RSS Feed for This Post

“Türkiye’nin Hürriyet Gazetesi Sorunu”

aa_hurriyet.gifEpey önce “Kartel Medyasının Ramazan Yalanları” başlıklı bir yazı yazmış, Doğan Grubu medyasının yalan haberlerini konu etmiştim.

İnternethaber sitesinden Günsel Günhan’da, “Türkiye’nin “HÜRRİYET Gazetesi sorunu ve örnek 15 YALAN” başlıklı bir yazı yazmış ve Hürriyet gazetesinin 15 örnek yalanını sıralamış.

Yalan haberlerin amacını biliyoruz: Manipulasyon yapmak. Manipulasyon sadece yalan haberle de yapılmaz, şurada da görüleceği gibi bunun pekçok yolu var.

Böyle alenen yalanlarla karşılaşınca bazılarımız “pes” deyip şaşırabilir. “Mahcup olmaktan korkmaz mı bunlar, utanmazlar mı ortaya yalan çıkınca?” şeklinde düşünmemek mümkün değil elbette.

Fakat amaç manipulasyon olunca utanma duygusu da önemsenmiyor. Günsel Günhan şöyle yazmış:

Yalan, muhataba yapılabilecek en büyük saygısızlık. Hürriyet, okuruna bunu sık sık yapıyor. Çoğu haberin yalanlığı en geç bir gün sonra anlaşılıyor. Sağ kesimin gazeteleri (Zaman, Yeni Şafak, Vakit…) Hürriyet’in yalanlarını araştırıp hemen açığa çıkarıyorlar.

Fakat yalanları kim öğreniyor? Kimi zaman o yalandan habersiz muhafazakâr kesimin okuyucuları.

Yalanı fark etmeyen kesim Hürriyet okurları.

Yani internetle yakın bağı olmayan, her iki kesimden de yayın (Gazete-TV) takip etmeyen hedef kitle zokayı yutmuş oluyor. Bu yüzden de benzeri formlarda yalanlar sürekli devam ettiriliyor.

Günsel Günhan örnekleri şöyle sıralamış:

YALAN 1: Amasya Kız Meslek Lisesi’nde okulun pansiyonunda kalan 4 öğrenci dini baskı gördüklerini için bu okuldan ayrıldılar.

Doğrusu: H.D., G.D., Ş.Ç. ve Ş.D. isimli öğrencilerin 3’ü hiç pansiyonda kalmamış. Diğeri ise 1 hafta pansiyonda kaldıktan sonra köyüne yakın diye başka bir liseye kaydını yaptırmış.

Dini baskı gördükleri iddia edilen. H.D., G.D., Ş.Ç bir yakınlarının yanında kalmışlar ve bu yakınlarının iş sebebiyle Turhal’a taşınması sebebiyle okuldan nakillerini almışlar. Ayrıca haberin aksine hiçbir öğrenci yakınının resmi bir makama şikâyeti olmamış.

YALAN 2: Isparta’da bir öğretmen, öğrencilerine “Atatürk resimli tişört” giydirdi diye soruşturma açıldı.

Doğrusu: Soruşturma; öğretmenin, öğrencileri yönetmeliğe aykırı şekilde okul idaresinden izinsiz olarak şehir dışına Cumhuriyet mitingine götürdüğü için açılmış.

YALAN 3: Abdullah Gül’ün kızının düğününün yapıldığı kongre salonu için “3 bin davetliyi Allah korudu” manşeti yapıldı. Haberde, “düğünün” yapıldığı Kongre ve Gösteri Merkezi’nin taşıyıcı sistemlerinin her an çökebileceği ve Gül’ün binlerce kişinin hayatını tehlikeye attığı da öne sürüldü…

Doğrusu: Yetkililer salonun sağlam olduğunu ve uzun yıllar herhangi bir tehlike söz konusu olmadığını belirttiler. Ayrıca 27 Mayıs 2005 tarihinde aynı salonda düzenlenen geceye Doğan Holding’in 4500 çalışanı ve yakınlarının katıldığı ve “Ney Flames of Passion”ı izledikleri ortaya çıktı.

YALAN 4: AK Partili Kocaeli Milletvekili Muzaffer Baştopçu 29 Ekim kutlamalarına, eşsiz davet edildiği halde, başörtülü eşiyle gelerek kriz çıkardı.

Doğrusu: Hürriyet’in kriz umudu, milletvekilinin eşli davetiyesini basına faks etmesiyle boşa çıktı.

YALAN 5: Cumhurbaşkanı Gül, Çankaya Köşkü’nde verdiği, sivil toplum kuruluşlarının temsilcilerini de davet ettiği resepsiyona, cumhuriyet mitinglerini düzenleyen derneklerin yöneticilerini davet etmedi.

Doğrusu: İddialar Kanal D’nin canlı yayınında yalanlandı ve Başdanışman Sever, Atatürkçü Düşünce Derneği Genel Başkanı Şener Eruygur’a 5 Eylül günü için, Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Genel Başkanı Prof. Dr. Türkan Saylan’a ise 7 Eylül günü için davetiye gönderildiğini söyledi. Kanal Türk Ankara Temsilcisi Hulki Cevizoğlu’na da davetiye gönderildiği ortaya çıktı.

YALAN 6: İftar vaktinde Başbakanlık korumaları yerinde yok. Manşet: “İftar Vaktinde Allah’a Emanet”

Doğrusu: Olay, başbakanlık güvenlik kameraları görüntüleriyle saniye saniye yalanladı.

YALAN 7: “Olmaz” denilen imamı müdür yaptılar, başlığıyla “Zonguldak’ta 10 yıldır imamlık yapan 34 yaşındaki Selahattin Çolak, Sağlık Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü’nün olumsuz görüş bildirmesine rağmen, aynı bakanlık tarafından Zonguldak İl Sağlık Müdür Yardımcısı olarak atandı.”

Doğrusu: Selahattin Çolak’ın, Zonguldak İl Sağlık Müdürlüğü emrinde memur kadrosunda 31.08.1993 tarihinden beri görev yaptığı ve imamlık yapmadığı tekzip edildi ve ortaya çıktı.

YALAN 8: Manşet: “Ağustos Böceği ile Karınca”. Melih Gökçek, Ankara’yı susuz bıraktı. DSP’li Eskişehir belediye başkanı Yılmaz Büyükerşen ise çok çalıştı Eskişehir’e baraj yaptı.

Doğrusu: Büyükerşen, baraj değil gölet yapmış. Ayrıca gölet, kano yarışları için yapılmış ve Eskişehir’e su falan verdiği yok. Su verse bile Eskişehir’in yalnızca 29 günlük su ihtiyacını karşılıyor.(Belediyenin kendi beyanı)

YALAN 9: “Töreden kaçtı” ve “Üvey oğlu tecavüz etti” “Sus öldürürüz! dediler” başlıklı bir manşet haber.

Doğrusu: Hürriyet’te yayınlana tekzip:”Haberde anlatılan olayların hiçbiri gerçekleşmemiş, Fadime Sarıtaş’a yönelik maddi, psikolojik veya cinsel bir baskı uygulanmamıştır.”

YILIN YALANI 10: “Konya’da kadın uzman, testis ultrasonu çekmedi”

Uğur Dündar – Mine Özbek imzalı haberde, çoban A.G. testislerinde şiddetli ağrı ve şişlik şikayetiyle Konya Numune Hastanesi’ne gitti. Acilen ultrasona gönderildi.

Tesettürlü kadın radyoloji uzmanı geri çevirdi. Ertesi gün yine ultrason çektirmeye gönderildi. Görevli olan ikinci tesettürlü kadın doktor da geri çevirdi. Başhekimlik devreye girdi. Hemen ameliyata alınan genç, bir testisini kaybetti.

Doğrusu: Olay tamamen yalan. Genel Yayın Yönetmeni Ertuğrul Özkök, uzun bir süre özür dilemeyi geciktirdi. Haftalar sonra haberin yalan olduğunu beyan edip köşe yazısında iki kadın görevliden özür diledi.(Bu arada milyonlarca Hürriyet okuruna, bir kere daha türbanlı kadınlara nefret pompalandı. Milyonlarca Hürriyet okuru olayın aslını tabi ki öğrenemedi.)

YALAN 11: “Üfürükçü hocanın sözüne kandı, katliam yaptı” Haberde Akın K.’nın üfürükçü hoca ile görüşmek için Muğla’ya gittiği ve üfürükçü hocanın talimatı ile dayısını öldürdüğü iddia ediliyor.

Doğrusu: Cinayetin zanlısı olan ve intihar ettiği için yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren Akın K.’nın haberlerin aksine Muğla’ya yalnızca hastaneye gittiği tanıklarca ifade edildi.

YALAN 12: “Çukurova Grubu”nun Digiturk’te vergi usulsüzlüğü yaptığının kesinleştiğini ve grubun 300 milyon YTL ceza ödeyeceği” haberi yapıldı.

Doğrusu: DIGITURK, haberdeki iddiaları yalanladı. Haberlerin Aydın Doğan’ın Türkcell, digitürk ve Futbol Federasyonu Süper Lig Yayın Hakları konularındaki hıncı ve hırsı dolayısıyla yapıldığı açığa çıktı.

YALAN 13: Fatih Çekirge sürmanşetten ‘Arka kapıdan gelen ziyaretçi’ başlıklı haberde başörtülü olan Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünisa Gül’ün GATA’ya ‘arka kapıdan’ ve ‘özel izinle’ eşini ziyaret edebildiği iddia edildi.

Doğrusu: Dışişleri Basın Sözcüsü Namık Tan, Dışişleri Bakanı Abdullah Gül’ün eşi Hayrünnisa Gül’ün hastaneye ‘arka kapıdan’ alındığı yönündeki haberin doğru olmadığını ve Gül’e yattıkları andan taburcu edilmelerine kadar geçen tedavi süresi boyunca Hayrunnisa Hanım’ın refakat ettiğini ve hastaneye ‘arka kapıdan’ alınmalarının söz konusu olmadığını açıkladı.

İki numune de zararsız(!) spor asparagası…

YALAN 14: Beşiktaş kampını ziyaret eden Gheorghe Hagi, Antrenör Mircea Lucescu ile hasret giderdi. Yönetici Yıldırım Demirören, Ahmet Kavalcı ve Hüseyin Mican’la sohbet eden Hagi, Lucescu’nun dünyanın en büyük antrenörü olduğunu özellikle belirtti. Sergen için ‘Kralım benim…’ diyen Hagi şunları söyledi; Sergen geçen yıl attığı gollerle Galatasaray’ı şampiyon yaptı. Bu yıl da Beşiktaş’ı şampiyon yapacaktır…

Doğrusu: Gheorghe Hagi bu haberin yapıldığı tarihte Bosna Hersek-Romanya maçını izlemek için Sarejova’da bulunuyor. Tamamen masabaşı.(Kazım Kanat)

YALAN 15: G.Saraylı bir taraftar kendi kurduğu msbnews adlı sitede “Ronaldinho Fener’e geliyor” diye bir balon haber yaptı. Hürriyet bunu “Ronaldinho Fener’de” spor manşetiyle duyurdu: Habere göre, F.Bahçe, Ronaldinho’ya 56 milyon Euro önermişti. Barcelona Başkanı da transferi doğrulamıştı.

Doğrusu: Takvim gazetesi, yalanı manşet yaparak Hürriyet’le dalga geçti: “Asparagası fena yediler.”

***

İşin garibi son iki yalan spor servisinin elinden çıkmış. Bunu nasıl yorumlayabiliriz?

Galiba Hürriyet gazetesinde, “yalan haber yapmak” bir hastalık halini almış ve bulaşıcı özellikler arzediyor, servis serivis geziyor.

Günseli Günhan yazısını şu satırlarla bitirmiş, kesinlikle katılıyorum:

Hürriyet, yalan haberleriyle, cuma namazında Ümraniye’de dükkânların kapandığını e-mailden öğrenip inanan, öyle sanan ve okurlara paranoya üreten Bekir Coşkun gibi bağnaz ve sabit zihinli “bazı yazarlarıyla” “statiko ve egemen güçler iktidarı” için kendini paralayan yayın politikasıyla kim ne derse desin Türkiye’nin en büyük sorunudur.

Nasıl olacağını bilmiyorum ama ülke olarak bu sorundan biran önce kurtulmamız gerek..

 

 Derin İnsan 

 “Düşümde bir kelebektim. Artık bilmiyorum ne olduğumu. Kelebek  düşü görmüş olan bir insan mıyım yoksa insan olduğunu düşleyen bir kelebek mi?” (Zhuangzi, M.Ö. 4.yy)

“Ben” kimdir? İnsan nedir? Hakikat’in ne tarafındayız? Hiç bir şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde nasıl bilebiliriz bunu? Zekâ, mantık ve bilim… Bunlar Hakikat ile aramıza bir duvar örmüş olabilir mi? Freud, Camus, Heidegger, Kierkegaard, Pascal, Bergson, Kant, Nietzsche, Sartre ve Russel’ın yanında Mesnevî’den, Mişkat-ül Envar’dan,  Makasıt-ül Felasife’den, Füsus’tan ilham alındı. Hiç bir öğretiye sırt çevrilmedi. Aşık Veysel, Alfred Hitchcock, Maupassant, Hesse, Shyamalan, Arendth, Hume, Dastour, Cyrulnik, Sibony, Zarifian ve daha niceleri parmak izlerini bıraktılar kitabımıza. Buradan indirebilirsiniz. 

   Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları

Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne  kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor.  Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.

 Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Amerika Tedavi Edilebilir mi?

 Amerikalılar neden bu kadar gaddar? Dünyanın geri kalan kısmında yaşayan insanlara karşı niçin bu denli acımasız?
 Bayrak yakmanın ve Amerikan/İsrail mallarını protesto etmenin dışında bir şeyler yapmak gerektiğini düşünenler için yapılmış bu çalışmayı ilginize sunuyoruz. ABD desteği son bulmadan Ortadoğu’nun psikopatı İsrail’in saldırganlığı bitmeyecek ve Ortadoğu’ya huzur gelmeyecek gibi görünüyor. Vietnam’da ve Latin Amerika’da yaşanan katliamlar Ortadoğu’da devam ediyor.

 Müslüman’ın Zaman’la imtihanı

Sunuş: Müslümanlar dünyanın toplam nüfusunun %20’sini teşkil ediyorlar ama gerçek anlamda bir birlik yok. Askerî  tehditler karşısında birleşmek şöyle dursun birbiriyle savaş halinde olan Müslüman ülkeler var. Dünya ekonomisinin sadece %2-%3′lük bir kısmını üretebilen İslâm ülkeleri Avrupa Birliği gibi tek bir devlet olsalardı Gayrı Safi Millî Hasıla bakımından SADECE Almanya kadar bir ekonomik güç oluşturacaklardı. Bu bölünmüşlüğü ve en sonda, en altta kalmayı tevekkülle(!) kabul etmenin bedeli çok ağır: Bosna’da, Filistin’de, Çeçenistan’da, Doğu Türkistan’da ve daha bir çok yerde zulüm kol geziyor. Müslümanlar ağır bir imtihan geçiyorlar. Yaşamlarını şekillendiren şeylerle ilişkilerini gözden geçirmekle başlıyor bu imtihan. Teknolojiyle, lüks tüketimle, savaşla, kapitalizmle, demokrasiyle , “ötekiler” ile ve İslâm ile olan ilişkilerini daha sağlıklı bir zemine oturtabilecekler mi? Müslüman’ın Zaman’la imtihanı adındaki 204 sayfalık bu kitap işte bütün bu konuları sorgulayan ve çözümler öneren makalelerden oluşuyor.

 Bir pozitivizm eleştirisi

Hayatta en kötü mürşit ilim ve fen olmasın sakın? Eğer Atatürk bir kaç yıl daha yaşasaydı o meşhur sözünü geri alır mıydı acaba?… Ateşi keşfetmeden önceki insanlık ile bugünkü “uygarlığımızı”  karşılaştırdığımızda hiç  yol almadığımız söylenebilir. Bundan 200 bin yıl önce komşusunun yiyeceğini çalmak için başına taşla vuran neandertal insani ile 2003 yılında Irak in petrolünü çalmak için bir milyon ıraklı sivili öldüren (veya buna seyirci kalan) homo economicus ayni uygarlık seviyesinde. Aralarındaki tek fark kullandıkları silahların teknolojik üstünlüğü.  Teknoloji ve bu teknolojinin uygulanmasını mümkün kılan bilimsel buluşlar sıradan insanlar kadar bilim adamlarının da gözlerini kamaştırdı. Bugün karşımıza kâh bilimci (scientist), kâh deneyci (ampirist) olarak  çıkan ahlâkî-felsefî bir duruş var. Bu duruş eğitim sistemimize ve resmî ideolojimize öyle derinden işlemiş ki sorgulanması dahi çok sayıda insanı öfkelendirebiliyor, rejimin savunma mekanizmalarını harekete geçirebiliyor.  Bilim ve teknolojinin insanlığa otomatik olarak barış getireceğinden şüphe etmek neredeyse bir suç. Buna cüret edenler gericilikle, bağnazlıkla suçlanabiliyor.  Pozitivizm ve “modern” yaşam üzerine yazılmış makalelerimizin bir derlemesini 75 sayfalık bir kitap halinde sunuyoruz. PDF formatındaki bu kitabı buradan indirebilirsiniz.  

Trackback URL

  1. 35 Yorum

  2. Yazan:fuatogl Tarih: Ara 8, 2007 | Reply

    Suat bey, bir mizah yayınını bu şekilde eleştirmek insafsızlık. Zaten topu topu 3-4 tane var, hiç mi eğlenmeyelim yani 🙂

  3. Yazan:Balbazar Tarih: Ara 8, 2007 | Reply

    Hepsi iyi güzel de…

    Amasya meselesi de, arada kaynamak şöyle dursun, yalan haberlerin arasında birinci sırada kendine yer edinmiş ya.

    Cemaat paklayacağız yine.

    Bunların hergün, her zaman, her yerde yaşandığını kendi tecrübemden bilmesem, ben de inanacağım.

    Amasya’daki olayın özelinde ne olduğunu bilmek zor, ciddi bir siyasi örtbas kokusu var, özellikle Zaman’ın konu hakkındaki tavrı ciddi ölçüde rahatsız edici.

    Bunlar sonuçta 20 yıldır yaşanıyor. Ve ortaya çıkmaya “cesaret etmiş” bir olayı “yalan haber” nidalarıyla bastırmak, konuşmaya kalkanı hem medya gücü, hem siyasi güçle sindirmeye, korkutmaya çalışmak bu tavrın artarak devam etmeye, hatta kendini norm olarak sunmaya niyetli olduğunu ortaya koyuyor. Derin Düşünce’de bugün yayınlanan Bülent Keskin imzalı yazıdan da bu anlaşılıyor.

    Çocukları çocuklara baskı yapmaya teşvik eden zihniyet kökten değişmeli.

    Yoksa, Hürriyet tek tek ortaya çıkan olayları kendine çıkar, manipülasyon malzemesi yapmaya, berikiler de, yalan, komplo, münferit diye cemaatlerini savunmaya devam ederler.

    Olan eğitim hakkı ellerinden alınan çocuklara olur.

    Not: Laf aramızda, İnternet Haber de, gerek haberleri sunuş biçimi, gerekse muhteşem okur yorumlarıyla, Hürriyet’in Vakit gazetesiyle soslanmış halinden başka birşey değil.

  4. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 8, 2007 | Reply

    @Fuat bey,

    Haklısınız.

