28 Şubat
By Editorden on Şub 28, 2007 in Makale
Bugün 28 Şubat 2007. “28 Şubat” olarak anılan anti-demokratik sürecin başlangıç tarihinin 10. yıldönümü. Sağduyunun gerektirdiği üzere, demokrasi yolundaki gelişmelere sekte vuran bu ve benzeri müdahalelere karşı olduğumuzu ve karşı olunması gereğini bu vesile ile belirtelim.
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz.
Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var. Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.
Kendi ülkesini işgal eden ordu
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
7 Yorum
Yazan:ahmet tunahan Tarih: Şub 28, 2007 | Reply
28 Şubatta fişleme olayına tabi tutulmuş bir insanım.O dönemin hiç bir olayı yapılanları haklı göstermez kaldı ki o dönemin siyasi kadrosuyla uyuşmuyor olsam bile.O zaman bu karanlık dönemin dahada kararmasına sebeb olanların bugün timsah göz yaşaları dökerek olmamalıydı demelerinide (çağdaş,demokrat,laik,sosyalist geçinen çevrelerin) üzüntüyle seyerediyorum.
Yazan:ridvan Tarih: Şub 28, 2007 | Reply
Sevgili arkadaşlarım, o kadar çok zaman geçmiş mi? O gün tanklar filan tv de, kokmuştum; ekmek paramızdan, babamın namazından, kardeşimin rocker arkadaşlarından, okula yeni başlayan kızımın eğitiminden. Merak etmeyin iyiki o günüde yaşamışsız, biz böyle anlıyoruz belki, ama şunu bilin biz(ben) böyle tanıyabiliyoruz insanları, dost ve düşmanı. babam müdahaleleri görmüş çok öğrenmiş, bende gördüm öğrenecek kadar. Eminim sizler gibi cevherleri olursa bu Vatanın, bize anlatır ve öğretirse dostu düşmanı, kızlarım görmeyecek bu kötülükleri. Bizler Allah’ın izniyle, peygamberimizin sünneti, Atamızın liderliğiyle bu günleri unutacak ve yenilenmesine izin vermiyeceğiz.
Demokrasimize müdahaleye karşıyım, karşısın, karşılar.
Yazan:M Tarih: Şub 28, 2007 | Reply
Asagidaki linkte hem güzel bir yazi hem de degerli yorumlar bulmak mümkün :
http://www.dusunceler.org/2007/02/28/10-yilinda-28-subat/
Gene yazi içinde verilen linklerden 28 subat mimarlarinin su anda ne yaptiklarini, darbe ve birbirleri hakkinda ne düsündüklerini ögrenmek mümkün.
Türkiye çok çabuk kabuk degistiren bir ülke. Bir zamanlarin “vatan haini, bölücü” dergisi 2000’e Dogru’nun PKK hayrani yazi isleri müdürü Dogu Perinçek bugün 28 subat mimarlari da dahil eski generallerle, anayasa mahkemesi baskanlariyla kemalistçilik oynuyor. Ermeni tezlerini çürütüyor, Türkiye’nin toprak bütünlügünü savunuyor.
Ne diyelim? Bir fransiz atasözü vardir, “sadece aptallar fikir degistirmez”.
Dostlukla
Yazan:Tuncay Yılmazer Tarih: Mar 1, 2007 | Reply
28 Şubat bu ülkenin tarihinde bir yüzkarası, aydın geçinen tiplerin bu darbeyi savunması da yüzkızartıcıdır.
Bugünlerde yapılan “darbe miydi? değil miydi?” “balans ayarıydı” “demokrasinin savunma reflexiydi” vs. gibi yorumlar komik, bir o kadar da acı vericidir.
O dönem siyasilerinin halkın tümünü kucaklayacak yerde sembolik yönü ağır basan , ancak pratikte hiçbir anlamı olmayan söz ve davranışlarda bulunmaları ( çok daha önemlisi sözlerinin ve eylemlerinin arkasında da durmamaları ) bu darbeyi hiçbir şekilde meşru kılmaz.
28 Şubat , ülke tarihinin en ağır ekonomik krizine aynı zamanda zemin de hazırlamış, Türkiye’nin itibarını iki paralık etmiştir.
28 Şubat, bu ülkenin aydınlarının da çoğunluğunun da “sözde aydın” olduğunun, işine gelmediği zaman kavramları nasıl değiştirebildiklerinin adeta sembolü olmuştur.
Yazan:Talha Can Tarih: Mar 1, 2007 | Reply
Taha Akyol’un 28 Şubat ile ilgili yazısı;
http://www.milliyet.com.tr/2007/03/01/yazar/akyol.html
Yazan:Arzu Tarih: Mar 2, 2007 | Reply
28 Şubat 21. yüzyılın yüzkarası bir tarihtir. Çocuklarımız ve torunlarımız tarafından esefle okunacak bir tarihtir.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: Mar 2, 2007 | Reply
“28 Subat Sureci”nin bittigini nasil anlarsiniz?
Haydutlar TV Programlarinda “sayin Bassavcim”, “saygideger Pasam” hitabeti ile degil sanik sandalyesinde ifade verdikleri zaman. Baska isaretleri de var. Iki haftadir uzerinde calistigim (filmerdeki gibi topaklayip topaklayip cope attigim) yazi dizisini cikarabilirsem diger bazi isaretlerini de yazacagim.
“bir daha asla” deyip, ertesi gun “bak bilmem kim de yanlis yaptik dedi, ne uiyi adam” demekle bu is olmaz. Darbeci fasist , Yahudi usagi vurgunculari affetmeye kimsenin hakk yoktur. Ben bir direkt magdur olrak kendi hakkimi helal edebilirim, ama baskasinin hakkini helal edemem. Aydin sorumlulugumun parcasi hayatimin sonuna kadar butun darbeci haydutlardan hesap sormayi talep etmem gerektirir. Hrant’in katlinde sonra “hepimiz Ermeniyi” diye toplanan yuzbinler nerede idiler “post mdern ser mafyasinn darbesinin 10. yildonumunde”?