Etnik Türk solu ve “Gerçek sol”
By Rasim Ozan Kutahyali on Ağu 26, 2008 in Milliyetçilik, Türk faşizmi, Türk Solu
Daha evvel de yazdım,bugün Türkiye’de olan sol,büyük oranda etnik olarak sadece Türklere,yaşamtarzı olarak sadece laiklere hitap edebilen cemaatçi ve cemaat-içi bir siyasal akımdan başka bir şey değildir…
Biliyorsunuz,bizde sağ-milliyetçiler dahi sürekli “Etnik Türk milliyetçisi değiliz” deme ihtiyacı hissederler.Alenen ırkçı olan sağcılar bile öyle der durur.Sol-milliyetçiler ise bu “tabu”yu da yıktılar. “Emperyalizmin maşası” Kürtlere ve Ermenilere alenen nefret kusup,etnik Türkizm yapan ve bununla da gurur duyan ulusalcı-sol çevreler var.
Bu ulusalcı-sol çevrelerin ne olduğu belli,kendilerini gizlemiyorlar.Hrant katledildiği zaman “Türkiye bir düşmanını kaybetti,hoş gidişler ola” diye yazmaktan bile çekinmediler.Üzülmediklerini alenen ilan ettiler.
Söylemlerini inceleyince görüyorusunuz ki bu ırkçı duruşları onların dünyasına “sağcılık”tan falan sızmamış.Yüzde yüz Türk sol geleneği tarafından üretilmiş söylemler ve argümanlar üzerinden gidiyorlar.Üçüncü dünyalı sol birikimin zeminini aynen benimsiyorlar.Gezmiş ve Guevera ikonlarına adeta tapıyorlar.O dil üzerinden ciddi oranda sol-kökenli Türk ve laik insan malzemesini ikna edebiliyorlar…
Aynı zemine basan,aynı politik figürleri kutsallaştıran,aynı üçüncü dünyalı sosyalist dili benimseyen ama asla ve asla ulusalcı olmadığını,sonuna kadar evrensel,özgürlükçü ve demokrat olduğunu iddia eden bir sol daha var Türkiye’de…
Enternasyonal duruş sahibiyiz diyen ama kendi ülkelerindeki etnik çeşitliliği bile kuşatamayan bir sol bu…Hele Ergenekon sürecinde aldıkları pespaye tavırlardan sonra tamamen “Etnik Türk solculuğu” denebilecek bir zavallı pozisyona düşen bir sol…
Sebebi ise çok açık…Şu yaşadığımız süreçte hiçbir Kürt işçi “Bu emeğin kavgası değildir,bu kirli kavgada ben yokum” demiyor ve asla da demez!Hiçbir Ermeni emekçi “Ergenekon efsanedir,bu kapitalizmin iç kavgası,bu süreçte üçüncü cephe açmak gerekir” demiyor ve asla da demez…Bu ülkede yaşayan Kürtler,Yahudiler,Ermeniler,Rumlar yani etnik olarak Türk olmayan tüm belirgin topluluklar,bu sözde evrenselci sol palavralara kanmaz…
İşte bu sol duruşun kümelendiği temel yayın organı olan Birgün gazetesinin merhum Hrant Dink’i “Ermeni” olması dolayısıyla kovduğuna dair iddia geçen hafta dile getirildi.Tabii ben hiç şaşırmadım.Bu sol için tüm Gayrimüslim cemaatler hatta Aleviler ve Kürtler araç niteliğindedir… “Sosyalist devrim” denilen nihai hedefe varmak için yanlarındaysa bu cemaatler,o zaman sorun yok…Bu cemaatlerin hak ve özgürlükleri de promosyon olarak savunulur o zaman.Tabii bu promosyon da “devrim”e kadar,sonrası ne olur bilinmez. “Devrim”den sonra da büyük öncüleri Lenin’in dediği gibi omlet yapmak için harcanacak yumurtalar olabilirler.Daha doğrusu her insan “omlet için yumurta” olabilir bu kafa için.Tek kutsal vardır,o da sosyalist devrim.Geri kalan herşey bu nihai hedef uğruna işlevsel ve araçsal niteliktedir…
Hele ki Ermeniler ve Kürtler gibi topluluklar “dinci,gerici,neo-liberal” çevrelerle(yani İslami kesim ve liberallerle) en ufak bir temas halindeyse,onlarla da ortak bir dil üretebilirmiyiz diye bir arayıştalarsa söylenecek söz bellidir… Kovun bu Ermeni’yi,Kürd’ü,Yahudi’yi,Dönme’yi,Süryani’yi v.s…Kovun gitsin…
Haklar ve özgürlüklerin özsel ve vazgeçilmez bir ahlaki değer oluşu,başkasından beslenerek ve onu anlamaya çalışarak yaratılacak,birlikte kurulacak demokrat bir ilişki tipi bu zihniyete tamamen yabancıdır…
Dahası gelin kimse kendini kandırmasın bu dandik etnik Türk sol örneğini bir yana bırakalım;Özgürlükçü ve demokrat bir duruş,Batılı sol geleneğin dahi entelektüel köklerine,solun entelektüel tarihinin anadamarlarına yabancıdır.Şu “gerçek sol” mavralarından da sıkılan yok mu hala?Hangi gerçek sol? New Left Review mi Monthly Review mi gerçek solcuymuş? Castro’ya methiyeler düzen,Chavez’i insanlık için umut ışığı gören bu zihniyet “gerçek sol” mu bilemem ama neresi özgürlükçü neresi demokrat bu kafanın?Hala “Bizim Türk solu tu kaka ama Castro-Chavez bambaşka” diyenlerden misiniz? Zihniyetsel özlerinin aynı olduğunu hala görmüyormusunuz? Bizim gazetede bile bu körlüğü sürdürenler hala var mı? Yok diyemiyorum açıkçası…
Ayrıca sosyalizm ile milliyetçilik ideolojisinin köklerinden gelen ortaklıklar,karşılıklı “hayırhah bakış”lar solun anadamar tarihinde olmayan bir şey midir?Sosyalizmin çöküşünün ardından Milosevic,Tudjman,Kravchuk gibi sosyalist liderler,Kıbrıs’ta AKEL,Yunanistan’da eski “dış” komünist partisi bir gecede milliyetçiliğe kapağı atmamış mıdır?
Ey Halil Berktay hoca,yeniden anladım ki sen tüm Türkiye soluna çok ama çok lazımsın…
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün. Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.
14 Yorum
Yazan:Hasan Tarih: Ağu 27, 2008 | Reply
Chavez de ulusalcı aslında. Sosyalizm; kapalı tarzıyla bir ulusalcının en çok isteyeceği ekonomi biçimidir. Aynı zamanda sosyalist ekonominin beraberinde getireceği ‘herkesi gelirinde eşitleme’ ve ‘devletin verdiğine mecbur bırakma’ devlete karşı farklı bir güç odağının çıkmasına da engel olacaktır.
Şimdi şunu sormak istiyorum, garip gelebilir ama:
“Sosyalizm sol mudur?”
Klasik ezberin dışında düşünür ve ‘sol’ kelimesinin idealojik olarak ‘doğru’ ve ‘evrensel’ anlamına geldiğini düşünürsek; bence değil. Sol kelimesinin anlamını ‘özgürlük’ ve ‘insancılık’ olarak düşünürsek bence değil.
Ayn Rand’ın Plato Yayınları tarafından Türkiye’de de tüketime sunulan ‘Yaşamak İstiyorum’ (We The Living) isimli kitabını okudum yakın zamanda. Sosyalizmin; devlet kapitalizmi yani en ‘vahşi’ kapitalizm olduğunu oldukça müspet anlatıyor bu kitap. Bir siyasetin amacı evrensel bir refah ve barış yaratmak, adaletin işlevselliğini arttırmaksa bunu Sosyalizmin hiç beceremediği ortada.
Bu yüzden bana göre ‘adalet, özgürlük, evrensellik ve refah’ demek olan ‘sol’da “sosyalizm” e yer yok.
Şaşırtıcı gelebilir ama bence öyle: Sosyalizm sol değildir.
Yazan:fuatogl Tarih: Ağu 28, 2008 | Reply
Hem Türkiyede olan soldan bahsettiğini ima edeceksin(tümüymüş gibi), hemde sol içersinde azınlık, onyıllara varan köklü bir ideolojik ayrımı görmezden gelip, üstelik bu “Türkiye solu” diye gösterilmek istenenin aslında sosyalist sola yillarca fasist nitelikte saldirilar düzenlediğini, askeri erkana yakın olma, etkileme isteğini görmezden gelip, ve tüm bu saçmalığın özünden gelen Halil Berktay ı solun “peygamberi” ilan edeceksiniz. Okur yazarlık, entellektüel çaba gerçekten bu kadar düştü mü memleketimizde?
Bu nasi “dandik” bir iddiadır böyle? Dünyada solun dahil olmadığı kaç tane demokratik, özgürlükçü çıkış, proje gerçekleşmiştir? Günümüzde verili kabul ettiğimiz, doğal kabul ettiğimiz neredeyse tüm haklar, demokratik kazanımlar solun ana rahmi sayılan toplumsal mücadeleler sonucu elde edilmiştir. 20 tane sovyet deneyimi bu gerçeği değiştiremez. Bu nasıl bir algılama körlüğü? Dünyada “en gelişmiş demokrasi” diye sunulan (bence ideal olmaktan hala uzak) demokrasilerde şu gün bile solun payını görmemek için insan akıl ve mantığını değil, içindeki temelsiz kin ve nefretini takip etmesi gerekiyor, bizim klasik sağcı arkafondan kurtulamamış yeni nesil modern sağcılarımızın yaptığı.
Kafalarinin nasil işlediği kendi yazılarından da açıkca belli oluyor zaten. Hem güya solun hiçbir özgürlükçü yönü olmadığı afsatasını işlerler, adeta solu gereksiz göstereip, hemde bu garip görüşü beyan etmemiş gibi insanlari aptal yerine koyarak sola Halil Berktay gibi adamlarin lazım olduğunu açıklayıverirler. Bu ne perhis, bu ne lahana turşusu!
Ortada samimi bir fikir geliştirme pratiğinden öte, bu ülkenin çeşitli yollardan yıllarca zihnine dokunmuş klasik sağcı “tukaka sol” paranoyasının “kibar” yollardan ortaya saçılması söz konusu. Bu kişilerin Halil Berktay lari solun bir çeşit “has adamı” ilan etmesi çok anlamlıdır, hele şu dönemde. İlan ettikleri bu insanların, bugün tüm sola kurnazlıkla maal edilen saçmalıkların mimarlarından, en üst düzeyden ideologlarından olduğunu bilecek ne hafızaya nede entelletüel meraka sahiptir bu arkadaşlar. Başka yorumlarda kabaca anlattım, “yanlışsın” yada “yetmedi daha fazla örnek ver” diyen varsa söylesin icabına bakalım.
Halil Berktay Türkiye soluna lazımmış! Hadi canım sende, dalga mı geçiyorsun… 80 öncesinde devrimci gençlerin bile provokatör ajan ilan ettikleri Doğu Perinçek in sağ kolu olabilecek kafa yapısına sahip adamdan Türkiye soluna ne fayda gelir beyefendi?
Yazan:Bilal Atış Tarih: Ağu 28, 2008 | Reply
Solcu mu arıyorsunuz çok uzaklarda arama aslında o tam bir sosyal adaletçi, Hayat dersini aldığı Hz. Muhammed’in izinden milim bile sapmayan büyük mücahit. Sahabeden ebuzei Gifari. Solcuyum diyen sol edebiyat yapan arkadaşalr lütfen bu insanlığın yüz akının hayatını inceleyin. Muhammed efendimizi, Ali efendimizi ve Ebuzeri keşfettikten sonra hak nedir hukuk nedir daha iyi anlkayacaksınız. Sözü uzatmayacağım. Ebuzeri Gifari nin bir sözü, “İhtiyaç içinde müslüman varsa kişinin günlük yiyecek ve içicek ihtiyacından fazlasını biriktirip alı koyması caiz değildir.” 3. Halife ve Muaviye tarafından zulümden zulüme uğratıldı ki, haktan kıl kadar sapanı acımadan yerebildiği için. Sol eğer sosyal adalet ise işte Ebuzeri Gifari efendim.
Yazan:fuatogl Tarih: Ağu 30, 2008 | Reply
Dedikodu, ve afedersiniz ama “yalan” da demek zorundayım. Birgün deki tayfayi taniyan birisi olarak elbette böyle absürd birşeyin olamıyacağını biliyorum da, dedikodu zincirinin Cemil Erten e kadar varmasi isi ilginç kılıyor. Şu ara Ankarada olduğum için sorup soruşturma fırsatım var, merak ettim sordum olay nedir diye. Bir gazete toplantısı söz konusu. Yakından tanıdığım ve o toplantıya katılan Ali Öztürk arkadaş sözü edilen çarpıtmanın Oğuzhan Müftüoğlunun bir sözünden olduğunu söylüyor arkadaş, yaklaşık 3 yıl önceki bir toplantıdan. Aynı Gazetede yazan Muhsin, ve Hrant in Kürt ve Ermeni meselelerini bolca işlenmesinden, gazetenin sadece etnik meselelere eğildiğine dair oluşan görüntü tartışılmış. Memlekette artan ırkçılık, gazete üzerinde zaten bilinen baskı bağlamında bu meseleler tartışılıyor ve ortamda Cemil bey de varmış. İşte bir gazetede olabilecek böyle doğal bir tartışma, Cemilden bir gazeteciye aktarılıyor, isimsiz verilmeden tabii, sonra etyen bey gibi zaten Hrant in kimliğinden rahatsız olan bir kişi “söylenilene göre” diye kullanıyor, halkanın son ucunda ise Rasim bey gibi senaristler işi ermeni olmasından dolayı kovulması gibi tamamen aslı astarı olmayan bir noktaya getiriyor. Buna rahatlıkla demagoji diyebiliriz, böyle yöntemlere başvurmak zorunda kalıyor arkadaşlar. Bence dedikodu ve yalana itibar etmeden önce, şu yada bu oranda gazeteci kimliğinizle ortaya çıkın, ilk önce böyle bir ifadeyi kimin kullandığını ortaya çıkartın.Kullanılmışmıdır? Kim nerede kullanmıştır, gibi somut ve dürüst bir yönteme başvurun hemen tüketime geçmeden önce. Cemil den, adını unuttuğum bir gazeteciye, oradan mahçupyana, oradan senaristlere. Mesela Rasim beye davet ediyorum. Eğer bu sözlerin kullanıldığını iddia ediyorsa, isim vererek kimin nerede ne dediğini belirtsin, şahit ile mümkünse. Bende söz veriyorum, karşı tarafta muhatap kimler ise yapılan iddiaya muhatap tutacağım. Buyurun, kim nerede ne demiş ortaya çıkaralım!
Yazan:fuatogl Tarih: Ağu 31, 2008 | Reply
Neyse, kendileri cevap vermiş zaten:
Birgün den zorunlu bir açıklama: Etyen Mahçupyan ın 22 Ağustos 2008 tarihli Taraf gazetesindeki köşe yazısında BirGün ü hedef alan ağır suçlamalarına Birgün gazetesinin cevabıdır…
Birde benim aktardıklarıma uygun olarak Ahmet Tulgar bugün bir yazı yazmış:
SAHTE DOSTLAR (2)
Dileleyen Oğuzhan Müftüoğlu ve Doğan Tılıç ın konu ile ilgili cevap niteliği taşıyan son yazılarını da okuyabilir.
Bu arada, bu meselede, hiçbir hakaret içermeyen yorumlarımızın, yayınlanan başka yorumlar arasında yayınlanmaması ise Tarafın gerçekten taraflı bir gazete olduğunu gösteriyor. En azından o konuda dürüst ve tutarlılar!
Fikirsel, ideolojik tartışma muhatabı almaktan öte, başvurulan bu çirkin yöntemleri açığa çıkartmak gerekiyor diye düşünüyorum. İddia sahiplerinin gerçekten samimi entellektüel bir çaba içersinde olduğu izlenimi doğru değil çünkü, buna kanmamak gerekiyor. Karşılarında tahammül edemedikleri bir grup var(demokrasi ve özgürlük nosyonlarının ‘brand’ anlamında tekelini kurmak istiyorlar – gerisi boş onlar için), fikri planda üstünlük sağlayamadıklarını bildikleri için de bu tarz düzeysiz mesnetsiz dedikoducu yöntemlere başvurmak zorunda kalıyorlar. Meselenin taraflarının yöntemlerine bakınca zaten bu hemen ortaya çıkıyor. Örneğin birisi hiçbir özne bağlantısı göstermeden, cesaretlice muhatap belirtmeden aynı klişe sözcüğü tekrarlayıp, “nasıl olsa insanların, kafasında nereye gideceği bellidir” yöntemine başvuruyor. Diğer tarafdaki insanlar ise başlığa muhatabının adını yazarak teker teker sorularını sorma gayreti içersinde. Mesela: Murat Belge’ye Sorular
Yazan:Deniz Tarih: Nis 16, 2010 | Reply
Sayın yazar acaba türkiye’de sol olmadığını mı yoksa olmaması gerektiğini mi söylemek istemiş? Eğer öyleyse bizim edebiyatçımızın sanatçımızın aydınımızın görevi görevi iktidarı elinde bulundurun demokratlarla çay içmek mi olmalı? Bunu yapmak bu coğrafyada verilmiş her türlü özgürlükçü devrimci mücadeleye ihanet etmek değil midir? Kürt mücadelesine ihanet değil midir? Bu coğrafyada yaşamını vermiş binlerce devrimciye ihanet etmek değil midir? Evet, ÖZGÜRCE düşünelim, DEMOKRAT da olalım ama böylesine akılsız da olmayalım değil mi?
