Üstün Türkler Halk Olan Türkleri Beğenmiyor!
By Korsan Mahyaci Kamil on Ağu 12, 2010 in Karikatür, Serin Devlet
By Korsan Mahyaci Kamil on Ağu 12, 2010 in Karikatür, Serin Devlet
© Copyright Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene! 2007. All rights reserved. Powered by WordPress. Blog Design. XHTML.
30 Yorum
Yazan:Kemalist Muhammed Tarih: Ağu 12, 2010 | Reply
Üstün Türkler derken bu ülkenin aydınlık Kemalist, laik kesimi kastediliyor. Halbuki biz Kemalistler, Atatürk’ün halkçılık ilkesini rehber ediniriz. Halkçı insanların halk düşmanı olması mümkün müdür?
Bizim kendimizi kimseden üstün görmüyoruz. Neden insanları aşağılayalım ki? Kemalizm, halkın iktidarıdır. Halkın çocukları Kemalizmi bu topraklarda yeşertti, korudu bugüne kadar, korumaya da devam edecektir.
Ayrımı iyi yapmak, teşhisi doğru koymak gerekir. Eğer Kemalistler, halkın bir kesiminin yaşam tarzını beğenmiyor, çağdaş olmasını istiyorsa bu kendisini üstün gördüğü anlamına gelmez. Öyle olsa halkın kendisi gibi yaşamasını istemezdi. Herkesin düşüncesine, hayatına saygımız vardır ama daha ilerici olmasını istemenin neresi kötü?
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 12, 2010 | Reply
Fazıl Say ne dedi ? Türk Halkı’nın Arabesk yavşaklığından utanıyorum dedi.
Arabesk dinleyenler yavşaktır dedi mi? Ben duymadım. Yanlışım varsa düzeltin. Ee o zaman ne ? Bugün Taraf’ta son sayfada alay etmiş biri. Capito diye yazılarını bitiren bir adam.
Şimdi de bu karikatür. Beyler, böyle yaparak yavşaklığın alasını yapıyorsunuz. Fazıl Say size ne dese azdır. Arabeskin yavşaklık olduğunu düşünüyorsa bunu söyledi diye adamı linç etmeye kalkıyorsunuz. Nerede kaldı özgür düşünce?
Hele adamın lafını saptırarak jakobenciymiş gibi göstermek nasıl bir çamur atmadır. Halkı her beğenmeyen kendini üstün görüyor mu demektir ayrıca. Karıştırdınız heralde, Kemalistlere sövmüyorsunuz, Fazıl Say’a sövüyorsunuz.
Ha bu arada Fazıl Say’a katılıyorum. Arabesk yavşaklıktır. Arabesk dinleyenlerin geneli de eğitim seviyesi düşük kitledir. Yalan mı?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 13, 2010 | Reply
Valla Bayburtlu da klasik müzik için “Bayburt Bayburt olalı böyle zulüm görmedi” demişti. Birisi de caz için yavşaklık, hip hop için gevşeklik, pop için hoppalık, rock için zevzeklik diyebilir, böyle “salak” bir değerlendirme olmaz.
Neymiş, zaten arabeski toplumun eğitimsiz kesimi dinliyormuş. Vay eğitimlim benim ! Caz dediğin şey ezilmiş zenci halkların müziğidir, blues Arabeskin tam karşılığıdır, yine “eğitimsiz, cühela, alt tabaka negroların” müziğidir öyle bakacaksak. Böyle yavşak bir değerlendirme olmaz. Adam ezilmiş, geçim sıkıntısı içinde, zengin kız-fakir erkek imkansız aşkı duygusunda, arabesk adamın kanına işliyor, derdine derman oluyor, sana ne kardeşim, senin müziğini dinlemek zorunda mı millet! Ulan inadına arabeskçi yapacaklar adamı. Batsın bu dünya!
Yazan:nedret Tarih: Ağu 13, 2010 | Reply
Arkadaşlar liberal olalım derken işi liberal faşistliğe vardırmayalım. Adam bu işin piri yani ona müzik mi öğreteceğiz. Ben de mesela kendi alanımda herkese çok ters gelecek şeyler söylerim ve karşımdakine onu bir türlü anlatamam bu çok normal ve Fazıl Say’ın durumu da aynen öyle. İyi günler.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 13, 2010 | Reply
kimseye zorla istediğim müziği dinletecek halim yok, gidin klasik müzik dinleyin demedim di mi yukarda?
ama bu tarz sakat tabi. “sana ne kardeşim”. bu yaklaşımla eleştiri denen şeyi ortadan kaldırırsınız. “bize ne” ne de olsa.
ha bu arada “eğitimsiz” ile “ezilmiş” farklı şeyler. kastım şüphesiz şu idi: eğitim seviyesi yükseldikçe insanın beğenileri de beraberinde yükselir. eğer bir müzik genelde eğitim seviyesi düşük kitle tarafından dinleniyorsa ben o müzikten şüphe ederim. Ha bu o müziğin tek başına kalitesizliğini göstermez tabi, öyle bir iddiam yok ama bir işarettir. Kaldı ki arabeskin yavşaklığını da buna dayandırıyor değilim. Arabesk kimin dinlediğinden bağımsız olarak yavşak bir müzik türüdür.
