Kürt’e asimile edilen Kürtler
By Mehmet Yılmaz on Kas 15, 2011 in BDP, KCK, Kürtler, PKK, şiddet
PKK’nın, KCK’nın ve BDP’nin adına yapılan her açıklama buram buram Kemalizm kokuyor. Makbul vatandaş tasavvuru gibi bir makbul Kürt var. Kürt yemeği, Kürt müziği, Kürt geleneği yok. Hakkâri, Mardin, Van’ın yöresel farkları yok. Sorani yok, Kurmanci yok, Zaza yok. Tepeden inmiş, ideolojik olarak dayatılmış, standart, normalize, yapay bir « Kürtlük » var. Kürtler bu kalıba girerlerse ne âlâ. Yok, « ben ölmek istemiyorum, Kürtlük için yaşamak istiyorum, Kürtçe şiir yazmak istiyorum » diyorsanız siz Türk’ten daha beter bir düşmansınız. Çünkü kötü örnek oluyorsunuz intihar etmek isteyen Kürtlere. (MY)
“Yani, PKK’nin bu ve benzeri eylemlerinin yegâne amacı, ideal olan neymiş? Her şeyin üzerinde olan Öcalan’ın özgürlüğü ve güvenliği. Başka? Bu uğurda “Kürt’ün” karar ve irade düzeyinin dosta düşmana gösterilmesi? Peki, ya pırıl pırıl Kürt gençlerinin hayatları, geleceği, annelerinin yanan yüreği? Tabii ki teferruat. PKK, Kürt gençlerinin varlığını, her şeyin üzerinde tuttuğu lider kültünün ve delikanlılık naralarının varlığına armağan etmiş bir kere.” TAMAMI
… Bu konu ilginizi çekiyorsa…
Süleyman Nazif (1870-1927) Batarya ile Ateş adlı kitabında şöyle diyordu:
“Benim dinim kinimdir… Irkına, vatanına, tarihine ihanet etmiş olan insanların ve milletlerin hiçbirini unutma Türkoğlu! Unutma ve affetme!”
Büyük travmalar, katliamlar ve yok edilme korkusu yaşayan toplumlar geçmişten ders çıkarırken affetmek ile acıları unutmak arasında fark göremiyorlar. (Bkz. PKK’lıları affetmek)
Etnik kökenimiz benliğimizin bir parçası, rengarenk insanlığımızın gerçek bir rengi. Ancak bu renk üzerinden yapılan bir baskı, bu renk “yüzünden” çekilen büyük bir acı sonucu diğer bütün renkler silinebiliyor. Bir başka deyişle IZDIRAPLAR ÜZERİNE YAPAY BİR KİMLİK İNŞA EDİLİYOR. Bir halka yapılabilecek en büyük kötülük bu belki de. Sadece Türk ya da sadece Kürt olmaya mahkûm edilen insanlar giderek insanlıklarını perdeliyorlar. Böylesi halklar ırkçılığa, her türlü şiddet çağrısına kucak açıyorlar. Zira duydukları kin ve nefret onları bıçak gibi bilerken bir yandan da tektipleşiyor, şeyleşiyor.
Bu korkunç dönüşümü Yahudilerde ve Avrupalı Ermenilerde görmek mümkün. Balkanlarda, Kafkaslarda Türk ya da Çerkes olma “suçundan” dolayı bizden önceki kuşaklar da bu şekilde eziyet gördüler. Ölenler bir kez ölürken hayatta kalanlar aşağılanma duygusuyla hergün öldü. Peki ya Kürtler?
“…PKK destekçisi Kürtler adeta hızla koşan bir adamın bir cam panele çarpıp yere yığılma duygusunu tekrar tekrar yaşayacaklar. Camın öbür tarafını görecekler ve camın öbür tarafında akan hayatı gözlemleyebilecekler, belki bedenen o hayatın içinde olacaklar ama ruhen hiçbir zaman o camın öbür tarafına geçemeyecekler. Hiçbir zaman kendilerini camın öbür tarafına akan hayatın parçası hissedemeyecekler…”
Böyle diyordu Emre Uslu. Haklıydı. Sadece Kürt olmak istedikçe Kürtlüğünü kaybeden bir kuşak yetişiyor. Tıpkı Türk ulusalcıları gibi geçmişten, gelecekten hatta kendi gölgesinden bile korkan bu insanlar şiddet için şiddet isteyen örgütlerin, partilerin elinde istenen her şekli almaya hazırlar.
Kürt aydınları kadar Türk aydınlarına da büyük iş düşüyor. İnsan olmadan “Türk” ya da “Kürt” olmanın imkânsızlığını halklarına anlatmak. Okuyacağınız bu kitap aydınların dikkatini tam da bu noktaya çekmek için hazırlandı: Asimilasyon ile şiddet kıskacı içindeki Kürt halkına… Buradan indirebilirsiniz.