Yazan:Çağatay Tarih: May 27, 2011 | Reply
Fuatogl, ben de bu yazıya adam gibi cevap verecek bir babayiğit çıkar mı diyordum ki, sizin yazdıklarınızı okuyunca moralim düzeldi. Elinize sağlık. Zaten sitedeki bir takım reklam ve de tavsiye edilen sitelere bakılırsa yürüdüğü yolun sol olmadığı belli. taraf gazetesi nasıl sol değilse, belli ki bu sitede sol ile alaksız bir mecra. Sol’u bilmiyorsun, bari karalamayı deneme, çıkar bir Fuat, apışır kalırsın.
Yazan:ne fark eder ki? Tarih: May 27, 2011 | Reply
Dink konusundaki tavir ne olursa olsun Türk solcusu milliyetçi ve kemalist degil mi? Deniz Gezmis’ten Türk Solu adli dergiye,Türk-is’ten CHP’ye kadar tarayin. Cumhuriyet gazetesi’nin kürt düsmani yayinlari ve daha niceleri… Haa tabi “onlar gerçek solcu degil” diyebilirsiniz ama onlar da sizin için ayni seyi söyleyebilir degil mi? 🙂
Türkiye’yi kurtarmaya talip olmadan önce türk solculari kendilerini kurtarsalar iyi olacak.
Yazan:sevim Tarih: May 27, 2011 | Reply
babayiğit olma vasfına sahip değilim -cinsiyetim el vermiyor bi kere:)
ama her halde mecazen de olsa sahip olamayacağım bu vasıf düşüncelerimi paylaşmama engel teşkil etmiyordur.
yazarı sol hakkında yeterli birikime sahip olmamakla eleştirebilirsiniz.bana göre de rasim kütahyalı ana akım sol hakkında yeterli bilgi ve teorik alt yapıya sahip değil.yaptığı şey,bugün sol adına hareket eden türk solu dergisi,perinçek grubu,mhp’yle benzer çizgide olan faşist zihniyetleri ifşa etmek.
aslında gayet doğru bir şey yapıyor.deniz gezmiş’le atatürk’ün kalpaklı posterlerini yanyana koyup altına “kürtlere iş vermeyin”e varan şöven bir dil kullanan,devlet teröründen zorunlu göçe zorlanan kürtler için “kürt istilasi”nittelemesini yapan,türkiyedeki faili meçhul cinayetlerin ve dahi nice karanlık olayın sorumlusu ETÖ’yü solcu diye kutsayarak yücelten bir zihniyet SOL olamaz.bunu anlamak/görmek için marks’ın bütün yapıtlarını okuyup yutmak gerekmiyor.rasim kütahyalı’da bunu yapıyor.yani solculuk kisvesi altında,banal milliyetçiliğin sularına yelken açan ucube anlayışa,faşist zihniyete dokunuyor.
işte babayiğit nitelemesi yaptığınız
futagol gibileri de bunu ana akım sola vaya özgürlükçü sola yapılmış bir eleştiri olarak görüyor.oysa yazarın hangi sol(!)dan bahsettiği gayet açıktır.ne var ki sol’u basit bir futbol kavgasından/slogan haykırmaktan ibaret gören anlayışlar bu gerçeği göremez.
mantık bu mantık olduktan sonra korkarım asla da göremiyeceksiniz bu gerçeği.görmediğiniz gibi bu çelişkiyi farkedenleri sol düşmanı görmeye de devam edeceksiniz.
zira sizin gibi, değil dünya gerçekliğini,solun ne olup ne olamayacağı hakkında en ufak bir fikri olmayanların farklı bakış açısı geliştirmeleri mümkün değildir.
bu bir niyet okuma değil,sözleriniz sizin nasıl fanatik bir taraftarlık taasubuna battığınızı çok net gösteriyor.
bakın ne demişsiniz,kısa kısa değineceğim.