    Ama bu gazeteyi takip eden yarım milyon insan var ve çok büyük çoğunlu bu haberlerin doğruluğuna “inandırılıyor”.

    @Sevgili Balbazar,

    Yiğidi öldür ama hakkını da yeme, yalan iftira, çarpıtma, masa başı düzmece haber vs. de, özelde Hürriyet Gazetesinin, genelde Doğan Medya Grubunun eline kim su dökebilir?

    Kim en büyük kitleye hitap ediyor, kimin manipulasyonu nasıl büyük bir yönlendirme yapıyor, ciddi sorun budur.

  5. Yazan:Balbazar Tarih: Ara 9, 2007 | Reply

    Hürriyet’in internet sitesindeki yorumları okuyunca etkinin büyüklüğü daha iyi görülüyor.

    Herkesin etki alanı ve bu alanın büyüklüğü farklı elbette.

    Ama sorunumuzun sadece Hürriyet olduğunu düşünmüyorum. Medya manipülasyonu bütün dünyada var olan birşey ama, ben hiçbir ülkede gazetelerin okuyucuyu gaza getirme konusunda bu kadar arsız davranmasının norm haline geldiğini görmedim.

  6. Yazan:Balbazar Tarih: Ara 9, 2007 | Reply

    Hürriyet’in internet sitesindeki yorumları okuyunca etkinin büyüklüğü daha iyi görülüyor. Herkesin etki alanı ve bu alanın büyüklüğü farklı elbette.

    Medya manipülasyonu bütün dünyada var olan birşey ama, ben hiçbir ülkede gazetelerin okuyucuyu gaza getirme konusunda bu kadar arsız davrandığını, yorumlu haber vermenin böylesine norm haline geldiğini görmedim.

    Bunu sadece Hürriyet yapmıyor, bütün ideolojilerin, bütün çıkar gruplarının yayın organları yapıyor. Hürriyet’in farkı, kendini çıkar gruplarının üstünde görmesi, hepsiyle ilişki içinde olması.

    Sonuçta, Hürriyet sorununu çözmek, medya sorunumuzu çözmeyecek, bu medya azgınlığına ortam hazırlayan gazlılık, kinlilik, yüzeysellik, toplumsal sorunlarımız.

    Hürriyet’in en azından görece “tarafsız” olduğunu düşünüyorum. Çıkarlarının gerektirdiğince herkesten yana tavır alabiliyorlar çünkü 🙂

  7. Yazan:blue Tarih: Ara 9, 2007 | Reply

    Vallahi bu haberlerin yalan olduğunu yeni öğrendim. Bir-ikisini biliyordum ama birçoğunu doğru zannediyordum doğrusu:) Bence sorun hürriyet gazetesi değil, gazete okurları. Okurların bu yalanlara tepki göstermesi gerekiyor. Çünkü resmen “salak” yerine konuluyorlar, gaza getiriliyorlar, alet oluyorlar. Eğer benim gibi bunların yalan olduğunu bilmiyorlarsa diyeceğim yok, ama biliyor da tepki göstermiyorlarsa bu “biz salağız, bizi kandırın, hoşumuza gidiyor..” mesajını veriyor. Cumhuriyet mitinglerindeki gaza getirilmiş kalabalığı düşününce millet olarak da gaza gelmeye müsait bir yapıda olduğumuz ortada. Gazetenin de derdi tiraj… çok satmak için yeterli malzemesi varken bunu değerlendirecek tabi. Aynı şeyi bazen Zaman da yapıyor ama Hürriyet’in yanında çok masum kalır. Dünyada da bu tip gazeteler var ama hiçbir yerde en çok satan gazete konumunda değiller.
    Tabi seri ilanlar ve İK eklerinin de tirajda büyük katkısı var.

  8. Yazan:abdullah Tarih: Ara 9, 2007 | Reply

    Hem gazeteye para verip hemde kızıyorsak daha çok yalan haber duyarız.Böyle olmasa ertuğrul gazeteyi nasıl pazarlayacak…..

  9. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 10, 2007 | Reply

    Biraz da Zaman incileri:))

    -Yolcu otobüsü yandı bir tek Kuran yanmadı
    -Kuraklığın sebebi küresel ısınma değil günahlarımız
    -Dünyayı yahudiler yönetiyor
    -Türkan Saylan İslam’a hakaret etti
    -Cumhuriyet mitinglerinde insanlar fenalık geçirip ayılıp bayıldı

    Yorumları siz tahmin edin artık:)

  10. Yazan:muharrem yar Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @snowqueen,
    Daha da zaman incileri:

    1-cami tuvaletine gitti olmekten kurtuldu
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=539333

    2-Grev furyasi ekonomiyi tehdit ediyor
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=550674

    3-http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=548640&1
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=550674

    ahmet necdet sezere sehit cenazesi sirasinda yalnizca `1 (bir) kisi`nin gosterdigi tepkiyi mal bulmuş magribi gibi sayfalarina halkin necdet sezere tepkisi “şehit cenazesinde cumhurbaşkanı’na ‘af’ protestosu: ahmet necdet sezer nerede?” gibi provakatif bir baslikla taşıyıp bi kac gun sonra bulent arinca olan tepkiyi ise “sehit üzerinden siyaset cok cirkin” gibi naif bir baslikla okurlarina duyurmasi
    ve bilumum Ahmet Necdet sezer ramazanda su icti, yahudilerin bayramini kutladi, pkk teroristlerini affetti (sanki bunlari onaylayip gonderen saglik bakanligi degil), ikinci siradaki adayi secti tadinda tamamen yanli cimbizla ayiklanmis haberler.

    4-Önce Apo posterli konserde sonra Cumhuriyet mitinginde
    5-DTPliler turkan saylan’a sahip cikti./
    Türkan Saylan kendini ele verdi!
    Turkan Saylan misyonermis.
    Turkan Saylan namaz dusmani.
    serisi…
    (Not: Ne zaman turkan saylan hakkinda bir haber ciksa en hastalikli bir fotosu bulunur ki altina da kadinin suratina seytan inmis yorumlari yazilabilsin.)

    Cumhuriyet mitinglerinin düzenleyicilerinden Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği Başkanı (ÇYDD) Başkanı Türkan Saylan’a ‘terör örgütü uzantısı’ olarak suçlanan DTP’den *ilginç* bir destek geldi.

    6-*BUTUN* Müslüman kadinlarin basini orttugunu bilmenin güzelliğini yaşıyoruz

    7-Bilim adamlarından evrime büyük darbe

    8-Avrupa’da ölümlerin *başlıca* sebebi alkol

    9-abd kiz-erkek ayri egitimi tesvik ediyor’.

    Altinda da yapilan kimi arastirmalarda ve bunlarin sonuclarindan ve bunlara gore orta ogrenimde karma egitimin zararlarindan soz ediliyor, kiz-erkek ayri okuyunca daha basarili olunuyormus. altinda da bir suru neredeyse haberi ayakta alkislayacak okuyucu yorumu “bizim laikciler bunu gorse cildirir’ tadinda bir fikir birligi etrafinda yazmislar.

    hayatta tek amaciniz yuksek not ortalamasi midir? bir insanin saglikli yetismesi icin saglikli bir ortamda buyumesi, kizli erkekli sosyallesmesi, dunyayi oyle bir pencereden gormesi, karsi cinsi gorunce yabanillasmamasi, urkmemesi, saldirganlasmamasi gerekmez mi?

    10-Cumhuriyet mitingleri sirasinda katilimci sayisini israrla az gosterme cabalari. Istanbul(180000), Izmir (100000).
    11-Yusuf Halacoglu her aciklamasini buyuk punto vermesi.

  11. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Snowqueen,

    Biraz da Zaman incileri:))

    Bakalım.

    -Yolcu otobüsü yandı bir tek Kuran yanmadı.

    Çağrıştırdığı anlam hoşunuza gitmeyebilir, benim de gitmiyor bu şekilde anlam yüklenmesine.. Ama olay doğru. Yalan mı?

    -Kuraklığın sebebi küresel ısınma değil günahlarımız

    Aşkın metafizik boyut bakımından çok tartışlılabilir. Kaldı ki bu bir “haber” değil, “yorum”. Yukarıda Hürriyet incilerinden hangisi yorum?

    -Dünyayı yahudiler yönetiyor

    Dinlerarası diyalog için bu kadar uğraşan FG grubunun bunu söyleyeceğini sanmıyorum. Link alalım?

    -Türkan Saylan İslam’a hakaret etti

    Doğru. Etti.

    -Cumhuriyet mitinglerinde insanlar fenalık geçirip ayılıp bayıldı

    Evet, bayılanlar oldu. Bu da doğru.

    ***

    Şimdi kafam karıştı, siz bunları niçin vermiştiniz, yukarıdaki masa başında hazırlana düzmece sahtekarlıklarla kıyaslamak için mi?

    İnsan kendini bu kadar komik duruma düşürmez ki? Bu kadar önyargı için at gözlüğü yetmez, burka giymek gerekir.

    Vallahi şu düştüğünüz duruma üzülüyorum. Eğer gerçekten samimi olarak bunlarla kendinizi avutuyor, bir mutekabiliyet buluyorsanız çok yazık.

    Bula bula bunları mı buldunuz?

  12. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Muharrem Yar
    Not: Ne zaman turkan saylan hakkinda bir haber ciksa en hastalikli bir fotosu bulunur ki altina da kadinin suratina seytan inmis yorumlari yazilabilsin.

    Aynen öyle. Allahı inkar eden kafir görüntüsü verilecek ya.

    Bir ek daha,
    -roj tv’ye çıkan cumhuriyet gazetesi yazarına, cumhuriyet gazetesi okurları sahip çıktı.

    -Kuraklığın sebebi küresel ısınma değil günahlarımız

    Aşkın metafizik boyut bakımından çok tartışlılabilir. Kaldı ki bu bir “haber” değil, “yorum”. Yukarıda Hürriyet incilerinden hangisi yorum?

    buyrun siz tartışın. Bekir Coşkun da yorum yapıyor diyebiliriz değil mi?

