Deniz’lerin yolu Bizi Nereye Götürür?
By Rasim Ozan Kutahyali on Haz 9, 2008 in Türk Solu
Sunuş: Senarist-Yazar Rasim Ozan Kütahyalı Türk solu üzerine Taraf gazetesinde yayınlanan makaleleri ile ortalığı fena karıştıran daha doğrusu ezber bozan, verimli tartışmalar başlatan yeni kuşaktan liberal-demokrat bir entelektüel. Sitemize destek vermesinden büyük mutluluk duyduğumuz yeni yazarımızı okurlarımızın da severek takip edeceğini umuyoruz.
Deniz’lerin yolu Bizi Nereye Götürür?
Türkiye 1968’inin bugünün gençlerine mirası nedir? Bu miras çok yararlı, ufkumuzu açan, bize güç ve direnç veren, özgürlükler ve demokrasi için mücadele etmemizi teşvik eden bir miras mıdır? Deniz’lerin yolu, 68’lerde mücadele vermiş abilerimizin, babalarımızın yolu evrensel vizyonu olan, enternasyonalist, humaniter ve demokrat bir yol mudur?
Bu sorulara bugünün ve bu ülkenin bir genci olarak, Deniz’in idam edildiği yaşlarda olan bir genç olarak, Deniz ile aynı yıllarda doğmuş, o dönem üniversitede okuyan, 68’li olmakla övünen bir anne ve babanın oğlu olarak tüm kalbimle ve beynimle yüksek sesle HAYIR diyorum, HAYIR, HAYIR, HAYIR…
Türk 68’lilerinin, Deniz’lerin yolu evrensel vizyonu olan bir yol asla değildi. Enternasyonalist değil sapına kadar ulusalcı bir yoldu yürüdükleri. O 68’lerin yolda yürürken attığı tohumlar bugünün Ulusalcılık denilen fecaatinin teorik zeminini oluşturdu. Bugün 68’lilerden birçoğu bu ulusalcı kanatta değilse, 68’lerde çıktıkları yoldan saptıkları, gerçek anlamda özgürlükçü ve demokrat fikirlerle etkileşerek sağduyulu bir çizgiye geldiklerindendir. Fakat bu sağduyulu çizgiye gelen sol aydınlar da hâlâ o günlerle tam olarak hesaplaşmış değildir… İşin içinde duygusal bir boyut var, bunu anlıyorum. Deniz, Hüseyin ve Yusuf’un bir hukuk cinayetiyle katledilmesi hâlâ o kuşakta kapanmamış yaralar açmıştır. Türk devlet zihniyeti her zaman yapageldiği gibi “yönetebilmek için istikrarsızlığı sürekli diri tut” sapkın mantığıyla, belki şiddete hiç yönelmeyecek o dönemin solcu gençlerinin radikalleşmesini fiilen desteklemiş, onları silaha teşvik etmiş, öte yandan da bunlara karşı “Ülkemizi Sovyetler işgal edecek, bu solcular da Sovyet uşağı” propagandasıyla sağdaki gençleri paramiliter olarak örgütlemeye başlamıştır. 1970 yılına doğru gelirken devrimci sol gençlik silahlı mücadele bataklığına adım adım batmaya başlamış ve sonunda silaha teşvik edilen gençleri, bizzat teşvik eden zihniyet ve kuvvet kendi eliyle asmıştır. 9 Mart/12 Mart kavgası sadece bir iktidar kavgasıdır. Bu iki taraf, iki ayrı zihniyet, iki ayrı kuvvet asla değildir… Aynı gayri-insani ve gayri-ahlaki kolektivist mantığın iki yüzüdür sadece. Bunlar aynı paranın iki yüzü gibidir. Kanıyla canıyla somut insanları devlet denen azman fırının yaşaması için basit birer yakıt gören sapıkça mantığın sağ ve sol kanadından başka bir şey değildir bu hizipler… Öbür taraf kazanırsa da yine aynı devlet zihniyeti tarafından komando kamplarında yetiştirilen gençler asılırdı, öte yandan dinmez muhaliflikleri ve heyecanlarıyla Deniz’ler yine tehlike görülüp bir bahane bulunarak BAAS’çı 9 Mart iktidarı tarafından da asılabilirdi, hiç şaşırtıcı olmazdı bu… Görüldüğü gibi bu ülkede asanlar değişmiyor, asılanlarda ise nüanslar olabiliyor. Ama esas korkunç olanı asılacak tarafta olanların bu ülkenin tarihinde hep asanların yedeğine girmeyi kabullenebilecek tıynette olmalarıdır. Asanlara gücünü veren de bu toplumsal riyakârlık ve ahlaksızlıktır zaten… Deniz’ler de 27 Mayıs gibi alçak bir darbeyi “solcu, ilerici bir devrim” olarak görüyor ve kutsuyorlardı. Yine aynı mantıkla, BAAS’çı sosyalist bir askerî darbenin kendi amaçlarına yarayacağına inanıyorlardı. “Marksist cunta ne zaman darbe yapacak?” diye bir beklenti içindeydiler ve o cunta zihniyetinin bir darbe ortamını yaratmak için silahlı mücadeleye, soyguna, gaspa, adam kaçırmaya, oraya buraya bomba atmaya teşvik ettiği Deniz’ler yapılan askerî darbe sonucu bir hukuk cinayetiyle asıldılar. Yüzlerce genç de 12 Mart’ın işkence tezgâhlarından geçti.
Elbette devlet içinden birileri silaha teşvik ettilerse de Deniz’lerde de, Türk 68 hareketinde de silaha sarılmaya hemen hazır bir ruh hali ve ona uygun bir ideolojik zemin vardı. Zaten bu zemin olmadıkça hiçbir derin operasyon ve sistemli provokasyon başarıya ulaşamaz. Ayrıca Türkiye 68’i Batı 68’inin olumlu yanlarından zerre nasiplenmemiş bir hareketti. Türkiye 68 hareketinin özgürlükçü ve demokrat olması konusunu zaten geçtik, bu hareket ortodoks anlamıyla enternasyonal Marksist falan da değildi. Bu arada belirtelim ki özgürlükçü-demokrat bir dünya görüşüyle Türk 68’inin zerre yakınlığı ve alakası yoktur. Tekil ve cılız kalmış örnekler belki bulunabilir. Özgürlükçülük ve demokratlık bir yana işçi sınıfının enternasyonal birliğine ve kardeşliğine dayalı totaliter içeriği de olsa evrensel sol bir vizyona da sahip değildi bizim 68. Bugün bahsettiğim etkilenmelerden geçerek sağduyulu bir çizgiye gelmiş o dönemin 68’lileri olan aydınlar, bugünden retrospektif yaparak Deniz’lerin, Mahir’lerin o gençlik ruhunun evrensel ve demokratik olduğu gibi şeyler söyleyebiliyor. Bugünün Ulusalcı hareketiyle sözde o 68 ruhunun hiç alakası yokmuş!! Kusura bakmasınlar ama bu iddia tamamen bir saçmalıktan ibarettir. O döneme dürüst bir bakış, özünde o gençlerin ne kadar milliyetçi olduğunu bize gösterecektir. O gençlerin köken olarak Kemalist olduğu, 27 Mayıs’ı taparcasına destekledikleri bugün herkes tarafından kabul ediliyor, söyleniyor. Fakat o gençlerin bu Kemalist köken içinden gelen çok güçlü ve katılaşabilmeye müsait bir milliyetçi/ulusalcı damara sahip olduğu gözden kaçırılıyor.
Türk 68 hareketi, özlerinde olan bu milliyetçi ideolojiyi antiemperyalizm ve tam bağımsızlık sloganları arkasına saklamış, sosyalizan bir süs vererek kamufle etmeye çalışmıştır. Bu milliyetçilik öyle MHP tipi milliyetçiliğe göre de daha insancıl ve masum falan da değildir. Bilakis modernist ve Marksist-Leninist etkileşimler sebebiyle daha pozitivist, katı ve insansız hale gelmiş, zenofobik hatta ırkçı eğilimlere kayabilecek bir milliyetçilikti Türk 68 ruhunun milliyetçiliği. Nitekim bugün kendini “Ulusalcılık” olarak takdim eden akım birebir olarak bu ruhun mirasçısıdır. Aralarında doğrusal bir süreklilik vardır. Tam bu noktada Deniz Gezmiş’in 29 Ocak 1971 yılında babasına yazdığı mektuptan alıntı yapmak istiyorum…
“Baba, sana her zaman müteşekkirim, Çünkü Kemalist düşünceyle yetiştirdin beni. Küçüklüğümden beri evde devamlı kurtuluş savaşı anılarıyla büyüdüm. Ve o zamandan beri yabancılardan nefret ettim… Baba biz Türkiye’nin ikinci kurtuluş savaşçılarıyız. Elbette ki hapislere atılacağız, kurşunlanacağız da. Tıpkı Birinci Kurtuluş Savaşında olduğu gibi. Ama bu toprakları yabancılara bırakmayacağız. Ve bir gün mutlaka yeneceğiz onları…”
Bu mektubu Gezmiş “Ya vatan ya ölüm” diyerek bitiriyor. Bu mektubun ölümü, hapisleri, kurşunlanmayı kutsayan, okuyanın beynini zehirleyebilecek kolektivist bir mantıkla yazılmış olmasını bir yana bırakalım. Bu mektuptaki kolektivizm, enternasyonal Marksist bir kolektivizm de değil. Türkiyeli olmayan her siyasetbilimci bu mektupta saklanmayan apaçık bir nasyonalizm olduğunu görür ve tespit eder. Koyu bir zenofobi içeren, yabancı diye adlandırılanlara yoğun ve derin nefret hisleriyle dolu bir zihniyet var ortada… Gezmiş’in daha politik olması makul karşılanabilecek kamusal konuşmalarından da değil bu, babasına yazdığı özel bir mektup, ve bu mektupta hiç antiemperyalizm, tam bağımsızlık gibi laflar olmadan direkt içinden geçeni söylüyor Deniz… Bu kuşak, bu çocuklar mektupta da yazıldığı gibi böyle yetiştirildi ve bu Kemalist milliyetçilik üçüncü dünyalı bir Marksizm-Leninizm’le de etkileşime geçerek tam bir ideolojik zehir etkisi kazandı. Aslında üçüncü dünya deneyimi milliyetçilik ile devrimci sosyalist ideolojinin iç içe geçebileceğini de bize defalarca gösterdi. Antiemperyalizm, milli kurtuluş, tam bağımsızlık gibi temalar arkasında rasyonalize edilen nasyonalizm kendi gibi kolektivist-totaliter bir öze sahip Marksizm-Leninizm’le çok rahat uyuşabildi, anlaşabildi ve o ülkelerde iktidara geldiğinde bir katliam ideolojisine dönüşebildi. Aynı zemin ve aynı potansiyel özünde koyu bir milliyetçilik olan Türk sol hareketinde de sonuna kadar mevcuttur. Ulusalcılık denen feci cereyan da buradan doğmuş ve yükselmiştir. Tek fark, Deniz’ler kuşağının o dönemde “nefret edilecek yabancılar” kategorisine koymadığı Kürtler ve Gayrimüslimler (özellikle Ermeniler) de zamanla tıpkı Amerikalılar, İngilizler, Fransızlar, Yunanlılar gibi “yabancı”lar kategorisine yerleştirilmiştir bugünün Ulusalcı akımı tarafından. Günümüz Ulusalcı hareketi nefret edilecek olan, bir gün mutlaka yenilmesi gereken ve bu toprakların onlara bırakılmayacağı “Yabancılar” kategorisini genişletmiş, Kürtler ve Ermenileri de Batı emperyalizminin işbirlikçisi ve maşası niteliğinde “içimizdeki yabancılar” olarak görmüştür. Yani Ulusalcılara sorarsanız onlar da ırkçı ve zenofobik değiller.Ulusalcılar anti-kapitalist ve anti-emperyalist bir mücadele veriyorlar,ve bu ülkeyi sömürge haline getirmek isteyen Batı emperyalizminin uşakları olan Kürtleri ve Ermenileri de bu vatandan söküp atmak istiyorlar!!! İkinci bir kurtuluş savaşıyla vatan topraklarını yabancılara bırakmamak mücadelesini veriyorlar tıpkı 68’lilerin, Deniz’lerin antiemperyalist mücadelesi gibi…
Nitekim hâlâ o 68 ruhu yolunda lineer olarak devam edenler tutarlı biçimde bugün Ulusalcı denen çizgiye demir atmışlardır. MHP tipi milliyetçiliği aşan bir ırkçı milliyetçilikle flört eder şekilde antikapitalist ve antiemperyalist 68 yürüyüşlerini sürdürmektedirler. Fakat 68’li aktörlerin ciddi bir kısmı da bugün samimi olarak özgürlükçü ve demokrat, bu ruh sağlığı bozuk ulusalcı akımın karşısındalar. Öte yandan bu vicdanlı ve ahlaklı duruşu gösterebilen –68li veya değil- sol aydınların istisnalar hariç nerdeyse tamamı Türk 68’inin bu feci yüzüyle hesaplaşabilmiş değil, açıkça redd-i miras yapabilmiş değil. Aksine ulusalcılığa cephe alan ve kendini özgürlükçü-sol olarak gören bireylerin, grupların hemen hepsi Türk 68 hareketiyle ve Deniz’lerle gurur duyuyor, onların yolunun takipçisi olduklarını söylüyorlar. İdeolojik olarak bu redd-i miras yapılmadan bugünün ulusalcılarına, kızılelma koalisyonuna, Ergenekon çetesine Türkiye solunun karşı çıkması tamamen anlamsız ve ahlaken de gayrimeşrudur…
Evet, Deniz’in idam edildiği yaşlarda olan bu ülkenin bir genci olarak Türk 68’inin yani Deniz’lerin yani babalarımızın ve abilerimizin bizlere bıraktıkları fikri ve fiili mirası reddediyorum… Özgürlük, barış, ahlak ve demokrasi adına Türk 68’inin bize bıraktığı miras asla olumlu değildir… O hareketin vizyonu evrensel değil milliyetçi bir vizyondur… O mirasın, o yolun takipçisi olmamız sadece hem Menderes’leri, hem Deniz’leri insafsızca asan, bu ülkenin ve devletin tek sahibinin kendi olduğuna inanan ve bu inanç uğruna herkesi harcayabilecek egemen zihniyetin işine yarar… O zihniyetin gücünü konsolide etmesinin, egemenliğini tahkim etmesinin basit birer aygıtı oluruz sadece Türk 68’inin ruhunun, Deniz’lerin yolunun takipçisi olursak… Zamanı geldiğinde harcanıp atılacak basit birer aygıt sadece…
20 Yorum
Yazan:fuatogl Tarih: Haz 10, 2008 | Reply
Turk sagcisi hicbir zaman orjinal fikir uretemeyecek mi? Tek uretim noktasi gecmis sola saldirmasi mi? Ve bunu bile intihal ile yapmis! Pes dogrusu, tamamen ezber sayilan yazilarin adi moda deyimle “ezber bozmak” olmus.
Bu senarist arkadas herhalde yeni yetme, yakin tarihten bihaber klasik bir turk sagcisi, icindeki fasizmi senaristlik ve yazarlik(!?) ile orttugunu zannetmis. Turk fasizmin demagojik ve yalanla bezeli dilinden de cok esinlenmis belli ki. Bir mektupdan yola cikarak, ve tamamen yuzeysel – derinlikten yoksun kliselerle butun bir donemi ve yasanilanlari gormezden gelip, klasik turk sagci fasist kitlenin devlet cekirdegi ile olusturdugu ittifaki cahilce denizlere mahirlere yoruyor. Icimizdeki kine degilde, biraz okuyarak, gecmiste yasanan tartismalara merak duyup geriden de olsa takip ederek bilgi sahibi olmaya calissak kendimizi bu durumlara dusurmeyiz. Cehalet bal olmus akiyor, resmen yazinin dizgisine bile yansimis. Gece gece yine yorum yazdiracak bana senarist arkadasimiz. Once dizgiden baslayacagim…
Hayir denizleri, mahirleri elestiriyor diye kizmiyorum, cehaletin bu kadar cok prim yapiyor olmasina kiziyorum, lise tartismalarim bile bundan daha duzeyliydi.
Yazan:ulas Tarih: Haz 10, 2008 | Reply
Pes be adam, Deniz’in idam edilirken söylemiş olduğu sözleri de yaz da subjektif değerlendirme yapmadığını ortaya koy. İdam sehpasında kahrolsun emperyalizm, kahrolsun ABD derken de mi politik konuşma yapıyordu.
68 ruhunu tabi ki reddersin, çünkü o ruh emperyalizmin ve gericiliğin her türlüsüne karşı direniştir. Bugün Türkiye’nin sizin istediğiniz gibi Batı’ya tam bağımlı olması için o ruhun ortadan kalkması gereklidir.
Onlar ne kadar sosyalist olduğunu anlaman için Mahir Çayan’ın eserlerini okuman gerekir. Beyefendi gibi Nuray Mert de aynı şeyi yapmış, sol literatür hakkında bilgi sahibi olmadan saçmalamalar yapmış, ağzının payını almıştı.
Onların nasyonalistti enternasyonalist değil sözünüze şaştım. Bir enternasyonalist önce vatanseverdir. Kendi vatanı sevmeyen kendi milletini kendi halkını sevmeyen biri nasıl olur da başka halkları başka insanları sevebilir ve enternasyonalist fikirler üretebilir. Ama sizler enternasyonalist olduğunuzu zannediyorsunuz, Batı’dan çok Batı şakşakçısı olmakla enternasyonalist olunmuyor.
Asıl korkunuz ve ezber bozmayıp gerçekleri çarpıtan fikirlerinize sebep olan şey, Türkiye’nin bir Batı ile olan esaret bağlarını kırıp , Avrasya’ya yönelmesidir.
Ergenekon adı verilmiş bir çete var mı yok mu belli değilken ortada bir iddianame bile yokken bir Türk efsanesini ki bu milletin psikolojik direnç noktalarından biridir,karalayıp insanların aklına kötü bir şey olarak kazımak millete yapılan psikolojik savaşın önemli bir aracı haline gelmiştir. Ne yazık ki liberal entellektüel arkadaş millete 68 ruhuna, vatanseverliğe sövdüğü derecede entellektüel kabul edilir hale gelmiştir. Türkiye’nin acı hali budur.
Yazan:Deveye Hendek Atlatıcı Tarih: Haz 10, 2008 | Reply
🙂 Son zamanlaeda okuduğum en oksimoron cümle.
İntihal suçlamasına Rasim yine Taraf’ta cevap verdi. Hem, Türk solunun, günümüzun ırkçı ulusalcılarıyla aynı kökene sahip olduğu fikrinin neresi orjinal ki de intihal olsun?
Hem, Doğan, aynı şeyleri söylüyorsa demek ki orjinalitesi yine Türk solu dışından gelmiş. İntihal ise bile sol dışından intihal yani.
Bence ‘Deniz’lerle olan bu duygusal bağı koparın. Tarihe nesnel bakamıyorsunuz.
Bu konu tam bir ezber, biliniyor olması ezber olduğunu değiştirmez. Romantik solcuların ezberlerinin böyle bozulması epey gürültü çıkarttı Taraf’ta yayınlanan yazılarla.
Öyle ki Taraf’ta çalışan 6 kişi bu yazılar yüzünden istifa etti; ‘niçin yayınlandı?’ diye. Özgürlük mü demiştiniz? İşte düşünceye bile tahammülü olmayan enternasyonal sol.
Birçok şeyde oldu gibi ‘sol’culuk da Türklere mahsus biçim almış bu ülkede. CHP bile kendine utanmadan sol parti demiyor mu zaten? Bakın yukarıdaki yorumcu, planları bir bir işlerken bile hala; “Ergenekon diye bir çetenin olup olmadığı belli değilken” diyebiliyor. Eminim Veli Küçük, ihtilalden sonra hapisteki MHP’lilerin “fikirlerimiz iktidarda, biz buradayız” dediği gibi özeleştiri yapıyordur şimdi.
Sadece şu yorum bile acınacak bir halde olduğunuzu gösteriyor..
Neyse, Rasim’in diğer yazıları eleştirilere cevap verirken, okkalı birer de tokat atıyor. Burada da yayınlanacakmış o yazılar yakında. Titreyip kendinize gelin ve yararlanın derim.
Yazan:TT Tarih: Haz 11, 2008 | Reply
fuat bey:Bu senarist arkadas herhalde yeni yetme yakin tarihten bihaber klasik bir turk sagcisi, icindeki fasizmi senaristlik ve yazarlik(!?) ile orttugunu zannetmis
senarist-yeni yetme -sağcı*
…
Demek ki senaryo yazarı,genç ve sağcı olursanız sözünüzün değeri düşer…
***
Bu tavır eğitim sisteminden yada insan psikolojisinden kaynaklanan bir şey olmalı.. maalesef ünvanlara,mesleklere yada filanca konuda uzman… sıfatlarına bazen olduğundan fazla önem atfediyoruz.Yani bilinçaltımızda oluşan ezberlerle -sözlere değil, kim tarafından söylendiğine- bakarak hareket ediyor,velevki sözü söyleyen şahıs bizim görüşümüz dışında biriyse hemen yukarıda örneği olduğu gibi yaşına,sıfatına yada karşıt görüşlülüğüne bakarak küçümsemeye başvurabiliyoruz…
*velevki sözünü tekrar dilimize kazandırdığı için t.erdoğan’a da teşekkür ederim…
*sağcı-solcu kavramları da eski anlamlarıyla kullanılmıyor artık…demokrat-liberal-ulusalcı-muhafazkar gibi ayrı ayrı tanımlamalar var ve fuat beyin kafasında liberal-demokrat çizgidekiler de sağcı kategorisinde yer alıyor olmalı…
Yazan:snowqueen Tarih: Haz 11, 2008 | Reply
Velevki sözü söyleyen şahıs bizim görüşümüz dışında biriyse hemen yukarıda örneği olduğu gibi yaşına,sıfatına yada karşıt görüşlülüğüne bakarak küçümsemeye başvurabiliyoruz…
Bunu “kadın” ve “utanma” kavramlarını istediği şekilde görmediği için
googledan oldukça şovenist bir şiir copy paste yapan mı söylüyor:)
“liberal-demokrat” tanımı oynar başlıklı, tak çıkar. Muhafazakar-demokrat başlığı gibi. Bildiğin “Dinci Sağ”.
Yazan:çuvaldız Tarih: Haz 11, 2008 | Reply
snowqueen,
Yorumların sayesinde “oynar başlıklı” dinci sağı öğrenip,bilmiş olduk.Teşekkürler.
Sizden eşcinseller ve sorunları ile ilgili yazı isteniyor.Benim nacizane isteğim ise “dinsiz sol”un hangi oynar başlığın takıp çıkarılmış hali olduğuna dair bir “özeleştiri” yazısı kaleme almanız.Yapabilir misiniz?
Yazan:Araf Ba Abay Tarih: Haz 20, 2008 | Reply
Yazar,evvelden bu yana söylediğim sözleri fazlasıyla ve daha derli toplu bir şekilde yazıya aktarmış.24-27 yaşlarındaki,teorik ve yaşamsal bilgiden yoksun çocuklar olan Denizler;evet şişirilmiş romantik ikonlardır ve hasbelkader iktidarın parçası yahut öznesi olsalardı kesinlikle Türkiye’de yaşanmazdı.Kamboçya’da yaşanmadı ve Vietnam’da ve Kuzey Kore’de…Tam bağımsızlık tam saçmalıktır.Ama ben konu eski sol gelenekten açılmışken başka ve bence içi alabildiğine safsatayla doldurulmuş Nazım Hikmet’e de dokunmak gerektiği kanısındayım.Mesela dünyada en çok tanınan Türk şairi olmasının sebebinin dışardakilerin edebiyat tutkusundan değil de yabancı ülkelerdeki komünist parti mensublarının militan edebiyatçılığı olduğundan.Kuvva-i Milliye Destanı ile enternasyonal sosyalizmi harmanlamasının ilk ulusalcı tohumları ektiğinden.Hiç hayır görmediği memleketini(Türkiye’yi) aslı Polonyalılara dayanmasına rağmen abartılı bir mistifikasyonla sevmesinden(Ki ben bunu konu kıtlığı çekmesine yoruyorum).Piraye,Piraye diye bağırıp,ardından bir çok kadınla beraber olmasından ve Vera’nın kapısında ölmesinden.Oğlu Memet’in babasını pek sevmemesinden.Ve daha bir çok şeyden…Şunu kesinlikle unutmayalım ki Doğu Toplumlarının en iyi yaptığı eylem abartıdır.Mesela Arapların isimlerine bakın her biri yarım metre uzunluğundadır;medeniyette kattettikleri yol ise arpa boyu.Neyse,yine konuya dönecek olursak Denizleri anlamak istiyorum diyenlere doğu Perinçek’i gözlemelerini şiddetle tavsiye ederim ya da Yalçın Küçük’ü.Nazım’ın ise artık Hikmet’inden sual etmenin zamanı gelmiştir!
Yazan:Nev Tarih: Haz 21, 2008 | Reply
Daha hala neleri tartisiyoruz..gelismis demokrasilerin saglarida sollarida bircok konuda (kisisel haklar, evrensel insan haklari vs.) orta noktada bulustular..daha bizim alacagimiz yol cok uzun..ne sagimiz nede solumuz bizim insan odakli fikir uretip uygulayacak kapasitede degil..fikir uretip orta noktada bulusmak isteyenler ise hainlikle suclaniyor bu ulkede. Kimine solu satti kimine ulkeyi satti yaftasi yapistiriliyor. Sagi biraktim hadi ama solun bu denli fasizan hal aldigi ulkemde; kendini sol diye tanimlayip karsisindindaki insanin gorunusune, dusuncesine dahi tahammul edemeden kufurler savuracak derecede lumpenlesip uzerine birde demokrasiyi askiya dahi alabilecegini soyleyerek dunyadan kopan sol hareketi ben neyapayim ? Ha bu sol demis kendine ha ulusalci ha kemalist ..titreyip kendinize donun beyler..solu rezil etmeyin.. solu ve sosyalizmi ogrenmek icin avrupadaki yesiller yada sosyalist guruplarina haftalik turlar duzenleyecek bir tur organizasyonu kurmak gerekecek aksi taktirde..
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 21, 2008 | Reply
@Fuat bey,
Yorumunuzun sonunda eleştiriye ne kadar açık olduğunuzu,yazılanlara hiç kızmadığınızı belirtmişsiniz.Serinkanlı haliniz buysa kızgınlık anında neler yazabileceğinizi doğrusu merak ediyorum.Neyse eleştiriye ne kadar açık olduğunuza bizi yeterince ikna etmişsiniz,sağolun.
Asıl kızgınlığız denizlerin,mahirlerin eleştirilmesine değil de,cehaletin bunca prim yapıyor olmasınaymış(öyle yazmışsınız).Primden neyi kasdettiğiniz açık olmamakla beraber,sanırım bu tartışmaya duyulan ilgi ve yoğun katılımı kastetmiş olmalısınız.
Fakat bakın siz de görüşünüzü belirtmişsiniz.Fikir size ait olduğunda normal,ama başkaları tarafından ortaya atılanlar cehalete prim vermek oluyor öyle mi?
Kusura bakmayın ama çok ilginç bir düşünce anlayışınız var.Sizinki mübarek tam bir akademik tez,diğerlerinkiyse bildik lise standarlarının bile altında…
Hadi bunu da kabul edelim.Ancak iddianızın doğrulanması için fikirlerinizin bu standartın üzerine çıkması gerektiğini acaba düşünmeniz gerekmez miydi?
Yorumunuz boyunca ezberlere takılıp kalmışsınız.Ezberleri eleştirirken ezberden medet ummuşsunuz.Birilerini faşizmle,bilmem neyle suçlamak dışında karşı görüşü çürütecek tek bir teze rastlamak mümkün değil.Yanılıyorsam lütfen düzeltin.Ama öyle hemen faşistlikle falan suçlayarak,küfür ederek olmamalı.Bu bizi bir yere götürmez çünkü.
Sonuç olarak eleştiri kadar özeleştiri de gerekli.Yeni bir tartışma başlatıldığı zaman kutsallarımıza saldırılmış gibi öfkeye sarılmamız gerekmez.Denizlerin,mahirlerin vizyonuna sahip çıkmak,onların dünya görüşlerini anlamak ancak özgür düşünmekten ve düşünme ve ifade özgürlüğüne saygılı olmaktan geçer.Bu da övgü üzerine kurulmuş ezberlerle avunmak yerine yakın tarihimizi,toplumsal gerçekliğimizi cesaretle sorgulamaktan geçer.
Sevgi ve saygılar…
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 21, 2008 | Reply
@Ulaş bey,
Ergenekon adı verilmiş bir çete var mı yok mu belli değilken ortada bir iddianame bile yokken bir Türk efsanesini ki bu milletin psikolojik direnç noktalarından biridir,karalayıp insanların aklına kötü bir şey olarak kazımak millete yapılan psikolojik savaşın önemli bir aracı haline gelmiştir. Ne yazık ki liberal entellektüel arkadaş millete 68 ruhuna, vatanseverliğe sövdüğü derecede entellektüel kabul edilir hale gelmiştir. Türkiye’nin acı hali budur.
Yukardaki paragrafı yorumunuzdan alıntıladım.
Ergenokon adlı çetenin varlığından habersiz olduğunuz anlaşılıyor.Ve elbette Türkiye için bir tehdit falan da oluşturmuyordur size göre.Ayrıca bunun konuşulmasının bile sizin vatanseverlik duygularınızı ne kadar rencide ettiğinin de farkındayım.Hepsine eyvallah;vatanseverliğin kriterini derin ve karanlık çetelerin varlığında arayan,bunu Tam Bağımsız Türkiye’nin güvencesi sayan ilk vatansever siz değilsiniz.Ama biraz insaf!Hiç değilse buna sosyalizm,entersyonalizm falan demekten vazgeçin.Biraz tutarlı olun.Sözlerinizin her tarafından milliyetçilik,ırkçılık kokarken bunu bize solculuk olarak pazarlamaktan vazgeçin.
Kaldı ki Ergenekon ve onun yan örgütlerinin bu ülkeyi nasıl karanlık bir geleceğe doğru sürüklediğini artık sağır sultan bile duydu.Cephaneliğe dönüşen evler,bombalamalar,silah üzerine ölüm yeminleri,faili meçhuller ve daha neler neler…Susurluktan başlayarak Şemdinliye kadar uzanan onca komplo,mafya-devlet ilişkisi,siyasi cinayetler hiç mi bir şey ifade etmiyor?Eminim bunlar da size göre hayali ve birilerinin uydurma iddialarıdır ne dersiniz?
Ortada bir iddiname bile yokken diye bir de inadırıcılık katmaya çalışmışsınız.Yani pes doğrusu!Değil iddianameler,delil vs.bu ülkede savcıların bile kaybedildiği,buharlaştırılıp yokedildiğinden de galiba bihabersiniz.İyi çocuklar aramızda cirit atarken,savcıların akibeti bilinmiyor,bunu biliyor muydunuz?
Ama bütün bunların ne önemi var,hepsi zaten birer teferruat değil mi?Varsın bu çeteler devletin bütün organlarına sızsın,bir zamanların Sicilyasına,İtalyasına dönelim.Ne güzel geçinip gidiyoruz işte,çetelerle yönetilmeyi sessiz kalmaya devam edip 68 ruhundan dem vurmakla avunalım.Bundan ala demokrasi mi olur?
Sevgili Ulaş kardeşim,işte asıl Türkiyenin acı gerçeği budur.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Haz 21, 2008 | Reply
Bir de şu”oynar başlık”meselesi var.Birileri kelime oyunlarını şova dönüştürerek olayı aşık atışmasına çevirmiş.Sol-sağ dır almış gidiyor.İyi de kim sağda kim solda o biraz karışık.Ben sol falan göremedim ya neyse.Ama her saçmalayanı sol zannederek bu bahaneyle sola saldırmayı marifet sayanlar az değil hani.”Dinsiz sol”tanımlaması da böyle bir zırvanın ürünü olsa gerek.Bari biraz Murat Belgelere,Yıldırım Türkerlere,Perihan Mağdenlere,Baskın Oranlara,Ahmet Altanlara saygılı olmayı öğrenmelerini salık veririm.Öyle içindeki kini genelleme yaparak solculara kusmak sanırım ahlaki bir duruş olmasa gerek.Bu saydığım yazar,akademisyen ve bilim insanlarını şimdi kalkıp inançlarını yaftalayarak mı düşüncelerini değerlendireceğiz.
O bakımdan insanların dini inançlarıyla değerlendirmek,bunu bir etikete dönüştürüp küfür malzemesi yapmak kimsenin haddine düşmemiştir.Kendisinden daha da sağda ve hatta ırkçılık boyutuna varmış anlayışlara cevap yetiştiracağim diye illaki dayanılmaz bir istek hasıl olmuşsa başka argümanların kullanılmasını öneririm.Zira ağız dalaşına varan tutum gösteriyor ki birbirinden farklı görüşlere sahipmiş gibi görünenler aslında aynı yolun yolcusudurlar.Aynı kaynaktan beslendikleri halde sadece birbirlerine tahammül etmeyi bir türlü başaramıyorlar hepsi o kadar.
Yazan:Raif Yaman Tarih: Haz 28, 2008 | Reply
Rasim Ozan adını ilk kez bugün e-mail adresimde gördüm. İlk kez 68 kuşağı, tam bağımsızlık, kemalizm ve türk solu konusundaki düşüncelerimin başka bir insanın kaleminden bu kadar güzel bir şekilde yazılıp sunulmasına çok sevindim. Sizin gibi insanlar dünyanın dört bir yanında arttıkça karanlıkta kalan gerçekler aydınlıkla tanışacak ve aydınlık karanlığa egemen olma yolunda daha güçlü adımlarla ilerleyecektir.
Yazan:kocero Tarih: Tem 5, 2008 | Reply
sana hicbise demicem sadce cahiligine aciyorum sen hani diyorya bir aydin sanatcimiz. acikinca hamburger yiyen susuzlugunu cola ile gideren basindak efbiyay yazili sapkanla ne kadar vatan seversin
Yazan:mustafa Tarih: Tem 6, 2008 | Reply
bey adam sizin burdaki amacınız sadece genclıgın beynıne denizleri milliyetçi yapmak…gece rahat uyuyabılıyormusunuz?bır ınasn dusuncesı yuzunden,davası ugruna ölüyorken sız ona karsıt,dusman oldugu sozle mıllıyetcı,ulusalcı tıplemesı yapıyorsunuz…pekı sız kımsınız sagcı mı?deniz gezmisi severmısınız?neden bu gorusu savundunuz?…burdakı ınancım sızın ve arkanızdakı gucun devrımı ımkansız yapmak ve ınsanlıgı emperyalızme bagım lı etmektır…sızın gıbı ınsanlar para karsılıgı ezber,onceden planlanmıs abes dusuncelerı bır yerde yayınlayarak ınsanları kendı tarafınıza cekmektır bunu da taraf gazetesınde tapmıssınız…ama bunda basarılı olamazsınız…
Yazan:taylan Tarih: Tem 14, 2008 | Reply
bi insan faşist oldugunu bu kadar belli eder yaw onlar bu ülke için tam bagımısız türkiye için seve seve canlarını verdiler eşit, özgür, bagımısız bir türkiye için ölüme gitmekten bi an bile korkamadılar kısacık ömürlerini onların da dedikleri gibi dolu dolu yasadılar kocaman yürekleriyle savastılar simid tutmus onları elestiriyosun onları elestirmek senin ne haddine kimsinki yeni yetme bi çocuk onların düsüncelerini fikirlerinin anlayamayacak benimseyemeyecek kadar cahilsin denizi, mahiri, yusufu, sinanı, hüseyini , ulası, erdalı, taylanı cihanı, harunu ibrahimi, ve diger bütün devrimcileri içimizde yanan devrim atesiyle selamlıyorum onlara selam olsun YASASIN TAM BAGIMSIZ TÜRKİYE YASASIN HALKLARIN KARDESLİGİ KAHROLSUN FAŞİSZM VE EMPERYALİZM
Yazan:hasan Tarih: Kas 5, 2008 | Reply
ben bir solcuyum bana göre kullanılmak sadece yabancılar değil kendi ailem tarafından yapılınca bile yüreğimde yara oluşturur ki bunu denizlere mal etmek alçakçadır.çünkü onların 68 kuşağı gibi düşünebilen çok yakın tarihleri olmadı onlar insanlığı doğuşundan beri yaşamın bilincindeydi.düşündüler düşündüler düşündüle…
Yazan:akasya Tarih: Kas 5, 2008 | Reply
bu güzel yazı için teşekkür ederim çok yararlandım.
Yazan:evrim Tarih: Nis 1, 2011 | Reply
“…Türk 68′inin yani Deniz’lerin yani babalarımızın ve abilerimizin bizlere bıraktıkları fikri ve fiili mirası reddediyorum…”
Bu ülkede liberal sol, liberal demokrat, islamik liberal fraksiyonların hepsinin belli bir para karşılığında emperyalizmin sözcüsü olduğunun işte gerçek bir kanıtı. Ne teorik çerçeve, ne de bir tarihsel değerlendirmeden yoksun ordan burdan duyma ezberler bunlar. Sevgili Rasim sorarım sana sen hiç hayatında Marx’ın bir kitabını okudun mu? Anlaşılıyor ki wikipedia veya hazreti google’dan arattığın anahtar kelimeleri bir araya getirip, azıcık da senarist kimliğinle soslayıp önümüze koymuşsun. Ama biz bunları yemeyiz Rasim. Gene de bu ortaokul kompozisyonu tadındaki yazın beni gençlik yıllarıma götürdü, öğretmenlerimi falan hatırladım, sağolasın.
Yazan:Cengiz Tarih: Ara 10, 2011 | Reply
Bu güzel yazı için teşekkür ederim çok faydalandım.
Yazan:ufuk tan Tarih: Ara 10, 2011 | Reply
Türk sol hareketinin Stalinizmden etkilendiği çok açıktır.Stalinin “kapitalist olmayan yoldan kalkınma modeli”; ülkelerin henüz sosyalist devrime hazır olmadığını,ama yerli burjuva ve ilerici bürokratlarla ( siz bunu ordu olarak alınız)işbirliği içerisinde bir kalkınma ve hazırlanma sürecine girebileceğini ön görür.Doğan Avcıoğlunun “yön” hareketi, Mihri Belli’nin “milli demokratik devrimi” hep bu tezlerden etkilenmiştir.Denizlerin,Mahirlerinde etkilenmemesi mümkün değildi zaten.O günün Tkp’si ve Tip’i başka fikirlere geçit vermiyordu.Deniz Gezmiş Filistine gidip direnişi incelediğinde fikirleri değişmeye başlamıştır.Ülkedeki Kürt dinamiğinin farkına varmıştır.Esasen mücadeleyi Kürt bölgelerinde başlatmak için yola çıkmış ve yakalanmıştır.Fikirleri Türk burjuvazisi için tehlikelidir, o yüzden asılmışmıştır.Ölürken söylediği son söz “kahrolsun Ameriken emperyalizmi,yaşasın Türk ve Kürt haklklarının kardeşliği” olmuştur.
Stalinizmin ne menem bir şey olduğunu öğrenmek ve gerçek Marksizle karşılaştırmak isteyenlere bir öneri : Mehmet İnanç Turan’ın “Yıkıntının tarihi ve teorisi” kitabını okumalılar.