Faiz lobisi neden şimdi harekete geçti?
By Jonathan Kucukarabaci on Haz 16, 2013 in AKP, Ekonomi, Liberal Totalitarizm
“… Faiz lobisi bazen de siyasi istikrarsızlığı artırarak nihai hedefleri olan TL’yi düşük değerden satın alarak faizin yükselmesine neden olmakta ve böylece TL’nin değerlenmesini amaçlamaktadır. Zira TL’nin değerinin düşmesi ile yatırımcının kârı arasında doğru orantı vardır. TL’deki değer kaybından bu derece yüksek kazanç sağlayan yabancı yatırımcılar ve Türkiye’deki ortakları varken, madalyonun diğer yüzünde Türkiye ekonomisinde ciddi biçimde zarar gören iyi niyetli yatırımcılar da yer almaktadır. İyi niyetli bu yatırımcılar borçlanmalarını daha yüksek faiz ve değeri yükselen parayla yapmak zorunda kaldıkları için kur değişikliğinden ve yüksek faizlerden ciddi şekilde zarar görmektedirler. Bu durum ithalatçıları ve döviz borcu olan piyasa katılımcılarını da zor durumda bırakmaktadır. İthalatçıların maliyetlerine yansıyan bu durum makroekonomiyi de cari açık kanalıyla vurmakta, ihracatçıların düşük değerli TL’den sağladıkları kazancı bir anlamda egale etmektedir. Bu nedenle faiz lobisi kendi çıkarları ve haksız kazançlarını sürdürmek için faizleri yüksek tutacak spekülasyonlar yapmaktadır […]
ABD merkez bankasının genişleyici para politikaları ile ilgili söylem değişikliğinin tüm dünyadaki mali piyasalar üzerinde olumsuz etkilerinin olduğu ve yabancı yatırımcıların gelişmiş ülkelerde çıkış yaptığı dönemde Gezi Parkı olaylarının meydana gelmesi rastlantı değildir. Çünkü, yabancı yatırımcılar ülkeden çıkarken ülkedeki faizin artmasını istemektedirler. Zira, faiz yükselirse Türk Lirası’nın dövize karşı değeri yükselmektedir. Bu nedenle faiz lobisi kendi çıkarları ve haksız kazançları için faizleri yüksek kalmasını sağlayacak spekülasyonlar yapmaktadır …” (Prof. Dr. Erdal Tanas Karagöl – Yıldırım Beyazıt Ünv.)
… Bu konuda makale okumak için…
- Tayyip Neden Devrilmedi?
- Tayyip Erdoğan’a karşı küresel bir komplo var mı?
- Bu hesap tutmayacak
- Gezi Parkı “içeriden” nasıl gözüküyor?
- Gezi Parkı komplo teorisi mi yoksa gerçek komplo mu? (Video)
… Bu konuda e-kitap okumak için…
Atina’da, Roma’da, Madrid’de ve Washington’da artık halkın değil bankaların dediği oluyor. Batı’da demokrasi geriliyor, yeni bir düzen kuruluyor. Alıp satma özgürlüğü nasıl oldu da halkı bankaların kölesi yaptı?
İnsanî değerlerin değil maddî değerlerin hakim olduğu her toplum kendi arsızlığı altında ezilmeye mahkûm aslında. Thomas Jefferson, George Washington, Max Weber, Hannah Arendt, Karl Marx ve Alexis de Tocqueville’in eserlerinde ısrarla üzerinde durulan bir mesele bu. Zenginleşmeye ve para ile daha çok haz almaya odaklanan insanlar bencilleşiyorlar. Siyasetten, cemiyetin dertlerinden uzak, oy kullanmaya bile üşenen bir güruh çıkıyor meydana.
Tam da bu yüzden Batı’da demokrasinin en büyük düşmanı batılı insan modeli oldu. Kendini özel hayatına hapseden, lüks tüketime, tatile, konfora odaklanan batılı insanlar politikadan uzaklaştılar. Bu refah toplumunun bireyleri diğer insanların dertlerine duyarsızlaştı. Para bu süreçte kutsallaştı. Yine bu yüzden bankalar ve bankacılar ilahlaşarak hukukun üstüne çıkabildiler.
İşte bu fikrî zemindir sermayeyi aşırı büyüten, savcıları, hakimleri bile etkisiz hale getiren. Bankacılarına söz geçiremeyen batı toplumları tıpkı 1980′lerde ordusuna söz geçiremeyen Türkiye’nin durumuna düştüler… Peki 2008 ekonomik kriz süreci nasıl gelişti? Krizi tetikleyen ve büyüten ne oldu?
Bize yansıtılanın aksine, 2008’de Amerikan emlâk sektöründen başlayan kriz öngörülemez bir felaket değildi. Yapılan düpedüz bir piyasa darbesi idi aslında. Tasarlanmış, planlanmış, yürürlüğe konmuş bir operasyon. Bu operasyonu yöneten insanlar daha 1980’lerde Batı adaletinin üzerine çıkmışlardı. Krizi frenleyecek yasal engelleri bir bir kaldırdılar, krizin küreselleşmesini sağlayacak mekanizmaları yine onlar kurdular. Yaklaşık 40-50 kişilik bir ekip. Kriz sürecinden zenginleşerek ve güçlenerek çıktılar. Banka kurtarma operasyonlarıyla halen zenginleşmekteler.
Elinizdeki 60 sayfalık bu e-kitap Batı’da demokrasinin gerileme sürecini sorguluyor:
- Demokrasinin zayıf noktaları nelerdir? Bankalar nasıl oldu da halkın iradesini ayaklar altına alabildiler?
- “Hukuk devleti” diyerek örnek aldığımız demokratik ülkeler neden bu Piyasa Darbesi‘ne engel olamadılar?
- Askerî darbelerden yakasını kurtaran Türkiye’de hükümet Piyasa Darbesi ile devrilebilir mi?