Dersim ve Onur Öymen’in Vicdanı
By eg on Kas 14, 2009 in Aleviler, CHP, dersim, Kemalizm, Türk faşizmi, vicdan
Meclis’te demokratik açılım tartışılırken CHP Genel Başkan Yardımcısı Onur Öymen’in söyledikleri gündemimizi meşgul ediyor. Analar bir daha ağlamasın denilerek destek verilen demokratik açılıma karşı çıkan Öymen, anaların ağlamasının devletin âli menfaatleri için çok da önemli olmadığını vurgulayan sözler söylüyordu: “Şeyh Sait isyanında analar ağlamadı mı, Dersim isyanında analar ağlamadı mı?”
İki gündür kamuoyunu takip ediyorum. Öymen’in söyledikleri çoğu insanı şaşkınlığa uğratmış görünüyor. Alevi dernekleri ve kimi sivil toplum kuruluşları büyük bir öfke ile Hitler bıyıklı Öymen posterlerini Tunceli’nin her tarafına asarak Öymen’in faşizan yaklaşımını teşhir ediyorlar.
Düşünüyorum, Onur Öymen’in söyledikleri mi bizi şaşırtmalı, yoksa bu şaşırma haline mi şaşırmalıyız diye… Bu ülkenin resmi ideolojisi ve dolayısıyla bütün kirli çamaşırlarıyla organik bağ içinde olagelmiş, resmi ideolojinin bekası için hukuki ya da ahlaki olup olmadığına bakmadan bir sürü insanın acı çekmesi pahasına her türlü mücadeleyi yapmış bir siyasi hareketin günümüzdeki önemli isimlerinden birisinin bu çıkışı neden bizleri bu derece şaşırtıyor? Yoksa şimdiye kadar bilinçaltımızla bildiğimiz, hatta emin olduğumuz, ama karşıtına fayda sağlar diye kendimize bile itiraf edemediğimiz CHP hakikati, su yüzüne, bilincimizin gözüne gözüne vura vura çıktığı için midir bu derece şaşkınlık ve öfkemiz? Sakın öfkemiz, uzun yıllar boyunca CHP’den bir şeyler beklemiş olmanın getirdiği kaybedilmişliğin, hayal kırıklığının öfkesi olmasın!
Bir zihniyet olarak CHP zihniyetinin, anaların ağlamasıyla, ya da mazlumun çektiği acılarla hiçbir dönemde çok ilgili olmadığını bilmiyor muyduk? Bu zihniyetin, tepeden değiştirmeci ve halkı güdülecek koyun gibi gören bir vulger pozitivizmin hâkim olduğu bir zihniyet olduğunu biliyor olmalıydık hâlbuki. Pozitivizmin insan denen varlığın acılarıyla hemhal olmak yerine, sistemin bekası için ne gerekiyorsa yapacak bir kafayı ima ettiğini anlamak neden bu derece zor oldu hepimiz için? Anaların acısından bahsederken bile kupkuru indirgeyici, şekillendirici ve buyurgan bir aklı görünür kılan CHP zihniyetinden, asıl bu acıları anlamalarını beklemek hata olmaz mıydı?
Alevilerin özellikle bir kesiminin CHP zihniyetiyle kurduğu ilişkinin mahiyetini ancak “denize düşen yılana sarılır” düsturuyla anlayabiliriz herhalde. Ancak sanırım bu Alevi kesimlerin en büyük hatası, düşülen denizin de, sarılınan yılanın da aynı zihniyeti ima ettiği gerçeğini şimdiye kadar fark etmemiş olmalarıydı. Gözyaşlarını, acıları, anaların yürek yangınını anlayabilmek için yüreğin sesine kulak vermeyi düstur edinmiş bir algı gerekir. CHP zihniyeti tüm kurgusunu, ne olursa olsun, devletin ve resmi ideolojinin bekası için gözyaşlarını görmezden gelmek üzerine kurmamış mıydı şimdiye kadar?