Bu arada Orhan Gencebay da arabeskçi değildir! Ona arabeskçi diyen halt etmiştir.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 13, 2010 | Reply
Şüphe ettiğiniz nedir? Siz müzik zevkinizi okumuş kesimin tercihleri doğrultusunda mı belirliyorsunuz? Kusura bakmayın ben zaten sizin herhangi bir müzikten bir zevk alamayacağınızı düşünüyorum. Çünkü müzik öyle karar verip seçilip sevilecek bir şey değildir. Zira siz söylediklerinizin mefhum-u muhalifiyle “yüksek tahsilli okumuş kesim” arabesk dinlemeye başlasa arabesk hakkında şüphe duymayacak ve sevmeye başlayacak birisiniz.
Ben de Serdar Ortaç’ın, Gülben Ergen’in, İsmail YK’nın müziğinden nefret ederim mesela ama bunları seven insanlar var. Onların hislerine etki ediyorsa onlar için doğru müzik demektir, ne haddime ki yavşaklıkla itham edeyim.
Askerde arkadaşlar bana Hakkı Bulut, Kahtalı Mıçı ve Ferhat Tunç dinletmişlerdi; ben de onlara Türk sanat müziği dinletmiştim. Aşağı yukarı aynı tepkileri göstermiştik, birbirimizle dalga geçmiştik nasıl bunları beğeniyorsun diye. (Ferhat Tunç fena değildi bu arada ama 2 dakika sonra bayıyor)
Zevkler ve renkler… Aşağılamanın alemi yok.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 13, 2010 | Reply
ortada bir aşağılama yok. yavşaklık demek aşağılamak demek değil.
ayrıca sanatın her dalı tartışılabilir. yok öyle senin zevkin sana benim zevkim sana muhabbeti.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 14, 2010 | Reply
ne güzel.her şeyi tartışalım diyosunuz.
iyi de fazıl say için kapıldığınız hezeyan neyin nesidir?adam jakobenin önde gideni.bu memleketten gidicem diye triplere giren her halde başkası değildi.sonra da yavşaklık meselesi çıktı.eyvallah da.peki bu duruşa gönderme yapılan bir karikatür neden sizi bu kadar rahatsız edip çileden çıkarabiliyor?
yoksa herkesin jakobeni,kibirlisi kendine mi diyorsunuz.yok öyle muhabbet:)
Yazan:oturanboga Tarih: Ağu 14, 2010 | Reply
Dört beş keman- hep aynı melodiler. Arabesk yapmak için müzisyen olmaya gerek yok. Sözü bir an için bırakıp melodiyi dinleyin, ne fark var aralarında bir sorun kendize. Biraz içli bir parça aynı yaylı sololar, altta aynı dımtıs ritim, birbirinin kopya eserler, istiyen dinlesin. Müzik bu kadarmı ucuz. Fazıl Say az bile söylemiş, adam haklı.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 14, 2010 | Reply
bir de her görüşe liberalizm üzerinden itiraz edilir ya,o da ayrı bir trajedi.yani “türkiye türklerindir”logosu olan ırkçı gazete,onun diğer saz arkadaşları,ergenekoncular,derin devletçi faşist ırkıçılar,statükocular,apoletli katiller…bütün bunlar görülmez de,nedense liberaller göze batıyor.aslında liberallere değil,bu ülkeye gerçekten demokrasi gelmesini istiyenlere duyulan antipatidir bu.öyle ki,gerçek anlamda insan haklarından yana olanlar artık liberal(bazen de hızlarını alamayan karşıtlarınca liboş)olarak tanımlaıyor.yani akılları sıra bir aşağılama tanımı olarak kullanıyorlar.yoksa liberalizmin ne olduğunu sorsan bilmez bir çoğu.her neyse.
neymiş faşiste faşist,ırkçıya ırkçı dendiği zaman bu da(liberalizm kaynaklı)faşizm oluyormuş.vay vay vay!görmeyen de ne incelikli bir sorgulamacılık diyecek.iyi de en pespaye biçimde yapılan eleştiri,daha doğrusu ötekileştirmeye kimsenin sesi pek çıkmaz da,bedri baykamlar,fazıl saylar,bekir çoşkunlar,gandi kemaller olunca neden böyle birden hakseverlikleri depreşiyor birilerinin.yoksa diğerlerine atış serbest de,malum kesimden olanların dokunulmazlığı falan mı var?bilelim de durduk yerde biz de liberal faşist olmayalım:)
yiene de kendilerini böyle taraflı bir mantığa hapsedenlere sormak lazım.yalancıya yalancı,sahtekara sahtekar,faşiste faşist,katile de katil demiyeceğiz de ne diyeceğiz.aman insan haklarına zarar veriyoruz diye hiç suya sabuna dokunulmasın,her türlü hak ihlali asla haber konusu yapılmasın,bu memleketin çanına ot tıkayanlar eleştirilmesin. herkes kafasına göre takılsın,kimseler de ses çıkarmasın,bu mudur yani.
