TV’de Ben Böyle Şey Gördüm! (6)
By Konuk Yazar on Ağu 9, 2008 in Televizyon, Toplum
Yazar: Zühre Meryem Kaya
… “Oh be hafta sonu geldi.” diye, hiç sevinmeyin. Hani TV karşısına kurulup televizyon izlemek gibi bir planınız varsa, iptal edin. Çünkü, hafta sonları magazin programları bütün yapaylığıyla karşınıza çıkıyor. Gelip geçici gündem oluşturmak ve gündemde kalmak için kiralanmış sevgililerle boy göstermeler, evlenmeler, ayrılmalar, kavgalar, kim nerede, kiminle, nasıl ne yaptı ve kim daha şıktı salaklıkları… Bana ne kardeşim! Kim ne
yaparsa yapsın. Bana sanat için yaptığı etkinlikleri yayınla. Bana ne, çapkınların hangi güzelle birlikte olduğu. Bana ne, nereye ne kadar para harcayıp, nereden giyindikleri. Bana ne! Ya da sana ne? Tamam, meraklı bir toplumuz. Olur olmaz her şeyi merak ediyoruz. Ama bunu olumsuz kullanmanın yerine pekâlâ bilgi kaynaklı programlar yayınlayabilirsiniz. Aslına bakarsanız merak güzeldir. İçinde saklı kalmış çocuk merakını öldürmemek insanı hayata karşı dinç ve farklı kılar. Unutmamak lazım ki, meraktır insanları bilim adamı -kadını- yapan.
Magazin programları, kadının sesi programları, bir şekilde özel hayata saygı tüketildikçe tüketildi. Artık insanlar başkasının hayatına burnunu sokmayı kendi görevleriymiş gibi düşünmeye başladılar.
Gelelim kolay para ve ün kazandıran yarışma programlarına. Yetişkin sayılabilecek, eşit sayıda ki kadın ve erkeği bir eve yerleştirdiler. Programın adına “Benimle Evlenir misin?” denildi. Kimsenin “Bu da ne ya hu!” diye, gıkı çıkmadı. O dönem en çok izlenen program oldu. Bu programlar sayesinde kolay para kazanmak ve ünlü olmakta kolaylaştı. Geç kalınmadı tabi. İzleyiciye hemen programın gelişmiş modelleri sunuldu. Benimle kaçar mısın, kaynana dayağı ister misin, evlenelim mi, ayrı mı kalalım? Vıdı vıdı yani…
İnsanların kafasını gereksiz şeylerle meşgul etmeyi hep başardılar. Bu başarıları; starım olur musun, biz star avlarız, avlanmak ister misin, türkü de söyler misin, yarışmalarıyla devam etti. Özellikle özel hayatı karışık ve içinden çıkılmaz bir hal almış olanları bu yarışmalara yarışmacı olarak seçtiler. Yani bir şekilde magazin oluşturmaya devam ettiler. Kolay para ve ün kazanmak ümidi ile milyonlarca genci yok yere arkalarından sürüklediler. Yarışmalarda yarışmacı olarak bulunanlar, yarışmalar bitince unutkanlık sürecine yenik düştüler. Her biri unutuldu. Çünkü hemen o programın arkasından yeni yarışmalar -dansa var mısın, dans edebilir misin?- ve yarışmacılar televizyon ekranlarında yerini aldı.
Bir pervasızlıktır gidiyor televizyon kanallarında. “Bu kadar cesareti nereden alıyorlar?” Açıkçası bu sorunun cevabını çok merak ediyorum. Çünkü özellikle son yedi yılda televizyonlarda yayınlanan programlara karşı bu kadar şikâyet varken bu şikâyetlere karşı sorumsuzluğun dozunun her geçen gün arttırılması, kafamda soru işaretlerine neden oluyor. Sahi, bu kadar pervasızca yayın yapma cüretini nereden buluyorsunuz?
…Bu makale ilginizi çekti ise…
Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu? Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Öğretmenlik, savcılık, soytarılık, amigoluk… Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…
1 Yorum
Yazan:PirMuhammed Tarih: Eyl 13, 2008 | Reply
bunu en başta hükümete ve onun atadığı sayın rtük üyelerine sorsanız daha iyi olmaz mıydı?
bu rezalet ve pervasızlık konusunda işin ne boyutlara varacağını/vardığını görmek isteyenlerin, özellikle fox tv’yi izlemesini şiddetle tavsiye ederim.
yanlış hatırlamıyorsam bir temmuz akşamı televizyon kanallarına sırayla bakarken gözüme fox tv’deki magazin programı takıldı. bir bakayım dedim ve başladım izlemeye. az önce flaş, son dakika ve bomba diye süslenip servis edilen haberin içeriği şuydu: efendim bir yunan adasında (adı mikonos’muş. sağolsun fox tv sayesinde coğrafya bilgilerimize bir yenisini eklemiş olduk) rezil bir durum yaşanıyormuş. üstelik bununla sınırlı değilmiş bu olanlar. bu rezalete bizim gösteriş meraklısı sosyetemiz de dahil oluyormuş falan filan…
şimdi bana ne elin gavurunun (gavur mu dedim, pardon ecnebi diyecektim) adasındaki rezilliklerden, bana ne bizim gösteriş meraklısı sosyetiklerden.
bir de haber diye verilen bu rezaletin (ki asıl rezalet bunun haber diye o ekranlardan yayınlanmasıydı) içeriğinde; dans eden kızların etek altı görüntülerinden, üzerlerindeki elbiselerin etraftaki erkekler tarafından açılması, akabinde -açıkça ve resmen- ellemeye varan görüntüler yer alıyordu. yani çılgın eğlenceler ve rezalet içiçe mesajı verilmek istenmiş.
daha başka şeylerde gösterdiler fakat, batılı tasvir safi zihinleri bulandıracağı için burada kesiyorum. ayrıca bu görüntüler sorumlu yayın yapma adına piksellendirilerek verilmişti. yani sorumsuz yayın yapıyor olsalar olduğu gibi yayınlayacaklardı demekki…
takdir sizin…