Gözyaşlarını kurutan ve soğuk analizler altında görünmez kılanların birer vahşiye dönebildiğini tarih bize sıkça göstermiştir. Aklın, ya da toplumsal aklı temsil eden devletin (ya da toplumsal millî, dinî, ideolojik ‘akıllarımızın’) haklandırdığı bir konu üzerine vahşet yapmaktan geri durmayan zihniyetlerin en önemli göstergesi büyük çıkarları, küçücük gözyaşlarından çok daha önemli tutmaları değil midir?
Onur Öymen’in Dersim’de ölen analar nezdinde tüm acılara olan duyarsızlığı, Çayan Demirel’in “Dersim 38” belgeselindeki “Dünya Ana”yı aklıma getiriyor. Tam da Dersim’de ağlayan analardan hareketle günümüzde ağlayan anaları anlayabilmek için kulak vermeliydik Dünya Ana’ya. Çenesi titreyerek acısını anlatmaya çalışan Dünya Ana’nın “Kimsesiz kaldım, kimsem yok; derdime yanak yok. Rica ederim halk halka ağlasın. Biz de halkız biz de kardeşiz.” derkenki hâli gerçekten can yakıcıydı. Halk halka ağlasın diyordu, ama halk halka ağlayabiliyor muyduk? Kendimize aynı vatanın insanları diyebiliyorsak halk halka ağlamak gerekmiyor muydu? Biz de halkız, biz de kardeşiz diyordu Dünya Ana; ama 1938 Türkiyesi’nde “bizim milletimiz soykırım” yapmaz diye Ermenilere yapılanlarla yüzleşmeyi asla kabul etmeyen biz, bu ülkenin insanları, “biz de halkız, biz de kardeşiz” diyen o insanları soğukkanlılıkla öldürebiliyorduk. Öldürebiliyorduk diyorum, çünkü her cinayette, her katliâmda, bu katliamlara, cinayetlere sessiz kalanların payı vardır. Bugün Dünya Ana gibi binlerce ana aynı dertlerden gözyaşı dökerken ve bizlerden acıları biraz olsun anlamamızı beklerken, Onur Öymen “ne var yani Dersim’de de analar ağladı, şimdi de ağlasın; devletin âli menfaatleri için kıyımlar da, zulümler de meşrudur” demeye getiriyordu.
“Halk halka ağlamanın” biraz olsun mümkün olduğunu düşündüğümüz bir zamanda CHP’nin tüm çıplaklığı ile ortaya çıkıp “halkın anasını ağlatmanın” meşruiyetinden bahsetmesi aslında bu ülke için hayra alamettir. Zira CHP artık saklanmayı bile becerememektedir. Bu da artık bu zihniyetin son tortularının da zihin ve siyaset dünyamızdan tasfiye olmaya başladığının emarelerini vermektedir. Bu tasfiyeyi emin olalım ki bizzat Alevi kesim yapacaktır. Şimdiye kadar ayakta tuttukları CHP’nin, aslında bizzat içinde boğulunan deniz olduğunu anlamaları bu açıdan hayra alamettir.
Demirel’in belgeselinde yaşlı bir amca, katliâmdan sonra ev boyunda ceset yığınlarından bahsederken, artık dolma noktasına gelmiş olan gözyaşlarını tutamıyordu. Diyordu ki “sarışın bebek yaşlarında bir çocuk vardı, onun cesedini de ceset yığının en tepesine koymuşlardı, rüzgâr estikçe saçları rüzgârda dalgalanıyordu”.
Auschwitz’den sonra şiir yazılamaz” diyen Adorno’ya, ya da Nazilerin zulmünden sonra “kötülüğün sıradanlığından” bahseden Hannah Arendt’e dayanarak, Onur Öymen’in son çıkışının büyük bir hayra alamet olduğunu düşünüyorum. Artık yüzleşmeden temiz kalabilmenin imkânsızlığı gün gibi açığa çıkmıştır. Bugünkü demokratik açılım bu yüzleşmenin gereğinin dışa vurumudur. Kötülüğün sıradanlığını her daim yeniden kurgulamak ve yaşatmak isteyenlere ise siyaset alanından tamamen tasfiye olmak düşecektir.
“Kimsesiz kaldım, kimsem yok; derdime yanak yok. Rica ederim halk halka ağlasın. Biz de halkız biz de kardeşiz ” diyordu Dünya Ana. Anlamanın yolu ağlayabilmekten geçiyor bence de. Halk olmanın yolu da “analar ağlasa da biz şiddet politikalarına devam etmeliyiz” diyen politikacılardan değil, ağlayabilen, ağlayabildiği için de anlayabilen insanlardan geçiyor… Gün hepimiz için bunu anlayabilmenin günüdür.
18 Yorum
Yazan:yahya Tarih: Kas 14, 2009 | Reply
Aleviler gibi ermeniler de chp’ye oy verirler. Çünkü cumhuryet tarihi boyunca bu ülkede geleneksel devlet politikası hep bastırma ve sindirme üzerine kurulu olmuştur. Bunun içindir ki kitleler için hakim güce itaat etmemek, biat etmemek zulmün devamı anlamına geleceği için kendilerini bir nevi cellatlarının insafına teslim etmişler. Tâ ki fazla zarar görmesinler…Zulüm gören kitlelerin başkalarının uğradığı zulme seyirci kalmaları ise bence hep bilinçaltlarına yerleşen o eziyetle tekrar muhatap olmak istememelerinden kaynaklananan önemli bir tarafı var. Bu davranışın dürüstlük boyutu olduğu kadar öğrenilmiş çaresizlik tarafı da var. Cesaret denilen şey ancak sırtını bir yerlere dayamakla mümkün oluyor.Kitleler için bu gücün hukuk olması lazım ama bizim gibi hukukun yerleşmediği tam tersine bir güç oyununa dönüştüğü yerlerde zulüm gören kitlelerin kendini koruma iç güdüsü ile hareket etmeleri de bir ölçüde mazur sayılmalı…Bence kötü olan zulme seyirci kalmaktan ziyade zulme taammüden destek olmaktır.
Yazan:MB Tarih: Kas 15, 2009 | Reply
Enver Bey
Mükemmel bir yazı. Çok yürekten yazılmış bir yazı. Bu yazı çoğaltılıp her yere asılmalı. Mümkünse devletin bütün kurumlarına ve bütün sitelere gönderilmeli…
Yüreğinize sağlık…
Yazan:çuvaldız Tarih: Kas 15, 2009 | Reply
Şuan Star tvde Her Açıdan adlı tartışma programı var ve az önce Onur Öymen’e mecliste yaptığı Dersim’le ilgili söyledikleri soruldu.
Sonuç olarak Mengi’nin yorumu; “Siz elbette bu kadar yıllık tecrübe ve bilginizle Dersim’le ilgili “yanlış” bir açıklama yapmazsınız elbette.Siz “doğru” söylediniz ama herkes “yanlış anladı.”
Öymen’in bu yorumdan sonra;”İki taraftan da ne olduğunu bilmiyor değiliz elbette ama biz şimdiye kadar “kimse İNCİNMESİN” diye hiçbir şey söylemedik”.
Bu cümleden anlaşılan ise çok açık; ”Kurtuluş Savaşında, Şeyh Sait isyanında, Dersim’de, Kıbrıs’ta analar ağlamasın denildi mi?”(O.Öymen)
Gerektiği(!) için “analar AĞLASIN !”
Yazan:Ali bire Tarih: Kas 15, 2009 | Reply
artık aleviler cumhuriyetten bu yana aldatıldıklarını anlamalılar..chp nin ne ideolojisi ne politikaları alevilerin faydası ile paralel değil..ve hala dernek başkanları chp ekseninde hareket ediyor..yoksa onlarda birer maşamı..
