Hem Ahiret hem “ticaret”: O çekmecede Kürtlerin haklarını mı arıyorsun?
By Tahsin K. on May 4, 2011 in BDP, Kürtler, Milliyetçilik, PKK, Sivil itaatsizlik
19 Nisan’da Mardin’de bir banka şubesinin molotof kokteyli ile yakılması, 6 Nisan’da ise Diyarbakır Bismil’de terörist cenazesi için toplanan PKK mensupları cenazenin kaldırılmasının ardından bir banka şubesini yağmalaması güvenlik kameraları tarafından tespit edildi.[…] 19 Nisan’da Mardin merkezde bulunan bir banka şubesine örgüt yandaşları tarafından molotoflu saldırı yapıldı. Kamera kayıtlarında yapılan inceleme neticesinde, şehir merkezinde BDP kortejinin söz konusu banka şubesinin önünden geçiş yaptığı sırada, grup içerisinde yüzleri maskele kişiler tarafından saldırı gerçekleştirildiği belirlendi. […] 6 Nisan’da ise Diyarbakır Bismil’deki terörist cenazesinin kaldırılması sonrasında, cenazeye katılan grup Bismil’de iş yerleri ve bir banka şubesine yönelik yağmalama, taşlı ve molotoflu saldırı eylemleri gerçekleştirdi. Banka şubesini yağmalayan grup, bankada soygun yaptı ve kasaları boşalttıktan sonra ayrıldı. Bankanın yağmalanması neticesinde, banka şubesi tamamen harap olurken, büyük maddi hasar meydana geldi. ( Garip bir sivil itaatsizlik videosu)
1992’de Los Angeles’ta Rodney King adlı zencinin 4 beyaz polis tarafından öldürülmesi ve suçlu polislerin beraat etmesinin ardından başlayan olaylarda zenciler mağazaları yağmalamışlardı.
… Bu konu ilginizi çektiyse…
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
1 Yorum
Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: May 5, 2011 | Reply
Ilk önce bireyler kendilerinden sorumlu olmalidirlar. Sözde kutsal devlet bireyleri sekillendirme sevdasindan vazgecmelidir.