RSS Feed for This Post

Tam Bağımsızlık masalları, Kuzey Kore ve Juche

20080719_derin_dusunce_org_tam_bagimsizlik.JPG  Bir varmış bir yokmuş. Bir zamanlar, Kuzey Kore Demokratik Halk Cumhuriyeti diye bir yerde (hem demokratik, hem de cumhuriyet, yeme de yanında yat!) Kim il Sung diye bir adam yaşarmış. Bu adamın ideolojisine Kimilsungizm derlermiş. Kimilsungizm’in en önemli politik prensibinin ismi ise “Juche”ymiş. Buna, yaklaşık olarak tam bağımsızlık diyebiliriz. Juche’nin üç temel prensibi şunlarmış: 

– Politik tam bağımsızlık (chaju)

– Ekonomide kendi kendine yetebilme (charip)

– Askeri bağımsızlık (chawi)

Kim il Sung (ebedi şef) ölünce yerine oğlu Kim Jong-il (yüce şef) cumhurbaşkanı olmuş. O da babası gibi bir lider kültü oluşturmuş ve bunu ilkokullardan itibaren kullandığı endoktrinasyon yöntemleriyle pekleştirmiş. Hatta öyle ki, hiç savaşa katılmadığı halde  ders kitaplarında ebedi ve yüce şeflerinin katıldığı savaşlardaki kahramanlıklar anlatılıp dururmuş. Kuzey Kore’liler, bu iki önderlerini tanrı gibi kutsal görür, evlerine, işyerlerine, okullara, resimlerini yerleştirirlermiş. Kendileri de ülkenin dört bir yanına onbinlerce büst ve heykel kondurmuşlar.

Fakat bu kadar tutkulu bir şekilde kendi kendine yetebilmeyi savunan bu ülkenin insanları bir süre sonra açlıktan ölmeye başlamış. Yüce şef Kim, akşam yemeğinde en iyi kalite havyarını yerken, halkı açlıktan ve yetersiz beslenmeden dolayı ya ölüyor, ya da çeşitli hastalıklara kapılıyormuş. Gelen insani yardımları da silahlı kuvvetlerin beslenmesi için kullanıyormuş. Çünkü bu ülkede songun (önce asker !) diye bir kural mevcutmuş. Çünkü, Kuzey Kore dahili ve harici düşmanlarla çevrili olduğunu ve güçsüz düştüğü an bu düşmanların kendilerini parçalayacaklarına inanıyormuş. Çünkü gerçekten eskiden Japonya burayı işgal etmiş ve çok kan dökmüş. Emperyalist Amerika ve içinde Türkiye’nin bulunduğu NATO da, bu ülkeyle savaşmış öyle ya ! Bu yüzden bir taraftan dış düşmanlara karşı orduyu güçlü tutarken, içte de, hainleri tespit etmek için çok uğraşıyor; yüzbinlerce insanı Juche’ye ve Kimilsungizm’e ihanetten dolayı işkence ve tecrit altında tutuyorlarmış.

Kendi kendine yetebilen bir ülke olmak idealindeki Kuzey Kore Demokratik Cumhuriyeti, 1990’daki sellerin ve kuraklığın ardından ekilebilir alanlarını büyük ölçüde kaybetmiş ve birden kendi kendine yetememeye başlamış. Sonra, düşmanları Güney Koreliler, Çinliler onlara yardım etmeye başlamış. Çünkü, kendi kendine yetmek iddiası yerine küresel rekabete girişen güney Kore’nin kişi başına düşen geliri Kuzey Kore’nin 1/50’si kadarmış.

Bu ülke kendi kendine yetebildiği için, cep telefonu kullanmıyormuş, elektrik de fuzuli sayıldığı için, hem de tasarruf amacıyla akşamları bir saatten sonra ışıklar da, eğer hala yanıyorsa söndürülüyormuş. Turizm olarak da, peşine iki Korelinin takılıp, sadece onun istediği yerleri gezdirdiği bir Kuzey Kore gezisi isteyenler için bulunmaz bir ülkeymiş.

Onlar erememiş muradına ama belli mi olur biz ereriz. Gökten üç kızıl elma düşmüş. Biri ulusalcıların, biri bor madeni manyaklarının, biri de Putincilerin başına.

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?

 İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.

Türkiye bölünür mü?

“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız.  “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin”  demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*)  İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.

Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu

Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor.  Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Habercilik, savcılık, komiklik, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”

Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor. Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.

 Derin Düşünce nedir?

Sitemizde siyasetten tarihe, kadın haklarından felsefeye, sanattan bilime kadar bir çok konudan bahsediyoruz. Ama zaman zaman da kendimizden söz ediyoruz. Derin Düşünce nedir?  Sitenin geçmişi, geleceği, ortak projeler, yazar olmak isteyenlere öneriler, okunma istatistikleri… Derin Düşünce’nin bir kimliği, tarihi ve kendine has “yaşam” tarzı var. Eğer aramıza yeni katıldıysanız bu kitap “yöre halkına” kaynaşmanızı kolaylaştıracaktır :)

 Liberalizmin Kara Kitabı

Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan… Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur. Buradan indirebilirsiniz.

Maymunist imanla nereye kadar?

Evrim ve Big Bang gibi konular genellikle sağlıklı biçimde tartışılmaz. İdeoloji ve inançlar, felsefî tercihler bilim-SELLİK maskesiyle çıkar karşımıza. Özellikle evrim tartışmaları “filanca solucanın bölünmesi” veya falanca Amerikalı biyoloji uzmanının deneyleri etrafında döner ve bir türlü maskeler inmez. Madde ve o Madde’ye yüklenen Mânâ maskelenir… Oysa perde arkasında tartışılan başkadır. İnsan’a, Hayat’a dair temel kavramlardır. Sadece et ve kemikten mi ibaretiz? Yokluktan gelen ve ölümle yokluğa giden, çok zeki de olsa SADECE VE SADECE bir maymun türü müdür insan? BİLİM DIŞINDA bir insanlık yoksa Aşk yoksa, Sanat yoksa, Güzellik yoksa ve Adalet yoksa Hayat‘ın anlamı nedir? Aşık olmak hormonal bir abartıysa, iyilik enayilikse, neden birbirimizin gırtlağına sarılmıyoruz ekmeğini almak için? Neden bir çocuğa tecavüz edilmesi midemizi bulandırıyor ve neden fakir bir insana yardım etmek istiyoruz? Taj Mahal’in, Ayasofya’nın, Notre Dame de Paris’nin değeri bir arı kovanı veya termit yuvasına eşdeğer ise, Mesnevî boşuna yazıldı ise neden Hitler’i lanetliyoruz ve neden Filistin’de can veren bebeklere üzülüyoruz? Maymun olmanın (veya kendini öyle sanmanın) BİLİM DIŞINDA, psikolojik, siyasî, ahlâkî, hukukî öyle ağır sonuçları var ki…  Evrim senaryosunu kabul etmenin etik ve siyasî neticeleri ve evrimciliğin etimolojik değeri … Derin Düşünce’nin yorumcuları tarafından konuşuldu. Biz de bu sebeple söz konusu iki tartışmayı 116 sayfalık bu kitapta topladık. Buradan indirebilirsiniz.

Trackback URL

  1. 8 Yorum

  2. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Tem 23, 2008 | Reply

    ekrem bey,güzel bir yazı olmuş.elinize sağlık.
    demokratik kongo cumhuriyeti de böyle bir yer olsa gerek.
    cumhuriyet,demokrasi,içi doldurulamadığında ne kadar trajikomik kavramlar haline geliyor.bence arızanın çözümü için temel nokta,kişilerin veya grupların çıkarını değil,toplumun tüm kesimlerinin çıkarını gözetmektir.bu bilinçi sağlamış toplumlar krallıkta da yaşasa kalkınıyor.

