Tecavüz Haberciliği
By Sinem Kozan on May 17, 2008 in Makale
“…Son 1 ay içinde basına yansıyan daha onlarca tecavüz haberi var. Web arama motorlarının raporuna göre son 30 gün içinde tecavüz kelimesi Türkçe sayfalarda 200 bin defa geçiyor. Her köşe başında bir tecavüz sahnesiyle karşılaşacakmış gibi korkuyor insan. Ve tabii her sabah elimize aldığımız gazeteye “yine mi tecavüz haberi var” diyerek ürkerek bakıyoruz.
[…]
Ancak tecavüz haberciliğinde “dil, üslup, yöntem” sorunumuzun olduğunu, öncelikle de bunun çözülmesi gerektiğini kabul etmemiz gerekiyor. Böyle bir çağrıya medya dünyası “suç yine medyanın mı oldu?” gibi bildik reflekslerle umarım kulak tıkamazlar. “Neden öncelikle medya?” sorusunun cevabı malum: Çünkü medya modern insanın öğretmeni durumunda. Medya toplumu etkiliyor, eğitiyor, dönüştürüyor; insanları korkak birer yaratık haline getirdiği gibi dünyayı tek başına cehenneme çevirecek kadar da gözü kara yapabiliyor. İşte bunun için tecavüz haberlerinin veriliş biçimi önemli.
Her gün onlarca tecavüz haberini bütün detaylarıyla okuyan – izleyen bir insanın psikolojisinden ve davranışlarından emin olabilir miyiz? Onca haber kim bilir ne tür yaralar açıyor benliklerde. Hamile bir anne, çocuğunu eğitim için uzaklara gönderen bir baba veya 9-10 yaşındaki bir çocuk bu haberleri takip ederken ne hissediyor, neler düşünüyordur sizce?…”
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir? Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.
Maymunist imanla nereye kadar?
Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki… Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.
2 Yorum
Yazan:cemal Tarih: May 17, 2008 | Reply
Google’dan diger aylarin rakamlarini verseniz iyi olurdu:
195,000 1 ay
2,860,000 2 ay
321,000 3 ay
323,000 6 ay
2,800,000 1 sene
Burada 2 ay ve 1 sene miktarlari biraz garip.
Yazan:turan çevik Tarih: Haz 23, 2008 | Reply
bu yazıyı eksik buldum
arzu hanım tecavüz haberlerinden yakınmış.
tecavüzün failinin artık direk gazetelerin kendisi olduğuna dair bir yazıyı da bekliyoruz kendisinden.
milletin inançlarına,ahlakına,sofrasına,dinine,imanına tecavüz edenlere kim kesecek cezayı merak içindeyim..
70 milyonu sıraya dizmeye çalışan bir zihniyet, birkaç tecavüz vakası karşısında takındığı tutumla hiç inandırıcı görünmüyor.