Gezi Parkı: Kür mü yoksa kürtaj mı?
By İbrahim Becer on Haz 17, 2013 in CHP, devrim, Gezi Parkı terbiye edilebilir mi?, Kemalizmin Zararları, şiddet, Türk Solu
‘Gezi Parkı’ adına yapılan tüm bu barbarlığa, yakıp yıkmaya, bu Vandallığın geçirdiği on dokuz günlük sergüzeşte baktığım zaman, iki kelime durumu çok iyi açıklıyor: Erken Doğum!
Aslında sekiz ay daha dişlerini sıksaydı bu rezaletleri bu ülkeye yaşatanlarla, oturdukları yerden avuçlarını ovuşturarak kargaşadan önlerine düşecek bir parça kemiğin peşindeki hazımsız kitle zaten rutin aşağılanma seansını bir şekilde atlatacaklardı. Neticede sandık yine ortaya gelecek, halk yine bunlara yüz vermeyecek ve onlar yine halkın göbeğini kaşıdığından falan yakınacaklardı. Fakat ters bir hareket neticesinde sancılar erken başladı ve zaten olmayan kıymetlerini, gerçek yüzlerini bu halka sekiz ay önceden gösterdiler o kadar.
Başbakan’ın muhatabını küçümsemek amacıyla sık sık kullandığı bir argüman var ki, bende hep içinin doldurulması gerektiği hissi uyandırmıştır. Sizin de kulağınıza çalınmıştır muhakkak ‘…bunlar iki tane keçiyi bile güdemez’ cümlesi. Neyse ki bu cümlenin içini, dışını doldurmak da bu günlere nasip oldu; Başbakan’ı, memleketi satmakla itham eden bu yığınlar, destekçileri ve onların ağa babaları 19 günde Taksim meydanını PKK, SDP ve DHKP-C’ ye taksim ederek, ne menem bir beceriksizlik potansiyelini içlerinde barındırdıklarını dosta düşmana bir kez daha gösterdiler.
Daha en başından, ‘bu hesap tutmayacak’ demekle kalmadım bir de üşenmedim yazısını yazdım bu başıbozuk isyanının. Bu bir ‘çevre eylemi’ değildi ve olmayacaktı. Mesele çevre olsaydı, Ankara’nın bir yılda yarattığı yeşil alanın, İzmir’in tarihinde ulaştığı rakamdan fazla olduğu gerçeğinden yola çıkarak, ‘balkondan sabah namazına giden cemaate ana avrat küfür eden hemşerilerimin’ yerin dibine geçmesi gerekirdi. Tabi ki mesele o değildi ve bu huruç hareketinin aslının ortaya çıkması için şafak erken söktü onlar için, sadece o kadar.
‘Medeniyet üslup demektir’ der Cemil Meriç ve başarılı bir tespittir. Üsluba cesaret de dâhildir ki, bunu da herhalde cemi cümle bugün daha iyi anlamıştır. İlk gün ‘Mesele üç tane ağaç değil arkadaşım, hala anlamadın mı’ diye tweet atan Mehmet Ali Alabora’yı, iki gün önce televizyonda ‘ben ettim, siz etmeyin’ diye ağlarken görünce midem bulandı. Keşke onun da yanında ‘dik dur eğilme, bu seyirci seninle’ diyecek sevenleri olsa diyeceğim ama bu sefer de ‘taban- kaltaban’ ikilemine takılıyorum. On günde korkusundan, isyana yeltendiği devletten ‘koruma’ isteyen bir tellalın çağırdığı kalabalıktan siz ne bekliyordunuz ki?
Bir kere daha anlatalım ; Adına Devrim mi dersiniz, isyan mı, huruç hareketi mi ne derseniz deyin bunun bir bedeli vardır ve bu bedelin birileri tarafından ödenmesi gerekir. Liderler de her zaman bu bedeli en ağır şekillerde ödeyenler arasından çıkmıştır. Araştırdığım kadarıyla, yazlık beldelerde parmak arası terlik, üstüne bermuda şort giyip de sadece yürüyerek devrim yapan bir millet dünya üzerinde vaki değil. Hele hele, sıcacık evlerinden sadece tweet atarak hükümeti düşüreceğini sanan koca koca adamlara da bu dünyada ağzıyla gülmezler. ‘Fransa’da hapse düşmemiş, dayak yememiş, sabıka almamış solcuya sadece gülerler’ diyor Cemil Meriç. Meraklısına kısa bir Sartre biyografisi tavsiye ederim. İyi niyetle orada olanları tenzih ederim ama dört tane başıbozuk yakıp yıkacak ve maroken koltuğundan kıçını bile kaldırmadan bu hengâmeden bir devrim kotaracak adamın aklından da şüphe ederim.
Üsluptan bahsediyorduk, devam edelim; Devam edelim çünkü bu huruç hareketine bilindik tava-tencere çalma, kalpaklı Atatürk resminin basılı olduğu bayraklarla yürüyerek katılım sağlayan arkadaşlar on dokuz günde kimlerle yan yana geldiklerini görsünler. Ve dahi anlasınlar artık seçimle gelenin ancak seçimle gideceğini. Ama idrak dediğimiz o meleke, belli ki mevki-makamın çok ötesinde Allah’ın lütfetmesiyle ilgili. Öyle olmasaydı şayet koskoca CHP’nin Genel Başkanı daha ilk gün ‘saldıracağız ve düşüreceğiz’ der miydi? Hadi ‘dedin’ diyelim, o da Mehmet Ali Alabora gibi sıvışıp kaçar mıydı? Ya da en acısı, sahiplenmeye çalıştığı eylemciler tarafından kovulur muydu? Oysa ki üzerine düşen, halkının ondan beklediği her şeyi yapmıştı CHP. Ne kadar lacileri de çekse, rugan ayakkabı da giyse, ‘aslına rücu etmek’ konusunda kimse CHP’yle yarışamaz. Kameralar önünde polise ana avrat küfür etmek, biraz daha ortalık karışırsa borsanın çökeceğini etekleri zil çalarak duyurmak, Başbakan’ın anasına küfür eden üç beş tane sokak serserisine harçlık vermek de dahil her şeyi ama her şeyi yaptı CHP. Bir tane cesur adam takıldı objektiflere Toma’nın önüne uzanan, o da uyuşturucu satıcılığından aranıyormuş apar topar aldılar.
Oysa ki Devrim dediğin olay, toz duman dağılınca öyle ya da böyle bir sembol çıkarır değil mi. Ana akım medya, takip edebildiğim kadarıyla bir ara ‘kırmızılı kadın’ efsanesi yaratmak istedi ama eylemcilerden gelen ve içerisinde barbarlık içeren görüntüleri, değil kırmızılar giymiş bir kadın, son gün çırılçıplak soyunmuş bir adam bile bastıramadı. Sayısız dükkân yağmalandı, hırsızlık alenen yapıldı, yüzlerce araç kundaklandı, yüz milyon TL’nin üzerinde hesap bu çapulcular tarafından bu ülkenin üzerine yıkıldı.
Ahir ömrümde, ne kadar pespaye olursa olsun bir fikrin, bir hareketin bu kadar acziyet içinde olduğuna ilk defa şahit oluyorum. Sabah işe giderken yolumun üzerinde olan gazete bayisinde Aydınlık, Sözcü ve avanelerinin manşetlerini görünce ‘hey yavrum hey’ diyebildim sadece. Avrupa Birliği, Türkiye’nin müzakereci olduğunu unutup ayar vermeye kalkınca bu Ulusalcı Medya da balıklama atlamıştı meseleye. Çok değil, on sene öncesinde İMF’nin kapısında para dilenen bir Türkiye bunların Ulusalcı namuslarına halel getirmemişti anlaşılan. Ya da AB’nin herhangi bir parlamenterinin Diyarbakır’a gelip Kürt meselesi hakkında racon kesmesi hakkında ne hissetmişti bu arkadaşlar. Örnekler çok da, bizim geleneğimizde düşküne vurmak yok; bundan sebep de bu cenahdan bir Allah’ın kulu, ne başörtülü bir kadını bebeğiyle yerlerde sürüyen üç tane köpeğin suratına tükürmüştür bugüne kadar ne de sabah namazına giden cemaate küfür eden üç tane balkon piçine laf yetiştirmiştir benim bildiğim. Çünkü onlar bilir ki ‘ebedileşmek, ne olursa olsun bir köpeğin de hakkıdır’ ve köpek bu hakkı ancak kendi liyakatiyle alır. Çünkü öyle diyor Mevlana: ‘Ne eşekten ne de köpekten şeker esirgenmez. Lakin, yaradılışları gereği biri ota, diğeri de boka düşkündür’.
‘Battığını gördüğü şeyin doğmasını beklemek’ bu hareketin bir geleneğidir ve başta 28 Şubat olmak üzere her zaman meyvesini almıştır bu davanın müntesipleri.
Diğerlerine gelince, bu kadar eciş bücüş adamın bir devrime imza atmasını bekleyecek kadar saf oldukları müddetçe, çok aylar doğar batar onlarsız, onlar olmadan daha çok ayların on dördü gelir haberleri olsun.
Neyse ki, onların düşecekleri rezil durumu ‘Bir külah kapmaksa şayet bunca hırsın gayesi /Kendi namusun olur er geç onun sermayesi’ diyen Akif bize önceden müjdelemişti de hazırlıksız yakalanmadık.
…Kemalcilik ve Atatürkizm üzerine e-kitap…
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir…Buradan indirebilirsiniz.
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış
18 Yorum
Yazan:Settar Tarih: Haz 17, 2013 | Reply
“Bize karşı darbe yapacaklar” diye ağlaşıp duranlar ilk fırsatta askeri sivil halka karşı kullandı: https://twitter.com/_ElifYilmaz_/status/346077592123756544/photo/1
Bu kadarsınız işte… Şimdi hiç retorik yapmayın, o sahte mağduriyet edebiyatınızı bir dahaki iktidar mücadelenizde yine şerefli insanları kullanmak için saklayın.
Yazan:asker Tarih: Haz 17, 2013 | Reply
ne var o fotoda? yakamadiginiz kamyonlari mi cektiniz?
Yazan:Mustafa G. Tarih: Haz 17, 2013 | Reply
sn settar siz neyi örtüyorsunuz kuzum? siz herhalde ev geçindirmenin ne demek olduğunu bilmiyorsunuz!!!! “mağduriyet edebiyatı” yok gerçek mağduriyet var.hayvan herifler dükkân yaktı. ekmek teknesi, minibüsü, dükkânı yanmayan esnaf da 15 gündür kan ağlıyor binlerce aile 15 gündür para kazanmıoyr. çünkü bu “hak savunan” gerzekler sürüsü barikat kurup caddeleri kapattı!!! banka borçlarımızı kim ödeyecek? kiramızı kim ödeyecek? çocuklarımızın okul taksitlerini kim ödeyecek? güneş gözlükle, parmak arası terlikle devrim yapmaya gelen bu aptallar sürüsü mü?
Yazan:Settar Tarih: Haz 18, 2013 | Reply
topla tufekle mi gelmeleri gerekiyordu? eylemlerin sivilligini ve samimiyetini kendiniz itiraf ediyorsunuz, dalga gececegiz derken.
hem kim soyledi devrim yapacaklarini? adam yerine konmak talebi ne zamandan beri devrim hevesi oldu?
Yazan:my Tarih: Haz 18, 2013 | Reply
Settar bey/hanim kardesim,
asagidaki panoyu (Gezi’nin talepleri) yazanlar herhalde 23 nisan çocuklari degil di mi?
Peki TV’de canli yayinda Basbakani Menderes gibi asmaktan bahseden Levent Kirca roma imparatoru muydu?
sizinle tartisanlarin zekasina saygi duymaniz gerekmez mi?
Yazan:Mustafa G. Tarih: Haz 18, 2013 | Reply
@Settar
ben nediyorum?
“hayvan herifler dükkân yaktı. ekmek teknesi, minibüsü, dükkânı yanmayan esnaf da 15 gündür kan ağlıyor binlerce aile 15 gündür para kazanmıoyr. çünkü bu “hak savunan” gerzekler sürüsü barikat kurup caddeleri kapattı!!!”
siz ne diyorsunuz?
“topla tufekle mi gelmeleri gerekiyordu? eylemlerin sivilligini ve samimiyetini kendiniz itiraf ediyorsunuz, dalga gececegiz derken.”
toplari tüfekleri yoktu iyki. bir de o eksikti.ne sivili? ne samimiyeti?ekmegimizle oynadilar diyorum.neden anlamiyorsunuz? yoksa siz hiç para kazanmadiniz mi hayatinizda? baba parasi yiyen o solculardan misiniz? hayret yaaa!
Yazan:Gamze Tarhan Tarih: Haz 18, 2013 | Reply
Sn Settar,
siz “sivil gösteri / sivil direnis” deyince ne anliyorsunuz? sivil itaatsizlik yapan biri kanunlari çigneyebilir ama yakip yikamaz.sacma bir kanun vardir, mesela Kürtçe yasaktir. Gidersiniz TV’de Kürtçe konusursunuz.icabinda hapis yatarsiniz.O kanunun saçma oldugunu ispat edersiniz.cunku siz Kürtçe konusurken kimse zarar görmez.
oysa Gezi parki göstericileri aptalca bir siddet gösterdiler. o zaman mesele politik olmaktan cikti, adi bir asayis problemi oldu. bilmem anlatabiliyor muyum?
herkes siddet yapmadi derseniz? evet, ama mademki siddet var, o zaman hakikaten sivil, hakikaten demokrat olanlarin meydani terk etmesi gerekirdi. aptal gibi orada durup canli kalkan olmanin ne alemi vardi?
Yazan:Sebnem Tarih: Haz 19, 2013 | Reply
Şu tweete katılıyoum, cadı avı yaşanan şu süreçte önemli bir değerlendirme:
eksihabermas @
Komplo teorisyeninden demokrat, nefret söylemcisinden sivil lider, güç fetişistinden makbul vatandaş, tetikçiden saygın gazeteci yaratan düzen.
Evet bu “düzen” de mütedeyyinler ne kadar da Kemalist refleksler kazandı farkında mısınız?
• Sürekli dış mihrakları suçlamak, komplo teorileri üretmek
• Zor durumda kalınca asker kartını ortaya çıkartmak
•Sokaktaki eylemcilerin hepsini “provokatör” ve “yakıp-yıkan marjinal” olarak görmek
Sokaktaki adamın devrim yapmak gibi bir derdi yok, olan varsa da çoğunulğa mal edilemez, demokratik haklarını savunuyor insanlar, medyada gördüklerine bir daha bakın çünkü o medya, zamanında Doğu’daki olayları gösteren aynı medya.
O zaman da Kürtler, sadece “otobüsleri yakıp-yıkan ve bölge ekonomisine zarar veren” marjinallerdi. Taleplerine kulaklar tıkandı.
iki gündür insanlar sadece “duruyor”, bu pasifist eylemi bile Hilal Kaplan ve Nihal Bengisu Karaca gibi komploseverler “CIA eylem planına” bağladı. Otpor’dan girildi akıllara zarar şekilde telekineziden çıkıldı. Ne diyeyim, Allah akıl fikir versin gerçekten.
O kadar anlamıyorsunuz ki, yukarıdaki cımbızla çektiğiniz pankarttan direniş ruhunu kavramaya çalışıyorsunuz, karşınızda yekpare bir kitle var sanıyorsunuz, Levent Kırca’nın saçmalamarından sonuç çıkarmaya çabalıyorsunuz.
O kadar anlamıyorsunuz ki, Gezi Parkı’nda daha önce oy vermiş olan insanların çoğunluğunun CHP’yi tercih etmiş olmasının bile, şu anda CHP’ye karşı duyulan tepkiyi engellemediğini, büyüttüğünü ve insanların seçenekler aradığını göremiyorsunuz.
Çıkarın kafanızı şu komplo teorilerinden, dünyaya bir daha bakın.
Perinçek psikolojisi bu.
Mevlana’dan bahsedebilecek durumda mısınız hakikaten?
Bir çimdik atın kendinize bence.
Ekmeğimizle oynuyorlar diye ağlayanlara da iki çift lafım var:
Sokakta müşterileriniz tartaklanırken siftahınızı, kasanızı düşündünüz sadece, bazılarınız kapılarını kitledi. O kaygan, yapış yapış ahlakınızı ortaya serdiniz. ekmeğinize değil, insanlığınıza ağlayın önce.
Yazan:yaman Tarih: Haz 19, 2013 | Reply
“Şu tweete katılıyoum, cadı avı yaşanan şu süreçte…”
haydaaaa dakka bir gol bir!
cadı avı degil halki terörize eden teröristlerin tutuklanması süreci, terörist avı diyebilirsiniz. Bildiginiz adalet yani… ya da bilmediginiz 🙂
önyargıyla giren bu yorumun gerisini okumak zor olacak
Yazan:Sebnem Tarih: Haz 19, 2013 | Reply
Gezi Parkı direnişçilerinin Kemal Sunal’dan esinlenme şöyle bir metni vardı:
” Polise taş atanlara,
Çevreye saldıranlara,
Partizanlık yapanlara sesleniyoruz.
SEN GELME ULAN AYI!
Haklıyız, haksız duruma düşmek istemiyoruz.
Uyma, uyar!”
Sokaktaki herkese “terörist” diyorsan,
Sen okuma!, fill in the blanks….
Yazan:yaman Tarih: Haz 19, 2013 | Reply
diyorsunuz ama anlasilan kimse okumadi onu. Zaten SEN GELME AYI dediginiz ayilar okuma yazma bilmiyor. Bu arada ayilara da ayip oldu ya neyse 🙂
sebnem hanim diyelim ki siz ve ben kurtce yasagini protesto ediyoruz.hakliyiz vve efendice yapiyoruz.ama arkamizdan bize gore daha kalabalik bir grup geliyor ve molotof atmaya basliyor.ne yapardiniz? ne yapmak gerekir?efendice uyardik ama durmadilar.bu “AYILAR” ile 10 gun ayni cadirlarda yatip kalkmanin alemi ne?
not: lutfen “munferit” demeyin 100lerce otomobil yaninca munferit olmaktan cikar olay.
Yazan:sKAYA Tarih: Haz 19, 2013 | Reply
Keşke dünya kendi hayal dünyanızdaki kadar romantik olsaydı.
Filmlerden, romanlardan öğrendiğiniz hayat tecrübesi bu kadar basit olsaydı keşke. Dünya hakikaten yaşanılası olurdu.
Ama oturun beş dakika kafa yorun, o AYI dedikleriniz olmasa dünyanın sizden haberi olur muydu? Sesiniz yan sokaktan duyulur muydu sanıyorsunuz? Keşke duyulabilse, ama bu dünya sandığınız kadar sanal değil. Siz birilerinin reklam yüzü olduğunuzu hiç düşündünüz mü? Sizin romantik hayallerinizin arkasına sığınan ve asıl gürültüyü koparan/koparmaya çalışanlarla yüzleşmeye gücünüz var mı?
Sizlerin samimiyetine kesinlikle inanıyorum. Ama bir de işin aması var. O AYI’larla adı konmamış bir ittifakınız var, siz maske onlar megafon.
Kendinize bile itiraf etmekten kaçındığınız bu ittifakı, hissedebiliyor musunuz?
Yazan:Arzu G. Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
“O AYI’larla adı konmamış bir ittifakınız var, siz maske onlar megafon. Kendinize bile itiraf etmekten kaçındığınız bu ittifakı, hissedebiliyor musunuz?”
tam 12’den vurmak diye buna derim, aynen katiliyorm
Yazan:Sebnem Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
“7.8 yetmedi mi” diye pankart açan kız yüzünden bütün başörtüsü eylemcilerini kötü kalplilikle mi suçlayacağız?
Şiddete bulaşmayan ve bunu doğru bulmayan yüzlerce, binlerce insan varken ve bu unsanların gözü çıkmış, kör olmuş iken, ortada ölen insanlar varken, acılar tazeyken tek itiraz noktanızın araçların yakılması olması epey tuhaf.
Bir de karşınızdakini aptal yerine koyup, “şuna alet oluyorsun hiç düşündün mü bunu, yüzleşebilecek misin ha?” tavrı yok mu, işte bunlar hep Kemalizm. 28 Şubat sorgu odası.
Rahat bırak kardeşim beni, senin aklın sana, benim aklım bana.
Bana akıl verme.
Kafandan ittifaklar, komplo teorileri üretme.
Evet ayılara da ayıp oluyor hakikaten, doğada besin ihtiyacı dışında vandalizm yapan bir canlı yok neticede.
Yazan:mehmet Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
Yorumlarınızı Okudum.
Sebnem’e bir çok noktadan katılıyorum.Ne olur akıl tutulmasına kapılmadan,Masum niyetli olanları ayırmak gerek.İnanın bu olaylardaki iyi niyetli,açık görüşlü,şeffaflığı,adeleti ve özgürlüğü seven barışçı bu gençlerden ben şahsen çok ders aldım.
Bunun en güzel örneğini de bireysel “Duran Adam” ile ortaya koydular.
İsterdim ki;Fransa da veya bir başka Avrupa ülkesinde önemli bir meydan da inanan gençlerin de böyle bir eylem ile İslamofibi ye karşı veya bir başka mevzuu için barışçı bir tepki versin.
Hepiniz bu ülkedin değerlerisiniz.
Hepinizi çok seviyorum.
İlk defa sosyal medyada böyle bir yorum yapıyorum
Yazan:Sebnem Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
Çok güzel bir yorum yazmışsınız, beni düşündürdü açıkcası.
Avrupa’da İslamofobi için bahsettiğiniz şekilde gibi pasifist ve zeki eylemler düzenlenirse gerçekten hoş olur.
Küfürleri ve şiddeti ayıklayalım, sivilliğin dışına çıkmayalım.
İyi günler.
Yazan:biracı Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
ya siz neyi savunuyorsunuz acaba? tehlikenin farkında mısınız?
Divan Oteli’nin karşısına gelen bir kamyonun halka ücretsiz olarak içki dağıttığı eylemin ilk günlerinde de iddia edilmişti. Taksim Dayanışma Derneği üyelerinden Türkiye Mimarlar Odası Genel Başkanı Eyüp Muhçu, “Bunu bize ileten, akşam orada bulunan halktı. Biz de halkı uyardık. Eğer böyle bir şey varsa halk lütfen çok dikkatli olsun. Böyle provokasyonlara gelmesin” diye açıklama yapmıştı.
Taksim Platformu Sözcüsü mimar Korhan Gümüş ise “Burası bir kamu alanı. Şu anda oldukça da kalabalık bir kamu alanı. Çok acil düzenlemeye ihtiyaç var. Eline içki alan şu anda çok rahat burada satıyor. Bu durum büyük tehlikeler doğurabilir”dedi.
Yazan:sKAYA Tarih: Haz 20, 2013 | Reply
İLGİNÇ
Daha önce gerici, irticacı, sosyalist , komünist, bölücü, PKK’lı diye anılmışlığım var ama Kemalistliğe ilk kez terfi ettim. Haydi hayırlısı.
ŞAŞIRDIM
İşte bunu beklemiyordum. Eyleme her düşünceden destek gelmesi gayet normaldi benim için ama. Eylemlerin Kemalistlere karşı bir duruş sergilemesi (daha doğru ifade etmek gerekirse), eleştirilerin Kemalistlerden geleceği algısının bir kısım eylemcide bulunuyor olması beni ters köşe yaptı.
Ya gerçekten bir sanal dünya var içine beni almadıkları ya da benim tanıdığım onlarca Kemalist ile Sözcü, Aydınlık, Yurt gazeteleri benimle kafa buluyor.
İlginç bir ülkede yaşıyoruz vesselam.