) kavrayabilseniz veya içinize sindirebilseniz, sözde-değil-özde Liberal o muhteşem partiye (tıpkı Sn.C.Uzan’ın H.C.G.in uğur böceği partisine koymuş olduğu gibi) el koymanız işten bile değildir. Hadi göreyim sizi..

  7. Yazan:Tarik Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Bence faydacı yaklaşmak lazım.

    2 ya da 3’ncü tekrara giren polemik, artık miadını doldurmuştur. Birine düşüncenizi izah etmek için birkez yazarsınız, eğer kendinizi doğru ifade edemediğinizi düşünüyorsanız farklı örnek ve cümlelerle ikinci kez, en kötü yazar bile 3’ncü de meramını karşı tarafa aktarmayı başarır. 3’ten sonra yeni bir konu oluşmadıysa artık durmak lazım. Ne bişi aktarabilirsiniz, ne de karşı taraftan birşeyler kapma şansınız kalır..

    Oradan itibaren, zaten anlaşma zemininizin olmadığını, olaylara tamamen farklı perspektiflerden, farklı dünya görüşlerinden alınma merceklerle baktığınız ortaya çıkar.

    Yazılı ortamın bir güzelliği, yazdıklarınız zaten sürekli tepede kayıtlı duruyor, kaybolmuyor. O zaman tekrar tekrar farklı cümlelerle byte ziyanı yapmanın da gereği yok.:)

    Bir de yazının “yazarından” bağımsız bir varlığı olduğunu akılda tutmak lazım.

    Hiçbirimiz her sözcüğümüze, her cümlemize, fikrimize yazı üzerinden yüzde yüz hakim değiliz. Hiçbir fikrimiz de otantik, daha önce hiç dile getirilmemiş orjinallikte fikirler değil.

    Söyleceğim sadece “yazıların” tartıştığını, kişiliklerimizin, mahrem benliklerimizin bu işle hiçbir alakası olmadığını hatırlamamız lazım.

    En nihayet bizlerin birer isim olarak 50kblık bir varlığımız var bu ortamda. “Düşünce” ise kimsenin şahsi malı değil.. Biz onları üretmiyoruz, üretilmişlerden kolajlar yapıyoruz ve bizlerin klavyesinden, tıpkı internette diğer milyonlarca farklı klavyeden döküldüğü gibi burada vücut buluyorlar.

    Yazılarımızın sahibi, efendisi falan değiliz. İster tevazuyla, ister bilinçli bir kayıtsızlıkla, bunu kabullenip enerjimizi tüketecek fuzuli “iletişim” kaygısından uzak durmamız lazım.

  8. Yazan:Ali Yürekli Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Değerli çocuklarsınız

    Çoluk çocuk muhabbetine girdik. Şimdi ben Murat Aygen’e saygı duymalı mıyım? Eğer değerli yaşlılara saygı duyarsam kendime nasıl saygı duyacam.

    Tek eksiğiniz, daha doğrusu yanıldığınız husus müteveffâ Bayar ve Menderes’in Atatürk’ün biliyor olabileceklerinden daha fazlasını bildiklerini sanmanız.

    Bizim eksiğimiz yokta sizin eksiğiniz hâlâ Bayar, Menderes ve Atatürk devrinde yaşıyor olmanız. Tarih:09.06.2009 Yeni bir çağ, yeni oyuncular, yeni bir dinamizm. 21. yüzyıldayız. Oldu olacak o zamanın tek atımlık silahlarını, giyim modalarını da getirelim.

    Dikkat buyurun, 1950 öncesinde Nâmık Zeki Aral’ın, Vehbi Koç’un, “landlord” İsmâil Rüştü Aksal’ın ve daha nice âkil adam ve elbette kadının obası, otağı ve dâhi Kurultayı olan o muhteşem siyasi partide kendilerine kulak verecek kimse bulamayanlara bugün Âkil Adamlar Komitesi (Komitası) “Bilge Adam S.A.M” hâricinde kimse kulak vermiyor!

    Bizim mason locasıyla işimiz olmaz biz halk locasındayız. 80 yılda akıl adamların getirdiği noktayı gördük. Biz almıyalım siz devam edin. Artık sizin sözünüz geçmez geçmiyecek. Halkın locasında kimsenin kimliğine bakılmaz. İsteyen girebilir. Lakin sizin gibi seçkin yüksek ruhlu burjuvazileri kesmeyebilir.:)

    Yukarıda işâret ettiğim eytişimsel ve de Marx-bilimsel gerçeği (pravda) kavrayabilseniz veya içinize sindirebilseniz, sözde-değil-özde Liberal o muhteşem partiye (tıpkı Sn.C.Uzan’ın H.C.G.in uğur böceği partisine koymuş olduğu gibi) el koymanız işten bile değildir. Hadi göreyim sizi..

    Sağol biz almıyalım biz demokrasiyi kavradık içimize sindirdik. Tabi alacak varsa mani olmuyayım.:) Sayın olmak için ülkenin ne kadar parasını hortumlamalıyım. Sayın Cem Uzan ha :):):) Göreceksin ama demokrasinin zirvesinde. Hadi değerli yaşlı gençler sizi de bekliyoruz lakin sizi bekliyemeyiz kusura bakmayın.:) Yeterince ayağımıza bağ oldunuz.

  9. Yazan:cemilebayraktar Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    – Söylediklerinizden dolayı hemen yaftalanmanız.
    – Sorduğunuz sorulara cevap vermekten kaçılması veya cevapların saptırılması.
    – Sizinle uğraşmak için bütün yorumlarınıza kulp takmaya çalışanlar
    – Karşı tarafın söylediklerinizi başka yerlere çekmesi.
    – Şahsınıza yönelik asılsız suçlamalar
    vs…

    Bu durumlar benim başıma çok geliyor. Böyle durumlarda elimden kırıcı kelimeler çıkabilir.

    Hakkı bey,
    size katılıyorum.Çoğu kez ben de bunları yaşıyorum.

  10. Yazan:Mehmet Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Syn. Ali Yürekli editörün bahsettiği konu altında sizin yaptığınız yorumun tarzı manidar olmuş.Bknz.7. yorum gibi olmuş.Konuyu açıklayan örnek olduğunuz için sağolun kardeşim.

  11. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Haz 9, 2009 | Reply

    Murat bey,
    İnce övgünüze teşekkür,
    biraz daha açarsak ben eleştirinizi kabul edeceğim sanırım.Tek eksiğiniz, daha doğrusu yanıldığınız husus müteveffâ Bayar ve Menderes’in Atatürk’ün biliyor olabileceklerinden daha fazlasını bildiklerini sanmanız
    Özellikle şu hususta kast ettiğiniz bizim ulaşamayacağımız bilgiler ve dengeler ise elbette buradan konuşmak kolaydır.Özellikle kendimce yargılarken bu bahsettiğinizi sık düşünüyorum.Bu liderlerle aynı pozsiyonu taşımaya kalktığınızda işin rengi değişebilir.O noktada iken bildikleriniz sizi onlar gibi davranmaya sevk edebilir pekala.

    Ancak bunun garantiside olmadığı için meseleleri tahlil ederken mecbur bildiğimizden yola çıkacağız ötekisi dezenformasyona davet. Soner Yalçın gibi efendilerde pusuda maşallah.

    Onlar öyle yapacaksa bizde böyle işte başka türlüsünüde şimdilik göremiyorum ben.

    müteveffâ Bayar,Menderes ve Atatürk’te bizim bilmediklerimizi bilmeselerdi bunları yazarlardı belki de.

  12. Yazan:Ali Yürekli Tarih: Haz 10, 2009 | Reply

    Tek eksiğiniz, daha doğrusu yanıldığınız husus müteveffâ Bayar ve Menderes’in Atatürk’ün biliyor olabileceklerinden daha fazlasını bildiklerini sanmanız

    Atatürk Bayar Menderes zamanı ulus yaratmakla geçti artık ulus büyük purojesi büyük ölçüde tamamlandı ki bu süreç ne kadar sağlıklı ve akıl düzeyinde yapıldı o büyük bir soru işareti(hatta soru ordusu) biz şimdi dünyayı kanatlarımızın altına almak istiyoruz. Değerli yaşlılar bunu hayallerine kesik kesikte getirebilirlerse bizim biz değerli bebelerinde önünü açmış olurlar.:)

    Murat bey,
    İnce övgünüze teşekkür,

    İroni mi yapıyorsunuz yoksa gerçekten teşekkür mü ediyorsunuz:)Eleştirilerine katılacak noktada olmanızda üzüntü verici açıkçası.