bilemiyorum,kör ideolojilerin etkisiyle çifte standartlı insan hakları savunuculuğu çok nahoş duruyor.sürekli ofsayta düşerek aynı mantıkla haraket edenler sanırım düştükleri çelişkilerin de farkına varamıyorlar.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 14, 2010 | Reply
Fazıl Say’ın öyle bir duruşu olup olmadığı ayrı bir tartışma konusu. Arabesk konusundaki çıkışı üzerinden adamı jakobenlikle suçlayamazsınız. Dolayısıyla o konu üzerinden böyle jakobenci bir karikatür baştan mantık hatasına saplanmış demektir.
Memleketten gitme meselesine gelince, niye bu kadar yadırgıyorsunuz ki? Kim sinirlendiğinde terketme hayalleri kurmamıştır ki bu ülkeyi?
Jakobenlik hususuna gelince, Jakoben halkı aşağıda görmekle kalmaz aynı zamanda kendince ve halkı hiçe sayarak değiştirmeye kalkar.
Bu ülkenin halkı korkunç cahil bir halk, yalan mı? Şimdi ben de mi jakobenim bu tespit nedeniyle ?
Yazan:durhat Tarih: Ağu 15, 2010 | Reply
daha ne desindi?Türk Halkı’nın ne tür mizik dinleyeceği onun üzerine vazife midir?ne hakla ve hangi yetkiyle yavsaklık olarak nitelendiriyor halkın tercihlerini?
böyle bir ukalalık nasıl açıklanabilir?sanat eleştirisi olsa,insan bir tv lerin sığ ve pespaye programlarına bakar bir önce.nereye baksanız bir kültür yozlaşmasıdır almış gidiyor.en rezil paparaziler,cıvık magazinler,dedikodu üzerine kurulan bir kirlilik!ama ne hikmetse fazıl say ve onun zihniyetinde olan bir avuç kibirli eliti bütün bu rezillikler zerre kadar rahatsız etmiyor da,tutmuş insanların müzik beğenisiyle,başörtüsüyle uğraşıyorlar.sanki fazıl sayın batı taklitçiliği sanatına(!)herkes hayran olmak zorunda.peki o zımırtılar kimisine yavşaklığın dik alası geliyorsa ne olacak?
yani bu ülkenin insanına kan kusturulduğu yetmiyormuş gibi densizin biri çıkıyor kendi kültürden,sanattan ne anlıyorsa onu dayatıyor.
ama bu gerici zihniyet alışılmadık yeni bir şey değil.”Devrimci Cumhuriyet”leri değil miydi ki Türk Halk müziğini yasaklayıp batı müziğini şart koşmuştu.şapka medeniyettir diye bu garabet uygulamaya da devrim diyerek kanunlaştırmış ve “muhalefet”edenleri de sallandırmışlardı.
işte faszıl say ve onun zihniyetindeki yobaz laikler bu mirası devralarak bugün insanların alıp verdikleri nefeseten bile kendilerini yetkili ve sorumlu görüyorlar.öyle ki,memleketi terk-i diyar edecek tahammülsüzlüğe ulaşmışlar.dağdaki çobanın oyuyla prfesörünki bir olabilir mi diyen aysun kayacılar işte bu fşist anlayışın temsilcileridirler.bay bekir çoşkun,nasyonal fşist parti chp’ye oy vermeyenlere “göbeğini kaşıyan adamlar”diyebiliyor ahlaksızca.
fakat ne hikmetse demokrasi,insan hakları,bireysel özgürlükler vs üzerine mangalda kül bırakmayanlardan çıt çıkmıyor.dillerini yutuyorlar,üç maymunları oynuyorlar.ve aynı zamnda bu kibri destekleyip alkış tutuyorlar.
peki suskunlukları ne zaman bitiyor?ne zaman ki bu utannç vicdanlarda mahküm olmaya başlar hepsi birden insan hakkı savunucusu kesiliyor.neymiş,bu adamlar linç ediliyormuş!peki milyonların gözünün içine bakarak hakaret edildiğinde,halk pervasızca horlanıp aşağılandığında nerede bu aydın,özgürlükçü geçinenler?sizi gidi sahte solcular sizi!sizi gidi ergenekon artığı sempatizanları,postal yalayıcıları sizi!bir de utanmadan feminist,soyalist,bilmemneci geçinirler ya ona yanarım.hadi ordan!siz kim solculuk kim?gırtlağına kadar faşizmin,gericiliğin hizmetkarı olmuşsunuz da farkında değilsiniz.
ama bu halk artık uyandı.maskeleriniz düşüyor bir bir.kazdıkça sahte yaldızlarınız dökülüyor da siz farkında değilsiniz.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 15, 2010 | Reply
jakobenliğin tanımına hiç gerek yoktu!bu ülke,bu halk bunlardan çok çekti.yani iyi tanıyoruz biz bu güruhu müsterih olun.
