Osmanlı Arması
By Konuk Yazar on Oca 10, 2008 in Makale
Sunuş: 2008’in yeni konuk yazarlarından Meliha Şen. Şen’in Osmanlı tarihi ve İstanbul ile ilgili çalışmalarını FLICKR sayfalarından izleyebilirsiniz.
Meliha Şen
Topkapı Sarayı Harem girişinde köşeye yerleştirilmiş bir arma. (Resmi büyük formatta görmek için üzerine tıklayın.)
Tuğra II. Abdülhamid Han’a ait. Bu da eserin 1876-1909 yılları arasında yapıldığını göstermektedir.
Osmanlı Arması 18. asır sonlarında meydana gelmeye başlayıp, karakteristik özelliklerini II. Abdülhamit Han devrinde kazanmıştır. Bu devirde devletin unsurlarını armaya yerleştirme fikri ön plana çıkmıştı.
Arma çok farklı fonlarda olabiliyor. Ama temel özellikleri hemen hemen aynıdır.
Saltanat ve orduyu temsil eden motifler kullanılmıştır.
Şimdi fotoğrafı inceleyelim:
1- Tuğranın etrafındaki bu güneş motifi, padişahın güneşe benzetilmesinden ileri gelir.
2- II. Abdülhamit’in tuğrası.
3- Sorguçlu serpuş: Osman gaziyi ve tahtı temsil eder.
4- Kalkan: Ortasında stilize edilmiş bir güneş motifi var. 12 yıldız: Rivayete göre bu 12 yıldız 12 burcu temsil eder. Güneş bu burçlar üzerinde hareket eder. Böylece Osmanlı kâinatın merkezi addedilmiştir.
Başka bir rivayete göre Osmanlı’nın 12 eyaletini temsil eder.
5- Osmanlı sancağı.
6- Mızrak: Son dönem mızraklı süvari alaylarını remzeder.
7- Tek taraflı teber (balta): tören silahıdır.
8- Çift taraflı teber: Orduda üst düzey görevliler tarafından üstünlük sembolü olarak kullanılmıştır.
9- Mızrak.
10- El siperlikli tören kılıcı: bu kılıç klasik Türk kılıcı olmayıp, o devirdeki subaylar tarafından kullanılırdı.
11- Top: topçu ocaklarını temsil eder.
12- Kılıç: geleneksel Türk kılıcı.
13- Top gülleleri.
14- Borazan: modern mızıka takımının kullandığı çalgı aletidir.
15- Yay.
16- Çapa: Osmanlı denizciliğini temsil eder.
17- Bereket boynuzu: bu boynuzun Osmanlı kültürüyle alakası yoktu. Armayı tasarlayan kişi azınlıklardan biri veya bir Avrupalı olsa gerek. Osmanlı topraklarını temsil ettiği rivayet edilir.
18- Hilafet sancağı (yeşille remzedilmiş).
19- (Üstte) Kuran-ı Kerim. (Altta) Kanunnameler (böylece devletin adaletinin Osmanlı yazılı kanunları ve şeriat ile sağlandığı remzediliyor).
20- Terazi: şeşper ve asaya asılıdır. Adaleti temsil eder.
21- Asa ve şeşper(altı dilimli topuz) şeşper: asalet ve üstünlüğü remzeder. asa: Hz. Musa’nın asasını remzeder.
22- Toplu tabanca: 1840’dan itibaren bütün subayların kullandığı silahtı. Osmanlı ordusunun modernize edildiğini remzeden bir motif.
23- Kılıç.
24- Çift taraflı teber.
25- Süngülü tüfek: Nizam-ı Ceditle birlikte Osmanlı ordusunun asıl silahı olmuştur.
26- Şefkat nışanı: 1878’de II. Abdülhamit Han tarafından ihdas edilmiş olup; savaş zamanında, büyük afetlerde devlete, millete hizmet eden kadınlara verilirdi.
27- Mecidi nişanı: Beş ayrı derecesi vardır ki kişinin başarıları arttıkça bir üst derecesi verilirdi. Üst derece verilince alt derece geri alınırdı. Savaşlarda üstün başarı gösteren askerlere verilirdi.
28- Nışan-ı iftahar: Sultan Abdülmecid döneminde ihdas edilmiştir. Üst düzey devlet hizmetlileri ve askerlere verilirdi.
29- Nışan-ı Osmani: Sultan Abdülaziz Han tarafından 1862’de ihdas edilmiş olup, devlet hizmetinde üstün başarı sağlayanlara verilirdi.
30- Nışan-ı al-i imtiyaz: Devlet adına faydalı işlerde bulunmuş ilim adamları, idareci ve askerlere verilmek üzere 1876’da II. Abdülhamit Han tarafından ihdas edilmiştir.
Kitap tanıtan kitap 1
Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var. Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.
Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası
Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen, fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“…Geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Şimdiki zaman sürekli var ise bu sonsuzluk olmaz mı? ” diyordu Aziz Augustinus. Zira kelimeler yetmiyordu. “Zaman Nedir?” sorusuna cevap verebilmek için kelimelerin ve mantığın gücünün yetmediğı sınırlarda Sanat’tan istifade etmek gerekliydi : Sinema, Resim ve Fotoğraf sanatı imdadımıza koştu. Ama felsefeyi dışlamadık: Kant, Bergson, Heidegger, Hegel, Husserl, Aristoteles… Bilimin Zaman’a bakışına gelince elbette Newton’dan Einstein’a uzandık. Bilimsel zamandan başka, daha insanî ve MUTLAK bir Zaman aradık. Delâilü’l-İ’câz, Mesnevî, Makasıt-ül Felasife , Telhis-u Kitab’in Nefs ve Fütuhat-ı Mekiyye gibi eserler Zaman-İnsan ilişkisine bambaşka perspektifler açtı. Zaman’ın kitabını buradan indirebilirsiniz.
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz.
Kendi ülkesini işgal eden ordu
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
5 Yorum
Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 11, 2008 | Reply
Bilginiz var mı;”Güneş şeklinin ortasında armanın ait olduğu dönemin hükümdarlarının tuğrası yer almakta. Onun altındaki yukarıya açık hilalin üzerinde Arapça Osmanlı devletinin hükümdarı olan han, Allahın Muaffak kılması ve yardımına dayanır ve öylece hüküm sürer anlamına gelen bir söz yazılı.“olan kısım ne zaman atılmış acaba?
Yazan:Cengiz Cebi Tarih: Oca 29, 2008 | Reply
Meliha Hanım (ve diğer arkadaşlar)
Bu “arma” denilen sembolün -bayrak, sancak vb. varken- nereden icab etmiş olduğu konusunda bilginiz var mıdır? Yani işlevi nedir? Ne işe yarar?… 18. yüzyıla kadar yokmuş. Ne olmuş da bunu yapma ihtiyacı duymuşlar? Bilmek isterdim.
Yazan:blue Tarih: Oca 29, 2008 | Reply
Hakikaten neden bu kadar detayli bir arma yapilma ihtiyaci dogmus ben de ogrenmek isterim. Bundan daha teferruatli bir arma var midir baska?
Yazan:çuvaldız Tarih: Oca 30, 2008 | Reply
Yok.Bir tek bu.
17 nisan 1882.2.Abdülhamit.Yapan gayr müslim bir hattat.daha fazlasını bulamadım.
Yazan:loxy Tarih: Oca 9, 2018 | Reply
Atalarımız zamanında herşeyi o kadar güzel düşünmüşler ki… Osmanlı armasındaki semboller ve anlamlarını görünce bunları daha da iyi anlıyoruz. Osmanlı arması bile Osmanlı’nın akli ve ilmi düşüncelerinin ne derece ileride olduğunu göstermektedir.