Yazan:cengiz maçoğlu Tarih: Kas 16, 2009 | Reply
Kürt sorunu, Türk sorunu, ırkçılık derken bir de aşılamayan bir Öcalan sorunu var. Düşmanları tarafından lime lime edilmek istenen bir kişilik, terörün ortaya çıkardığı bir antik çağ canavarı; dostları ve sempatizanları tarafından Urfa’dan Suriye’ye gidişi hicret, Ortadoğu halkları için bir liderden daha öte bir peygamber; tarikatçı-komünistlere göre her ulusal mücadeleyi satabilecek bir minik burjuva devrimcisi…
Ben tüm bu nitelemelerin dışında daha çok düşmanlarının akılsızlığı ve beceriksizliği sayesinde büyümüş bir siyasi lider; rejimin yarattığı handikaplarda büyümüş, Kemalizm’in çukurlara attığı Kürtlerin dirilerek sarmaşık misali sarıldıkları iyi bir örgütçü; Abmiel Guzman’dan sonra “Koca bir insan yığını, politik amacı nasıl yaratır ve bu politik amacı giderek nasıl şiddet araçlarından biri yapar?” sorusunun yanıtını bulan ve uygulayan kendi bakış açısı dışındaki her yaklaşımı hain, işbirlikçi gören tekçi bir despot olarak nitelendiriyorum.
….yazının devamı
http://cengizchefikir.blogspot.com/
konuyla ilgili olabilir:)
Yazan:Atilla Tarih: Kas 16, 2009 | Reply
Enver merhaba,
Dersim konusunda söylediklerinde haklısın. Kemalist ideoloji bütün renkleri bir potoda eritmeye çalışmıştır. Fakat bunda başarılı olamamıştır. Bu başarısızlık rejimi kökünden sarsıyor ve bunalıma sokuyor.(özellikle dindar müslümanlar ve Kürtler tarafından) Bu rejim salt içerde statükocu olmadı. Komşularına da aynı muameleyi reva gördüler. Doğuda Arapları, Persleri, Gürcüleri, Kürtleri ve Ermenileri batıda ise, Bulgar ve Yunanlıları da bu cenderenin içinde tuttular. Bu yüzden Kemalizme anti-emperyalizm yaftası vurmak aslında bu rejimin bu bölgede emperyalizmin bir uzantısı ve çıkarlarının sürdürücüsü olduğu gerçeğini gözlerden saklar. Gerek Dersim katliamı olsun, gerekse Aleviler üzerinde uygulanan diğer katliamlar bağlamında olsun, artık Alevi-Bektaşi inancı bu baskıcı ve tek tip rejimi sorgulamalıdırlar.
Yazan:erhan kanışlı Tarih: Kas 16, 2009 | Reply
milletin anasını ağlatan partinin onur’suz milletvekili Onur Öymen hakkında iyi tespitlerde bulunmuşsunuz Enver Bey… ellerinize sağlık.
bu gelişmeler şüphesiz akepenin değirmenine su götürür, ama yine de gerçeklerin ortaya çıkması toplum açısından müspet bir gelişme…
Yazan:sq Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Nasıl olduysa düne kadar Sivas Katliamı’na “Sivas Olayları”diyenler, geçen aylarda Alevilerin gösterilerini provakasyon olarak niteleyenler, şimdi birden, kendi ideolojik bakış açılardaki “taşlanması gereken kötü geçmiş(ki bu da cumhuriyetin ilk dönemleri oluyor)”e tekabül eden noktadan “iyi Alevi” çıkarma gayretine girdiler.
Dersim’deki “Alevilik” ve “Kürtlük”kimlikleri, katliama olan üzüntünün ötesinde AKP ve CHP arasında bir siyasi propaganda çarpışması malzemesine dönüşüyor.
AKP, Alevilere Dersim üzerinden yanaşmaya çabalarken, Kürt kimliği neticesi ile bir taşla iki kuş vurma gayretinde. CHP ise zaten Kürtleri çoktan kaybetmişken, gene Dersim üzerinden Alevi kitlesini de kaybetmeme derdinde.
Oysa Dersim, CHP’nin kalesi falan değil, AKP’nin de-henüz-.
(Dersim’den CHP’ye ne kadar oy çıktığını hatırlayan var mı??)
Bölgenin DTP’de olduğunu hatırlayan yok, gerçi onlar da “Kötü Kürtler”nihayetinde…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Dersim denilen bölge sadece Tunceli’den ibaret değildi. Bingöl, Erzincan, Malatya ve elazığ’ın da bir kısmını içine alan geniş bir coğrafyaydı. Ayrıca Tunceli’de de DTP aldı ama son seçime kadar CHP’ye fixlemişti. Bağımsız belediye başkanı işi bozdu.
Alevilerin son buluşması çok olumlu. Bence Aleviler partilere yamanmak yerine kendi partilerini kurmalı. Böylece bu tartışmalar çok daha sağlıklı ve samimi bir şekilde yürür.
Yazan:sq Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Sadece “Alevi partisi” mi? Sizce bu iyi bir yöntem mi yani?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Neden olmasın? Aleviler, bu ülkede tasavvuf geleneğini özümsemiş ve iç barışı sağlama potansiyeli olan insanlar. Elbette sadece alevilere dönük değil ama alevi kadrolarla tüm ülkeye dönük mesajı olan güçlü bir parti kurabilirler.
Yazan:sq Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Ayrıca içimizde yorum yapan bir Alevi yok sanırım, dolayısıyla bu tartışmalar kadınların sorunları üzerine yorumlar yapan erkekler gibi, Aleviler hakkında Sünni çözümlemelerine dönüşüyor ve dolayısıyla marazi kalıyor bence.
Yok maşa olarak kullanılıyorlar yok bilmemne, burada empatiden çok kendi klübünden olmayana karşı suçlama var bence.
Yazan:sq Tarih: Kas 18, 2009 | Reply
Ekrem Bey, sizde kendi “iyi Alevi”nizden bahsediyorsunuz. Dersim’deki Aleviler “tasavvuf geleneğini özümsemiş Aleviler”mi yani? Benim karşıma çıkan Dersim’liler genelde Marksist tiplerdi misal, dinle imanla pek alakaları yoktu desem. Başka bir genellemecilik yapıp, hepsi böyle anlamında değil, böyle olanı da var.
Kaldı ki, politik fikirler, etnik, dini kimliklere indirgenmek zorunda değil. Alevinin de sağcısı var solcusu var, dini duyguları kuvvetli olanı, olmayanı var.
Bu indirgemecilik güzel bir “başa çıkma”metodu. Aslında bana daha çok, aman CHP’yle oy bağları kopsun, -AKP içinde pek umut yok- da ne olursa olsun gibi geldi.
Böylelikle ortada güvenli bir bölgede, gözümüzün önünde olurlar.
Yazan:ilker Demir Tarih: Kas 22, 2009 | Reply
Eğitim sistemi yıllarca insanımızı Alevi, Kürt, Ermeni, Arap vs. düşmanı olarak yetiştirdi ve aynı sisteme göre onlar hertürlü zulmü ve cezayı hakediyorlardı.
Fakat toplum değişiyor. Artık “Türkün Türkten başka dostu yoktur” zırvaları tarihe karışıyor.
Öymen’in sözlerine şaşıranlar değişen toplumun parçaları. Öymen ve türevleri ise bu parçanın dışındalar. Onlar hala çok parti görünümlü tek partili sistemin içindeler.
Dolayısıyla Öymen o sözleri ağzından kaçırmadı. Hala devam ettiğini sandığı faşist sistemin ona alkış tutacağını düşünüyordu. Ne de olsa Kürtler kötüydü, bir de Alevi olmalarını hesaba katarsak, kim Öymen’i eleştirebilirdi ki?
Yazan:KEMALİST Tarih: Kas 22, 2009 | Reply
CHP etkisizleştirilsin de Dersimliler o zaman görsün bakalım kim Hitler, kim faşist. Türkiye’de biraz olsun demokrasi, insan hakları, sol düşünceler ilerlemişse bunda en büyük pay CHP’nindir. CHP olmasaydı Kürtlerin, Alevilerin hali nasıl olurdu hiç düşündünüz mü?
Onur Öymen’in TBMM de ki CHP Grubu adına yaptığı konuşmayı baştan sona ve dikkatle izledim…
Konuşmanın genel akışı içerisinde ”Dersim”sözcüğü irrite edici değildi.
