Atatürk Heykelleri Üzerine
By Editorden on Mar 12, 2008 in Makale
Burada amacımız güzel bir fikir paylaşım ortamı oluşturmak. Bu sebeple de üyemiz olsun ya da olmasın, Derin Düşünce için yazılmamış ama okunmasında fayda bulduğumuz bazı güncel veya eski tarihli yazıları da zaman zaman paylaşmak istiyoruz. Bu kategorideki yazıların ilk kısmını alıntılayacağız kalan kısmı için de sizi yazının ilk yayınlandığı siteye yönlendireceğiz. Konuyu tartışmak, yazı hakkındaki fikirlerini söylemek isteyenler düşüncelerini bu başlığın altında da paylaşabilir.
Yazarlarımızdan Fethi Sipahi Tan’ın ‘Atatürk Heykelleri Üzerine’ başlıklı bir yazısı:
Atatürk heykelleri ile ilgili tartışmalar var. Özellikle iki gündür Atilla Yayla meselesi kapsamında heykel konusunda da birşeyler söyleniyor. Buraya bırakılan yorumlarda Atatürk heykellerin bir ideoloji yahut din olarak Kemalizmin simgeleri olduğunu öne sürenler var. Bir arkadaş Atatürk diktatör olsa hayatında heykel diktirirdi derken bir diğeri bazı heykellerin hayatında dikildiğini beyan ediyor.
Öncelikle beni rahatsız eden büyük şehir meydanlarındaki Atatürk heykelleri değil, okullarda, resmi dairelerde zorunlu tutulan, yıkılamasın diye bir gecekondu önüne kondurulmuş, Türkiye’de ciddi bir sektör haline gelmiş olanları.
Yazının devamını buradan okuyabilirsiniz.
Kitap tanıtan kitap 1
Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var. Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.
Aydın kimdir? Muhafaza’nın ve Değişim’in kimyası
Aydın konusu gerçekten sorunlu görülüyor. Her ideoloji, her grup kendi liderini, kahramanını aydını ilan ediyor çünkü. Tam da bu sebeple tanımından önce başka bir sıfata daha ihtiyaç duyuluyor: Reformist aydın, muhafazakar aydın, Kürt aydını, Türk aydını, vs.. Kısacası “aydın olmak” hem toprak(toplum) hem de tohum(aydın) gibi üzerinde durulup incelenmesi yazılıp çizilmesi gereken bir kavram. Değişimin adresi kabul edilen Aydın’ın tanımı konusunda muhafazakar olunabilir mi?” 130 sayfalık bu kitapta modernleşme sürecinde Aydın’ı ve Aydınlanma’yı sorgulayan bakış açıları bulacaksınız. Ama teori ile yetinmeyen, fikrin eyleme dönüşmesini, Cumhuriyet’i, demokrasiyi ve sivil itaatsizlik olgusunu da sorgulayan yazılar bunlar. Buradan indirebilirsiniz.
İslâmcılık, Devrim ile Demokrasi Kavşağında
Müslümanca yaşamak için devletin de “Müslüman” olması mı gerekiyor? Bu o kadar net değil. Çünkü İslâm’ın gereği olan “kısıtlamaları” insan en başta kendi nefsine uygulamalı. Aksi takdirde dinî mecburiyet ve yasakların kanun gücüyle dayatılması vatandaşı çocuklaştırıyor ister istemez. İyi-kötü ayrımı yapmak, iyiden yana tercih kullanacak cesareti bulmak gibi insanî güzellikler devletin elinde bürokratik malzeme haline geliyor. 21ci asırda Müslümanca yaşamak kolay değil. Yani İslâm’ın özüne dair olanı, değişmezleri korumak ama son kullanma tarihi geçmiş geleneklerden kurtulmak. AKP’yi iktidara taşıyan fikrî yapıyı, Demokrasi-İslâm ilişkisini, İran’ı ve Milli Görüş’ü sorguladığımız bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“…Geçip gitmiş olmasa “geçmiş” zaman olmayacak. Bir şey gelecek olmasa gelecek zaman da olmayacak. Peki nasıl oluyor da geçmiş ve gelecek var olabiliyor? Geçmiş artık yok. Gelecek ise henüz gelmedi. Şimdiki zaman sürekli var ise bu sonsuzluk olmaz mı? ” diyordu Aziz Augustinus. Zira kelimeler yetmiyordu. “Zaman Nedir?” sorusuna cevap verebilmek için kelimelerin ve mantığın gücünün yetmediğı sınırlarda Sanat’tan istifade etmek gerekliydi : Sinema, Resim ve Fotoğraf sanatı imdadımıza koştu. Ama felsefeyi dışlamadık: Kant, Bergson, Heidegger, Hegel, Husserl, Aristoteles… Bilimin Zaman’a bakışına gelince elbette Newton’dan Einstein’a uzandık. Bilimsel zamandan başka, daha insanî ve MUTLAK bir Zaman aradık. Delâilü’l-İ’câz, Mesnevî, Makasıt-ül Felasife , Telhis-u Kitab’in Nefs ve Fütuhat-ı Mekiyye gibi eserler Zaman-İnsan ilişkisine bambaşka perspektifler açtı. Zaman’ın kitabını buradan indirebilirsiniz.
Evet… Tarih şaşırmaktır. Atatürk’e şaşırmak, Kürtlere şaşırmak, Lozan’a şaşırmaktır. Geçmişe hayret edip bugüne eleştirel bakabilmek, yarını hazırlamaktır Tarih. Geçmişe değil geleceğe dönüktür amacı. Özetle siyasî bir propaganda aygıtı değildir. Gaz vermek, “Asker millet” üretmek, atalarımızla gurur duymak için tarih araştırılmaz. Eğer resmî tarihin beyin yıkamasından bıktıysanız bu kitap ilginizi çekecektir… Buradan indirebilirsiniz.
Kendi ülkesini işgal eden ordu
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Beceriksiz ordular disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar. Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler. Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.
3 Yorum
Yazan:çuvaldız Tarih: Mar 13, 2008 | Reply
Okullarda genellikle büstler vardır ve onların etrafı da zincir üzeri kırmızı kadife şeritli ve pirinç tokmaklı bariyerlerle korunur.Meydanlarda olan heykeller ise genellikle bir kaç metrelik kaide üzerinde yükseltilmiştir.Bu kadilerin dibinde basılması yasak bir çiçek tarhı vardır.Heykeli korumak için mi yoksa heykeli yapılan şahsı ulaşılamaz kılıp daha da yüceltmek için mi?
“Atilla Yayla “bu adam” dediği için yargılandı.” kafamın kenarındaki bu gerçekle,olur a “biri yanlışlıkla bu heykellerden birine zarar vermiş olsa acaba neler olurdu” diye düşünmekten kendimi alamadım ama topu topu aklıma sadece iki olasılık geldi;
1)Herhangi bir kast aranmadan,heykelin kamu malı olduğu göz önünde tutularak kişinin dikkatsizliği nedeniyle sebep olduğu maddi zararı telafi etmekle cezalandırılılabilir.(salt heykel olarak kabul edilirse bu sonuca ulaşmak muhtemel)
2)Kişinin bu fiilinin kesinlikle masumane olamayacağı,bir çeşit yok etme amacı güttüğü için özellikle “dolaylı bir hakaret” gerçekleştirdiği için “vatan haini” olmakla itham edilebilir !
Böyle bir suçlamanın temelinde“salt heykel değil !” düşüncesi yatıyordur.O halde “salt heykel” olmayan ne olabilir?
Bu sorunun cevabı büyük bir tesadüfle şuan elimde olan kitapta açıklanmaya çalışılmış;
Bunun cevabını da sevgili snowqueen’den: ideolojilerin insanları şekillendirmesi değil, insanların ideolojileri şekillendirmesi gerek, (snowqueen-zorunlu din dersi üzerine başlıklı yazıdaki yorumundan)
Düşünmekten bile korktukları için beyinlerini “hazır düşüncelere” kiralayan çocuklarının “kendileri için” söyleyecek nesi olabilir ki?
Yazan:emine Tarih: Mar 23, 2008 | Reply
memleketin dört bir yanı put’larla işgal edilmiş, kalpleri zapt edilmiş, fikirleri çitlerle çevrilmiş…
madem ‘çağdaş’ toplum -yada devlet mi desem- olcaktık, hani nerde bu çağdaşlık!
ekonomisi kapitalist; rejimi, ideolojisi neredeyse kominist bi ülkede müslüman müslüman yaşamaya çalışıyoruz…
sessiz sessiz yerinde oturan(oturtulan) sessiz çoğunluk olaraktan!
bilmem artık bu sessizlik neye dalalettir ?
fırtına öncesi sessizlikmi, bu kadar uzun sessiz kalmak fırtınanın şiddetini artırırmı bi-le-mi-yorum!
Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Ara 3, 2008 | Reply
Mustafa Kemalin saga sola heykelini dikme putperestligi benzer batil bir davranis. Ülkemize cagdaslik getirmek isteyen Atamizin nasil kendisinin heykellerinim dikilmesini izin verdi anlamis degilim.