“halkı aşağıda görmekle kalmaz fakat aynı zamanda-kendince-hiçe sayarak değiştirmeye kalkar”demişsiniz jakobenlik için.
ben ikisi arasında çok da önemli bir fark görmüyorum.
zaten “aşağı”,”kendinden düşük” olduğuna karar verildiğinde,ardından kendisine benzetme/aynılaştırma da başlayacaktır.ancak her halukarda faşizme çıkar bu eğilim ve asıl düşüncede başlar.ki cumhuriyet dedikleri faşist rejim de bunu yapmıştır.istiklal mahkemeleriyle,şark ıslahat raporlarıyla,türlü imha ve katliamlarla insanlara-ne tür müzik dinleyecekleri de dahil-kültürleri,dilleri,inançları yasaklanmıştır.yasaklar halen de devam ediyor.peki ne adına yapıldı bütün bu zulümler,dayatmalar?elbette kendilerine benzetmek için.
yani artık göz göre göre 1930’ların,40’ların faşizan uygulamaları yaşanmıyorsa,bu,jakobenlerin toplumu aynılaştırma emellerinin bittiği anlamına gelmiyor.
kemalist jakobenlerin sıkıntıları da bu zaten.artık eskisi gibi kültürleri,farklılıkları kendilerine benzetecek hitler,mussolini dönemleri kapanmıştır.halkın,”biz de varız”demesi onları tedirgin ediyor,büyük bir hazım sorunu yaşıyorlar.budur fazıl say gibilerini çileden çıkaran.
yoksa bu memlekette niye yaşıyorum diyecek o kadar çok şey olduğunu ben de biliyorum.biliyorum da yaşanan bunca antidemokratik uygulamaya,hukusuzluğa,adaletsizliğe değil de,arbeskten,insanların giysilerinden,tercihlerinden sıkılıp “gidicem bu diyardan”demeyi elbette yadırgayacağım.yadırgamak ne kelime,kıl kapıyorum böylelerinden.bilmem yeterli oldu mu?
kendinizi nasıl tanımladığınız beni ilgilendirmez.ama bildiğim bir şey var:bilinçli olarak topluma şekil vermeye çalışan,statukoyu sürdürmek adına vicdan ve ahlakını çöpe atan “okumuş,tahsilli” bir yargıç,bir savcı,bir general ya da siyasetçi benim için o “korkunç cahil”dediğiniz kesimlerden çok daha tehlikeli ve çok daha kötü.
açıkçası,millet cahildir diye kestrip atacağıma;milleti cehaletle sınırlayan zihniyeti sorgulamak lazım.hem bu cahalet dediğiniz şeyin kriteri nedir,bir de bunu alsak sizden.
Yazan:Halil Tarih: Ağu 15, 2010 | Reply
TÜRKIYEDE IC SAVAS OLMAYACAK
KONU: TÜRKIYEDE IC SAVAS OLACAKMI
BURCA BAKTIGIM TARIH: 15.08.2010
SAAT: 16.00
MERHABA KARDESIM
TÜRKIYEDE IC SAVAS OLUP OLMADIGI HAKKINDA
BURCA BAKTIM SONUC SUDUR:
– TÜRKIYEDE IC SAVAS OLMAYACAK
– TÜRKLER-KÜRTLER-ERMENILER VE DIGER AZINLIK
TOPLUMLAR BIRBIRLERINI ANALYACAKLAR, DERINDEN
BIRBIRLERININ ACILARINA DERMAN OLMAK ISTEYECEKLER
– BIRBIRLERINI GÖNÜLDEN VE KALPTEN SEVMEYE
ALISACAKLAR
– TÜRKIYE CUMHURIYETINI BIZIM KAHRAMAN ASKERLERIMIZ VE ORDULARIMIZIN NASIL VE
NE GIBI CILELERLER KUDUKLARINI BILECEKLER
– TÜRKIYE MÜSLÜMANLARIN DEVLETI OLDUGUNU
ANLAYACAK VE BILECEKLER
– VATANIMIZDA YASAYAN INSANLAR ARTIK INSANLARI
YALANLARIYLA VE DOLNADIRICILIK METODLARIYLA
ZALIMCE DOLANDIRAMAYACAKLAR, HERKES YÜCE ALLAHIN KUDRETLERI KARSISINDA BIRER HIZMETCILER
OLACAKLAR
– HUZURA KAVUSMAMIZ ICIN, ERKEKLERIMIZ, KADINLARIMI, COCUKLARIMIZ, DEDELERIMIZ VE
NENELERIMIZ MADDI VE MANEVI GÜCLERLE SEYTANIN
ADAMLARINA KARSI GADDARCA AMA DÜRÜST MÜCADELLERIMIZI SÜRDÜRMEMIZ SARTTIR
– SEVGILERIN, SAYGILARIN, INSANHAKLARININ,
SOSYAL ADALETLERIN OLMADIGI TOPLUMLARLA BIZLERIN DOSTLAR VEYA KARDESLER OLMAMIZ
MÜMKÜN DEGILDIR.
YASADIGINIZ DENEYIMLERINIZI, ANILARINIZI
BIZE YAZIN.
TELEVIZYON HASATALIKLARINA COK DIKKAT EDIN,
HABERLERI SADECE TÜRKIYE GAZETESINDEN OKUYARAK
ÖGRENIN, HABERLERE BAKIPTA BEYIN HASTALARI OLMAYIN.
SAYGILARIMLA
Halil
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 15, 2010 | Reply
bir seye yavşaklık demek için hak ve yetki mi gerekiyor ? alla alla. kim veriyor bu yetkiyi ve hakkı ? söyleyin de Fazıl Say ona başvursun. Tabi benim de başvurmam lazım oraya, ben de Arabesk yavşaklıktır diyorum çünkü. Aaa bakın dedim bile, tüh yetkim de yok ama ağzımdan kaçtı napayım. İdare edin artık 🙂
Yazan:durhat Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
tabii ya unutmuştum,burası özgür bir ülke.ne hakkı,ne yetkisi sahi?isteyen kıvırtabilir.tükürdüğünü yalayabilir,yalan söyleyebilir,maskelerle dolaşabilir ve yavşaklığın alasını da yapabilir;insan kendine her türlü kişisizliği uygun gördükten sonra…
atış serbest kim ne kadar rezil olmak istiyorsa doya doya yaşayabilir.
ha aklıma geldi,lafı bilinçli olarak çarpıtan,sözde espri yaparken çirkin bir üslupla alaycılığa sığınan,her türlü ahmaklığı yaratıcılık zanneden tiplerle vakit kaybetmek zaman israfından başka bir şey değil.nokta.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
bu dediklerinizin yukarda alasını yapan biri nasıl olup da bunları söyleyebiliyor doğrusu şaşıyorum. “Arabesk yavşaklıktır” ifadesinden her türlü
ilgisiz anlamı çıkarıp eleştiride bulunan siz değil misiniz ? ukarda yaptığınız eleştirilerin %90’ı konuyla ilgisiz ama sizin pek de konuyla ilgili olmasına ihtiyacınız yok değil mi? Nasıl olsa Fazıl Say’ı jakoben bellemişsiniz bir kere. Alakasız bir sürü şeyi sıraayın ardı ardına. Bu sitedeki yorumlara baktığımda şaşırıyorum bazen. Buluttan nem kapmak dedikleri şey bu olsa gerek. Hapşırmaya hazır tipler var burada hemen.
Lafı çarpıtmışmışım. Alaycı olduğum doğru, ee baştan sona mantık yoksunu yorumlar yaparsanız, mantıklı cevaplar yerine alacağınız bu tür tokat gibi cevaplar olur, değil mi? Sizin aksinize ben bu sitede vakit kaybetmeyi seviyorum. En azından belli bir seviyenin üstünde olduğunuzu düşünüyorum buradakilerin. Yorum yaparken beni haksız çıkarmayın olur mu ?
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
@sevim
sizin sorununuz şu: Fazıl Say’ın “Arabesk Yavşaklıktır” lafından bir sürü şey çıkarmışsını zama bunların hiçbiri doğru değil. Fazıl Say’ın diğer görüşleri, ki buna siyasi görüşleri de dahil, yukarda saydıklarınızı haklı çıkarabilir, çıkarmayabilir de ama bunların hiçbirinin şu an tartıştığımız karikatürdeki Arabesk olayıyla ilgisi YOK! Fazıl Say’ın siyasi görüşlerini eleştirmek için bu konuyu alet etmişsiniz kendinize. Bunu yaparken de Fazıl Say’ın haklı olduğu bir konuda kendinizi haksız konuma düşürüyorsunuz.
hem bu cahalet dediğiniz şeyin kriteri nedir,bir de bunu alsak sizden.
Şüphesiz cehalet göreceli bir kavram. Ben halkın bilim konusundaki cehaletinden bahsetmiyorum doğrusu. Kafasının için yalan dolan bir tarihle, Milliyetçilik zırvalarıyla dolu, dünyada ne olup bittiğinden habersiz bir halk cahildir. Konuyla ilgisi yok ama sizi kıramadım, yanıtladım.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
sevgili editörler
hepsi büyük harfle yazan ….ların yazılarını yayınlamasanız ? Benim göz zevkimi bozmaya kimsenin hakkı yok.
Yazan:hidayet demir Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
kemalcilik = halkçılıkmışş..siz kiim halk kim..
ezanı değiştirmek senin neyine? bu ilericilik mi oluyor şimdi ? o zaman hep beraber ingilizce ezan okuyalım-daha da İLERİ gidelim..
yahut kürtçe ezan okutalım,daha da “halkçı” olalım..
kemalcilik=kemalizm=bullshit
Yazan:Umit Erdal Tarih: Ağu 16, 2010 | Reply
@Kemalist Muhammed:
Kemalist Muhammed’in sorusunu çok samimi buldum. Zannediyorum, samimi Atatürkçülerin pek çoğu da benzer bir düşüncedir. Atatürkçüler, halkı “ilerici” yapmak istiyorlar. Onları kendi seviyelerine çıkartmak istiyorlar. Yoksa, halkın “kötülüğünü” istemiyorlar.
Atatürkçülüğe muhalif olan kesimlerin bu “ilerici” tavırdan rahatsızlığının altında yatan temel neden sanıyorum, esaret problemi.
Benim için iyi olanın ne olduğuna, bir başkasının karar vermesini istemiyorum. Zorla beni “ilerici”, Atatürkçü, “aydınlanmacı” yapmanızı istemiyorum.
Atatürkçüler, en doğrunun kendi fikirleri olduğunu düşünüyorlar. Bizim “iyiliğimiz” için, bizi de kendi “doğrularına” ulaştırmak istiyorlar. Fakat sorun şu ki: biz sizin doğrularınızın, doğru olduğuna inanmıyoruz. Biz kendi doğrularımızı yaşamak istiyoruz. Kendi doğrularımızla düşünmek istiyoruz. Kendi doğrularımıza saygı gösterilmesini istiyoruz.
Okulda, “Atatürkçülük” eğitimi görmek istemiyoruz. İsteyen Atatürkçü olsun, bunda bir sorun yok. Ama neden tüm bir milleti kendinizle aynı ideolojiye inandırmaya zorluyorsunuz? Bırakın, insanlar neyin doğru, neyin ileri, neyin aydınlık olduğuna kendileri karar versin.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 18, 2010 | Reply
“bir sürü şey çıkarmışsınız” dediğiniz,yoruma açık karikatüre-okurun fikrini belirtmesi anlamında-görüşümdür.kendimce bir bağlantı kurdum,doğru veya yanlış.dolayısıyla katılmayabilir,eleştirebilir ve hatta rahatsız da olabilirsiniz.lakin,katılmadığınız vaya rahatsız olduğunuz bir görüşten dolayı insanlar “sorunlu”olmaz.bu bağlamda, görüş ve düşüncelerimden ötürü “sorunlu”olduğumu düşünmüyorum.dolayısıyla itirazınızı-ki gayet doğaldır-fikir ayrılığı olarak tanımlamanız daha isabetli olurdu.
ayrıca,”bunların hiçbiri doğru değil”demekle de iş bitmiyor.mesela doğru olmayan nedir?bu noktada bir argümanınız bulunmuyor.sadece konuyla bağlantısı bulunmadığını belirtmekle yetinmişsiniz.oysa size göre konun dışına çıkılmış olsa bile “doğru değil”dediklerinizi en azından neye istinaden doğru bulmadığınızı belirtmeniz daha yerinde olurdu.kaldı ki dernek,sendika kongresinde felan olmadığımıza göre neden fikirlerimizi sınırlayalım.malum,o tip katılımlarda “gündem maddeleri”ne göre belirli ve sınırlayıcı bir yol izlenir.oysa burası bir fikir platformu ve sizin de bildiğiniz üzere,üzerinde tartışılan konu çoğunlukla farklı boyutlara taşınabiliyor.
peki,-size göre-görüşlerimin tartıştığımız karikatürle ilgisinin olmayışı Fazıl Say hakkında ileri sürdüğüm görüşlerin doğru/yanlış kriteri olabilir mi?olaki konunun dışına çıkmış olayım,bu,görüşlerimin doğru olmadığı sonucuna çıkmaz ki.doğru veya yanlış olması görüşün içeriğiyle ilgilidir.belirleyici olan özdür,muhtevadır;şekilil ve zamanlama değil.
sonuçta gündeme yansımış bir figürü konuşuyor tartışıyoruz.konudan bağımsız ya da alakasız bulunnması bir fikri ne doğru ne de yanlış kılmaz.doğruluk/yanlışlık ölçütü bu olamaz çünkü.şöyle düşünelim:Fazıl Say ya da bir başkası,diyelim ki bir kişi hakkında demagoji veya tutarsızlığı üzerine tartışılıyor olsun…Bu durumda, sözkonusu özne konumundaki kişinin kuşku götürmez farklı eylemleri ya da tartışma ve eleştiriye açık başka yanları konuşulamaz mı diyeceğiz?bu nasıl bir mantık,nasıl bir sınırlayıcıktır,doğrusu anlamış değilim.
bundan hareketle görüşlerimin arkasındayım:Fazıl Say,bu ülkede yabancısı olmadığımız kemalizme has bir kibre sahiptir.ve aynı zamanda jakobendir.her fırsatta da bunu dışa vurmaktan kaçınmamaktadır.bu görüşüme dayanak teşkil eden noktaları fazlasıyla dillendirdiğim için tekrarlamak istemiyorum.ha,haksız bulduğunuz bir nokta varsa buyrun paylaşın.eğer yoksa-ki bu yönde elle tutulur bir itirazınız bulunmuyor-o halda bu ucuz savunma avukatlığı çok da anlamlı değil.
ne münasebet!çatır çatır eleştiriyorum işte.ayrıca alet etmeye ne hacet? zatı alileri ikiyüzlüğü,kibri ve su götürmez jakobenliğiyle zaten arzı endam ediyor yeterince…ama yok bu garabet ideolojik duruşuna karşın bu şahsiyeti eleştiri dışı tutuyorsanız o da sizin bileceğiniz iş.
haklılık/haksızlık meselesine gelince.”kral çıplak”demek haksızlıksa varsın haksız olayım,siz dert etmeyin.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 18, 2010 | Reply
Fazıl Say yumurtlamaya devam ediyor. Şimdi de Sezen Aksu’yu yumruklamaya başladı. Salih Tuna güzel yazmış. Daha düne kadar kol kola sahneye çıktığın kişi, siyasetine uymuyor diye arkadan vurmaktır yavşaklık.
Zat-ı muhteremin jakobenliğini ispat etmeye gerek yok, zaten buna itirazı da yok.
İnsanın müzik/sanat beğenisini siyasi görüşüyle belirlemesi absürdlüğün, cahilliğin daniskası. Bir ara Ahmet Kaya şarkılarını beğendiği halde beğenmeyenler vardı. Sonra Gülben Ergen’in kocası PKK’lı diye (halbuki adam devşirilmiş bir Kemalist) artık Gülben Ergen dinlemeyeceğini söyleyenler vardı. Hala Yılmaz Erdoğan’ın programlarını boykot eden manyaklar var. Şimdi de yıllardır yere göğe sığdıramadıkları Sezen Aksu’ya isim takmaya, aşağılamaya başladılar. Sonra halkın cahilliğinden dem vururlar. Süzme salak bunlar.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 18, 2010 | Reply
hadiseyi ne de güzel özetlemişsiniz sevgili ekrem bey,elleriniz dert görmesin.
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 18, 2010 | Reply
@sevim
tabi kendinizi sınırlamayın canım, bu mantıkla aslında kendinizi çok kısıtlamışsınız. mesela Çin Devrimi’nden falan bahsetseydiniz keşke ya da Afrikalı açlardan. Neden sınırladınız ki kendinizi? Şöyle ferah ferah yayılsaydınız. Biz dinlerdik nasıl olsa. Bu konu Arabesk’in yavşaklığıyla ilgili hanfendi. Siz Arabesk yavşak mıdır değil midir diye tartışacağınıza Fazıl Say’ın konuyla hiç de ilgili olmayan başka başka tavırları üzerine adama saldırıyorsunuz. Buna ahlaksızlık denir. Ben haklı olduğunuz bir konuda ama şu şu konuda da sen böyle abuk subuk laflar etmiştin, demek ki bu konuda da laf söyleyemezsin ya da direkt haksızsın desem hoşunuza gider mi? Siz tam da bunu yapıyorsunuz.
yazdığım tek bir paragrafı 3’e bölmüşsünüz. sizce o yazdıklarım neden tek bir paragraf hiç düşündünüz mü ? Biraz Türkçe bilgisi vereyim. Paragraflar kendi içinde birbiriyle ilinti konuları birarada tutmak için kullanılır. Yeni bir paragraf yeni bir hususa işaret eder. Bir paragrafı parçalarsanız içindeki anlam bütünlüğünü de parçalamış olursunuz. Sonra da yukarda yaptığınız gibi garabet bir yorum tarzı ortaya çıkar ve yorumlarınız da anlam bütünlüğünü kaybetmiş bir ifade nedeniyle tutarlı görünür. Hani Papa demiş ya “New York’ta genelev var mı?”. Lafının kesilip kullanılmasına kızmışdır heralde. Siz de beni Papa’nın konumuna düşürmüşsünüz.
Neyin doğru olmadığını sormuşsunuz. Yukarda anlatmıştım, tekrar edeyim. Fazıl Say’ı Arabesk yavşaklıktır lafı nedeniyle jakoben ilan etmek doğru değil. Bakın sizin aksinize ne kadar netim, demogoji yapmıyorum.
Siz istediğiniz kadar sulandırın, Fazıl Say’ın dediği gibi Arabesk yavşaklıktır. Bu Fazıl Say jakoben olsa da öyledir, olmasa da. Ve bu konunun Fazıl Say’ın jakoben olup olmamasıyla uzaktan yakından alakası yoktur.
Fazıl Say’a çakmak istiyorsanız bunu başka konularda yapın, bu konudan size ekmek çıkmaz. Haklı olduğu bir konuda birine saldırarak haklı çıkmanız mümkün değil çünkü. Olsa olsa komik duruma düşersiniz. Bir de hak yiyen. Hakperest olmak zor şey vesselam.
Yazan:sevim Tarih: Ağu 19, 2010 | Reply
bu sizin doğrunuz,benim değil.size göre FS’ın “Arabesk yavşaklıktır”lafından jakoben olduğu anlamı çıkmamalı.
ben de aksine,FS’ın bu lafı yumutlamakla aslında yavşaklığ’ın daniskasını yaptığını düşünüyorum.
ve ayrıca sizin de ondan aşağı kalır yanınız olmadığına kanaat getirdim.
yeterince açık ve net oldu mu beyfendi?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Ağu 19, 2010 | Reply
Fazıl Say’ın yukarıdaki karikatürdeki “Halk beni anlamıyor, yalnızım” baloncuğunu uzun uzun anlatan bir kitabı var, ismi de “yalnızlık kederi”, Doğan yayıncılık basmıştı. “Halkımı klasik müzikle tanıştırmak zorundayım” hedefi güzel bir hedef. Ama bunu gerçekleştirebilmesi için önce kendisinin halk ile tanışması gerekiyor. Mesela kendisine arabesk dinleyen insanlarla biraraya gelmesini ve onlara arabeskin nasıl bir yavşaklık olduğunu anlatmasını tavsiye ediyorum.
Geçenlerde Afrika’da bir kabileye Mesih İsa’yı tanıtmak için giden bir misyonerin, yerlilerin bu mesajlarla neden ilgilenmediğini çözmeye çalışırken yerlilerin dinine geçtiğini okumuştum.
Klasik müziği halkına tanıtmak isteyen Fazıl bey de, fildişi kulesinden twitler göndermek yerine halkın arasına inmeli.
Yazan:Ahmet Demir Tarih: Ağu 19, 2010 | Reply
Aman diyeyim, iyi ki o misyoneri mideye indirmemişler. Gerçi Fazıl Bey’i yemezler heralde “halkimiz” ama yavşaklıkla ilgili fikirlerinin değişmesine yardımcı olurlar..
Yazan:Blogcular Tarih: Ağu 19, 2010 | Reply
@sevim
gayet net. teşekkürler. en azından tutarlısınız.
Yazan:ali duman Tarih: Ağu 19, 2010 | Reply
esasında bence jakoben olmakta bir şeydir, o yüzden fazıl say’ı jakobenliğe yakıştırmak, jakobenliğe saygısızlık sayılmalıdır. jakobenlik bir duruştur, oysa kişilik bozukluğu ile malul olmak bir duruş değildir.
bu durum tipik bir “kemalist kişilik bozukluğu” durumudur, başka bir ifade ve tanım aramak gereksizdir.
bu kemalist kişilik bozukluğu değil mi, ülkenin en değerli yazarları, ozanları sırf anti-kemalist oldukları için yok sayıldı, bazılarını anımsayalım kimdi onlar;
oğuz atay, sabahattin ali, nazım hikmet, kemal tahir, orhan kemal, yaşar kemal, halide edip adıvar, orhan pamuk ve diğerleri (bu edebiyatçıları yok saydığımızda, geriye kim kalıyor çağdaş türk edebiyatını temsil edebilecek, behçet necatigil mi? ömer seyfettin mi? çevir çevir oku, kişilik bozukluğu ile malul olanlara fazla bile)
bu örnekleri artırmak mümkündür, ancak nevar ki anlayana sivrisinek saz, anlamayana davul zurna az.
“kemalist kişilik bozukluğu”na en son taze kanıt ise nevi şahsına münhasır söz konusu zanaatçının sezen aksu’ya saldırmış olmasıdır.
sizce sezen aksu’ya saldırmak bir jakobenlik midir? yoksa bir kişilik bozukluğunun dışa vurumu mudur?