    “her şey türkiye için” bilincini oturttuğumuzda sorunlar büyük ölçüde çözülecektir.ama samimi olarak.

    elmaların kimin kafasına düştüğününde çok bir önemi yok aslında.onlarda bizim insanımız.enteresan olan akıl tutulmasını biz mi yaşıyoruz,yoksa onlar mı?kendimden şüphe etmeye başladım.bence bunun çözümü şeffaflıktan geçiyor.Dünya’yı buradakilere iyi anlatmalıyız.insanlar kıyas yapamadıklarında doğru bildikleri yanlışları terk edemiyorlar.

  3. Yazan:herackles Tarih: Tem 23, 2008 | Reply

    Ekrem Bey,

    Tam bagimsizlik meselesine gonderme yapmak icin alinti yaptiginiz ulkeye dair bilgiler hakkinda tek bir kaynak vermemissiniz. Kaldi ki Turkiye ile Kuzey Kore`nin bu masal(!) tarafindan uyutuldugu(!!!) savinda oldugunuzu tahmin ederek soylemeliyim ki konunun en basitinden kultur en agirindan ise tarih boyutunu dikkate almadan, affiniza siginiyorum ama, calakalem bir yazi yazmissiniz.

  4. Yazan:fizikci Tarih: Tem 23, 2008 | Reply

    Kimilsungizm.. bu ne ya? Bizim Kemalizm bunu döver. En azından söylemesi bile daha kolay.

  5. Yazan:kapistonai Tarih: Tem 24, 2008 | Reply

    Kimilsungizm.. bu ne ya?

    kısaca açıklayayım, türkler ergenekondan çıkariken yolunu şaşıran bir grup kimilin kurduğu, kuruluşlarında agartanın etkili olduğu, darbedarlar cemiyetine rehberlik edenlerin inandığı düşünce sisteminde vücut bulan ideolojinin liderinin isminde seslendirilen yönetim şekli. 74. dalga operasyon bunlara karşı yapılacak.

    asıl dikkatimi çeken ise bu dil.korece mi oluyor ne ise artık. anladığım bir şey varsa çok eknomik bir dil olduğu. bakarmısınız.

    – Politik tam bağımsızlık (chaju)

    – Ekonomide kendi kendine yetebilme (charip)

    – Askeri bağımsızlık (chawi)

    insan bu dilde ağzını doldura doldura slogan bile atamaz. hemen biter yav!
    şöyle bir sloganlara varmıdır varsa nasıldır acaba.
    ne çin,ne japonya,ne g. kore ne de abd tam bağımsız kuzey kore ! 🙂 güsel oldu valla bizimkilerin temposunda söyleyince kafiyede oturuyor.

  6. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Tem 24, 2008 | Reply

    herackles bey,

    Ne zamandır masallarda kaynak aranıyor? 🙂 Doğrusu yazıyı yazarken 10-15 ayrı kaynaktan okuma yaptım. Aslında kimilsungizm ve juche ile kemalizm ve tam bağımsızlık karşılaştırması akademik olarak da yapılmalı. Okudukça insan benzerliklere daha çok şaşırıyor. Ama zaten totaliter rejimler birbirine benzer. Orwell’in “1984” ünü okuyan bir Türk, sanki bizi görüp de yazmış demez mi? Ya da Animal Farm, sadece Troçki’yi, Stalin’i mi anlatıyor… O da masal değil mi? Ve hiç kaynak yok değil mi?…
    http://en.wikipedia.org/wiki/Juche
    http://news.bbc.co.uk/2/hi/asia-pacific/country_profiles/1131421.stm
    http://english.aljazeera.net/news/asia-pacific/2006/11/2008525184447420573.html

  7. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Tem 24, 2008 | Reply

    Bu arada Kuzey Kore’de akşam olunca lambaların yanmadığına dair gece çekilen şu uydu fotoğrafı size kaynak olabilir. Tüm K.Kore karanlık içinde:
    http://www.globalsecurity.org/military/world/dprk/dprk-dark.htm

  8. Yazan:ümit harmancı Tarih: Tem 27, 2008 | Reply

    Beyefendi,armutla elmayı birbirine karıştıran ve kendi ülkesine haketmediği acımasız benzetmeler yönelten yüzeyel bir yazıyı bu sitede yayınlamış olman kimi yalanlıyor???dağdaki yalancı çobanı mı,yoksa sizi mi???yazın yayınlandı ve yayın dünyasına bomba gibi düştün,yakında ‘yandaş medyadan’ teklifte gelir,bravo….gülmeyin sakın, gerçek olur bu iklimde bunlar..50 yıllık yazı hayatını böyle absürd benzetmelerle geçirmiş çetin altan ,duayen sayılmıyor mu bu iklimde??
    Büyük duayen buyurur ‘fatih ,kardeşlerini kaletti (ve çıkarsamada bulunur) türkler acımasız,vahşi,insan haklarına saygısız bir topluluktur’..şakşakçıları alkışlar..ama el çırparken hiçbirinin aklına şu soru gelmez;o dönemde Rus/Fransız/AvusturyaMacaristan imparatorluk saraylarında BİRLEŞMİŞ MİLLETLER İNSAN HAKLARI BİLDİRGESİ mi uygulanıyordu????tıssss…Hazret hızını alamaz ve yazısına meşruiyet kazandırmak için ‘TC beni bilmem kaç yıl cezaevinde yatırdı’ sosunu da ekler(çünkü bu ülkede hapis yatmış olmak,siyasi görüşünün doğruluğunu kanıtlayan en önemli argümanlardan biridir!!!)..bu absürd benzetmeleri geçim kaynağı yaptığını ve normal bir türk e göre nasıl lüks içinde yaşadığını anlatmaz nedense…
    Neyse sayın senai uzatmayayım daha fazla,bu ‘absürd benzetme yazı’ tekniği ile 2.çetin altan olabilirsiniz zamanla.ancak daha önce kısa bir süre hapis yatmanız ve tüm hayatınız boyunca kullanacağınız 40 kadar klişe cümle ezberlemeniz gerekli!!(enseyi karartmayın;türk e türk propagandası;gelişmişlik skalasında yunanistandan 85 basamak gerideyiz demekki TC başarısız;türkler beyinsel olmayan bir millet!!vb gibi)..
    Hadi kardeşim senai kolay gelsin sana,yolun açık olsun….

  9. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Tem 27, 2008 | Reply

    ümit bey,

    Yazımdaki benzetmenin hangi noktadan haksız olduğunu düşünüyorsunuz? Çünkü yorumunuzda yazıdaki argümanlara hangi noktada itiraz getirdiğinizi belirtmemişsiniz. Tabi “saçma, haksız,alakasız” filan diye peşpeşe birçok sıfat yan yana ekleyebilirsiniz ama bunlar hiçbir şey ifade etmez.
    Bunun dışında ikinci bir Çetin Altan olma gibi bir iddiam yok, isteğim de yok. Geçimimi mühendislikten sağlıyorum ve hep böyle devam edecek. Hiçbir zaman yazar olma gibi bir hayalim, isteğim olmadı. Milyon dolar da verseler olmam, çünkü böyle bir donanıma sahip değilim. Ama Çetin Altan’ı okurum, bahsettiğiniz gibi kötü benzetmeler yapmaz. Son derece güçlü bir kalemdir ve “yazar” sıfatını hakeden nadir gazetecilerden biridir. Türkler acımasız, vahşi ve insan haklarına saygısız bir toplumdur diyen hiçbir yazısını da okumadım. Böyle bir şey demiş olsaydı zaten siz yapacağını bilirdiniz…

  1. 2 Trackback(s)

  2. Kas 14, 2009: Kemalistler için Türkiye’den kaçış rehberi : Derin Düşünce
  3. Nis 1, 2014: Kemalistler için Türkiye’den kaçış rehberi

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin