Liberal politikalar demokrasiyi ezerken…
By Tavit Kilimciyan on Şub 12, 2012 in Demokrasi, Ekonomi, Kriz Çıkarma Özgürlüğü, Liberal Totalitarizm
Yunanistan’da bugün kritik bir gün. Yeni kredi anlaşmasının onaylanması için kemer sıkma paketi oylanacak. Liderler vekilleri uyardı: Onay yoksa, bir daha seçilemezsiniz!
“… Yunanistan’da hükümeti oluşturan siyasi partilerden PASOK ve Yeni Demokrasi Partisi’nin liderleri, 130 milyar avroluk yeni kredi anlaşmasının onaylanması için parti gruplarında milletvekillerine çağrıda bulundu. AB ve IMF tarafından istenen yeni tasarruf önlemlerini içeren ikinci kredi anlaşması ile hükümetin özel sektör kreditörleriyle yaptığı PSI (özel sektör katılımı) tahvil takası anlaşması, yarın parlamentoda yapılacak oylamadan önce parti gruplarında tartışıldı.
Bu milli bir konu
Yeni Demokrasi Partisi lideri Andonis Samaras, partisinin milletvekillerinden, yeni anlaşma ile PSI anlaşmasını onaylamalarını istedi. Samaras, anlaşmayı onaylamayanların gelecek seçimlerde partisinden aday olmayacağını belirtti. PASOK lideri Yorgo Papandreu da, bugün tüm dünyanın gözünün Yunanistan’da olacağını belirterek, herkes için sorumluluk zamanı olduğunu ifade etti…” TAMAMI
… Bu konuda okumak için…
Önceki makaleler
- Avrupa batmayacak, çoktan battı çünkü…
- Sürdürülebilir Şerefsizlik: Çin ve Avrupa
- IMF neden Krizi körüklemek istiyor?
- Avrupa Muz Cumhuriyeti’nde darbe mevsimi…
- Piyasa Demokrasiyle Savaşırken
- Yunanistan kumar masasında ütülüyor…
Ve bir kitap:Liberalizm Demokrasiyi Susturunca…
Halkın iradesi liberalizm ile çatışırsa ne olur?
Demokratik yolla yönetilen bir ülkede halkın tercihleri daha güçlü, bazen daha “sosyal” bir devletten, kolektif dayanışmadan, yüksek asgârî ücretten yana olabilir. Yani daha az liberal bir devletten. Peki halka rağmen dayatılmalı mıdır liberalizm? Mal, hizmet ve sermayenin serbest dolaşımı uğruna halkların iradesi çiğnenebilir mi?
2008′de başlayan ekonomik kriz sürmekte. ve ABD, Fransa, Almanya gibi “batamayacak kadar büyük” devletler dahi zorlanıyorlar. Halk için kurulmuş, halkın vergisiyle yaşayan batılı ulus-devletler finans sektörünün emrine girmiş gibiler. Eğitim, sağlık ve güvenlik hizmetlerine ayrılan bütçeler kırpılırken batan bankaları kurtarmak için yüz milyarlarca dolar harcanıyor. Alın terinin finans kurumlarına peşkeş çekilmesini istemiyor insanlar, protesto ediyorlar. Ama batılı ulus-devletler ısrarla hatta bazen polis copuyla finans sektörünü savunmaktalar.
Ne oldu? Bütün nüfusun binde birini bile temsil etmeyen bankacıların çıkarları geri kalan %99.99′un önüne nasıl geçti? Alıp satma, üretip tüketme özgürlüğü nasıl oldu da halkları finans sektörünün kölesi yaptı?
Liberal düşünürlerin içinde Hayek ve Mises gibi peşinen anti-demokratik duruş almış bir çok isim var. Ancak batı demokrasileri bu gerçeği yeni keşfediyorlar. Dünyaya özgürlük dersleri verirken kendi demokrasileri liberalizmin ağırlığı altında çökebilir. Okuyacağınız kitap halk iradesi ile liberalizmin savaşı üzerinedir. (Eserlerinden istifade ettiğimiz fikir adamları: Edmund Burke, Ludwig Von Mises, Friedrich A. Hayek, Atilla Yayla, Karl Marx, Hannah Arendt, Alexis de Tockeville, Alexandre Soljenitsyne, Noam Chomsky, Ignacio Ramonet, Max Weber) Kitabı buradan indirebilirsiniz.
4 Yorum
Yazan:amarat Tarih: Şub 13, 2012 | Reply
Açıkçası sizin liberal politikalardan ne anladığınızı bilmiyorum ama devletlerin çıkıp ekonomiye bu kadar müdahale ederken bunun liberalizm olmadığını anlayacka kapasitede arkadaşlar olduğunuzu biliyorum. Bu yüzden liberalizme “çakmak” istiyorsanız başka kulvarlardan gelseniz daha iyi gibi sanki.
Yazan:Falcı Tarih: Şub 13, 2012 | Reply
ne güzel ne güzel, Hayek’ten bile daha liberal okurlar var demek ki içimizde 🙂
Yazan:Sibel P. Tarih: Şub 13, 2012 | Reply
Zorla liberal ekonomi sokulan kimi Afrika ülkeleri ve kimi Güney Amerika ülkeleri bu sözlere ne diyebilir? Ya ingiliz halkı? Thatcher iktidarında devlet hastahanesi, devlet okulu filan minimal hale indirilmedi mi? Yoksa sayın Amarat Margret Thatcher hanmefendinin liberal olmadığını mı söylüyor?
Yazan:K.Y. Tarih: Şub 13, 2012 | Reply
Yunan halkının demokratik gücü ile Avrupa bankalarının ekonomik gücü çarpışıyor. Konu devletlerin ekonomiye müdahale edip etmemesi diil. konu ülkeyi kim yönetiyor? Halk mı yoksa bankalar mı? “Ulusal borç” bir silah olarak kullanıldı mı? yunan halkı ve yunan ülkesi kimin kontrolünde? “Liberal bir diktatörlük demokrasiden iyidir” diyen kimdi? Türkiye’nin liberalleri bu adamları neden hala yerden yere vuramıyor?