    -Dünyayı yahudiler yönetiyor
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=601414

    -Türkan Saylan, İslam’a hakaret etti?
    ‘Din dersi, ders dışı günlerde okullarda verilmeli. Böylece derse katılmayanların damgallanması engellenir’
    hakaret dediğiniz bu mu?

    -Cumhuriyet mitinglerinde insanlar fenalık geçirip ayılıp bayıldı

    Cumhuriyet mitingleriyle ilgili fotoğraf koyarken elinde tansiyon aletiyle kendinden geçmiş birini kullanmak nasıl bir haberciliktir?
    Ayrıca sayı sayısında yaptıkları oynamalar da çok ciddiyetsizceydi.

  13. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Snowqueen,

    Buyrun siz tartışın. Bekir Coşkun da yorum yapıyor diyebiliriz değil mi?

    Tabi diyebiliriz. Ama yukarıdaki Hürriyet gazetesi sahtekarlıklarının hangisi köşe yazısı? Buradaki “yalan ve sahtekarlıklar” köşe yazılarından değil haberlerden oluşuyor. Dolayısı ile “Kuraklığın sebebi küresel ısınma değil günahlarımız” diyen bir zaman yazarının/Hocanın vs.nin sözü bir haber değil yorumdur. Hürriyetin yaptıkları ise yalan haber yani sahtekarlık.

    -Dünyayı yahudiler yönetiyor
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=601414

    Galiba Hürriyet’in sahtekarlığı onu mukabele edeceğim derken size de bulaştı. Orada “Dünyayı yahudiler yönetiyor” demiyor “Dünyaya yön verenlerin yarısından fazlası Yahudi” diyor. Ayıp yahu burada gözümüzün önünde bari bunu yapmayın. Ayrıca haberin içeriğine baktığımızda da “yalan ya da sahtekarlık” yok.

    ‘Din dersi, ders dışı günlerde okullarda verilmeli. Böylece derse katılmayanların damgallanması engellenir’
    hakaret dediğiniz bu mu?

    Hayır bu değil. Şu:

    “Çocukların namaz kılmasını değil, bale yapmasını istediklerini dile getiren Saylan, şunları söyledi: “Türkiye’nin bölünmesine, ırkçılığa yönelmesine, binlerce yıl öncesinin Arap ve İran âdetlerinin gelmesine karşıyız. Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil bale yapmasını istiyoruz. İnancın insanların iç dünyasında saklı olmasını istiyoruz.”

    Konuşmasında Gençlik Korosu’nu yöneten müzisyenin isminin Muhammed olmasından yakınan Saylan, “Gençlik Orkestrası’nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi?” yorumunu yaptı.”

    Ok?

    Cumhuriyet mitingleriyle ilgili fotoğraf koyarken elinde tansiyon aletiyle kendinden geçmiş birini kullanmak nasıl bir haberciliktir?

    Haber değieri olan birşey. İnsanlar bayılmışlar ve bunu göstermiş. Yalan mı, masa başı mı, düzmece mi?

    İnandığınız en büyük değer aşkına, şu kıyasladığınız şeylere bakın, yukarıdaki masa başında uydurulmuş, başından sonuna kadar uydurma, senaryo olan haberler ile bunlar bir mi?

    Bula bula bunları mı buldunuz? M.Yar’ın yazdıkları da aynı şeyler. Hepsini de açıkladım, ucundan kıyısından benzerlik yok; ne kategorik olarak ne de içerik olarak..

    Bakın, burayı Hürriyet Gazetesi yorumcularının kapasitesindeki insanlar okumuyor, bence mahzuru yok da kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz.

    Herşeye at gözlüğü ile bakmak zorunda değilsiniz, yanlışa yanlış deyin. Balbazar’a bakın mesela, ondan da mı örnek almıyorsunuz? Hayret yahu, kendi kendini rezil etmeye ne meraklı yorumcular varmış.. Tutmayayım siz devam edin..

  14. Yazan:muharrem yar Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    suat bey,
    Bu kadar avukatliga gerek yoktu sonucta bu site zamandan bagimsiz. bence Zaman gazetesine objektif bakamiyorsunuz. En az hurriyet kadar bir manipulasyon ve beyin yikama var ortada. Benim verdigim ornekler de bunu gosteriyor ki bir kismi da dupeduz kotu niyetli ve yalan. Ben hurriyet gazetesinin haberciligini kesinlikle takdir etmiyorum. Gozumde zamanin hurriyetden pek bir farki yok. Kim oldugu belirsiz birisine surekli ovguler duzen, onu yerlere goklere sigdiramayan (ki bu insanin dedigi sacmaliklar ortadayken) bir seye de gazete demem mumkun degil, bu seyde baska degerli insanlar yazsa da. Acaba onlar bu zatin herhangi bir gerici demecini (snowqueenin verdigi turden) elestirebilirler mi? hic sanmiyorum. Zaman olsa olsa bir cemaatin propaganda ve ic haberlesme araci kesinlikle bir gazete degil. Kusura bakmayin.
    muharrem.

  15. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Suat Demren

    Yukarıda manipulasyondan bahsediliyor değil mi?
    ‘kuraklığın sebebi küresel ısınma değil günahlarımız’ (bütünüyle yazı) bir manipulasyon hatta sahtekarlık dersem yanlış bulmaya hakkınız var mı? haber/yorum ayrımını bundan sonra Bekir Coşkun için de yaparsınız.

    Orada “Dünyayı yahudiler yönetiyor” demiyor “Dünyaya yön verenlerin yarısından fazlası Yahudi” diyor. Ayıp yahu burada gözümüzün önünde bari bunu yapmayın. Ayrıca haberin içeriğine baktığımızda da “yalan ya da sahtekarlık” yok.

    Suat Bey karşınızda çocuk yok, Dünyaya yön verenlerin/yönetenlerin/
    lafını geçirenler yahudi manasının nereye gittiğini ikimizde biliyoruz.
    Temize çıkarmak için siyah değil kara dedin yapmayın bana.

    Çocukların namaz kılmasını değil, bale yapmasını istediklerini dile getiren Saylan, şunları söyledi: “Türkiye’nin bölünmesine, ırkçılığa yönelmesine, binlerce yıl öncesinin Arap ve İran âdetlerinin gelmesine karşıyız. Çocuklarımızın sıra üstünde namaz kılmasını değil bale yapmasını istiyoruz. İnancın insanların iç dünyasında saklı olmasını istiyoruz.”

    Konuşmasında Gençlik Korosu’nu yöneten müzisyenin isminin Muhammed olmasından yakınan Saylan, “Gençlik Orkestrası’nı yaratan ve yöneten arkadaşımızın ismi Muhammed. Düşünebiliyor musunuz buradaki ironiyi?” yorumunu yaptı.”

    Bu da tam niyet okuma. Ortada sığ fikirler var, bu sığ fikirler üzerinden ‘manipulasyon’ niteliğinde niyet okumalar yapılıyor.
    Başka biri de bu yazıyı başka bir yere çekip ‘evet, inanç insanın iç dünyasında saklı olmalı, ırkçılık, binyıl öncesinin adetleri toplumsal yaşama hakim olmamalı” diyebilir. Cımbızcılık sağolsun.

    Cumhuriyet mitingleriyle ilgili fotoğraf koyarken elinde tansiyon aletiyle kendinden geçmiş birini kullanmak nasıl bir haberciliktir?

    Haber değieri olan birşey. İnsanlar bayılmışlar ve bunu göstermiş. Yalan mı, masa başı mı, düzmece mi?

    Haber çarpıtmaktan bahsediyorduk değil mi?

    Papa uçaktan indiğinde ‘genelevleri de ziyaret edecekmisiniz?’ diye sormuşlar adam ‘iyi de burada genel ev mi var?’ diye sormuş.
    Ertesi gün gazete başlıkları ‘papa, uçaktan iner inmez gazetecilere
    burada genelev varmı diye sordu’…

    Çok şükür ne Hürriyet’i savunurum ne Zaman’ı.
    Tavsiyenize önce kendiniz uyun:))
    Neydi sahi?

    Herşeye at gözlüğü ile bakmak zorunda değilsiniz, yanlışa yanlış deyin. Balbazar’a bakın mesela, ondan da mı örnek almıyorsunuz? Hayret yahu, kendi kendini rezil etmeye ne meraklı yorumcular varmış.. Tutmayayım siz devam edin..

  16. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Muharrem bey,

    Zamanın avukatlığını yaptığım falan yok, bana ne Zaman’dan.

    Bu yazının konusu Hürriyet’in “yalan ve sahtekarlıkları.” Sizin buna “işte şunda da var” dediklerinizin hiçbirisi yukarıdaki 15 örnekten birisi ile bile kıyaslanamaz.

    Gazeteler mutlak nesnel olamazlar, ideolojileri vardır, sıklıkla kitle yönlendirme aracı olarak kullanılırlar. Zaman’da bunu yapar. Bunu daha önce söyledim. Dünyada bundan azade medya organı yoktur.

    Fakat yukarıdakiler bununla alakalı değil. Açıkça masanın başına oturup, yalan senaryo yazmak, ifira atmak, sahtekarca manşetler atmak gibi bir eylem var. Yalan diyorum ya yalan. Ne demek yalan? Zaman’ın bu gibi bir tane masa başı haberini örnek gösteremediniz? Yönlendirme, manipulasyon ayrı, bu biçimde okuru salak yerine koyan insana küfür eder gibi alanen yalan söylemek, sonra da 10.sayfadan tekzip yayınlamak çok ayrı şeyler.

    Buna girsek Hürriyet’in her haberinden yığınla yölendirme çıkartılır.

    Sizin yalan ve sahtekarlık kıstasınız çok garip. Yukarıdaki örnekleri kıyaslıyamıyor musunuz ya? Hepsini açıkadım aynı şeyler değil, uzaktan yakından alakaı yok. O kıstası yaparsak zaten vay Doğan grubunun haline..

    Varsa bildiğiniz alanen masa başı tezgahı olan haberi Zaman’ın paylaşın, bakalım. 15’e karşı bir iki tane bulun bari ya. Yazdıklarınız kategorik olarak yukarıdaki sahtekarlıklarla alakasız şeyler. Öyle de kıyaslayan bir yazı yazarım, isterseniz Hürriyet’in haber aralarında, doğru haberi verirkeken bile nasıl manipulasyon yaptığına dair, ne kepazelikler yapıldığını, kullanılan cümlelerle nasıl ynlendirmeler yapıldığını gösteririm mahcup olursunuz.

    İştebugün okudum bir tane taze örnek: http://www.aksam.com.tr/haberpop.asp?a=101313,6

    Zamanla Hürriyetin farkı yokmuşmuş. Allah akıl fikir versin, ideoloji bu kadar mı köretir, “yalan ve sahtekarlık” gibi temel bir kıstası yamultturur be kardeşim..

  17. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Snowqueen,

    Suat Bey karşınızda çocuk yok, Dünyaya yön verenlerin/yönetenlerin/
    lafını geçirenler yahudi manasının nereye gittiğini ikimizde biliyoruz.

    Hahahahahaaa.. Manipulasyon diyorduk deel mi? Bak bak bak, aynı anlama geliyormuş..

    Gözümün içine baka bana link veriyor ve haberin başlığının “Dünyayı yahudiler yönetiyor” diye YALAN söylüyorsunuz.

    Ben linki açınca ne görüyorum. Aaa.. Haberin başlığı meğerse ““Dünyaya yön verenlerin yarısından fazlası Yahudi” imiş. Ve evet, çok doğru baksanıza listeye..

    Yalan nerede, sahtekarlık nerede?

    Şu yukarıdaki 15 maddeyi tekrar okuyun bakalım hangine benziyor?

    Yahu suçüstü yakalandınız bari sessizce konuyu değiştirin. Altına yazdıklarınıza da bakın.:-)))

    Ben masa başı sahtekarlık diyorum siz neyden bahsediyorsunuz.

    Muharrem bey’e de yazdım az önce. Öyle de kıyaslayan bir yazı yazarım, isterseniz Hürriyet’in haber aralarında, doğru haberi verirken bile nasıl manipulasyon yaptığına dair, ne kepazelikler yapıldığını, kullanılan cümlelerle nasıl yönlendirmeler yapıldığını gösteririm. Üşenmem. Bunda da Hürriyet açık ara önde gider, tüm gazetelerden.

    Bir de link verdim çok taze, buyrun:

    http://www.aksam.com.tr/haberpop.asp?a=101313,6

    Hayret yahu sizin semtinize insaf diye birşey uğramaz mı?

  18. Yazan:muharrem yar Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    peki oyle diyorsaniz oyle olsun. sanirim isim takmayi, alay etmeyi seviyorsunuz.

    bence Bilim adamlarından evrime büyük darbe, ve cumhuriyet mitingine katilanlarin sayisi ile ilgili haberler dupeduz yalan. ayrica amasyadaki baski ile ilgili temize cikarma cabalari da en iyisinden hali altina supurme.

    benim gozumde ikisinin de yeri ayni, ikisi de degisik taktiklerle acikca nefret uyandirma cabasinda. bu arada, arada bir zaman yorumcularina goz atin derim, ben turkan saylan seytandir kampanyasi sirasinda gozlerime inanamamistim.
    daha fazla uzatmicam.

  19. Yazan:TT Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Suat Bey ideolojik körlüğe karşı sabrınıza hayranım gerçekten..
    Muharrem Bey’in örneklerini teker teker değerlenirme zahmetine girmeye niyetim yok çünkü konumuzla ilgisi bulunmuyor…

    Sadece ilk örneğe değineceğim:

    1-cami tuvaletine gitti olmekten kurtuldu
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=539333

    Bu örnek haberde bir yalan haber yada masabaşı uydurması yok…
    Zaman’da tamamen ANADOLU AJANSI’na ait sıradan bir haber yayınlanmış…

    Haberdeki vatandaş, patlama esnasında cami tuvaletine giderken ölebilirdi de ama ölmemiş kurtulmuş…

    Yani vatandaşın kurtulması cami tuvaletine gitmenin kutsallığından filan ileri gelmiyor…: ))

    Bunu tüm zaman okurları da idrak edebilecek seviyededir..

    Belli ki gazetecilik dürtüsüyle haberi ilgi çekici kılabilmek için kullanılan bir dil var ortada…

    Bunu alıpta yalan haberle ilgili bir konu başlığı altında kullanıyor olmak, Zaman Gazetesinin yalan haber yazmamasından dolayı çekilen malzeme sıkıntısından kaynaklanıyor olmalı bence..

  20. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    @Muharrem Bey,

    bence Bilim adamlarından evrime büyük darbe…. [..]

    Sanırım şu haberden sözediyorsunuz:

    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=432280

    Ayrıntılarını okumadım ama şu sitede yazdığına göre haber çarpıtılmış:

    http://sonbir.blogspot.com/2007/02/haysiyeti-olmayan-gazete-zaman.html

    Ama o da ne, meğer aynı haberi hemen aynı cümlelerle Zaman’dan iki gün önce Aydın Doğan’ın stepne gazetesi Vatan yapmış:

    http://www.tumgazeteler.com/?a=1720710

    Bakın şu Allah’ın işine siz. Değil mi? Muhtemelen bir ajans haberi bu ve önce Vatan, sonra da Zaman aynı haberi kullanmış.

    Benim bundan haberim yoktu, kendi sitemde aynı konuyu işlerken, sağolsun TT bey’den öğrendim.

    Miting sayıları çarpıtması konusunda da Doğan medyanın eline kimse su dökmez. Zaman’ın haberini hatırlayamadım ama galiba Polis kayıtlarındaki sayıyı haber yapmışlardı. Atmasyon yapmaktan iyidir. Ki hala konu nhakkındaki rivayetler havada uçuşuyor:

    http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=273554
    http://www.aksam.com.tr/yazar.asp?a=77403,10,104
    http://www.turkla.com/yazar.php?mid=1083&yid=12

    Son linkte Google Earth yardmıyla yapılan hesaplamalar var. Öyle abartılı rakamlar da çıkmıyor zaten.

    İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Fatih Hilmioğlu bir rakam telaffuz etmiş ve “2.5 milyon kişi geldi. Gelemeyenlerle birlikte mitinge 25-30 milyonluk bir kitle destek verdi” demiş. Herhalde aynı kişiler 22 Temmuzda tatilden popolarını kaldırıp gelemediler. İnsan gülerken sandalyeden düşecek.. Komedi yahu.. 🙂

    Yani özetle hangisine elinize atsanız boşa çıktınız. Başka alalım varsa bizahmet.

    @TT Bey,

    Teşekkür ederim. Yoo ben eğleniyorum yazarken, sabırlı olmamı gerekiren bir durum yok. 🙂 Onlar bir sayfa yazsın, ben iki sayfa yazarım, problem değil, yeter ki yazdıklarının içerikleri bu şekilde olsun 🙂

  21. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Bunu tüm zaman okurları da idrak edebilecek seviyededir..

    zaman okurları önce idrak testinden mi geçiyor?
    belki hürriyet okurları için de böyle bir uygulama vardır, gizli bir mizah algıları vardır ne dersiniz?:))

    ideolojik körlük için aynağa bakmanızı öneririm beyler,
    ama hay aksi zaten göremeyeceksiniz:-)

    not: yahudi haberini temize çekme çabalarınızı, yusuf halaçoğlu haberlerinde de görmek isteriz suat bey.
    papa’nın suçustü yakalanması gibi yakaladınız değil mi, ilahi…

  22. Yazan:TT Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Snowqueen: zaman okurları önce idrak testinden mi geçiyor?

    Sn.Snowqueen,

    Zaman Gazetesini körükörüne eleştirenlerin “cami tuvaletine gitti olmekten kurtuldu” gibi sıradan bir haber başlığını bile idrak edemeyişlerini gördükten sonra onlara karşı ilkokul seviyesinde bir anlatım tarzına geçmek gerekiyor..

    Belki de bu tipler için muhabirler haberin içinde parantezle yada dipnot olarak (cami tuvaletine gitmek kutsal bir şey değildir..cami tuvaleti sizi kurtarmaz..aman haberimizi yanlış anlamayın n’olur))) şeklindeye bir not düşseler iyi olurdu…Baksanıza biri çıkmış bunu Zaman’ın yalan haberiymiş gibi kullanıvermiş..

    Öyle değil mi?

  23. Yazan:muharrem yar Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    sayin TT,
    Neden bu kadar sinirleniyorsunuz?
    Evet idrak edemiyorum bu siradan basligi ilkokul seviyesinde anlatsaniz dahi. Siz bu cagda bunu haber sayip da boyle bir basligi atan bir seye gazete diyorsaniz, bu kafayi elestirileri boyle karsiliyorsaniz size diyecek bir seyim yok. hurriyetin rezalet bir gazete olmasi Zamanin gerici ve dinci yuzunu saklayamiyor uzgunum.

  24. Yazan:Balbazar Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Yalan haber, hic yoktan uydurulmaz. Birtakim gerceklerin yamultulmasi, yontulmasi, secilerek one cikarilmasi, verilmek istenilen yanlis intibanin vurgulanmasi ile yapilir. Yukarida verilmis, Hurriyet ve Zaman’dan ornekler de bunlarin birer uygulamasi.

    Zaman’in becerisi, Hurriyet, Vakit gibi gazetelerin aksine, bu isi yaparken genelde hukuki acik vermemesi, yani “iz birakmadan dovmesi”. Sahsen, ahlaki acidan bir fark goremiyorum.

    Elbette, her zaman temiz is cikaramiyorlar. Ozellikle, evrim kurami ile ilgili haberlerin dupeduz yanlis bilgi ve yanlis tercumeye dayandigini rahatlikla soyleyebilirim.

    “DTP’liler Saylan’i destekliyor”, “Edip Akbayram bayragi almaya yanasmadi”turunden haberler ise, taraflilik, oznellik falan degil, dupeduz terbiyesizlik.

    Daha once de soyledigim gibi Hurriyet’i ozel, Zaman’dan farkli kilan ise bir ideolojik angajmaninin olmamasi, bu yuzden cok daha ilkesiz ve firildak davranabiliyor.

    ==========================================================

    Ben, Zaman’in habercilik ahlakina ornek olarak, baska gazetecilerin ahlaki hakkinda manipulatif haber yapmasini verecegim.

    Radikal’in haberi: Liseliler oruc cinayeti isledi – http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=200573

    Zaman’in karsi haberi: ‘Liselilerin oruç cinayeti’ haberi de yalan çıktı – http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=432548&keyfield=C39C6E616C20546F70656C

    Iki muhabirin de haberlerini dogru bilgilere dayandirdigini varsayarsak (ki tekzip yok bildigim kadariyla), ne olup bittigini anlamak zor degil:

    Ergenlik cagindaki 5 cocuk, evsiz bir adami doverek oldurmusler. Yakanlandiklarinda, ya gercekten oyle oldugu icin, ya da polislere sirin gozukmek amaciyla (bu daha vahim) oruc tutmadigi icin dovduklerini soylemisler. Radikal muhabiri bu ifadeye dayanarak haber yapmis. Daha sonra, buyuk ihtimalle avukatlarin araya girmesiyle, ifadelerini degistirmis ve maktulun kendilerini taciz ettigini soylemisler. Zaman muhabiri de bu ifadeye dayanarak haber yapmis.

    Benim senaryom bu. Elbette, dogru olmayabilir.

    Bu senaryoya gore, Radikal muhabiri gayriahlaki olan hicbirsey yapmamis. Olay neyse onu vermis, ifadenin en can alici noktasini basliga tasimis.

    Zaman muhabiri ise, ifadenin ilk kismini gizleyerek, meslektasinin yalan haber yaptigi sonucuna varmis. “Polis, olayın çarpıtılarak verilmesine anlam veremezken medya mensupları da bu durumun meslek etiğini yerle bir ettiğini söyledi.” gibi anonim bir cumleyle de haberini anonim yorumla suslemis. Gayriahlaki olan, budur.

    Salt, varsayimlara dayanara konusmus olmamak icin, son olarak, sozu eksisozluk’ten poturgilinpotur’a verecegim. Kendisi, ideolojik korluge sahip bir “ulusalci” degil, aksine ideolojik gozluk takmadan da “musluman” olunabilecegini gosteren muhafazakar bir arkadas:

    4 gün önce zaman gazatesinin liseliler oruç cinayeti işledi haberiyle ilgili yalanlama haberine yazdığım ve yayınlanmayan yorumum:

    “bu yalanlama haberleri bana habercilik etiği ve genel mantık açısından değerlendirilince, manüplasyon gibi gelmeye basladı. sebepleri:
    1- bu yalan haberi hangi gazete tv yaptı belirtilmiyor. yalan haberde ne denildiğinden alıntı yapılmıyor, başka herhangi bir şekilde bahsedilmiyor.
    2- “yalan” haberi yapan muhabir gazeteci editöre (zaten adı belirtilmediği için) durumla ilgili, yani zaman gazetesinin kendi haberlerinin yalan olduğu yönündeki bulguları ile ilgili görüşleri sorulmuyor.
    soruldu da cevap verilmedi ise bunun dahi belirtilmesi gerekir.
    3- bu durumda akla gelebilecek şeylerden biri (ki ülkemizde oruç ramazan konusu üzerinden değişik siyasi gruplar arasın çatışma ve öldürme yaşanmıştır, isteyen ümit cihan tarho ismini internette aratabilir) gerçeklik payı olan haberleri zaman gazetesi “polise sorduk yok öyle bir şey” türünden haberlerle yalanlıyor gibi yaparak okuyucu kitlesinin “islami bir şiddet olamayacağı” konusunda içini rahatlatmakta olduğu ancak son tahlilde yalan haber yaptığıdır.

    bu nedenle zaman gazetesinden beklediğim şey bu tip gerçek dışı olduğunu iddia ettiği haberler hakkında haber yaparken, yalan haberi yapan muhabirle ve/veya editörle konuşmaya çalışmalı ve varsa cevaplarını da bu haberin içine koymalı. çünkü burada da olduğu üzere konu “maktülün gasp teşebbüsü sonucu yine bir serseri grupça öldürülmüş” olması değil, “oruç tutmadığı için öldürüğü haberinin yalan olması”.

    Kontrol ettim, sozkonusu yorum, haberin web sayfasinda hala yayinlanmamis. Haberde de bir duzeltme yok.

    Karsinizdakine, “komik duruma dusuyorsun”, “ideoloik korlugun var” diye itham, alay yagdirmadan once, Zaman’in gazetecilik anlayisini elestirirken, Hurriyet’in gazetecilik anlayisini savunmaya kalkacak birinin kendini dusurecegi konumu bir dusunun derim.

  25. Yazan:T.Suat Demren Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Benim senaryom bu. Elbette, dogru olmayabilir.

    Yahu Allah aşkına siz bari yapmayın. Bunu önkabul yaparsanız aynını eleştirdiğiniz kişiler de yapar, ne kalır elinizde?

    Bakın yukarıdakiler hariç, sadece geçen yıl Ramazan ayında yapılmış yalan haberleri vereyim: (yazıda linki verdiğim yazımdan)

    Milliyet yalanlarda başı çekiyor. Bir cinayet haberini “Antalya’da dün sabah (06/10/2006) darp edilmiş halde cesedi bulunan 44 yaşındaki Ünal Topel’in katil zanlıları yakalandı. 4′ü lisede okuyan 5 gencin, Ramazan’da içki içtiği gerekçesiyle Ünal’ı döverek öldürdüğü ortaya çıktı.” şeklinde veren Milliyet tamamen hayali bir kurgu ile adî bir cinayet vak’asını oruçla ilişkilendirmişti.

    Oysa gençler polise verdikleri ifadelerinde olayı şöyle anlatıyorlardı:

    Olay günü okuldan dönerken önümüze çıkan adını bile bilmedigimiz bu şahıs bizden para istedi. Paramız olmadığını söyleyince eliyle bizi taciz etti. Biz de kactik. Durumu arkadaslarimiza anlatinca, Topel’in yanina gidip kendisiyle konuşmak istedik. Ancak o bize saldırdı. Biz de kaçtık. Durumu arkadaslarimiza anlatınca, Topel’in yanına gidip kendisiyle konusmak istedik. Ancak o bize saldırdı. Biz de karsılık verdik. Ölecegini hic tahmin etmiyorduk.

    Bir başka habere göre de BBC’nin “İngiltere’de Peçe tartışması” başlığı ile yaptığı haber Milliyet ile Hürriyet gazeteleri tarafından Avrupa’nın türbana bakışı olarak verildi. BBC’nin haberinde türbanla ilgili ifade yer almazken Milliyet, haberi yeni eklerle türban üzerinden sürdürdü.

    Hürriyet gazetesinden Yalçın Bayer’in köşesinde yayınlanan bir okur mektubuna dayanarak Diyanet İşleri Başkanlığı’nın, ekinde Örümcek Adam macerası bulunan yeni bir Namaz Hocası kitabı yayınladığı ileri sürüldü. Diyanet İşleri Başkanlığı, Hürriyet gazetesini yalanladı ve söz konusu böyle bir kitabın yayınlanmadığını, Diyanet İşleri Başkanı’nın da herhangi bir açıklamasının olmadığını açıkladı. (Hem böyle bir kitap olsa ne olur? Bu konuda Fethi Bey’in o güzel üslûbuyla yazdığı yazıyı mutlaka okuyun derim.)

    Daha öncede yine bir okur mektubuna dayanarak “haşemalılar bikini kızlara saldırdılar” başlığıyla haber yapılmış ama sonradan olayın çocuk kakasından dolayı gerçekleşmiş adî bir kavga olduğu ortaya çıkmıştı.


    Bir başka habere göre de Milliyet ve Hürriyet gazetesi, Seyhan Çukurova Lisesi’nin bodrum katında bulunan trafo odasının mescit olarak kullanıldığını ileri sürdü. “Lisede ‘trafo mescit’ iddiası” başlığıyla yalan habere imza atan Milliyet ve Hürriyet gazetesi, okul müdürü tarafından yalanlandı. Okula yakın camilerin bulunduğunu belirten Seyhan Çukurova Lisesi Müdürü Süleyman Uçan, öğrencilerin trafo odasında namaz kılmalarının söz konusu olmadığını ifade ederek, trafo odasının kilitli olduğunu ve anahtarının da görevlilerde bulunduğunu söyledi. Uçan, gazetecilerin kendilerinden de izin almadan trafo odasına girdiklerini bildirdi. (Aslında bu yalanlama da utanç verici bir şey. Bir lise de namaz kılmak isteyen öğrenciler için mescid tahsis edilmesinden daha normal ne olabilir, o apayrı bir yazı konusu)

    Aynı haber sitesi kartel gazetelerinin Ramazan ayında yalan ve iftira olduğu belgelenen haberlerini şöyle aktarıyor:

    Kartel yayın organlarınca verilen “Orucunu bozduğu için oğlunu dövdü” haberinin düzmece olduğu ortaya çıkmıştı. Antalya Baraj İlköğretim öğrencisi 12 yaşındaki oğlu S.B’yi orucunu bozduğu gerekçesiyle dövdüğü iddia edilen inşaat işçisi baba Mustafa Bilgen, gazetemize konuşmuştu. Oğlunu orucunu bozduğu için değil, işlediği suçlardan dolayı dövdüğünü belirten baba Bilgen, “Yine de çok pişmanım” dedi.

    Sabah gazetesi ile Hürriyet ve Milliyet’te yer alan “Ramazan’da alkol dayağı” başlıklı haberlerin gerçek olmadığı ortaya çıkmıştı. Emniyet, sahur vakti içki içtikleri için dayak yedikleri belirtilen gençlerin, polis soruşturması sonrası bara birlikte geldikleri arkadaşları tarafından dövüldüklerini açıklamıştı.

    Cumhuriyet gazetesi de, Rize Meslek Yüksekokulu öğrencisi Erdinç Eren’in, kaldığı özel yurtta zorla sahura kaldırılarak oruç tutmaya zorlandığı, hatta dövüldüğünü öne sürerek, öğrencinin bu nedenle kaydını sildirerek memleketine döndüğünü ileri sürmüştü. Erdinç Eren’in babası Ferdağ Eren, Cumhuriyet gazetesini yalanlayarak, “Gazetede yer alan haber doğru değil. Oğlum, sıkıldığı, bunaldığı için bırakıp gelmiş. Bu haberin aslı esası yok. Oğlum için bizi de aradılar sordular, ama gazeteye baktık, her şeyi abartarak anlatmışlar. Sürekli olarak oğlumla görüşmek istediklerini belirttiler. Görüştük, ama yanlış yansıtmışlar” demişti.

    Milliyet gazetesi ise, “zemzem suyu”nun içinde kansere neden olan kimyasal maddeler bulunduğu tespit edildiğini yazmıştı. Milliyet, hatanın dış haberler servisinden kaynaklandığını ve haberin BBC’den yanlış tercüme edildiğini öne sürerek yalan yazdığını itiraf etmişti.

    Yine Milliyet gazetesi Ramazan ayından önce 22 Eylül’de manşetten duyurduğu “Ders kitabında abdest hurafesi” başlıklı haberini günlerce farklı başlıklar altında sürdürmüştü. Aynı Milliyet gazetesi 08 Ekim tarihli sayısında ise kitapta kaynak olarak gösterilen Dr. Schalle’nin “Die Kneipp Kur” adlı kitabını buldu ve daha önce abdesti hurafe olarak göstermesine rağmen büyük bir pişkinlikle bu kez su tedavisine yönelik bilgileri aktardı.

    Bilmiyorum bunca yalan dolana rağmen nasıl bir pişkinlike “haber vermek” adı ve amacıyla ortalarda salına salına geziyorlar, anlamak çok güç. “Kösele gibi bir surat” deyimine bundan daha güzel bir örnek olamaz herhalde. TDK ilgili deyime örnek olarak bu önerimi değerlendirmeli.

    Sevgili Balbazar, zırva tev’il götürmez, malum. Ama yok götürür diyorsanız bunların da tev’ilini alalım bir zahmet..

  26. Yazan:Ayrık Tarih: Ara 11, 2007 | Reply

    Şu çırpınışlara bakın. Doğan grubunun yığınla masa başı düzmece haberi çarşaf çarşaf ortada, beriki için şöyle böyle diyorlar ama bir tane bile masa başı düzmece haber örneği verememişler.. Yok Zaman usturuplu yapıyormuş, sinsiymiş. Masa başı haberin usturuplusu mu olur yaw. Eğer öyle bakacaksak Doğan Grubunun istisnasız tüm haberleri aynı kapsama girer. İlk sayfadan taa spor sayfasına kadar.. Bir de kıyaslamaya kalkıyorlar Doğan Medya gibi aşağılık bir yayın politikası izleyen güruhla Zamanı. Yuh artık.

  27. Yazan:TT Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    Sayın Balbazar’ın verdiği örnek habere bakalım:

    Radikal’in haberi: Liseliler oruc cinayeti isledi –
    http://www.radikal.com.tr/haber.php?haberno=200573

    Zaman’in karsi haberi: ‘Liselilerin oruç cinayeti’ haberi de yalan
    çıktı –
    http://www.zaman.com.tr/haber.do?haberno=432548&keyfield=C39C6E616C
    20546F70656C
    ….

    Radikal bu haberi Doğan Haber Ajansı(DHA)’dan almış…

    Aynı haber Sabah’tada var ve olayın oruçla ilgisi sözkonusu bile değil:

    Liselilerin küfür cinayeti
    http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/05/gun107.html

    Bir sonraki günkü Sabah Gazetesinin aynı haberle ilgili yayın ise:

    Cinayetin ardından ‘şarap parası’ çıktı
    http://arsiv.sabah.com.tr/2006/10/06/gun136.html
    (Bence işin aslını ortaya koyan haber…)

    ***

    İhlas Haber Ajansı(IHA) ise haberi bir “haraç cinayeti” olarak vermiş oruç yine sözkonusu değil..
    IHA haberi:
    Öğrenciler Adam Öldürdü
    http://www.haberalemi.net/haber_detay.php?haber_id=8652

    ***

    Sonuç:
    Doğan gurubundan(Radikal,Milliyet ve Hürriyet) bu haberi kendi haber ajansları olan DHA’dan alarak “Ramazan’da oruç cinayeti” teması üzerinden işlemişler…

    Ancak haberin yansıdığı diğer yayın organları(Zaman,Sabah ve İHA) ise aynı haberde Ramazan ve Oruç’la ilgili en ufak bir ilişki olmadığı belli oluyor…

    Antalya Polis merkezinde haber yapan medya mensupları ise Polisin sorgusunda DHA’nın ki gibi bir ifadenin yer almadığını söylerken, Antalya Gazeteciler Cemiyeti başkanı da bu yalan haberi yayınlayanlara gazetecilik dersi vermiş…
    Detay için: http://www.haberazzi.com/solhaber_detay.php?NewsID=2206

  28. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    Zaman Gazetesini körükörüne eleştirenlerin “cami tuvaletine gitti olmekten kurtuldu” gibi sıradan bir haber başlığını bile idrak edemeyişlerini gördükten sonra onlara karşı ilkokul seviyesinde bir anlatım tarzına geçmek gerekiyor..
    Belki de bu tipler için muhabirler haberin içinde parantezle yada dipnot olarak (cami tuvaletine gitmek kutsal bir şey değildir..cami tuvaleti sizi kurtarmaz..aman haberimizi yanlış anlamayın n’olur))) şeklindeye bir not düşseler iyi olurdu…Baksanıza biri çıkmış bunu Zaman’ın yalan haberiymiş gibi kullanıvermiş..

    Haber : Otobüs Yandı, tek Kuran yanmadı
    Yorumlar:
    -bu resmen kuranın bir mucizesidir.anlayana çok ince mesajlar vermektedir.
    -kuran-ı kerim öyle muazzam bir kitaptır ki ateş bile yakamamıştır muhteşem birşey bu
    -bazı şeylerin farkına varalım.bu olay tam ibret alınması gereken bir olay .inancı zayıf olan şahıslar bazı şeyleri görmezlikten gelmesin
    ……….
    idrak seviyesi muhteşem gerçekten.
    hayır ya yanmayan incil veya kabbala falan olsaydı mazallah ne olacaktı düşünmek istemiyorum:)
    muhabirler bundan sonra ‘Kuran’lar matbaada, forma hesapları yapılarak, matbaa boyaları kullanarak, elektrikle çalışan makinalarda seri üretim halinde basılır ve kağıttan olduğu için yanıcıdır, dünyevi şeylere böyle manalar yüklemeyin’ dipnotu düşseymiş keşke…

    Bir de kıyaslamaya kalkıyorlar Doğan Medya gibi aşağılık bir yayın politikası izleyen güruhla Zamanı. Yuh artık.

    Bir ek,
    Üniversitede medya derslerine giren Hürriyet şövalyesi bir hocamın
    Zaman’a transfer olduğu yönünde bilgiler gelmişti kulağıma.
    Eğer doğruysa, bundan sonra Zaman değil ‘Fanatik’ gazetesi almanızı
    öneririm:-)

  29. Yazan:TT Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    Snowqueen: idrak seviyesi muhteşem gerçekten. hayır ya yanmayan incil veya kabbala falan olsaydı mazallah ne olacaktı düşünmek istemiyorum:)

    Sayın snowqueen haberde yanmayan Kur’an’a her hangi bir kutsallık izafe edilmiş değil…
    Dindar insanların yada yorum yapan zaman okurlarının tüm Kur’ân-ı Kerim’lerin yanmaz olduğunu iddia ettiğini zannetmiyorsunuzdur umarım…: )
    Bu tip olaylar Allah’ın takdiri çerçevesinde değerlendirilir…

    Zaman web sayfasında sadece sizin aktardığınız yorumlar değil olaya mucize demeyen yorumlar da vardı..onlar işinize gelmese de biz aktaralım: )

    ***
    Diğer yorumlardan:

    …Onun mucizeliğini sadece böyle olaylara bağlamak bence doğru değildir. Yüce Rabbim onu asırlardır koruyor. Tek harfi bile değişmeden

    ***
    cok normal
    ne degisti n degisecek mucize degil bu

    ***
    Kur’an-ı Kerim’in maddi yönü yansa da O kıyamete kadar hem madden, hem manen yaşayacak mucizevi bir kitaptır.

  30. Yazan:snowqueen Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    Dindar insanların yada yorum yapan zaman okurlarının tüm Kur’ân-ı Kerim’lerin yanmaz olduğunu iddia ettiğini zannetmiyorsunuzdur umarım…: )
    Bu tip olaylar Allah’ın takdiri çerçevesinde değerlendirilir…

    Meryem heykellerinin gözlerinden kan aktığını iddaa eden haberler çıkar arada, bilmem nerede isa silüeti görülmüştür, isa tasvirleri öpülür, mucizevi nitelik verilir vs.
    Bu tip algılara ve davranışlara ne dendiğini biliyorsunuz değil mi?

    Hürriyet gazetesini eleştirirken, Zaman gazetesini, tuttuğu futbol takımı gibi fanatik bir tavırla savunan kişilerin objektif olma isteklerinden kuşku duyduğum için dürüstlük serzenişlerini
    ciddiye almıyorum. Size kolay gelsin, dikkatli olun da kendi kalenize gol atmayın:-)

  31. Yazan:muharrem Tarih: Ara 12, 2007 | Reply

    @snowqueen,
    Bunlar da idrak kapasitesi yuksek, hosgorulu cemaatin Turkan Saylan yorumlari. “biz neymisiz be” mikrofasizmi zamanin her yerinden fiskiriyor bence. ramazanda ‘butun muslumanlarin oruc tutuyor olmasini bilmenin mutlulugunu yasiyoruz’ kafasi ile buraya kadar. hayir ben muslumanim ve oruc tutmadim ramazan’da.

    -EL CEVAP: TÜKÜRÜN MİLETİMİN AHLAKINI KOKUŞTURAN AHLAKSIZIN YÜZÜNE.
    -türkan bunlarmı iftira.Ya şu kadın hakkında haber yapmayın kendisinden iğreniyorum.
    -bunu tüm kalbimle söylüyorum yayınlarmısınız bilmem ama hayatımda ilk kez (28 yaşındayım) bir insanın yüzü beni tiksindirdi

    -zaman gazetesi lütfen bu gibi insanlardan bahsederken malum kişiler diye hitap edin yoksa bunlara baka baka bende yüzümdeki vasıfları kaybedecem

    -NE OLUR SAYIN EDİTOR ŞU KADININ RESMİNİ KOYMAYIN BU HABERLERE.ADINI VERİN YETER.RESMİ LAZIM DEĞİL..İNANIN ONU GÖRÜNCE PSİKOLOJİM BOZULUYOR.

    -ya şu meymenetsizin fotografını koymayın.Yüzünü görünce şeytan görmüş gibi oluyorum.

    -Sayın Zaman Gazetesi editörü;sizlere daha önce de yazmıştım.Ben gazetemi sabahları kahvaltıda okurum.Bu sabah da yine öyle yapıyordum.Büyük bir iştahla atıştırıyordum.Ta ki Türkan Saylan’ın resmini görene kadar.O resmi görünce yine iştahım kaçtı.İnsan neredeyse istifra edecek.Halbuki benim iştahım kolay kolay kaçmaz.National Geographic’te “vahşi yaşam”belgeselleri” izlerken bile yemek yiyebilirim.Ama bu kadını görünce bana birşeyler oluyor.Ama kilo vermek isteyenler için birebir.Not:Bu yazıda hakaret falan yok.Tamamen objektif.Çünkü başka arkadaşlara gösterdim,onların da iştahı kesildi.Lütfen yorumumu yayınlayın.

    ————-
    Ha bir de Yucel Askin kampanyasi vardi meshur, unutmusum. Nesi ilgincse bu yorumun:
    Y.Aşkın’dan ilginç yorum, dedelerimiz primat: http://www.zaman.com.tr/webapp-tr/haber.do?haberno=242860&keyfield=22797563656C2061736B696E22

    Zaman 2005’de Askin’in kokunde Ermeni olmasi da dahil Askin hakkinda gunlerce tek tarafli haber yapmisti.

    “AKP Aksaray Milletvekilli Ramazan Toprak, ‘Van’da tutuklanan Rektör Yücel Aşkın, Ermeni kökenlidir’ dedi. Toprak, rektörlerin Van’a gitmesinin asıl nedeninin de, hükümetin YÖK Yasası’nı değiştirme girişimleri olduğunu ileri sürdü.”

  32. Yazan:funda Tarih: Haz 23, 2008 | Reply

    gamze ve uğur pektaşın nikah görüntüleri 1syfa bile deil ama başka şeylere 1.2.3…. sayfa ayrılıyor ünlü ayrımı yapıosunuz o 2 sayfada yer alan ünlülerden daha çok sewildiği kesinn ama düğün haberi diğer ünlülerin dekoltesinden önemli degil diyemi yarım sayfa ? eğer böyle düşündüyseniz bence yanıldınızzz

  33. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 23, 2008 | Reply

    Bu nasıl bir tartışma metodudur?Haberin konusu ilgimi çekti,hazır haberi okumuşken yorumları da gözden geçireyim dedim ama maalesef kayıkçı kavgasına dönüşmüş.

    Değerli arkadaşlar biraz kendinize gelin lütfen!Tamam zaman zaman tartışmaların biraz renklenmesinde elbette mahzur yok ama eğer yapılmak istenen buysa mizahın da kendine has kuralları olmalı değil mi?

    Yani karşımızdakini incitmeden,kırıp dökmeden de bunu yapabiliriz herhalde.

    Tenzih ederim amacım küçümseme değil,bundan imtina ederim.Ama konu basınımızın asparagas habeciliğine dikkat çekmekse bence kılıçlarımızı kuşanıp bir yere taraf olmamız gerekmiyor.

    Bugün baktığımızda pek çok gazetenin de bu anlamda sütten çıkmış ak kaşık olmadığı kesin.Ancak basın ahlak ve ilkelerini tartışamanın yolu da herhalde kötü bir örneğe başka bir kötü örnekle cevap yetiştirmek de olmamalı.Ne Hürriyet’in içine düştüğü hazin durumu Zaman veya başka bir gazetenin emsal gösterilmesi kurtarır,ne de bu Hürriyet dışındaki diğer gazetelerin bu tür anlayıştan azede olduğu anlamına gelir.Mesele tamamen bir zihniyet ve ahlak sorunudur.Birinden birinin sözcülüğünü üstlenmek ya da diğerinin karşısında olmakla meseleyi çözümleyeceksek hep beraber bunu yapalım.Nasılsa gazete arşivleri var”o bunu dedi,bu şunu dedi,yok diğeri başka türlü söyledi”diye uzun listeler yaparak bunu bir yarış haline getirelim derim.

    Hele bir de okur yorumları var ki akıllara zarar,yorum değil sanki küfür ve hakaret kampanyası.Şimdi kalkıp her gazetenin okur yorumlarını buraya aktarsak acaba bizi nasıl bir sonuca götürecek ve ne tür bir yarar sağlayacak?

    Bu vesileyle bütün katılımcı dostlarımızın daha yapıcı ve birleştirci olmalarını öneriyorum.

    Saygılarımla…

  34. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 24, 2008 | Reply

    Gecikmiş bir özeleştiri
    Saygıdeğer DD katılımcılarına,

    Bu siteyle yeni tanıştım.Tıpkı sizler gibi daha demokratik,adil ve müreffeh bir Türkiye için katkı sunmayı bir vatandaşlık görevi sayıyorum.Biliyorum,bunu amaçlarken zaman zaman eleştirdiğim hatalara ziyadesiyle düştüğümün farkındayım.Temennim odur ki doğrularımızı paylaşmak adına giriştiğimiz her çaba güzel ülkemizin daha da yükseklere çıkmasına vesile olsun.Kişisellikten uzak,her fikrin bu amaç için birer tuğlaya dönüştüğü,her farklılığın bu harcı daha da güçlendireceği demokratik tartışma kültürü elbette ki benim kadar sizin de arzunuz.Buna canı gönülden inanıyorum.İnanın heyecanıma kapılarak klavyenin tuşuna bastığım en zayıf anımda bile o cevap yetiştirmeye çalıştığım yorum ve fikirlerin hayat deneyimime,algı ve kavrayış yeteneğime her geçen gün birşeyler kattığını farkediyorum.Buna karşın uzlaşmanın,ortak bir paydada birleşmenin tek çıkar yol olduğuna olan inancımla olsa gerek, zaman zaman sınırlı bir tarzla olaylara yaklaştığımın bilincindeyim.Şayet bu bir rahatsızlık yaratmışsa,bilmeyerek de olsa kalp kırıp incittiysem bütün katılımcı dostlarımdan affımı istiyorum.

    Saygılarımla…

  35. Yazan:MY Tarih: Haz 24, 2008 | Reply

    @Aziz Yılmaz ,

    Hepimiz insaniz, bütün çabalar daha güzel günler için.

    “Biçim mi daha önemli yoksa öz mü” tarzindaki tartismalara cevaben bir hocam “biçim özün bir parçasidir” derdi. Nezaket ve tabi onun da ötesinde insanlara saygi duydugumuzu göstermek, bu sayginin yazdigimiz her kelimede ALGILANABiLiR olmasi en güzeli.

    Hiç birimiz kusursuz degiliz, Hz Muhammed’in dedigi gibi “NE mutlu o kisiye ki kendi kusurlari onu baskalarinin kusurlariyla ugrasmaktan alikoyar”.

    Ama dostlar da birbirlerini affetmeli degil mi?

    Amerikali düsünür Dale Carnagie bir kitabinda söyle diyordu: “Tanri bile bizi yargilamak için ölmemizi bekliyor, biz kim oluyoruz da baskalarini yargiliyoruz?”

    Keske okullarda “Ne mutlu Türküm diyene” yerine buna benzer bir ant olsa degil mi? “varligimi nefsimle mücadeleye adiyorum! Ne mutlu kendi kusurlarini görene!”

    Selam, Saygi ve Muhabbetle

  36. Yazan:Doğanşah Genç Tarih: Tem 11, 2008 | Reply

    Zaten doğruluğu önemli değil ki hurriyet ve okurları için onların taktiği ” iftira et tutmazsa izi kalır” bu kadar basit ayrıca yazı çok iyi olmus tebrikler
    Dogansah/ 3H Hareketi Üyesi

  1. 2 Trackback(s)

  2. May 14, 2008: Türkiye faşist olur mu? : Derin Düşünce
  3. May 16, 2008: Basın özgürlüğü fetişizmi ve medya savaşları : SABAH-ATV ve Kanal Türk : Derin Düşünce

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin