Sorun Misyonerlik mi?
By Konuk Yazar on May 7, 2007 in Hristiyanlık, Özgürlükler
İlk konuk yazarımız Gökhan Talas. Kendisini “Mesih İnanlısı” olarak tanımlayan Talas, Hristiyan bakış açısıyla “Misyonerlik” konusunu ve Malatya’da yaşanan vahşeti irdelemiş yazısında. Paylaşıma sunuyoruz:
Gökhan Talas
Hıristiyanlıkla ilgili en çok tartışılan ve yanlış anlaşılmalara maruz kalan konulardan biri de “misyonerlik” konusudur. Aslında sadece Hıristiyanlığın konusu olmasa da, ülkemizde misyonerlikle ilgili tartışmalar genel de Hıristiyanlar üzerinden yapılır. Elbette bunun anlaşılır yönleri vardır. Ama rahatsız edici düzeyde yapılan suçlamalar, tartışmayı ahlaki olmaktan çoğu zaman çıkarmaktadır. Öncelikle Hıristiyanlar için “misyon” ve “misyonerlik” kavramları ne ifade eder ve bunun Kutsal Kitapla ilişkisi nedir bunlara bakalım.
Tanrı’nın İncili’nin kurtaran mesajına, tüm insanların ihtiyacı olduğuna inanan bir Hıristiyan için, misyonerlik bir yaşam biçimidir. Mesih İsa göğe alınmadan kısa bir süre önce Tanrı’nın Müjdesiyle ilgili Hıristiyanın görevini tanımlamıştır; Matta 28. bölüm 19.ayette; “Bu nedenle gidin, bütün ulusları öğrencilerim olarak yetiştirin; onları Baba, Oğul ve Kutsal Ruh`un adıyla vaftiz edin;”demiştir. Hıristiyanlar için bu tanımın en can alıcı noktası “gidin” kelimesidir. İsa öğrencilerinden, –yaşadığımız yüzyılda da iman yoluyla, İsa’nın öğrencisi olanlardan- gidip, müjdenin kurtarışına ihtiyaç duyan insanlara, kurtuluşu müjdelemelerini buyurmuştur. Sadece bunu değil, “size buyurduğum herşeye uymayı onlara öğretin.”(aynı bölüm 20. ayet) diyerek yanlarına gittikleri insanların inançlarını yaşamalarında onlara önderlik etmelerini de eklemiştir. Bu ayetin ışığında “Hıristiyan misyonerlik” tanımı yapacak olursak; “İsa Mesih’in getirdiği kurtuluş müjdesini başka insanlara duyurmak ve duydukları müjdeye iman edenlerin yaşamlarında İsa’nın buyruklarının yeşermesine yardım etmek” diyebiliriz. Burada ki en önemli nokta misyonerlerin sadece “duyurucular” değil, bulundukları ülke de yaşayan Hıristiyanlarla işbirliği ve hizmet ilişkisi içinde olduklarıdır.
Tabi ki bu tanım, bir Hıristiyan tanımıdır. Özellikle ülkemizde misyonerlik bir sorun, hatta ülke güvenliği sorunu olarak görülmektedir. Hıristiyanlığın yayılmasını politik bir mesele olarak görenlerin nesnel dayanaklarını sorgulayabiliriz. Türkiye’de, Tanrı’dan aldığı görevini sürdürmekte olan Hıristiyanlara karşı takınılan tutum ne yazık ki, hakaret, hor görme ve teşhir etme düzeyinde seyretmektedir. İşte bir iddia; 15 Temmuz 2003 tarihli Tercüman Gazetesi’nin yayımladığı bir habere bakalım; haberin başlığı çok ilginç; “İncil’ci Hoca.” Sanki cinci hoca, büyücü doktor haberi gibi, ikinci sınıf sahtekârlıkların haber başlığına benzetilmiş; Haberin içeriği, çocuklarını bu tehlikeden kurtarmayan velilerin sorumlu olacağı, bir misyoner üniversite hocasının KKTC aleyhinde yazılar yazdığı, Türkiye aleyhine çalıştığı, tutuklandığı, sorgulandığı bilgilerini veriyor. İşte bunu söylemek çok zor aslında… Çünkü haber bilgi vermiyor, kaynaksız, kanıtsız, analizden uzak ve sadece belirli ön yargılarla yazılmış ithamlardan ibaret, bir propaganda ilanı gibi. Başka örneklere de sahibiz. Ancak genel iddiaların farklı şekil ve bakış açılarıyla tekrarlanmasından ibaret çoğu. Nedir bu iddialar; Misyonerler Türkiye aleyhine çalışıyor? Peki hangi misyonerler, Türkiye aleyhine, hangi kurum ya da dış güçleri kullanarak (ya da onlar adına) çalışıyor. Bazı iddia sahipleri daha kesin bilgiler verdiklerini düşünüyorlar. İsimler, kurumlar, faaliyet raporları belirterek, misyonerlerin Türkiye’yi nasıl hedef haline getirdiğini dile getiriyorlar. Tüm bu iddiaların hepsini bu yazı da cevaplamak mümkün değil. Ancak gerçek Hıristiyan misyonerliğini, tüm bu tartışmaların içinde politik bir harekete, bir ihanet çizgisine çekmek, Hıristiyanlığa doğrudan hakaret etmek demektir.
Açıkça söylemek gerekirse Hıristiyanlar üzerinden kötü amaçlarını gerçekleştirmek isteyenler olacaktır. Ama bu Hıristiyanlığı ya da Hıristiyanları tümden “bölücü” ilan etmenin yanlışlığının yanında, masum bile sayılabilir. Çünkü bazı iddialar sonucunda Hıristiyan kiliseleri ve Hıristiyanlar saldırılara maruz kalmış, baskı görmüşlerdir. Hatta Ankara Ticaret Odası gibi saygın görülen kuruluşların –nedenini anlamasak da- bazı “tuhaf” raporlara imza attıklarını görünce tehlikenin boyutları daha net bir şekilde ortaya çıkmaktadır. Bakınız o raporda ki bir ibare ne diyor; Misyonerlik faaliyetleri konusunda bir rapor hazırlayan Ankara Ticaret Odası da, Türkiye’de misyonerlik faaliyeti içinde 300’den fazla kilise ile çeşitli noktalar bulunduğunu açıklamıştı. Rapora göre 300’den fazla kilisenin yanı sıra, çok sayıda kitapevi, 1 kütüphane, 6 dergi, onlarca vakıf, yayınevleri, 5 radyo, çok sayıda manastır, 2 kafe, 1 acente, 1 mahfil, 7 şirket, 1 otel, 1 tercüme bürosu, 7 gazete, 1 tarihi eser, 2 müze, 4 harabe, 1 kale ve onlarca dernekte misyonerlik faaliyeti yapılıyor. (ATO) Tarafsız bir gözle bile tuhaflığı hemen fark etmek mümkün. Acaba Ankara’nın neresinde manastır bulunmaktadır, sayılan tüm bu kurumların isimleri nedir ve en can alıcı kısmı; bir Hıristiyan misyoner bir tarihi kalıntıyı, harabeyi ya da müzeyi nasıl misyonu için kullanabilir?
Bu tehlikeli çıkışın etkisi bellidir, o halde bu konudaki ulusal duyarlılık, her şeyden önce misyonerlik tartışmalarında Türkiyeli Hıristiyanları korumayı hedef almalıdır. Ki bu fütursuz tutumun arkasından 18 Nisan Malatya katliamına tanık olduk. Şahsen tanıdığım üç kardeş hangi güçleri temsil ettiği belli olmayan 19-20 yaşında 5 kişi tarafından acımasızca katledildiler. Şimdi bile, Batı düşmanlığı, içeri de hassasiyet yaratan siyasi durumlar v.b konularda Hıristiyanları malzeme olarak kullanan siyasi odakların, pişmanlık duymadığını görüyoruz. Ortada 21. Yy. Türkiye’sinin ruhuna yapılan bir ihanet varken bile misyonerlerin bu olayda ne kadar suçlu olduğunu ortaya çıkarma telaşı var ne yazık ki. Zira olayın akabinde Aksiyon dergisi “Malatya’da Hatlar Neden Kesildi?” ve bu hafta Ahmet Taşgetiren’in kaleminden “Misyonerlik İslam’ın Sorunu mu?” başlıklı yazılarla derinlemesine bir iftira ve komplo teorisi çalışmasına başladı bile. Bundan önce olayla ilgili değerlendirmesinde MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli suçu yine Misyonerlik faaliyetlerinde görme yanılgısına düşmekten kendini alıkoyamadı. Bunlarında dışında neredeyse katilleri aklama kampanyasına dönüşen bir tuhaf furya döndü sütun aralarında.
Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile Protestanların acılarına ortak olma tepkisinden hayli uzak bir ifadeyle; Kurtuluş Kiliseleri Baş Pastörü Sayın İhsan Özbek’in “gerekirse Müslüman mahallesinde salyangoz satarız” çıkışını tahrike yordu. Acaba 3 kardeşini bir gün önce hunharca bir saldırıda kaybeden bir kişi tahrikten nasıl bir fayda sağlayabilir diye kimse sormadı. Sonuçta bugün olay neredeyse tartışılmıyor bile, her sosyal vakada olduğu gibi reklam değerini yitiren bir ufak hadise olarak arşivlere kaldırıldı olay. Birkaç namuslu gazetecinin cesur çıkışının varlığını vurgulamamak haksızlık olacaktır. Özellikle Mustafa Akyol’un sitesinde yer alan “Hıristofobi eken Vahşet Biçer” isimli yazısında ki saptamalar Türkiye’nin alışık olmadığı türden bir cesaret ve doğruluk içeriyor. Özellikle şu ifade takdire şayan; “Malatya’daki insanlık dışı cinayetlerin sorumlusu, hayali “karanlık mihraklar” değil, Türkiye’deki bazı çevrelerde cinnet boyutlarına varmaya başlamış olan Hıristofobi’dir. Eğer siz topluma, ülkenin yeni bir “Sevr”in eşiğinde olduğunu, vatanın satıldığını, dinin elden gittiğini, Hıristiyan misyonerlerin de bu “hayasız akın”ın beşinci kolu olduğunu telkin edip durursanız, durumdan vazife çıkaran lümpen faşistler de Hıristiyan avına girişirler. Tandoğan’daki kara cübbelileriniz “emperyalizmin yeni Haçlı Seferi”ne dair nutuklar atarsa, Malatya’daki “kara gömlekliler”iniz de haça inananları doğramaya koyulur.” (Akyol, aynı yazı)
Üstelik bu duyarlılığı sergilemek aslında demokratik bir refleks haline gelmeliyken arada bir tane bulunca coşkuya kapılıyoruz. En rahatsız edici tavır da Malatya vahşetini hem kınayan hem de hala arkasından misyonerlik konusunda hatalı politik görüşlerinde ısrar eden kişiler. Ne yazık ki olayın vahametini anlamak bir yana yakınından bile geçemiyorlar. Zira bu adli bir cinayet değil. Cinayetlerin ne kadar vahşice olduğundan yola çıkarak olayı salt bir cinai sorun olarak irdelemek doğru sonuca gidilmesini olanaksızlaştırıyor. Zira bu olay hem cinai olarak vahşice hem de sosyal bir sorun olarak, geleceğe dönük başka tehlikeler içeriyor. Bu tehlikeleri engellemeyi hedeflemek bir vatandaşlık duyarlılığından başka hiçbir nedene ihtiyaç duymaz. Yakınımızdakine sahip çıkmadığımızda yakınımızda derin bir boşluk göreceğiz. Ve tükenen hep ötekilerle birlikte bu ülkenin gücü, direnci ve geleceği olacak. Çözüme katkı sunabilecek en kapsamlı değerlendirme aşağıda alıntısını yaptığımız rapordur.
Türkiye de Hıristiyanların haklarıyla ilgili bazı yasal bilgiler çok önemli; bu konuda MESİH İMANLILARININ HAKLARI NELERDİR? İsimli resmi belgeden yararlanacağız. Belge, Türkiye Protestan Kiliseler Birliği’nin yayınladığı resmi bir bildirge niteliğindedir.
Mesih İnanlılarının (Hıristiyanların) amacı: A. Hiçbir siyasal amacı yoktur; ayrıca siyasetle ilgileri de yoktur. B. Temel amaçları İsa’ya ve Kitab-ı Mukaddes’e iman etmektir.
Mesih İnanlılarının Hakları:
1- Türkiye laik bir devlettir. Türkiye Cumhuriyeti’nin resmi dini yoktur. Her din serbesttir. Anayasamızın 10. maddesinde, herkes “…..felsefe, inanç, din, mezhep… ayrımı gözetilmeksizin kanun önünde eşittir.” denilmektedir.
2- Din özgürlüğü herkes için müşterektir. T.C. Anayasası 2. maddesi ve Yargıtay 9. Ceza Dairesi’nin 1985/2523 esas ve 1985/3431 numaralı kararı’na göre; Türk ve yabancı Mesih İnanlıları, kendi inancını seçebilir, cemaat oluşturabilir, beraber ibadet edebilir, inancını yayabilir, inancını öğrenebilir ve öğretebilir. Bunların hiçbiri yasak ve kanuna aykırı değildir.
Aynı belge de, Mesih İnanlılarının amaçlarıyla ilgili, bir hukuki rapordan alınan şu ifadeler de dikkat çekicidir;
MESİH İNANLILARI’NIN “SİYASİ MENFAAT ve NÜFUZ SAĞLAMAK” AMACI YOKTUR (Doç. Dr. Nevzat Toroslu)
Mesih İnanlıları’nın “siyasi menfaat ve nüfuz sağlamak” amacıyla hareket ettiklerini söylemeye de imkan yoktur.Mesih İnanlıları, siyasi menfaat amacıyla hareket ettiklerini söyleyebilmek için dini, dini hissiyatı ve dince mukaddes sayılan şeyleri alet ederek yapılan bir propagandanın veya telkinin günlük siyasi iktidar mücadelesine ilişkin olması, yani siyasi nitelikteki bir makama gelmeye veya ele geçirilen böyle bir makamı muhafaza etmeye; siyasi nüfuzdan sözedilebilmesi için de yine dini, dini hissiyatı ve dince mukaddes sayılan şeyleri alet ederek yapılan bir propaganda ve telkinin aynı şekilde başkalarının siyasi düşünceleri üzerinde etkili olmaya, örneğin bunların belli kişiye veya kişilere yahur siyasi partiye oy vermelerini sağlamaya yönelik olması gerekmektedir.Oysa her şeyden önce, “Mesih İnanlıları”nın propaganda yaptıkları iddia edilen dînî inanç, herhangi bir siyâsî nitelik taşımamakta, içinde yaşadığımız dünyaya ilişkin siyâsî kurallar içermemektedir; sadece Tanrı’nın ruhsal veya mânevî egemenliğinden söz etmektedir. Öte yandan, “Mesih İnanlıları”nın propagandasını yaptıkları iddia edilen dinî inancı, günlük siyasi iktidar mücadelesine alet etmeleri ve böylece siyasi menfaat veya siyasi nüfuz sağlamaları da mümkün değildir. Bir kere “Mesih İnanlıları” belli bir dini cemaate mensup olmanın ötesinde herhangi bir siyasi parti veya kuruluşun üyesi değildirler. Ayrıca kendileri veya başkaları için siyasi bir talepte bulunmamaktadırlar. Nitekim propaganda veya telkin amacıyla başkalarına verdikleri iddia edilen yayınlarda herhangi bir siyasi kişi, parti veya kuruluş övülmemekte, böyle bir kişi veya kuruluşun siyasi iktidar mücadelesine katılınmamaktadır.
Görülen o ki bazı çevreler, hukuki, yasal ve insani haklarını en doğru şekilde kullanma çabasında olan Hıristiyan misyonerlerin varlığından farklı nedenlerle rahatsız olmaktadır. Bunun sadece siyasi ve etnik ayrılıkları körükleyen bir tavır olduğu görülmektedir. Ve Hıristiyanlar bu ayrılıktan herkesten daha fazla rahatsız olmaktadır. Öldürülmekten, yaralanmaktan ve süreklileşen baskıdan rahatsız olmaktadır.
Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…
”…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…”
Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin
Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var. Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.
Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.
Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, …
120 Yorum
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 7, 2007 | Reply
Kendine “düşman” belirlemek propogandanın en etkin elemanlarından biri. Emperyalist güçlerin komplo planları, siyonistlerin, Hristiyanların gizli emellerinden bahsettiniz mi çevrenize kolay yandaş toplayabiliyorsunuz. Son seçimde barajın altında kalıp zavallı bir duruma düşen siyasi partiler, sesleri yüksek çıksın diye halkı kin ve düşmanlığa alet etmeye başladılar. Misyonerlerin gizli emellerinden bahsedenlerin gizli emellerini görmek lazım. SP, BBP, Haydar Baş, DSP ve bilumum cılız partiler, palazlanmak için ortalığı velveleye vermenin iyi bir yöntem olduğuna karar verdiler. Malatya’da işlenen cinayetin gerçek failleri işte bu tiplerdir. Bu kin ve düşmanlık sonucu alacakları 3-5 oy, bu kanla kirlenmiş oylardır.
Nasıl bir Mesih imanlısı için misyonerlik önemliyse, müslümanlar için de çok önemlidir. Nasıl Avrupa’da, Amerika’da bir müslüman çekinmeden dinini tebliğ edebiliyorsa bir hristiyan da edebilmelidir.
Bu incil arası 100 dolar hikayesi de, bizim 100 dolara başını örtenler gibi bir safsatadır, bir ara da rabıta vardı mesela… Bir insanın bir dine girmek için para dışında bir sebebi olamaz mı sahiden? Peki insanları para vererek bir dine soktuğunuz zaman neyi gerçekleştirmiş olursunuz? Ne yazık ki halkımız bu tip safsatalara gereken yanıtı vermek konusunda yeterince bilince sahip değil. Siyasi partilerin yönlendirdiği “kitleler” olmak konusunda ısrarlı.
Her dinden insan dinini sonuna kadar yaymakta, anlatmakta, kendini ifade etmekte serbest olmalıdır. Serbestlikten, demokrasiden kimse zarar görmez. “Din elden gidiyor” diyenlerin, “din”i elden yürütenler ve din’i siyasete alet edenler olduğunu görmeliyiz, göstermeliyiz.
Yazan:Öncü Nesil Tarih: May 7, 2007 | Reply
MİSYONERLERE SORUYORUZ?
Aslında Hz İsadan önce onun yaşadığı dönemde, Ortadoğudaki pek çok toplum, “TanrıOğlu” inancına, onun insanlığın kurtuluşu için çarmıha gerildiğine, daha sonra dirildiğine, ve tekrar kaybolduğuna inanmıştır. Bunlardan birisi, bakire bir İranlı kızdan doğduğuna inanılan Tanrının Biricik Oğlu “Mitra”dır. Hz İsanın doğduğu sırada, bir “sır dini” olarak Mitraizm bütün Akdeniz çevresindeki ülkelerde yayılmıştır. Hindistanda “Lama” yada Tanrı oğlu diye inanılmıştır. Oda bir bakiredendoğmuş, çarmıha gerilmiş, ölmüş ve dirilip tekrar görülmez olmuştur. Hristiyanlık bu ve benzeri efsaneleri benimsemiştir. Bakınız, kendi kaynaklarına göre bile Hz İsanın doğduğuna inanılan 25 Aralık tarihi, aslında Mitranın doğum günüdür. Neden Hıristiyanların bazı mezhepleri bunu değiştirmeden İsanın doğum tarihi olarak almışlardır.
*Adem ve İsa, insanlığın iki temsilcisidir. Biri insanlığa günahı getirmiş; öteki, bu günahı giderecek yolu bahşetmiştir. Bu yol Sözde vaftizdir. Peygamberlerin bile günah affetme yetkisi yokken bu nasıl oluyor. Bu yetki ne anlama geliyor.
*Pavlus Hz isanın baş düşmanı iken sonradan Hristiyan olan yahudi dönmesidir. Pavlus ?!?
*Misyonerler Allah’a ortak koşanlardan değilse, kendi yayını İncillerde yazılı pasajları ne ile izah edeceklerdir. “Topluluğun yanına döndüklerinde, bir adam İsa’ya yaklaşıp önünde diz çökerek yalvardı: Ya Rab, oğluma acı, sarası var, şiddetli nöbetler geçiriyor. Sık sık ateşe, suya düşüyor'” (Matta 17: 14-15) burada çocuğun babası “Ya Rab!” diye kime sesleniyor?Hz İsa ya mı? Yüce Allah’a mı?
Şu pasajlarda da “İsa, ‘İsa çocukların ekmeğini alıp atmak doğru değildir’ dedi. ‘ Evet ya Rab'” diye karşılık verdi” (Matta 15:26-27) ve isa ‘Bardağımdan gerçekten içeceksiniz’ dedi, ‘Ne varki sağımda ve solumda oturma yetkisini vermek bana düşmez. Bu ancak Babam tarafından kendilerine hazırlananlar içindir'” (Matta20:23) Yukarıda Hz İsanın ağzında incillerde Allah’ın oğlu olduğu ifade ediliyor. “İsa tekneye binerken, cine tutulmuş adam birlikte gitmek için O’na yalvardı. Ama İsa engel oldu. Evine, seninkilere git’ dedi. ‘Rabbin (İsa) senin için yaptıklarını ve sana acıdığını onlara anlat” (Markos 5:18-20) şeklinde demiştir, Bundan sonra bizde birtek İLAHA inanıyoruz diyebilirlermi?
Başka bir yerde “Öyle ki, İsa’nın adı anıldığında göktekiler, yerdekiler ve yer altındakilerin hepsi diz ÇÖKSÜN ve her dil, Baba Tanrı’nın yüceltilmesi için İsa Mesih’in Rab olduğunu açıkça söylesin” (filipelilere2:6-11)
Bir insan başkasının suçu ile suçlana bilirmi? Hz Ademin güya işlediği suçdan dolayı insanlar günah ile dünyaya geliyorlarmış. Bunu Hz İsa güya çarmıha gerilmekle affettirmiş. Bugün modern dünya hukuku, işlenen suçtan dolayı sadece suçlu kişiyimi? yoksa onunla beraber çocuklarını da mı? cezalandırmayı öngörüyor? Bu ne saçmalık. Modern dünya nereye, misyonerler nereye gidiyor?
Bir peygamber insanlara şarap içmeyi tavsiye edermi? Şarap içmek ve şarap içilen yerlerde bulunmak tavsiye edilebilirmi? İncillerde dile getirilen bu iş hangi akıl ve mantıkla açıklana bilir? Soruyu daha iyi anlata bilmek için Yuhanna İncillerinde yer alan bölümü buraya almak lazımdır İşte Yuhanna 2:1-11 “Üçüncü gün Galile’nin Kana köyünde bir düğün vardı, İsanın annesi oradaydı. İsa ve öğrencileri de düğüne çağırılmışlardı. Şarap tükenince İsanın annesi O’na ‘Şarapları kalmadı’ dedi. İsa, ‘anne benden ne istiyorsun? Benim saatin daha gelmedi’ dedi. Annesi hizmet edenlere, ‘Size nederse onu yapın’ dedi. Yahudilerin geleneksel temizliği için oraya konmuş, her biri seksenle yüzyirmi litre olan altı taş küp vardı. İsa hizmet edenlere Küpleri suyla doldurun dedi. Küpleri ağızlarına kadar doldurdular. Sonra hizmet edenlere, ‘Şimdi bundan alıp, şölen başkanına götürün’ dedi. Onlarda götürdüler. Şölen başkanı şaraba dönüşmüş suyu tattı. Bunun nereden geldiğini bilemedi, oysa suyu küpten alan hizmetkarlar biliyorlardı. Şölen kaşkanı güveyi çıkarıp ona dediki ‘Herkes önce iyi şarabı, çok içildikten sonrada kötüsünü sunar. Ama sen iyi şarabı şimdiye kadar saklamışsın’ İsa bu ilk mucizesini Galile’nin Kana köyünde yaptı ve yüceliğini gösterdi. Öğrencileride ona iman ettiler” Şimdi böyle bir mucize olur mu? Peygamberler toplumu kötü alışkanlıklardan kurtarması için mi yoksa, şarap gibi kötü alışkanlıkları yaymak için mi geldiler? Sonra yukarıda Hz İsa’nın annesine tavrıda enteresandır. Bir peygamber annesini azarlarmı? (Kuran-ıKerim Meryem; 14, 32)
Misyonerler, Hıristiyanlaştırdıkları insanlara, ekmek_şarap ayini yaptırıyorlarmış. Ayinde hem, hemde kilise içinde, biraz ekmek, biraz şarap veriyorlarmış. Ekmek İsa nın eti, şarap ise onun kanı imiş? Bu nasıl oluyor? Güya bunlar sembol müş? Kilisede insanlara şarap içirmek nasıl sembol olabilir ki?
İnciller toplam 66 kitaptan oluşur, bunların 39 u eski ahit, 27 si Yeni ahittir. Yeni ahit kitapları yüzlerce yıl içinde insanlar tarafından yazılmışlar sansüre tabi tutulmuşlar ve teslise uymayan sözler belli kişiler tarafından çıkarılmıştır. Bu kitaplar nasıl 4 kitaba indirilmiştir. Dikkat ederseniz MİSYONERLER bir kitapta karar kılamamışlar. “Matta Markos Luka Yuhanna” . Yeni ahitte ençok Pavlus un mektupları var. Neden ? Eski Ahit 1000 senelik bir süre içinde yazılmıştır. Bunca kişilerin elinden geçen sansüre tutulan, içinde şirk bulunan ve binlerce çelişki bulunan kitap doğru olurmu? Allah’ın kitabı olur mu?
Hristiyanlık’ta Tanrı inancı vahye mi, yoksa, hemen hepsi felsefeci olan “Kilise Babalarının” asırlarca tartışarak ortaya koydukları sisteme mi dayanıyor? Yazılan ilham olsa bile, ilham vahiy olurmu? Haftada bir kiliseye gitmek hristiyanların dinlerini araştırmaktan, gerçeği öğrenmekten soğutmaz mı?
Misyonerler, Allah’ın yorulması, dinlenmesi, acı duyması, pişman olması gibi insanlara ait duyguları yüce yaratıcıya nasıl atfedebiliyor. İncilde’de Hz isanın ; “Tanrım Tanrım, beni niçin terkettin” (Matta27:46) diyerek öldüğü yazılı. Hz. İsa peygamber olarak Allah’a böyle sitem yaparmı? Hz İsa Rab ise; niye kendisine işkenceye müsaade etti? Böyle tanrılık olurmu? İnsanların tanrıya gücü yetebileceği düşünülür mü?
Hz İsanın öldükten üç gün sonra dirildiği ve öğrencilerine görüldüğü iddia ediliyor. “Ne varki bir hayalet gördüklerini sanan öğrencilerin hepsi korkularından dona kaldılar. İsa ‘Neden korkuyorsunuz? Diye sordu. ‘Neden şüphe ediyorsunuz? Baksanıza ellerime ayaklarıma. İşte benim. Bana dokunun da görün. Bir hayaletin et ve kemiği olur mu hiç? Ama benim var, bakın işte görüyorsunuz.’ Konuşurken ellerindeki çivi izlerini görmeleri için ellerini iki yana açtı ve ayaklarındaki yarayı gösterdi. Yine de sevinçten inanamıyor, şaşkın şaşkın O’na bakıyorlardı. Bunun üzerine İsa ‘Burada yiyecek bir şeyiniz var mı? Diye sordu. Ona bir parça kızarmış balık verdiler. İsa, yine şaşkın bakışları arasında balığı yedi!” Sorumuz şu:Eğer İsa Mesih ilah ise, bir Tanrı yaralarını üç günde iyileştiremez mi? Yine Tanrı, insanlar gibi acıkıp insanlardan yemek ister mi? Bunları akılla nasıl izah edilecek? Ayrıca bir tanrı niye ölüpte dirilme ihtiyacı duymuştur? Sevgi ve şefkat sahibi olarak tanıtılan Hz İsa insanlar sert davranır mı? Onların eşyalarına zarar verir mi? Bu soruya misyonerlerin hayır dediğini duyuyor gibiyim. Peki Matta incilinde 21:12_13 pasajı nasıl izah edilecek:” İsa tapınağın avlusuna girerek oradaki bütün satıcı ve alıcıları dışarı kovdu. Para bozanların masalarını, güvercin satanların sehpalarını devirdi. Onlara şöyle dedi: Benim evime dua evi denecek’ diye yazılmıştır. Ama siz burayı haydut evine çevirdiniz” Bir peygamber veya misyonerlerin ifadesiyle ilah, insanlara böyle davranır mı? İnsanlara kırıcı söz ve tavırlar içersine girer mi
Bakın hristiyanlık kime gelmiş, Matta İncilinin 15;24 deki pasajı “İsa ben YALNIZ İsrail halkının kaybolmuş koyunlarına gönderildim’ diye cevap verdi” demekki İsevilik (hristiyanlık), İsa ve İncil israil oğulları ile sınırlı kalmıştır kalması gerekmektedir. Yahudilik yehudalarla, budizmde hinlilerle anılır ve oralarla sınırlıdır. Ama İslam ve Hz Muhammed bir millet için anılmaz, tüm insanlar için gelmiştir.
Protestan Misyonerler neden kitaplarında peygamberimize iman etmeleri yazarken ve apaçık bilirken kendi kitapları İncil e iman etmiyorlar. Protestan gibi; YAHUDİLİĞE EN YAKIN, HATTA AYİNLERİNDE İNCİLDEN ÇOK TEVRAT VE MEZMUR OKUYAN Protestanlığı tercih ettiklerini !!! Ve Protestanlığın; yahudilerce, hıristiyanlığı ve avrupayı bölmek için ortaya atılmış bir uyduruk mezheb olduğunu ve; madem günah çıkartma dan tut ta papaza endeksli din anlayışına kadar bir çok saçmalığı reddettiler ve bütün vatikanı ve patrikleri düşman edindiler de oldu olacak bari tam bir inkılab ve tekamülde bulunup İSA RAB DEĞİL KULDUR NEBİDİR deyip adam gibi “protest” de bulunmadılar !!! Madem baştan sona her şeyi değiştirdiler isevilik içinde; bir tek isa rabdir ve isa nın fidyeliği teorisini ve pavlus vs neden reddetmediler ?
Hiristiyanların amentüsü (ha bu amentüde iznik konsülünde belirleniyor, peygamberin belirlediği bir amentü değil) : “Her şeye gücü yeten, görülen ve görülmeyen, bütün şeylerin yaratanı olan bir tek baba Allah’a inanıyoruz; Bir tek Rab İsa Mesih’e inanıyoruz: Allah’ın oğlu; Baba’dan doğan biricik Oğul, yani Babanın öz varlığından oluşan Allah’tan Allah, Nurdan Nur, gerçek Allah’tan gelen gerçek Allah, yaratılmış değil babanın özünden çıkmış, Baba’nın aynı aynı öz varlığına sahip olan, kendi aracılığıyla gökteki ve yerdeki her şey yapılmış, biz insanlar için ve kurtuluşumuz için gökten inmiş, insan bedeni almış ve insanlar arasında yaşamış, sıkıntı çekmiş ve üçüncü gününde ölümden dirilmiş, göğe yükselmiş, dirilerle ölüleri yargılamaya gelecek olan O’dur; Ve kutsal ruhada inanıyoruz.” Misyonerler İsaya nedemek istiyorlar Allahın bir parçası olan Allah olur mu demek istiyorlar “Babanın öz varlığından oluşan Allah’tan Allah” ne demek sizce.
İslamın öğrettiği Allah (cc); Kudreti ile ilmi ile, Rahmeti ile her yerde hazır ve nazırdır. Tanrı, misyonerlerin söylediği gibi haşa Baba Tanrı ile Oğul Tanrı gökte yan yana oturuyor, ikisini görevlendirip gönderdiği üçüncü şahıs olan Kutsal Ruh ise ikisinin namına yerde faaliyet gösteriyor değildir. Tanrıyı üç şahsa bölmeyi ve her birisini ayrı yerlere koymayı, ne tevhid, ne akıl ne vicdan, ne izan nede ilim ve irfan kabul eder.
İslam da Allah (CC): “Alemlerin RABBİDİR” Fatiha 1 (Demekki Rab sadece ve sadece Allah’tır.) ”
Allah kendisinden başka ilah olmayandır” Bakara 255
“Hükmedenlerin en iyi hükmedenidir” Tin 8
“Yahudiler, “Uzeyr Allah’ın oğludur” dediler; Hıristiyanlar,” Mesih Allah’ın oğludur” dediler. Bu, daha önce inkâr edenlerin sözlerine benzeterek ağızlarında geveledikleri sözdür. Allah onları yok etsin! Nasıl da uyduruyorlar.” Tevbe 30
İhlas suresinde olduğu gibidir. 1-De ki; O Allah bir tektir. 2-Allah eksiksiz, sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir) 3-Doğurmadı ve doğurulmadı 4-O ‘na bir denk de olmadı
Araf 164,165 de göre tebliğ yapılabilir.
*** / ***
Bunların bilinmesini istedim.
Ama bunların bizi oyalamaması gerektiğinide ÖNEMLE belirtmek isterim..
Yazan:Mehmet Tarih: May 7, 2007 | Reply
Konuk yazarimiz Gökhan Bey’e bu seviyeli ve bilgi dolu yazisi için tesekkürler.
Son günlerde Özellikle Hürriyet ve Milliyet’i saran SAHTE HÜMANIZM dalgasi beni çok rahatsiz ediyor.
Oysa Cumhuriyet gazetesiyle beraber bu ikili müthis bir HRISTIYAN AVI baslatmislardi. Iste 15 Mayis 2002’de Milliyet’te çikan bir haber :
http://www.milliyet.com.tr/2002/05/15/guncel/agun.html
Tabi “…söyleniyor, …iddia edildi” tarzinda yazilan bu haberlerin gerçekligini yayindan önce kontrol etmek de MILLIYET’in aklina gelmiyor.
Simdi de (21 Nisan 2007) Mehmet Ali Birand DEMOKRAT ve HÜMANIST maskesini takmis, hristiyanlarin ve misyonerlerin avukatligini yapiyor :
http://www.milliyet.com.tr/2007/04/21/yazar/zbirand.html
Ama nedense bundan 4 yil önce Sayin Birand “yapmayin, bu çigirtkanligin sonu kötüdür” demek zahmetinde bulunmadi.
“Araplar Hatay’da, Yahudiler Güney Dogu’da arazi aliyorlar” yaygarasini çikaran Cumhuriyet Gazetesi”nden ve Rahsan Ecevit’ten de ses yok nedense.
Ne oldu? Arazi alimlari durdu mu? Yoksa hiç mi olmadi?
Dostlukla
Yazan:Ç-Z Tarih: May 7, 2007 | Reply
Anlaşama problemi 1) Biz İslam dini mensubu Müslümanlar peygamberimizin son peygamber dinimizin de son din olduğuna inanıyoruz.Dinimizde Kuran’ı kerim de Hz.Muhammed den önce peygamberlik bahşedilmişlerin hepsine iman etmek var.İnancımız gereği İslamiyet öncesinde var olan semavi dinlere saygı duyup kabul etmek zorundayız.Bu da Hiristiyanın duyuruculuk yapması nasıl yaşam biçimi ise bir müslümanın da “saygı duymak”yaşam biçimidir, inancından bunu soyutlayarak İslam dinine mensup olamaz.
Gelelim İslamiyet öncesi dinlere hepsi ısrarla kendilerinden sonra olan bir dinin varlığını öğretileri gereği yadsıyor..Bir Müslüman’ın dinini din olarak kabul ettiğinde bize göre o zaten Müslüman olmuş değil midir?
İslam dışı dinlere mensup inanlar Müslümanları, inandıkları Allah’a inanan insanlar olarak görebilmeyi(insan olarak görmekten bahsetmiyorum)becerebilirler mi?Hadi becerdiler diyelim inançları ile çelişmiş olmazlar mı?
Biz inananların kardeşliğine iman etmeyi dini vazife olarak kabul ederken!
Sizce buradaki problem nerde?
Kısaca İslam dışı semavi dinler peygamberlere iman edin demiyor sadece insan hakları yada demokrasi adına diğer din mensuplarının dinine saygı gösterin diye SİYASET diyor.
Ve bu siyaset kendi dininde bulamadığı hak ve adaleti bir takım siyasi terimlerin karşılığı yapıp diğer ülkelere pazarlamaya çalışıyor.Laik sitem,demokrasi,özgürlük,eşitlik vs!
Demokrasi,eşitlik vs kendi tanımları yapılmadan önce İslamiyet in içinde zaten vardı.Yani İslamiyet ve demokrasi çelişmiyor.O halde neden İslam ülkelerine öğretilecek eğitilecek vahşiler gibi bakılıyor?
Anlaşamama problemi 2)
Mağdur durumunda kalmak ve manşetleşmekten bahsetmişsiniz?Kısaca 12 eylül ve El kadide İslam alemine mal edilmedi mi?Malatyadaki kişilerin öldürülmesine üzülmem için insan olmaları yeterli,öldürenleri amacı(!) ne olursa olsun eylemleri yüzünden kınıyorum.
“Hatta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan bile Protestanların acılarına ortak olma tepkisinden hayli uzak bir ifadeyle; Kurtuluş Kiliseleri Baş Pastörü Sayın İhsan Özbek’in “gerekirse Müslüman mahallesinde salyangoz satarız” çıkışını tahrike yordu.”demişsiniz, bilmediğiniz yada bilmek istemediğiniz İslam dininde putlaştırmaya engel olmak için peygamberinin resmi bile yapılmamışken hangi insan hak ve inançlarına saygılı insan bir peygamberin karikatürünü aşağılayıcı şekilde yapabilir?Ve nasıl olur da diğer inançlara saygılı özgürlükçü ülke başkanları yada din temsilcileri devletler arası siyasi ilişkilere saygısı nedeniyle(en azından örnek olabilmek ve gerginliği azaltmak için) diğer İslam ülkelerine üzüntülerini bildirmez!
Tahrik demiştiniz değil mi?
Gelelim her dinin içindeki aşırı uçlara,sizin veya diğer dinler içinde yok mu?Klasik tarihten örneklemelere kalkışmayacağım,düşünün yeter.
Ben iman etmem buyrulan bir peygamberin ümmetinin tümüne bunu yapıştırabilir miyim ki,böyle bir hakkım var mı?
Sonuç olarak”öğretmek sorumluluğundan” bahsetmişsiniz anlaşılamayan şu;İslam,son din olarak iman edilip uygulanıyorken onun inanına “sana öğretmeye geldim” diye gittiğinizde bunu hakaret kabul eder mi etmez mi?Kendi dininizi anlatabilmek için önce karşıdakinin nasıl bir inanca sahip olduğunu bilmek zorundasınız. Bence…peki tüm bunları yazan sizin namınızda soruyorum “Siz biliyor musunuz,ben nelere inanıyorum ve dolayısı ile suçladığınız şeyin bir parçası değilim olmam bile mümkün değil?
Bahsettiğiniz diğer konular dinin siyaset içinde kullanılmasına gelir ki bunun için söylenecek her şey detay olur.
Yazan:Turretin Tarih: May 7, 2007 | Reply
Hani bazı yazılar ve kitaplar vardır, okuduğunuzda her cümlesinden veya her sayfasından cahilliğin ve bilgisizliğin havası sezilir. İşte Öncü Nesil adlı kişinin “Misyonerlere Soruyoruz” başlıklı yazısı da bu şekilde bir yazıdır. Bu yazıya satır satır cevap yazma girişiminde bulunduktan sonra böylesine yanlış bilgiler ve aşağılamalarla dolu olmasından dolayı zamanımı kaybetmeye bile değmeyeceğini gördüm. Umarım sağduyulu okurlar o mesajın içeriğindeki karalayıcı ruha bakmadan kendi bilgilerini daha sağlam kaynaklardan edinirler…
Yazan:M. İkbal TUNA Tarih: May 7, 2007 | Reply
Gökhan Bey elinize sağlık,
Şu sorunun cevabını çok merak ediyorum.
Acaba bu ülkede, “Dinimiz elden gidiyor, misyonerler her tarafı sardı, Müslüman gençler binlerle ifade edilen sayılarla Hıristiyan oluyor, dinler arası diyalog ve hoşgörü misyonerliği kolaylaştırıyor” diye naralar atan elit ve bürokrat kesim ya da ulusalcı geçinenler bugüne kadar din ve vicdan özgürlüğü konusunda neler söylemiş, hangi politikalara destek olmuşlardır? Dinini ciddiye alan insanların dini hayatlarını iyileştirmek gibi bir dertleri olmuş mudur? Yoksa dindarlara en büyük acıyı, sıkıntıyı, cefa ve haksızlığı bu çevreler mi reva görmüştür? Evet ülkemizde misyonerlik faaliyetleri vardır. Ama şunu da unutmamak lazımdır ki herkesin dini kendinedir. İslam dini “dinde (din seçiminde) zorlama yoktur” hükmünü getirmiştir. Fakat burada bizi üzen durum ise başkalarının İslam yerine Hristiyanlık’ı seçmesidir. Bu biz müslümanlar için vicdani bir meseledir.
Ülkemizde son zamanlarda ciddi bir şekilde hoşgörü havası karartılmaya çalışılıyor. Özellikle son dönemde bazı misyoner faaliyetleri çok abartılarak yorumlandı. Bazı siyasi gruplar ve ulusalcı hareketler misyonerlerin çalışmalarına karşılık şiddet kullanma eğiliminde bulundular. Burada bize düşen göre ise yıkmak, yakmak değil bilakis daha fazla islama ve müslümanlara sahip çıkmak ve karşı din mensubunun da hakkını gözetmektir.
İnşallah Malatya olayı bunların sonuncusu olur ve hoşgörüyü baltalama eğilimleri boşa çıkar.
Muhabbetle…
Yazan:Mehmet Tarih: May 7, 2007 | Reply
Sayin Tuna’nin dedigi gibi hirstiyanlara ve misyonerlere en sert tepkilerin muhafazakâr Müslümanlardan degil de ulusalcilardan gelmesi kaydedilmeli.
Bülent ve Rahsan Ecevit’in çikislari, Cumhuriyet gazetesi, CHP ve Ankara Ticaret Odasi baskani Sinan Aygün (göreviyle hiç ilgisi olmayan) tarafindan 2003’te hazirlatilan rapor. MGK’da misyonerlik konusunun masaya gelmesi.
Bütün bunlarin ulusalcilari ve fanatik kemalistleri isaret etmesi dikkate alinmali. Samimi müslümanlar kendi dinlerine güvenirlerken Islam hakkinda hemen hiç bir sey bilmeyen hatta ondan korkan Oligarsi’nin son dört yilda HristoFobi’yi de körüklemesi düsündürücü.
Bu asamada akla gelen sorular sunlar :
1) Oligarsi acaba “çimento” rolüne hapsetmeye çalistigi Islam’in bosalttigi yerleri Hristiyanligin doldurmasina neden karsi çikmaktadir?
2) Oligarsi için gerek Islam gerekse Hristiyanlik Kemalizm dinine bir rakip midir?
3) Yoksa oligarsi iç barisi hâlâ homojenlikte mi aramaktadir?
4) “Ne mutlu Türküm Diyene” sloganiyla saglanamayan huzur “Ne mutlu MÜSLÜMANIM” sloganiyla saglanabilir mi? Müslüman olmayanlari saklanmaya, olduklarindan farkli görünmeye mecbur etmenin Türkiye’ye faydasi var mi?
5) Zaten komada, serumla, agizdan solunumla ayakta tutulmaya çalisilan 1930 model millet-devlet doktirini daha ne kadar yasayabilir?
6) Anayasa mahkemesinin Anayasa’yi TV’de NAKLEN deldigi bir ülkede laikligi de, demokrasiyi de, bireysel haklari da yeniden tarif etmenin vakti gelmedi mi?
Dostlukla
Yazan:Arzu Tarih: May 7, 2007 | Reply
Gökhan Bey,
Yazınızı okudum ve kendinizi ifade biçiminizi beğendim. Ancak, Aksiyon Dergisi ve Ahmet Taşgetiren’le ilgili, müfteri tanımlamanızı doğru bulmadığım gibi, yersiz bir örnek olarak gördüm.
Hassasiyet beklenen bir konuda, namütehassıs bir tutum başkalarını da yaralayacak, 3 kişinin menfur ölümüyle alakalı söylenen, mesnetsiz hedef göstermelerin aynısı farkında olmadan yazınızın içinde şekillenebilecektir.
Yazan:Volkan Serin Tarih: May 7, 2007 | Reply
Gökhan Bey,
Yazı için çok teşekkür ediyorum.
Sayenizde Hristiyan bakış açısıyla misyonerlik nedir, öğrenmiş olduk.
Bu başlığa “hristiyanlık saçma, huzur islamda” temalı mesajlar atmak ise benim için zeka yoksunluğu belirtisi.
Burada bir vatandaşımız bireysel haklarının ihlal edildiğinden bahsediyor.
Ki aynı şey müslümanların başına da sıkça geliyor bu memlekette.
Öncelikle yapılması gereken birbirimizi anlamaya çalışmak.
Bu açıdan Gökhan Bey bizim için maden sayılır.
Keşke “hristiyanlık hakkında yanlış bilinenler” gibi bir makalesi de yayınlansa.
Yazan:Talha Can Tarih: May 7, 2007 | Reply
Elinize sağlık Gökhan Bey,
Mehmet ve İkbal Beylerin yorumları çok iyi analiz olmuş. Mehmet Bey’in sorularına cevapları ben de bekliyorum. HristoFobi’nin bilerek ve planlanarak körüklendiğini, misyonerlek hakkındaki haberlerin yönlü ve yanlış olduğu düşüncesindeyim. hatta gündemimize etkisinin fazla olduğunu da düşünüyorum.
http://www.pakvizyon.com/?p=198
Muhabbetle…
Yazan:Ç-Z Tarih: May 7, 2007 | Reply
Basit bir örnek;Baykal geçenlerde diğer sol partilere çağrı yaparken aynen şöyle dedi “biz cumhuriyet nikahı istiyoruz ve hatta Katolik nikahı istiyoruz,hiç ayrılmamacasına”.. (hatırlatma:Sezer de buna karşılık nişanlılık için zaman istemişti)
Ben bu cümleyi yoruma açık bırakıyorum..
(haberleri dikkatle izleyenler kelimeleri birebebir alıntıladığımın farkına varacaklardır..)
Yazan:Ecenaze Tarih: May 7, 2007 | Reply
Gökhan bey bir protestan olarak, gayet nezih bir dille, misyonlarını ifade etmiş..
Fakat ülkemizde konunun çok daha farklı algılandığı muhakkak..
Örneğin, Katolik mezhebinin misyonerlik yapmak vb faaliyetlere hiçbir zaman başvurmadığını,Anadolu ya ve Afrika ya giden misyonerlerin Protestan olduğunu, sokaktaki vatandaşa sorsak, çoğu bilmez..
Ve bence insanları[ beni de] asıl işkillendiren , ne katolikler ne de protestanlardır..
Ortodoks kilisesinin ekümenik faaliyetleri, Yunanistan bağları vb haberler ve duyumlardır..
Yani bizim [entellektüel kesimi kastetmiyorum] hıristiyan yada misyoner deyince, aklımıza ilk gelen, Patrikhane, Ekümenik iddiaları vb..
Aytunc Altundal ı sabahlara kadar Ceviz Kabuğunda izleyen insanların, ertesi günü Ortodoks olması gerekmiyor, herhangi bir hıristiyan komşusuna şüpheyle BakmaMası nerdeyse imkansız..
Ayasofya Camii tartışmalarının da negatif yönde tetikleyici olduğunu sanıyorum..
Sözüm ona Rus Ortodoks Kilisesi nin başındaki zat ı muhterem dermiş ki;
“Sizin için KABE neyse, bizim için Ayasofya odur”
Bunu tv ekranından dinleyen bir insanın, zihninde canlanacak paranoya ve sahiplenme egosu çok doğal karşılanmalıdır..
SAYGILARIMLA
Yazan:Haydar Tarih: May 7, 2007 | Reply
Sayin Oncu Nesil;
“Benim inancim CAN, senin inancin PATLICAN” zihniyeti ile hareket ettigin surece kendini savunacak zemini daima kaybedersin.
Cunku senin savundugun da bi INANC meselesidir baska din mensuplarininkide bir INANC meselesidir. Senin inanclarin nekadar saygidegerse onlarinkide o kadar saygidegerdir.
Yazan:Öncü Nesil Tarih: May 7, 2007 | Reply
s.a.
Kitap ehli ile ilgili sorunlar; Bazen başka başka kelimeleri kullandığımızdan, bazen aynı kelimeleri kullanıp başka şeylere inandığımızdan ve bu sebebler yüzünden de öteki yüzümüzü hep gizlemek zorunda kaldığımızdan kaynaklanmıyormu ve çözümsüzlük uzayıp gitmiyormu.
(Uzayıp gitmemesi için, yazdığım bir yazı. Bakın orda, Araf; 164,165 göre de tebliğ yapılabilir demişim, pazarlık değil tebliğ, buna göre benimki can diyen bir yazı değil o yazı )
Ben direkt gerçek yüzümü gösterdim.
Sizide ona davet ediyorum. Herkezi…
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 7, 2007 | Reply
Öncelikle olumlu olumsuz yazıya yönelik eleştiri ve yorum ileten herkese teşekkürler. İnsan olarak paylaştığımız ortak noktaları güçlendirme arayışı ve arzusu içinde olduğumuz insanların varlığını hissetmek bir sevinç kaynağıdır benim için. Öncü Nesil rumuzlu arkadaşa cevap vermeyeceğim zira algılanış biçimiyle bile yaklaşımının namüsait bir mahiyette tezahür ettiği muhakkak.
Arzu Hanım,
O çeşit gazete ve dergi haberleri bir tahrik unsuru olarak Protestanlara yönelen bıçak darbelerini bilediği halde devam ediyor. Biz bunları hiç olmuyormuş gibi kabullenirsek ve insanlar okudukları gibi anlamaya devam ederse bir Malatya yazısı daha yazılabilir, hatta yazabilen kişi belki de ben olamam o zaman. Misyonerlik konusunda eli yüzü düzgün bir sürü eser okudum bazıları Müslümanlar tarafından yazılmış ve bana rehber olmuştur. Bu açıdan nedeni takdir edebileceğinizi umuyorum.
Tekrar Yüce Tanrı’dan esenlikler dilerim.
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 7, 2007 | Reply
Sayın Ecenaze,
Modern müjdeleme (misyonerlik denilen faaliyetlerin bizim literatürümüzde ki ismi budur, “Müjdelemek”) faaliyetlerinde en önemli hareketler Katolik kilisesiyle başlamıştır. Özellikle Asisili Francis kardeşin kurduğu Francisken Keşişleri hareketi İslam dininin yaşandığı topraklarda müjdeleyen ilk gruplardır. Bunun yanında Türki Cumhuriyetlerde de önemli Katolik misyonları kurulmuştur. Protestan müjdeleme hareketleri Katolik baskısından kaçan inanlıların Avrupa’dan Amerika ve Yeni Dünya’ya yakın diğer merkezlere açılmasıyla başlamıştır. Afrika’ya gidişleri 17. yy sonlarında sistematik şekilde gözlemlenir. Belki kişisel müjdeleme faaliyetleri olmuş olabilir. Ancak bugüne benzer en belirgin müjdeleme sistemi Salvation Army isimli grubun faaliyetlerinden temelini alır. Ve çoğunlukla sistem olarak Amerikanvari bir tarzı vardır. Ancak Ortadoğu ve Çin’de bulunan imanlı topluluklar bugün kültürlerini korumak amacıyla kendi kilise kültürlerini oluşturmaktadırlar. Ve öncesinde zaten Kıpti, Süryani ve benzer yapı da Ortodoks kiliseler kendi Doğu kültürleri içinde inançlarını yaşamış ve yaymışlardır. Türkler üzerinde ki en etkin kilise hareketi Kadıköy Konsili’nde sıkıntılar yaşayıp sürgün edilen Nesturi isimli erken dönem piskoposlarından biri olan kişinin ardılları tarafından kurulan Nesturyan kiliseleridir. Çağımızında Türkler üzerinde genel de en yaygın Hıristiyan inançsa özellikle Gagauz Türkleri üzerinde güç bulan Türk Ortodoks Kilisesi, Baptist kilise ve klasik kilise inançlarından kopmuş olan Adventist Kiliseleridir. Türkler İ.S 200’lerde Hıristiyanlık inancıyla karşılaşmışlardır. Ve bu süreçten günümüze değin Hıristiyan köklerini koruyan Türk toplulukları olmuştur. Gagauzlar tek örnek değildir. Baptist kilise dünyanın en büyük Protestan mezheplerinden biridir. Sonuç olarak çağımızın bile hala en büyük misyon hareketleri, Hıristiyan yardım kuruluşları Katolik Kilisesi’ne aittir. Özellikle Afrika’da.
Kısa bir bilgi verebilmiştir umarım.
Yazan:Tarih Bilinci Tarih: May 7, 2007 | Reply
Gökhan Bey
Kendi pencerenizden elbette haklısınız.Kendinizi ve sorunlarınızıda çok sade etkili biçimde belirtmişsiniz.Fakat misyonerlik faaliyetlerinin tarih içindeki ” doğal ” seyrine bakarsak çok iç acıcı bir durumla karşılaşmamaktayız .Özellikle Güney Amerika ve Afrikada XVII. yy başlayan misyonerlik faaliyetlerinin sonucunda oluşan durum; yerel halkların toprakların gerçek sahibi iken birden köleler durumuna düşmesi ve halada öyle olmalarıdır.Bu çok manidar.Elbet misyonerlikte kendi içersinde hatalarını görüp daha evrensel ve inança yönelik faaliyetlerini arttırmaktadır.Bunu yaymak istemeside çok olağan bir durum. Yinede insan şu sözleri hatırladığında;
“onlar geldiklerinde(misyonerler), bizim elimizde bereketli topraklarımız vardı, onların da elinde İncil.Sonra bereketli topraklarımız onların oldu,bizim ise elimizde İncil kaldı.” (afrika atasözü)
ister istemez bir çekince oluşuyor.
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 7, 2007 | Reply
Sayın Tarih Bilinci,
Acaba bizler 3. dünya ülkesi tabir edilen bir Afrika Cumhuriyeti miyiz? Ya da bizim yerleşik kültürümüzle Afrika’nın kabile kültürü arasında hiç mi fark yok? Açıkçası Türkiye için kültürel ya da politik tehlike arzeden bir misyonerlik tehlikesi söz konususuysa bile, bu Türkiye gibi kökleri kuvvetli bir ülke için bence o kadar manidar değildir. Ancak tekrar ediyorum Türkiye’de ki azınlık misyonerliğiyle, Afrika’da egemen güçlerin kanatları altında o topraklara giren Katolik Kilisesi misyonerlerinin ne jeopolitik ne de kültürel etkisi aynı oranda değerlendirilemez. Sizin bahsettiğiniz sürekli üstünde durduğumuz ajitasyonun bir parçasının belleklerde kalan kısmı. Özellikle antropolojik zemini açısından kaygınızın gereksiz olduğunu söyleyebilirim.
Hiç bir Türk Protestanı Türkiye’nin bölünmesinden çıkar sağlayamaz. Bu ülkede ki her kaos, her siyasi açmaz, her katliam ve düşmanlık en az sizin kadar beni de etkiler. Ben ülkemin dirliği ve birliği konusunda tek bir görüşe inanıyorum. Tanrı Türkiye’yi korusun ve birliğini muhafaza etsin. Demokratik değerleri güçlü bir Türkiye olsun! temennisi dışında köklü bir değişiklik falan da aramıyorum. Devrimci değilim, karşı-devrimci değilim…
Yazan:Mehmet Tarih: May 7, 2007 | Reply
Öncelikle EMPERYALIZM ve MISYONERLIK üzerine bir söz : Siyaset din de dahil herseyi kullanir. Ruslarin ermenileri kiskirttigi dönemlerde Osmanlilar da tatarlari ve diger müslüman azinliklari silahlandirmadi mi?
Kalici baris istiyorsak güçlü ordu veya homojen millet arayisini bir kenara birakip kendi güvenligimizi baskalari için de önemli hale getirmemiz gerekiyor.
Lüksemburg bankalarinda yilda 44 trilyon dolar (Türkiye’nin GSMH’nin 110 kati) el degistiriyor. Lüksemburg’un ordusu ile Türk ordusunu karsilastirmaya deger mi? Hangisi daha çok tehdit altinda?
Bu açidan BTC gibi projeler yapildikça dis düsmanlarimiz azalacak, her biri birer partner olacak.
Protestanligin Türkiye’yi bölecegi düsüncesine katilmiyorum, sebebi de su : Türkiye’yi (ve diger ülkeleri) bir arada tutan sey insanlarin o günlerinden tatmin, geleceklerinden de umutlu olmasidir.
ABD en güzel örnek :
1) Bütün sorunlarina ragmen asgari bir refah ve adaleti çogunluga sagladigi,
2) Gene büyük çogunluga “zengin olma” umudu verdigi için bu ülkenin bölünme ihtimali yok.
Türkiye’de kürtlere karsi yapilan haksizliklar müslüman olmalarina ragmen bölücü akimlara kapi açti.
Osmanli ayni etnik yapiyla yüzyillarca yasadi da, 1912’de mi batmaya basladi din farklari?
Fransa’ya bakin, %10’u müslüman. Türkçe dahil her dilde gazete, dergi, radyo var. Bir Sürü cami var. Kur’an dagitan, Islam’i gece gündüz öven, yayan yayinlar, toplantilar.
Islam’i kabul eden binlerce, belki onbinlerce fransiz var.
Bunlar bu ülkeyi böler mi? Asla. Ama zulüm olursa tabi zenciler beyazlara batar, müslümanlar hristiyanlara.
Ne yazik ki hem balkan savaslarinin hemde kemalizmin etkisini üzerimizden atamiyoruz. Saniyoruz ki dini veya etnik farklar bizi bölecek.
Dostlukla
Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 8, 2007 | Reply
DİKKAT: BU YORUM “TARİH BİLİNCİ” RUMUZLU OKURA AİTTİR. SPAM KABUL EDİLEN YORUMU KURTARMAYI BECEREMEDİĞİM İÇİN BU ŞEKİLDE EKLİYORUM.
SİTE TAKİPÇİLERİNİN BİLGİSİNE.
S.Ö
*****
Yazan: Tarih Bilinci
Sayın Talas
Aslında bu tartışmanın içine girmek benim için abes,fakat siz özenerek yazmışsınız buna bir karşılık yazmadan olmazdı.Birincisi,son yaşanan Cumhurbaşkanlığı ve muhtıra olaylarından sonra 3.dünya play off grubu dersek herhalde abartmış olmayız:)
Şöyel demişsiniz;Afrika’da egemen güçlerin kanatları altında o topraklara giren Katolik Kilisesi misyonerlerinin ne jeopolitik ne de kültürel etkisi aynı oranda değerlendirilemez.
Bakın Tarih içinde Türklerin ait olduğu antropolojik grup Caucosid-Turanid yani Ural-Altay dil ailesi de diyebileceğimiz grubun içindeyiz.Bakalım bu gruptan uzak ve yakın akrabalarımızın ilahi dinler acısından tarih içindeki inanış serüvenleri nasıl olmuş:
Ural grubu-Finler,Macarlar,Laponlar
Altay grubu-Çuvaşlar,Yakutlar,Türkmenler(tüm batı Türkleri),Kırgızlar,Bulgarlar,Hazarlar
Çok Uzak akrabalar
Tunguz ve Moğollar
Bu oldukça daraltılmış grubta en önemlileri saydım.Ural grubunu ele alalım Macarlar M.S 1000 yılında Katolikliğe geçtiler.Şimdi baktığımızda gördüğümüz ellerinde günümüzde dillerinden başka hiç bir antropolojik iz kalmadığıdır.Son 50 senede Macarların(ki aslında Magyar bizim Avarların ismini çalan Orta asyalı moğol-tunguzlara kullandığımız isimdir) Yada Hunların Türkoloji konusundaki muazzam atakları sayesinde kendi kökenlerini hatırlamaya başlamışlardır.Üniversitelerinde yoğun bir şekilde bu çalışmalar sürdürülmekte ve Dünyada Türkiye dışındaki en öenmli Türkoloji çalışmaları Macaristan kaynaklıdır.Bugün kü Macaristan slav kültürünün ve Roman kültürünün hinterlandında kendi öz kimliğini büyük ölçüde kaybetmişdir.Bunda Hristiyanlığın önemli bir katalizör olduğu yadsınamaz bir gerçekliktir.
Finlilere gelirsek Ural-Altay grubundan en eski çağlarda bilinmeyen zamanlarda ayrılan ilk topluluk oldukları varsayılır.Bunlar 18.yy kadar Normanların köleleri olarak tarih maceralarını sürdürdüler,o kadar ki Slav ve norman kabileleri arasında sıkışmaktan nerde ise kendi dillerini kaybetme tehlikesi ile karşı karşıya kalmış bir topluluktur.(dil giderse etnisite zaten yok olur) Bağımsızlıklarını kazandıktan sonraki hummalı filoloji çalışmaları sayesinde bugün bir kimlikten bahsedebilmekteyiz.Finliler Normanların dinini benimseyerek bugüne geldiler peki dilleri Hint-Avrupa dili olmayan bu millet acaba bugün kü filoloji çalışmaları olmasaydı gerçek kökenini bilebilirmiydi?Cevap elbette hayır.İsole bir toprakta yaşamasalardı bugüne kadar varlıkları olabilirler miydi? kendilerine hakim unsurun dinini kabul etmelerine rağmen Norman kavimlerinin içinde erişmiş olmazlar mıydı?Finliler şaman kalsalardı acaba Normanların 1000 yıllık mahkumiyetine katlanırlarmıydı desek daha doğru olur?Finliler ayrıca çok önemli bir millet olan Ruslarında ikincil atalarıdır.Baltık-Slavları ile Finlilerin karışımına Altınordu kaynakları ilk defa Rus demiştir.Ruslarında Aziz Cyrill ile Hristiyanlaşıp bu dinin ortodoks mehzebinin bahadırlığına soğunduğunu söylemeye gerek yok.Tarihin cilvesine bakın ki AT ülkelerine göre Ruslar ne Avrupalıdır nede Hristiyan 🙂
Altay grubuna gelince burda Çuvaşlar ve Yakutları görüyoruz bunlarda yarı şaman ama görünürde çoğu ortodoks Hiristiyan olan Türklerin çok uzak akrabalarıdır.Ana koldan Finlilerden bile önce kopmuş olabilirler.Dilleri ve gene yalıtılmış yaşam alanları olmasa çoktan Rusların içinde tıpkı bazı Tatar-kazak kabilelerinin eridiği gibi eriyip gidecek kavimlerdir.Ortak Türk kavimi şuurları nerdeyse yok gibidir.
Şimdi Bulgarlara bakıyoruz.Gördüğümüz büyük kazan hanlığının serhat unsuru olan Bulgarlar ilk çağlardan beri büyük nüfuslu Türk grubları arasındadır.Maveraünnehrden Ukrayna ve aşağı Tunaya kadar uzanan topraklarda sürekli var olmuşlar en sonunda bugün adları ile anılan topraklara Peçeneklerin itişi ile gelmişlerdir.Adları öz Türkçe bir addır.Bulgamak yani karışmaktan gelir.Üst Araldaki Avrupa geçiş koridorunda bir çok oğuz ve kıpçak boyunun karışımından olduğu için bu adı aldıkları düşünülür.Ne olmuştur Bulgarlara bu kadar Türken Belene kamplarını kuracak kadar Türk düşmanı olmuşlardır en sonunda.Çok basit slavlaşmışlardır.Slavlaşmalarıda maalesef Ortodoks Hristiyanlaşmaları ile başlamış bir süreçtir.Bu süreç Cyrill’in gezisi ile kemale erecektir.Şimdi Bulgarlarda antropolojik olarak Türklük (düşmanlığı) şuuru var mıdır? 🙂
Hazarlarada bir bakalım dönemin iki büyük siyasi güçü Abasiler ve Bizans arasınd asıkışan bu kafkas Türk hanlığı en sonunda her ikisininde boyunduruğuna girerek asimile olmaktan sa her ikisininde belli derece saygı gösterdiği Museviliğe iltica etmiştir.Hazarların geniş hoş görülü ortamı sayesinde Musevilik oldukça önemli taban bulmuş ve kabul edilmiştir.Hazarların simgesi Nar dır.Daha sonra bu museviliğe Polonya yahudiliğince gecen önemli bir sembol olacaktır.Musevilik’te nar doğruluğun sembolüdür, Narın içinde 613 adet çekirdek olduğu, bu rakamında 613 Kanun ile bağlantılı olduğuna inanırlar. Bu nedenle Museviler kutsal günlerde Nar ikramı yaparlar.Bugün Nazi kamplarında öldürülen Musevilerin çoğunun aşkenazi yani Doğu Avrupalı Prusya yahudileri olduğu bilinmektedir.Bunların büyük çoğunluğunun etnik kökeni Hazarlara dayanmaktadır.(Bknz Adam Coestler13.Kabile kan grubuna varıncaya kadar incelenmiştir).Hazarlar peki bugün hatırlanmaktadır?Prusyalı Ferisi Yahudiler bu kökenlerini bilmektedir? Hiç sanmıyorum…
Oysa Msülümanlığı kabul etmiş tüm büyük Türk kabileleri öyle yada böyle milli kimliklerini korumayı başarmışlardır.Hem bu dinin bahadır evladları hemde kökenlerinin şuurunda olan ama asla şovenleşmeyen bir şekilde varlıklarını tarihin altın sayfalarına kazımışlardır.Birçok kavmin bu dine girmesine vesile olmuşlar ama asla aimile etmemişlerdir.( Arnavutluk diyede-Bosna Hersek diyede devlet var) Bugün tarihi yazan Türklerin Müslüman Türkler oldukları muhakkaktır.Türklük ve Müslümanlığı genel olarak birbirinden ayrı düşünmek artık abestle iştigaldir.(bu elbet bizim kanaatimiz)
Şimdi sizin yazınızdaki yakınmaların inanç acısından haklılığına hem fikirim.Elbet inancın yaşanması yaymaya çalışılması doğal bir haktır.Türkiyemizde bunun önünde psikolojik-siyasi bazı engellerin olduğunua kabul ediyorum.Türkiye sizinde son olaylar ile daha yakınen gördüğünüz gibi demokratikleşme sancılarını hala çekmektedir.Aşağı yukarı 2500 sene ahamenid 10’lu sistemde yönetilmiş bir milletin 80 senelik demokrasi çabası bebeklik çağındadır.Fakat çağımız hızla gelişen ve değişen bir çağ; zaman geçmişte olduğu gibi akmamakta.Nano teknoloji çağında 5 sene, geçmişin 500 senesine bedel. Bu sebeple bir an önce tüm yurtaşların hoşnut olduğu ,demokrasi anlayışının ve inancını içselleştirilmesi ve hazmedilmesiyle sizinde ve toplumun genelininde sıkıntısı olanların kendini hürce ifade etme şansı oluşacaktır.Kitap ehli olarakta son derece saygın bir konumunuz olmuştur Halifeler devrinden beri.Bizler sizleri daima kendi inanç namusumuz olarak algılamalıyız.Sizlerin inanç özgürlüğü bizlerin inanç özgürlüğü kadar kutsal saygıya değerdir.Burda tartışılan Hiristiyanlığın bünyeye ne kadar uygun olduğudur.(yukarıda tarihi verilerleizah etmeye çalıştım) Zaten Türkiyemizde ve hatta dünyada artık aborginler ve amazon yerlileri dışında toplu din değiştirme olamayacağına göre bence birazda lüzumsuz kaçmaktadır sizinde şikayetçi olduğunuz paranoya ya sürüklenen bazı düşünceler.Ülkemizin birlik ve beraberliği savunulduğu,bu topraklardaki insanların geleceği için iyi şeyler gerçekleştirildiği sürece Hiristiyanların bizlerle bir orman gibi hür ve kardeşce yaşamasını istiyoruz.Aynı kökten çıkan farklı ağaçlar gibi…
Dostlukla….
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 9, 2007 | Reply
Sayın Tarih Bilinci
Dikkate değer bilgiler vermişsiniz, bu konuda Sayın Yakup Aygil’in Turanlı Hıristiyanlar isimli eserini tavsiye ederim. Ancak biz burada modern misyonerliğin Türkiye Cumhuriyeti üzerinde olabilecek etkileri üzerinde duruyoruz. Siz yine dini anlamda bir geçiş dönemi niteliği taşıyan tarihler üzerinde duruyorsunuz. Ayrıca bazı Türk topluluklarının özellikle dil konusunda ki deformasyonunun tek sebebi olarak Hıristiyanlığa geçişi gösteriyorsunuz ki bunun da sosyolojik olarak farklı yönlerini görememesi açısından eksikleri var. Ve yine bugünün Türk Kilise dünyasında Türkçe, tapınma ve dini ritüeller üzerinde tek yetkin dildir. Ve tapınma (diğer tüm ibadetsel kavramlarla beraber) kültürel olarak Türk etkisine özellikle sokulmaya çalışılmaktadır. Hatta bu konuda eksikler en çok konuştuğumuz konulardan biridir. Ayrıca tekrar vurgu yapmak gerekirse bizler toplumsal rollerin yeniden şekillendiği bir dünyada yaşamıyoruz. Türklerin toplumsal rolleri ve kimlikleri kesinleşmiştir. Yine alfabe dil üzerinde ki tek etkin belirleyici değildir. Kayseri ve Kapadokya’da İncil’e inanmaları sebebiyle Grekçe harfler kullanan, ancak Öz Türk olmaları ve Türkçe konuşmalarıyla bilinen ancak siyasi sebeplerle Yunanistan’a sürgün edilen Hıristiyan Türkler’in nasıl bir baskıyla vatansızlaştırıldıkları malumunuzdur. Zira Yunanistan’da da devşirme olarak baskı görmüşlerdir. Bugün onlardan geriye Kapadokya mağaralarına Grekçe harflerle Türkçe olarak yazdıkları veda sözcükleri kalmıştır. En tuhaf bulduğum saptama Müslüman olan Türk kavimlerinin öz kimliklerini %100 korumuş oldukları saptamasıdır. Hangisi Öz Türktür; Arapça mı? Arap kıyafet kültürü mü? Fars felsefesi mi? Yerleşik kültüre geç dönemde geçiş yapan her toplum değişik savrulmalar yaşamıştır. Özellikle egemen güçlerin sürekli değiştiği bir dönemden bahsediyorsanız bu savrulmalar daha çarpıcı olabilir.
Ancak dediğim gibi bugünün Türkiye’si sizin bahsettiğiniz siyasi sığlıktan, kültürel altyapısızlıktan ve savunmasızlıktan münezzehtir. Bugünün Türkiye Hıristiyanları da sizin bahsettiğiniz politik eksenli güç odağı olma konumundan bir hayli uzaktır. İncil’e tam bağlı Hıristiyanlık inancını taşıyan kiliselerin misyonerliği bir tehlike olmaktan ziyade bir zenginlik ve kazançtır.
Yazan:Mehmet Tarih: May 9, 2007 | Reply
Gökhan Bey,
ABD’deki NeoConlar hakkinda ne düsünüyorsunuz? Sizin cemaatinizin fikirleri nelerdir?
Dostlukla
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 9, 2007 | Reply
American Neo Con’ları muhafazakar özellikleri açısından takdir edilir yönleri vardır. Özellikle ABD içinde kürtaj, eşcinsel evlilikler, aile, gen teknolojisi v.b etik konularında ki etkili çıkışlarını görmemek mümkün değil. Hatta Akıll Tasarım’ı da en çok konuşturan grup olarak NC’lar öne çıkmakta. Tabi Yeni Muhafazakar olarak adlandırılmak sanırım daha çok hoşlarına gidiyordur. Ama komünizm sonrası kendine yeni bir düşman, bir karşı prototip arayan muhafazakarların biraz daha sertleşerek bu çıkışı yapmaları bekleniyordu. Nitekim düşman ARAP oldu. Bence İslam değil ARAP’a karşı bir düşmanlık ideolojisi besleniyor. Bir siyasi olgunun karşısında kendini besleyeceği bir ideolojik çatışma noktası bulması kaçınılmaz. Ancak ABD Neo Con’larının bu çatışmalarda izlediği yöntemler kabul edilir olmaktan çıktı. Özellikle dış politikayı etkileme biçimleri ve ideolojik çıkışları dünyanın diğer ev sahipleri için genelde bir tehlike oluşturuyor. Amerika’nın Afganistan ve Irak gibi konularda adı geçen gruptan büyük bir politik destek aldığı düşünülürse Neo Con’ların etkisi iyi anlaşılabilir.
Ben çözüm bulma yollarından, insan hakları konusunda ki duyarsızlıklarından ve emperyalist anlayışlarından dolayı ABD NC’larının keskin bir karşıtı olarak görüyorum kendimi. Cemaatimiz içinde genelde bu anlamda bir karşıtlık olduğunu gözlemleyebiliriz. Kurtuluş Kiliseleri Önderi İhsan Özbek’in Amerika’nın Irak ve İsrail’in Ortadoğu planlarıyla bağlantılı olan ve zaman zaman doruk noktasına varan insan hakları ihlallerinde gösterdiği, “ciddi kınama” tavrı bir gösterge olacaktır. Bizler yaşama ve o yaşamı savunma hakkına inanırız. Hiçbir siyasal gerekçe ve ideolojik yöntem sonucunda bu haklar kısıtlanamaz.
Özellikle BOP sebebiyle Amerika’nın ciddi bir tehlike unsuru olduğuna da inanıyorum. Ortadoğu’nun sorunlarını Ortadoğulular çözmelidir. İsrail çözümün bir parçasıdır ama Amerikan muhafazakarlarının çözümü bizim değerlerimizle ölçülerimizle ve haklarımızla çatışmaktadır.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 9, 2007 | Reply
Derin Dusunce’nin bu “butun fikirlerden esit uzaklikta” durma poltikasi goz yasartici! Eminim yazarin dahil oldugu Protestan misyoner kurulus ta ayni derecede demokrat oldugunu gostermek icin bir musluman tebligciye sayfalarini acar.
Yazan:Ç-Z Tarih: May 9, 2007 | Reply
İhsan özbek’in yazısı; Çektiğimiz acının aması yok!
http://www.hristiyanforum.com/forum/showthread.php?p=11674
Misyonerler Çankaya’da başlıklı gazete haberi http://www.hristiyanforum.com/forum/showthread.php?t=3520
1)”Misyoner ne yapmaz;inancını siyasal oyunlar için maşa etmez…Hıristiyanlar ülkelerinin parçalanması zarar görmesi için çalışmazlar,bu incilin açıkça mesajlarına karşıdır.”(İ.Ö)
“Misyoner,Hıristiyan olmanın kurtuluş sağladığını düşündüğü için herkesin kurtuluşa kavuşmasını ister.Bu yüzden her yere gider ve inancını açıklar.”(İ.Ö)
“Ancak tekrar ediyorum Türkiye’de ki azınlık misyonerliğiyle, Afrika’da egemen güçlerin kanatları altında o topraklara giren Katolik Kilisesi misyonerlerinin ne jeopolitik ne de kültürel etkisi aynı oranda değerlendirilemez.”Gökhan Talas 7/5.
“Türkiye’de her organizasyona karşı alerji var,en sert alerji de kiliselere karşı.”(İ.Ö)
“(cadı avı)Türkiye’de de misyoner diyorlar ama sadece damga bu suç yok,Hıristiyanların kötü niyeti yok ama önyargılar var.”(İ.Ö)
Yukarıdaki alıntılardan yapılmış özet önyargıların kaynağın ne olduğu sorusuna cevap olabilir mi?
2)“Ama komünizm sonrası kendine yeni bir düşman, bir karşı prototip arayan muhafazakarların biraz daha sertleşerek bu çıkışı yapmaları bekleniyordu. Nitekim düşman ARAP oldu. Bence İslam değil ARAP’a karşı bir düşmanlık ideolojisi besleniyor.”(Gökhan Talas 9/5)
Sizce Batılılar Arapları Hıristiyan olarak mı biliyor?El Kaide İslami terör örgütü mü yoksa sadece “terör” örgütü mü?
Yine alfabe dil üzerinde ki tek etkin belirleyici değildir.(G.T.9/5)diyorsanız düşman ilan edilen Arapların kimler olduğunun tanımını nasıl yapabilirsiniz?
3)Paranoya oluşturuldu,herkes Türkiye’yi bölmek istiyormuş gibi.
(dinimizi)bir yere kadar rahatça yaşayabiliyoruz.Bireysel inanışa devlet karışmıyor,herkes
Hıristiyan olabilir ama bir kilise olarak örgütlenene kadar.
Öncelikle açıklamam gereken;ben aşağıdaki yorumla siz biz demek istemiyorum,sadece hepimizin aradığın huzurun neden sağlanamadığını sorular sorarak anlamaya çalışıyorum.
Tanrı’nın İncili’nin kurtaran mesajına, tüm insanların ihtiyacı olduğuna inanan bir Hıristiyan için, misyonerlik bir yaşam biçimidir.(G.T.7/5)
insanlara, kurtuluşu müjdelemelerini buyurmuştur. Sadece bunu değil, “size buyurduğum herşeye uymayı onlara öğretin.”(aynı bölüm 20. ayet) diyerek yanlarına gittikleri insanların inançlarını yaşamalarında onlara önderlik etmelerini de eklemiştir.(G.T.7/5)
Şimdi gelelim sonuca;Düşman ilan edilen bir Arap tarafı var ve İncil emri kabul edilen misyonerlik sizin değiminizle “kurtuluşa erdirme”ve bunun için de yine “gidin ve önderlik” edin diyen yine bir İncil emri var.
Şimdi Hıristiyanlık dinini siyaset mi kullanıyor yoksa bu emre uyarak Hıristiyanlık dini mi siyaseti kullanıyor.
Şimdi lütfen paranoya oluşturmayacak misyonerlik tarifini yapabilir misiz?Gerçekten bilmek istiyorum.
Cevap için şimdiden teşekkürler,
Yazan:Ç-Z Tarih: May 9, 2007 | Reply
Bekir bey,davete icabet bildiğim kadarı ile sünnet ama davet edilmeden de kapı açık olsa bile“gitme” diye kurandaki bir surede uyarı görmüştüm.
Siz, bu kuran suresinde geçen emre uygun olarak “bir Müslüman tebliğci “için davet bekliyorsunuz ama iadeyi ziyaret için davete gerek var mıdır ki?
Davet dedim de aklıma geldi;sanırım 10 yada 12 sene kadar önceydi(~ 1993-95) kesin hatırlamıyorum,kapı çaldı kapıda içeri davet edilmek isteyen iki kişi vardı,bir bayan bir erkek.
Bu arada biz biraz muhafazakar bilinen Erenköy’de oturuyoruz.
Eh malum bilirsiniz bizde kapıya gelen “Tanrı misafiri” kabul edilir ve tabii biz de (annem ile ben)buna uygun olarak onları içeri davet ettik.İçeri buyurmadan önce amaçlarının bizimle sohbet etmek olduğunu söylemişlerdi.Kendileri Yehova şahitlerindenmiş ve kendilerini tanıtmak istiyorlarmış.Kadıköy/Hasanpaşa’dan geliyorlarmış ,yerleri ordaymış.
Neyse önce onları dinledik arada birkaç soru sorduk ve sonra iş bizim dinimize geldi ve başladılar bizim dinimizin içindeki pek çok şeyin “hurafe” olduğunu anlatmaya;namaz kılarken Kabe’ye yönelmekten tutun,baş örtmeye kadar..
Yani bu bir “karşılaştırmalı tanıtım idi”..Tavır olarak baskıcı,kaba,küçümseyici miydiler..pek tabii ki hayır,olabilirler miydi ? Cevabım çok üzgünüm ama evet olacak eğer hane sahibi olsalardı onlara uymak konusunda daha “ikna”edici olabilirlerdi.
Bunu genele uygulayabilir miyim, pek tabii ki hayır.
Hoşgörü sınırları olan bir şeydir,ben ve annem daha toleransız olsaydık o günkü Müslümanlığı çok kibar bir şekilde eleştirme sohbeti,sohbet olmaktan çıkardı.
Ve aynı olayın benzerini 1991 de İngiltere’de de yaşamıştım.
Ama denerek şiddete onay vermem amaaa “ama” denilecek sınırların da zorlanılmasını uygun bulmam.
Bilmem anlatabildim mi?
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 9, 2007 | Reply
C-Z Hanim, ben kendimi hic “tebligci” olarak tasvif etmedim ama daha ocede benim bloga konuk olup selam vermeden Malatya Katilmanin kinayan yazimda , sahte oldugumu birakin ondan sorumlu olduguma varan hakaretlerle soze giren bu Konuk Yazar’in bagli oldugu orgutun sitesine davet edilirsem yazmaktan imtina etmem. “kendi inancima guveniyorum; misyonerden korkmam icin sebep yok; ben herkese esit olcude dinini yayma imkani istiyorum” turu ifadelerimle ifadem ile ise onun dinini disladigim ve bu sekilde onun dinine karsi nefreti korukledigim iddiasinda idi.
Yazdiklari uzerine fazla birsey soyleme niyetinde degilim. Sadece “bir Prostestan misoner” sudur budur gibi idealist ifadelerini VERILERLE KARSILSTIRMANIZI DILERIM. Necoconlain Yahud olmayan kanadinin itici gucu Protestan Kilisesidir. Bu gunun dunyada Islama karsi savasin en azili cengaverleri Prostestyanlardir (ozellkle Evanjelik Kanadi). Bunlarin bazilarinin isimlerini blogumdaki Malatya atliami uzerine” yazisinin altinda Gokhan Bey ile tartismamizda bahsettim. Tanimiyormus.
Burada Konuk Yazar olan arkadasa adil olmak icin su kadarini da not edeyim. Muhtemelen gercekten tanimiyor Jerry Fallwell (Iran icin “Nuke them in the Name of God” “taniri adina nuklee bombalayalim) diyen en buyuk Protestan Lideri), Pat Robertson, Jerry Wine, Terry… (su homoseksuel fahise ile yaknlarda basilan kilse lideri), Franklin Graham, Oral Roberts, Jimmy Swaggart, Jim Bakker gibi Protestanlarin liderlerini, para babalarini. Muhtemelen misyonularinin kendisine pastorunun soyledigi olduguna inaniyor. Ve muhtemelen pastoru da samimi olarak barsci bir misyonlari olduguna inaniyor. Her ne kadar soylemeri pek bunu yanisitmasa da. Yaziyi pek okuyamadim “Amageddon”u anlattimi konuk yazar; ne zaman olcagini, Israil ve Muslumanlar icin “planin” ne oldugunu?
Neyse kogumuzu fazla SIKISTIRmayalim. Hos gelms sefalar getirmis. Ulkemizde laikci duzenin yarattigi ahlaki, kultrel yozlasma, ve bosluk icerisinde kimilerinin escnselligi, kimisinn satanizmi, kimisinin “ben Israil’i destekliyorum cunku Iasrail Iran’dan 50 kere guclu” diyebilen haya seviyesini teshir ettigi bir zamanda birseyler arar iken misyoner tuzagina dusen en kotuyu temsil etmez herhalde.
Tekrar edeyim: INanicna guvenen birinin ne Judeo-Haclilarin ne baskalainn misyoner faaliyetlerinden korkmasi icin hicbir sebep yoktur. Benim mucadelem misyonerle degil laikci, ahklaksiz duzen ile. Her misyonerin bir Ingiliz Turkan Saylan veya CYDD, CEV olmadigini da biliyorum. Ilginc degilmidir “misyonerler cirit atiyor”, “din elden gidiyor” diyen agizla “irtica” ile yatip “irtica” ile kalkanlarin ta kendileri?
C-Z Hanim. Ben de “oldukca dindar sayilan(o eskidendi saniyorum) Erenkoy’de oturuyorum. Komsaanim, siz su uc haftadir camindan bayrak inmeyen evlerden birinde mi oturuyorsunuz? 🙂
Yazan:Ç-Z Tarih: May 9, 2007 | Reply
“Tandoğan,Çağlayan meydanlarını doldurup tehlikenin farkındayız,cumhuriyeti koruyalım diyenlerin hangi tehlikenin farkında olan”analar”olduğunu merak ediyorum.”sorusunu soran,evinde bayrak olup ,sorduğunuz soruların benzerlerine gebe ayrımcılığa prim vermemek için onu cama asma ihtiyacı duymayan bir komşuyum..
http://www.dusunceler.org/2007/05/07/canim-sikkin/#comment-11879
Vaktiniz olduğunda uğrayabilirseniz..
Hümetlerimle komşum,
Yazan:Bahar Pinar Tarih: May 10, 2007 | Reply
Gokhan Bey,
Verdiginiz bilgiler icin tesekkurler. Malatya’daki vahseti yurekten kinadigimi oncelikle belirtmek isterim. Sayın Tuna misyonerlik ile ilgili duygularimizi ve yapilmasi gerekenleri guzel ozetlemis: “bizi üzen durum ise başkalarının İslam yerine Hristiyanlık’ı seçmesidir. Bu biz müslümanlar için vicdani bir meseledir. /…/ bize düşen görev ise yıkmak, yakmak değil bilakis daha fazla islama ve müslümanlara sahip çıkmak ve karşı din mensubunun da hakkını gözetmektir.”
Tarih Bilinci’nin degindigi gibi, somurgeciligin hizmetine sunulmus misyonerlik faaliyetleri, bu faaliyetin masumiyeti ve samimiyetini oldukca zedelemis. Hatta insanlarin kafasinda somurgecilik ile misyonerlik beraber algilanir olmus. Bu da durumu koturlestiren, insanlarin misyonerlik konusunda suphe duymalarina sebep olan bir algı. Sizlerin Türkiye’nin butunlugunu, iyiligini savunuyor oldugunuzu duymak, hissetmek o acidan onemli.
Size merak ettigim ve merak edildigine sahit oldugum bir soruyu sormak istiyorum: Misyonerlik bir meslek midir? Meslek derken hayati surdurmek icin karsiliginda para kazanilan ugrasdan bahsediyorum. Yazınızda “Tanrı’nın İncili’nin kurtaran mesajına, tüm insanların ihtiyacı olduğuna inanan bir Hıristiyan için, misyonerlik bir yaşam biçimidir. ” demişsiniz. Bir yaşam biçimi olarak düşününce misyonerlik diye bir meslek olmadigini, olamayacagini, inancını anlatmanın, duyurmanin, meslegi ne olursa olsun, inanan her Hristiyan için görev oldugunu algiliyorum. (Ki kendi dinini teblig etmesi muslumanlar icin de gorevdir aslinda. Bu yuzden de anlaşılır bir durum anlattiklariniz.) Yani her Hristiyan bir misyonerdir aynı zamanda diye düşünüyorum. Eger para kazanılan bir meslek ise misyonerlik, paranın kim tarafından odendigi de merak uyandırıyor ve onem kazaniyor haliyle. Bu konuda seffaf bir uygulamaniz var mi? Aslinda burada herhangi bir misyonerin para kazaniyor olmasından ziyade (kendini dinini yaymaya, ogretmeye vakfetmis birinin hayatini devam ettirmesi icin para da kazanmasi gerek bir sekilde), parayı verenlerin derdi gercekten dini ile ilgili samimi bir hassasiyet mi, asil merak konusu belki de bu. Boyle supheci gozukecek bir merakin altinda, yine somurgecilik-misyonerlik arasinda gecmisten gelen bag var zannederim. Türkiye için aynı süreç yaşanamaz deseniz de, bunu herkes farkinda olmayabilir. Tabii bir de birçok insan için faaliyetlerin açık,net ve şeffaf olmaması da başka bir sebep olabilir. O yuzden de suphe ile yaklasiliyor olabilir. Sorularim ve soylediklerim komplo teorilerine gecmeden, “Asil amaclari ne?” diye sormadan onceki son durak gibi algilanabilir ama amacim bu degil. Onu belirtmek isterim. Gercekten merak edilen bir konuda birinci elden bilgi almak istiyorum. Simdiden tesekkurler.
Saygılarımla,
Bahar Pınar
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 11, 2007 | Reply
Bahar Hanım,
İki tip “inanlı” (misyoner tanımını yabancılık olmasın diye kullandım, literatürümüzden şaşmak istemem) vardır. Birincisi teolojik birikimi ve önderlik ettiği bir topluluk olması itibariyle tıpkı bir din adamı gibi profesyonel hizmet verir. Kendi topluluğunun toplanan ondalık ve bağışlarından maaş alır. İlgilendiği tek konu; topluluğun yönetimi, İncil çalışmaları ve Müjdeleme faaliyetleridir. Her açıdan hizmeti tüm hayatını doldurmuştur ve elbette yaşamını kiliseden aldığı maaşla karşılar. İmam gibi düşünebilirsiniz. Kaldı ki imamın maaşını devlet verir.
İkinci tip hem yaşamını para getiren bir işle idame ettirir hem de artan zamanda kilise hizmetleri için aktif olarak emek verir. Örneğin benim mesleğim Grafikerlik. Ben her çeşit piyasa işini yapıyorum. Bunun yanında Hıristiyan kuruluşlar içinde tasarım işleri üretiyorum. Hayatımı buradan kazanıyorum. Boyacı, büfeci, taksi şoförü, sinema sanatçısı, futbolcu v.s olan kardeşlerimiz var. Bu kardeşlerimiz günlük yaşamlarında çevrelerine İncil’i müjdeliyorlar. Ama birinci grup kadar aktif değiller. İnsanlar gibi yaşıyorlar yani.
Mesela bizlerin yeşil/kırmızı sermaye tarzında bir sermaye potansiyelimiz yok. Büyük işyerlerimiz yok. Bazen bu kadar İncil’in parası nereden geliyor deniyor ya. Bir kere o kadar büyük miktarlarda (55 milyon İncil diyen olmuştu…) hizmet materyali yok elimizde. Olanları da şirketler ağına sahip kurumlar basıyor genelde. Mesela Kitab-ı Mukaddes Şirketi dünyanın her yerinde şubeleri olan büyük bir kurum. Onların gücüyle yerel kilisenin tek başına yapabilecekleri karşılaştırılamaz. Açıkçası bizler Diyanet gibi devlete bağlı kurumlardan da destek almıyoruz. Bu açıdan öncelikle gerçek dışı yaklaşımlardan sakınılması lazım.
Örneğin bazı Hıristiyanların isimleri verilerek 5000$ maaş aldığı, Jeep arabası olduğu ve Amerika’da tatile gittiği söylendi, yazıldı. Haberi okumuşsunuzdur belki. İnanın bu rakamları duymak bile bizi şaşırtıyor. Bir kardeşim 350 YTL’ye ev bulmak için bir hafta ayaklarıyla şehri arşınladı, bu haberi okuyunca sanırım güzel bir uyku çekmiştir.
Mesela yurt dışında devlet eliyle tebliğe gidenlerin yanından bile geçmez bizim hayatlarımız. Tarikatların gölgesinde ticaret yapan “küçük” işletmelerin yarısı kadar parayı bir arada görmüşlüğümüz yoktur. Bedava öğrenci okutamayız, Amerika’da çocuğu okuyanların ya eşleri Amerikalıdır ya da burs kazanmışlardır.
Ama bu ülkede hiç kimseye bu hesap sorulmazken Hıristiyanlara rahatlıkla soruluyor. Ceplerimizden çalınanlara gönül rahatlığıyla müsaade ederiz ama Hıristiyanların katılanların parasıyla yaptığı kamplar için sanki Kraliyet Balosu düzenlenmiş gibi asparagas dizebiliriz.
Yani Bahar Hanım,
Tek sorun bizim maaşlı mı, çalışan mı v.s mi meselemizse. Hiçbirimiz parayla ülkemizi satmıyoruz. Merakta kalmayın! (Esas amacınız ne dememiş gibi yapmışsınız ama demişsiniz ya ona istinaden söyledim)
Saygılar
Yazan:Ecenaze Tarih: May 12, 2007 | Reply
Gökhan bey,
Kuran ı KERİM i incelediniz mi?
Yani sonradan mı Hıristiyan oldunuz yada zaten anne babadan gelen bir miras olarak mı devam etti?
Mahzuru yoksa bize kısa hayat hikayenizi de anlatır mısınız..
Yunanistan a sürülen Hıristiyan Türkler e değinmişsiniz..Onlar Ortodoks tular ve Karaman civarında yaşıyorlardı..
Papa Eftim ve cemaati, kurtuluş savaşında verdiği destekle milletine olan bağlılığını göstermesine karşılık böyle bir sürgünü tabi ki haketmediler ama devrin şartları, mübadele süreci ve yapılan hatalar böyle gerektirmiş..
Şimdilerde kendilerine [Sevgi Erenerol ] malesef MHP sahip çıkıyor..:(
Bir Türk kiliseleri var..Hatta şu meşhur Sauna Çetesi Liderinin o kilisede çekilmiş fotoğrafları yayınlanmıştı..
saygılar
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 12, 2007 | Reply
Merhaba ecenaze,
Köken olarak Aleviyim. Ancak Ateist olarak büyüdüm. Genç yaşlarımda sosyalist yapılarda çeşitli rollerim oldu. Lise çağlarımda bile aktif bir sosyal reform düşüncesine sahiptim. Kökten devrimci düşüncelerle lise sonrası tanıştım. Böyle devam ederken dinlere yönelik ilgim başladı. İslâm’la başlayan, New Age v.b dinlere yönelen incelemelerim oldu. Kur’an’ı okudum. Bazı fıkıh kitaplarını ve tasavvufu inceleme fırsatım oldu. Sonrasında hiç özel girişimim olmadığı halde karşılaştırma amacıyla İncil edindim. Uzun süre İncil’i okudum ve kişisel olarak İsa Mesih’e iman ettim. Nedenleri çok uzun ve derin, fırsat olursa onları da yazarım ama sanırım platformu burası değil.
Şunu belirtmek isterim Hıristiyanlık düşünerek, korkarak, bir ileri bir geri giderek ve sonrasında Tanrı’nın lütfuyla aldığım bir karar.
Not: Türk Ortodoks Kilisesi’nin Karaman Ortodokslarıyla tek bağı soya dayalıdır. Bugünün Türk Ortodoks Kilisesi sadece siyasi bir oluşumdur ve Hıristiyanlık ritüelleri ve düşüncesi ve gelenekleri açısından oldukça sıkıntı içeren bir tarzları vardır. Diğer Türk Hıristiyanlarıyla neredeyse hiçbir bağları yoktur.
Yazan:Ecenaze Tarih: May 12, 2007 | Reply
Gökhan bey samimi cevabınız için teşekkür ederim:)
Biliyorsunuz ki ,Hz. İSA bizim de peygamberimiz..
Ayrıldığımız noktalardan biri, sizin teslis inancınız..Yani Baba-Oğul-Kutsal ruh ..
Ben sizin EN doğru yolu bulacağınıza ve bir süre sonra Müslüman olacağınıza inanıyorum:P [şaka:))]
Sorularım artniyetli değil gerçekten merak tabanlıdır, o yüzden sizi yakalamışken –kızmazsanız, ben devam edeceğim:)
*Zannediyorum siz misyonerlerin hedef kitlesi dindar müslümanlardan ziyade, dinsiz yaşayan Alevi kökenli vatandaşlarımız, yanılıyor muyum?
*Da Vinci Code filmiyle ilgili ne düşünüyorsunuz?
saygılarımla..
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 12, 2007 | Reply
Sayın Ecenaze
Yanılgınızın temeli şudur; bizim stratejik bir hedefimiz yok. Cemaatimizin içinde çeşitli inanç kökenlerine sahip insanlar mevcuttur. Benden ileri bir yorum yapmanız geneli görmenizi engeller. Bizim mesajımızı ilettiğimiz kitle hem genel faaliyetlerimizden haberdar olanlar hem de özel olarak görüşmek isteyenlerdir. Kimsenin yakasına yapışmıyoruz ve kimseye özel bir müjdeleme çalışmamız yok. Biz Türkiye’nin kilisesiyiz… Ayrıca tek işimiz insanların Hıristiyanlıkla ilgili merakını gidermek değil mevcut Hıristiyanlara hizmet etmekte bizler için önemli.
Da Vinci şifresiyle ilgili düşüncem aşağıda linkini verdiğim yazıda ki düşünceyle tamamen aynıdır. Tekrara gerek yok;
http://www.kurtulus.org.tr/index.php?option=com_content&task=view&id=54&Itemid=30
Yazan:atsız Tarih: May 13, 2007 | Reply
saçmalık.misyonerliğe bu sayfalar bile alet edilmiş.
Yazan:Ecenaze Tarih: May 13, 2007 | Reply
Gökhan bey,
İnsanların yakasına yapıştığınızı ima etmedim,
zaten hiç bir inanç sistemi, zorlama ile kabul edilemez ve yaşanamaz!
Tatlı dil ve güler yüz, imansızlık bunalımında olan pek çok insan için çekim alanı yaratacaktır..
Ve tüm samimiyetimle söylüyorum, bir insanın ateist olmasındansa size rastlayıp hıristiyan olmasını yeğlerim..
[Sizden sonra da bize rastlaması, daha iyi olabilir tabi:)]
Hedef kitlemiz yok demişsiniz, kendi cemaatiniz adına bunu söylüyor olabilirsiniz ama genel anlamda tüm misyoner kuruluşların bir hedef kitlesi vardır, olmak zorunda..
Yoksa adı zaten “misyoner” olmazdı..
Ben size samimi cevaplarınızdan ötürü tekrar teşekkür ediyor ve iyi günler diliyorum..
saygılarımla
Yazan:Haydar Tarih: May 13, 2007 | Reply
Ecenaze’nin şu dilegi hosuma gitti…
“”Ve tüm samimiyetimle söylüyorum, bir insanın ateist olmasındansa size rastlayıp hıristiyan olmasını yeğlerim..
[Sizden sonra da bize rastlaması, daha iyi olabilir tabi:)]””
…fakat,
bir dine mensup olanlardan ateist olani duydumda, ateist olanlardan bir dine yoneleni hic duymadim. Varsada daima kendini/baskalarini kandirmis demektir.
Yazan:Arzu Tarih: May 14, 2007 | Reply
“Arzu Hanım,
O çeşit gazete ve dergi haberleri bir tahrik unsuru olarak Protestanlara yönelen bıçak darbelerini bilediği halde devam ediyor. Biz bunları hiç olmuyormuş gibi kabullenirsek ve insanlar okudukları gibi anlamaya devam ederse bir Malatya yazısı daha yazılabilir, hatta yazabilen kişi belki de ben olamam o zaman. Misyonerlik konusunda eli yüzü düzgün bir sürü eser okudum bazıları Müslümanlar tarafından yazılmış ve bana rehber olmuştur. Bu açıdan nedeni takdir edebileceğinizi umuyorum.
Tekrar Yüce Tanrı’dan esenlikler dilerim.”
O çeşitten neyi kastettiğinizi anlamaktan uzağım. Bu tabir ve açıklamalarınızda ateist ve Alevi kimliğinizi gördüğümü, İsa inanlısı bir kişinin bu tabirleri kullanabileceğini sanmadığımı belirtmeliyim. Kişi öncelikle kendinden sıyrılmalıdır ki, yaptığı için bereketini göre. Pir’den bir dörtlük düştü aklıma;
Serseri girme meydana
Aşıktan ahval isterler
Kallaşlık ile urma dem
Tasdik ehli kal isterler
Lütüfkar Rab, sağnak sağnak her dem esenlik indirir de, nâdânlar dışında, her canlı istifade eder. Dilerim nâdân olmayalım.
Selametle
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 14, 2007 | Reply
Arzu Hanım,
Hakaret etmek için yer aramışsınızda çok nâ alaka bir köşeden vurmaya çalışıyorsunuz. Benim “o çeşit” haberlerden ne kastettiğim yazımın içinde açıkça var okumadıysanız ne yapabilirim. Misyonerliğin ülke güvenliğine yönelik bir tehdit olarak algılanıp, tahrik unsurlarının harekete geçmesine zemin hazırlayan provakatif yazılardan bahsettiğimizi tekrar belirtelim.
Benim kimliğimle ilgili yaptığınız tanımı dikkate almıyorum. Bu da farklı bir taktik çok görüyoruz günlük yaşam içinde. Her açıdan, her noktadan Mesih inanlılarına vurmakla övünüyorsunuz.
Dilerim sarhoş değilsiniz çünkü bana yaptığınız eleştirinin yazdıklarıma denk düşen hiçbir tarafı yok…
Yazan:Arzu Tarih: May 14, 2007 | Reply
Talas,
Dinleri ve peygamberleri savunmak ne bana ne de size düşmez. Onların koruyucusu takdir edersiniz ki bizler değilizdir. Buradaki ayrıntıyı kaçırıp kendimizi “savunma, koruma” makamlarında gördüğümüzde, bir takım ilahi ikazlar ile kendimize getiriliriz. Daha önce yazınızın tebrik ettiğim yönünü belirtip asıl beni rahatsız edenin, başka ifadeleriniz olduğunu belirtmiştim. Yazınızda din ile ilgili yazdığınız açıklamalar değil de sizin bir örnek ile yazınızı güçlendirmek istediğiniz yerleridir beni rahatsız eden.
“O çeşit”ten kastettiğiniz yayın politikasına 1 kez bile itibar etmemiş isimler zikretmişsiniz. Nasıl beni yazınızı ve içeriğini anlamamakla itham ediyorsanız, ben de sizi adını verdiğiniz yayınları bilmemekle ve anlamamakla itham diyorum. Bir İsa inanlısı (bence bu ifade olduça soft olup Hristiyan demeyi tercih ederim.), bir hoşgörü inanlısını anlamaktan uzak olmamalıdır.
Gündelik hayatımızda, ateist Ehl-i Beyt’in (Alevi demektense bu ifadeyi kullanmayı daha çok severim.) söylemleri ile birebir uyuşan paragrafınınızın beni üzdüğünü ve oradaki isimleri çıkarmanızı ve yazınızı daha gerçekçi örneklerle desteklemenizi rica ederim.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 14, 2007 | Reply
Arzu hanım,
Alevi demektense ifadesini kullanmayı tercih ettiğiniz ateist ehl-i beyt kelimesini tercih etmeyin bence. Ehl-i beyt Hz. Muhammed’in evini halkını ve yakınlarını, 2.kademede de 12 imamı kapsıyor. Ateizm ise 20.yüzyıla ait bir kavram. Alevi ateist de demeyin, çünkü Alevilik Hz.Ali’ye bağlılıktan geliyor. Şehrin kapısı, Hayber fatihi Ali’nin (R) ne ilgisi olur ateizmle?
Ateist ateisttir, alevi de alevidir. Alevi ateistlik oksimorondur, zıttır.
Alevilerin çocukları ateist oluyorsa bunun suçu alevilikte mi? Sünni çocuklarının çocukları da ateist olabiliyor zira. Sünni ateist olmazsa, alevi ateist de olmaz.
Neyse bu da yazınıza dip not olsun, olur mu?.
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 14, 2007 | Reply
Arzu “Hanım”
Benim söylemlerimin birileriyle örtüşmesi beni “bir şey” yapmaz. Örtüşme bu adı üstünde. Ayrıca Alevi’lerin söylemleriyle örtüşmesinden hiç rahatsızlık duymam. Bahsi geçen alıntılar; Tercüman, ATO, Ahmet Taşgetiren, Aksiyon gibi yayın organları ya da rapor sahipleridir ve ben yorum değil alıntı yaptım. Onların genel tarzlarıyla ilgilenmem gerekmez zira üstünde durduğum konunun bahsi geçenlerin genel tarzlarıyla bir ilgisi yok.
Hoşgörü diyorsunuz ya, her anlayış hoş görülmez, görülemez. Benim de hoşgörmediğim yaklaşımlar “hedef gösterme”, “başkalaştırma”, “asılsız itham”, “iftira” ve “yalan” olarak listelenebilir. Yani Mesih İnanlıları her anlayışın sırtını okşayan “saf” bir el değildir. Bazı anlayışları dürtmesi ahlakının bir gereğidir. Tıpkı en yüce örnek olan Mesih İsa gibi.
Sonuç olarak zaman zaman gerçeklerin üzücü bir tarafı vardır. Bunu bazen bir Ateist, bazen bir Alevi bazen bir Müslüman ya da Hıristiyan söyler. Ama gerçektir ve söyleyeni bile aşar. Söyleyen bile altında ezilebilir o yüzden gerçek güçlüdür.
Not: Son yazınızın tarzına istinaden. Bana ithaf ettiğiniz dörtlükleri aynı itinayla tarafınıza armağan ediyorum.
Yazan:Ecenaze Tarih: May 14, 2007 | Reply
Ekrem bey,
Aleviliği kültürel bir aidiyet olarak gören pek çok ateist tanıdım ben..
O yüzden Arzu çok da haksız değil!
Yani adam ateist yaşıyor ama, tüm sülalesi alevi kökenli olduğu için kendini “aleviyim” diye tanımlayabiliyor..
Bu tıpkı Hadi Uluengin in “sapına kadar müslümanım ve agnostiğim” demesigibi..
saygılar
Yazan:Arzu Tarih: May 14, 2007 | Reply
Ekrem Senai Bey,
Alevi kelimesi yerine Ehl-i Beyt demeyi tercih ederim olarak anlatmak istediğim ifade, ateist ile birleşmiş gibi görünmüş ve yanlış anlamanıza neden olmuştur.
Dikkatiniz için teşekkür ederim.
Gökhan Bey,
Anadolu kültürüdür; getirilen hediye, hediyeyi verene verilmez. Biraz üretken olmanızı, ezberbozmanızı bekler idim. Neyse iş bana düştü.
Uyan bu gaflet habindan
Isbat isterler batindan
Her asika sohbetinden
Ikrar ile yol isterler
Erenler oynar utulmaz
Bu yola hile katilmaz
Burda harmühre satilmaz
Ya gevher ya lâ’l isterler
Tekrar etmek isterim ki; benim sizin dini seçiminiz ya da tebliğinizle, misyonerliğinizle işim yok. Benim derdim, aynı dertten muzdarip olduğunuz halde, aynı tavrı sergilemenizedir. Kişi bilmediğinin düşmanıdır. Ben üslubumu bozmadan, burada kendinizi ifade etmenize ses çıkarmadan, fikrimi ezber karşıtlıkların üzerine bina etmeden yorumlar yazıyorsam bunu “o çeşit” dediğiniz yayınların verdiği hoşgörü disiplinine dayanarak yapıyorum. Bu ülkede çimento vazifesi görmek için yola çıkmış yayınları siz görüp takdir edemiyor olabilirsiniz. Yine de sizin safınızda durupta bunu anlayan güzel insanların varlığınıda biliyorum.
Benim yorumlarım içinde maksadı aşan bir söz var ise; kendi kusurumdur. İyi bir şey yapıyorsam girdiğim yolun güzelliğini benliğime katmışım demektir.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 14, 2007 | Reply
Misyonerlerin oncelikle zaten Islam ile baglarini koparmis atest, Bati ozentilisi, “biz ayri bir diniz , bizi Muslumanlardan koruyun” diye Bati’dan destek isteyen ve bulan alevi kesimi hedef kitelesi yapmasi tesadufi degil. Onlarin sozudur” balik avlamak istiyorsan nehre gidersin”. Bunun icin balik avlama cantalari dahi vardir ” Ozellikle Protestan misyonerlerin terimidir “tackle box” . “fishing” terimleri. Bunlarin avlama tekniklerinin anlatildigi yuzlerce site var. Merak ediyorsaniz “tackle box” yanina birkac hiristyanlikla ilgili kelime girin Google’a gorun. Turkiye’de diger bir hedef kitle ise duzen ile kavgali (ki neden bioyle oldugunu anlamak zor degil) , ve bu yuzden tepkisel TC vatandaslarinin ortak degerlerinden uzaklasmakta olan Kurt vatandaslardir. Gecenlerde bir yerde okumustum, PKK yanlisi Kurtler arasinda en yaygin din Zerdust dini imis. Hiristiyanlik ikinci mi idi ucuncumu emin degilim. Apo Papa’ya yazdigi mektupta kendilerinin de Hiristiyan oldugunu yazmisti. Buradan misyoner-siyasi projeleer baglamina dikkatinizi cekerim. Siz bunlarin pastorlarini buralara gonderenlerin, zamanlamasinin tabii olgular oldugunu saniyorsaniz yaniliyorsunuz dostlar. 11 Eylul sonrasinda ABD’deki milyarder patronlari, neocon finansorleri 10 yil icerisinde Islam dunyasinin yuzde 70’ini Hiristiyanlastirma projesini ortaya koydular. Bu cocuk aga dusmus br balik. Daha once soyledigim gibi muhtemelen ne olup bittiginin kendisi de farkinda degil.
Mubadele uzerine bir not. Mubadele Batili gucler tarafindan dayatilmistir. Bunu sanki Turkiye’nin tercihi veya tek tarafli insiyatifi imis gibi kullanmak tarihi carpitmaktir. Yunanistandaki evlerini barklarini birakip Anadolu’ya goc ettorilenleri ne yapacagiz? Neyse soru degil kimseye.
Burada ne soylediginin farkinda olmayan “sadece ben varim; sizin miyonlarca kardesiniz bizimkiler tarafindan katlediyorsa bana ne; illa da benden konusacaksiniz lan” diyen cahil, saldirgan cocuga Misafir Yazar titresi ile propaganda imkani verilmesi fazlaca Derin Dusunce mahsulune bezemiyor; kusura bakmayin.
Yazan:Haydar Tarih: May 14, 2007 | Reply
Birisi yukarida “Bekir L. Yildirim” imzasiyla bir yorum yazmis.
Sanirim bu yaziyi yazan aylardir demokrasi soylemlerinde bulunan, yorumlarindan tanidigimiz Bekir L. Yildirim degil.
Cunku; yukardaki yorumu yapan sahis Hiristiyanlari, ateistleri, batililari, kurtleri, zerdustleri karsisina almis, emin olmadigi, hakli haksiz uydurma soylentiler/haberler uzerine varsayimlar kurarak demokrasi baglaminda herkese tolerans gosterecek bir tavir yerine bir takim MiLLiYETCi-UMMETCi yorumlarda bulunmus.
Yok eger bunlari yazan yorumlarindan tanidigimiz Bekir L. Yildirim ise, hayal kirikligina ugradigimi belirtmek isterim. Simdi pek cok kisi “mumu yatsiya kadar bile yanmadi” diyordur.
Yazan:Gökhan Talas Tarih: May 14, 2007 | Reply
Bekir Bey
Haydar Bey’e dikkat ettiyseniz blogunuzda beyan ettiğim fikirlere sahip olan sadece ben değilmişim. Bir hikmet varmış demek ki 😉
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 14, 2007 | Reply
Haydar Bey,
Yazdiklariniz hakkimde birtakim hukumler iceriyor. Demokrat olup olmadigimi sorguluyor “ummetci” diye bir kategori ihdas edip bunun da demokra olmakla celsirigini ima ediyorsunuz. Ama aciklama, muhakeme yok.
Size tavsiyem: Yazdiklarimdan dilediginiz kisimlari cim,bizlayin ve ondan sonra “bu demokratik dusunce ile catismaz” deyin. Ummetci soylemnizle sizin demokrasi kavramini laikciler gibi belirl inanislari dislama seklinde anlayisinizdan kotkuyorum.
Bakin Haydar bey veya diger bilmeyenler:
Demokrasi bir cercevedir, bi duzenleyicidir. Kisilerin musluman, hiristiyan ateist ummetci (ummet=musluman icin Islam dusmanlarinin uydurdug kelime) olmasi ile alakasi yoktur. Burada birkac dindar muslumanin kurdugu sitede bir Protestan Misyoner’e propaganda imkani verilmesi benim anladigim demokratik ak degil olganustu bir cesit imtiyazdir. BEn misyonerlik faaliyetlerinin de Bati ulkelerinde muslunmanlara taninanin aynisdi olsun diyorum yahu. Bunun neresine itiraz ediyorsunuz? Peki bunu diyuen adamin kendi ulkesinde kend inanisni savundugunda bunun demokrasi ile celistigini dusunuyorsaniz siz demokrasinin d’sin bilmeyen laikcilerden farkiniz ne? Zaten bu “bak Haydar Bey’de benim gibi dusunuyor” diye size amigoluk yapan cocugun benim blogumdaki yorumunda da benim itikadimi ifade etmemin dahi o’nu disladigini soyluyordu. Sizin “ummetci” ifadeniz de ayni telden caldiginzi gosteriyor.
Ben bir Muslumanim musade ederseniz. Bir musluman olarak tabiiki muslumani Hiristiyan yapmak isteyene karsi cikacagim. Siz Kurt irkciligi, misyonerlige destek olmayan demokrat olmazmi diyorsunuz? Ben Turk irkciligina karsi ciktigimda “iste bak ne guzel demokrat” derken demek “sizin” ideallerinize hizmet etmem disinda bir sey goremessiniz. Oysa ulusalcilar da bu soylem sahiplerin PKk ile ayni soyleme sahip olmakla sucluyorlar idi. Yaziklar olsun!
Once gidin ansiklopedilerden , kitaplardan kavramlarin tanimlarini ogrenin. Benim dursunmda celiski blamazsiniz. Simdiye kada bana camur atanlar ancak boyle yuvarlak hukumlerle saldirdila. Hicbiri bak sunu dedin, oysa bu su ahlaki ilke veya demokrasi anlayisi ile celisiyor demediler.
Bakin burasi ne hale geldi? Islam parfumlu Kurtcu, Israil yanilari,. Islam parfumsuz Kurtculer, Hiristiyanlar, propagandistleri epeyce “demokratik” bir forum oldu.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 14, 2007 | Reply
PKK sempatizanları Fransa’da Eyüp Sultan Camii’ne saldırdı
Terör örgütü PKK yandaşları, Fransa’nın Strasbourg kentinde bulunan Eyüp Sultan Camii’ne saldırdı. Çıkan olaylarda 6’sı polis 10 kişi yaralandı.
Terör örgütü PKK lideri Abdullah Öcalan’ın sağlık durumunu bahane ederek dün yürüyen grup, gösteri yaptıkları yerin 200 metre yakınındaki Eyüp Sultan Camii’ne taşlı sopalı saldırıda bulundu. Yaklaşık 50 kişilik PKK’lı grup önlerinden geçen bir düğün konvoyundaki Türk bayraklı arabaları önce taşladı. Ardından caminin içine giren PKK’lılar, düğün sahipleri ve camide bulunan vatandaşların üzerine yürüdü. Olayların dışarıya da taşması ardından polis havaya ateş açarak ve gaz bombası kullanarak grupları güçlükle ayırdı. Çıkan arbedede 6’sı polis olmak üzere 10 kişi hafif şekilde yaralandı. PKK’lılar cami imamına ait ev ile çayevi, toplantı salonun camları ve cami tabelasına zarar verdi.
Öcalan’ın yakalandığı şubat ayında Strasbourg’da toplanan binlerce PKK’lı yandaşına Strasbourg Belediyesi Meinau semtinde bulunan ve Avrupa’nın en büyük camilerinden biri olan Eyüp Sultan Cami’nin yakınlarındaki alanı tahsis ediyor. Yıllardır burada toplanan göstericiler araba ve otobüslerini caminin yanı başındaki otoparka parkediyor. Gösteri alanının değiştirilmesi için daha önce defalarca belediye yetkilileri ve polise müracaatta bulunduklarını ifade eden Eyüp Sultan Camii Cemiyet Başkanı Sabit Aydemir saldırganlar hakkında şikâyette bulunduklarını belirtti. Aydemir, “Polis tam zamanında devreye girerek göstericileri uzaklaştırdı. Ama hepsini otobüslere bindirip yolladılar. Ne biri gözaltına alındı ne otobüslerin plakası alındı. Avrupa’nın değişik yerlerinden geldikleri için saldırganları teşhis etme şansımız da yok. Şikâyette bulunduk. Vali ile de görüşmemiz olacak. Olayın bir daha tekrarlanmaması için miting yerinin değiştirilmesini arzu ediyoruz.” şeklinde konuştu.
Öte yandan cami yönetiminin gösteri günü tedbir alarak camiyi kapalı tutması olayların boyutunun büyümesini önledi. Camide az kişinin bulunması sayesinde olayın ucuz atlatıldığını dile getiren görgü tanıkları saldırganların hepsinin elinde sopaların bulunduğuna da dikkat çektiler.
cihan
Kaynak: Zaman
Yazan:sawyer Tarih: May 15, 2007 | Reply
Bekir bey
Bir muslumanin baskasinni etkisiyle de olsa muslumanliktan hristiyanliga gecmesi sizi neden bu kadar endiselendiriyor? Bir insanin kisisel bir seciminde degisiklik yapmasi sizin icin bu kadar onemli mi? Ayrica boyle bir degisiklige neden olabilecek bir girisimi engelleme hakkiniz oldugunu nasil dusunuyorsunuz?
Yazan:Ç-Z Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sn.Sawyer,
Bekir bey’e sorduğunuz sorunun cevabı kendi içinde zaten.”Başkasının etkisiyle” Bekir bey, sizin gibi etki altında kalmayan, bilgisi sınırlı,maddi müşkülat içinde olup, telkine açık potansiyel insanları “etkileyerek” din değiştirmesine “sebep” olacaklara karşıyım diyor.
Malumunuz Dink ve Malatya vb.cinayetler de bu şekilde ”telkine müsait” gençlerin maşa olması ile gerçekleştirilmişti.Birinin bu şekilde düşünmesindeki yanlış nerede sizce?
Sizin zaafı olmayan bir insan olarak,zaaf anlarında insanları etkilemenin mümkün olduğunu tahmin edebileceğinizi düşünüyorum.
Dindar bir insanın CB olmasını istemeyen mantık, bir inanlının başkalarını “etkileme” faaliyetlerine,zihnini bulandırmasına neden karşı çıkmaz ki?Demoktasi bu anlama mı geliyor?Sınırlı seçilene tanınan özgürlük!
Gökhan bey’in söylediklerinden alıntıladığım aşağıdaki özetten yola çıkarak;Her Hıristiyan‘ın misyonerlik yaşam şeklidir”kurtuluşa erdirmek” bu mantıkta birini mecliste görmek ister misiniz?
“Öte yandan, “Mesih İnanlıları”nın propagandasını yaptıkları iddia edilen dinî inancı, günlük siyasi iktidar mücadelesine alet etmeleri ve böylece siyasi menfaat veya siyasi nüfuz sağlamaları da mümkün değildir. Bir kere “Mesih İnanlıları” belli bir dini cemaate mensup olmanın ötesinde herhangi bir siyasi parti veya kuruluşun üyesi değildirler.”G.T 7/5
“Bizler yaşama ve o yaşamı savunma hakkına inanırız. Hiçbir siyasal gerekçe ve ideolojik yöntem sonucunda bu haklar kısıtlanamaz.”G.T 9/5
“İkinci tip hem yaşamını para getiren bir işle idame ettirir hem de artan zamanda kilise hizmetleri için aktif olarak emek verir. Örneğin benim mesleğim Grafikerlik. Ben her çeşit piyasa işini yapıyorum. Bunun yanında Hıristiyan kuruluşlar içinde tasarım işleri üretiyorum. Hayatımı buradan kazanıyorum. Boyacı, büfeci, taksi şoförü, sinema sanatçısı, futbolcu v.s olan kardeşlerimiz var. Bu kardeşlerimiz günlük yaşamlarında çevrelerine İncil’i müjdeliyorlar. Ama birinci grup kadar aktif değiller. İnsanlar gibi yaşıyorlar yani.
Mesela yurt dışında devlet eliyle tebliğe gidenlerin yanından bile geçmez bizim hayatlarımız. Tarikatların gölgesinde ticaret yapan “küçük” işletmelerin yarısı kadar parayı bir arada görmüşlüğümüz yoktur. Bedava öğrenci okutamayız, Amerika’da çocuğu okuyanların ya eşleri Amerikalıdır ya da burs kazanmışlardır.
Bir kere o kadar büyük miktarlarda (55 milyon İncil diyen olmuştu…) hizmet materyali yok elimizde. Olanları da şirketler ağına sahip kurumlar basıyor genelde. Mesela Kitab-ı Mukaddes Şirketi dünyanın her yerinde şubeleri olan büyük bir kurum. Onların gücüyle yerel kilisenin tek başına yapabilecekleri karşılaştırılamaz. Açıkçası bizler Diyanet gibi devlete bağlı kurumlardan da destek almıyoruz.
Ama bu ülkede hiç kimseye bu hesap sorulmazken Hıristiyanlara rahatlıkla soruluyor. Ceplerimizden çalınanlara gönül rahatlığıyla müsaade ederiz ama Hıristiyanların katılanların parasıyla yaptığı kamplar için sanki Kraliyet Balosu düzenlenmiş gibi asparagas dizebiliriz.”G.T 11/5
Devlet dinden uzak olsun laik olsun deniyor da neden azınlıklar için ayrıcalık isteniyor? Ya diyanetin devlete bağlı olup ödenek almasına karşı çıkalım yada tüm diğer dinlere devlet ödeneği çıkartalım.
Çoğunluğu Müslüman olan bir ülkede dindar olmanın anlamını bile bilmeyen kendileri de Müslüman olan insanlar “irticaya “hayır diye slogan atarken hangi demokrasiye evet dediklerini acaba biliyorlar mıydı?İrtica sadece İslamiyet’e ait bir kavram mıdır ki?
“Bir insanin kisisel bir seciminde degisiklik yapmasi sizin icin bu kadar onemli mi? Ayrica boyle bir degisiklige neden olabilecek bir girisimi engelleme hakkiniz oldugunu nasil dusunuyorsunuz?”Şimdi bu sorularınızı tekrar sorun,ama kendinize!
Bekir bey kusura bakmayın soru sizeydi ama malum dürtü!
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2007 | Reply
Bekir bey,
Ben tehlikenin ne olduğunu anlayamadım. Hristiyanlaşmak mıdır tehlike olan? Alevilerin, Kürtlerin hristiyanlaştırılarak Türkiye’den kopartılacağını mı düşünüyorsunuz?
Sizce forumda farklı fikirlere yer vermemeli miyiz? Sizce “azınlıklarımız” tehlikeli midir? Çok mu fazla ifade imkanı bulmaktalar ki, söz hakkı vermeyelim diyorsunuz. Sizce azınlıkların özgürlüklerinin kısıtlı olması ve baskı altında olması bir kandırmaca mıdır?
Amerika’da dominant kiliselerin siyasetle bağlarını Türkiye’de de varmış gibi düşünüp bu bir avuç insana yüklenmek haksızlık değil mi?
Hiç anlayamadım.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sayın Ç-Z,
Kutsal kitap okuyup, misyonerleri dinleyen herkes din mi değiştirmektedir? Eğer böyleyse hakikaten sihirli bir gücü olmalı İncil’in. Peki müslüman olarak bizlerin dinimizi anlatmamıza engelimiz nedir? Madem Kürtleri, Alevileri aldatıyorlar; gidin siz de misyonerlik yapın müslümanlığı anlatın. Onlarınki de dil, sizinki de. Kitap basmak da öyle zor bir konu değil artık; grafikersiniz biliyorsunuz. Basın, basın gönderin Kuranı. Eğer bir insanın dinini değiştirmek bu kadar kolaysa… Bir anektod:
Dayım çapkın bir tır şöförüdür. Bir gün bana bir Rus kızla çıkageldi, “bunu müslüman yap” diyor. Amacı belli, ne anlatayım kıza. Baktı bende iş yok, kendisi anlatıyor:
– Bak yavrum, İsaaa beeed, Muhammed guuuuud, okey?
Kız da başını sallıyor.
Kıza Hz. Muhammed’in (S) yaşamını anlatan bir ingilizce kaset ve bir kitap verdim… Artık o gün kızı müslüman yapmak için daha neler yaptı bilmiyorum, zaten ertesi gün görmedim kızı.
İnsan, kitapla, kasetle din değiştirmez. Yoksa dediğiniz gibi bizim diyanet de İncil kitapçılarından iki kat büyük matbaa alırdı, herkes müslüman olurdu.
İnsan kendi dininden endişe eder mi ya? İncil’i okudunuz mu hiç? Allah razı olsun, bir misyoner verdi de okudum. Her müslüman okumalı. Allah’ın mesajının çağlar boyunca nasıl aynı doğrultuda geldiğini ve nasıl paralellikler taşıdığını herkes okumalı. Okumaktan, dinlemekten, konuşmaktan kimseye zarar gelmez.
Yazan:Ç-Z Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sn.E.Senai,
“Ey Atinalılar! Beni suçlayanların iftiralarından nasıl etkilendiğinizi bilmiyorum, fakat öyle ikna edici konuştular ki, ben bile kim olduğumu unutuyordum nerdeyse.
SOKRATES”
Bu cümleyi bir Hıristiyan forumdan aldım. http://www.hristiyanforum.com/forum/announcement.php?f=78
http://www.hristiyan.net
Tevrat, Zebur ve İncil’e Göre Kurtuluş Serisi
NOT:18 yaşından küçükseniz bu yazıları veliniz, aileniz izniyle okuyunuz. Sitemiz bu konudaki bir ithilafta sorumluluk kabul etmemektedir.
http://hristiyan.net/kurtulus/hosv.htm
Çünkü İncil şöyle der;”Hiç kimse iki efendiye kulluk edemez. Ya birinden nefret edip ötekini sever,
ya da birine bağlanıp ötekini hor görür.Siz hem Tanrı’ya hem paraya kulluk edemezsiniz!” (Matta 6:24)
Sakın ola ki kiliselerden bir şey beklemeyin!
Size para verilmeyecek, size yurt dışına uçak bileti verilmeyecek!
Size verilecek (eğer İsa’ya iman ederseniz) çok daha iyi şeyler var!
Neden bu uyarılar sizce?
MERHABA KARDEŞLERİM ,
ADIM FİGEN 31 YAŞINDAYIM BURSA’DA YAŞAMAKYATIM. BABAM ANNEMİ BENİ VE KARDEŞİMİ BEN 15 –16 YAŞLARINDAYKEN TERKETTİ. BU ÇOK BÜYÜK BİR ACI TAHMİN EDERSİNİZ.BU YÜZDEN UZUN YILLAR BABA SEVGİSİ VE İLGİSİNDEN UZAK YAŞADIM.CANIM ÇOK YANIYORDU.SÜREKLİ NAMAZ KILAR TESBİHLER ÇEKERDİM. 500 LÜK TESBİHLERLE UYURDUM.BİRGÜN BİR NAMAZIM ESNASINDA ŞÖYLE DUA ETTİM.ALLAHIM BEN NEREYE AİTİM? BANA GÖSTER? BENİ AİT OLDUĞUM YERE GÖTÜR.BİRKAÇ GÜN SONRA BİR RÜYA GÖRDÜM.İÇİNDE PAPAZLARIN OLDUĞU BİR KİLİSE GÖRDÜM. BEN KİŞİLİK OLARAK İMAN ETMEDEN ÖNCE FALLARA, RÜYA, ASTROLOJİ İNTERNET SİTELERİNE ÇOK MERAKLIYDIM.HEMEN İŞE GELİNCE BİLGİSAYARIMI AÇTIM İNTERNETE GİRDİM GOOOGLEDAN HIRİSTİYAN YAZDIM. VE KARŞIMA BİR SİTE ÇIKTI VE SİTEYE GİRİP. ORADAN BURSADAKİ KİLİSENİN ADRESİNİ ALDIM VE KİLİSEYE GİTTİM.
BU TANIŞMA OLAYIMDIR. BENİM SİZİNLE PAYLAŞMAK İSTEDİĞİM ESAS TANIKLIK RABBİN YÜREĞİMDE YAPTIKLARIDIR. BEN BU BÜYÜK BABA ACISIYLA ÇOK YANIYORDUM. KENDİMİ ÇOK ÖNEMSİZ, DEĞERSİZ HİSSEDİYORDUM. SEVİLMEYE LAYIK BULMUYORDUM. ÇÜNKÜ ÖYLE OLSAYDIM BABAM BENİ TERKETMEZDİ. BABAM BANA YAMUK YAPMIŞTI. HAYATTA İNSANLARA GÜVENMEKTE ZORLUK ÇEKİYORDUM. SİNİRLİ, HIRÇIN, İÇİNDE KİN DUYGULARI OLAN PSİKOPAT BİR KİMLİKTİM. İÇİMDEKİ ACI VE EKSİKLİK DUYGUSU TARİFSİZDİ. CİDDİ CİDDİ CANIMYANIYORDU. ÇOK ÜZGÜNDÜM. BABAMIN BİZİ TERKETTİĞİNİ SÖYLEMEK BİLE BANA UTANÇ VERİYORDU.
AŞAĞILIK KOMPLEKSLERİYLE DOLUYDUM.RAB BANA LÜTFETTİĞİNDEN BERİ.İÇİMDE ŞÖYLE BİR CÜMLE VAR.’’ BANA BU KADAR ACI ÇEKTİRDİ. O KADAR ÇOK BABAYI ARADIM Kİ EN SONUNDA KENDİNİ BANA LÜTFETTİ.’ ’HAMDOLSUN DİYORUM DÜŞÜNEBİLİYORMUSUNUZ? BU ACI İÇİN RABBE HAMDEDİYORUM ÇÜNKÜ BEN BU KADAR BÜYÜK BİR BABA ACISI ÇEKMESEYDİM ONU NASIL BULACAKTIM.’’ ŞİMDİ O BENİM BABAM. SİZLERLE PAYLAŞMAK İSTEDİM.
Bu da yine aynı forumlardan birinden bir alıntı. http://incilturk.com/tanikliklar/turk_hiristiyanlar.htm alıntıladığım site,birkaç tanesini siz de okuyun.
Kutsal kitap okuyup, misyonerleri dinleyen herkes din mi değiştirmektedir?”(E.S)
Herkes”iddiasında bulunmadım,özellik belirttim ve bu da mezhep yada kültür değildi.Bir kez daha okuyun lütfen.Sihirli güç benim fikrimce İncil’de değil de “telkincilerde”.Yıkanmış beyinlerin varlığını inkar mı ediyorsunuz,din adına insan katledenler yıkanmış beyinlere sahip değiller mi?
Grafiker değilim okul arkadaşım grafiker demiştim.Sonuç olarak kitap basma konusundaki bilgim sizinki kadar değil.Dikkatli okumanızı salık veririm yanlış anlamanızı önler.
Ve evet merak ettiğim yerlere oldukça net sağ olsun İncili ve diğerlerini okuyorum ve hatta gerçekten sağ olsun diyeceğim bir kişi nedeniyle de İncil’in nasıl ne zaman ve neye göre yazıldığını dair de bilgiden kaynaklanan bir fikrim var.
Allah kelamı ve semavi dinlerden, şüpheden,bahsetmiyoruz birilerinin aldatmasından bahsediyoruz.
“Peki müslüman olarak bizlerin dinimizi anlatmamıza engelimiz nedir?”(E.S)Engel yok,korku var adına da irtica diyorlar.Dindarım demeniz bile şüpheli karşılanıyor.
Daha önceki bir yazınızda(dünya senin oyun alanın mı?) Buhari’den hadis alıntılamıştınız,anlaşmak kolay olabilir diye bir iki tane de ben alıntıladım;
Buhari Hadis no:62“Resulullah (sav) şöyle buyurdular: “Kim cemaati(imiz)den bir karış uzaklaşırsa (kendini dine bağlayan) İslam bağını boynundan çıkarıp atmış olur.”
Buhari Hadis no:59 Hz. Peygamber (sav) buyurdular ki: “Benim misalimle sizin misaliniz, şu temsile benzer: Bir adam var ateş yakmış. Ateş etrafı aydınlatınca, pervaneler (gece kelebekleri) ve aydınlığı seven bir kısım hayvanlar bu ateşe kendilerini atmaya başlarlar. Adamcağız onları kurtarmaya (mani olmaya) çalışır. Ancak hayvanlar galebe çalarak çoklukla ateşe atılırlar. Ben (tıpkı o adam gibi) ateşe düşmememiz için belinizden yakalıyorum, ancak siz ateşe ateşe koşuyorsunuz.”
Buhari Hadis no:49 Hz. Peygamber (sav) buyurdu ki: “Mü`min, mütemadiyen rüzgarın eğici tesirine maruz bir bitkiye benzer. Mü`min, devamlı belalarla başbaşadır. Münafığın misali de çam ağacıdır. Kesilip kaldırılıncaya kadar hiç ırgalanmaz.”
Tüm sorularınıza örnekleri ile cevap verebildiğimi umarım.” Okumaktan, dinlemekten, konuşmaktan kimseye zarar gelmez.”demişsiniz,bu bilmediğimiz bir şey değil o nedenle konuşuyoruz ama neden anlaşamıyoruz?
Sokrat gibi anlaştığımızda kim olduğumuzu unutacağımızdan mı korkuyoruz dersiniz?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sayın Ç-Z,
Cevabınız için teşekkür ederim. Öncelikle Türkiye’de müslümanların akın akın Hristiyan edilmesi gibi bir durum ben göremiyorum. Hiç hristiyan olmuş tanıdığınız, bildiğiniz biri var mı? Benim yok. Geçen gün Mustafa Akyol’un Din ve Bilim konferansındaydım. Bir hristiyan bilim adamının tebliği vardı. Bilim felsefesinde İmam Gazali’nin rolünden bahsediyordu. Bugün kelam Amerikan üniversitelerinde bilim felsefesi dalında okutuluyor, üzerinde çalışma yapılıyor. Bu ne kadar güzel değil mi? Aynı şekilde müslümanların da hristiyanlardan öğrenecekleri çok şey olabilir. İncil, tahrif edilmiştir fakat özünde Kur’an’ın söylediklerinden farklı bir şey söylemiyor. Eski Ahit bir kenara, Yeni Ahit çok güzel menkıbeler ve öğütler içerir, ve birçok müslüman alim de, bunlardan istifade etmiştir. Hatta müfessirler de bazı tarihi olayları açıklayabilmek için İncil, Tevrat ve Zebur’a müracaat etmiştir.
Telkincilerde sihirli bir güç olduğunu söylemişsiniz. Beyin yıkama filan.. Aynı şeyleri bizim tarikat ve cemaatler için de söylüyorlar. Size bu mantıklı geliyor mu? Herkes herkesi beyin yıkamakla itham edebilir. Neden adamların kitap ehli olduklarını, tahrif edilmiş olsa da hakikatin bir ucundan tuttuklarını, bu yüzden de insanları etkilemelerinin gayet doğal olduğunu kabullenemiyorsunuz? Din adına insan katleden beyni yıkanmışları bilmiyorum, herhalde 11 Eylül pilotlarını tarif ediyorsunuz. Adamlar ölmüyor, öldürülüyor. Öldüren de müslümanlar…. Rolleri karıştırıyorsunuz galiba…
Babam grafikerdi, küçük bir matbaamız da vardı. Kitap basmak kolay iştir. Hele yeni teknolojiyle artık dijital baskı da yapılabiliyor. Guttenberg’den beri işler kolaylaştı anlayacağınız.
Bize mürteci dedikleri gibi misyonerleri de aşağılıyorlar merak etmeyin. Bize 1400 senedir bir şey diyorlar. Her zaman dediler, yine diyecekler. Siz, hizmet etmek için önünüzün açılmasını mı bekleyeceksiniz. Gökhan bey, çok kolay şartlarda mı misyonerlik yapıyor. Yanlışlıkla Samast gibi bir adamın evinin kapısını çaldığını düşünün. Türkiye’de misyonerlik cesaret işi… Biraz empati yapın.
Verdiğiniz hadis örneklerinin konuyla irtibatını kuramadım. Siz nasıl bir bağıntı kurabiliyorsunuz anlatabilirseniz sevinirim.
Ayrıca bir not: Ayet ve hadislere canım kurban. Her yerde kullanalım, herkese anlatalım. Ama ne olur bir tartışmaya alet etmeyin. Cemel Savaşında da mızrakların ucunda ayetlerle çarpışılıyordu. Bu Allah’ın sözlerine yapılan en büyük haksızlıktır. Nefsimizi kabartmak, haklı duruma düşmek için ayet, hadis kalkan olmaz. Bilgi, mantık, akıl, iz’an yeter. Bu hataya düşmeyin.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sayin Senai,
Herkese laf yetistirecek durmda degilim. Herkkesin yorumunu okuycak sinirlere de sahip degilim bu gunlerde. Bir taraftan laikci fasistler, diger taraftan bilumum “ancak benm dinimi de kendininkine esit gorursen ve benim irkciligimi aynen onsyltsan sana demokrat derim” diyenler, obur yanda iyi darbeler kot darbeler ayirim yapanl soumona sosyalistler. Herhalde toplumdaki gene cinnet ortamindan bir kesimin muaf olcagini dusunmemek lazim.
Sizin yorum kisa ve ilk di. Cvaplamaya calisayim.
Bir muslumanin baskasinni etkisiyle de olsa muslumanliktan hristiyanliga gecmesi sizi neden bu kadar endiselendiriyor?
Bu ne bicim soru Sayin Senai? Bu sorynunuz iman dnlen seyi manaizlastiriyor. Bir musluman dindasinin baska dine gecmesn isdtemez, ir Hiistiyan, musevi , mecusu putperest gibi. Bu sor sahidennszdenmi geliyor? Eger “bu kadar endiselendirme” de benim misyonerlerin faaliyetlerini durdurulmasi, onlarin insan haklarinin kistlandirmasin istedigim gibi br varsayim va ise LUTFEN YAZDIKLARIMI OKUYUN. Buradakiler yeterli degilse kwend blogumda. O da yeterli degilse Akyol’unkinde. Yoksa siz de bu cocuk gibi “sen ne yazarsan yaz senin aklindakini bilyorum” diyenlerdenmisiniz?
Lutfen demagoji yapmayalim. Bir muhendise yakismaz bu stil. Ben dusunceleini egen buken biri degilim. Satir aralarini okumyin satirlari okuyun. Isterseniz cumlelerim teker teker koyun sonra bundan su manayi cikariyorum o da sundan yanlistir deyin.
Bir insanin kisisel bir seciminde degisiklik yapmasi sizin icin bu kadar onemli mi?
Ne kada onemli , ne degisiklik, neden bahsediyorsunuz guzel kardesim. Hangi”kisesl degiosiklige nerede karsi ciktim veya onemli dedim. Fazla derin tahliller, cikrimla olmali burada.
Bakin arkadaslar yuzbirinci kere soyleyeyiom de kendi kafanizdaki Bekir Yildirim yerine yazdiklarimi nazar-i dikkate alin bir defa da. Senin dinin sana benim dinim bana. Bunami itiraziniz? Misyonerler Bati ulkelerindeki mUslumanlarla ayni haklara sahip olsun. Buna mi? Onlarin dinlerini yayma faaliyetleri uzerinde her turlu sinirlamaya karsiyim. Buna mi? Ama ben Muslumanim elhamdilallah. Buna mi? Gokhan Kardesinize “ben kendi dinime guveniyorum,. Judeo-Hacli misyonerinden korkmam icin icbir sebep yok dememe itiraz etti. Bu zihniyetimin Malatya cinayetinden sorumlusu oldugunu soyledi. Hem de “malatya Katilamini” en agir dille kinadigim yazimin altina yorum olarak. Yoksa sizdemi butun dinlerden esit uzaklikta omayana demokrat denmez diyenlerdenmisiniz?
“Ayrica boyle bir degisiklige neden olabilecek bir girisimi engelleme hakkiniz oldugunu nasil dusunuyorsunuz? ”
Hangi girisimi? Nerdede neyi engellem kardesim. Turkce lutfen. Sifre cozemiyorum. Cumlelerimi koyun. Su cumlenizle su “girisimi engellemeye tesebbus ettiniz deyin.
Amerika;daki… varmis gib dusunup,……. NIYET OKMA NIYET OKUMA NIYE OKUMA (Blue)
Ne biliyorsunuz kardesim amerika’daki kiliseler, Turkiye’deki kiliseler.. vb konusunda? Peki BEN NE DEMISIM? Tahayululunuzlemi tartisiyorsunuz benimlemui? Muhtemelen bu cocuk ta siyas projelerden habersiz dedim.
Kendnize guvenininize hayranim. Ama deyin ki Bekir Yildirim sunu soyledi. Bu hatalidir. Sundan. Bu zormu geliyor ya hu. Da herkes biri irkcisin, diger demokra degilsin, oburu ABD ajanisin, sosyalistsn…irticacisin, Ermenisdin, Alevisin, Kurtsun (evet her biri de dendi) bilmm ne diyerek saldiriyor?
Alin demokratik platformunuzun
Bakin sayin Senai. Bir daha yorumlarima cevap yazacaksanz lutfen OKUYUN YORUMLARI! Benim niyetimi okumaktan daha zor olmamali!
“Sizce forumda farklı fikirlere yer vermemeli miyiz? Sizce “azınlıklarımız” tehlikeli midir? Çok mu fazla ifade imkanı bulmaktalar ki, söz hakkı vermeyelim diyorsunuz. Sizce azınlıkların özgürlüklerinin kısıtlı olması ve baskı altında olması bir kandırmaca mıdır?
Bak kardesim. Siz bir islami sitede misyonerlikl yapma hakki le Turkiye’de misyonerlik yapm hakkini karsitiriyorsunuz. Imaminiza soyleyin Hutmebelerden sonra birer de sermon lsun. Gokhan’i cagirin versin. Ciddfi bir demokratik hak, inanmis tercihleri, kavram kargasasi problemi yasiyorsunuz besbelli. Her NESRIYAT HER FIKRE YER VERMEZ ISE TOLERANSSIZDIR, DEMOKRADIK DEGILDIR DIYORSUNUZ BU SORUNUZLA. Nasilmis niyet okuma? Ah zavalli Protestanlar yeteri kadar dinlerin yayma imkanlari blamiyorlar, ulkemizde Muslumanlar degil onlar baski atinda, onlara imkan verelim de………..diyorsaniz buyurun; elinizi tutan yok.
“buiz burayi zaten butn fikirlerin sebestce serdedildigi bir yer olrak dusunmtuk” diyorsaniz gene buyurun. Benim fikrim o degild ama simdi SIZIN oldu. Alin hayirini gorun. Bununla da muhtemelen dunyanin en demkratik tartisma sites odulune aday oplmalisiniz! Gurur duyabilirsiniz!
Neyse kardesim Senin dinin sana. Benim dinim bana. Mahsuru yoksa.
Yazan:fatih demir Tarih: May 15, 2007 | Reply
http://www.hayrettinkaraman.net/yazi/laikduzen/4/ek-05.htm
Misyonerlik konusunda Hayrettin Karaman’in cok guzel bir yazisi var yukarida verdigim linkte…
Turkiye ve dunyanin diger ulkelerinin bircogunda sozde Hristiyanligi anlatmak amaci ile yapilan faaliyetlerin bircogunun amaci ifade edilenden farkli maalesef. Buna Afrikanin bircok ulkesinde de sahit olduk, dunyanin geri kalan cografyalarinda da… Kullanilan araclarin ahlaki boyutu ise apayri bir tartisma konusu… Once buyuk sirketleri ve satin aldiklari yoneticileri ve askerleri ile ulkeyi buyuk buhranlara, yoksulluga, acliga mahkum edip sonra onlardan zorla aldiklarinin kucuk bir kismini kurtarici edasi ile onlara geri verip karsiliginda ruhunu satmalarini istemenin ahlaki bir tarafi oldugunu sanmiyorum…
Ha bu oyunun aktorleri icerisinde temiz ve bu dusuncelerden uzak kimseler yok mu? Elbette var…. Hatta misyonerlerin bircogunun bu oyundan haberlerinin olmadigini soylemek de mumkun. Ama bunun aynisini kendilerini dinlerinin aksi yonde bombaya donusturen muslumanlar icin de soylemek mumkun. Sonucta her iki taraf da dinlerine zarar veriyorlar. Ulkesinin tum degerleri batili sirketlerce ele gecirilen Afrikali bunu misyonerlerin bagli oldugu arka plandaki gucten degil Hristiyanliktan biliyor ve bu ulkeyi ic savasa surukluyor. Dinmek durulmak bilmeyen kavgalar basliyor. Bu arada parsayi toplayan toplamaya devam ediyor…
Elbette insanin iyiniyetini Allah karsiliksiz birakmaz. ama Allah her insana akil vermistir. Insanlarin bu yuzden iyiniyetlerinin kendilerini kurtaramayacaklari yerler vardir. Makyevelist felsefenin pesinde amaca ulasmak icin secilen her yolu kutsal saymaktir yapilan. Bu yuzdendir ki yuzyillar boyunca Kilise “siyah adam”in ruhunu ona teslim etmemistir… Gunumuzde yapilan da fakire bu hakki vermemekten baska birsey degildir…
Ben bu manada Hayrettin Karaman’in yazisinin son paragrafini buraya kopyalamak istiyorum :
Son hak din olan ve daha önce vahyedilmiş bütün hak dinlerin asıllarını kabul ve tasdik eden -daha önceki ilâhî dinlerde neyin hak olarak durduğu ve neyin değiştirildiği konusunda- kendisini ölçüt olarak takdim eden İslam dini, diğer dinlerin olduğu gibi anlatılmasına karşı çıkmaz; zaten Kur’an da bunları uzun uzadıya anlatmıştır. Ancak bir Müslümanı dininden döndürmek için herhangi bir faaliyeti günahların en büyüğü olarak görür ve mutlaka engellenmesini ister. İslam’da en büyük günah dinden çıkmaktır; bu en büyük günahı işletmek için insanların arasına giren ve çeşitli faaliyetler yürütenleri hoşgörmek ve bunları -meşru yollar ve usuller ile- engellemeye çalışmamak dini bütün bir Müslümandan beklenemez.
Yazan:sawyer Tarih: May 15, 2007 | Reply
Bekir bey
“Ben dinimin yayilmasini isterim ve bunun icin calisirim veya calisma yapilmasina karsi cikmam ama baska bir dinin yayilmasi icin calisma yapilmasina karsiyim” diyorsaniz sizin demokrasi, adalet veya esitlik gibi kelimeleri agziniza dahi almamaniz gerekir.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2007 | Reply
Bekir bey,
Bu soru benden gelmiyor. sawyer sormuş. Lütfen okurken biraz dikkat. Üstelik bu konuların mühendislikle bir ilgisini de kuramıyorum.
Bu soru da bana ait değil sayın abim.
Zira bu ifade de bana ait değil. İyi pataklamışsın da abi, hedef yanlış.
İşte bu bana ait. Ben Amerika ile kıyas yaparak hataya düştüğünüzü düşünüyorum. Türkiye hristiyanlarının hiçbir “tehlikeli” yanını göremiyorum. Bana sürekli tehlikelerden bahsedenlerden de çok sıkıldım (söz meclisten dışarı). Çocukluktan beri dört tarafımızın düşmanlarla çevrili olduğu anlatılıyor. Zaten paronayak olduk. Bir şey yapabiliyorsak ne ala? Yapamıyorsak, tehlikeden bahsetmek hastalığımızı arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Bahsettiğiniz gibi mühendisim. Belki sonuç odaklı ve çözüm bekleyen yapım bundan kaynaklı olabilir. Tehlikeden nereye kaçacağız ve çözüm nedir?
Siz de okuyun. Cevabınızın yarısının soruları bana ait değil.
Bir Brütüs ben kalmıştım.
Yazan:Ecenaze Tarih: May 15, 2007 | Reply
Aklı başında bilinçli bir müslüman zaten dinini bırakıp da hıristiyan olmaz!
Ancak bir takım menfaatler sözkonusu olduğunda belki tercih edebilir..bknz Tuğçe Kazaz örneği..
Ayrıca hıristiyanlık öyle abartıldığı gibi YAŞAYAN ve YAŞANILAN bir din değil şu anda..
Pekçok avrupa ülkesi ateist yaşamakta..
11 Eylül den sonra bile onca insan hala islama koşuyorsa, bence ruhları gerçek manada tatmin eden bizim dinimizdir..
O yüzden biz çocuklarımıza doğru düzgün bir dini terbiye verdiğimiz takdirde, hıristofobik olmaya hiç lüzum yok!
Aklını ve mantığını kullanabilen ergin bir insan, bunu rahatlıkla görebilecektir…
BARNABAS incilinde peygamberimizin geleceğinden bahsediliyor olması da zaten en son ve hak dinin ne olduğunun delilidir..
Görebilene ne mutlu…
saygılarımla…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 15, 2007 | Reply
Fatih bey,
Nedir sizce bu meşru yollar ve usuller? Bu en büyük günah olan “din değiştirmek” fiilinin faili din değiştiren kişi midir, günah işleten midir? Misyonerliğin siyasi amaçlara alet edilmesine sonuna kadar hayır, ama müslümanlar hristiyanlığa geçecek diye endişe edilmesini hiç anlamıyorum.
Öncelikle, kaç kişi var İslam’dan hristiyanlığa geçen?
Sonra, hakikaten bunlardan kaçı müslüman? Yoksa kafa kağıdında müslüman yazdığı için mi müslüman?
Ben bu hristofobiden bir şey anlamıyorum. Hayatımı sürekli aman birileri dinimi çalmasın diye mi geçireceğim? Birinden mi korkacaksın. Al sana en büyük misyoner: Şeytan. Daha büyüğü: Nefsin.
Böyle toplumsal gerilimler beni sıkıyor. Biz Allah’ın dininin koruyucu gardiyanı değiliz, onu sahibi koruyor. Kimden neyi koruyoruz? Hayat Amerika’dan, İsrail’den, misyonerlerden, masonlardan korkmakla mı geçecek? Korkmuyorum, dinimden endişe de etmiyorum, hiçbir samimi müslümanın da başka bir dine geçeceğine inanmıyorum. Hayrettin Hoca da dini bütün müslümandan beklenemez demiş zaten. Kendimi muaf tutuyorum. Dini bütün olanlar ne istiyorsa yapsın.
Derin Düşünce Grubu olarak farklı fikirleri anlamaya ve kendimizi anlatmaya çalışıyoruz. Diyalog iki taraflıdır. Ve insanlar konuşarak birbirlerini daha iyi tanır. Hiçbir farklı fikire yer vermeyelim, konuşmalarına izin vermeyelim; misyonerlik yazıları düzelim, tehlikenin farkında mısınız diye büyük punto başlıklar atalım. İyi bir self-satisfaction olur tabi. Amaç buysa.
Sonra da çıkıp Rahşan hanımı, Kerinçsiz’i, vs. eleştirelim. Meğer en dini bütün müslüman onlarmış… Sonra, CHP’nin samimiyetinde, biz her fikre saygılıyız diyelim, Osmanlı’da 72 millet huzur içindeymiş diye destanlar anlatalım. Bizde Mevlana, Yunus Emre, Hacı Bektaş var diye caka atalım.
Yazan:fatih demir Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sayin Sawyer,
Siz once bi kendinize bakin da sonra milleti elestirmeye koyulun. Turban karsiti demokrat mi olunur?????… Turban karsiti ve adil mi olunur???? Turban karsiti ve esit mi olunur???????
Ve hepsinden onemlisi kimin ne konuda konusup ne konuda konusmayacagina ne zamandan beri siz karar veriyorsunuz? Biri sizi CHP yada YOK baskani ilan etti de bizim mi haberimiz olmadi??
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 15, 2007 | Reply
Evet karistirmisim Sawyer ile Blue’yu. Cumleler karismis ama mealler degil.
Aslinda Soyle demis Blue:
Bekir bey,
Ben tehlikenin ne olduğunu anlayamadım. Hristiyanlaşmak mıdır tehlike olan? Alevilerin, Kürtlerin hristiyanlaştırılarak Türkiye’den kopartılacağını mı düşünüyorsunuz?
Sizce forumda farklı fikirlere yer vermemeli miyiz? Sizce “azınlıklarımız” tehlikeli midir? Çok mu fazla ifade imkanı bulmaktalar ki, söz hakkı vermeyelim diyorsunuz. Sizce azınlıkların özgürlüklerinin kısıtlı olması ve baskı altında olması bir kandırmaca mıdır?
Amerika’da dominant kiliselerin siyasetle bağlarını Türkiye’de de varmış gibi düşünüp bu bir avuç insana yüklenmek haksızlık değil mi?
Hiç anlayamadım. ”
Cevabim veya sorularim aynidir. Hangi cumleme istinaden bu sorular? “bu sitede misyonerlik propagandasi yapma hakki” ni “soz hakki” yani fade hurriyeti gibi genel bir kavrm ile karistiran idrak seviyes ile tartisacak birseyim yok.
Su ana kadar Bekir Yildirim su iddiada bulundu. Su veriyi sundu bu yanlistir sundan. diye tahlil yapan olmadi. “komplo terisi” vb acizlerin bas vurdugu ucuz genellemeler yapildi.
Bye now Blue Sawyer vs. elele tutusup bu Love-festinizi kumbaya soyleyerek kutlayin veya ne onuyorsaniz devam edin. Beni buralara dusuren vicdani sorumlulktur. Beyhude oldugunu anladim. Hastal;ik toplumun tamamini sarmis. Kedilerle ugrasmak cok daha doyurucu. ne haliniz varsa orun.
Yazan:fatih demir Tarih: May 15, 2007 | Reply
Ekrem Bey,
Oncelikle parasal kaynaklari cok sIKI bir sekilde denetlenebilir. Boylelikle sirkete giren paralar ve bu paralarin nerelere harcandigi konusunda milletin aklindaki supheler giderilebilir…
Toplantilarina katilimcilar gonderilerek Hristiyanlik mi anlatildigi yoksa Muslumanliga hakaret mi edildigi denetlenebilir…
onlarin konustugu kimselerle dinini bilen Muslumanlar da konusabilir…
daha bir suru birsey yapilabilir… mesru yollar bunlardir… Usuller bunlardir… Aslinda bunlar muslumanlarin yapmasi gereken seylerdir.. Yani mesela bolgedeki fakir insanlara muslumanlarin zaten aralarinda para toplayip yardimci olmasi gerekir… Zaten herkese dinini anlatmasi gerekir… “Ama benim dinim saglam bana hicbirsey olmaz” diyerek misyonerleri saldim cayira mevlam kayira yapmak da olmaz….
Her nasil “bir kisinin seninle imana gelmesi uzerinde gunesin dogup battigi herseyden daha hayirlidir”a inaniyorsak ve her nasil “gonul yikan kabeyi yikar” dusturuna sahipsek ve Omer’in dusturu ile “firat kiyisinda bir kurt kuzuya saldirsa Allah bana onun hesabini sorar” hareket ediyorsak yada Necip Fazil’in Reis Bey’inden “Amerikada biri oldurulse ve kim yapti diye sorulsa hic dusunmeden ‘suclu benim’ diye ayaga kalkarim” dusuncesindeysek Muslumanligi birakip gidenin vebali de uzerimize kalabilir….
Muslumanligin kisisel ve toplumsal yonleri vardir. Sizce zekatini verip kurtulabilir mi insan koyun yarisi halen acliktan oluyorsa??? Muslumanligin toplumsal yonu bence bu noktada devreye giriyor.
Buna korku yerine endise de diyebilirsiniz… 70 milyon kisiden bir kisinin hristiyan olmasi bile beni uzer… Hele de cahilliginden, bilgisizliginden, toplumsal nedenlerden olmussa bu “ne yapmadim” diye sorgulamak isterim… Buna Hristifobi dememek lazim…. Korktugumuz Hristiyanlik degil korktugumuz Allahin “Hristiyanlar dinlerini yaymaya calisirken sen ne yaptin?” diye sordugu zaman cevap verememek…
Zannedersem olayi yada soylenmek isteneni yanlis degerlendiriyorsunuz. Size Misyonerleri ulkeden atin(ki eger gizli orgutlerle irtibatlari varsa bu dahi yapilabilir) denmiyor, Hristiyanligi yaymaya calisan bu kimselere karsi siz de birseyler yapin deniyor… Bunu illa sertlikle anlamaniz yanlis bence… Gidin onlarin ulastigi kimselere siz de birseyler anlatin, onlarin para yardimi yaptigi kimselere siz de yapin, nufus cuzdani muslumani dahi olsa Hristiyanlarin ellerine birakmayin deniyor… Siz ise “saldim cayira mevlam kayira” havasinda gibisiniz…
Hah iste ornekler bunlar…. Ulkenin yarisindan fazlasi hristiyan iken Mevlana gibi Yunus Emre gibi Haci Bektas gibi insanlar cikmis ve Muslumanligi anlatmislardir… Bu yuzden Anadolu her daim musluman kalmistir… Mevlana , Yunus emre susmamistir… Mesela Gulen ornegi bu noktada iyi bir ornek gibime geliyor…. Gulen Hristiyanlar ile en guclu diyaloga sahip olan kisi ama ulkeler Hristiyanlasmasin diye en cok ugrasan da o….
Yani adamlari susturun, hedef gosterin diyen yok… Sadece onlar birsey anlatinca siz de gidin birseyler anlatin, Muslumanliga saldirmalarina yalan soylemelerine, gizli kaynaklardan beslenmelerine izin vermeyin dmek bu… Hepsi boyle de demek degil bu… Uyanik olun gozunuzu acik tutun uyumayin dmek bu…
Hepsi bu…
Yazan:Ç-Z Tarih: May 15, 2007 | Reply
Sn.E.Senai,
Teşekküre gerek yok,dediğiniz gibi konuşuyoruz.
Akın akın Hıristiyanlaştırmanın gerçekleşmesi durumunda mı konuşmalıyız?Tamam o zamana kadar bekleyelim.
Benim de Hıristiyan olmuş tanıdığım yok!Neden acaba?
Konuyu dağıtmayın; üniversitede bilim felsefesi olarak öğretilmekle misyonerliği aynı kefeye mi koydunuz?
Güzel mi diye sormuşsunuz,cevabım evet ve bence her zaman tasvip ettiğimizi değil karşısında olduğunuzu da tüm detayları ile öğrenmek isteriz.
İncil ve Tevrat Kurandan farklı bir şey söylemiyor diyorsunuz,sizin bu bildiğinizi tüm dünya biliyor olmalıydı o zaman!Gökhan bey’in dediği gibi düşman İslamiyet değil Araplar,yani sadece ırkçı bir yaklaşım öyle mi?
Beyin yıkama size neden mantıklı gelmedi bana çok mantıklı geliyor.İyi hatip,etkileme gücü,liderlik vasıfları oluyor da neden etkilenme zaafiyeti olmasın?
“Neden adamların kitap ehli olduklarını, tahrif edilmiş olsa da hakikatin bir ucundan tuttuklarını, bu yüzden de insanları etkilemelerinin gayet doğal olduğunu kabullenemiyorsunuz?”(E.S)sağolun,demek etkileme güçleri varmış?Şunu baştan söyleseydiniz ya!
Kitap ehli ve inanmış olduklarına hiç laf etmedim,kurtulmak istemiyorum dediğim halde kapıma gelinmesinden rahatsızım,açık mı?Kapı kapı din satmayı anlamıyorum!!!!
ABD neden Irakta,Neden İsrail ve Filistin davası var.Tüm dinlerin özü aynı!haklısınız,galiba bunu bir tek biz biliyoruz;kurtuluşa erdirilmeye çalışılanlar!
Rolleri karıştırmadım onlar da br tür inanan yada inandırılmış?İnandırılmışlar neden hep İslam aleminden çıkıyor?Pardon biri oldukça bilgili papayı da inandırmış ve İslamiyet için kılıç dini demişti değil mi?
Hizmet mi ?Nasıl?Taklit ederek mi,taklide şayan davranışlar sergileyerek mi?
“Yanlışlıkla Samast gibi bir adamın evinin kapısını çaldığını düşünün. Türkiye’de misyonerlik cesaret işi… Biraz empati yapın.”
Demek istediğim bu!Samast nasıl biriydi?Malatya,Trabzon cinayetini yada Dink cinayetinin arka yüzünü hiçbirimiz bilmiyoruz,görünen yüzü ile yorum yapıyoruz ki Gökhan bey de bu nedenle bu yorum bloğunda bu açıklayıcı yazıyı yazdı,aynı hakkı kullanıyorum ve diyorum ki bazen size gelmeyene gitmeyeceksiniz,Gökhan bey de hayır ben kurtuluşa davet edeceğim diyor zira İncil bunu benden istiyor diyor.Bilmem şimdi ne demek istediğimi anlatabildim mi?
“Türkiye’de misyonerlik cesaret işi”(E.S)Bu lafı bir daha tartın bence İhsan Özbek dinlerini yaşamakta bir problem olmadığını söylemişti,K.K.B böyle söylerken siz aksini mi söylüyorsunuz.Problem yaşıyorlar evet ama “misyonerlik”faaliyetlerinin eleştirilmesinde. “Müslüman ülkede misyonerlik cesaret işi”demişsiniz,yurt dışında değil İslam misyonerliği yapmak Müslüman olduğunu söylemek tehlikeli.
Şu Hollandalı yönetmenin öldürülmesi,Müslüman kızın yaşadığı zulum,11 eylül Bunlar sizce sadece İslamı ama yanlış ama doğru şekilde bir ucundan tutmuş inanan insanların faaliyetleri mi?
Gelelim diğer dediğinize daha ilk yorumumda anlaşamamak adına iki neden yazmıştım ve hala aynı nedenlerle anlaşamıyoruz. Benim Hıristiyanlıkla yada Musevilikle herhangi bir alıp veremediğim yok ve tüm semavi dinlerin özünün ne olduğunu çok az da olsa biliyorum.
Sadece bir farkı işaret etmeye çalışıyorum bizler davranışlarımızla özenilen insanlar olmaya (bir Müslüman olarak)gayret ediyoruz,
“Nefsimizi kabartmak, haklı duruma düşmek için ayet, hadis kalkan olmaz. Bilgi, mantık, akıl, iz’an yeter. Bu hataya düşmeyin.”
Bu lafınızı da geri alın bu çok ağır bir itham,size sizi örnek verdim!Nefsini kabartmak ve haklı olmak diye hiçbir derdim olmadı,anlamamış olmanıza ve suçlamanıza anlam veremedim.
Sizin yorumunuz okumadan az önce Mustafa Akyol da Deniz hm ‘ın bir yorumunda geçen aşağıdaki kelimenin anlamını bilmediğim için bakmıştım
MUHÂL:
İmkansız, mümkün olmayan.
Muhammed aleyhisselâma tam ve kusûrsuz tâbi olabilmek için, O’nu tam ve kusûrsuz sevmek lâzımdır.Tam ve olgun sevginin alâmeti de, O’nun düşmanlarını düşman bilmektir. O’nu beğenmeyenleri sevmemektir. Muhabbete (sevgiye) müdâhene yâni gevşeklik sığma z. Âşıklar, sevgililerinin dîvânesi olup, onlara aykırı bir şey yapamaz. Aykırı gidenlerle uyuşamaz. Cem-i zıddeyn muhâldir. İki zıd şeyin muhabbeti bir kalbde, bir arada bulunamaz. İki zıddan birini sevmek, diğerine düşmanlığı îcâb ettirir. (İmâm-ı Rabbânî)
Ben düşman değilim ve olmayacağım da ne kadar zorlasanız da!
Yazan:Ecenaze Tarih: May 15, 2007 | Reply
Atatürk atmış:))
Yazan:sawyer Tarih: May 15, 2007 | Reply
fatih bey
Benim turban karsiti oldugumu da nerden cikardiniz? Yoksa vahiy falan mi geldi? Eger biri “ben hristiyanlarin dinlerini muslumanlara anlatmasina karsiyim” diyorsa o kisi demokrasiden, insan haklarindan, esitlikten ve ozgurlukten bahsedemez. Bu kadar basit.
Yazan:Fatih Demir Tarih: May 15, 2007 | Reply
Iste siz bu kadarsiniz…. Sizin hatirlayamadiginiz seyleri hatirlayan cahil birakilmamis kesim icerisinde tanimladiginiz bir kisi cikarsa daha dun ne konustugunuzu hatirlamadan “vahiy mi geldi” diyerek asagilamaya kalkarsiniz…
Simdi sizden bir de demogoji geregi “zarar veriyorlar dedim karsiyim demedim” demenizi ve “samimi muslumanlara zarar verdigini dusundugunuz seye neden karsi olmadiginizi” da aciklamanizi bekliyorum….
http://www.derindusunce.org/2007/05/05/seriat-korkusu/#comment-1390
Basortusu farkli birseydir turban farkli birseydir. Turbancilar yuzunden samimi muslumanlar da zarar gormektedir. Dini siyasete alet eden malum kesim bu durumdan sorumludur.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 15, 2007 | Reply
Arkadaslar,
Daha onceleri bu blogistanin muhtelif mekanlarinda birilerine kusen , kavga yapan veda hutbesi veren v fakat bir turlu gidemeyen bazi blogculaer, yorumcular gordugumde yadirgardim.
Simdi kendimin de benzeeri bir duruma dustugumun farkindayim. Allah’tan nefsimin esir olmaktan beni korumasini ve bunu basaramadisem dahi yanlis amellerim dogru gayelere tevdi etmesini diliyorum.
Arkadaslar,
Tavsiyem ne komplo terosyeni olun ne komp;plo terileri karsiti. Bu Besiktas Fener gibi takim tutma isi degfilki. Allah akil vermis, okur yazarligimiz var. Bilgileri kendimz alip muhakeme etme kaabiliyetimiz var. Bu techizata sahi “derin dusunceli” aydinlar olrak birisi bir iddiada bulunuyorsa, “o kompliocu, Yahudi, Hiristiyan , bilmem ne dusmani” ve boyle olduguna gore o’nun dediklerine itiobar edilmez demeye hakkiniz yoktur. Yahudiler konusunda sikca konuurum. Ornegin ABD ‘de medya vwe Hollywood ve dah Kongre Yahudilerin kontrolundedir derim. Simd nesnel biri “muhendis” veya ekonomit veya ilahiyatci ne yapmali/ Makul cevap “bu adam Yahudi” dusmani gec” mi olmali. Bu metodun laikcilerin “irticaci” atrgumanlarindan ne farki kalir? Yaptigimiz sey sadece laf cambazligidir m diyoruz/ Nesnel olra belirlenebilir gercekler yokimudur? Bu “Yahudu olayi” gibi sesifik bir iddioa nesnel metodlarla yalanklanabilir. Yani “bilimseldir”. Buyurun yalanlayin.
Bu sadece bir ornek. Yukrda diger bir yorumumda Protestan misyonerleri ve onlarin merkez kuruluslari hakkinda gene bazi iddialarda bulunum. “tackle box” (BALIKCI ERZAK KUTUSU) ifAdesi kullandim, “fishing” (BALIK AVLAMA) ifadesi kullaNDIM. vE DEDIMKI BU IFADELER BIZZAT pROTESTAN MISYONER KURULUSLARIN SITELERINDE misyoner EGiTIMi ICIN KULLANILAN MALZEMELERDIR. (Pardon buyuk harf kazaren oldu; kasitli degil). Bir ksi cikipta “bu yanlis, goster bakiyim isbatini” demedi. Ne dedi? Sen niye misyoner falliyetlerinden korkuyorsun,. onlara baskiyi savunuyorsun vb” . Bunlar karakterizasyondu arkadaslar. Tahlilden yoksun hukumlerdir. Birakin Holokost’u Israil hakkinda her turlu elestriyi “antimesimit” danmgasi uile marjinalize etmeye calisan despotik zihniyet veya hakikatin ortaya cikmasindan korkan, vweya en iyi ihtimalle hakikat arayis zahmetine de girmeyen zihniyettir. Bir yorumcunun maazereti cok ilginc. Bu tur “herkes dusman” fikri sinir bozucu imis! Bir hakikat arayicisi sinirlerinin konforunumu kriter olrak kullanir? Hem herkes dusman diye kim dediki? Ama boyle genelleme de bulunmak sinir bozmadigi gibi okuma , arastirma, muhakeme yaparak gercek belirleme zahmetinden de korur ve “sinirler” icin cok koforludur eminim; ozellikle bir asueru isi gucu olanlar icin.
Simdi Muzmin Anonim’i ozledim. Kili kirk yarar idi, bazen tegettten cikar idi vs… fakat cumlenizi alir. Onu yorumlar idi. Boyle muglak niyet okumalar, genellemeler sunun dusmanisin, su tur parfmun var turu kafalarinda yarattiklari hayali kisiliginize cevap vermez idi. Keske burada soyledigimiz 180 derece ziddi yakistirmalari baz alarak bana cevap yetisitren aydin kisiler de o metodu kullansalardi.
Bu tartismanin bir yarari su olabilir. Soylesin bu akadas kendilerine ait itenin kilisenin adini. Gidin arastirin. Bilisim cagindayiz degil mi? Google’u ben bile biliyorum. Hangi kilsenin merkezi netrede imis. Kaynaklari, metodlari, hedef kitlelerin secimi nasil yapiliyormus. Bilmek isterseniz tabii.
Ve gelin biraz “nktalarui birlestirme ” zihin deneyi yapalim musadenizle. Bakin Mustafa Akyol sitesinde, kendi bloglarinizda veya diger mekanlarda ve burada, biraz istatistik yapalim:
-Icerde “laikci paketi” savunanlar kimler? (laikci paketin neler icerdigini burada acmama gerek yok saniyorum)
-Disarda ABD -Israil’e sempatik duranlar kimler
-Disarda Araplar, diger dogu toplumlarini kucuk gorenler, Batiliyi buyuk gorenler kimler? (bu son iki kategoriyi son zamanlardaki anti-Ak-Partui Ulusalci soylem ola “Ne AB ne ABD” sloganindan ayird edecek idrak seviyesinde oldugunuzdan suphem yok; olmayanlrin zaten bunu okumasina gerek yok)
-Bir yandan Ulusalcilik yapip camlarina bayrak asarken obur yandan Kitab-i Mukaddes, CEV. CYDD gib kuruluslarla iliskisi olan Beyti Dost cagiran prof Hanimlar kimer?
_Hem “casgdas yasam” adina ahlaki yozlasma projeleri, gayrimesrui cocuk yapma, heryerde serbest sarhos olma hakkini “laiklik” adina savunan,. “keske Anadol Musluman olmasaydi” diyen 9 Eylul Univ. Rektoru, Van Univ Rektoru ,masalarin ustnde namaz kilacagklarina bale yapsinlar diyen, koro yneticisinin ismininn Muhammed olmasini ironik olrak niteleyen pek te dinda fakat laiklik savuncusu sahislar kimler?
-Neden Mason localari, rotary kulupleri, Lions Kulupleri (Ataturkun Yasakladiklari) en onde gelen Ataturkcuklerdir bugun?
Listeyi uzatmak mumkun. Bu guruplarin herhangibirinin mensuplarinin bir konudfaki tutumlarina baktiginizda neden diger konudaki tavrini Anaqyasa Mahkemesi’nin Karari kada kesinlikle biliyorsunuz arkadaslar?
Ama benim bunlara cozumum laikci pranoyak yaklasim degil ki. Tam tersi. Defalarca ifade ettim. Bir kere daha tekrarlayayim yaklasimimi Merhum Ozal’in sozleri ile: “Onlarla is yaparsam beni utuyor diyorlar; utulme be kardesim!”.
Utulmemek icin bilgfi lazim. Kimin kim oldugunu, hangi projeye hizmet ettiginin nesnel tespitler lazim. Misyoner kardeslerimiz ve onlarin dostlari kusura bakmasin ben Tek Hak dinin Islam olduguna inaniyorum. Diger dinler icin Kur’an-i Kerim ne iyorsa ona inaniyorum. Bu benim inancim. Bunu tekrar etme zorunlug hissetmektenn azap duyuyorum. Yahu Hiristiyan’a taninan bu hak Musluman’dan niye esirgeniyor?
Demokrasinin ne oldugunu anlamayan fasit lumpenin teki yukarda benim inanisimn Islam olmasindan dolyi demokrasiden bahsetmeye hakkim olmadigini soylemis. ne tesaduf; Misyonerin sahid laikci. Hani sen laiktin. Nerden cikti bu dincilik? Lumpenlere demokrasi dersi vetrmekten dilimde tuy bitti.
Arkadaslar,
Neden bazi arkadaslar su kadar basit kavrami kavramakta zorluk cekiyorlar abnlamak imkansiz. Derin Dusunce sitesinde “misynerlik poropagandasi hakki” uzerine diyorumki:
-Bakin, Emin Colasan’in Vakit Gaztesinde yazma hakki yoktur.
-Cuma hutbelerinden sonra bir de papazin swermon verme hakki yoktur. Belki laik devlet yakinda on da mecburi kilar ama b bir demokratik hak degildir. Sinagoglarda ayinlerde bir de imam bulundurma hakki da yoktur.
– Hasil-i kelam her nesriyatin bir nesriyat poltikasi vardir. Eger kendinizi “butun fikirlerin serbestce tartsildigi bir forum” olrak nitelendirdi iseniz, kurulus gayenizi boyle belirledi iseniz yolunuz acik olsun. Ama lutfen bun demojkrasi asdina, cok seslik adina, farkli fikire tahammul adina savunmayiniz. Sizlerde okurlarinizda daha kaliteli argumanlari hak ediyorlar. Farkiliga tahammul adina evinizde icki icilmesine izin ahlaki degerlerinizi ihlal eden davranislara myusade etme zorunlulugunuz olmadigi gibi sizin nesriyatiniZda da sizin kutsaliniza hakaret edenlere soz verme zorunlulugunz yoktur.
Aksini tes etmeyi deteklif ettim adaho once. Ihtiyac duydugunda cevap veren arkadasimiz bana kendi kiliselesinin sitesinde ayni imkan taninmasi teklifime cevap vermedi. O zaman bu teklif buradaki herhangibir daha ilimli musluman icin yapmis olayim iki taraf ta isterse? Ornegin Suat Bey veya C-Z Hanim’a Turk Protestanlari stesinde bir iade-i ziyaret imkani verilsin. Emir degil istek. Tabii her iki taraf rizxa gosterirse. Ne dersiniz Gokhan Bey?
Simdi bu arkadas Islam dinine hakaret ettimi etmedimi muhakemesine girmek istemiyorum. Yeterinden fazla ilgi odagi oldu. Eminim pastoru kendisini alinindan opmustur bu basarisindan dolayi. Ben gerek Akyol gerek benim blogda gerek buradaki yorumlarindan ne TC vatandaslarina ne Muslumanlara karsi histe iyi niyetler beslemedigi yargisna vardim. Bu benim yargim. Siz katilayabilirsiniz.
Ozet:
1. Her Musluman, her Hiristiyan, her Yaghudi, Mecusi Putperest esit olcude dibnini yayma hakkina sahip olmali. Devlet ancak siyasi, istihbarat konuklarinda izeler mudahekle edebilir. Sadec din olan islevlere mudahele edemez. Laikligin tanimi bunu icerir.
2. Turkiye’de hakim gfucun bir numatrali dusman muslumanlardir, Islamdir. Hiristiyan, Yahudi veya diger yabanci dusmanligi ironik olrak gene Islam dusmani “hakim guc” kaynaklidir. Problemler Turkiye’nin Islamdan uzaklasmasdi, ahlaki, kulturel yozlasma, Batililasma falan degildir. Bilakis hayat tarzlari zaten ortusmektedir. Problemleri “:bizim kontrolumuz duisinda biriler birseyler yapiyor” paranoyasidir. Komunizme gelecekse de biz getririz lan diyenmlef “hiristiyanlik ,geleceksede biz getiririz lan” demektedirler “din elden gidiyor”, “misyonerler cirit atiyor” der iken. Daha da komik olani onlatin bu yabanxi dusmaniginin saiklerinden biri de Turkiye’nin “ilimli islamlastirilmasi” projesini onlarin “islam tehlikesi ” olarak okumalari ve Ak-PArti vasitasi ile Bati’ya yaklasmayi dahi “ismailesme” olrak telakki etmeleri. Hwer halukrda Atatrukculerin kontrolu disinda herhangibir degisimden korkmalari. Yoksa Ne Tugce Kazza’dan ne “nuke them in the name of God” diyen Jerry Fallwell’in Liberty Unuiversitesinin rektoru olan Turk Protestani Ergun……soyadini unuttum’dan, ne de Tevfik Fikret’in oglu Haluk’tan rahatsiz laikcilerimiz. Bilakis.
3. Misyonerlere istedigim hakki Muslumana da istiyorum. Benim Jerry Falwell’in bilincli veya bilincsiz uc bes ma$asindan veya agina dusurdugu baliktan korkmam icin hicbir neden yok. ABD’de onlarin papazlarini, rahipleri , sokak, ev misyonerlerni, “bedava kahve istermisin” diyenlerini, kilise bahcesinde bekarlara tanisma dansi, muslumabnlar icin piknik duzenmleyenlerini vb cok rastladim. Genellikle hazir form paragralari vardir. Sorulara spontane cevap veremezler. Bir soru sordugunuzda sorunuza cevap vermek yerine ezberlerindeki numarali cumleler soylerler vs.,…
Evet escinsel. gasirimesru cocuk yapma, nihlizm, ahlaki bosluk yerine Hiristiyanligi secmeleri ehven-i ser kabul etmek lazim fakat ayni agacin meyveleridir hepside. Islam dininin baski altinda oldugu yerler verimli topraklardir. Onlar da cok iyi biliyorlar bunu. Turkiye hedef ulkelerdendir. Ve Turkiye icersinde de yukrda bahsettigim kesimler hedef kitlelerdir.
ESit yarisma yani FAIR PLAY istiyorum. Cevap verme zahmetine kalanacak lan YAZDIKLARIMI BAZ alsin sonra hukme varsin.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 15, 2007 | Reply
Epeycve zun yoruma ragmen gene de aklimdaki bir noktayi unutmusum:
Mustafa Akyol kardesimiz dahil bircoklari tek Bati olmadigini “sekuler Bati” ve “dindar Bat’Yi ayirmamiz gerektigini virgular yazilarinda, Bunda bir nenz dogruluk payi olmakla birlikte ozellikle siyas projerlerde bu ayrimin yok oldugunu en iliml olan Katolik Kilisesi’nin dahi emperyalis projelerde atif ol aldigini dusunuyorum. Bu konuda kendi blogumda yazdim ”
Papa’nin Paskalya Konusmasi ve yeni Kitabnio Hakkinda” basligi ile.
Ikincis Bati’yi karakterize ederken bu ayirimi yapmak ta o kadar kolay degildir. En zengin Kiliselerin Fox Network’un sahibi Rupert Murdoch’u muhtelif neocon kurulslari ile yataktra oldugunu giorursunuz ARASTIRIRSANIZ! Bakarsiniz en ahlaksz Tv Showlari filmelerinin yapimc sirketinin basindaki adam dindar bir Yahudi veya Evanjeliktir. Bunklari okhan Bey bilmiyor olabilir; bilmes de beklenmez. Misyoner faaliyetlerinin finasorlerinin ayni zamanda Hudson Isntitute (hani su darbe fifty’fisty Zeyno Baran kizimiza is veren kurulus) , WINEP gibi dusunce kuruluslarinin da finansorudur.
Ustelik pek cok dindar epeyce liberaldir, yasam stili olrak ta sekulerdir. Aklima 20 kusur yil once Texas’ta calisigim bir ofisteKI bir “dindar” hanim geldi. Cumartesi geceleri, gece kuluplerinden evine gioturdugu erkeklere Pazar sabahi kendisi ile kiliseye gitmelerini sart kosarmis 🙂 Gay papazlar, erkek erkek nikahi kiyanlar, subyancilar vs. Bunlar enekdotal degi istatistiksel oneme haiz yekun tutacak buyukluktedir. Bundan dolayi banma saldirma ihtiyaci duyanlarvwerui istesinlerkaynak gosteryim. Tabiiki Bush’un soykirimlasri tum iristiyan alemini veya Hiristiyanligi temsil etmerdigi , Malatya daki cinayet Islam alemini temsil etmedigi gib papazlarin yarisi da tum papazlari temsil etmez.
Iyi Hiristiyan kuruluslar malesef marjinaldir ve siyesetin de disindadir. Quakers, Menenites. Amish, ve Cizvit gibi. Bircok Kaolik icin de ayni seyi soyleyebilirim. Tanidigim pek cok iyi Hiristiyan olmustur. John Esposito Karen Armstrong, Michael (Rober mi isdi yoksa) Sales gibi.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 15, 2007 | Reply
“fatih bey
Benim turban karsiti oldugumu da nerden cikardiniz? Yoksa vahiy falan mi geldi? Eger biri “ben hristiyanlarin dinlerini muslumanlara anlatmasina karsiyim” diyorsa o kisi demokrasiden, insan haklarindan, esitlikten ve ozgurlukten bahsedemez. Bu kadar basit. ” demis birisi daha once bana yonelttigi “demokrasiyi agzina alma” deme terbiyesizligini aciklamak icin.
Simdi bunu diyen kimse BENIM BOYLE BIRSEY DEDIGIMI GOSTERMEZSE OKUMA OZURLU VEYA MUFTERIDIR!
Yazan:Volkan Serin Tarih: May 15, 2007 | Reply
Bekir Bey,
Bu yazının yayınlanıp yayınlanmaması konusunda fikrim sorulduğunda hararetle desteklemiştim. O yüzden eleştirilerinizi biraz üzerime aldım.
Bildiğim kadarıyla,
DD sitesi her çeşit fikir doğrultusunda yazıların yayınlandığı bir platform DEĞİL. İlkelerimiz “biz kimiz?” sayfasında yazdığı gibi, grup üyelerinin ortak noktaları da az çok anlaşılmıştır. Ak partinin mottosu olmasa “muhafazakar demokrat” diye tarif ederdim. Bununla beraber DD “islami site” değil.
Bu yazının yayınlanmasını neden istedim?
Site mziyaretçilerinin bir misyoner ağzından misyonerliği dinlemelerini istediğim için. Ben şimdiye kadar hiç dinlememiştim, ne bileyim merak da etmemişim herhalde. Fakat bu yazı önüme gelince okudum. Sanırım birçok insan da ilk defa burada okumuştur. Yazıda savunulan fikirlerin tümünü elbette paylaşmıyoruz. Fakat insanlar tarafından öğrenilmesi gerektiğini düşünüyoruz.
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 16, 2007 | Reply
Bu sayfayi ateist/agnostik insanlarin okudugunu bir düsünün:
Nezaket çerçevesi içinde yazilan yorumlar yorumcunun dini hakkinda müspet fikir edinmeye yol açacaktir. Öfkeli, “sen oku da gel” makamindan yazilan yazilar ise o yazarin dinini itici gösterecektir, “iste bu adamlar hep böyle önyargili” dedirtecektir.
Saygilarimla
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 16, 2007 | Reply
Tesekkurler bilgilendirme icin. Insan sormayinca ogrenemiyor.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 16, 2007 | Reply
Mehmet Yilmaz’in isaret ettigi noktayi , bir reaksiyon tarzi olrak reddetmiyorum. Ama musluman icin tek durus bu olmalidir diyorsa reddediyorum. Sundan.
Islami bilgileri benden fazla olanlar teyid edecektir, musluman icin sartlarin gerektirdigi durus degisebilir. Bu bir yuzune samar yediginde obur yuzunu cevirmeyi de icerir; zamani geldiginde samar patlatmayida.
Musluman Turkiye’de hep bu obur yuzunu cevirmeyi secmistir. Istiklal mahkemelerinden 27 Nisan darbesine kadar. Hep sanik sandalyesinde, hic savci veya hakim degil. Her gun yuzlerce Musluman’in Judeo-Haclilarca katledildigi gunumuzde dahi konumuz “islam kilic dinimidir, akli reddermi”? Ve mudafiler “yapmayin etmeyin savci hakim beyler, biz onlardan degiliz; bakin ne ilimli, iyi muslumaniz” mudafasini ebediyen yapar durumdadirlar.
Bu beninmkine benzer konusma tarzini itici bulanlarin bir alternatif komple stratejileri olmak gerektir. Aman itici olmayalimin otesinde ogeler icermelidir bu strateji.
Bunu belirlerken su sorulara da cevp vermek durumundadilar bu kucaklayici kardeslerimiz.
Her gun Islami soylem , onun ahlakina dayanan yargilarda bulunma toplum diskurumuzdan kalkmistir nerede ise. Bir gazetenin kose yazari “kizlaqr hadi gayrimesru couk yapin” dediginde Islami medya’dan kimse “senin haya damarin catlamis” diyemiyor “bu zinadir, Musluman ulkede kizlarimizi zinaya tevsik ediyor, bakindensize” diyemiyor. Bir zamanlar denirdi bu memlekette. Peki bu noktaya nasil geldik? Bunu sorgulamalisiniz.
Onu yaptiginizda gorursunuz ki Muslumanin tepkisizligi, edilgenligi KABUL EDILEBILIR DABVRANISLAR VE SOYLEMLER kumesini Islam, musluman aleyhine genisletiyor her gun. Artik hakaret edilemeyecek kutsallar ancak Kemalizme ait ulkemizde. Dunya da cok farkli degil. Gecen gun bu sitenin yazarlarindan bir arkadas dikkatime getirdi. Bir kose yazari “zirtullah” diye bir ifade kullaniyor. Kimsenin dikkatini dahi ckmedi. Danimarka karikaturlerini hicte aratmayacak hakaretlerin bini bir para bu ulkede. Burada birkac dindar muslumasnin kurdugu sitede bir Protestan misyoner gelip Muslumani sigaya cekebiliyor ise bundan daha fazloa toleransi nerede bulabilirsiniz?
Tavsiyem herhngibir durus, davrans tarzi belirler iken “su davranis kusturur” un otesine gecip kapsamli bi analiz urunu butun faktorleri ve etkilerin degerlendren bakis gelistirilmesi. Yoksa yastiginiz ancak “sound bite” vey slogan seviyesinde kalir.
Ustelik artik bilmeyen var ise dunyada ogrenmis oluyor bu farklilik sayesinde: Musluman adina konusan tek bir agiz, tek bir soylem, tek bir tepki sekli yoktur. Kimileri dervistir kimileri benim gibi cami duvarina isyene haddni bildirmenin gorev oldugun dusunen radikaldir.
Bir ilave daha. Bu tartismalarda birileri tarihi reddederek, temel kavramlarn tanimlaini ters yuz ederek size karsi saldiriya gectiginde ona kifayetsizligini, cehaletini hatirlatma sadece duygusal bir tepki degildir. Bir sosyopsikolojik msyon da vardir isin icerisine. O da Turkiye’de 100 kusur yildir Islamdan, geleneksel ahlaki degerlerden uzaklasip yerine Bati kokenli yuzeysel normlari ikame etmek sureti ile kendini seckin zanneden ve bu sekilde yaratilan suni “merkez” e yerlesen bir kesim var. Bu kesimin operasyon modu dindar insanlari sloganlar, etiketler yolu ile “asagi sinif” olarak tutmaktir. Sizi SIZIN ZIHNINIZDE ZENCI YAPIYORLAR. Liyakat ile kazanilmamis, kolay yoldan edinilen statu, mevkiler, ve kazanan tarafta olma icguduleri ile bu zayif karakterli zevatin PSIKOLOJIK USTUNLUGU YIKILMALIDIR! BU benim icin onemli bir misyondur. Iste bu kesimden buralara dusenlere lumpen, gerzek, fakat saldirgan olduklari hatirlatilmali bu “kazanan taraftanim” kendine guveni orselenmelidir. Iste o zaman yatrin sokakta siin benim basortulu kardesim, esim, kiziim ile karsilstiginda ayagin biraz daha denk almak geregi hissdecektir. SIzxler hep OZUR DILEYEn, KENDINI ACIKLAMAYA CALISAn, MINI ETEKLI KIZLA, kulag kupeli oglana sirin gozujkmeye calisan pozisyonunda oldugunuz surece bu ZENCI statunuz devam edecektir. ROSA PARKS OLUN DIYORUM BEN. ARKA KOLTUGA RAZI OLMAYIN. Tom Amca melek idi Malcolm X, Martin Luther King degil. Istediginiz olabilirsiniz.
Bu tabiiki genel bir degerlendirmer. Buradaki ozel durumu da icine alir fakat ona sinirli degildir.
Bu da BIR gorus. Yani isler oyle “aman itici olmayalim” ile aciklanacak kadardan derin tahliller gerektiriyor.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 16, 2007 | Reply
Fatih bey,
Söylediklerinize itirazım yok. Zaten bütün kurumlar mali olarak denetlenmelidir. Hristiyanlığı anlatmakla, İslam’ı kötülemek de ayırt edilmeli ve denetlenmelidir, el-hak katılıyorum. Kimse din’i nefret üzerine bina edememelidir. Endişelerinizi de doğal karşılıyorum. Yalnız ortada imansızlık, pozitivizm, ateizm pompalanırken; bir avuç hristiyanla uğraşmanın haksızlık olduğunu düşünüyorum. Bu endişenin politikik amaçlarla kullanıldığını görüyoruz ve dolayısıyla yangına su yerine mazot dökmenin zararı ortada.
Ç-Z hanım,
Yazınızdaki hristiyan kelimeleri yerine şeriatçılar koyun ve tekrar okuyun. Herkesin endişeleri var. Size hak vermem için somut şeylerden bahsetmelisiniz.
Bekir bey,
Bence Yücel Aşkın’la, Türkan Saylan’la, Necla Arat’la konunun ilgisi yok. Bu adam/ kadınların bir gizli ajandası olduğuna inanmıyorum. Bunlar bildiğimiz laikçi lümpen Kemalist familyadan. Hristiyanı da var, musevisi de, müslümanı da. Benim hala oğlu da Türkan Saylan gibi düşünüyor. 5 vakit de namaz kılıyor. Neoconların laikçileri desteklediğine dair bir kanıt var mı? 4,5 senedir AKP’yi destekleyen bir Amerika yok mu? Hem bu bahsettiğiniz insanların AKP iktidarını istememesinin mantığı nedir? AKP iktidarını desteklemeyecek de misyonerliğe hayır ! diye bağıran ulusalcıları mı destekleyecek? Burada bir çelişki yok mu?
Misyoner bir insana DD grubu olarak, misyonerlik nedir bir de sizden dinleyelim, sizin bakış açınızı merak ediyoruz demek kötü bir şey midir? Sizce Gökhan bey’in yazı ve yorumlarına sansür mü uygulamalıyız? Sizce Gökhan bey’in yazısının hangi kısmı, bir “misyon” içeriyor? Hangi kısmı sansürlenmeli?
İslam hukukuna göre İslam memleketinde yaşayan hristiyanlar “zımmi”‘dir yani korunma altındadır. Onlara zarar verene İslam hukukuna göre savaş açılır. Kendi vatandaşını düşman bellemek gibi bir uygulama bizim geleneğimizde yok.
Benim hristiyanlarla bir göbek bağım yok, misyonerlik faaliyetlerinden haz alıyor da değilim. Ama bu işin yöntemi bu olmamalı. Amerika’lılara müslümanlara terörist gözüyle baktığı ve sürekli şüpheyle yaklaştığı için kızıyoruz. Bununla beraber Amerika’da İslam büyük bir hızla yayılıyor. Bunun kanallarını tıkayan bir sistem yok. Çünkü sistem, tıkamayı değil, özgürlüğü baz alıyor.
Bakın, Amerika’da kiliselerde konuk olarak konuşan müslüman abiler tanıyorum. Vaizler, müslümanlara, kilisede konuşma hakkı veriyor. Bu, sadece komşuların birbirini daha iyi anlamasını sağlıyor. Papaz da cemaatim müslüman olur mu diye bir endişe yaşamıyor.
Neyse, size hürmetim var. Bilgi birikiminize ve tahlillerinize de hayranım. Sadece, bence bazen fazla kaptırıyorsunuz. İmla hatalarının sıklığının oranından da öfkenin derecesi ölçülebiliyor zaten. Çok iyi bağlantılar kuruyorsunuz ama bence noktaları birleştirirken gereğinden fazla noktayı birbirine bağlıyorsunuz.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 16, 2007 | Reply
Ekrem Bey Kardesim,
Kisa cevapla vermeye calisacagim. Hayir ABD AK-Parti’yi desteklemiyor. Bu cok basit bir analiz tarzi. ABd hicbir zaman butun yumurtalari ayni sepete koymaz. Tek Bati olmadigi gibi tek Washington’da yoktur. Ager Washington icin genel bir degerlendirme yapacak olursak “ona borsaya onar” diyelim. evafuk oldu dunden itibaren Turkiye’deki son gelismelerin dis merkezler ve medyaya yasimalari ve baglantilari konusunda yaziyordum. Bu konuda Washington’un nabzin iyi tutan cok ta nesnel kose yazari Ali Aslan’in yazilarini tavsiye ederim. Yasemin Conga da ardimci olur, her ne kadar tarafisiz degilse de. Washington ikili oynuyor gene; hep boyle yapti. Bir yandan icerdeki laikcilerin “korkularinn” ansini palasir iken diger yandan stratejik dusnuyor ve zararsiz, kendisine karsi koyma gucu sinirli ve de halkin destegini almis “iliml muslum,anin” halk dusmani, devlet yonemekten aciz, guvenlemweyecek laikci vurgunculardan evla oldugunu dusunuyor kunjukturel olarak.
Siz “buyuk resimi” fazla buyuk aldigim dusunuyorsunuz; bunu daha once de ifade etmistiniz. Zaman zaman Mustafa Bey’in ve pek cok kose yazarinin da yaptigi gibi kareler discreet biribirinden bagimsiz olrak ele almak o karenin daha detali resmini cikmada, ve prtaik sonuclara varmada yararli olabilir. Ama ozellikle gunumuzun her olayin bir igerinin nedeni veya onucu oldugu karmasik dunyada bu interconnectednessi reddetmeyi kabul edemem.
Turkan Saylan gibi dfusunen benim alilemde de var. Hatta Islam’a gore murted sayilan dahi var yakinlarim arasinda. Ben hepsinin ayni havuzdan geldigini, ayni kok nedenlerin urunu oldugunu soyluyorum. Gene Mustafa Bey itesinde Problem kulturel emoperyalizm degil, kuturel bosluk” dediginde itirazim “ikisi de ayni sey” seklinde idi. Bahceye gubreyi attiginizda hersey yetisir. New Ageci, Beyti dostcu, protestan. zerdust, satanist, vs… Ben bu baglantililiga dikkat cekiyorum.
Walla bu okhan Bey ne dedi hang cumlesnin manasi ne idi tahlilini yapmaya istahim kalmadi. Benim gozmde Protestan olmasa tipik bir aikc malzemesi idi; belki ehven-i serdir. En azindan bir cesit mana aramis; ve birileri birseyler satmislar. Ne oldugundan endinin de haberi yok. Gerek benm blogda gerek Mustafa Bey’in orada v burada bu konuk yazarin yazdiklarini dileyen okur ve yargisina varir. Temel sorunlari sudur: 1. Ben nemliyim; benden konusn; benim nceliklerim….diyor. Onunn demokratik haklarini detekldignizde dahi “yetmez, kendi dinini ustun tutamazsin” diyor. Benim orda soylediklerinden farkli bir yorum cikramadim.
Bir nesriyatta kimlerin ne yazma hakki oldugu olmadig konusnda, bun kara verirken kullanlabilecwek kriter konusundaki dusuncelermi yokrda ifade ettim. Onl;ar da size yazdirsinlar siteerinde. Bu bir. Tamam onlar oyle bz boyleyiz iyebilirsiniz. Ama lutfen “ne yapabilirdik, yazi sunuldu redmi edecektik” demeyin. Tabii reddeceksisiniz. Burasi sizin eviniz. Bununu bir “demokratik hak” kullanimi olarak sunmayin lutfen. Konu secimi olarak ulkemizde taksit taksit darbe yapildigi muslumanin mevcut haklarinn dahi bu takstli darbe ile gaspedildigi gunlerde “bir misyoner ne dusunuyor acaba” sorusi ile niye bazilari seriatten korkuyor (nnapsinlar baksana pis Araplara!) ana konular olmasi ilginc.
Dilerim ilerde Bekir Be soylemisi demezssiniz. Kelmelerim bozuktur ama ongorulerimde yanlis oranim cok dusuktur. Yani birlesik kaplar sistemi cok isime yaradi.
Yazan:Ç-Z Tarih: May 16, 2007 | Reply
Sn.E.Senai,
Size son cevabım;
Kusura bakmayın elimde bazılarının görebildiklerinin dışında özellikle sizi ikna edebilecek somut bir delil yok.
Size hitabım sorular sizden geldiği içindi özellikle size karşı haklı olmak niyeti hiç taşımadım sadece düşündüklerimi paylaşıyorum,haklı olmak kaygı ve amacı gütmeden.
Fatih Demir bey’in verdiği linkteki yazıyı okumanızı tavsiye ederim benim ifade etmeye çalıştığımdan daha iyi kaleme alınmış.
Yazan:sawyer Tarih: May 16, 2007 | Reply
Bekir bey
dediniz. Bu mealde soyledikleriniz asagidadir. Elbette ayni cumle degil ama anlam olarak ayni noktaya cikiyor.
Tabi simdi siz bunlar o anlama gelmez diyeceksiniz ama bu karari bu cumleleri okuyanlar kendileri de verebilir. Iste hendek iste deve…
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 16, 2007 | Reply
WOW! Bazi arkadaslar gerzege gerzek demenin itioc oldugunu soyluyorlar. Su Sawyer yorumuna bakin aalaskina. Benim Imanimin ifadesini herif demokrasi sozunu agzinma alamaz hukmune gerekce olrak kullaniyor. Bak idrak yoksunu:
-Musluman Islamin guclenmesini ister
-Protetstan protestanligin
-Yahudi Yahudiligin.
-………….
Sen ne diyorsun simdi? Kilisede imamin hutbe verme hakkimi vardir diyorsun?Seni MEAL ckrma teknigini nereden ogrendin? DEmokrasinin tanimi herkesin her yerd her gorus ifade etme hakki, ve her yayinin her turlu fikre yer verme mecburiyeti olrakmi anliyorsun?
KAMUSAL ALANDA TURBAN yasaklayan adam DEVLETE veya KAMUYA AIT OLMAYAN bir ozel yayinda, yani birilerinin evinde bir baskasinin propaganda yapnmasi hak degil imtiyazdir diyene BIR DAHA DEMOKRASIYI AGZINNA ALMA diyor!! Ve bunu kimi savunmak icin yapiyor? Evet NOKTALARI BIRLESTRIN DIGER ARKADASLAR! Benim bu lumen fasist ile konusacak birseyim yok.
Yazan:fatih demir Tarih: May 16, 2007 | Reply
Sayin Sawyer,
Siz onu bunu birakin da once kendi hastalikli fikirlerinizi nasil bir yere oturtuyorsunuz ona cevap verin… Herkesin degerlerine hakaret edip sonra ortalikta demokratlik sorusturmasi -hem de sacma sapan yerlerden, kel alaka konulardan, aslini astarini bilmeden- yapacaginiza yonelttigim sorulara, suclamalara bir cevap verin…
Hayir utanmazlik da sonucta demokratik bir haktir ve dilediginiz kadar utanmaz olabilirsiniz ama ahlaki acidan benim muhatap almayi sona erdirmemi gerektirecek bir erdemsizliktir….
Yazan:fatih demir Tarih: May 16, 2007 | Reply
Ekrem Bey,
Bir avuc Hristiyanla durduk yerde ugrastigimiz falan yok ki??? Konu acilmis uzerinde insanlar dusuncelerini belirtiyorlar… Ben de konu ile ilgili dusuncemi soyledim. Tum Turkiye isi gucu biraksin Hristiyan avina ciksin falan da demedim…. Sadece ‘birkac kisiler, saldik cayira mevlam kayira’ yapmayalim dedik… Cunku bircok ulkenin basina buyuk felaketler geldi vurdumduymazliklar yuzunden…
Muslumanin bir siaridir uyanik olmasi… Hem ayni sekilde bu cumleyi Hristiyanlar icin de kurabilirsiniz ki verecekleri cevabi harbiden cok merak ediyorum… Yani ulkelerinde o kadar ateist, agnostic ve benzeri dusuncelerden insanlar varken gelip Turkiyedeki muslumanlarla niye ugrasir insanlar?
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 16, 2007 | Reply
Google’da ufak bir deneme yaptım. Muslim convert yazınca 1.370.000 karşılık veriyor, Christian convert karşılığı ise 90.000. Bilmem anlatabiliyor muyum?
Yazan:sawyer Tarih: May 16, 2007 | Reply
Bekir bey
Ben sizin gibi hakaretleri siralayacak degilim. Cok sukur boyle bir tartisma aliskanligim yok.
Yani siz bu siteyi muslumanlarin evi olarak goruyorsunuz oyle mi? Camide hristiyan propagandasi yaptirilmiyorsa burda niye yaptiriliyor diyorsunuz. Belki de siz bu siteyi yanlis algilamissinizdir Bekir bey. Boyle bir ihtimal var mi? Yani belki de bu site sizin dusundugunuz gibi bir site degildir.
Dusunce ve ifade ozgurlugu cok onemli iki kavramdir. Bunlarin iyice kavranip sindirilmesi gerekir. Anladigim kadariyla siz bu kavramlardan pek nasibinizi alamamissiniz. Hristiyanlarin dinlerini anlatip yaymaya calisma hakki yok mu? Bu sitenin sahipleri bunu uygun gormusse buna karsi cikmanizin amaci nedir? “Burasi muslumanligin bir kalesidir burda hristiyanlik propagandasi yapilamaz” diyorsunuz ve sonra da kalkmis demokrasiden, adaletten, esitlikten bahsediyorsunuz. Olmuyor Bekir bey malesef olmuyor.
Yazan:ulas taran Tarih: May 16, 2007 | Reply
Gunler sonra okuyorum da tartismalari. Burada sawyer’a katilmamam mumkun degil.
Ve agzim en kucuk kendi dediklerinizin disinda bir bakisa tahammulsuzlugunuze agzim acik kaldi. Varsa yoksa ayni laflar, ayni hakaretler.
“KAMUSAL ALANDA TURBAN yasaklayan adam”, “sen ne diyorsun simdi” gibi cirkin itaflar…
Burada gosterdiginiz hosgorusuzluge dogrusu agzim acik kaldi. Hangi laik cumhuriyetde kamusal alanda dini simge kullanmak serbest soyler misiniz? Bunun demokrat olmamakla ne alakasi var. Bal gibi de yasaklanir kamusal alanda dinsel simge. Tabi siz buna da bir kulp bulur, bana ‘sezer kemalisti’, ‘dinsiz alevi’ falan da filan der gecersiniz. Farkinda misiniz kendiniz ne kadar ictenliksiz ve komik oldugunuzun, ‘samimi laik’ gibi atmasyon tanimlar yapip bir de isi kilifina uydurmaya calisiyorsunuz.
Hadi bunlara da yazin bir seyler, statukosundan girer kemalistinden, takoz alevisinden cikarsiniz. Heeeep ayni lafazanlik. Yaziklar olsun buralara sawyer gibi iyi niyet gosterip de buralara dusenlere aciyorum. Iyi keyifler, hakaret etmeler.
Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 16, 2007 | Reply
Sayın Tarhan,
1. Kamusal alan nedir? Bir tarfini yapar mısınız?
2. Üniversiteler kamusal alana girer mi?
3. Avrupa’dan kamusal alandaki dini simgelerle alakalı örnek vermemi bekler misiniz yoksa yazdığınız saçma sapan cümleyi tekzip etme hakkı şansı vereyim mi size? (mesala hangi Avrupa üniversitesinde başörtüsü yasak?)
Yazan:sawyer Tarih: May 16, 2007 | Reply
Suat bey
Avrupa ulkelerinde “dini sembollerle” parlementolara girilebiliyor mu? Bunu gercekten ogrenmek icin soruyorum. Arastirmisligim yok. Bir de Avrupa Universitelerinde siyasal simgelerin kullanilmasi serbest mi? Yani bir profesor bir partinin rozetiyle ders verebiliyor mu? Bunu da ogrenmek icin soruyorum. Yanlis anlasilmasin.
Yazan:ulas taran Tarih: May 16, 2007 | Reply
kamusal alanda dini simge: avukatin, profesorun, ogretmenin vs. dini simgeyle gorevini yapmasi.
Bunu daha once de soyledim. Ben turbanin universitede hizmet alan icin yasak olmasini anlamiyorum -genel bir kilik kiyafet kanunu olmasi, bir sinirin olmasi gerektigi gecerli bir arguman da olsa-, ama kamu gorevlisi kamu gorevi yaparken turban takamaz. Neden? Cunku herkes dinini ayni sekilde yasamak zorunda degil, bu ulkenin sistemi laikse devleti temsil eden gorevliler dini icerikli bir harekette bulunamaz. Bunun nesi anormal.
Isterseniz mahkeme ictihatlarini okursunuz. Bugun kabul edin etmeyin turban bir ideolojinin simgesi olmustur. Basvurulan avrupa mahkemeleri bile turbanla basortusunu de acikca ayirt etmistir. Siz hala kendi hakaret etme egolariniz tatmin icin sawyer’a bunlari soruyorsunuz.
Ilginc olan bunlarin tartisilmak yerine sizin konu nereden baslarsa baslasin ayni ideolojik hakaretlere, ezberlere gelmesi, bir nevi amac uzum yemek degil de bagciyi dovmek sanki (bkn. kendi “…hakki vereyim mi size…”). Yoksa zaten burada sizin bilmediginiz bir arguman getirdigimi filan dusunmuyorum. Allah kolaylik versin size kendi aranizdaki tartismalarinizda.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 17, 2007 | Reply
1.HALKIN TAMAMINA AIT ALAN’da “turban yasagini” (basortusunun laikcesi) savunan kisi bir OZEL BIRLIGIN (bir yayin bir ozel birliktir lumpenler!) bir diger dine propaganda imkani vermek zorunda oldugunu DEMOKRASI ADINA SAVUNABILIYOR! (ozel BIrligin ALANI OZEL MULKIYETTIR, BURASI KAMUYA ACIK ILAN PANOSU DEGILDIr, GAZETELER PARALI REKLAMI DAHI REDDEDEBILIr. KAMUSAL ALAN=KAMUYA AIT ALAN KIMSENIN BABASININ MALI DEGILDIR BU SITENIN AKSINE).
2.Bana Sawyer rumuzlu sahsin veya bilmem kimin bu SITENIN NE OLDUGUNU. HAtirlatmasi Abudulhamit Han’i hatirlatti. O’na tahttan indirildigini soyleyen uc elcinin birinin Yahudi birinin Ermeni birinin de Rum oldugunu musahede edince “Hic Turk bulamadinizmi” demis. (yoksa Muslumanmi demis neyse) Bu isler hep boyle islemistir. Ve sonunda ulkenin Cumhurbaskani Bu ulke musluman degildir diyenler her firsatta o ulkenin Insaninn kutsallarina kufredenlerden olmustur.
Benim noktalari birlestirmemi fazla komploculuk addeden arkadaslar,
Tesadufmudur laikcilerin Hiristiyan misyonerin BURADA misyonerlik hakkini savunup Musluman’i KAMUSAL ALANA dahi sokmamakta beis gormemesi?
Daha once birkac Islami kose yazari laikci=Din Dusmani dediginde kendilerine , hayir LAIKCI=ISLAM dusmani diye yazdim. Haklisin dediler sonunda. Simdi siz ne diyorsunuz? Hepsi ayni havuzdandirlar. Alevi aileden gemis ateist vatandas Prostetan olmayi secmis. Ve en hararetli destekcileri henuz “conversion” yapmamis laikciler. Hangisi daha iyi veya kotu benim icin fazla farketmez. Ikisi de Islam dusmani; ikisi de Turk insani, musluman icin ayni duygulara sahip; ayni projenin pesinde.
Ekrem Bey Kardesim,
Saniyorum bir kere bazi iddialarda bulundunuz; bir pozisyon aldiniz; onu savunmak adina devam ediyorsunuz tartismaya ve bir adim geriye cekilip bu munzaranin otesindeki gercegi goremiyorsunuz.
Yok o verdiginiz rakamlar fazla birsey ifade etmiyor. Isamdan cikma veya musluman kalma o verdiginiz rakammlarin cok otesinde gostergelerle degerlendirilmeli. Yani kemiyet degil keyfiyet. Iste benim “muhendis analizi” dedigim sey bunun gibi birsey. Bakin bir ornek. “TC vatandaslarinin yuzde 99.8’i Musluman” dediginizde birakin Turk ateistlerinin , laikcilerinin sitelerini, bu mekanda ne tepkiler alirsiniz? Sezer, Buyukanit Caglayan, Tandoganlilarin hepsi Musluman degilmi? Ozdemior Ince, Mine Kirikkanat, Bekir Coskun yeri geldiginde “dinimiz” bile diyolar. Yabanci ulkelerdekiler arsinda Wafa Sultan Salman Rustu, Hirshi Ali, Irshad Manji gibiler de “practicing Muslim”, “moderate Muslim” olarak dolasiyorlar ortalikta. ABD’de “benimkisi aileden gelme” diye Fareed ismini Fred, fadime ismini “marsha Michales” yapan, esmer gorunumunu sarisinlastiran pek cok “muslumana” rastladim. BBC’nin reporters programini seyrederseniniz Musluman iki kadin gazeteciye de rastlarsiniz. Ne guzel degilmi ? Iste sonunda muslumanlar da Bati medyasinda siz sahibi? DEgil! Ikisi de Islam dusmani Mualuman! Biri ABD’nin Iran’a saldirmasini kuvvetle destekliyor. Bir digeri Ingiltere’de de Turkiye gibi basortusu yasagi olmaini savunuyor. Kendimizi kandirmayalim lutfen Bu bir munazara degil; varolus savasi!
Neyse, niyetim ulkedeki bu laikci hastaligini cok daha ilimli bir lisanla ifade eden bir yaziyi buraya koymakti:
Ali Bayramoğlu
alibayramoglu@tnn.net
——————————————————————————–
Laik kesimdeki ağır hastalık…
İstanbullu orta üst sınıf bir özel sektör çalışanı şöyle diyordu: “Tamam değişim güzel bir şey. İnanmam için birtakım ipuçları lazım. Mesela beni Tayyip Bey şöyle inandırabilir. ‘Ya ben çok yanılmışım ben dini iyi bilmiyormuşum, hakikaten dinle siyaset bir arada iyi gitmiyormuş. Ben bunu karımın başını açarak ispat ediyorum, bakın karımın kılık kıyafetinde değil onun dini. Bakın modern bir Türk kadını gibi giyindi o’. Ve ‘ben işte söylediklerimin arkasındayım’ dese ve ‘evet devlet protokolüne böyle girilmez’ dese, belki o zaman söylediklerine bir parça inanabilirim… Karısının kafası açılmadan asla… Açarsa yine de düşünürüm, acaba ne çıkarı var diye…”
Yine İstanbullu, emekli bir öğretmenin sözleri de şöyleydi:
“19 Mayıs’la gurur duyarım, bayramlarda bayrak asmaktan heyecan duyarım mesela… Bu heyecanı tarif etsem de izah etme şansım yok. Ben 19 Mayıs’ı seyrederek hep duygulanırım, bu sene duygulanmadım mesela. 19 Mayıs’ta gençlikte böyle içinden gelerek yaptığı bir hareket görüyor musunuz? Ben Ankara’da izledim o gün, İstanbul’u da izledim. Çocukların yaptığı hareketlere bakıyorum. Askerde bize komutanlar öyle diyordu ‘ya Hint askeri gibi yürüyorsunuz’. Çocuklar da öyle yürüyordu. Hareketlerde canlılık yok. Eski canlılığı görmedim. Mesela üçlü koalisyon döneminde bana göre daha canlıydı. 19 Mayıs’ta ben Haydarpaşa Lisesi’nde okurken hiç böyle bir şey olmazdı. Biz coşkuluyduk.”
İki yıl önce yapılmış bir saha araştırmasından alıntılar bunlar…
Bir bakıma son günlerde meydanları dolduran kimi kişilerin, daha doğrusu meydanları örgütleyen bazı isimlerin ruh halini temsil ediyorlar…
Bu ruh hali uygun kavramlardan birisi “sembolik bozukluk” ya da “sembolik bozukluk hastalığı”dır.
Nasıl?
28 Şubat sonrası yenilenen, kendisini değişim karşıtlığı üzerine temellendiren ulusalcı laik tutumun en önemli özelliklerinden birisi “modern olma hali”ni yüceltmesi ve bu hali salt (temizlik, intizam, giyim, kuşam, örtü, saç tarzı, ayakkabı modeli, bıyık biçimi, vs gibi) simgesel yönleriyle ele alması…
Gerçekten de bu anlayış açısından gerek siyasi gerek kültürel alanda pek az içerik öğesi bu sembolik denetimin dışında kalabilmekte, böylece “sembolik olan” aidiyetin, dürüstlüğün, hakkaniyetin temel koşulu haline gelmektedir.
Simgesel bozukluk hali de bu noktada karşımıza çıkmaktadır.
Zira simgelerin oynadığı baskın rol pre-modern bir aidiyet duygusuna işaret etmekte, siyasal ve kültürel algıda tek odaklı bir yoğunlaşma haline gönderme yapmaktadır. Politik davranışlar bu tek odaklı yoğunlaşma çerçevesinde ortaya çıkmakta, sembolik olanın belirleyiciliği, kendisini kutuplaşmaların içinde doğrulayan bir yapı üretmektedir.
Bu manzara şu şekilde de değerlendirilebilir:
Bu zihniyetin İslam ve simge arasında kurduğu doğru orantı kendi kimlik yapısıyla yakından ilgilidir. “Öteki”nin ya da İslami kesimin algısı aktörün kendi yapısının “öteki”ye ya da İslami kesime transferi üzerinden gerçekleşmektedir.
Ancak simgesel bozukluğun maddi bir temeli de vardır.
Siyasi bir ihtiyacı karşılamakta, laiklik üzerinden bir kültürel, hatta ekonomik tekel sahası oluşturma işlevi görmektedir. Unutmamak gerekir ki bu sahaya giriş ve çıkışlar “sembolik uygunluk kriteri”ne tâbidir… İslami kimliğin siyasal ve kamusal hayatın dışında tutulmasını bu sembolik denetim sağlamaktadır…
Bugün bu denetim sistemi sarsıntı geçiriyor.
Bugün Türkiye bir bunalım yaşıyorsa ve bunalım- da toplumsal bir yön aranıyorsa, gözleri önce laik kesimin kendi içinde yaşadığı ayrışmaya ve iç bunalıma çevirmek gerekir.
Yaşanan kriz bir yönüyle kentli laik kesimin demokrasi ve içerik fikriyle temasından doğmuştur…
Ne var ki temas sadece değişimi değil, çatışmayı da kuşatmaktadır.
Sembolik bozukluk hali de bu nedenle had safhaya ulaşmakta, sokak faşizminin ipuçları ortaya dökülmektedir…
Yazan:Haydar Tarih: May 17, 2007 | Reply
Bu linkteki resim (RCMP) Kanada Federal Polislerinden ikisini gosteriyor. RCMP nin ABD deki esiti FBI dir ve FBI da kizilderili kiyafetli memurlar da vardir.
http://photos1.blogger.com/blogger/7204/768/1600/RCMPSikh.jpg
Bu polisin 20 kusur senedir sakalindan veya basindakinden dolayi hic bir sorunu olmadi. Sih’ler Kanadaya “Sihizm” kanunlarida dayatmadilar.
Ayni sekilde US Army Corps of Engineers (ABD Kara Kuvvetleri Muhendislik Birimi)nde calisan Misirli Musluman muhendis bir hanim ahbabim sacini surekli kapatarak calisir. Kendisinden uniformali bazi hanimlarinda ayni seyi yaptigini duydum.
Michigan Eyalet Senatosundaki bir hanim -full- turbanlidir… bir senatorun gorevi olan kanun teklifleri hazirlayip oylarken basinin ortusu kendisini engellemedigi gibi baskalarida aksini dusunmuyor.
Surekli is iliskisi icinde bulundugum ABD deki devlet dairelerinde boynunda altin zincirli bir karis hac ile dolasan siyahiler oldugu gibi, sendikalar da duvarlara yapistirdigi ilanlarda “din” temasini rahatlikla kullanirlar. Ayrica birgun hiristiyan beyaz bir hanimin boynunda bizde yeni dogan bebeklere takilan altin (masallah) sordugumda “bayiliyorum, tam bir hat sanati eseri” demisti.
Okudugum universitede hocalarimdan biri “Jackie” isimli transvestite idi. Heyacanlandiginda sesi benden daha gur idi ama bu hic kimsenin umrunda degildi. Jackie nin en iyi hocalardan biri oldugunu belirtmek isterim.
YEREL devlet dairelerinin hic birinde halihazir veya gecmis ABD baskaninin resmini goremezsiniz. Ayni seyler Kanada icin, AB ulkeleri icinde gecerlidir. Bazi filimlerde gordugunuz Baskan/Kralice vs turu resimlerin oldugu yerler kanunla asilmasi zorunlu yada atamalari politik olan, gnl md ve uzeri turunden makamlar ve diger NADiDE yerlerdir. Yani TL deki sifirlar gibi resim ve bayrak enflasyonu yoktur.
15 sene kadar once Turkiyeyi ziyaret eden Irakli bir gazeteci dostum “Turkiyede hertaraf Ataturk resim ve heykelleri ile dolu… manavda, seyyar saticida bile. Baska tarihi figurunuz yokmu? Bizim Saddamin bile bu kadar resimi olmadigi gibi, baska Irakli tarihi figurlerin resim ve heykelleri de yaygindir” demisti.
Ne cevap verdigimi tahmin edin.
Yazan:Haydar Tarih: May 17, 2007 | Reply
Cevabim: Turkiyede Islamiyet basta olmak uzere bir kac din daha vardir. Bunlardan biride Kemalizmdir… ve devlet ellerinde oldugu icin kemalistler kendi degerlerinden baska degerlere soluk aldirmazlar.
…olmustu.
***
Sayin Serin, Senai ve Sawyer “demokrasi benim tanimladigim kadari ile mubahtir” zihniyetine karsi durdugunuz icin kutlarim… daha nice BAGIMSIZ yorumlarinizi okumak dilegiyle.
Yazan:Suat Öztürk Tarih: May 17, 2007 | Reply
Sayın Tarhan, Sayın Sawyer,
Haydar bey’in verdiği örnekler yeterli mi? Dünyayı Türkiye’den, laikliği Türkiye’deki “laisizm”den ibaret sanmak ne kadar zor.
(Örnekler için teşekkürler Haydar bey.)
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 17, 2007 | Reply
Sayın ulas,
Peki size şunu sorayım: Türk bayrağı bir ideolojinin sembolü müdür? Bugün AKP karşıtlarının evlerinden Türk bayrağı sarkıtması, Türk bayrağının ideolojik simge olduğunu mu gösterir?
Bakın gay’lerin bir bayrağı vardır. Gökkuşağı renklerinde. Peki siz gökkuşağı renginde t-shirt giyiyorsanız sizin gay olduğunuzu mu düşünmem icap eder?
Örnekler çoğaltılabilir. İnsanlar, ideolojik simge haline getirenler olsa dahi, istediği kıyafeti giymekte serbesttir. Buna kimse engel olamaz. Bunu anlamak o kadar zor mu? Anlamak kolay da, itiraf etmek zor galiba.
Laikliği dinin üzerinde baskı aracı olarak tanımlıyorsanız evet. Anglo-Saxon tipi laiklik ise hiç de bahsettiğiniz şekilde değil. Demek ki başta türlü de laiklik olabiliyor. Demek ki neymiş? Dini içerikli hareketleri yasaklamak için kullanılan alete “laiklik” ismi verilip, tabu haline getirilirmiş, cısss elletilmezmiş. Amerika’lı veya İngiliz birine bu yukarıdaki cümleyi söyleyin bakalım sizin yüzünüze nasıl bakacak?
Bunu bilmiyordum. Linkini gönderir misiniz? Yani başını annanem gibi bağlarsa kızlar üniversiteye girebilecek mi? Peki çok yakın tanıdığım bir arkadaşım, bana şapka ve bonenin de yasak olduğunu, son kertede peruk’un dahi yasaklandığını söyledi. Meğer peruk takmaya lüzum yokmuş. Annanemin başörtüsüyle girebilmek yeterliymiş. Kendisine söyleyeyim de kasmasın o kadar.
Sayın ulas,
Yıllardır aynı konuları tartışmaya devam ediyoruz. Madem yıllardır tartıştığımız halde çözemiyoruz, demek ki çözülebilir bir problem değil. Halbuki çözüm gözümüz önünde. Amerika’da, İngiltere’de, Malezya’da vs. çözülmüş. Demek ki çözüm yolu onlardaki sistemi Türkiye’ye adapte etmekten geçiyor. Cumhuriyeti kuran elit, o zaman hayran oldukları Fransızları örnek aldı diye, aynı şekilde devam ettirmek zorunda değiliz. Keşke İngiliz hayranı olsalardı da onları örnek alsalardı.
Yazan:sawyer Tarih: May 17, 2007 | Reply
Bekir bey
Ben bu sitede baska bir dinin propagandasinin yapilmasina izin verilmek ZORUNDADIR demedim. Bu sitenin sahipleri buna izin vermisse sizin buna “muslumanlarin hristiyanlastirilmasina yardimci olunuyor” gerekcesiyle karsi cikmanizi ozgurlukcu ve adil bulmadigimi belirttim.
Bu arada belki hic onemli degil ama yine de bilginiz olsun diye soyluyorum Mine Kirikkanat televizyonda acikca dinsiz oldugunu soylemistir.
Suat bey
Sanirim Haydar beyin verdigi ornekleri yanlis algilamissiniz. Bu orneklerde belirtilen aksesuarlara izin verilmesinin sebebi bunlarin siyasi bir simge olarak algilanmamasidir. Turkiye’de turbanla ilgili yasagin sebebi turbanin siyasete alet edilmis olmasidir. Yoksa kim karisir insanlarin basini ortup ortmemesine.
Mesela ozgurlukler ulkesi ABD’de komunizm propagandasi yasaktir. Sizce neden? ABD’de irkcilik propagandasi yasaktir. Sizce neden?
Turkiye’de turbanin devlet kademelerinde yasak olmasi da bunlar gibi birsey. Turban demokrasiyi ve laik duzeni yikmak istedigi dusunulen ve mensuplarinin bunu defalarca dile getirdigi bir siyasi hareketin simgesi olarak algilandigi ve kabul gordugu icin devlet kademelerinde yasaklanmistir.
Turbanin universitede okuyanlar icin yasaklanmasi ise biraz farkli bir konu. Burada adaletsizlik oldugu suphesiz. Ama soyle de bir durum var. Mesela turbanli bir bayan doktor olduktan sonra ben erkek hastalara bakmam deme gibi bir hakki yoktur. Turbanli bir hakimin, savcinin veya avukatin dini sebeplere kisi secme hakki yoktur. Turbanli bir devlet memurunun dini gorusleri nedeniyle adamina gore muamele yapma hakki yoktur. “Boyle seyler olmaz” demekle de olmuyor cunku bunlar gecmiste ulkemizde yasandi.
Turbanin siyasi bir simge olmaktan ciktigi toplumda kabul gorurse bu yasak kalkacaktir. Buna hic suphem yok.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 17, 2007 | Reply
1. Islam benim ahlaki, dini degerler sistemimin cercevesidir. Kendim sectim, inceleyerek. Demokrasiyi de gunumuzude uygulanabilir en uygun sistem oldugu icin sectim. Churcihill’in mantigi ile. Alternatifler cok daha berbattir. Turkiye’de goruldugu uzre. 70 kusur miyonun yanilmasini bir, uc bes veya daha fazla sayidan olusan bir klikin yanilmasina tercih ederim.
2. Ulkemizde siyasiler, akademisyenler hukukcular sayesinde kavramlar ve tartisma duzlemleri biribirine karsmistir. Bir Musluman, Hiristiyan, Musevi veya mecusi bir mumin olrak inanisini savunur. Bir demokrat olrak her fikre adil seslendirme hakkini savunur. Ben ancan Protestanlarin veya Yahudilerin siteleri devlet tarafindan kapatilsin der isem antidemokratik bir tavir almis olrum. Bu sitede niye Protestan Propagandasi icin kullandiriyorsunuz dedigimde degil? Onlarin sitesinde Islami teblig etme hakki iddia etmem.
3. TC AnmYAYASINDA VEYA HERHANGIBIR KANUNUNDA BASORTUSU VEYA TURBAN YASAKLAYAN HICBIR MADDE YOKTUR, ne kamusal alan, ne devlet daireleri, ne universiteler iin. Bu da GK bildirisi gibi eski YOK Baskani yeni CHP vekil adayi Kemal Guruz doneminde Istanbul Univ. Rektoru Kemal Alemdaroglu, ve “Hriristiyan Beyti Dost” Nur Serter tarafindan Istanbul Universitesinde baslatilmis, ve “model” simdilerde her gun genisleyen ve Tezic’in ifadesine gore “evlern iclerini de kapsayabilir” olan KAMUSAL ALANA yayilmistir. Sizde bu ense oldukca daha da yayilacaktir.
4. ECHR (AIHM) “turbani yasaklayan” karar falan vermemistir. Mahkem,e zaten herhangibir seyo “yasaklayan” karar veremez. Boyle diyener ya ne soyledigini bilmiyor ya da acikca yallan soyluyor. Mahkeme sadece Leyla Sahin’in birkac madde uzerine sikayetinden bir tanesin gorusmus ve ECHR’in (Avrupa Insan Haklari Sozlesmesi) ihlali bulunmadigina karar vermistir. Bunu yaparken de Avrupalilara uyguladigi hukuku kullanmamistir. Nitekim bunu da “Turkiye’nin ozel sartlari” ifadesi ile beyan etmisir. Meal: Bizim icin gecerli olan hukuki standartlari kullanmadik. Turkiye de Islam tehlikesi var. Onun icin farkli hukuk uyguladik.
Hicbir Avrupa ulkesi icin ne ayni ne benzeri karar mevcut degildir.
5. Su SEMBOL MESELESI: Sembol kullanmakl ifad Hurriyetinin bir pacasidir. Freedom of Expression. AIHAS Madde 6 veya 9 (emin degilim). Insanlar inanislarinin, felsefelerinin, tuttuklari takimin, sehrin,. milliyetin….vs sembollerini kullanmasi bireysel hurriyetler arasindadir. Pek cok Musluman hanim icin Basortusu sembol degil Islam’in emridir. BU SEMBOLDFUR DIYENLER., Yahu insan bir takim sembolu gib brse uguna TIP FAKULTESINI 6. SINIFTAN TERK ETMEYI KAIYERINE SON VERMEYI GOZE ALIRMI? Bu kadarmi muhakeme yoksunusunuz?
6. Hukuk arguman, siyasdi arguman farklidir. Abdullah Gul Cumhurbaskani olmamalidir argumani siyasi bir argumandir. Secilmek icin 367 olmali argumani hukukidir. Birini yaaken digerini unutmak gerekir.
7. Laiklik Din Dusmanligi Da DEGILDI islam dusmanligi da degildir demokrasinin olmazsa olmaz sarti da degildir. Durun hele laikciler bu cumlemin uzerin atlamayin. Gerisini okuyun. Laiklik bir sistemin adi degildir. Sistemin ozelliklerinden bir tanesidir. Gunumuzde demokratik ulkelerde laiklik devletrin dinler arasnda tercih yapmamasi, ve insanlarinm din, vicdan ozgurlugunun korunmasini icerir. Devle bir din yerine kendi resmi idelojisini kutsallastirarak ikame edemez. Turk USLULU LAIKLIK artik dunya secularism literaturune nev-i sahsina munhasir laiklik tanmi olrak girmistir. Turkiye’nin rejimi secular degil SECULARSITTIR ifadesni pek cok saygin yabancidan duydum Prof. John Esposito, Prof. Ali Mazrui dahil.
8. Kurt Meselesi: Bu konuda Mustafa Akyol’un kitabindaki tesbir ve tavsiyeleri paylasiyorum. Kurt sorununun bu noktaya getiren Islam sorununu bu noktaya getiren aynidir: Laikci, sahte cagdas, ulusalci, millete ait herseyden nefre eden SECKINLER veya ASKERI VESAYET DUZENI.
9. Kurt meselesi veya baska konuda benim tabularm yok. Merhum Ozal’in da yoktu. “Federasyonu da tartisalim” diyen o idi. Her fikir rahtca tartisilabilse idi Kurtler arsinda PKK bu derece destek bulamaz, herkes tekkisel davranmak yerine sapkani nune alir Quedec’liler gibi dusunur, ulkenin menfaatlerinin kendi menfaatleri oldugunu anlar idi. Zaten bu olgunun son 30 yila ait olmasi birseyler anlatiyor olmali. 30 yil once tandigim Batmanlilar, Diyarbakirlilar icin Islam hala cimento idi. Islami yasaklayan, Kurt olmayi da yasakladi.
10. Kurtler ve Turkler ayn kokendenmi geldi farkli kokenden sorgulamasi abesle istigaldir. Bana ne? Birileri kendlerine bir kimlik buluyor, ona ait bir kultur var, kendisni oyle tanimliyor. Kim ona yok sen o degilsin busun deme hakkina sahip?
11. Ben DTP’nin veya hangi ismle olursa olsun Kurt, Ermeni herhangibir kesimi temsil eden partrilrin parlemeto disi birakilmasina siddtle karsiyim. Sirf bunun icin uzde 10 BARAJI OLUSTURULMASINA DA KARSIYIM. Istikrar adina demokrasiden taviz verilmez. Bu secimlerde DTP’li bagimsizlarin isin zorlastirmak icn “devletin” icad ettigi “secim pusulalarina bagimsiz isimlerin yazilmasi” oyununu da kiniyorum. BU CHP ve rejim muhafizlari tarafindan AK-Parti’ye dayatildi. Kabul ettikleri icin Ak-Partilileri de kiniyorum.
B da benim manifestom olsun.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 17, 2007 | Reply
Sawyer,
Sizin bu sitenin SAHIPLER sozcumu tain ettiler? Hangi hakla onla adina konusuyorsunuz? Bu siteyi ben ve bir iki arkadas kurduk. Ve ben yakinda bazi soylemleri, ve yaza kardosuna herkesin tanidik bildikletri dave etmesini protesto ederek ayrildigimi soyledim. Artik yazi yazmiyorum; bircok yonetici arkadasin tum iasrarlarina ragmen. Kim adina burada bana BU SITE ADINA KONUSUYORSUN? Dagdan gelip bagdakini kovma diye buna derler!! Cevap gerekmez.
Yazan:Öncü Nesil Tarih: May 17, 2007 | Reply
Kitap ehlinin Allah, ahiret, salih amel, melek, peygamber, kitap inancından sadece Yahudilerin Allah inancına bakalım biraz da ;
* İnsanı kendi suretinde yaratan, yarattığı surete benzeyen bir ilah,
* Yaratma işini bitirdikten sonra yorgunluk atmak için istirahate çekilen bir ilah,
* Yere inerek insanlarla konuşan ve konuşmasını bitirdikten sonra tekrar yukarı çıkan bir ilah,
* Oğulları bulunan bir ilah,
* Kullarına oğul ve kız edinen bir ilah,
* Kuluna “sen benim oğlumsun ben seni bugün tevrid ettim” diyen bir ilah,
Böyle bir ilaha inandıkları zaman Allah’a inanmış sayılacaklar mı? Bu inançla nasıl kurtulacaklar?
Tevbe 29, Enam 91 Bknz.
Yazan:sawyer Tarih: May 17, 2007 | Reply
Bekir bey
AIHM karariyla ilgili sunlari soylemissiniz:
Birkac madde uzerine sikayetinden sadece birini falan gorustukleri yok. Grand Chamber’in aldigi karar soyle:
Bu davadaki nihayi karar buydu. Bu dava sonuclandi. Bu karara gore Turkiye’deki uygulamanin:
* dusunce, vicdan ve din ozgurlugu
* egitim hakki
* ozel ve aile hayatinin sayginligi
* ifade ozgurlugu
* ayrimciligin yasaklanmasi
ile ilgili maddelere aykiri olmadigi sonucuna vardi ve Leyla Sahin’in basvurusunu haksiz buldu.
Yazan:Ç-Z Tarih: May 17, 2007 | Reply
Tüm kamusal alan sayılan yerlerdeki ampulleri sökün,aydınlanmak maksadı ile de olsa siyasi semboldür o ampul o binaya,giremez.!
Kesin hara sahipleri DYP li,arıcılar da ANAP lı,eh kurtla köpek kardeş sayılır tüm köpek sahipleri de MHP li.:)))
Onları bu kamusal alana almamak için koklayacaklar mı?
Kusura bakmayın da başörtüsü denilen şey kimin amblemi?
Bildiğiniz gibi bir terör örgütünün de kullandığı üç rengi yan yana getirmek tehlikeli,yanlışlıkla giymeyin sakın!
Yazan:Ecenaze Tarih: May 17, 2007 | Reply
Arkadaşlar,
Türban deyip durmayın lütfen!
Bir iki harf fazla basacaksınız ama onun adı “başörtüsü…”
Türban türkçe bile değil!
Yazan:Haydar Tarih: May 17, 2007 | Reply
Seneler once Almanya ziyaretlerimden birinde birkac haftaligina alman genclerin kaldigi bir evde iskan etmistim.
Herzaman yaptigim seylerden biride oradaki Turk marketlerini kesfetmektir. Bir sabah cay ve zeytinden olusan kahvaltimi yaparken bir kac gun once atesli tartismalar yaptigimiz 24-25 yaslarindaki Floyd, bir yandan tartismaya devam etmek havasinda iken bir yandanda benim kahvaltima bakiniyordu… buyur ettim.
Cayindan bir iki yudum cektikten sonra iri iri guzelim Balikesir zeytinlerinden birinide agzina ativerdi…
…suratini gormeliydiniz, kusma-vari bir manevra ile cop tenekesine yoneldi… ve malum.
Kahvaltida bunu nasil yiyorsun diye soylenip sikayetleniyordu.
Meger zeytini erik, kayisi vs gibi tatli birsey zannetmis garibim.
***
Oncu Nesil’in yukardaki yorumunu okurken Floyd aklima geldi.
Yazan:fatih demir Tarih: May 17, 2007 | Reply
Ya hayatimda boyle yuzsuzluk gormedim…. Yukarda kamusal alanda “turbani” siyasi simge olarak gorup yasaklanmasini “demokratik bir hak” olarak goren mantik derslerinde sinifta kaldiklarini yada kopya ile gectiklerini dusundugum anti-demokratik ahali tayfasinin uyeleri : Sawyer, Oncu Nesil ve Ulas triosu…
Hadi Turban siyasi simge diye yasak, peki basortusu, bone, peruk niye yasak universitelerde?????
Cocuk mu kandiriyorsunuz siz??
Yazan:Ekrem Senai Tarih: May 17, 2007 | Reply
lol :)))
Benim aklıma da ramazandan muzdarip Temel geldi. Hani demiş ya turiste, Coni coni ! dininin kıymetini bil, bak acımızdan ölüyoruz…
Aylar önce de Serdar Kaya’nın Derin Sular’ında Amerika’daki bir gösterinin pankart fotoğrafları vardı. Hristiyan bir grup ellerinde pankartlarla müslümanlara bağırıyor:
Pankartlarda “Muhammad false prophet. He claimed Jesus was not the son of God and did not arise from the dead” gibi cümleler yazıyor.
Bir de Volkan bey’in gönderdiği şu link vardı, bakın bazı hristiyanlar bizim hakkımızda ne düşünüyorlar… http://www.chick.com/reading/tracts/1535/1535_01.asp
Peki biz onlar hakkında ne düşünüyoruz?
Mesela insanı kendi suretinde yaratan bir ilah ! diyen biz müslümanlar bunun aynısının Hz. Muhammed tarafından “Allah insanı Rahman suretinde yarattı” şeklinde hadis olarak bulunduğundan ve bunun bir allegori olduğundan haberdar mıyız?
Takım tezahüratı gibi tartışma yapılmaz. Hiçbir müslüman alimi ehl-i kitaba bu şekilde bir yaklaşımda bulunmamıştır. İncili, Tevratı aşağılamak da haddimiz değildir. Dünyada 2,5 milyar Hristiyan var.
Kur’an, “siz onların kutsallarına sövmeyin ki, onlar da senin kutsallarına sövmesinler” der. Kur’an terbiyesinden biraz nasiplenelim.
Tartışmayalım mı? Elbette, ama ölçülü ve saygılı bir şekilde, ve her şeyin yeri , zamanı var.
Yasin suresinde “kurumuş kemikleri kim diriltecek? ” diye alay ederek soru soran adamın Kur’an’da yerilen söyledikleri midir, tavrı mı? dikkatinizi çekerim.
Veya “görünmez bir Tanrı”ya inandığı için müslümanlarla dalga geçen müşriklerin mantığını bir düşünün. Ebu Cehil, cahil olduğu için bu adı almamış; müşrikler at üzerinde satranç oynarmış. Gayet iyi mantık kurarlarmış. Her ne ise…
Ben de İslam takımını tutuyorum, maça gidelim mi?
Yazan:sawyer Tarih: May 17, 2007 | Reply
fatih demir: “Ya hayatimda boyle yuzsuzluk gormedim…. Yukarda kamusal alanda “turbani” siyasi simge olarak gorup yasaklanmasini “demokratik bir hak” olarak goren mantik derslerinde sinifta kaldiklarini yada kopya ile gectiklerini dusundugum anti-demokratik ahali tayfasinin uyeleri : Sawyer, Oncu Nesil ve Ulas triosu…”
Ben bu yasaklama demokratik bir haktir demedim. Boyle mantiksiz bir laf etmem. Benim dedigim bu yasagin AIHM tarafindan insan haklarina aykiri olmadigina karar verildigidir. Bunu ister hazmedersiniz ister etmezsiniz. Bu karari ben vermedim. Koskoca AIHM’nin en ust duzey kurulu verdi. Heralde ordaki yargiclar da bizim gibi kopya cekerek sinif gecmisler.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 17, 2007 | Reply
Bak Tom Sawyer,
ECHR kararinia dayanarak icerdeki bu fasist ozgurluk kisitlamasini savunmakl zor is. Once bir bnoktada hakkin tslim edeyim. Madem bu kadar zahmete girmis arastirmssin. Dogru mahkme te maddeyi degil birkac maddeyi gorusmus bu HUKUMK CINYETINI islemeden once.
1. Neyi savunuyorsunuz? AIHM boyle dedigine gore bu yasak demokratiktirm diyorsun? Peki karar aksine ciksa idi “haa bz yanilmisiz, meger bu demokratik haki imis” mi diyecektiniz? Senin demokrasi anlayisin, insan haklari konseptin AIHM kararindanmi geliyor yoksa bu fasizan uygulamayi savunmak icin onun arkasna mi siginiyorsun?
2. Karara Muhalefet Serhi Koyan Belcikali bayan yargicin serhini okudunmu? Ben burada hafizadan konusuyorum. Simdi GOggle’dan butun cumleleri cikaririm. Ozet olarak soyle diyordu yargic:
Mahkeme ULEMAYA sormadan Islam dinin kendisi yorumlamis ve Basortusunu simge olara telakki emistir. Bu hukuk usulu olarak yanlistir. Mahkeme ictihatlarina aykiridir.
Ayni konuda Johnnatahan Sugden (HRW- Insan Haklari izleme Kmitesi Turkiye Masasi Baskani) Zaman icin mukemmel bir makale kaleme aldi. Tahnmin ediyorum benzeri degerlendirmeler HRW ve AI (Uluislararasi af Orgutu) sitelerinde de yer aldi.
Goz boyama yapmayalim. Ben bir basortusu magduru icin Interparliamentary Union’ (IPU) ya yapilan sikyetin legal isleni yuruttum,. dilekceyi ve legal argumanlari sundum. Ve dava kazanildi. Turkiye icin kinama karari cikti IPU’dan. Yani bu mevzulari tatisma icin epeyce legal arastirm,a yapmanizi tavsiye ederim.
3. Siz AIHM’nin Guneydogu’da TC aleyhine dava acan vatandaslarin hepsinde Turkiye’y mahkum ettigi kararlarin hepsinden memnunmusunuz? AIHM oyle dediyse oyledir diyormusunuz? Biraz samimliyet lutfen! Loisodou davasinda Turkiye;yi mahkum ettiginde “mahkeme diyorsa oyledir” mi dediniz?
AIHM Uzerine bilgilenmek isteyenler icin:
AIHM Turkiye iCIn AYRI HUKUK Avrupalilar icin ayri hukuk kullanir.
Bunun sebepleri:
1. Turkiye’de Islam dusmanlari ile ayni ajandayi paylasan yargiclar agirliktadir. Bunlarin basinda Turkiye’yi temsil eden Islam dusmani militan Riza Turmen gelir (adnin Turkce-gibi olmasi aldatmasin). Saniyorum Ecevit Hukumeti zamaninda gonderild oraya. Simdi emeklilik yasi geldi. Hukumet yerine Prof. Mustafa WErdogan’i atamak istedi ama DUZEN ONA DA ABDULLA GUL CEKIYOR. Oysa Prof. Erdogan hioc te dndar falan degil. Ramazan’da evime misfir ettim Washington’da. Kendisne yemek hazirladik. Ama degerli bir Anayasa Hukukcusu ve omurgali entelletueldir. Bunun cin laikciler icin NON, NO.
AIHM’de Bir de raportorler vardir. Dava once raportorlere gider. Turkiye’den gelen davalara bakan Tukce bilen raportorler Turktur. Onlar da bizim anayasa Mahkemesi, Danistay uyeleri gibi laikcilerden secliip zamaninda yerlestrilmistir. Genel olarak Hariciye veya diger dis gorevlere laikcilgininden emin olunmayan birinin bulunmasi dindar birinin general olmasi sansindan kucuktur. Hariciye az konusulur, ic meselelerde gundemde olmadiklari icin. Ama rejimin Kalelerindendir! Ustelik Turk Hariciyesi dunyada en cok maas ve maddi menfaatler saglayan hariciyelerdendir. Bir Turk diplomat bir Hintli muadilinin aldignin on misli maas aliyord bir zamanlar; simdi emin degilim.
Once raportorler icerdeki “zinde guclerin” emirleri dogrultusunda rapor hazirlar. Ve ne yonde karar verilmesi gerektigi, Turk Kanunlarinin anayasasinin ne dedigi yazar. Turkiye’nin “ozel sartlari”, irtica tehlikesi vurgulanir.
Sonra bizim Riza Turmen devreye girer ve yargic dostlarina lobi yapar; mevzuunun laikciler Islamcilar savasi oldugunu vs.. bildik laikci soylem ile doldurur.
Mahkeme bu noktadan sonra Refah’in kapanmasina da Fazilet’in kapanmasina’da Leyla Sahin, Merve Kavakci, N. Ilicak, Silay, Sobaci konusunda da laikci duzenin arzulari dogrultusnda SIYASi, HUKUK CINAYETLERI ISLER.
Bu arada Refah kararinin 4/3 alindigini not edelim, bizim Riza dahil.
3. AIHM kArarlar daha once soyledigim gibi ICERDE BASORTUSUNU YASAKLAYACAKSIN demez. Mahkeme bu tur karar vermez. Topu ic hukuka ttar. Sen serbest birakirsan, KI KANULRA GORE ZATEN SERBESTTIR> BU BIR KEYFI UYGUKLAMADIR! AKSIN OSTERENDEN OZUR DILEYECEGIM!!!!
Mahkeme ben su, su maddelerin ihlal edildigini dusunmuyorum dedi. Ve topu ic hukuka atti. Gerekceli karari da oku madem arastirma yapmaya zamanin var.
Orada bolca IC HUKUKA ATIFTA BUKLUNUYOR GENE KENDI KRALLARINI CIGNEYEREK! SANKI TURKIYEDE ANUNLA BATUSUN YASAKLIYORMUS GIBI BIR INANLMAZ YANLIS VARSAYIM YAPIYOR PEK COK BATILI GIBI.
4. Mahkemenin hukuk cinayeti islediginin en bariz deliline bakin:
Mahkeme dedi ki Leyla Sahin’e mealen:
-SEN LAIK BIR OKLU SECEREK ORANIN KURALLARINA UYMAYI TAHHUT ETTIN!
(Birileri denmiski Turkiyede de Avrupa gibi Kilise Universiteleri var. Oraya niye gitmemis? ) Kurallatin garrikanuni iscraatlar oldugunua gene dikkatinzi cekerim.
5. Mahkeme bu karar ile kendi icihatdini ihlal etti. Mahkeme, diger butun konularda oldugu gibi bu konuda da BILIRKISIYE YANI ULEMAYA BAS VURMALI DI ISLAMI YORUMLAR IKEN Belcikali hakimin dedigi gibi.
Mahkeme bunu Jehova Sahitleri, Yahudi ogrenci davalari gibi pek cok dni yorum gerektiren davada yapti. Bir Yahudi ogrenci Cumartesi sinava girmek istemedi ve sinav kurulu nun icn ayri sinav yapmayi reddetti. Mahkeme Hahamlara (YANI ULEMAYa) SORDU “BU GERCEKTEN yAHUSDILIKTE BIR DINI ZARURETMIDIR” DIYE. Olumlu cevap alinca Yahudi ogrenci lehine karar verdi. VE SINAV KURULU BUNA ISTINADEN SINAV TAIHINI DEGISIRDUI VEYA O GRENCI ICIN AYRI SNAV YAPMA KARAR ALDI. SDinav kurallarini toptan degistird saniyorum.
Benzeri bir dava ABD’de mahkeme onune geldi : Sultana Freeman v. State of Florida. Orada Sultana Freeman adinda bir muhtedi hanim yuzundeki nikabini ehliyet resm icin dahi cikarmak istemedi. Florida hukumeti de yuzunu gorunmeyen resimle ehliyet alamazsin dedi. Dava Florida yuksek mahkemesine gittiginde MAHKEME 4-5 IMAMI dinledi NIKABIN ZORUNLULUK OLUP OLMADIGINI BELIRLEMEK ICIN. ve sonunda Islami zorunluluk olmadigi, ve sahsin dinini ileri derecede yasama hakkinin KAMUNUn (yani Florida eyaletinin ) bir sahsin ehliyetinde yuzunun gorunmesinden saglayacagi menfaatten daha ileride olmadigina karar verdi.
Yanu HAK HUKUK BOYLE ISLER TOM SAWYER! Oyle AIHM booole dedi ben naappim” cinsi 367-Sabih usulu hukuk ile olmaz bu isler.
Simdi hukuk nosyonu ve AIHM ‘ye giris dersi icin bana bir tesekkur borclusunuz. Dilerim baskalaina da yararli olmustur.
Yazan:Öncü Nesil Tarih: May 17, 2007 | Reply
Hakikat merkezli bir ilim
İlim merkezli bir iman
İman merkezli bir insan
İnsan (fıtrat) merkezli bir hayat (kulluk)
…. istiyorsak ,
(ve deyiniz ki “Biz Allah’a, Allah’tan bize indirilene, İbrahim, İsmail, İshak, Yakub ve torunlarına indirilene, Mûsâ ve İsa’ya verilenlere, peygamberlere Rablerinden verilenlere iman ettik. Biz, onlar arasında herhangi bir ayırım yapmayız, ve biz Allah’a teslim olmuşuz deyin.” ) Bakara 136 ya
iman ediyoruz ki saygı duyuyoruz.
***/***
Ayrılıkları gündeme getirmeyin ortak paydaları gündeme getirin diyorsanız.
“Tevhid (Yanlış inanclarından dolayı) hem ayrılık noktamız, hemde (inanmamız gereken) ortak paydamızdır.”
Çünkü;
Bakara 137 Bknz.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 18, 2007 | Reply
Bu da Musluman Misyonerler’le ilgili bir haber:
(aslinda esas Haber dun Hurriyet’te idi ve her gun merkez medyada, GK bildirilerinde “haber” ama bu “haber”e tepki haberi)
Namaz Gönüllüleri: Kartel medyası namaz düşmanlığı yapıyor!
Namaz Gönüllüleri Platformu, bazı gazetelerin “Namaz Dinin Direği” isimli kitapçığın Denizli’de ücretsiz dağıtılmasını eleştiren haberlerini protesto etti.
Söz konusu haberleri ‘Kartel Medyasının Namaz Düşmanlığı’ olarak yorumlayan platform sözcüleri, Doğan Grubu gazetelerinden Hürriyet’in konuyu “Okulda cihat propagandası”, Milliyet gazetesinin “23 Nisan’da öğrencilere namaz kitabı” Radikal gazetesinin de “Denizli’de öğrencilere ‘cami merkezli hayat’ propagandası” başlıklarıyla kasten çarpıttığını açıkladı. Platform sözcüleri ücretsiz dağıtılan kitapta ‘cihad’ın kelime olarak dahi yer almadığına dikkat çekti. Haberler hakkında yazılı açıklama yapan Namaz Gönüllüleri Platformu, kitapçıkta yer alan makaleleri http://www.namazladirilis.com sitesinden herkesin indirebileceğini belirtti. Bu makalelerin namazın faziletini, güzelliklerini anlatmak amacıyla konunun uzmanı yazarlara yazdırıldığı kaydedilen açıklamada, kitapçığı hazırlayanların da bu makaleleri adı geçen siteden aldıkları vurgulandı. Açıklamada, “Haber dikkatle incelendiğinde, hem sendika yetkililerinin hem de söz konusu gazetelerin din ve namaz konusunda alabildiğine cahil ve önyargılı oldukları görülmektedir.” denildi. İstanbul, Zaman
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: May 18, 2007 | Reply
Yobaz kemalistler hücum ettikçe siyasi rakiplerini güçlendirdikerini hala anlamadilar (veya TSK’da, CHP’de ve Medya’da gizli AKPliler mevcut)
Ilahi söyleyen, basini örten kizlari rejime tehlike gösterdikten sonra simdi de namaza hücum ediyorlar. Görmüyorlar mi ki bu tavirla her politik görüsten müslümani AKP arkasinda birlesmeye itiyorlar?
Derin Düsünce ISLAM’IN KALESI MiDiR?
Bu site illa ki bir binaya benzetilecekse bir OKULa benzetilmesini isterim. Farkli inanan ve farkli düsünenlerin birbirlerine bir seyler ögrettikleri bir OKUL.
Amaç elbette ikna degil, bizden farkli olanlari yakindan tanimak ve karsilikli saygi içerisinde düsünebilmek.
Elbette bazen “ögretmen” bazen de “ögrenci” durumuna geçen biz yazar ve yorumcular TALEBE EDEBi VE MÜREBBi tavazusu içinde davranmaliyiz.
Saygilarimla
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 18, 2007 | Reply
Edeb ogreten edebinize hayranim Hocam. Nefsi, imaji, ikbali ile fazla alakadar biri olsam buralarda olmazdim. Bunlar cok duydum. Ama biliyorum soylediklerimin tamemen bosa gitmedigini. Bana e-mailler geliyor insanlardan sizden sunlari ogrendim; devam edin diyen. Onlar icin yaziyorum. Cok daha “karli” isleri bunun icin biraktim ve elimin tersi ile ittim. Vicdani, ahlaki sorumluluk bunun adi kendine guven endeksi tavan, idrak kapasitesi taban yapmis genc arkadasim!
Yazan:fatih demir Tarih: May 18, 2007 | Reply
http://www.derindusunce.org/2007/05/07/sorun-misyonerlik-mi-konuk-yazar/#comment-1669
Linkini verdigim yorumumda Oncu Nesil’in ismi sehven gecmistir… Uyku mahmurlugu ile isimleri karistirmisim… Oncu Nesil’den buradan ozur dilerim…
Yazan:Ç-Z Tarih: May 18, 2007 | Reply
Bekir bey,inanıp düşündüklerini anlatma heyecan ve gayreti konusunda pek çok genci yarı yolda bırakırsınız.Ben bildiklerinizi,yaşanan olayları sizin açınızdan da bakarak görmeyi önemseyen biriyim.Öğrenme konusunda yetenekli biri olsaydım sizden memnuniyetle öğreneceğim çok şey olurdu:)ama maalesef her şey kabı kadar alıyor.
Bunlar komsum olduğunuz için değil.Hem fikir olsak da olmasak da ben siz ve sizin gibileri bu bloglar sayesinde tanımaktan memnunum.Benim gibi tembel biri için bu oldukça güzel bir paylaşım.Sizin sayenizde “adam sende yada boşverr n’olcak sanki” demeden fikirlerini paylaşmak için yorumlarını yazanlara teşekkür edeyim.Bu bloglarda paylaşarak bilmenin ,açı değiştirmenin ve en önemlisi tartışırken uslubun ne olması gerektiğinin bir kez daha farkına varıyoruz,başka bir kazanımımız yok zira.
İçimden geldi :)paylaştım.
Yazan:Bekir L. Yildirim Tarih: May 18, 2007 | Reply
Tesekkurler Komsaanim. Keskin lisanim disinda da biraseyler akilda kaldigini bilmek cok guzel.
Yazan:gizem Tarih: May 24, 2007 | Reply
daha çok bilgi insanın işine yarar :)ben daha çok bilgi olmasını istiyorum aradığımı bulamıyorum.!
Yazan:azure Tarih: May 24, 2007 | Reply
sayin gizem,
Bu sitede bilgiden çok bilgelik, öğretmekten çok hep beraber öğrenmek var. Öğrenmek için de sormak gerekiyor. Sormak insanın çok işine yarar 🙂
Yazan:atanın kızı Tarih: May 28, 2007 | Reply
Hak ,hukuk,demokrasi, inanca saygı,özgürlük diye ülkeyi gerim gerim gerenlerin ; farklı düşünenlere farklı inananlara tahammülsüzlükleridir işte bizim tehlike dediğimiz!!! Yorumlarınızda nasıl da ele veriyorsunuz bizim zaten bildiğimiz gerçeğinizi!!!
Size tahammül edenlerin ve hala sizlerin güvencesidir işte Kemalizm bunu o kafacıklarınıza sokun!!!
Yazan:babasının kızı Tarih: May 29, 2007 | Reply
Atamızın kızı hoşgeldiniz,
Farklı inananlara tahammülsüz olanların kim olduğu son mitinglerde ortaya çıkmadı mı?
Herkes kemalist olmak zorunda mı?
Renklilikten yana olsaydınız [ kemalistler olarak] Tuncay Özkan gibi bir “şeyhin” peşinde, inançlı kesime hakaretler yağdırmazdınız..
saygılar
Ece
Yazan:atanın kızı Tarih: May 29, 2007 | Reply
Babasının Kızı,
ne zamandan beri inançmetre var ellerinizde de bizim haberimiz yok?? yoksa bez parçaları mı ölçüyor inancınızı??bizim inançszlığımızı!
Herkes Kemalist olamaz bu tamamen idrak işidir. Hele ki bu yurtta şimdiye kadar yaşayıp da idrak edemeyenler bundan sonra zor olur. Tek yapabileceğiniz bundan sonra inanca saygı çığırtkanlığı yaparken bunun arkasında durmak. İşine göre inanca saygı işine göre insan hakları olmaz…
Ya saygılı olursunuz saygı görürsünüz ya da takıyye yapmaz neyseniz o olursunuz.
He şu var ki biz zaten biliyoruz sizin saygı duymaya ve saygı görmeye niyetiniz yok. Çünkü saygı duymak ve saygı görmek bu topraklarda ancak Atatürk ün en önemli ilkesi laiklikle olur. sizde de bu idrak yok!
Yazan:anasının kuzusu Tarih: May 29, 2007 | Reply
Sayın atasının kızı,
Laikliğe kimsenin itirazı yok. Yalnız sizin dem vurduğunuz her görüş ve dine eşit mesafede olan laiklik anlayışı maalesef bizde yok. Bizdeki anlayış, laikçilik veya seküleristlik olarak tabir edilen, devletin dini kendi kontrolünde bulundurması ve toplumu dini simgelerden soyutlamak ve dini vicdan meselesi şekline (daha doğrusu istediği şekle) sokmaya çalışan bir anlayış. Bunun da hiçbir din mensubu azınlığa fayda getirmeyeceği muhakkak.
Misyonerlerden rahatsız olanlar da muhafazakar kesimden daha çok ulusalcı kesim değil mi? Emperyalizm, sömürü vs. ayağına garibanlara ikinci sınıf insan muamelesi yapan bizim “Kemalist” takım değil mi?
Keşke bahsettiğiniz gibi bir laiklik olsa Türkiye’de. Ben de çıkar bağırırdım sizin gibi “Türkiye laiktir laik kalacak” diye. Görecek miyiz o günleri?
Yazan:emre Tarih: Kas 20, 2007 | Reply
selamün aleyküm
Yazan:T.Suat Demren Tarih: Kas 20, 2007 | Reply
Ve Aleykümselam