Kâfirin silahıyla mücahid olamadılar
By Aisha Benghazi on Eyl 23, 2012 in Barış, islamcilik
Her isyan devrim değildir, her devrim adil değildir
“… Bingazi kentinde 30 bin kişi, ülkenin birçok yerinde kontrolü elinde tutan silahlı milislerin yasaklanması talebiyle protesto düzenledi. Ensar El Şeria ile Rafallah Sehati’nin merkezleri basılırken, olaylarda 4 kişi öldü. Libya’da, ülkedeki istikrarsızlığın kaynağı olarak görülen ve son olarak ABD Büyükelçisi Chris Stevens’ın öldürülmesinin ardından yeniden gündeme gelen ‘merkezi otoriteden bağımsız silahlı militan gruplara’ yönelik tepkiler, dev gösterilerle sokağa taştı. Bingazi’de 30 bin kişi, milislerin yasaklanması talebiyle gösteri düzenledi. Eylemcilerin hedefinde, Kaddafi rejiminin devrilmesinin ardından ordu ve polis birimlerinin yeniden oluşturulmaması sebebiyle ülkenin birçok yerinde kontrolü elinde tutan silahlı milisler vardı. ‘Milislerin yasaklanmasını ve hükümetin güvenliği sağlaması için milislerin yerine geçecek polis teşkilatı geliştirmesi’ talebinde bulunan eylemciler, ‘Ordu, polis nerede’ ve ‘Bingazi tuzağa düşürüldü’ yazılı pankartlar taşıdı…” (TimeTürk)
Bu konudaki makaleler
- Libya: Kâfirin silahıyla mücahid olunur mu?
- Onlar Ahmet Davutoğlu’dan özür dileyecekler
- Libya: ABD ve AB, NATO Müdahalesini Haklı Çıkarmak İçin İç Savaşı Teşvik mi Ediyor?
- Kaddafi’ye dost kazığı
- Sarkozy tehlikeli bir viraja girdi…
… Biraz okumak için…
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
Müslüman’ın Zaman’la imtihanı
Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.