Ancak sonradan… bu konuyu istismar etmek isteyen çevrelerin bu sözcüğü tek başına ele alarak ve ona Onur Öymen’in yüklemediği anlamı yükleyerek…alevi toplumunu kışkırtmak istediklerini gözlemledim…
Sn.Kılıçdaroğlu, yörenin insanı ve Sn.Öymen’i yakından tanıyan biri olarak eminim benim gibi düşünüyordur…
Ancak ”Dersim” sözcüğü… tahriklerin başarılı olması nedeniyle…konuyu bu noktalara getirdiği için ve sonuçta da Sn.Kılıçdaroğlu Tunceli’li bir Milletvekili ve siyaset adamı olduğu için…genel eğilimleri de dikkate almak ve pozisyon belirlemek zorunda kalmıştır…
Kısacası…ilahlar…Dersimliler…AKP+DTP liler….fırsatı kaçırmayan Marksist allameler… ve(kerhen) Kemal Kılıçdaroğlu…bir kurban istemişlerdir… ve ne yazık ki dil ve sembol kullanımında hata yapmış bulunan Onur Öymen de bu olayın kurbanı olacaktır…
Çok yazık oldu…
CHP çok ama çok önemli bir dış politika uzmanını kaybetmiştir…
AKP ve DTP ile yeminli Cumhuriyet ve Mustafa Kemal düşmanlarının tümü….bu tarihi fırsatı kaçırırlar mı?..
Dersim aslında ne olduğunu özetleyelim:
DERSİM İSYANI , BAZI AŞİRETLERİN DEREBEYLERİN CUMHURİYETE BAŞ KALDIRIŞIDIR .
Emperyalizme, işgale karşı Kurtuluş savaşı vererek ,padişahlığı ve hilafeti yıkarak , DEVRİMLE kurulan Cumhuriyet, ortaçağ düzenini sürdürmek isteyenlere teslim mi olacaktı ?
Cumhuriyet, Dersimli aşiret derebeylerinin “silah bırakmayacağız , askere gitmeyeceğiz vergi vermeyeceğiz ” dayatmalarına boyun mu eğecekti?
Dersim isyanında Kürtlük ile ilgili bir talep var mı? yok.
Ama bugün bunu kürtçülük için kullananlar var. aleviler üzerinde oynanan oyunlar var
Hangisi ilericidir?
Cumhuriyet rejmi mi , derebey düzeni mi?
Dersim isyanını ilerici sanan bazı “sol”cular, “sosyalist” ler, Sovyetler Birliğinin Dersim isyanının bastırılmasını olumladığını da bilmiyorlar herhalde
Bu tatlı su solcuları gerici ortaçağ derebey düzenine karşı Devrimlerin gül suyu ile mi yapıldığını sanıyorlar?
Devrimci olmadan solculuk yaptığını sananlar , ortaçağ derebeylerinin yanında yer alır, ister istemez, farkında veya değil.
Doğuda okuryazarlık oranında ve kız çocuklarının en fazla okuduğu il olan Tunceli , aşiret reisleri derbeyleri Dersim de hakim olsaydı bu durum olabilir miydi? Cumhuriyet olmasaydı bu olur muydu?
Bugün Cumhuriyet devrimleri , kaleleri, karşı devrim tarafından yıkıldıkça halkın, özellikle kadın ve kız çocuklarının özellikle Doğu ve Güneydoğu bölgelerimizde eğitim durumlarının nasıl geriye gittiğini de görüyoruz.
İnsanımız Cumhuriyet yurtaşlığından , aşiret tarikat kulluğuna itilmektedir.
Yazan:ali duman Tarih: Kas 22, 2009 | Reply
Bay Kemalist,
anlamadığım bir şey var, niye bu kadar zahmet edip yukarıdaki incileri döktürdünüz ki.
biz zaten o incileri tam 86 yıldır dinliyoruz. Kusacak gibiyiz, bu çürümüşlüğün sefil felsefeyi dinlemekten. Hem de yer yerde. Neredeyse wc’lerde bile fon müziği niyetine dinletilecek.
okulda,
camiide,
kışlada,
üniversitelerde,
resmi bayramlarda,
12 eylülün işkencehanelerinde
diyarbakır, mamak, metris işkencahanelerinde,
darbeci ve postalsever apoletli gazete bozuntularının köşelerinde….
say say bitmez…
boşa zahmet etmişsiniz,
86 yıl boyunca Çürümüşlüğünüzün kesif kokusu tüm memleketi sardı, neredeyse cihanı saracak. çamura batmıssınız ancak ne hikmetse bu resmi yalanlardan, uyduruk tezleri papağan gibi tekrarlamaktan bıkmadınız.
birde emperyalizme karşı savaş demeniz varya, insan ancak bu kadar kör ve sağır olur. söyleyin bakalım emperyalist ingiltereye tek bir kurşun atıldı mı? tek kurşun atılmadan emperyalizm nasıl yenildi, sakın emperyalizmin tüm istekleri kabul edilmiş olmasın, yoksa tek kurşun yemeden emperyalizmin işgal ettiği yerden çekildiğinin bir örneği var da ben mi bilmiyorum. hatızatında imparatorluğun yağmalanma belgesi olan lozan antlaşması da yenilgi değil, zafer belgesidir dimi, bir bakın bakalım gizli hükümlerine neler varmış, bir bakın bakalım petrolümüzü niye çıkaramadığımız da yazıyor mu o gizli hükümlerde, kafanızı kuma gömmeye devam edin. resmi yalanlarla, bakalım nereye kadar, bu halk bu faşist chp yi iktidara getirmiyorsa elbette bir bildiği var, ancak benim hissiyatı yüksek halkımın anladığını kemalizmi su gibi içmiş tahsilli cahiller anlayamıyor, anlayamayacaklarda. Kemalizmin beyin yıkama merkezlerinden diplomalı olmak buna engel. Hadi bakalım okumaya devam, neymiş efendim. “Almanya yenildiği için biz de yenik sayıldık” dimi efendim, zaten bizim yenildiğimiz nerede görülmüş ki, tarih yazmış mı ki, yalana devam tam gaz.
Yazan:hidayet demir Tarih: Kas 24, 2009 | Reply
sayın “KEMALİST” arkadaşımız..rahmetlinin ismi abdurrahman olsa idi ben “ABDURRAHMANİST” im diyecek miydiniz ??
siz ancak çakma-slogancı “kemalci” olabilirsiniz.1920 de kemalci olmak -padişaha karşı gelmiş- “kuvvacı” demek idi..zaferden sonra bunun meyvasını yemek isteyen yağcılar-yalakalar- memleket meydanlarını taşlarla-demirlerle-ÇBS boyasıyla doldurup beyinleri yıkadı, zavallı fikirlerinin arkasını da uyduruk bir “kemalist” kelimesi ile süslediler..yerseniz..
gerçek milliyetçi olmak – hergün ellerini yıkamak -dersini çalışmak- yemeğini yemek-iyi çocuk olmak-büyüyünce panama şapka giymek..say sayabildiğin kadar hepsi “kemalizm” haline getirildi..dindarsan-rakı içmiyorsan-hele bir de namaz kılıyorsan,zinhar kemalci-kemalist olamazsın,yandın yani..
geçti bunlar kardeşim-komik ve çekilmez oluyorsunuz artık..sizleri kovacak ülke bile bulamayız bu saatten sonra..belki “tuhaflıklar” müzesinin raflarına koyup çoluk çocuğa seytettiririz “bak bir zamanlar insanlar böyle beynini yemişti” diye..
Yazan:Genç Atatürkçü Tarih: Kas 24, 2011 | Reply
Öymen gibi faşistlerin partimizi ele geçirmiş olması gerçekten bir utanç biz Atatürkçü gençler için. Bunların aptallıklarını Atatürk’e maletmeyin lütfen. Atatürk bir demokrattı. Ozamanın şartları gerektirdiği için sert önlem almış olabilir. Yurtta barış dünyada barıs vecizesiyle bir insanlık dersi vermiş olan bu büyük insanın ruhunu daha fazla incitmeyin.Atatürk bizler için Gandhi’den bile üstündür!!!!!