“babayiğdiniz”sayesinde biaz rahatlayıp nefes almışsınız.yani sol’a laf eden birilerine, sizin beklediğiniz karşı taarruz gelince yükselen tansiyonunz biraz düşmüşe benziyor.
ne diyeyim bütün derdiniz “Fuat gibileri” çıktığında birilerinin bunun karşısında apışıp kalmasıysa zaten söyleyecek fazla bir şey kalmıyor.fakat ben yine de tamamlayayım söyleyeceklerimi.
sitenin solcu olmadığından dem vurmuşsunuz.bir kere sitede kimseler solculuk iddasında değil.ayrıca solcu olmak zorundada da değil kimse.hem siz bu “boşluğu”yeterince kapatıyorsunuz,ne yapacaksınız sitenin/Taraf’ın solculuğunu?
ha sol etiketiyle soslanmış solculukla avunmaya devam etmek istiyorsanız inanın aradığınız herşeyi ama her şey türk solu dergisinde bulabilirsiniz.orak çekiçli’sinden ay yıldızlına bayrakları;atatürk/lenin/deniz/çegevara posterleri,kürtleri aşağılayan dışlayan,tehdit eden ne kadar reklam,sembol,ırkçı söylem,vesaire varsa orada bulacaksınız.
onun için buraları da,Taraf’ı da pek önermiyorum size.moraliniz bozulur.kendinizi bitirir helak edersiniz.sağlığınıza yazık:)
neyse,sizin solculuğunuz size başkalarının ki de kendine olsun,olmaz mı?
Yazan:ali duman Tarih: May 27, 2011 | Reply
Sn. Sevim
ne büyük bir enerji kaybı bu değil mi?
daha ne kadar uğraşağız bu hastalıklı zihniyetle.
öyle bir hastalıklı zihniyet ki bu;
solculuğu kimseye bırakmayan bu ucubelik, misal Atatürk’ü solcu sayar, O ki 1932 yılında bir ABD’li devlet adamı ile yaptığı resmi görüşmede sscb için “mutlaka bertaraf edilmelidir” demiştir.
bu zihniyet öylesine hastalıklıdır ki, kurtuluş savaşında tek müttefikimiz olan sscb’ye böyle bir düşmanca yaklaşımın sahibini sol’cu sayabilmektedir.
öyle bir hastalıklı zihniyettir ki, mahir çayan’ın ASD (Aydınlık Sosyalist Dergi)’ye Açık Mektubunda en az 80 kez hain,işbirlikci, ajan diye yaftalamış olduğu doğu perinçek’in peşinden gitmeyi solculuk sayar, üstelik bunu yaparken hiç utanmadan “yolumuz çayan’ların yoludur” demekten de geri durmaz.
bu öyle hastalıklı bir zihniyettir ki; darbecilikten medet umar, mhp ile aynı cephede olmaktan hiç gocunmaz, değişimi değil, statükoyu savunur, silivride yatmakta olan 12 eylül faşizminin işkencesi subaylarına neredeyse göz yaşı döker, her fırsatta onlarla aynı ağızdan konuşur.
bu öyle bir hastalıklı bir zihniyettir ki; mustafa suphi ve 14 yoldaşını karadenizin soğuk sularına gömen, nazım hikmetin zindanlarda çürüten, anti-faşist halkcı cepheyi oluşturmak için mücadele verenlerin Tan Matbaasını yakan chp’ye destek verir.
bu öyle hastalıklı bir zihniyettir ki; nazım hikmetin resmini basıp yan tarafına “yüzüne tüküresiniz diye resmini bastık” diye yazan cumhuriyet gazetesini okumayı solculuk sanır, 1932 yılında başbakan inönü’nün italya ziyareti nedeniyle “kemalist türkiyeden faşist italyaya selam olsun” manşeti atan cumhuriyeti okumayı solculuk sanır, ulusalcı-nazi çizgisindeki cumhuriyeti sol gazete sanır.
elinde cumhuriyet, beresinde kızıl yıldız, yakasında Atatürk rozetiyle dolaşır.
bu ancak hastalıklı bir zihniyetin göstergesidir, hem atatürkçü hem marksist olabilmek zihinsel rahatsızlığa dalalelttir.
imdi, bu toplumun (diplomalıların) niye zihinsel hastalıklı hale getirildiğine kafa yormak gerekir.
bu topluma deli gömleği giydirilmesi, genç cumhuriyetin en büyük marifetlerinden biridir,
zira koca bir imparatorluğu kaybedip, küçük bir devlete fit olmanın zafer sayılması, bu yenilginin vesikası olan lozan’ın başarı sayılması başka nasıl sağlanabilinir ki?
deli gömleği ve hastalıklı zihniyet bu devletin resmi politikasıdır, ancak bu yolun sonu gelmiştir.
asıl şaşılacak olan ne biliyor musunuz?
tüm bunları okul-medrese görmemiş bir çoban bile idrak edebiliyorken, mürekkep yalamış diplomalı cahillerin göremiyor oluşudur.
onlar 85 yıllık yalan masallarıyla uyumaya devam etmekteler. resmi ideolojinin narkozu çok güçlü olmalı.
böyle bir solculuk, akp’nin gerisindedir, akp’nin gerisinde olması onu, liberallerin fersah fersah gerisine düşürür, zira öyle de zaten, rasim ozan kütahyalı liberal haliyle onların çok daha önündedir, zira Almanca’da kısa adı NAZİ olan Ulusal-sol’un yolu her zaman faşizme çıkar, daha ötesi değil, ancak ne var ki bugüne kadar bu ucube ulusal-sol’culuğu solculuk olarak bu topluma çakmayı başarabilenler, bugün takkenin düşmüş olduğunu görmekten acizler, öyle ise tarihin çöplüğü onları beklemektedir, zira tarih ucubeleri yazmaz, ucubeler de tarih yazamaz/yapamaz.
selam ve sevgiler…
Yazan:sevim Tarih: May 28, 2011 | Reply
sevgili ali bey,çok haklsınız,büyük bir enerji kaybıdır bu hastalıklı zihniyetle uğraşmak belki ama bu ucube zihniyeti vicdanlarda mahküm etmek bana göre bir insanlık borcudur.insanlık borcudur çünkü bugün memleketi yangın yerine çeviren,insanları kürt-türk,alevi-sünni,laik-antilaik diye bölerek birbirine boğazlatan bu hastalıklı zihniyettir.ve bu hastalıklı zihniyet dediğiniz gibi maalesef kendine afyonlanmış dercede inanmış bir kitle yaratmayı başarmıştır.
o bakımdan sol’un böyle körü körüne ideolojilere biat edilmesinden farklı bir şey olduğunu dilimiz döndüğünce anlatmak durumundayız.
anlatacağız,anlarlar veya anlamazlar.bize bu kanemicilerin maskesini düşürmek,sol adına ahkam kesen bu ucubelerin gerçek faşist yüzlerini ortaya çıkarmak düşer.
kısacası gerçek sola,üzgürlükçü sola ihtiyaç var bu ülkede.en büyük sorun bugün solun bu akbabalardan ibaret olduğunu sanan yaygın bir algı oluşmasında yatıyor.bu algının kırılması gerek.kırılamamış olması,sol adına söz sahibi olabileceklerin yeterince gerçekleri anlatamamsındandır.dolayısıyla bu anlamda ciddi bir sol eksikliği var ülkede.ironik ama bu boşluğu akp gibi muhafazakar bir parti kapatıyor bugün.akp,kimi eksiklerine karşın solun fersaf fersah ilerisindedir.yani sol öyle bir perişanlık yaşıyor ki mhp’nin bile gerisine düşmüş.liberali,muhafazakarı vesaire solun ilerisindeyse durup bir düşünmek gerekir.demek ki “gerçek sol” o denli suspus olmuş,etkisiz hale getirilmiştir ki meydan bu ucubelere kalmış.hayır meydanı bu nazi artığı ergenekon şakşakçılarına bırakmayacağız.böyle bir lüksümüz yok çünkü.
aydınlık bir türkiye dileğiyle selam ve saygılarımla.
Yazan:wwe Tarih: Tem 3, 2011 | Reply
xxxxx xxxx xxxx konuşmak için dini kullanan sağcılara güzel cevap yazana helal olsun
gelelim xxxxxx sağcılara onlar 1950 1972 yılları arasında xxx xxxx xxxx bu ülkeyi abd ye bağladıklarını ve onu kapatıp devrim yapmaya çalışan solcuları komünist ilan edip onları idam edip pişman olduklarını biliyorlar bu yüzden solculara yükleniyorlar.
Yazan:sevim Tarih: Eki 2, 2011 | Reply
Futbol takımı tutar gibi bir ideolojinin/akımın vs fanatik taraftarı olmayı politik duruş zannedenler kendilerine solcu dese ne olur sağcı dese ne olur. Bu mantaliteyi matah bir şey zannederek kendine ezberletilenleri papağan gibi tekrarlayan tiplerden geçilmiyor ortalık. Böylelerini artık solculuk sağcılık da kesmiyor. Kürtçüsü var, islamcı geçineni var, liberal takılanı var, feministi var. Nasılsa etiket bol, seç seçebildiğin kadar.
Ama şu solcuyum diye gerinenlere sorsanız solun ne anlama geldiği konusunda en ufak bir fikrleri yoktur. Sağcı derseniz daha beter. Diğer amigolar için durum aynı, forma rengi seçer gibi ne olduğunu bilmediği ideolojinin en koyu taraftarı oluverirler işte. Velhasıl gençliğin işine düştüğü perişanlık içler acısı. Büyük abi ve ablalar çok mu farklı, o da değil, bir güzel kullanıyorlar gençliği. Bunda da başarısız sayılmazlar, her etiketin arkasında bağırıp çağırmayı marifet sayan salon dolusu şapşallar olduktan sonra her sahte ideolojinin alıcısı çıkıyor nasılsa. Yani bu kokuyu almış kuzu postuna bürünmüş kurtların işi çok da zor değil. Kukla oynatır gibi oynatıyorlar gençliği. Eee hiçbir şeyi sorgulama zahmetinde bulunmadan kukla olma kabul edilince olacağı budur. İşin ilginç tarafı Rasim Kütahyalı gibi hesapta solu eleştirenlerin bugün eleştirdikleriyle aynı noktaya savrulmuş olmasıdır. Garibim medyatik olmanın dayanılmaz egosuyla bir kanaldan diğerine koşuşturup duruyor. Başta hah işte aranan kan demiştim ama bugün gerçekleri sorgulayan, umut veren o genç adam gitmiş, kariyer hırsıyla iktidar yalakalığını kendine yediren muadillerine dönmüş. Geçen fotbolda şikenin tartışıldığı bir programa tanık oldum, kumpasa aldıkları katılımcıyı Ahmet Çakar’la beraber öyle bir tahrik ettiler ki en sonunda küfür ve hakaretlerin havada uçtuğu sokak kavgasıyla noktalandı program. Ve sol üzerine ahkam kesen sol anlistimiz Kütahyalı seviyenin yerlerde süründüğü bu sahnelere kahkaha atarak gülüyordu.
Yazık reyting, şöhret hırsı nelere kadirmiş? İki insanın sütütyoda hem de canlı yayında ağza alınmayacak küfürleşmesini eğlence sanan birinden artık ne beklenebilir ki?
Neyse belki kimileri için hâlâ ezberbozandır ama benim nazarımda şow olsun diye gevezelik yapan, car car konuşarak ortamdakilerin sözünü keserek nefes aldırmayan bir şowmendir artık. Sadece şifalar diliyorum. Umarım en kısa zamanda kendinden geçerek kapıldığı bu şöhret hırsından kendisini kurtarır. Yoksa tv.lerdeki maskaralıklarını sürdürmeye devam ederse doğru olabilecek sözlerini de kimseler ciddiye almayacak. Ve kimseyi kendine inandıramayacaktır.
Yazan:Ece Tarih: Haz 24, 2012 | Reply
Bırakın bu işleri. Solculuğu Kütahyalı’dan mı öğreneceğiz? O önce emperyalist devletlere kafa tutsun, anti-emperyalist yazılara başlasın, biz de biraz saygı duyalım. Ayrıca Türk bir etnik kimlik falan değil, bir millet adıdır. Azeriler de kendisine “Türk oğlu Türküm” diyor. Rusya paramparça etmeden önce koca “Orta Asya” Türkistan olarak geçiyordu. Bu toplulukların hepsi sadece etnik grup olamaz. Zaten bu işin ırkla, genlerle ilgisi yok; dille ve kültürle ilgisi, birbirine duyulan muhabbetle ilgisi var. Türk lafından neden bu kadar tiksindiğinizi anlamak mümkün değil. Sol zaten özünde milliyetçidir. Ama bu milliyetçilik uluslara saldıran emperyalizme karşı gelişmiştir ve diğer ulusları hedef almaz.Ben Türk milliyetçisiyim ve solcuyum, aynı zamanda Arap ve Farsi kardeşlerimin emperyalizme karşı zafer kazanmasını yürekten istiyor, onlarla işbirliğini gerekli görüyorum. Güney Amerika’da yıllardır direnen ve Afrika’da sefaletle savaşan kardeşlerimle kalbim bir atıyor. Siz batının dayattığı siyasi kalıplarla düşündüğünüz için işin özünü, bizim hem miliyetçi hem de evrensel yanımızı anlamıyorsunuz. Ya da gayet anlıyorsunuz ama efendilerinizin psikolojik savaşına hizmette kusur etmiyorsunuz.