… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…
By Konuk Yazar on Oca 8, 2011 in FETÖ ve Gülenistler, Kitap Sohbeti
… Müslüman görünüp Müslüman’a tuzak kuranlar üzerine okumak için…
(Son güncelleme: Üçüncü sürüm, 28 Ocak 2014)
Türkçe Olimpiyatlarını ve Türk okullarını sevmiştik. Gözü yaşlı vaizin Amerika’da yaşamasına alışmıştık. 1980 öncesinde komünizme karşı CIA ile işbirliği yapmasına “taktik” demiştik. Fethullah Gülen aleyhine açılan davalardan birinin iddianamesinde“pozitivist felsefeye karşı olmak” ile suçlanıyordu. Biz de karşıydık pozitivizme. “Aferin” dedik, “bizdensin”.
Bugün gerçek şu ki Fethullah Bey’in ekibi manşetle, kasetle hükümet devirmeye çalışan, yalan haberle Türkiye’yi ve Müslümanları sürekli zora sokan çirkin insanların tahakkümü altında. Bizim sevdiğimiz, güvendiğimiz “küçük eller” ise koyun sürüsü gibi suskun. Medyada, devlet kurumlarında, emniyet ve adaletin içinde çeteleşme, ergenekonlaşma var. Gülen cemaati dünya ile uğraşmaktan ahirete vakit ayıramıyor. Gülen cemaati bir cemaatten başka herşeye benziyor.
Kitabın ilk yarısında Fethullah Bey’i ve ekibini öven, yapılan iyi işleri savunan, destekleyen makaleler bulacaksınız. Bugün yaşadıklarımızla birlikte değerlendirince can acıtan bir soru kendini dayatıyor bize: Fethullah Gülen ve kurmayları bizi baştan beri kandırdı mı? Yoksa “küçük eller” dediğimiz masum insanların güzel teşkilâtı sonradan mı kokuştu? Kitabı buradan indirebilirsiniz.
Genel seçimler yaklaşırken başladı Taksim Gezi Parkı olayları. İnsanlar öldü, yaralananlar, tutuklananlar oldu. Taksim’deki sanat galerileri bile yağmalandı. Maddî zarar büyük: Yakılan otobüsler, özel araçlar, iş yerleri. Ancak hâlâ isyancıların ne istediğini bilmiyoruz. Taksim Dayanışma Grubu’ndan çelişkili açıklamalar geliyor. Polisi ya da göstericileri suçlamadan önce şunu bilmek gerekiyor: “Çapulcular” ne istiyor? Daha fazla demokrasi? Sosyalizm? Devrim? Darbe? Elinizdeki e-kitap bu sorulara cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
Kaybedenler Klübü: Anti-demokratik bir muhalefetin kısa tarihi
T.C. kurulurken Hitler, Mussolini ve Stalin başrolleri paylaşıyordu. İki dünya savaşının ortalığı kasıp kavurduğu o korkunç yıllarda “bizim” Cumhuriyet gazetesi’nin faşizme ve faşistlere övgüler yağdırması bir rastlantı mıdır? Kemalistlerin ilâhı olan Atatürk’ün emriyle 80.000 Alevî Kürd’ün Dersim’de katledilmesi, Kur’an’ın, ezanın yasaklanması, imamların, alimlerin idam edilmesi, Kürtleri, Hristiyanları ve Yahudileri hedef alan zulümler de yine Atatürk ve onu ilahlaştıranlar tarafından yapılmadı mı?
Bu ağır mirasa sahip bir CHP ve Türk solu şimdilerde “İslâmî” olduğu iddia edilen bir cemaat ile, Fethullah Gülen’in ekibiyle ittifak içinde. Yobaz laiklerin, yasakların kurbanı olduklarını, baskı gördüklerini iddia ediyor bu insanlar. Ama bir yandan da alenen İslâm düşmanlığı yapan her türlü harekete hatta İsrail’e bile destek vermekten çekinmiyorlar. Tuttukları yol İslâm’dan daha çok bir ideolojiye benziyor: Gülenizm. Millî istihbarattan dershanelere, dış politikadan bankalara kadar her konuda dertleri var. Ama Filistin’de, Doğu Türkistan’da, Irak’ta, Suriye’de, Arakan’da zulüm gören Müslümanları dert etmiyorlar. Acayip…
Türk solu, CHP ve Fethullah Bey… Nereden geldiler? Nereye gidiyorlar? Elinizdeki bu kitap meseleyi tarihsel bir perspektifte ele almayı amaçlıyor.Buradan indirebilirsiniz.
… Darbeler, Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…
Hükümeti devirmek isteyen birileri mi var?
4 Türk bankası çalışanlarını sömürmek, tüketiciyi kandırmak ve haksız rekabetten dolayı çok ağır cezalar yediler. Hemen ardından Türkiye tarihin en büyük anti-kapitalist ayaklanmasını yaşadık. Göstericiler “Sosyalist Türkiye” ve “yaşasın devrim” sloganları atarak orak-çekiçli pankartlar, Deniz Gezmiş posterleri taşıdılar. Tuhaf olan ise bazı bankaların ve holdinglerin bu ayaklanmaya destek olmasıydı. Anti-kapitalist göstericiler 20 gün boyunca İstanbul’un en lüks otellerinden birinde bedava kaldılar. Tuhaflıklar bununla da bitmedi. CNN, BBC, Reuters ve daha bir çok medya kuruluşu bir kaç sene önce, üstelik yabancı ülkelerde çekilmiş yaralı ve ölülerin fotoğraflarını “Türkiye” diyerek servis etti. Tayyip Erdoğan’a destek için toplanan AKP’lilerin fotoğrafı CNN tarafından kazayla(?) “Ayaklanmış Protestocular” olarak yayınlandı.
Dünyada da tuhaf şeyler oldu:
- Türkiye ile neredeyse aynı anda Brezilya’da bir halk(?) ayaklanması başladı.
- Georges Soros’a ait ekonomi gazeteleri Çin ekonomisi hakkında aşırı kötümser haberler yaydılar.
“Kazalar” bu kadar çoğalınca insanlar ister istemez bazı şeyleri sorguluyor:
- Türk bankaları neden sermaye düşmanı, anti-kapitalist bir ayaklanmaya destek oldu?
- Acaba 2008 krizinden sonra kan kaybeden ABD ve Avrupa kaçan sermayeyi geri çekmeye mi çalışıyor?
- Brezilya, Çin ve Türkiye Avrupa ve ABD’deki yatırımları çekmenin cezasını mı ödüyor?
Elinizdeki kitap bu sorulara ve darbe iddialarına cevap arıyor. Buradan indirebilirsiniz.
Kendi ülkesini işgal eden ordu
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarındanYABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleriİÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasaktı. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyordu. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyordu. Rumların ruhban okulları özgür değildi. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyordu. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyordu. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, daha yeni geri verildi. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış
14 Yorum
Yazan:ali yardım Tarih: Oca 8, 2011 | Reply
cemaatle ilgili olarak okuduğum en iyi çalışma. bugüne kadar cemaatle ilgili çalışmalar, ya cemaat mensupları ya da cemaatin yeminli karşıtları tarafından yazıldığından objektiflikten mahrum olan şeylerdi. Doğu ergil’in bilgi birikimi, derinlikli araştırması ve bilim adamı duruşu;neticede cemaati anlamak isteyenler için nitelikli bir kitap ortaya çıkartmış
Yazan:aida Tarih: Oca 9, 2011 | Reply
ülkemizin medar-ı iftiharı hocaefendi hakkında yazılan bu eseri özetlemenizden dolayı tebrik ederim. Hocaefendi dünyanın sevgi ile mayalanmasına çalışan büyük bir insan. Diğer ülkelerde çok seviliyor bizde de çok sevilmesine rağmen bazıları onu anlamakta zorlanıyor. Yazıyı okuyanlar bazı sorularına cevap bulabilirler. Tebrikler Erden bey, elinize kaleminize saağlık
Yazan:hakan Tarih: Oca 9, 2011 | Reply
Dünyanın düzelmesi için izan ve insaf lazımdır. Kendini adamak lazımdır. Fedakarlık lazımdır. Yatarak dünya düzelmez. gönüllüler hareketi adını duymadığımız yerini bilmediğimiz ülkelere arkasına bakmadan gitmektedirler. Bütün dualarımız bu alperenleredir.
Yazan:hüseyin bulut Tarih: Oca 11, 2011 | Reply
Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında tüm dünyada sempozyumlar tertiplenirken ülkemizde çok az sayıda eser vb programların olması bizim kadirşinaslığımıza uymuyor. Doğu Ergil’e ve Erden Özkant’a teşekkürler.
Yazan:exhorder Tarih: Oca 11, 2011 | Reply
fikirleri nurculuğun türk islam sentezi ile birleştirilmesinden ibaret kişi. yani hem nurculuktan etkilenme var, hem de türkçü ve faşist ideolojilerden. internette göz attığım bir kitabında “aminoasitlerden kendiliğinden, tesadüfen hayat başlayamaz. aminoasitlere can veren ancak allah’tır” gibi ifadeleri ile beni iyi güldürmüş bir kişi.
Yazan:abdullah Tarih: Oca 11, 2011 | Reply
exhorder kardeş. Senin gibi internet alimlerine! bu zihin yakışır. Senin bir atom büyüklüğündeki (belki daha küçük) zekanı yaratan da aminoasitleri yaratan da Allah’dır. Bunda gülünecek ne var.
Yazan:hüseyin bulut Tarih: Oca 19, 2011 | Reply
ender bey senin diğer yazılarını da okudum. tebrikler
Yazan:zekeriya kuşlak Tarih: Oca 25, 2011 | Reply
Cemaat hakkında yazılan objektif bir yorum. Eğitim bir milletin kalkınmasının temel şartı. Eğitim olmadan gelecek olmaz. Dünyanın geleceği eğitime bağlı. Sevgi okullarıyla dünyada sevgi yumağı oluşmakta.Emeği geçenlere tşkr ler.
Yazan:hasan Tarih: Oca 28, 2011 | Reply
hoca efendi gibi bi zattı anlamak ve onun dünya görüşünün binde birine bile sahip olmak.imani noktada iinsanı kurtarmaya yeter de artar..ALLAH yaptıkları teblig ve cihatta yar ve yardımcıları olsun..dualarımız hep o hizmet insanlarıyla..
Yazan:exhorder Tarih: Tem 29, 2011 | Reply
boş ideolojiler peşinde. kanımca ılımlı islam gibi takınsada, islamı gerçekten bilen birisi “ılımlı” olamayacağını bilir. Demiyor mu ayette “Hristiyan ve Yahudileri dost edinmeyin, içinizden kim onları dost edinirse, artık o da onlardandır.” diye.
Yazan:Ahmet Somut Tarih: Tem 30, 2011 | Reply
Dost edinmek başka, birlikte yaşamayı öğrenmek başka. Peygamberin kendi zamanında müslümanlar hristiyan ve yahudilerle ticaret yapıyordu, sözleşme yapıyordu. iletişim açıktı.
Yazan:MY Tarih: Tem 30, 2011 | Reply
O ayetteki “Veli” kelimesinin anlami dost degil mürşit.
Yazan:hüseyin bulut Tarih: Eki 17, 2011 | Reply
21. yüzyılın Gandhi’si Gülen
ABD’li profesör katıldığı programda Fethullah Gülen’e övgüler yağdırdı.
CNN Türk ekranlarında yayınlanan 5N1K programına konuk olan Amerikalı tarih profesörü Carter Findley Fethullah Gülen ile ilgili çarpıcı ifadeler kullandı.
“FETHULLAH GÜLEN 21. YÜZYILIN GANDHİ’Sİ”
Program sunucusu Cüneyt Özdemir, düzgün Türkçe’si ile dikkat çeken Findley’e Fethullah Gülen ve Gülen hareketi ile ilgili çeşitli sorular yöneltti. Bu soruları bir Amerikan vatandaşı gözüyle değerlendiren tarih profesörü, ilginç bir benzetmede bulundu.
Fethullah Gülen’i 21. Yüzyılın Gandhi’si olarak gördüğünü ifade eden Findley, Gülen hareketini global bir hareket olarak nitelediğini belirtti.
Yazan:exhorder Tarih: Kas 15, 2011 | Reply
post modern müslümanlık böyle bir şey sanırım. 🙂