Çanlar kimin için çalıyor?
By Konuk Yazar on Ağu 16, 2007 in Makale
Arif Egeli
ABD nin Sayıştayı diyebileceğimiz, partiler üstü denetim kurumunun başkanı, müfettiş David Walker yönetime çok ciddi uyarılarda bulunuyor. Ülke dışında girişilen askeri operasyonların bütçe dengelerini sarstığını ve Roma İmparatorluğunun başına gelen felaket benzeri bir durumla karşılaşılabileceği tespitlerinde bulunuyor.
Afganistan ve özellikle Irak’ta yaşanan gelişmelerin, Amerikan halkında giderek güvensizliğe, karamsarlığa yol açtığı çokça dillendiriliyor. Bu müdahalelerin gerek ABD’nin özgürlükçü imajına gölge düşürmesi, gerekse pek çok alanda yapılması gerekli yatırımları engellemesi, ciddi huzursuzluk kaynağı oluyor. Bu ne anlama geliyor kısaca buna bir göz atalım. Yapılan askeri harcamalar başta eğitim ve sağlık olmak üzere ciddi kısıtlamalara yol açıyor. Faizlerin birkaç puan arttırılması tüketim çılgını Amerikalılar için hayatın daha pahalı olması anlamına geliyor. Amerikan rüyası, sıradan Amerikalı için tahammülü zor bir kabusa dönüyor.
Eskiyen yollar ve ulaşım şebekesi ile altyapı çöküyor. Sıkça yaşanan doğal afetlerde açılan yaraların sarılması, eskisi kadar çabuk olmuyor. Nasıl oldu da, Clinton döneminde ulaşılan rekor ekonomik büyüme ve elde edilen refah, iki dönem de tersine döndü dersiniz. Dünyaya nizam vermek, tüm büyük devletler için dayanılmaz bir çekim yasası oluşturuyor adeta. Tüm dünyaya hükmetmek, merkezî bir dünya yapısı kurmak, belalı bir maşuk benzeri, aşıkları mahvolmaya götürüyor.
Farklılıklardaki hikmeti göremeyen muhteris fatihler, gücün her kapıyı açacağı yanılgısıyla fethine çıktıkları dünyanın elinde, kaçınılmaz bir rezaletin oyuncağı durumuna düşüyorlar. ABD için de böyle bir felaketin eşiğinde denebilir mi diye rahatlıkla sorabiliriz bugün. Muhteris yöneticilerin, bazı odaklarca da cesaretlendirilmeleri, 11 Eylül muamması ile adeta itildikleri bu yolda kaçınılmaz bir sonlamı karşı karşıya, son yüzyılın süperi?
Bu soruya, evet diye cevap vermenin yaratacağı sonuçlar ile “evet böyle bir tehdit var ancak, ABD esnek bir demokratik yapıya sahip, kendini bu yanlıştan ve muhtemel sondan kurtarabilir “ diye cevap vermenin doğuracağı sonuçlar farklı nüansları içerse de, yakın plandaki etkileri farklı olmayacaktır. Her iki durumda da, ABD kaçınılmaz bir iktidar değişikliğine gidecek ve iç restorasyona yönelecektir. Dışarıda yarattığı tahribat ve yıkımın giderilmesi için kaynak ayıramayacağından, kaybettiği dış itibarı onarma yolunu seçmesi de beklenmemelidir. Bu durumda dünyadaki ABD etkisinin önümüzdeki süreçte dibe vurması kuvvetle muhtemel olacaktır.
Şimdi bu tespitler ışığında, ABD’nin bölgede yarattığı travma ve öfkenin, uzun yıllar sürecek gerilim ve çatışma tohumlarını etrafımıza ektiği gerçeğiyle yüzleşmek zamanıdır. ABD’nin adeta ne haliniz varsa görün dercesine bölgeden çekilmesi muhakkak bir durumdur ve şimdiden bu duruma uygun mevzilenmeler görülmeye başlanmıştır. Kendini İran tehdidinde hisseden kimi bölge ülkeleri, görülmemiş oranda silahlanmaya hazırlanmaktalar.
Yazımızın sonunda en hassas soruya gelelim. Bu yeni duruma karşılık Türkiye yapması gerekenleri yapıyor mu? Türkiye bu kaçınılmaz krize, mümkün olabilen en uygun şekilde hazırlanıyor kanaatindeyim. Seçimlerden olası krizi en iyi okuyabilecek tecrübede bir hükümetin devamının çıkması bundaki belirleyici etken. Askerin politikaya karışıp, milletinin bir bölümüyle, üstelik ülke dertleriyle en çok dertlenen bölümüyle zıtlaşmasının önü kapandı. Hiçbir milli ordu, milli irade ile süresiz bir çatışmaya giremez. Böylelikle askerler için harbe hazırlık asal göreviyle ilgilenme tek uğraş alanı oluyor. Dış dünyayı ve bölge dinamiklerini okuyamayan bir Cumhurbaşkanı görev süresini tamamlıyor ve yerine tamda bu dinamiklerin mütehassısı bir isim geliyor. Başbakan Erdoğan kriz yönetme becerisi ve kazandığı tecrübeyle, büyük bir devlet adamı portresi çiziyor. Bir toplum için böyle bir lidere sahip olmak büyük şans. Önümüzdeki süreçte, Batının ve Doğunun olumlu değerleri, AB şemsiyesi altında, Türkiye üzerinden bir ortaklık zemini bulmaya çalışmalıdır. ABD bu yakınlaşmanın kendi çıkarına olduğunu görebilir ise bu yönde mesafe alınabilir. Aksi takdirde medeniyetler arası çatışma, maalesef hız kazanarak sürmeye devam edecektir. Bu tespitler ışığında demokrasiye ve özgürlüklere daha sıkı sarılmalıyız. ABD’nin hezimetinden sorumlu kimi çevrelerin kışkırtmalarına aldırmadan, gerilim ve kavga politikalarından uzak durmalıyız.
Eğer özde amacımız Cumhuriyetin ilelebet yaşaması ise başka seçeneğimiz yok. Askeriyle, siviliyle bu gerçeği idrak edeceğimize dair sonsuz bir güvene sahibiz.
Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir? Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.
Maymunist imanla nereye kadar?
Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki… Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.
9 Yorum
Yazan:Haydar Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
3 trilyon dolar… yani 3000 milyar dolar.
Bugune kadar Irak savasi icin ABD butcesinden yapilan masraflar bu kadar buyuk bir rakam.
3000 milyar dolarin ne kadar buyuk oldugunu anlamak icin 2000 senesinde krize giren Turkiye ekonomisini kurtarmak icin 8 milyar dolarin yettigini hatirlayalim.
8 milyar koca bir ulkenin ekonomisini iflastan kurtariyorken bir baska ulkenin “yongasi”.
***
Irak savasinin ABD ekonomisine yuk oldugu bir gercek ama ekonomiyi sarstigi hatta titrettigi bile soylenemez. Son aylarda olan ekonomik degisikliler ABD ekonomisinde “Bulls-Bears” denilen ayarlamalarla ilgili. Her sekiz-on senede bir ekonomi kabuk degistirir.
Saglik, egitim, altyapi vs gibi sorunlar zaten vardi… Bush doneminde dahada kotuye gitti. Bu politika meselesidir. Clintonun baskan oldugu ABD nin parlak doneminde Texas eyalet valisi olan Bushun politikalari nedeni ile eyaletindeki saglik, egitim vs hizmet kalitesi dusmustu. Bu Bush un kime hizmet ettigi ile dogru orantili ve icraati ile alakali.
Bush’un Federal hukumeti yonettigi gunden buyana en cok kazananlar petrolculer (Exxon, Shell, Haliburton vs) ve savas sanayii/silah yapimcilari (Lockheed, Boeing, Northrop Grumman vs) olmustur.
Buna karsilik insanliga hizmet veren ve Clinton doneminde zirve yapan bilgisayar sanayii, biyo teknoloji, nano teknoloji vs sektorler ya gerilemis yada yerinde saymislardir.
US Government Accountability Office Baskani Walker’in demecinde nekadar haklilik olsada o da biliyorki bu rakamlar ekonomiyi rahatsiz edecek birsey degil.
***
Arif beyin cok iyi temas ettigi ve bagladigi son paragrafi asil “puf” noktasinin bulundugu yerdir.
Degil 3 trilyon dolar, 300 trilyon dolarlik darbe yese dahi, 8 milyarin Turkiyeyi cekip cikardigi cukurdaki durumuna dusmeyecek ABD sonucta oyle veya bu Irak batakligindan kurtulacaktir. Yeni gelen baskan uluslararasi itibari tekrar restore etmek icin ugrasacaktir… biraz hasarli olsa dahi toparlanmamasi icin pek bir sebep yok.
Soru ondan sonra Iraklilara ne olacagi vede bolgede neler olup bitecegidir.
***
Gecen sene Turkiyede epey gundem olusturan o meshur “yeni ortadogu haritasi”ni hatirlarsaniz… olacagi o. Bedeli ise on-milyona varan insan kaybi, belki hatta daha fazlasi.
Dikkat ettiyseniz o haritada AB ulkeleri konu bile degildi. Cunku politikalari geregi bu turlu kargasadan uzak dururlar.
“Ama biz bolge ulkesiyiz ve Kurt nufusumuz var…” gibi yorumlar olacagini tahmin ediyorum.
Sanmiyorum.
AKP artik tecrubeli bir hukumet. Turk ordusu 2. dunya savasinda oldugu gibi geride kalmayi becerecek kadar tecrubeli, ekonomi-politikalarida AB ye paralel olduktan sonra Turkiye resmi olarak bunun disinda kalmayi becerecektir.
Asil mesele toz-duman gittikten sonra bolgenin nasil bir reformdan gececegidir… yada gecemiyecegidir.
Yazan:MY Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
ABD bir süper güç olmaktan çikabilir mi? bu bir gün olacaksa eger bir insan ömrüne sigacak kadar kisa bir sürede olmayacak sanirm. Osmanli imparatorlugu ilk zayiflama belirtilerini zirvede oldugu Kanuni zamaninda veriyordu, 1600lerde. Resmî çöküs ise 1900lere uzandi. Roma imparatorlugu için de ayni sey söylenebilir.
Ancak ABD’nin Türkiye üzerindeki baskisi ve zararli etkisi 20-30 yillik bir süre içinde azalabilir. ABD-Fransa veya ABD-Rusya iliskilerinde oldugu gibi daha “esite yakin” daha “kazan/kazan” durumlar olabilir.
Bunun gerçeklesmesi için sunlarin olmasi gerekiyor :
1) Halktan açik destek alan bir hükümet,
2) Hükümete itaat ederek elini güçlendirecek bir ordu,
3) Uzun vadeli devlet politikalari (yap-boz tahtalarina alternatif olarak) :
Yazan:arif Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
Haydar bey yorumunuz için teşekkürler, Mehmet
bey, vesayetin etken ayağı olan ABD nin Irak’ta
saplandığı batak, edilgen ayağı olan Atatürk sonrası “Kemalist” ideoloji ile formüle edilen
mandacı yaklaşımında sonunu hazırlıyor. Şüphesiz bunda basiret ve feraset sahibi milletimizin katkısı çok büyük. Bu melanetden
en az hasarla kurtulmamız en büyük temennim.
Yazan:Anti-haydar Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
Haydar bey çok ufuktan atıyorsunuz. Rakamlarınız gerçekle hiçbir alakası yok. Bir defa 2000 krizin de DSİ resmiyetteki rakamı 53 milyar dolar zarar var. 8 milyar dolarla alakası yok. 2.si aBDnin Iraktaki zararı taş çatlasa 1 trilyon dolar. Geçen yıl itibarıyla 600 küsür milyar dolardı.
Aslında sizle tartışmaya bile gerek yok. sadece muhalifsiniz. Asılsız haberlerle.
Son olarak da ABD’nin durumu sizin bahsettiklerinizle alakası yok. Adamlar ırakta boğulmak üzere…
Yazan:Haydar Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
Irak savasina Irakta harcanan para ile is bitmiyor. Bunun lojistik destegi, ABD deki masraflari (yarali tedavisinden tutun Guantanamoya, tazminatlardan her turlu guvenlik tedbirlerine kadar pek cok masraf var) Buna birde Afganistani eklerseniz hesap nereye gider bilmem.
Sirf bu batakliktan dolayi “Homeland Security” denilen bakanlik kuruldu. Liman, Havaalani, hudut, hava sahasi vs lere harcanan paralar ise cabasi. Bu devletin harcadigi.
Ya sivil ABD halkinin odedigi bedel?
***
8 Milyar dolar rakamina gelince… gazetelerin yalancisiyim.
***
“Adamlar Irakta bogulmak uzere” degil… boguldular da itibarlarini nasil kurataracaklarini hesabediyorlar.
Neye muhalefet oldugumu bana bi aciklasaniz sevinirim. Kibarliginizinda masallahi var.
Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ağu 17, 2007 | Reply
haydar Bey,
Bu rakam doğru ama şu yönden:
Bize o an krizi atlatmak için gereken nakit para idi bu. Ama krizin toplam -ve yıllara yayılan- maliyeti çok daha fazla idi.
Yazan:Mehmet Yılmaz Tarih: Ağu 18, 2007 | Reply
Krizin maliyeti elbette çok büyük ama günü kurtarmak için gereken para 5 ila 8 milyar arasindaydi.
Anti-Haydar Bey’in yazdiklarina gelince, önce uslüp, nezaketi elden birakmaya gerek yok, kisisel hücumlar tartisma ortamina zarar verir.
Gelelim ABD’nin sonuna… Vietnam’dan sonra ABD silindi mi haritadan? Evet yiprandi ama bunu asti. Demek ki Irak savasi ABD’yi yok edecek diye iddialarda bulunmak biraz zayif kaliyor.
Ortalama ABD’li zararli çikti bu savastan, öldü, hastahanesiz, okulsuz kaldi. Ama ABD sirketleri (Haliburton gibi) parayi kirdi. Daha önce de dedigimiz gibi bir tek ABD yok. Hayali bir ABD’ye düsman olmak yerine ABD, Türkiye ve AB ülkelerinde savastan rant yiyenlere karsi mücadele edersek ABD’lier de bizim saflarimiza katilir.
Akli olan için bunda isaret çoktur 🙂
Yazan:Haydar Tarih: Ağu 18, 2007 | Reply
8 Milyar konusuna aciklik getiren Suat Bey ve Mehmet Beye tesukkurler.
***
6 yasindayken oglum bahceye fare kapani kurup kus avlamaya calismis, kurarken becerememis elini kaptirmis… agliyor. Durumu anlayinca “Bush gibi yapmissin kerata” diyerekten gulmustum.
O fare kapani oglumun bilemedin yarim saat acisina sebep oldu. Heyhat, kapana yakalanan bir kus olsaydi vay haline!
Irak batakligida ayni kurgu. ABD nin ekonomik ve propaganda gucu o denli yuksekki Iraktaki en kotu ihtimal dahi “biraz caninin yanmasina” sebep olur. Ama nazik ekonomileri ve nazik ic dengeleri olan bolge ulkelerinin bu hengameyi atlatmasi hicte kolay olmaz.
***
Tekrar Arif beyin yazisinin son paragrafina donersek; AB semsiyesi ve demokrasiyi icine sindirmis olan Turkiye bolgede en karli… yada bu durumda en az zararli cikani olacaktir.
Yazan:Talha Can Tarih: Ağu 18, 2007 | Reply
ABD hakkındaki yorumlara ucundan değinmek istiyorum, gülü seven dikenine katlanır, Hydar Bey’in benzetmesiyle ABD parmağını sıkıştırmıltır ama kuşu da yakalamıştır hani. İşe girişildiği gibi bitirilebileceği söylenemez. Umduğunu bulamadı ABD. En basit örneğiyle ABD’yi Afganistan’a, Irak’a sürükleyen Francis Fukuyama’nın dönekliğini verebiliriz (dönek derken aşağılamak anlamında söylemiyorum, Amerikalılar böyle diyor)
Türkiye’nin konumu itibariyle üstleneceği tutum çok önemli, içte güvenini, demokrasisini sağlamlaştırmış, dışta dik durabilen bir Türkiye bölgenin en karlı, güçlü ve sorumlu devleti haline gelecektir.