Gençliğin ideolojik sancıları üzerine
By Konuk Yazar on Tem 15, 2010 in atatürkçülük, Beyin Yıkama, CHP, darbe, Demokrasi, FETÖ ve Gülenistler, Özgürlükler, Psikolojik harp, Resmî Tarih
… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…
(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)
Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.
Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.
Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.
Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi
T.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?
Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…
Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.
… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…
Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?
4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.
Dünyada da tuhaf şeyler oldu:
- Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
- Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.
“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:
- Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
- Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri çekmeye mi çalışıyor?
- Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?
Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
Kendi ülkesini işgal eden ordu
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış
5 Yorum
Yazan:nedret Tarih: Tem 16, 2010 | Reply
Ben anlamıyorum bu yazı ne demek istiyor, neden bahsediyor. Bir kişi anlamışsa söylesin. Asıl problem bence bu 90’lardan sonra bir kafa karışıklığı başladı ki sorma gitsin. Yazı yazarken aralara edebiyat koymak moda oldu. bir çok bunun gibi anlaşılamayan yazar çıktı ortaya. Bunlardan bir kaçını sayayım Selahattin Yusuf, Tarık Tufan vb.. birçok sayabilirim. Derinliksiz yazılar hep bunlar. Bu yazı ne anlatmaya çalışıyor lüfen biriniz söyleyin. Ya da neden bahsediyor. Yoksa bu yazı sadece aa büyük edebiyatçı desinler diye yazılmış araya da Türkçe Olimpiyatları övücülüğü sıkıştırılmış öylesine bir yazı mı?
Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Tem 16, 2010 | Reply
Makale Kemalperestlerin sözde devrimlerinin dibe vurdugu anlatiyor. Yobaz Kemalistlerin baskisi sayesinde Türkiyelilerin her alanda ilerleyemedigi cok güzel bir sekilde ifade ediliyor. Ben Türkcen kit olmasina ragmen cok iyi anladim. Yazarin ellerine saglik.
Yazan:bsm Tarih: Tem 17, 2010 | Reply
Genç yazar dostumuzu tebrik ediyorum,çalışmalarının devamını diliyorum.Bence son derece akıcı ve kendini okutan bir yazı olmuş.İlgi ve keyifle okudum.Başarı dileklerimle…
Yazan:nedret Tarih: Tem 19, 2010 | Reply
Mustafa Bey’e sorular
“Lenin” bir “Feuerbach” edası ne demek?
“toplumsal hikâyeciliğin” efsunlu mantığı ne demek?
İslam’ı yani kendi dinimizi dahi menkıbelere yani minik hikâyeciklerle yaşamaya çalışırken ne demek?
Bir taraf ithal ideolojik saplantılarla kıvranırken diğer taraf aşırı dozda pompalanmış bir milliyetçilikle toplumsal bir kutup oluşturuyordu. Bu cümle evlere şenlik.
O gün hürriyet getireceğiz diye ülkenin ordularını Rus ve İngilizler karşısında sapır sapır dökenler bugün hız kesmeden yollarına devam ediyorlar. bu ne demek?
Yazan:durhat Tarih: Tem 19, 2010 | Reply
@nedret,
kusura bakmayın ama bilgi yarışmasında değiliz.yazı,toplumdaki ideolojik manipülasyonlara bir göndermedir.adı üzerinde “ideolojik sancılar”.yani teorik olarak toplumsal zihni işgal eden ama praktikte karşılığı bulunmayan pek çok düşünce ve inanç biçimine yer verilmiş.resmi ideoloji-kemalizm etiketiyle-dini inançlar,kısmen marksist felsefe…hepsinden bir şeyle bulmak mümkün.
şimdi sorularınızdan yola çıkarak biraz daha açalım.
Lenin,Feuerbach “edası”sıyla sol akımlar,
“toplumsal hikayeciliğin efsunu”yla hamaset üzerinden kurgulanan resmi tarih,
“…dinimizi dahi menkıbelere yani minik hikâyeciklerle yaşamaya çalışmak”derken,dini inancın nasıl içinin boşaltıldığı,
“Bir taraf ithal ideolojik saplantılarla kıvranırken diğer taraf aşırı dozda pompalanmış bir milliyetçilikle toplumsal bir kutup oluşturulması”cümlesi ise günümüzdeki çatışmacı mantığı,varolan toplumsal tabloyu gözler önüne seriyor.(dediğiniz gibi “evlere şenlik”ama cümlenin kendisi değil,traji-komik olan,içine sürüklendiğimiz kutuplaşma hali olsa gerek)
sizi bir hayli müşkülata düşüren bir başka cümle ise:
“O gün hürriyet getireceğiz diye ülkenin ordularını Rus ve İngilizler karşısında sapır sapır dökenler bugün hız kesmeden yollarına devam ediyorlar.”
Enver paşa ve Sarıkamış’ı hatırlayın derim.hürriyet mürriyet hakgetire,muhteris bir paşanın iktidar hırsı ne zamandan beri hürriyet mücadelesi oldu Allahaşkına?ve hâlâ bu hamset edebiyatı tam gaz devam etmektedir.
bunları anlamak çok mu zor?bilemiyorum size göre her şey güllük gülistanlık ise,bence savcı edesıyla insanları sorgulayacağınıza katılmadığınız yerleri bizlerle paylaşın.yok eğer ideoljik takıntılarınız buna engelse ve anlamakta zorlanıyorsanız,o halde anlamakta güçlük çektiğiniz bir konuya bu kadar kafa yormanın mantığı nedir?
sonuç olarak,yazara katılmıyorsanız,nerede katılmadığınızı bir anlatın da sizden dinleyelim.
hiçbir şey anlamadıysanız bu hezeyan nedir?
Mustafa bey yazıyı anladığını ve ne anladığını da gayet açık belirtmiş.
şimdi:yazarı anlamadınız,hızınızı almayarak Mustafa beyi de anlamadız.tamam,ikna olmak gibi bir zorunluluğunuz yok.iyi de itirazınıza gerekçe olan argümanlarınız nedir?
yoksa hiçbir nesnel kanıt,veri sunmaksızın sadece tahammülsüzlüğünüzü mü dışa vurmak istiyorsunuz?amacınız bu değilse demagojiyi bırakın da sadede gelin.gelin ki bizler de sayenizde bilgi sahibi olalım.ne dersiniz?