RSS Feed for This Post

Son 12 ayda en çok paylaşılanlar

  1. Dikkat Kitap: Derin Marx
  2. Ben sizi hiç sevmiyorum!
  3. Dikkat Kitap: Asimilasyon ile Şiddet Kıskacında Ulusalcı Kürtler
  4. Özgürlük Olmadan Dindarlık Olmaz
  5. Şefkat Tepesi’nin Turkish Kovboyları
  6. MHP’de porno kaset siyasetiyle nereye kadar?
  7. Damarlarındaki Kan Asilse Sorun Yok!
  8. Bab Aziz / Nacer Khemir
  9. Hocam, kadın fitne midir?
  10. MAZLUM-DER, Taraf Gazetesi ve binlerce aktivist salak yerine konabilir mi?

Trackback URL

  1. 4 Yorum

  2. Yazan:sKaya Tarih: Ara 23, 2011 | Reply

    “Sükut ikrardan gelir”

    İki gündür bu sözü düşünüyorum. Her daim sükut, ikrara mı işaret eder diye?
    Etmez herhalde;
    Çünkü bazen “Söz gümüşse sükut altındır” Ama hangi şartlar altında sükut edeceğini bilmek şartıyla.

    Bazen de “Söyleyecek sözümüz yoktur, sükut ederiz”

    Ama kimi zaman “Haksızlığa susan, dilsiz şeytandır”

    Çok konuşmak boş konuşmak değil, söyleyecek sözü varken susmak ne demektir?

    Yoksa “Bir lafa bakarım laf mı diye, bir de söyleyene bakarım adam mı diye”

    Sözüne, özüne inandığım bu platform dilsiz olmuş susuyor.

    Ne bir yazı kaleme alınmış, ne de bir yorum.

    Sanki gündem Fransa ve Ermeni Meselesi değil.

    Sanki Fransa’yı sessizce onaylıyormuş havası hakim.

    Oysa, tam şimdi konuşmak zamanı. Kendini en iyi ifade etmek için fırsat.

    1915’de Ermeniler büyük acılar çekmiştir demek, Ermeni katliamı yapılmıştır demek, hatta soykırım olmuştur demekle, Fransa meclisinin tutumunun aynı şey olduğunu/olmadığını anlatmanın tam zamanı.

    Ama susmayı tercih ediyor “Derin Düşünce”

    “Rober Koptaş”ın cesur yürekliliğini göstermiyor kimse. Bu meseleyi siyasi çıkarlar uğruna kör dövüşüne dönüştürmenin, aslında “1915 de acı çeken Ermenilere nasıl bir haksızlık olduğundan bahsedilmiyor.” Dünya acılar üzerinden çıkar devşirenlerle dolu. Ve kimileri buna alet oluyor.

    Oysa bu platformda Ermenilerin acılarını paylaşan öyle çok şey yazıldı ki. İçten paylaşımlar, bir çıkar gözetmeksizin dile getirilen paylaşımlar. Ama bir kısım tarafından bu paylaşımlar, alet olmak, aracı olmak, hain olmak diye anlaşıldı.

    “Önemli olan sizin ne anlattığınız değil, karşıdakinin ne anladığıdır.”

    Şimdi anlaşılma fırsatı varken, susuyor “Derin Düşünce”

    Derin bir düşünceye dalmış susuyor.

    Ve şöyle anlaşılıyor “sükut ikrardan geliyor.”

    **********************

    Bu yazıyı bilerek alakasız bir yazının altına yorum olarak ekledim. Çünkü amacım polemik değil. Merak eden açar okur, polemik arayanlar değil.

    Saygılarımla.

  3. Yazan:MY Tarih: Ara 23, 2011 | Reply

    Selamlar sKaya,

    siz gündemde olan bu konuda tartismak istediniz belki. Siteminizi hakli bulduk ve bir baslik açtik.

    Diger yazarlari bilmiyorum ama kendi adima konusursam… Söylenmesi gereken ve gerekmeyen o kadar çok sey yazilip çizildi ki bir bilgi ve yorum kirliligi çikti ortaya.

    Hrant Dink aslinda meseleyi çok güzel tahlil etmisti. Onun sözü üzerine söz söylemek için ondan daha güzel fikirler ürettigime ikna olmam gerek. Bu yüzden (simdilik) an susmam gerekiyor 🙂 Tevazudan degil, gerçekçilikten.