  13. Yazan:y.ö Tarih: Haz 10, 2009 | Reply

    Ben de konu başlığına paralel ama tam olarak Derin Düşünce sitesini bağlamayan başka bir konuda nacizane şikayetimi yazmak istiyorum.

    Dindarları eleştirmenin dini eleştirmek olarak algılandığı ve “muhafazakar muhalif” olmaz kanısının kemikleştiği bir entellektüelizm gözlüyorum.

    Halbuki, ne kadar dindar olursak olalım, ne kadar muhafazakar yaşarsak yaşayalım, bizim mahallede de eleştirilecek o kadar çok şey var ki!

    Kemalistlere vuralım derken, burada süregiden çarpıklıkları algılayamaz oluyoruz.

    Ufak bir eleştiri bile olsa, bunu dile getirseniz, hemen dinden çıkmış, yada dönek muamelesi görüyorsunuz.

    Cemaatler, partiler, liderleri yandaşları tarafından da eleştirilebilmeli.
    Yoksa kimse gelişemez.

    Son günlerde Hakan Albayrak bunu yapınca herkesi şaşırttı.

    Ben de kendi adıma muhafazakar muhalif olmaktan yanayım. Yoksa iktidar sarhoşluğu insanları birçok konuda kazaya uğratacak tuhaf bir hal.

  14. Yazan:Olcayto Tan Haskol Tarih: Haz 10, 2009 | Reply

    İroni yok Ali bey ben pozitif algıladım değerli çocuklarsınız lakin…. diye gelen bir cümle bana samimi olumlu geldi Murat bey kendince bir endişesini ,dile getirmiş e buda önemsendiğimizi gösterir. Fikir ona aittir, dinlerim, tartarım , kabul ederim etmem bu da bana aittir.Fikire gelince ben yazdıklarımda ifade ettiklerimde Murat beyin bahsettiği hususlara değindim kıyafet devrimini ulus kavramını Atatürk’ü,Menderes’ eleştirdim kültürü yozlaştırdılar dedim, Menderes Liberal politikayı Amerikancılığa kaçırmıştır dedim.Yine diyorum.Ama orada bahsi geçen eleştiri var ya daha fazlasını bildiğinizi sanmanız mevzusu. Bu normalde benimde kendime sorduğum ihtimal verdiğim, hatta kuvvetle ihtimal verdiğim bir mesele, bizim bilgimiz dışında salt ikili ilişkilerden ulusal ya da uluslar arası bir takım ayak oyunlarından dengeler farklı kurulmuş olabilir diyorum.
    Bu yüzden buradan eleştirmek kolay diyorum.Bunuda kendime diyorum dikkat edin.

    Ancak böyle olsa bile mesele böyle yürüdüyse bile bizde bildiğimiz, gördüğümüz yoldan gideceğiz ister istemez diyorum.Sahip olmadığınız bir bilgiyi “ihtimaldir” diyerek değerlendirmeye almak yanlış bir yol olacaktır bana kalırsa.Dezenformasyona davet derken bunu kast ettim.Bu olasılıkları kurcalamaya başladığınızda 1000 tane adam çıkar konuşur .Bir taneside bir şey bilmez.Soner Yalçın’a vurgu yaptım bakın.Belli bir metodtan uzak binlerce kitap var piyasada böyle “paranoya edebiyatı” demek mümkün.

    Şimdi bu durumda ya biliyorsunuzdur, ya bilmiyorsunuzdur.Bunada ihtiyaç yok, bu iş ister istemez böyle yürüyecek dememde ondandır.O pozisyondaki adam bir iş görecek kamuoyuna açıklayabilecek, açıklayamayacak, vuracaklar devirecekler, pozisyon düşürecekler belki haberimiz bile olmayacak ancak sonuçlara bakıp tahlil yapacağız bu tahlili yaparkende yargıladığımız şeyin davranış biçiminide indirgeyerek yapmayacağız.Menderes satılıktı her tarafa otoyol yaptı ülkeyi petrol kartellerine peşkeş çekti.Tamam ama neden?Ya da tamammı acaba?Belki ben yanılıyorum. Bilgiminde eksik olma ihtimali kuvvetli çünkü ben öğrenciyim adam başbakandı.Bilgisi eksik olanın yanılma ihtimalide kuvvetli.Demekki kendime karşı tetik olacağım.Yanlış anlaşılmasın söylediklerimden yazdıklarımdan farklı düşünüyor değilim şu anda bu yapılan eleştiriyi dikkate alıyorum ,bir kenara yazıyorum.O yüzden üzülecek bir şey yok, insanları dinlemeyenlere eleştirilere tahammül edemeyenlere üzülün, onlar benden daha çok zarar görürler.

    Çoluk çocuk muhabbetine girdik. Şimdi ben Murat Aygen’e saygı duymalı mıyım? Eğer değerli yaşlılara saygı duyarsam kendime nasıl saygı duyacam
    Sizin üslubunuza bakış açınıza gelince bu nedir Ali bey? Değerli çocuklarsınız cümlesinden zorlasanız bu çıkmaz, fikri beğenmediniz diye üslubu böyle zorlama kurcalamayın bu kadar problematik yaklaşılmaz bir metine sizin gibi niyet okumaya kalksak iyi niyetlimi şimdi bu? Yaş kompleksimi bu nedir? Öğüte tahammül edemeyip böyle ergen refleksler verecekseniz “her şeyi” bilecekseniz sizede çoluk çocuk muhabbeti yapıcaz muhakkak.

    Bizim eksiğimiz yokta sizin eksiğiniz hâlâ Bayar, Menderes ve Atatürk devrinde yaşıyor olmanız. Tarih:09.06.2009 Yeni bir çağ, yeni oyuncular, yeni bir dinamizm. 21. yüzyıldayız. Oldu olacak o zamanın tek atımlık silahlarını, giyim modalarını da getirelim

    Ali bey sizin bir eksiğiniz yoksa lütfen eksiği olmayan arkadaşlarınızla Olimpos’un tepesinde oturun ve biz zavallı ölümlüleri seyredin.Zira her “ölümlü” gibi benim eksiğim var ve hep olacak.

    Bir ricam daha var tek atımlık silahları ,giyim modalarını geri getirelim ehe.. perişan etti beni.Espriyi profesyonellere bırakın.Mizah böyle bir şey değil en azından ben olmadığını umuyorum.Hayata inancımı böyle kolay yıkamazsınız?

    Bizim mason locasıyla işimiz olmaz biz halk locasındayız. 80 yılda akıl adamların getirdiği noktayı gördük. Biz almıyalım siz devam edin. Artık sizin sözünüz geçmez geçmiyecek. Halkın locasında kimsenin kimliğine bakılmaz. İsteyen girebilir. Lakin sizin gibi seçkin yüksek ruhlu burjuvazileri kesmeyebilir.:)

    Bir halk edebiyatınız eksikti tam oldu.Mahallenin delikanlısı posta koyuyor biz öle mason filan anlamayız.Biz halk locası vk vik vik.Elitizm eleştirisini ben senden daha elitim diyerek yaptınız ya sizinle baş etmek mümkün değil.Bu görülmüş şey değil.Biz sizin gibi elitçi değiliz.Çünkü biz ,bizim eksiğimiz yok ,biz biliyoruz,yaşlılar ayakbağı, fikirler kıymetsiz, biz, biz, biz, biz demokrasiyi içimize sindirdik,öyle bir sindirdikki, biz sindirdik sadece biz.

    Bizim ne kadar mükemmel olduğumuzdan bahsetmişmiydim? Senin ufak egonu böyle kim şişirdiyse,hoşgörüden ve açık fikirlilikten bu kadar yoksunken bütün dünyayı kucaklayacağına kim inandırdıysa asıl düşmanın o.O adamı bul ve bunu başkalarına yapmasına engel ol kardeşim.Zira sana bu şişik egona bir nebze faydası olan bir adam varsa o da iyi niyetle gördüklerinden düşündüklerinden sana tavsiyede bulunan seni bu çerçevede eleştirendir.

    Senin o ayakbağı dediğin, beğenmediğin adamlar hürriyet fikrini ve liberal ütopyayı,”İmparatorlukları parçalayacağız.Bu işin başka yolu yok” şiraıyla kellelerini ortaya koyarak icra edenlerdir.Sen ben bu fikirlerimizi söylediğimizde taşı sopayı kafamıza yemiyor, linç olmuyorsak bu yolada borçluyuz bunu.O yüzden ayakbağlarına dikkat et,birileri onları sıkı bağladığı için bu gün yolda düşmeden yürüyorsun.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin