Ak Parti, artık bir merkez partisi mi?
By Konuk Yazar on Ağu 2, 2007 in Makale
Mehmet ÇOĞAL
Seçimler geçtiğimiz hafta neticelendi ancak beraberindeki tartışmalar bir süre daha zannediyorum devam edecek. Seçimlerin öncesinde ve sonrasında bir kısım medyanın çamur at izi kalsıncı yazarlarını ibretle okuduk. Bu değerlendirmeler fazlasıyla yapıldı o yüzden ben bu yazıda daha ziyade gözlerden kaçan başka bir hususa dikkat çekmek istiyorum.
Seçim tahminlerinde yanılmak bence abartılacak bir husus değildir. Asıl üzerinde durulması gereken konu, tahmin yapıyorum ya da seçim sonrası değerlendirmem budur deyip kamuoyunun manipüle edilmesi ve gerçeklerin farklı bir şekilde algılanmasıdır.
Seçimlerin hemen akabinde artık söyleyecek sözü, ekranda görünecek yüzü kalmayan bu yazar tayfasının ilk oyunu, manipülasyonu başbakan’ın seçim sonrası konuşmasından hareketle Ak Parti’nin artık uzlaşmacı bir tavır takınması yönünde oldu. Elbette, yüzde 47’lik oy almış siyasi bir partinin cunta benzeri bir yönetim anlayışı takınmasını arzulamıyoruz. Ama birilerinin kalkıp da yüzde 47’lik oy oranına rağmen hala başbakan ve beraberindekiler uzlaşma yolları aramalılardır gibi laf cambazlıklarıyla halkı yönlendirmelerini de görmezden gelemeyiz. Bakın, bu hususta MHP lideri Bahçeli bile Ak Parti dilediğini Cumhurbaşkanı seçebilir sözünü sarf ettikten sonra kimseye söyleyecek söz kalmamalıdır.
İkinci bir mevzu da, başını Ertuğrul Özkök’ün çektiği ‘Ak Parti artık merkeze oturmuş bir partidir’ söylemi. Bumda kast olunan şey, şahsi kanaatimce Ak Parti’nin artık bir kitle partisi olduğunun kabulü değildir. Bilakis Ak Parti’yi dini hassasiyetleri olan bir düşünce sisteminden uzaklaştırıp merkeze bağlamak ve müteakip seçimlerde eriyip gitmesini sağlamaktır. Böylelikle merkezin gelenekçi yapısında öncelikleri başka alanlara çekmek ve halkın asıl gönlünde yatan Cumhurbaşkanı ve başörtüsü gibi hassas mevzuların bu iktidar döneminde de teğet geçilmesini zorunlu kılmaktır. Üstelik merkeze oturan bir parti ne yazıktır ki, siyasi söylemlerinden uzaklaşmaktadır.
Bu sözü biraz açmak gerekirse, Turgut Özal sonrası merkeze sağın gelişimine gayet tabii bakılabilir. O dönemde Anavatan Partisi merkez sağda gözüken bir partiyken, Demirel’in siyasete dönmesiyle Doğruyol Partisi de merkezden pay koparabilme uğraşısı içine girmiştir. Akabinde birbirlerinden pek de farkları olmayan bu partiler merkez sağı toplamaktan ziyade daha da dağılmasına neden olmuşlardır. Dahası sol partilerle yaptıkları koalisyonlarla da sağ kimliklerinden tamamen sıyrılıp yalnızca merkez partisi etiketinin arkasında durmuşlardır. Ülke insanının hassasiyetlerine çözüm üretemedikleri için de bugün gelinen noktada artık barajı dahi aşamamaktadırlar. Kısacası, Ak Parti’ye oynanmak istenen oyun da budur.
Netice itibariyle, bu seçimler kartel medyası için bir dönüm noktası olmuştur. Artık eskisi gibi halkın üzerinde arzu ettikleri etkiyi bırakamayacaklarını anlamışlar, bu kez de bari saf değiştirmiş gibi görünüp kaleyi içeriden yıkalım telaşı içine girmişlerdir. Ümid ediyorum ki, hangi koşullar altında ve ne gibi beklentilerle seçildiğinin farkında olan iktidar partisi bu gibi manipülasyonlara fırsat vermeyecektir.
Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir? Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.
Maymunist imanla nereye kadar?
Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki… Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.
11 Yorum
Yazan:bercenay Tarih: Ağu 2, 2007 | Reply
selam;
goruslerinize ne yazık ki katılamayacagım.
soyle bir soru sorsak nedenini daha iyi anlayabiliriz.
akp’yi kuran kadro milli görüş cizgisinden neden sapmıstır?
neden akp’nin sloganı “her sey turkiye icin” olmustur?
neden bugun toplumun tum kesimlerini kapsayacak sekilde merkez partisi soylemlerini kullanmaktadır?
akp’nin amacı gercek anlamda gelismis ve kalkınmıs bir turkiye yaratmaktır.adı uzerinde kalkınma partisi.
asıl amac merkez saga oturmaktı ve bu secimlerde bunu basardılar.hic kimse yapılanların altında bir sey aramasın.
bugun akp toplumun tum kesimlerini kucaklayan kimine gore merkez sag,kimize gore merkez partisidir.
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Ağu 2, 2007 | Reply
Güzel bir yazi, özellikle ikinci yaridaki bazi saptamalara katiliyorum.
AKP’ye oynanan bir oyun var mi bu kesin degil ama AKP kendi kendine bu kötülügü yapabilecek güçte elbette 🙂
Yazan:emito Tarih: Ağu 2, 2007 | Reply
Bence de AKP kendisi merkez partisi olmak için elinden geleni yaptı.Başbakanın seçim akşamı yaptığı konuşma bunu tamamen bütünleştirmektedir.
Ertuğrul Özkök’ün ‘dönmek de güzeldir’ yazısını okuduktan sonra artık para karşılığında herşeyi yapması mümkündür.
AKP’nin bundan sonra yapması gereken milli görüşten itibaren oluşan tabanına sahip çıkmasıdır.Yoksa uzun ömürlü olmaz…
Yazan:Haydar Tarih: Ağu 4, 2007 | Reply
2002 secimlerini kazandiginda tabiri caizse “AKP yi tutabilene helal olsun” deniliyordu.
Neydi bu lafi dedittiren?
AB yolunda muthis adimlar atmasi idi. Yani:
-Hukumet seffaflasti
-Devlet seffaflasti
-Avantacilar tasfiye edildi
-Insan haklarina donuk demokratiklesme adimlari baslatildi
-Derin devlet/karanlik irtibatlar ortaya cikarildi
-Ekonomi liberallestirildi
-Devletcilik yerine demokrasi, elit burokratlar yerine insanimizin cikarlari one cikartildi
-Basta AB olmak uzere tum istikrarli dunya ulkelerinin destegini aldi. Komsu ulkeler bile kendine model olmasi dilegiyle alkisladi.
…taaaki kurnazlik yapmaya kalkisip
-Milliyetcilik karti oynamaya
-Sivil-Uniformali burokrasi ile ayni sloganlari soylemeye
-Semdinli gibi bir konuda sessizligi tercih edene kadar.
***
Iyide kardesim; sen MHP den daha azgin milliyetcilik yapamazsinki! MHP o konuda seni yalayip yutar.
Sen Askerden daha cok girelim-vuralim soylevlerine giremezsinki! o konuda seni diz coktururler.
Sen haksizliga, hukuksuzluga goz yumdugun anda “GUL” gibi adam kendini adaletsizligin tam ortasinda bulur.
…vede 2005 Araligindan sonra taa 27 Nisana kadar oylede oldu.
Ne zaman dik durdun, milletde senin arkanda dik durdu.
***
Kurnazligin, pisirikligin alemi yok. Haydi isbasina! Bak gazeteler 1 haftalik “şok”tan sonra yine ayni telden edebiyata dalmaya basladilar. Gundemi degistirecek adimlara momentumu kaybetmeden biranevvel basla.
Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 4, 2007 | Reply
Haydar Bey,
yorumunuz tam anlamıyla mükemmel… Doğruya doğru derim, Mehmet Altan’ın -tam hatırlayamıyorum yazı ismini- bundan 2-3 ay önce bu objektif duruşu sergileyen yazısını hatırladım.
Yorumunuzda belirttiğiz kriter bu dönemde AKPnin en büyük belirleyicisi olacaktır. Gelecek seçimlerin sonuçlarının daha sıhhatli olması için artık bir mağduriyet frekansından çok dik duruş frekansının yakalanması gerek. Bekleyelim ve görelim…
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Ağu 4, 2007 | Reply
Haydar ve Talha Beylerin tashisleri yerinde kanimca.
AKP veya Tayyip veya Gül’e destek verdigimizi sananlar aldaniyor. Biz onlardan hizmet, demokratik durus ve daha neler neler bekliyoruz.
Aslinda AKP’nin yeni dönemde daha çok çalismasi ve bu güvene layik olmasi gerek. Türk milleti bas taci etmeyi bildigi gibi tepe taklak devirmeyi de çok iyi bilir.
Yazan:Ece Arı Tarih: Ağu 5, 2007 | Reply
Mehmet bey,
Zihninize sağlık..
***
Mehmet Ağar ın DP si,cumhurbaşkanlığı seçimi sırasında, farklı tavır sergileseydi, oylarını arttırıp, merkez sağ parti olmayı başaramaz mıydı?
Yazan:Haydar Tarih: Eki 14, 2007 | Reply
Tom Lantos, ABD Kongresinde San Fransisko Milletvekili ve Kongre Insan Haklari Komitesi uyesi.
Kongre alt komitesinin “Ermenilere yapian soykirimdir” kararinin ikinci gunu gazetecilerin “Turkiyenin misilleme yapmasi, karsi harekete gecmesi, incirlik vs cekinmiyormusunuz?” sorusuna “O no noo noo!” diyerek basliyor devaminda “Turkiyenin boyle bir durumda kaybedecekleri cok daha buyuktur… onlarda bunu iyi bilirler” diyerek yari tehditkar, yari sarkastik bir cevap veriyordu.
***
Dogrusu bunu duyduguma uzuldum, incindim.
Uzuldugum sey karar alinip alinmamasi degil, bir ulkenin bir baska ulkenin onunde bu denli boynu bukuk duruma dusurulmesi. Mesela Yunanistan ABD karsisinda boyle durumlara dusurmez kendini.
Maalesef Lantos’un soyledikleri dogru idi. Turkiyede olan biten gurultu sadece kendi kendimizi “oksama” sesleri.
Herzaman konusan askerlerden “misilleme” turunden yorumlar duyuyormuyuz mesela? Duymayiz. Cunku bizim bilmedigimiz fakat Lantos’un bildigini onlarda biliyorlar da ondan.
***
“Iraka gireriz” konusuda hic farkli degil. PKK artik en yuksek fiyat verenin elinde kaldi. Nedir? Iran’i zora bindirmek.
Eh fiyat meselesinde ABD nin bilegini bukenede helal olsun.
Bi dakka simdi! Yani ABD Turkiyeyi bolmek isteyenlere yaridim ediyor, Ermeni meselesine soykirim diyor, sonra bir Kongredeki Alt-Komite uyesi Turkiye ses cikarmaz diyor ve buna karsilik bizimkiler buna ses cikarmiyor… ve hep bunlar “icerdeki tribunlere” oylemi? nasil oluyor bu is?
Olaya Turkiyeden bakinca mesele karma karisik gorunuyor. Nesillerdir bize ogretilenler, empoze edilenler, dolayisi ile arzu ettigimiz sonuclar, dostlarimizin bizim yanimizda olmasini beklemek vede kefenin obur tarafindaki DUNYA ve GERCEKLER pek ust uste cakisan seyler degil.
***
Bir olayi hatirlayalim sonrada ABD den tum bu olan bitenlere bakalim.
2003 de Amerikan gemileri Saddami devirmek icin Iskenderun limanina DAYANMADAN ONCE ABD bize “yav niyetimiz bu, sizden musade istiyoruz” dedimi?
Hayir.
Bizim de icinde oldugumuz planlari yapmis kapiya dayanmisti ve bizim “buyur” edecegimizden oylesine emindiki RET cevabi gelince ABD tam anlamiyla sok yasamisti. Tabiri caizse bizi “cantada keklik” goruyorlardi.
…
Evet cantada keklik.
Biz ABD ye bukadar gobekten bagliydik.
Darbecililerimizde,
Derin Devletimizde,
Ekonomimizde,
Devletimizde,
Hukumetimizde,
Ordumuzda,
Stratejik Ortakliklarimizda,
Silahlarimizda,
Ucaklarimizda,
Uluslararasi Siyasetimizde,
…
Velhasili hemen herseyimiz ABD ye gobekten bagli.
Ve bu durumda iskenderundan gecis vermemizi “dunden hazir” biliyorlardi.
Izin vermedik!
(alkislar, alkislar)
Izin vermedigimizin sebebi “hey ulan bize niye danismadan bizim uzerimizden hesap yapiyorsunuz” diye kizdigimizdan degil.
Biz de Iraka gireriz… ama sonra cikariz cikmayiz orasi baska… idi.
***
Gelelim ABD nin bakis acisindan dunyanin bu taraflari nasil donuyor’a… hele hele Bush-Cheney’nin stilinden bakinca daha berrak.
-Turkiye soguk savas doneminde Sovyet yayilmasina karsi stratejik bir ortagimiz idi. SSCB dagilinca bu onemi kalmadi. Ama hala dost bir ulke ve AB ye girerse hem onlar hem bizim icin iyi olur.
-(Yukarida saydigim sebeplerden dolayi) bize gobekten bagli.
-Ermeni, Kurt, Kibris kartlarinida elimizde bulunduruyoruz. Bu nedenle ses cikaramazlar. Hatta kendileri soykirimdan gecmis Israilli Yahudiler bile sirf bu yuzden Ermeni soykirimina pas vermiyorlar.
-Iran ve seriatci akimlarin yayilmasinda onemli isbirligi icindeyiz.
-Turkiye bizi reddedemez cunku bu durumda Irak Kurtleri bu firsatin ustune atlar… buda sonucta Turkiyenin zararina olur bunu biliyorlar.
-Sonucta Saddam devirme planlarinizi yaparken Turkiyenin konumunu buna gore hesaplayin gerisi kolay.
Gerisi kolaydan kasit edilen; birkac milyar dolar “yardim” yapariz ve bu is hallolur idi.
***
Heyhat, “bizde Iraka girmek istiyoruz” pazarligi herseyi altust etti.
Yine ABD nin bakis acisinda fatura soyleydi;
-Kerkuk petrolleri Irak petrollerinin neredeyse yarisi… bunu Turkiyeyemi birakacagiz!
-Ustelik 3 milyon Filistinli yuzunden 50 senedir dunyayi karsimiza aldik ve hala o beladan kurtulamadik. Simdi ikinci bir Filistin formunda Kurtleri demi basimiza bela alacagiz. Ustelik adamlarin toplami 30 milyon.
-Bizim “ozgurluk getirecegiz” nedeni ile girmemiz bile dunya kamuoyunca pek gonulsuz destekleniyor… Turkiyenin girme sebebini nasil aciklariz? Hem sonra birgun biz cekip gidecegiz, Turkiyenin gidecegini kim garanti edebilir? Turklerin nesillerdir Musul-Kerkuk davasi da malum.
***
Ve bugunlere geldik.
Sonuc:
1- Turkiye SSCB nin dagilmasi ile artik eski oneme sahip degil.
2- Onca Askeri yardim, Ekonomik yardim, Uluslararasi Siyasette yardim ettikten sonra bize Irak Savasinda destek vermedi.
3- Kurtler yeni stratejik partnerimiz ve orada yuklu miktarda asker bulundurmamiza dunya ses cikaramaz.
4- Turkiye petrol hatlarinin muslugunu kapatamaz. Bu ABD nin muslugunu kapatmak demek oldugu ve Turkiyenin ekonomisine buyuk darbe demektir.
5- Irakin bolunmesi (diyet) planlarimiza karsi cikiyorlar. Israil, Turkiye Kurdistan ucgeni ile oradaki varligimiz percinlenmesi demektir. Fakat Turkiye Kurdistan olusumuna karsi cikiyor. Dogudan Afganistan batidan Kurdistanla Iranin bolgedeki siyasi ve askeri varligi zayiflar.
– Birkac ayrinti sebep daha.
ABD olaya boyle bakiyor.
***
Bolgede Amerikan cikarlari oldugu gibi Turkiyeninde cikarlari var. Ve bu cikarlar catisiyor.
Catistikca ABD aba altindan
-Kurt sopasi: Turkiyeyi bolme haritalari,
-Ermeni sopasi: Sadece Kongrde tanimakla kalmam, kanun haline getirip Birlesmis Milletlerde destekde olurum tehditi.
-Kibris sopasi: BM nin uzlasmaci planina destegimi cekerim tehditi.
-Ekonomik sopa: Hem ABD hemde AB ye giren ihracata darbe tehditi.
-Askeri sopa: Tum silah, ucak vs temini ABD menseili haberiniz olsun tehditi.
Yazan:Haydar Tarih: Eki 14, 2007 | Reply
(DEVAMI)
…iste Lantos bunlari bilerekten “Ooo no noo noo!” diyebiliyordu.
***
Biz bu sopalarin getirdigi sorunlarimizi nesillerdir cozmedik, tartisamadik, konusamadik.
Artik gunu geldi.
Senelerdir “terorist orgutle muhatap olmayiz” diyorduk. Al sana adamlar aralarindan milletvekilleri secip grup kurdular. Hala cozum bulmak icin masanin obur tarafindakilerle muhatap olmayi reddediyoruz. “Terorist de!” deyince masanin obur tarafinda kimse kalmiyorki. Masanin obur tarafindakide senin tarafina gecince kiminle muhatap olacaksin orayi anlamadim.
Ermeni meselesinde olan olmustur ve bunlar Osmanlinin sorunudur. Son zamanlarinda herkes Osmanliya isyan etti ve bolundu. Bunlarin en sonunda kalan ikisi Ermeniler ve TURKLERDIR. Turkler bile M. Kemal araciligiyla Osmanliya isyan etti ve savasti ve ayrildi. Turkiye Osmanlinin hesabindan niye sorumlu olsunki?
Din, hukuksuzluk, uluslararasi itibar/imaj, ekonomik atilim, adalet sistemi, issizlik, azinlik haklari, kadin-cocuk-engelli haklari ve daha niceleri AB yolunda adimlarla vede DEMOKRASI ile cabucak hallolacak konulardir.
Yeterki elimizi kolumuzu birilerine kaptirmaktan kurtulalim.
***
Tabiiki once cozumsuzlukten avanta yiyenlerden kurtulmamiz gerekiyor.
Yazan:Haydar Tarih: Eki 20, 2007 | Reply
Bu arada, 20 kusur senedir ABD meclisinde olan Lantos’un bir Yahudi oldugunu ve ilk gunden buyana Turkiye aleyhine her turlu girisimi mecliste engelleyen Turk dostu olarak bilinen kimsedir.
Darbecilerin gudumundeki Derin Devlet ve nesillerdir kiskacina aldigi hukumetlerin uluslararasi uyusmazliklari, kirdigi cevizler ve cozumsuzlukleri artik oyle bir noktaya geldiki onca “para harcayarak” dost edindigimiz Lantos ve lobisi bile artik bunlari savunamaz hale geldi.
***
Gecen gun Iraka asker gonderme tezkeresi ile ilgili olarak Bush’a tepkisi soruldugunda “Turkiyenin Irak’a girmesinin hicte cikarina olmadigini ACIKCA soyledik onlara, gerisi onlarin bilecegi is…” diyerek diplomasi dilinde “uyari” da bulundu.
Turkiye gibi buyuk ve onemli bir ulkenin boylesine “uyari” almasi bu camia icin bir skandaldir.
Koca ulkeyi Enver Pasadan buyana magdur durumda birakan yeniceri zihniyetlilerin sesi pek cikmiyor. Umarim asli gorevlerine donmenin zamani geldigini anlamislardir.
Yazan:gülcin kacar Tarih: Kas 25, 2007 | Reply
Yapay gündem hep birilerin işine gelir, ondan çıkartılır.
Mesela
Halkın hakları yenecekse
Millete kazık atılacaksa
Zam yapılacaksa
Bazı doymazların cebi dolacaksa
Onların işine gelen
Milleti inleten kanunlar çıkacaksa
Yapay gündemler cepte
Seç, seç al
Çifti bi para
Anlayana sivrisinek
Anlamayana zurna
,