    Dua ile

    … Bu konuda okumak için…

    Ermeniler ve Türkler

    Ermeni kimliği var oldukça 1923 model Türk kimliği bozuk bir makine gibi gıcırdamaya devam edecek. […] Neden bize bu kadar benziyorlar? Pastırması, sucuğu, yaprak dolması, müziğiyle, gelenekleri, ailelerine bağlı oluşlarıyla bir de Türk’ten daha fazla Türk mü onlar? Yoksa bu mu bizi sinir eden? […] Artık Anadolu insanının %100 safkan Türk olmadığını, tersine bütün bu etnik unsurların karışımı ve mirasçısı olduğunu idrak etme vakti gelmedi mi? Artık TEK BİR “BİZ” olduğunu, atalarımızın bir kısmının Kürt, diğer bir kısmının Rum, Gürcü, Arap, hatta ve hatta Ermeni olduğunu idrak etmemiz gerekmiyor mu? Buradan indirin.

    Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

    İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

    Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

    Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

  4. Yazan:sKaya Tarih: Ara 23, 2011 | Reply

    Sayın Mehmet Yılmaz

    siz gündemde olan bu konuda tartismak istediniz belki.

    Öyle de algılanabilir belki. Ancak amacım tartışmak değil tartışılmayanları ortaya koymaktı.

    Ahmet Hakan’ın programına Rober Koptaş ile birlikte, Oral Çalışlar ve Uluç Gürkan katıldı geçen gün. Programın amacı Fransa’nın tutumunu tartışmaktı. TARTIŞMADILAR. Hatta programın sonunda bir emekli büyükelçi Fransa’nın tutumunu tartışmak için toplandık ama başka konuları konuştuk deyince. Ahmet Hakan’ın cevabı ilginçti :
    “Tüm katılımcılar Fransa meclisinin tutumunun yanlışlığı konusunda öyle ittifak ettiler ki. Bu konuda tartışmanın anlamı kalmadı”

    Yani Fransa Meclisi’nin tutumu konusunda , Rober Koptaş ile Uluç Gürkan “genel ve yanlış algının tersine” aynı safta yer aldı. İşte bu altının kalın çizgilerle çizilmesini hak eden bir olaydı benim için.

    Aynı safta, omuz omuza ne kadar uzun süre yer alabiliyorsak, birbirimiz anlamamız da o kadar kolay olur. Yoksa ALGI’lar üzerinden birbirimizi yargılarız.

    Böyle zamanlar ALGI’ların gerçeğe dönüşmesine fırsat verecek zamanlardır.

    Emin olun, “Derin Düşünce” nin fikirlerine olumlu bakanlar ile olumsuz yaklaşanların birçoğu acaba bu konuda “Derin Düşünce” ne diyor diye bir göz atmıştır.

    Yine şundan emin olabilirsiniz ki, Ermeni Meselesi kendilerine tabu gibi gelen milliyetçi/Ulusalcı/Hassas (Ne demekse) kesim, susulduğunu görünce, Fransa Meclisi’nin tutumunu onayladığınız algısına kapılmıştır.

    Eğer Mutafyan, Rober Koptaş, Oral ÇALIŞLAR, Yusuf HALAÇOĞLU, Ümit ÖZDAĞ, AKP, CHP, MHP mesele üzerindeki bir konuda bile aynı safta birlikte yan yana durabiliyorsa bu az bir şey değildir. Bunun üzerine bir gelecek inşa edilmeye başlanabilir.

    Bunu ısrarla vurgulamak ise kendini tekrar etmek değildir bana göre.

    Bu arada beni yanıltmayan ilginiz ve inceliğiniz için çok teşekkür ederim.

    Saygılarımla.

  5. Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Ara 23, 2011 | Reply

    Ermenilerde insan. Allahin yaratiklaridirlar.
    Kücük Asya’ da yüz yillarca baris icinde müslümanlarla yasamislardir.Osmanlili devletinde önemli görevlerde bulunmuslar. Sonradan baslarina gelenler malum. Türkiye Cumhuriyeti Osmanlinin devamidir onun icin Ermeni meselesinin cözümü Türkiyenin elinde. Atalarimiz hata yaptiysa bu kabullenmeli. Cereme ödeyeceksek ödemeliyiz ve on paralik batilinin dilinden kurtulmaliyiz.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin