RSS Feed for This Post

Özgürlük / Hürriyet / Serbestlik / Liberty / Freedom / الحرية

Ne değildir?

Hürriyet,  serbestlik değildir. hayvan serbesttir (liberty) ama insan özgürdür (freedom) Serbestlik hayvanda ve insanda ortak olan nefsin vasfıdır. Kurt topal kuzuyu yakalarken, kurnaz taksici de enayi turisti kazıklarken serbesttir:

“Ah keşke her şey o kadar basit olsaydı. Bütün kötülükleri içi kararmış birileri yapsaydı ve bütün mesele onları bulup yok etmekten ibaret olsaydı. Ne var ki İyi ile Kötü arasındaki çizgi her insanın kalbinden geçiyor. Kim kendi kalbinin bir parçasını yok etmek ister? […] Özgürlük canının her istediğin yapmak değildir. Özgürlük başkalarının mutluluğu için kendi arzularına sınır koymaktır (Aleksandr Soljenitsin)

Serbestliği ayırd etmek için Amerikanca “possibility / ability / permission“ gibi kelimeler kullanılabilirdi. Ancak modern dünyada paranın zihinlere hakim olması yüzünden bir nicelik tahakkümü yaşıyoruz. İnsanlar parayla şirketlerden satın aldıkları veya devletin onlara verdiği serbestliği özgürlük sanıyorlar: Cep telefonu, kredi kartı, oy hakkı, güvenlik hizmeti… Oysa yine Amerikanca lügatlarda çok net belirtildiği gibi:

ozgurluk-hurriyet-freedom-liberty-1“… Freedom is a state of being capable of making decisions without external control. Liberty, on the other hand, is  freedom which has been granted to a people by an external control …”

Nedir?

Hürriyet bedeni ve nefsanî arzuları, hatta Ölüm’ü aşar. Bir insan “doğru” olan bir iş için karşılık beklemeksizin malını, vaktini harcayabilir. Hatta hayat kurtarmak için kendi hayatını feda edebilir. Dünyevî çıkarlara aykırı olduğu için dünyaperest insanların gözünde “enayice” olan bu davranış serbestlik değil hürriyettir.

Hürriyet uhrevî bir şuurdur. Bu yüzden kapsama alanı Ölüm’den sonrasına uzanır. Hürriyet (=özgürlük) sadece İnsan’a aittir. İnsan’ın sahip olmadığı tek hürriyet vardır o da hürriyetinden vazgeçmektir. Varoluşçu ve ateist olan Jean-Paul Sartre’ın tabiriyle:

İnsan özgürdür ve bunun farkındadır; bu farkındalık ile, özgürlük ve sorumluluk şuuruyla yaşamaya mahkûmdur.”

Bir insanın serbestliği elinden alınabilir. Burnuna namlu dayalı bir adam ne eliyle ne de diliyle zulme engel olamaz. Ama kalbiyle buğz edebilir, zulme razı olma hürriyeti (mes’uliyeti) her zaman bâkî kalacaktır. Bunun için zulme direnmek kıymetlidir. Zira İnsan’daki bilkuvve güzellikler ancak hürriyet sayesinde bilfiil hale geçer:

“Bir kötülük gördüğünüz zaman elinizle düzeltin. Buna gücü yetmezse dilinizle düzeltin. Buna da gücü yetmezse kalben buğzedin. Bu ise imanın en zayıf derecesidir.” (Hadis-i Şerif: Müslim, İman 78; Ebu Davut, Salat, 232)

Tavsiye Okuma

Tavsiye e-kitap

 

 

… E-kitap okumak için …

Öteki Sinemanın Çocukları

oteki-sinemanin-cocuklariYakında sinemanın bir endüstri değil sanat olduğuna kimseyi inandıramayacağız. Zira “Sinema Endüstrisi” silindir gibi her şeyi ezip geçiyor. Sinema ürünleşiyor. Reklâm bütçesi, türev ürünlerin satışı derken insanlar otomobil üretir gibi film ÜRETMEYE başladılar. Belki en acısı da “sinema tekniği” öne çıkarken sinema sanatının unutulması. Fakat hâlâ “iyi bir film” ile çok satan bir sabun veya gazozun farkını bilenler de var. Çok şükür hâlâ ustalar kârlı projeler yerine güzel filmler yapmaya çalışıyorlar. Derin Düşünce yazarları da “İnsan’sız Sinema Olur mu?” kitabından sonra yeni bir sinema kitabını daha okurlarımıza sunuyorlar. “Öteki Sinemanın Çocukları” adlı bu kitap 15 yönetmenle buluşmanın en kolay yolu: Marziyeh Meshkini, Ingmar Bergman, Jodaeiye Nader Az Simen, Frank Capra, Dong Hyeuk Hwang, Andrey Rublyov, Sanjay Leela Bhansali, Erden Kıral… Buradan indirebilirsiniz.

kitap-tanitan-kitap-6Kitap Tanıtan Kitap 6

Bir varmış, bir yokmuş. Mehtaplı bir eylül gecesinde Ay’a bir merdiven dayamışlar. Alimler, yazarlar, şairler ve filozoflar bir bir yukarı çıkıp oturmuşlar. Hem Doğu’dan hem de Batı’dan büyük isimler gelmiş: Lev Nikolayeviç Tolstoy, René Guénon, Turgut Cansever, El Muhasibi, Şeyh-i Ekber, Cemil Meriç, Arthur Schopenauer, Ahmet Hamdi Tanpınar, Mahmud Sâmi Ramazanoğlu, Mahmut Erol Kılıç… Sadece bir kaç yer boş kalmış. Konuklar demişler ki “ başka yazar çağırmayalım, bu son sandalyeler bizim kitabımızı okuyacacak insanlara ayrılsın”. Evet… Kitap sohbetlerinden oluşan derlemelerimizin altıncısıyla karşınızdayız. Buradan indirebilirsiniz.

Önceki kitap sohbetleri:

sen-insansinSen insansın, homo-economicus değilsin!

Avusturyalı romancı Robert Musil’in başyapıtı Niteliksiz AdamJames Joyce‘un Ulysses ve Marcel Proust‘un Geçmiş Zaman Peşinde adlı eserleriyle birlikte 20ci asır Batı edebiyatının temel taşlarından biri. Bu devasa romanın bitmemiş olması ise son derecede manidar. Zira romanın konusunu teşkil eden meseleler bugün de güncelliğini koruyor.  Biz “modernler” teknolojiyle şekillenen modern dünyada giderek kayboluyoruz. İnsan’a has nitelikleri makinelere, bürokrasiye ve piyasaya aktardıkça geriye niteliksiz bir Ben’lik kalıyor. İstatistiksel bir yaratık derekesine düşen İnsan artık sadece kendine verilen rolleri oynayabildiği kadar saygı görüyor: Vatandaş, müşteri, işçi, asker…

Makinelerin dişli çarkları arasında kaybettiğimiz İnsan’ı Niteliksiz Adam’ın sayfalarında arıyoruz; dünya edebiyatının en önemli eserlerinden birinde. Çünkü bilimsel ya da ekonomik düşünce kalıplarına sığmayan, aşkın bir İnsan tasavvuruna ihtiyacımız var. Homo-economicus ya da homo-scientificus değil. Aradığımız, sorumluluk şuuruyla yaşayan hür İnsan.Buradan indirebilirsiniz.

kapak-kucuk-2Gözle dinlenen müzik: Tezyin

Batı sanatı her hangi bir konuyu “güzel” anlatır. Bir kadın, batan güneş, tabakta duran meyvalar… İslâm sanatının ise konusu Güzellik’tir. Bunun için tezyin, hat, ebru… hatta İslâm mimarîsi dahi soyuttur, mücerred sanattır.

Derrida, Burckhardt, Florenski ve Panofski’nin isabetle söylediği gibi Batılı sanatçı doğayı taklid ettiği için, merkezi perspektif ve anatomi kurallarının hakim olduğu figüratif eserler ihdas eder. Bu taklitçi eserler ise seyircinin ruhunu değil benliğini, nefsini uyandırır. Zira kâmil sanat tabiatı taklid etmez. Sanat fırça tutan elin, tasavvur eden aklın, resme bakan gözün secdesidir. Tekâmül eden sanatçı (haşa) boyacı değil bir imamdır artık. Her fırça darbesi tekbir gibidir. Zahirde basit motiflerin tekrarıyla oluşan görsel musiki ile seyircilerin ruhu öylesine agâh olur ki kalpler kanatlanıverir. Müslüman sanatçı bu yüzden tezyin, hat, ebru gibi mücerred sanatı tercih eder. Güzel eşyaları değil Güzel’i anlatmak derdindedir. Çünkü ne sanatçının enaniyet iddiası ne de seyircinin BEN’liği makbul değildir. Görünene bakıp Görünmez’i okumaktır murad; O’nun güzelliği ile coşan kalp göğüs kafesinden kurtulup sonsuzluğa kanat açar.

Tezyinî nağmeleri gözlerimizle işitmek için yazıldı bu e-kitap. John locke gibi bir “tabula rasa” yapmak için değil Hz. İbrahim (as) gibi “la ilahe” diyebilmek için. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 9 Trackback(s)

  2. Oca 8, 2015: Edward Hopper: Hem figüratif hem soyut!
  3. Oca 16, 2015: Like a Rolling Stone!
  4. May 25, 2015: American Way of Life / tarik-al hayat el emrikiya / طريقة الحياة الأمريكية
  5. Ağu 19, 2015: Bilgi toplumu / Information society / مجتمع المعلومات | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  6. Ağu 27, 2015: Zaman-Mekân / Time-Space / शून्यता /悟り/ الزمان والمكان
  7. Nis 10, 2016: Gelecek Zaman’ın hikâyesidir Vakıf | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  8. Haz 25, 2016: Liberal totalitarizm olur mu? | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  9. Oca 10, 2017: Erken – Geç / Early – Late / Tôt – Tard / متأخر – مبكر | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!
  10. Nis 10, 2017: Zihinler işgal altındayken, topraklarını kurtaramazsın… | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin