‘Derin Düşünce’ neyi savunuyor?
By Editorden on Eyl 5, 2008 in Duyuru
Derin Düşünce’nin okur sayısı büyük bir hızla artıyor. Bunu yorum kısımlarındaki tartışmalardan da görmek mümkün. Yoğun takip elbetteki bizim için son derece olumlu bir husus. Yazarlarımızın hepsi okunmak, bilgi ve yorum paylaşımında bulunmak amacıyla yazıyorlar.
Galiba bu yoğun ziyaretçi trafiğinin de bir sonucu olarak, son zamanlarda site politikası ile alakalı hayli eleştirel görüşler alıyoruz. Bu eleştirilerin bazısı bizim durduğumuz yerin tam olarak kavranamamasından kaynaklanıyor. Bazısı da, zaten sürekli eleştirdiğimiz ideolojik formata sahip kişilerin, yazdıklarımızdan rahatsız olmasından..
İkinci kısımdakiler kusurumuza bakmasınlar, onları rahatsız etmeye devam edeceğiz. Ancak bu bağlamda ‘durduğumuz yer’in neresi olduğu ile alakalı olarak birkaç önemli hususu okurlarımızla paylaşmak istiyoruz.
Sitede yayınlanan yazılara yönelik eleştirilerin çoğunluğunda, bizim sürekli olarak, başörtüsü yasağı, ordu ve siyaset ilişkisi, Kürt sorunu, demokratikleşme gibi konuları işlediğimize vurgu yapılıyor. Ve zaman zaman maalesef bölücülükle suçlanmaya varan haksız ithamlara maruz kalıyoruz.
Derin Düşünce yazarlarının tamamı Türkiye’nin üniter devlet yapısının bozulmasına kesinlikle karşı olan, bu ülkenin sorunlarının ülke bütünlüğü içerisinde demokratikleşme ile çözülebileceğine inanan kişilerden oluşuyor. Bizler, vatanını seven, bölünmesinin karşısında duran, toprak bütünlüğünü koruyarak her alanda güçlenmesini, gelişmesini isteyen; tam ve çoğulcu, ahlakî ve insanî değerleri üstün tutan bir demokrasi anlayışına inanan kişileriz. Ülkemizin daha özgür, daha demokratik ve hayat standartları yüksek bireylerden oluşan bir ülke haline gelmesini arzuluyoruz. Ve günümüz koşullarında bunun yolunun da liberal demokrasiden geçtiğine inanıyoruz.
Evet, bizler bu konuları sıklıkla işliyoruz. İşliyoruz, çünkü ülkenin siyasal sorunlarının büyük çoğunluğunun, bu tür konular etrafında dönen hak ve özgürlük ihlallerinden kaynaklandığını düşünüyoruz. Halihazırda mevcut olan sorunlara dikkat çekiyor, çözüm yollarını tartışıyoruz. Eğer bir gün bu sorunlar ortadan kalkarsa bizler de işlemeyi bırakırız, bu kadar basit.
İşin ilginç kısmı ise, bazen bize yayınlanmak için gönderilen yazılarda, Kürt milliyetçiliği, ayrılıkçılık, ya da Siyasal İslamcılık kokusu aldığımızda, bu yazılara yayın onayı vermememize rağmen bölücülük suçlamasıyla karşılaşıyor olmamamız. Söylemeye bile gerek yok ki terörün her türlüsüne ve bölücülüğe, ayrılıkçılığa karşıyız.
Bu ülkede, çeşitli nedenlerle mağdur olan pekçok kesim var. Bu, inkar edilemeyecek bir gerçek. Ancak bazen, mağduriyet psikolojisinin biçimlendirdiği, ‘öteki’ unsurunu eleştirirken kullanılan dil ve düşünce, tam tersi istikamette etnik (ya da dini/kültürel) bir milliyetçiliğe kayabiliyor. Kürt sorunu tartışmalarında, radikal feminizm söylemlerinde ya da bazı muhafazakarların demokrasi ve özgürlük algılarında bunu görmek mümkün.
Bu da aslen, ‘hak ve özgürlük’ söylemine sarılanların bazılarının bu kavramların ifade ettiği anlamları gerçekten içselleştirmekten ziyade, salt mağduriyet psikolojisi ile hareket ettiklerini, özgürlük kavramından da sadece kendi özgürlüklerini anladıklarını gösteriyor. Buna uzak olmayan bir örnek olarak, DTP’li Aysel Tuğluk’un Kemalist elite hitaben serdettiği, -mealen- “biz de seküleriz, ‘çağdaşız’, İslamcılara karşı işbirliği yapmamız gerek, bizi dövüp durmayın” söylemi gösterilebilir. Tam tersi olarak da başörtüsü (ya da çocuklara Kur’an kursu) yasağını şiddetle eleştirip konu Kürt sorunu, Ermeni meselesi ya da azınlık hakları vs olduğunda katı bir Türk-İslam sentezcisi kesilen bir kısım muhafazakar kitleyi örnekleyebiliriz.
Zaman zaman bizler de ‘Siyasal İslamcı’ olarak suçlanıyoruz. Bizler, etnik Türk milliyetçiliğine, Kürt milliyetçiliğine nasıl karşıysak, kültürel/dini milliyetçiliğe de aynı biçimde karşıyız.
Evet, bu sitenin yazarlarının çok büyük çoğunluğu müslüman, ancak hepimiz, -çeşitli nüansları olsa da- İslam’ın sabit bir siyasal sistem teorisinin olmadığına, zamanın değişmesiyle İslam’ın toplumsal düzene ilişkin hükümlerinin de değişebileceğine inanıyoruz. Siyasal İslamcılığın en büyük zararı yine müslümanlara verdiğini düşünüyoruz.
İslam’ı, bireyi temel alan bir din olarak görüyoruz. Günümüzün homojen olmayan toplumlarında, gerçek anlamıyla uygulanan, devletin tüm inanç ve felsefelere eşit mesafede durduğu, herhangi bir ideolojiyi dayatmadığı ‘laik sistem’in müslümanların inançlarını yaşayabilmeleri için en uygun sistem olduğunu düşünüyoruz. (Bizim düşüncemize göre kişiler İslam’a inansın ya da inanmasın, hiçbir dinî ya da dünyevî otorite dinin ritüellerini insanlara dayatamaz. “Dinde zorlama yoktur” ayeti buna en büyük delildir. Ayrıca hiçbir otoritenin dinin nasslarının yorumlanmasında kendi yorumunu ‘tek gerçek’, ‘hak’ olarak görme lüksü de yoktur. Bunları temel aldığımız için de nasıl ki siyasal ve felsefî düşüncede çoğulculuğu kabul ediyor isek dinin yorumları konusunda da çoğulculuğu kabul ediyoruz. Tatbiki, pratikte pek mümkün görünmese de çok hukukluluk da bu çoğulculuğun kapsamına giren bir seçenek. Müslüman, Hristiyan, Ateist, Agnostik ya da Deist, vd…. Tüm bu farklı farklı felsefî düşüncelere sahip kişilerin, birbirlerinin haklarına tecavüz etmeden, birarada barış içinde yaşayabilmeleri ise günümüz şartlarında gerçek bir laik sistemde mümkün. Bizim savunduğumuz da zaten bu.)
Bir yaygın eleştiri de ordu-siyaset ilişkisini irdeleyen yazılarımıza yönelik olarak geliyor.
Ordunun siyasete müdahalesi konusundaki düşüncelerimizin temelini gelişmiş demokratik sistemlerdeki kıstaslar oluşturuyor. Ordunun kışlasında kalmasını, asli görevi ile ilgilenmesini, toplum mühendisliği yapmaya kalkmamasını, siyasetten, îmasını, elini ve ağırlığını çekmesini, ülke insanını düşman gibi görmemesini, onların inanç ve kültürlerine saygılı olmasını, gelişmiş demokrasilerdeki ordular gibi hareket etmesini savunuyoruz.
Eleştirilerin bazıları da AKP yanlısı yayın politikası izlediğimize yönelik. Hayır, biz AKP yanlısı değil, ‘sivil siyaset’ yanlısı bir politika izliyoruz. Nereden gelirse gelsin; ister ordudan, ister yargıdan, siyasete yönelik, siyaset dışı her türlü müdahaleyi yanlış ve demokrasiye aykırı buluyoruz. İktidarda şu anda AKP olduğu için sivil siyasete yönelik müdahalelere ilişkin eleştirilerimiz, AKP yandaşı olduğumuz şeklinde bir yanılsamaya yol açıyor. Sivil siyasete, demokrasiye, nerede müdahale olursa biz orada, onun karşısındayız. Bunun öznesinin AKP, CHP, MHP ya da DTP olması birşeyi değiştirmez.
Genellikle politikanın kısır çekişmelerinden ve bayağılıklarından da uzak durmaya çalışıyoruz. Bunun için “CHP’li vekil şöyle yaptı, AKP’li şöyle dedi” gibi dar kapsamlı politik bayağılıklar yerine, daha temel ve yapısal sorunlarımıza eğiliyoruz. Bunu vurgulamamızın sebebi ise “şu konuda yazmadınız, buna değinmediniz, AKP’lisiniz de ondan..” gibi ithamlara maruz kalıyor olmamız. Maalesef demokrasiye yönelik ardı arkası kesilmeyen müdahaleler, sağlıklı bir demokratik kültür edinmenin de en büyük engelini oluşturuyor. İnanıyoruz ki, eğer ülkemizde demokrasi gerçekten sağlıklı bir işlerlik kazanırsa bugün AKP’den CHP’ye, MHP’den DTP’ye, diğer siyasi partilerden önde gelen sivil toplum kuruluşlarına kadar, siyasetin her zerresine sinmiş olan, lider temelli, antidemokratik, rant olarak kullanılmaya yatkın şarkî siyaset anlayışı zaman içinde tasviye olacak, siyasetin ve siyasetçinin kalitesi yükselecektir.
Bizim düşüncemize göre, hamasi milliyetçilikle, dışa kapalılığı, totalitarizmi, merkeziyetçiliği, ‘biz bize yeteriz’ciliği savunarak, halkı potansiyel düşman görerek vatanseverlik yapılmaz. Vatanseverlik ülke insanı nasıl evrensel insan haklarına kavuşur, nasıl daha özgür olur, nasıl birarada huzur içinde yaşar, nasıl hayat standartları daha da yükselebilir gibi kaygıları duymakla olur.
Liberal demokrasiyi savunuyoruz, ama demokrasinin de, siyasal ve ekonomik liberalizmin de ciddi sorunlarının olduğunun farkındayız. Romantik demokrat ya da liberallerden değiliz. Siyasal ve ekonomik teorilerde tamamlanmış ve herşeyi çözmüş bir teorinin olmadığını, ancak seçenekler içinde en iyilerinin, bir diğer değişle ehven-i şer olanlarının da demokrasi ve liberalizm olduğunu düşünüyoruz. Endüstriyelleşme ve bunun en şedit sonuçlarını yaşadığımız geçtiğimiz yüzyıl hiç de içaçıcı bir resim sunmasa da, insan aklının, sosyal değişimlerin dayatımlarının ve kültürler arası çatışma ve etkileşimlerin, ekonomik ve siyasal teorilerin evrimi sürecinde mevcut durumu daha iyi noktaya götürmesini umut ediyoruz. Yani bu bağlamda değişmez sabitelerimiz yok.
Hulasa, şunu tüm site takipçilerinin bilmesini istiyoruz. Duruşumuzun dayandığı temelin özeti evrensel demokrasi ve insan hakları standartları ile vicdandır. Eğer biz burada bir mağduriyeti işliyorsak, vicdanımızı sızlattığı için işliyoruz, başka bir şey için değil. Başörtülü bir kızın çağdışı bir yasakla eğitim hakkının elinden alınması.. Birlikte kurtuluş savaşını kazandığımız Kürt vatandaşlarımızın her alandaki mahrumiyetleri ve uğradıkları hak ihlalleri… Doğuştan gelen farklılığından dolayı itilip kakılan, aşağılanan bir eşcinsel… Adına her ne diyersek diyelim, ister tehcir, ister katliam, ister mukatele, ister soykırım; 1915′te herhangi bir suçu olmayan bir milyondan fazla insanın yerlerinden yurtlarından sürülerek, kıyıma uğratılması.. Varlık vergisi ayıbı.. Gaspedilen azınlık malları, 6-7 Eylül provokasyonu ile azınlıklarımıza reva görülenler.. Maraş, Çorum ve Sivas olayları..
Tüm bunlar ve daha pekçok şey, bizim vicdanımızı sızlatıyor.. Bunun için yazıyor, cesurca, başımızdan geçen tüm bu olumsuzlukların, hatalı algılarımızın sebeplerini irdeliyoruz. Üzerimize giydirilen deli gömleğini yırtmaya çalışıyor, endoktrine edilmiş, mankurtlaşmış kafaların kulaklarına kar suyu kaçırmaya çalışıyoruz. Toplumumuzun genlerine işlemiş, bozulması gereken pek çok ezber olduğuna inanıyor, sağlam kanıtlarla bunların üzerine gidiyoruz.
Hiçbir yazarımız buraya para karşılığı yazmıyor. Birkaç yazarımız dışında hiçbirimiz profesyonel yazar değiliz. Herhangi bir gelirimiz, ticari faaliyetimiz yok. Bizimki, ailelerimizin zamanlarından aşırarak yürüttüğümüz amatör bir çaba sadece. Ulaşmak istediğimiz yer de belli: Anayasamızda da geçen ‘laik, demokratik hukuk devleti’ ilkesini gerçek manasıyla içselleştirmiş, anayasasından bürokrasisine kadar tepeden tırnağa sivilleşmiş, vatandaşını potansiyel düşman olarak görmeyen, birey temelli, insan hak ve özgürlüklerinde evrensel standartlara ulaşmış ve onlarla yapıcı etkileşimlere geçmiş, iç barışını sağlamış, zenginleşmiş, liberal demokrasiyi kanıksamış güçlü bir devlet..
Bizim ülkemiz; Türkiye..
57 Yorum
Yazan:ahmet Tarih: Eyl 6, 2008 | Reply
Editorden kim? Hangi yazar Editorden i yaziyor?
Yazan:Sever IŞIK Tarih: Eyl 6, 2008 | Reply
Maalesef Türkiye’de tüm değişimlere rağmen değişime karşı direnen direngen bir “akide” var. Ve resmi “Kemalist akide” pergelin sabit ayağını oluşturduğundan tüm eleştirilerde kendine yol açmak için bu “icbar edici merkezi söylem”e yönelmek zorunda kalıyor. Yazarların eleştiri gürzü ile göğsünü dövmek üzere yöneldiği resmi akide kalkanı sanıldığından daha dayanıklı.
Evet Türkiye’de özgürlükler alanını genişletmek isteyen yazarlar önemli ölçüde aynı konular üzerinde yoğunlaşmak zorunda kalıyorlar. Yani “dönüp dönüp bina okuyorlar.” Çünkü kronik sorunlar mevcut haliyle can yakmaya devam ediyor.
“idraklerimiz giydirilen bu deli gömlekleri”nin çıkarılmak için “mankurtlaşmış kafaların kulaklarına kar suyu kaçırmaya” devam etmeliyiz.
Yazan:TSD Tarih: Eyl 6, 2008 | Reply
Ahmet bey,
Bu tip ‘editörden’ imzalı metinleri farklı zamanlarda farklı yazarlar kaleme alabiliyor. Sabit bir isim yok. Ancak bu metinler, üzerinde konsensus sağlanmış metinler oluyor.
Niçin sorduğunuzu da merak etmedik değil 🙂
Selamlar.
Yazan:ahmet Tarih: Eyl 6, 2008 | Reply
Ergenekon fislemesi 🙂
Yazan:TSD Tarih: Eyl 6, 2008 | Reply
Aman hocam, DD yazarları muhtemelen çoktan fişlenmiştir zaten.
Da.. Ergenekon kendi mabadını kurtasın önce, değil mi? 🙂 Baksanıza GK mesajı verdi, “şu işi Küçük ve avanesinin üstüne yıkın, şunlar kalsın, anlaşalım” demeye getirdi. 🙂
Selamlar.
Yazan:çelişki-analiz Tarih: Eyl 7, 2008 | Reply
1-Sitede savunulan fikirleri eleştirmeyeceğim ancak,gelen eleştirilerin haklı olduğunu belirtebilirim.Çünkü eğer sitede farklı görüşlere sahip yazarlar da yazsa idi, sitenin formatı tek bir görüşü empoze etmekten ziyade düşünce zenginliğine de sahip olurdu ki bu demokrasinin ruhuna daha uygun düşerdi.Aynı konularda aynı fikirlerin değişik yazarlarca işlenmesi, tüm olayların aynı bakış açısı ile değerlendirilmesi site politikasını zaten belirliyor.
2-Blogumdaki yazılardan etkilenilmiş olacak ki; bir mail aldım ve mailde sitenizdeki yazılardan birinin linki vardı.Benim düşüncem mail atmak yerine yazılara yorum yapmak daha doğru.
Başarılar.
Yazan:haki demir Tarih: Eyl 7, 2008 | Reply
Zor…
Hakikaten zor…
Bir fikir platformu oluşturmak ve burada memleket meselelerini tartışmak, bunun öncelikle çerçeve olarak takdiri şart değil mi?
Hangi konunun konuşulmaması/tartışılmaması,konuşulmasından/tartışılmasından daha iyi olabilir ki?
Fakat kimlerin tartışılmamasını istediğini biliyorum. Fikri olmayanların tartışmak istememesi anlaşılabilir bir durum değil mi?
Kemalizme dair tekrarların ve asla yeni fikir üretimlerinin bulunmamasının tabi neticesi ne olabilir ki? Ne olabilir? Güç kavgası…
Ülkenin zeka kontenjanı, kemalizmden bıkıp uzaklaştığı için, tartışma kemalistlerin gündeminden çıktı.
Herkese kolay gelsin…
Yazan:ali Tarih: Eyl 10, 2008 | Reply
islamcı, anti milliyetçi. başka da bi numaranızı göremedim. akp kısaca.
Yazan:fasist Tarih: Eyl 10, 2008 | Reply
Fasizme yeterince yer taninmiyor. Daha fazla kafatascilik, Orta Asya vurgusu ve resmi tarih vurgusu gerekiyor. Her millete bir coban, bir FUHRER gerekir.
Yazan:demokrat fasist Tarih: Eyl 10, 2008 | Reply
Basbugumuz Bahceliyle alakali hic haber yok! Basin aciklamalarinin tüm metnini, kisaltmadan yayinlayin da anlayalim demokrat misiniz? Bakin o zaman inanirim demokrat oldugunuza. Hatta yoruma kapali olmali bu aciklamalar. Kimse Bahceli´yi yorumlayamaz.
Yazan:burak Tarih: Eyl 10, 2008 | Reply
derin düşünceyi bilmem ama karşılaştığım insanlar özgürlük kisvesi altında dini savunuyor, gerçi çok da güzel savunuyorlar. Anladığım kadarıyla din bir röper, özgürlük de bu röperin bir koordinatı. Dolayısıyla mesela eşcinsellik din’in hoşgörüsü dahilinde olmadığı için bu özgürlük koordinatında da kendine yer bulamayacaktır. Bende kalan intiba budur.
Yazan:fasist Tarih: Eyl 10, 2008 | Reply
Burak Bey, uyanik olmaliyiz. Takunyali takiye surekli etrafta.. Iceriden disaridan etrafimiz sarildi.. Ergenekon dagini delerek disari cikmamiz gerekiyor. Farklilik boluculuktur.
Herkesin nasil nizama girecegini belirleyecek bir FUHRER gerekiyor.
Tanri Turk’u Korusun
Yazan:zafer Tarih: Eki 20, 2008 | Reply
nihayet buldum eleştiri yazılabilecek bir yer… gerçi bir çok yere yorumlar arasına sıkıştırmıştım ama buraya yazılabilir…bu vaktimi de sizler için harcıyorum, bunu da bilin… çünkü bu ülke, burası gibi seviyeli tartışmaların yapılabildiği sayfalara muhtaç… başka sitelerde ne tazarsanız yazın sadece küfür yersiniz… akepe ye laf ettiğinizde “kıskananlar çatlasın” derler sadece… burası o açıdan farklı, tek iyi yönünüz bu, kutlarım… daha da iyi olmalı burası… çorbada bir tuzum olsun istedim… gerçi bu çorbanın içinde sadece su var!!! yani bu çorba adam olacağa benzemiyor… yarası olan doluşmuş buraya… ilk gördüğümde site ile ilgili açıklamaları okuduğumda ve bir kaç yazı okuduğumda çok beğenmiştim… hatta sayfalarıma koca koca linkler koymuştum… daha sonra o linkler ufaldı, ufaldı ve şimdi artık yoklar… sayfalar deyince küçümsemeyin, buradan kat kat daha fazla takipçisi olan sayfalar… girip 3 gün kalan bana küfretti… çünkü bu site kesinlikle “kendini tarif ettiği gibi değil”… biraz uzunca bir zamanı ayırdığınızda yazarıyla yorumcusuyla sadece kendi çalıp kendi oynayan bir yer burası!!! yani vitrin iyi ama mağaza berbat… adı derin düşünce ama bence çok sığ… yazarlar ve yorumcular neredeyse aynı!!! ama üstelik konular da aynı!!!… bu kadar “sığ” ve “taraflı” bir derin düşünce sitesi olamaz!!!… tabii şunu kabul ederim, konular sadece belli bir ağırlıkta olabilir… mesela sadece siyasi olabilir, sadece sanat-kültür olabilir… yada sadece spor olabilir… anlarım… dersiniz ki bu site “siyasi düşünce sitesidir” … ama o kalıpta bile 1-2 tane farklı görüş hiç mi olmaz??? … konuların tamamı Atatürk düşmanlığı, tsk düşmanlığı, türban, akepe, …gerçekten virgül koydum ve kaldım!!! başka yok!!! eh biraz da küresel ısınma filan… üstelik bakın, konular Atatürk, tsk, pkk, bile diyemiyorum!!! görün işte sığlığı!!! sizin kafanız sadece “Atatürk düşmanlığı” na çalışıyor!!! “Atatürk” değil… ne biçim iş çıkarmışsınız, saçma sapan bir oluşummu desem, platform mu???… nedir yani??? ilk defa bu derece kapalı “tek tip” bir site görüyorum!!!… her şeyiniz tek tip!!!!! aynı insan bile bazen daha farklı düşünceler geliştirebilmelidir!!! sizde bu “sıfır” hayret ettim yani!!! halbuki ilk girişimde “hah işte budur!” demiştim!!!… defalarca üşenmeden sayfayı yenileyerek belki 100 kereden fazla rastgele konular kısmına baktım!!! 1 adet bile “farklı bir başlık göremedim” bir de övünüyor sayın editör, diyor ki okuyucumuz çoğalmış diyor… bakın oylama kısmına da görün, girenler hep kaçmış gibi bir izlenim var, % 27 ayda bir giriyor! % 28 de ilk defa girmiş… tabii takipçilerin çoğu ilk girişlerinde oylamışlardır deyip kurtulabilirsiniz ama o zaman da o oylama bir anlam ifade etmiyor demektir… siteye kimin ne kadar girdiği benim derdim değil, sadece insanların kaçtığını göstermek istedim ki bu da zaten yorumcuların neredeyse çok büyük bölümünün yazarlarla “aynı” olmasından anlaşılıyor… birileri Atatürk tanrılaştırılıyor deyince birileri de sayın gülen tanrılaştırıyor esas diye yazmalı ki ben de gidip her 2 yazının da altına “saçmalamayın” yazabileyim!!! ama her satırı hakaret olan bir sitede ben “evet tanrılaştırıyorum, keyfimin kahyasımısın” derim hiç sıkılmadan utanmadan… çünkü sıkılıp utanması gereken ben değilim…
aslında benim zerre kadar sorunum değil 3-5 at gözlüklü kişinin bir arada çalıp oynaması ama sadece belirteyim dedim… zannetmiyorum ama belki kendinizi lanse ettiğiniz vitrine benzer bir hale getirirsiniz sitenizi sayın mehmet bey…
Yazan:Ülkü.L.Zögta Tarih: Eki 20, 2008 | Reply
Zafer bey,
Yorumlarınızda ifade etmeye çalıştıklarınız oldukça dikkatimi çekti sayfalarınızı ziyaret edip kıymetli fikirlerinizden mümkün olduğunca istifade etmek isterim,adreslerini burada yazabilir misiniz?Tabii herhangi bir çekinceniz yoksa eğer!
“3-5 at gözlüklü kişinin bir arada çalıp oynamadığı” yada birbirlerine küfür etmediği, tüm entellektüel birikimlerin ortaya koyularak sadece fikirlerin tartışıldığı örnek bir site nasıl oluyor bilmek isterim.
Yazan:Olcayto Tan Tarih: Eki 20, 2008 | Reply
Zafer bey entellektüel olanı olmayanı böyle net ayırt edebilen sizin gibi bence yazı yazmalı, sizde yazın bir yazı farklı görüş okuyalım madem…
Yazan:rukiye Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Merhabalar
Derin dusunce yazarlarinin savundugu sey demokrasi mi,yoksa her hak sahibine hakkini vererek dengeyi saglamak olan adalet mi?Eger demokrasi ise ./. 50.5’e karsilik olan ./. 49.5 i nasil degerlendiriyorsunuz?Yazarlarinizdan birinin “demokrasi veya sosyal demokrasi”adiyla savunduklari kavrami tanitici bir yazi yazmasini rica ediyorum.Derin dusunce gozunde demokrasi nedir?
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
@Rukiye Hanim,
“Derin dusunce yazarlarinin savundugu sey demokrasi mi,yoksa her hak sahibine hakkini vererek dengeyi saglamak olan adalet mi?”
Diyorsunuz. Önce kavramlari yerine oturtalim, sonra “./. 50.5′e karsilik olan ./. 49.5 ” sorunuza cevap verelim:
Demokrasiye “gavur icadi – Islam’a aykiri” diyerek burun kiviranlarin ve “iyi bir sey ama bize uymaz” diyenlerin elestirilerini biraz yüzeysel buluyorum.
Demokrasi nedir? bir kaç önemli özelligi:
1) Yönetimi halkin seçmesi ve degistirmesi,
2) Basin ve STK yoluyla yönetimi denetlemesi ve elestirebilmesi,
3) Devlet memurlari, yöneticiler, askerler… herkesin hukuk önünde hesap vermesi,
4) Bireysel haklarin korunmasi,
5) Devletin bir din veya ideolojiyi bahane ederek halka baski yapMAmasi.
inanan bir insan olarak kendi adima cevap vereyim önce: Dinin degil ama insan vicdaninin siyasete karismasi hatta içiçe olmasi gerektigi kanaatindeyim. Bu baglamda fransiz laikliginden çok anglo-saxon laikligini akilci buluyorum.
ALLAH insana özgür irade vermistir. Eger bir müslüman, hristiyan, ateist vb ayni ülkede baris içinde yasayacaksak herkesin özgürlüklerinin AZAMÎ noktaya çekilmesi gerekir ki bu irade ifade bulsun. Devletin bizim adimiza yaptiklarindan haberimiz olsun, hesap sorabilelim.
bunun yapilabilmesi için ise DEVLETiN ÖZGÜRLÜKLERiNiN ASGARî NOKTAYA indirilmesi zarurîdir.
Meselâ ülkemizde görülen:
1) Zorunlu din dersi okutulmasi,
2) Okulda namazin yasaklanmasi,
3) Ateist sitelerin devlet eliyle yasaklanmasi,
4) Tesettürlü kadinlarin devlet memuru olamamasi,
5) Kürtçe yasagi,
6) Genel Kurmay baskaninin elestirilere kizmasi,
7) Okul çocuklarinin asker gibi yetistirilmesi
anti-demokratik birer uygulamadir. Ayni zamanda insanlarin vicdanlari dogrultusunda yasamalarina birer engeldir. Bu baglamda Islam ile de çelismektedir. Bunun sebebi Türkiye Cumhuriyeti’nin bir ULUS DEVLET olmasidir. ideal bir vatandas tipi üzerine bina edilmis bu baskici sistem bir çok sorunun kaynagi aslinda. Yorumumun sonunda bu konu üzerine bir kaç yazi önerecegim.
Bir devlet halkina Gunah Isleme Ozgurlugu tanimalidir.
Biz öldükten sonra basimiza gelecekler hakkinda devletin bir tasarrufu olmadigina göre din ile ilgili hiç bir konuda devletin söyleyecek sözü de yoktur. (LOCKE’in “hosgörü üzerine” denemesinde çok güzel ifade ettigi gibi)
Devlet Pascal Salin‘in dedigi gibi insandaki siddet dürtüsünün mesru kildigi bir yapidir. O halde insanlarin birbirlerine, hakkaniyete saygil oldugu bir toplumda devlete olan ihtiyaç da azalacaktir.
Böyle bakildiginda ÖZGÜRLÜKÇÜ (liberal) DEMOKRASi bir Müslüman için en uygun yönetim biçimidir.
Bunu söylemek bize baska sistemler aramayi yasaklamaz. Ama bu arayisin bile en rahat yapilabilecegi sistem yine de demokrasidir.
Ayni biçimde bir ateist, bir escinsel, bir hristiyan … için de yasanmasi en rahat düzen demokrasidir.
Elbette bati demokrasileri de dahil bu sistem kâmil bir sistem degildir, kusurlari vardir. Ama demokratik ülkelerde devleti elestirebilirsiniz ve haliyle iyi yönde degistirebilirsiniz.
Zaten “en iyi demokrasi böyle olmlidir” diye KATI bir model kurulsa bu ÖZGÜRLÜKÇÜ DEMOKRASi ilkelerine aykiri olur.
Bu konuda su yazilari okumanizi önerebilirim:
Islam ve Demokrasi uyumlu mudur?
http://www.derindusunce.org/2008/01/02/islam-ve-liberalizm-kisa-bir-bakis/
Ulus-Devlet nereden çikmistir? gücünün sinirlandirilmasi gerekir mi?
http://www.derindusunce.org/2007/12/26/ulus-devlet-bolum-i-ulus-mu-devlete-aittir-yoksa-devlet-mi-ulusa/
Atatürk modeli ulus devlet Türk mali midir yoksa baska bir yerden kopyalanmis midir?
http://www.derindusunce.org/2008/01/13/ulus-devlet-bolum-ii-ulus-devlet-ne-kadar-ulusal/
Devrimler ile bir halk “ADAM EDiLEBiLiR Mi?”
http://www.derindusunce.org/2008/02/08/humeyni-lenini-dover-mi-ulus-devlet-bolum-iii/
Rukiye Hanim, Sorunuzun son kismi suydu:
“Eger demokrasi ise ./. 50.5′e karsilik olan ./. 49.5 i nasil degerlendiriyorsunuz?”
Çogunluk diktasi dedigimiz riskin azaltilmasi ancak yerel yönetimlerin güçlendirilmesiyle olur. Yani herseyin Ankara’dan yönetildigi bir devlete oranla illerin hatta ilçelerin bazi konularda bagimsiz hareket edebildikleri bir düzen düsünün.
Devlet okullarinda herkese haftada 10 saat müzik dersi dayatilmasindansa her ilçe kendi okullari için karar versin. Diyelim isteyen 8 saat müzik, 2 saat resim, dileyen her biri için 5 saat. Böylece en azindan bu konuda hükümetin %55 veya %90 oyla seçilmis olmasinin bir önemi kalmaz.
Müzik-Resim dersi konusundaki oylamayi dogrudan ögrencilerin ve velilerin yaptigini düsünün tabi.
Hükümetin veya meclisin genelde sagci/solcu/dinci/kemalist olmasinin önemi bu yolla azaltilabilir.
Merkezi hükümetin ulusal sinirlarin korunmasi gibi konular disinda otoritesini yerel idarelerle paylasmasi gerelkir.
Bu nereye kadar gidebilir? Bence bireysel düzeye kadar itilebilir. Artik internet sayseyinde ödedigimiz vergilerin hiç olmazsa bir kismini (meselâ %10-%30) istedigimiz bakanligin bütçesine yönlendirebildigimizi düsünün. Böylece seçimden seçime oy kullanan bir ülke yerine her yil bütçe üzerinde dogrudan müdahele edebilen bir halk oluruz.
Kendi hesabima verdigim paralarla silah alinmasini degil bilimsel arastirma yapilmasini tercih ederim. Belki siz yeni hastahanelerin yapilmasini desteklersiniz.
Böyle bir düzen kurulmus olsa ki mümkün, herkes siyasetle daha çok ilgilenir çünkü aktif olarak katilma imkani olur. (bu konuda mutlaka okunmasi gereken 150-200 sayfa: http://ucuncudalgageliyor.blogspot.com/ )
iste benim demokrasi anlayisim ve vizyonum.
Bu görüsleri grup adina degerlendirmeyin, her yazarin fikri ayri olabilir elbette.
Yazan:snowqueen Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Dışardan bakan bir göz olarak maalesef fazla yanlı olmaya başladığınızı söleyebilirim.
Özellikle solla ilgili eleştirel boyuttan öte saldırgan yazıların çokluğuna bakarsak haklı olduğumu düşünüyorum.
“sağın arızaları” başlıklı yazılar göremiyorum.
veya “Humeyni’yi tanrı zanneden” gibi bir yazı.
“liberal demokrasi”nin önüne özellikle “muhafazakar” önkoşulu da eklendiği belli.
Bu da AKP yayın organı
olarak gözükmeye neden oluyor ki, AKP eleştirisi yapanları “halka bidon kafalı diyen elit” olarak etiketlemeye gidiceke kadar sığ bir hal alabiliyor. Pek çoğulcu bir yaklaşım olmadığı için site takipçisi olmaktan uzaklaştığımı da belirtmeliyim.
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
@SnowQueen,
Bence büyük haksizlik yapiyorsunuz, sol elestirilince caniniz yaniyor. Ama biz herkesi elestiriyoruz.
Iste 20 tane yazi muhafazar sagi, AKP’yi, Islamci görüsü elestiren.
1) Yeni Nükleer Enerji Kanunu, Hatalar, Sorunlar (Hükümetin nükleer enerji politikasina ihalesine çok agir bir elestiri)
http://www.derindusunce.org/2008/09/21/yeni-nukleer-enerji-kanunu-hatalar-sorunlar/
2) Kurtlu Hilal (milliyetçi “islam” görüsüne sert bir tokat)
http://www.derindusunce.org/2007/08/21/kurtlu-hilal/
3) ZAMAN Gazeztesi Irkçi mi oluyor? (hristiyan dusmanligina dikkat)
http://www.derindusunce.org/2008/01/16/zaman-gazetesi-irkci-mi-oluyor/
4) Paris Hilton da Türk müydü?(Basbakanliga bagli Turk Tarik Kurumunda irkçilik)
http://www.derindusunce.org/2007/08/29/paris-hilton-da-turk-muydu/
5) Müslümanlarin iç hastaliklari (özelestiriye çagri)
http://www.derindusunce.org/2007/05/19/muslumanlarin-ic-hastaliklari-ve-neo-cahiliyye-devrinin-sonu/
6) AKP Elestirilebilir mi? (AKP’nin adalet karnesindeki zayiflar, Asker ve oligarsi vesayetinin elestiriyi engellemesi)
http://www.derindusunce.org/2007/09/07/akp%E2%80%99yi-elestirmek/
7) Sosyetenin Islamisi olur mu? (lüks düskünü müslümanlara elestiri)
http://www.derindusunce.org/2007/08/06/sosyetenin-islamisi-olur-mu/
8) Osmanli fetisizmi (Osmanliyi hatasiz, kusursuz görenlere elestiri)
http://www.derindusunce.org/2007/07/15/osmanli-fetisizmi-uzerine/
9) Günah isleme özgürlügü (Din baskisina karsi demokrasinin övülmesi)
http://www.derindusunce.org/2008/02/27/gunah-isleme-ozgurlugu/
10) Liberalizm, sevmeyin, kabuklu yemis vermeyin (Ahlâki degerlerin kurumsallastirilmasina elestiri)http://www.derindusunce.org/2008/03/26/dikkat-liberalizm-sevmeyin-kabuklu-yemis-vermeyin-1/
11) Humeyni Lenin’i döver mi? (Humeyni ile Stalin arasinda paralellik kuran bir yazi. Iran’in sözde “Islam Devrimine” elestiri)
http://www.derindusunce.org/2008/02/08/humeyni-lenini-dover-mi-ulus-devlet-bolum-iii/
12) Islam ve liberalizm (totaliter Islam’a karsi özgürlükçü demokrasiyi savunan, Islam ile demokasinin bir arada yasayabilecegini ispat eden çok güzel bir yazi)
http://www.derindusunce.org/2008/01/02/islam-ve-liberalizm-kisa-bir-bakis/
13) Elveda Haydarpasa (Tarihi gar binasinin yikilmasina elestiri)
http://www.derindusunce.org/2008/05/21/elveda-haydarpasa/
14) Deliye 301 vermisler önce babasini asmis (301’in elestirisi)
http://www.derindusunce.org/2008/04/22/deliye-301-vermisler-once-babasini-asmis/
15) Türban demokratısın! Hayır değilim! (Irkçi ve anti_demokratik zihniyetin elestirisi)
ZAMAN gazetesinden örnek vermisiz:
Türkiye’nin en çok satan gazetelerinden biri olan Zaman tutmuş “Ermeniler DİSK yönetimine geçmiş olsuna gitti” diye haber yapmış. Sanki Ermeni ve/veya sendikalı olmak bir suçmuş gibi.
http://www.derindusunce.org/2008/05/04/turban-demokratisin-hayir-degilim/
16) Kanli 1 mayis 1977 (Suat kosullarin farkli olduguna dikkat çekmis)
http://www.derindusunce.org/2008/05/03/kanli-1-mayis-1977/
17) 1 mayis çatisma bayrami kutlu olsun (ben sendikalari elestirmisim, Suat altina yazdigi yorumlarda AKP’yi suçlamis)
http://www.derindusunce.org/2008/05/01/1-mayis-catisma-bayrami-kutlu-olsun/
18) Bu PKK’ya adam yazmaktir (Kürtlerin kolunu kiran polisleri suçlamisiz)http://www.derindusunce.org/2008/04/02/bu-pkkya-adam-yazmaktir/
19) Böyle başbakana böyle komutan… (Tayyip Bey’in Ilker Bey’i savunmasina elestiri)
http://www.derindusunce.org/2008/10/20/boyle-basbakana-boyle-komutan/
20) İşkence burada, AKP, yargı, muhalefet nerede?
http://www.derindusunce.org/2008/10/12/2008-turkiyesinde-iskence/
Yazan:Sinan Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Merhaba,
Bana bu yazıyı yazdıran, sitenizle ilgili bir yorum yapma isteği değildi ama madem ilk defa yazıyorum, sitenizlede ilgili bir ki şey söylemek istedim. Daha sonra kendimce katkı (en azından bence “katkı” sayılabilecegini umdugum yorumlar) yapmayı da aklımdan geciriyorum dogrusu.
Son olaylar ile ilgili olarak (Örn.: Ordunun siyasetten mümkün olduğunca uzak durması gerekliliği, Ergenekon vs.) temelde görüşlerini, kendiminkilerine oldukça yakın bulduğum bir arkadaşıma “gencsiviller” sitesinden yaptıgım bir alıntıyı gondermem sonucu aldıgım cevabın içinde, sizin sitenizden alıntı bir linkle karsılasmamla sitenizden haberdar oldum. Ilgimi çektiniz ve genel yaklasımlarınızla ilgili daha fazla fikir sahibi olabilmek için biraz daha gezindim sitenizde ve gercekten çok mutlu oldum.
Tabi kendime bu denli yakın, değerli olduğunu düşündüğüm yazarlarınızın varlığını bilmenin mutlulugundan çok, kendi açımdan asıl önemli olan temel nokta, yazarlarınızdan oldukça şey öğrenebileceğimi hissetmem.
Bu yazıyı göndermemin asıl sebebine gelince; bu akşam (21 Ekim 2008) 20.00’de Haberturk TV’de “Turkiye’nin Nabzı” adlı programın konusundan sizi haberdar etmek istedim. Konu şu: “Turk Solu Denince Halk Ne Anlıyor ?”…Konukları henüz bilmiyorum, ama tabi yazarlarınız uygun görürlerse, programda konuşulacaklar hakkında kişisel bazda değil ama genel anlamda sizlerin neler düşüneceğinizi ve yorumlarınızı bilmek isteyebileceğimi hissettim. Bu konu gördüğüm kadarıyla, sizin de sitenizde oldukça yakınarak değinme gereği hissettiğiniz bir konu ve bence de ülkemizde önemli. Özellikle sitenizde Genç Siviller ile ilgili olan bir yazıda dikkat çekilen noktalara, kalınan yerden eklenebilecek bir şeyler olabilr diye düşündüm.
Görüşleri, algıları benzer veya farklı olsun, sitenize katılımların fazla olmasını umuyor, sizlere de başarılar diliyorum.
Not: E-mail adresimi vermiyorum ama lutfen bunu kabalık veya guvensizlik olarak almayın, sadece gunumuzde “ne olur ne olmaz” sendromunun bir sonucu olarak kabul edin.
Iyi günler,
Sinan
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
@SnowQueen,
Yine de politik olarak su veya
bu tarafi tutmakta bir sakinca görmüyorum. Ama Orduyu, Ergenekonu veya Anayasa Mahkemesini siyasî aktör sanan Türk Solu da yedigi tokatlari hak ediyor. Bizim yaptigimiz elestirilerin ne önemi var? Yerel seçimlerde görecegiz skorlari. Türk halkindan yeni bir tokat geliyor. Tabi o zaman yine makarna kömür efsaneleri anlatacaklar çocuklarina gece uyumalari için 🙂
Ama asker postalindan bunalmis bir halka ne vaad ediyor sözüm ona “sol” partiler? Yeni Atatürk heykelleri? Tarif bile edemedikleri bir laiklik? “Ne mutlu Türküm diyene” demeyenleri kulaklarindan yavana çivileyen bir genel kurmay? Türk solu hâlâ Stalin’in, Lenin’in, Deniz Gezmis’in elestirisini yapmaktan aciz.
“Sol” agizlarda hâlâ “cumhuriyetin kurucu felsefesi” gibi zirvalar. Kardesim diyorum, karnim aç, nasil doyuracan beni? Yenir mi bu kurucu felsefe? Kuru fasulya gibi bir sey midir?
Teoriden pratige gitmeye çalisanin sonu hep bu olmustur, halk ne istiyor? nasil düsünüyor? Kendini nasil hissediyor? Türk? Kürt? Müslüman? isçi? Zengin? Fakir? Halka odakli siyaset yapip gerekirse sol politika uygulanir. Illaki SOLCUYUM diyen Sever’in (ISIK) dedigi halksiz kalir, devlete yaklasir.
Bugün bazi “sol” tipler ergenekon’a ve TSK’ya bu kadar yakin duruyorsa her halde bir sebebi var :))
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Selamlar Sinan Bey,
Sitemize hos geldiniz,
Arzu ederseniz programi hatirlatan bir imaj ile birlikte kisa bir çagri yapalim, siz de üye oldugunuz forumlarda ese dosta duyurun. Okuyucularimizla birlikte tartisiriz arkasindan.
Acaba program hakkinda bir WEB sayfasi var mi? linki bize yollarsaniz en azindan katilimcilarin isimlerini duyuralim ki okuyucularimiz izlesinler.
Dostlukla
Yazan:Sinan Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Merhaba tekrar,
KONU: Turk Solu Denince Halk Ne Anlıyor ?
Habertürk TV deki bahsettiğim program için link:
Bir de not düşmek isterim…Can Dundar’ın NTV’deki Ergenokon konusu içerikli “Neden ?” programı ile çakışıyor, iki programın konusuna da ilgi duyacaklar birinden birini tercih etmek zorunda kalacak ama en azından “Neden ?” in gece 01.00 de tekrarının olduğunu kesin biliyorum, site üyelerinin bilgisine…
Not: Programı hatırlatan bir imaj koymaktan bahsetmişsiniz ama benim yukarda gordugum mesaj toolları arasında imaj eklemeyi çagrıştıracak bir şey goremedim…
Sinan
Yazan:Sinan Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Pardon linki girmeyi unutmuşum…
tv.haberturk.com/Program.aspx?ID=12
Yazan:rukiye Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Tesekkur ederim.
Yazan:rukiye Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Basbakanini,milletvekilini,belediye baskanini halkin sectigi bir toplumda ben hala basortumle okula alinmiyorum.Demokrasi dedigimiz olgu secme anlaminda var olup ozgurlukler anlaminda nasil ortadan kayboluyor?Benim demokrasiye sicak bakmayisim dini fikirlerim sebebiyle degil,ugradigim haksizliklar sebebiyledir./.50 secmen destegi kazanan bir hizb ki secimlerin demokratik oldugunu dusunuyoruz,bana ozgurluklerimi veremiyor.Bu bende demokrasinin kendi icinde paradokslari oldugu fikrini olusturdu ve bu yuzden demokrasi kavramindan uzaklasip hak kavramina yoneldim.Aaa demokrasi mi,bana uymaz diyenlerden degilim sadece demokrasi ile ilgili beni ozgurlukler anlaminda rahatlatacak bir sey kafamda olusmadi.Ismini ne koyarsaniz bilmiyorum ama her zaman secimi,tercihi,kulturu,inanci…vb. sebeplerle haksizliga ugrayanlarlayim.Turkiye’de basortulu olarak ikinci sinif vatandas muamelesi gormek beni ne kadar rahatsiz ediyorsa Iran’da istedigi gibi giyinemeyen insanlar da beni o derece rahatsiz ediyor.Hidayet Allah’in isi oldugu halde devletlerin insanlari hidayete erdirme cabalari;beni,benim laikler gibi yasamak zorunda oldugumu dusunenler kadar rahatsiz ediyor.Bilmiyorum sizin liberal demokrasi dediginiz sey bu mu?
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
“.Bilmiyorum sizin liberal demokrasi dediginiz sey bu mu?” (RUKIYE)
Hayir, ne Iran ne de Türkiye demokratik ülkeler degil, yukarida dedigim gibi seçim yapmakla demokrasi olmuyor, bir sürü yardimci mekanizma gerekiyor: Derneklesme, basin özgürlügü, hukukun üstünlügü, …
çok güzel ifade ettiginiz gibi devletler insanlari hidayete erdirme çabalarini terk etmeliler artik.
Yanlis bilmiyorsam Iran’da çarsaf mecburi, yani Türkiye’deki pardesülü ve basörtülü bir hanim ahlak polisi tarafindan tutuklanabilir.
Yaniliyor muyum?
neticede baski baskidir, kendini ALLAH zanneden devletler artik son kullanma tarihlerini doldurmuslardir benim gözümde.
Yazan:rukiye Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Sanirim’sizin liberal demokrasi dediginiz sey bu mu’kismi yanlis anlasildi ,ben kendi dunya gorusumu kasdetmistim.Turkiye’de ve Iran’daki mevcut sistemi degil.Iran’da carsaf mecburi degil.Ben pardesuluyum ve ahlak polislerinin takdir ettigi bir tesettur bu,cunku burda benim giydigim uzun pardesuyu bir iki yasli teyzeden baska kimse giymiyor.Ben bu halimle Iranli’lara gore fazla bile kapaliyim.Elbette tesettur olarak carsafi secmis bir gurup da var ama cogunlugu olusturmuyor.Sanirim Iran’da kilik-kiyafeti tanitan bir yazi yazsam iyi olacak,cunku bu konuda cok fazla yanlis bilgilenme var.Iran toplumunun buyuk cogunlugu bizim tunik dedigimiz yarim pardesuyu kullaniyor ve buyuk cogunlugunun sadece saclarinin yarisi kapali.Hatta Iran’da su anda mevcut olan tesetturle Turkiye’de universiteye gitsem hicbir sorun yasamam,:).Laiklerin onerdigi saclari yari kapali nine tarzi tesettur daha yaygin burda.
Yazan:MY Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
“Sanirim Iran’da kilik-kiyafeti tanitan bir yazi yazsam iyi olacak,cunku bu konuda cok fazla yanlis bilgilenme var”
çok haklisiniz, ROZ gibi avrupada yasayan iranlilarin çikardigi gazetelerden bilgi aliyoruz ama siz orada yasadiginiz için daha iyi olur.
Son günlerde bir haber okumustum, sari, kirmizi ve beyaz çarsaf yasaklandi (sadece bir eyalettte) dogru mu bu?
Tunus’ta ise sokaga basörtüsü ile çikmanin yasak oldugunu duymus muydunuz? Bu kez tam tersi, laiklik adina konan bir yasak 🙂
Yazan:muse Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
artık museyim… zafer değil… çok fazla spam almaya başladım…
sayın zögta:
sayfalarım bu tip değil, işinize yaramaz… ayrıca gariban bir blogum var sırf keyif için açtığım, arama motorları sizi oraya götürürse okursunuz…
“3-5 at gözlüklü kişinin bir arada çalıp oynamadığı” yada birbirlerine küfür etmediği, tüm entellektüel birikimlerin ortaya koyularak sadece fikirlerin tartışıldığı örnek bir site nasıl oluyor bilmek isterim.
demişsiniz… cevabım “bu site biraz toparlanırsa örnek bir siteyi bilmiş olursunuz” olacaktı ama bereket önce aşağıdaki yorumları okudum…!!! … kararımı son kez verdim, bu sayfalar toparlanamaz… halbuki 2-3 hatta 1 tanecik “türk solcusu olmayan” yani tatlı su solcusu değil de, gerçek solcu koysanız yeterli olurdu… sitenizin sağında solunda türk solu lafını görüyorum, ya yok öyle bir şey!!! onlar sol falan filan değil… onu da araya sıkıştırayım… nasıl İslamiyette tunus islamı, amerikan islamı mısır islamı yok ise, solun da ÜLKESİ YOKTUR… zannedersem yazarlarınız cehape yi sol kabul ediyorlar… sizi sevindireyim, akepe chp den daha solcudur… refah ve saadet partileri de… msp ye kadar gider…
sayın Tan,
entellektüel olan ile dantellektüel olanı artık ayırdedebiliyorum ama entellektüel olan ile olmayanı ayırdedebildiğimi söylemedim… ben yazı yazamam… herkesin yeteneği farklıdır… ama yine de teşekkür ederim…
MY coşmuş, hızını alamamış, birisi durdursun artık ya::)))… inanın şaka sayın MY… içinde kahkahalar olmayan site site değildir… her ortamda neşeli olmak gerekir… ben neşeli şeyleri severim ve bu sitede aslında bol bol da gülüyorum… o yüzden hep giriyorum… “Hayir, ne Iran ne de Türkiye demokratik ülkeler degil,……” bile demiş sayın MY… bravo kutluyorum… türkiye için “demokrasisinde ciddi sorunlar yaşıyor” deseydi anlardım… karşılaştırmalarınızda bile objektif değilsiniz…
iranı tunusu vs yi tanıyan sadece sizler değilsiniz… tunusta sokağa başörtüsü ile çıkmak uzun süredir yasak sayın MY… belki de 10 yıl!!!…
sayın rukiye çok güzel söylemiş iranı anlatırken… iranı çok iyi olmasa da bilirim … sayın rukiye doğru söylüyor… birincisi iran kentleri çok iyi yapılanmış, şehircilik bizden kat kat daha gelişmiştir… moderndir… çok kapalılar vardır ama sayın rukiyenin de belirttiği gibi bazen polis bozuk çalsada saçlarının yarısı hatta daha fazlası hatta boyunları gözükecek şekilde açıktır çoğu zaman… çok makyaj yapar bayanlar… boya küpü gibi… ojeler rujlar allıklar… çok da şıktırlar ve çok uyumlu giyinirler… ben erkek olarak bu kadar tarif edebiliyorum… türkiyeden bol miktarda “aşırı açık kıyafetler” gider irana, herhalde onları da geceleri evlerinde giyiyorlardır… sayın rukiye çok haklı gerçekten… iranda giyilen kıyafetlerin çoğu ile burada üniversitelere rahatlıkla girilir…
PEKİ SAYIN RUKİYE VE DİĞERLERİ!!!
MADEM ÖYLE… MADEM DÜNYANIN EN KATI ÜLKELERİNDEN BİRİ OLARAK BİLİNEN İRANDA BİLE BU “İNANÇ MESELESİ” BU DERECE ÖNEMLİ DEĞİL!!!
“İNANÇ UĞRUNA KOPARDIĞINIZ BU GÜRÜLTÜ NEDEN?”
orada giydiğiniz kıyafetlerinizle sizi kendi ünilerimizde görmeyi çok arzu ederdik…
MOLLA REJİMİNİ ÖVME PAHASINA AĞZINIZDAN KAÇAN BU SÖZLERİN SEBEBİNİ BEN ANLAYABİLİYORUM…
YANİ “””MOLLALAR BİLE””” O KADAR ÜSTÜNDE DURMUYORLAR BU KONUDA diyorsunuz… SÖYLENDİĞİ KADAR GÜNAH DEĞİL Mİ ACABA??? AYDINLATIRMISINIZ BİZİ…
SAYIN RUKİYE DEMİŞ:
Sanirim Iran’da kilik-kiyafeti tanitan bir yazi yazsam iyi olacak,cunku bu konuda cok fazla yanlis bilgilenme var.Iran toplumunun buyuk cogunlugu bizim tunik dedigimiz yarim pardesuyu kullaniyor ve buyuk cogunlugunun sadece saclarinin yarisi kapali.Hatta Iran’da su anda mevcut olan tesetturle Turkiye’de universiteye gitsem hicbir sorun yasamam,:).Laiklerin onerdigi saclari yari kapali nine tarzi tesettur daha yaygin burda.
iranı gayet iyi bilen, orada yaşayan biri söylüyor bunları… demek ki bazı konularda ben haklıyım… üzülmüştüm bir ara eleştirdim diye… gönül almaya gelmiştim…
tunusta ve bazı ülkelerde türban örtü vs yasak… ben o ülkelerin insanlarıyla 2 yılımı beraber geçirdim… ve o ülkeler bize göre dini açıdan çok daha bilgili insanlardır (öyle olmalı en azından mantıken)… gerçi Kur’an ı Kerim okurken amuda kalkmadıkları kalırdı bir tek ama “ne var bunda ki!” derlerdi… aşırı derecede şeriatçı idiler, onu da ekleyeyim… ama ekmek kırıntılarını yerlere atarlar ve üzerlerinde gezinirdiler… ben alışmışım bunun çok günah olmasına ama bana yine “ne var bunda” derlerdi… neyse konuyu dağıtmayayım… dilleri arapça olduğu için daha iyi bilirler diye düşünüyorum… O ÜLKELERE İRAN I DA EKLEYİNCE ŞİMDİ düşüncelerim aydınlandı… sizlere gerçekten çok teşekkür ediyorum…
O ÜLKELERDE BİLE SORUN EDİLMEYEN BU KONU BİZİM YILLARIMIZI, SONU GELMEK BİLMEYEN VE GİTTİKÇE ÇIBANLAŞAN BİR TARTIŞMA İLE HARCAMAMIZA SEBEP OLUYOR…
BUNU BAŞLATAN DA NETEKİM PAŞA!!! bereket resim sanatı ile haşır neşir olmaya başladı da kurtulduk (mu?)
sayın MY demiş ki:
“…çok güzel ifade ettiginiz gibi devletler insanlari hidayete erdirme çabalarini terk etmeliler artik…”
“…neticede baski baskidir, kendini ALLAH zanneden devletler artik son kullanma tarihlerini doldurmuslardir benim gözümde…”
İNSANLARI HİDAYETE ERDİRME ÇABALARI İLE KENDİNİ ALLAH ZANNEDEN KİŞİLERE de karşı olduğunuzu biliyorum, en azından “öyle yazacağınızı biliyorum”… onlardan da ülkemizde çok var değil mi… bir yazınızda da onlardan bahsedermisiniz bize rica etsem sayın MY… savlarınızı beğenmiyorum hiç ama araştırıcı ve derleyici yönünüz ve yazarlığınız bence çok çok iyi…
Yazan:rukiye Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Hayir efendim molla rejimini ovmek gibi bir dusunceye sahip degilim,siz bizi boyle bir dusunceye sahipmis gibi gosteriyorsunuz.Benim cevabim Iran=seriat diyenler icin,Iran hakkinda yanlis bilgileri olanlar icindi.Gostermek istedigim de kilik kiyafetin tercih meselesi oldugudur.Ne molla rejimi insanlari istedigi gibi giyindirmeyi basarabilir,Iran orneginde oldugu gibi,ne de laik rejim insanlari istedigi gibi acabilir,Turkiye’de oldugu gibi.Gostermek istedigim devlet mudahelesinin tercihler karsisinda etkisiz oldugudur.
Yazan:muse Tarih: Eki 21, 2008 | Reply
Hayir efendim molla rejimini ovmek gibi bir dusunceye sahip degilim,siz bizi boyle bir dusunceye sahipmis gibi gosteriyorsunuz.
demişsiniz… o zaman özür dilerim…
Yazan:Milena Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
Yorumları aşağı yukarı okudum, bazı eleştirilerde küçük haklılık payları var.Evet siteyi bir süre takip edince yazarların buluştuğu “ortak” paydayı yakalayabiliyorsunuz. Fakat konu seçimine baktığımızda zaten bu ülkede kafa yorulan şeyler de bunlar.işin ironik yanı bu “ortak” düşüncede olmayanlar zaten bu konuları tartışmaya açmıyorlar, özeleştiride bulunmuyorlar.Sadece benim doğrum doğrudur görüşündeler.
Yorumculardan biri bu ironiyi özetler nitelikte şöyle demiş ;
“Basbugumuz Bahceliyle alakali hic haber yok! Basin aciklamalarinin tüm metnini, kisaltmadan yayinlayin da anlayalim demokrat misiniz? Bakin o zaman inanirim demokrat oldugunuza. Hatta yoruma kapali olmali bu aciklamalar. Kimse Bahceli´yi yorumlayamaz.”
Gülsem mi ağlasam mı bilemiyorum :))
Yazan:muse Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
Fakat konu seçimine baktığımızda zaten bu ülkede kafa yorulan şeyler de bunlar.işin ironik yanı bu “ortak” düşüncede olmayanlar zaten bu konuları tartışmaya açmıyorlar, özeleştiride bulunmuyorlar.Sadece benim doğrum doğrudur görüşündeler. (milena)
tamamen katılıyorum… doğru… zannedersem bakış açılarının farklı olmasından kaynaklanıyor benim eleştirim…
öyle bir duruma getirildi ki ülke… neredeyse her günün özel bir gündemi oluyor! tabii ki temel sorunlarımız bunlar ve bunların üzerinde yoğunlaşılması normal… ama konular hep daha etraflıca ele alınıp üzerlerine gidilmeli…
benim düşüncem de yanlış olabilir ama şöyle düşünüyorum: farzadelim 100 adet sorunumuz var, ve doğal olarak biz hepimiz görüşümüz ne olursa olsun bu sorunlarımızın çözümünü istiyoruz… bu yüz sorunun 30 tanesinin temeli aslında “tek” 20 tanesinin mesela sebebi bir başka tek… 40 tanesinin bir başka temel sebebi var ve 10 tanesinin de sebebi bir başka şey… yani aslında temelde “4 ana sorunumuz var” ve bu ana sorunların açılımları 100 daha ufak soruna sebep oluyor… o 100 sorunun açılımı da 300 farklı sorun oluşturuyor!!!
işte bizler o 300 sorunun üzerinde “vakti gelince” duruyoruz!!! ayrı ayrı!!! … üstelik SORUNLARI ERTELEME HASTALIĞIMIZ ise başlı başına sorun…
sürekli dikkat çekmek istediğim nokta da bu zaten… bu aralar popüler konular malum!! 2 sene önce daha farklı idi… bu sene karakol baskını!!! 99 da ise deprem idi… bir ara tren devrildi… uzun süredir türban!!! bebek ölümleri… siyasilerin davranışları!!! tsk nın davranışları vs vs vs… halbuki bütün bunların temelinde “2-3 TARİHTEN GELEN AKSAK YÖNÜMÜZ YATIYOR” …
birileri sadece bazı sorunları temcit pilavı gibi diline dolayınca, bana resmen akıntıya kürek çekmek gibi geliyor… BENCE KESİNLİKLE AKINTIYA KÜREK ÇEKMEKTİR BU!!!… tek başına tsk ya bozuk çalmak, yada sayın başbakanımıza yada sayın baykala bozuk çalmak!!! bence hepsinin de temelinde aynı sorun var!!!!!!!! bence öyle… bu sebeple bunlardan birini cımbızla çekip çıkarıp, ona kafayı takmak tamamen boş iştir… bence çok hatadır… bence bizim asıl sorunumuz da budur!!!
biri! kafasını sayın erdoğan a takmış!! biri sayın baykal a!!! biri sayın başbuğ a… bir diğeri dtp ye!!!… halbuki bütün bunların temel sorunu AYNI!!! yok birbirlerinden farkları… biz toplum olarak bunu anlayabildiğimiz gün her şey çok farklı olacak…
ama henüz anlayan yok!!! hep aynı yerden vurmayın dememin sebebi de bu!!!
ilginç bir örnek vereyim: fenerbahçenin ne yapacağının belli olmamasının sebebi ile siyasilerin ne yapacağının belli olmamasının sebebi aynıdır!!! kendim fenerli olduğum için o örneği verdim… fener 5-2 yenilebilir… 5-2 yenebilirdi de hiç şaşırmam 2 sonuca da!!! çünkü futbolda da insan var, siyasette de… tsk da da anayasa mahkemesinde de!!! o insanlar bizleriz işte…
lüks otosuyla hız yapıp çocuk ezen ve sırıtan mantık bir bakıyorsunuz mebus!!! yada atıyorum uyduruk evler yapan adam mebus olmuş! parti önemli değil… e şimdi ben o insanı eleştiremem!!! onu seçeni de eleştiremem!!! o “mantığı” eleştirmeliyim, o zaman çözüm bulabilirim… tek başına bir insanı değil, mantığı eleştirmeliyim… mesela töre cinayetleri “sonuçtur” töreleri eleştirmenin bir anlamı yok… o insanları da… mantığı eleştireceksin sonuç almak için… o mantık nereden geliyorsa onu kurutacaksın ki çözüm gelsin…
burada genelkurmay başkanını yada başbakanı eleştirverirken acaba “ben ne yapıyorum yahu!” diyormuyuz??? türban serbest olsun diyenlere bağırıp çağırırken yasaklansın demenin mantığını sorguluyormuyuz??? HAYIR!!! yada bunun tersi??? o da HAYIR!!!
TEMEL SORUN 1: HERKES SADECE KENDİNE YONTUYOR!!! darwin konusunda yazılar var burada… hiç birine yorum yazmadım… ama o evrim teorisinin de temeli bu!!! kendine yontmayı başaran ayakta kalıyor!!! ama toplum batabiliyor!!!
doğada bu normaldir… boyunu uzatabilen bitki daha çok güneş alır ve yaşar diğerlerinin soyları tükenir… evrimdir işte bu!!! boyunu uzatabilen bitki evrimleşmiş ve adapte olmuştur… ama siz işe maymundan başlıyorsunuz o yüzden kafanız karışıyor…
herkesin kendisine yontmasının önüne geçen bir sistem oturtmayı başaran ülkeler de evrimleşiyorlar!!! biz bunu beceremedik… becerdiğimiz gün otomatikman onlarca sorun bitecek… ama GÖRMEK lazım…
mesela ben bu sayfalarda “bu tip” bakan birilerini göremedim…
Yazan:MY Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
“benim düşüncem de yanlış olabilir ama şöyle düşünüyorum: farzadelim 100 adet sorunumuz var, ve doğal olarak biz hepimiz görüşümüz ne olursa olsun bu sorunlarımızın çözümünü istiyoruz… bu yüz sorunun 30 tanesinin temeli aslında “tek” 20 tanesinin mesela sebebi bir başka tek… 40 tanesinin bir başka temel sebebi var ve 10 tanesinin de sebebi bir başka şey… yani aslında temelde “4 ana sorunumuz var” ve bu ana sorunların açılımları 100 daha ufak soruna sebep oluyor… o 100 sorunun açılımı da 300 farklı sorun oluşturuyor!!! ” (MUSE)
Bence çok dogru bir tespit. Aynen katiliyorum.
Herkesin kendince yontmasi dedigimiz sey acaba empati eksikligi olabilir mi?
1) Kürt degilim, Kürtçenin yasaklanmasindan bana ne?
2) Basörtülü karim, kizim yok, engellenmesinden bana ne?
3) Ermeni degilim, kiliselerine el konduysa bana ne?
4) Ateist degilim, zorunlu din dersinden bana ne?
Taa ki sira bana gelene kadar, devletin sopasini kafama yiyene kadar… O zaman da etrafta kimse kalmayacak zaten.
Yazan:rukiye Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
“MADEM DÜNYANIN EN KATI ÜLKELERİNDEN BİRİ OLARAK BİLİNEN İRANDA BİLE BU “İNANÇ MESELESİ” BU DERECE ÖNEMLİ DEĞİL!!! YANİ “””MOLLALAR BİLE””” O KADAR ÜSTÜNDE DURMUYORLAR BU KONUDA diyorsunuz… SÖYLENDİĞİ KADAR GÜNAH DEĞİL Mİ ACABA???”(MUSE)
Oncelikle dunyanin en kati ulkeleri olarak bilinen Iran’da bile bu mesele boyle ise konusu aydinlatayim.Sizinde dediginiz gibi Iran sadece bu konuda dunyanin en kati ulkelerinden biri olarak biliniyor,”oyle olmadigi halde,aslinda sorun sizin de dediginiz gibi oyle olarak biliniyor olmasi”.Iran islamin kural koyucusu degildir,kural koyucu Allah’tir.Ben islami tercihlerimi yaparken hangi islam ulkesinde(!)-ki ben su ana kadar bir islam ulkesi tanimadim,her ne kadar islam ulkesi olarak nitelendirildilerse de..-hangi dini prensip ne kadar onemli gibi bir sorum ve endisem olmadi.Ve dini vecibelerin gerekliligi ulkelerin onlari uygulama oraniyla olculmez,Allah’in o vecibeyi isteyip istememsidir esas olan.Dediginiz gibi Iran islami,arap islami diye bir sey yoktur,var olan ISLAM dir ve bu ulkelerle ilgili olarak diyebilecegimiz sey Iran’da islami hayat,Arabistan’da islami hayat kavramlarindan oteye gecemez.Sanirim bu,bu kadar da onemli degil mi acaba sorunuza da cevap oluyor.Eger Iran’daki uygulama ile ilgili olarak bu konu onemsiz mi acaba sonucunu cikarirsaniz,Arabistan’daki uygulama ile ilgili olarak hayati mesele olacak kadar onemli sonucunu cikarmaniz gerekir.
Yazan:Olcayto Tan Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
ben aslen İzmir’liyim bizim memlekette sıradan bir ailede yetişen biri bile toplumun en önde giden kemalistidir ,bu renk bir kemalizm neredeyse radikaldir, türbanlı başörtülü ekseriyetle küçümsenir hor görülür onlar gericidirler cahildirler Atatürk düşmanıdırlar öyleki bu durum her yere nüfuz etmiştir, lisede Alparslan Türkeşin bir kitabını okuyordum bu basma kalıp kemalist hocalarımdan biri beni gördü displine verdi
-senin görüşün ne dedi ?
okuyorum dedim öğrenmeye çalışıyorum herşeyi okuyorum
-bu okulda böyle kitaplar okumana müsade edemeyiz dedi burası laik atatürkçü şöyle böyle sıraladı disipline verdi, disiplin cezası aldım.
bir kaç hafta sonra bu sefer karl marxtan das capitalle yakaladırlar baktı geçti, bir başka gün nutukla gördü kafa karıştı tabi ilişmediler sonra pek 🙂
işte bizim sorunumuz tam olarak bu empati eksikliği, bu yaşlarda türbanlı başörtülü falan filan bir kimse görünce yada radikal islamcı yada ılımlı islamcı bir görüşten kimseyle karşılaşınca iyi bakmazdım küçümserdim
çünkü doğru sandığım şeyin sınırları yaşam alanımıza öyle nüfuz etmişti ki artık düşünce özgür değildi bize öğretilen şey aklımıza vicdanımıza tecavüz etti. ama biz mutluyduk biz ilericiydik,
sonra seçimleri takip ediyorduk Erbakana oy verene islamcıyı iktidar yapana sövüyorduk.
Şimdi şunu söyleyecek insanlar neden kemalistleri eleştiriyorsun, Atatürk düşmanısınız şöylesin böylesin, hayır kardeşim yaşadığım coğrafyanın bana vurguladığı şeyi daha iyi gözlemliyorum, bu kamp kamp insanların tümünü eleştiriyorum bu çeşit boş kafalılık nasıl bizi geriyorsa İslama sahip çıkıp, ambalajlayan altına kendi adını marka basan vicdan uzmanlarınıda, neo-liberal uygulamaları yanlış icra eden AKP’ye , PKK’ya DTP’ye MHP’ye hepsine kendi çevresine ve kafalara sınır çizen her görüşe bu eleştiri, dostumuz kalmadı…
Üniversiteye gittim , Anadoludan kopup gelmiş Erzurumlu, Sivaslı, Ağrılı çeşit çeşit adam birbirimizden biraz çekinceli bir biçimde sohbet ediyorduk kürdü türkçeyi konuşmakta zorluk çekiyordu sivaslısı erzurumlusu kızlarımızın giyiminden rahatsız oluyordu, zaman zaman vuruluyorlardı ama kız yanlarına gelince suratın rengi değiştiğinden konuşamıyorlardı dalga geçiyorduk, dini sohbetler yapıyorduk ben bakıyordum, beraber bağlama çalıp türkü söylemeye kalkıyorduk
ben susuyordum bu kez onlar benimle kafa yapıyordu, sivaslı denizde yüzemiyordu bende karda yürüyemiyordum….Durdum , düşündüm biz kimdik?insanları nasıl böyle yaftaladık hor gördük senelerce bize ne öğretildi , bir takım değerler bu islamiyet olur, kemalizm olur , ulusalcılık olur , solculuk olur , insan aklı çerçevesinde sağduyuyla icra edilemedikten sonra hepsinin temsilcisi yobazdı aslında.
Dincinin yobazı ramazanda yemek yiyene sövüyordu ve hatta dövüyordu, kemalistin yobazı nerede türbanlı görse şekilden şekile giriyor “cık cık cık ” ederek kendince kınıyordu. Aslında kendimizden sıyrıldığımız anda o özdeki gerçeği ,ışığı görür olduk. İnsanı gördük,insanı sevdik ,insana yöneldik dağda, mecliste, şehirde pusuda her yerde birbirini boğazlayan “biz” ki onlar bizdik 3 kuruş paramızla birbirimizin kolunu kanadını kaldırdık .
Öğretilen ne varsa yıkıldı beni dinsiz gören ve zengin çocuğu sananerzurumlu çayı zor aldığımı görünce anladı kendi kültürünü tiye alarak yöresel anılar anlatıyordu artık şöyle yobazlar böyle fenalar diyip duruyordu ve ben nerede “boş” bir ulusalcı görsem tüylerim diken diken oluyordu , bu kendini yıkmak ,kendini çürütmek ama yeniden kendine ve insana yönelmekti.
Artık büyük bir ödev ahlakıyla aklımıza fikrimize batan bu cam kırıklarını çıkartıp doğruyu söylemek zorundaydık, ister bizi sevsinler ister sevmesinler kendi insanımız yetiştiğimiz toprak bizi kusmak istesin ne fark eder gerçeği görüp susmak olur mu?
Biz insanımızı yargılamak değil sahip çıkmak zorundaydık, okula giremeyen “türbanlıda” bizim insanımızdı hak ettiği halde torpille üç kağıtla kamu kurumlarından uzak tutulan işe giremeyen atatürkçüde bizim insanımızdı , hatta ülkeyi bölmek isteyen bağımsız kürdistan diye dağlara çıkan kendi insanına mermi sıkan ,uyuşturucu satan, kaçak yapan , hırsızı uğursuzu hepsi bizdik aslında iyide kötüde bizdik. onlar sizi sloganlarla karşılasalar , en acı yerinden bam telinize vursalar bile siz el uzatın , insana uzanın , yüreğine dokunun ve yalvarırım önündeki sıfatı değil o kalıp arkasında ki insanı, özü, ışığı görün artık.
Yazan:Olcayto Tan Tarih: Eki 22, 2008 | Reply
@muse
sayfa sayfa eleştiri döşeniyorsunuz, yazıyı algılayıp yorum yapabilenin yazmayada becerisi vardır muhakkak ama üretmeden yapıcı olmayan salt eleştiri daha kolay daha hafif geldi sanırım ?
aynı sitede yazan insanların birbirine yakın ortak düşüncelere sahip olmasından daha doğal ne olabilir.
ve siz karşı olduğunuz görüşleri hangi platformda böyle rahat ve açık bir biçimde eleştirme şansını buluyorsunuz ?
siz eleştirinizi , eleştiri yönelttiğiniz yerde yapabilme lüksüne sahipsiniz, farklı görüşler ortaya koyuyorsunuz, siz bir şey yazın okuyalım beraber diyoruz onuda yapamam edememe getiriyorsunuz.
Bundan daha fazla ne olacak ?buradaki yazarlar sizinle paralel düşünmek zorunda mı sanki?
Yazan:Ülkü.L.Zögta Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
@ muse/zafer
Karar verin hangisi :-))
Eleştiri konusunda oldukça mahirsiniz(bakın bu sitenin at gözlüklüleri tarafından fark edilmemiş ne çok kusuru olduğunu bize göstermiş oldunuz)kararsızlık gibi bir sorununuz var ama olsun .-)
Sitenin düzelebilmesi için önerdiğiniz oldukça güzel.Belki siz bize tatlısu ve gerçek solculuğu mukayese ettiğiniz güzel bir yazı yazarak bilgilenmemiz böylelikle de atgözlüklerimizden kurtulmamız konusunda yardımcı olabilirsiniz.Bir de sizin gözlüklerinizden “sol”a bakabilmiş oluruz!Ne dersiniz?
Yazan:muse Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
sayın olcayto tan,
ben açık açık belirtiyorum zaten, sadece eleştirmek adına burada yazıyorum!!! … bu konu başlığı buna müsait… eğer kızılıyorsa yazmam… bu siteyi beğendim!!! bu sebeple yazıyorum… yoksa neden vakit harcayayım… delimiyim ben sonuç alamayacağımı bile bile eleştirirmiyim??? hele hele net çukurunda!!!…
ve siz karşı olduğunuz görüşleri hangi platformda böyle rahat ve açık bir biçimde eleştirme şansını buluyorsunuz ?
demişsiniz… evet doğru onu da yazmıştım… yayınlanmayan bir tek yorumum bile olmadı… hiç kimse de kızmadı… başka yerde olsa ana avrat küfredip postalarlardı… bunu da belirtmiştim… bir şeyler yazıp da kovulmadığım ilk ve tek yer…
+ eleştirmenlerin kitap yazdıkları yada sinema yönettikleri pek görülmemiştir… nadiren… aslında beceremezler… roman yazmayı beceremeyen kişi “bari hiç olmazsa roman eleştirmeni olayım” der::)))…
++ sayın olcayto, farkında değilmisiniz? ben aslında yazıyorum!!! ille bir başlığı olması ve altında yazar yazması gerekmez ki…
“yapıcı olmayan” lafınıza kırıldım ama… bakın yukarıda ne kadar hoş bir yorum yazmışsınız… bu yorumu yazmanızda az da olsa payım olduğunu düşünüyorum…
ben hiç anlatamamışım demek ki derdimi!!! çünkü buradaki yazarlar sizinle paralel düşünmek zorunda mı sanki? demişsiniz… ben başından sonuna kadar bunun tam tersini anlatmaya çalışıyordum halbuki… oradan bakın, bir de buradan bakın olaylara diyorum!!! ne demek bu? orası bana paralelse, burası paralel değildir!!!…
zaten bu sayfalar hakkında yapabileceğim bütün eleştirimi tamamladım… korkmayın fazlası zaten çıkmaz ve insanları bayan bir tip olmayı sevmem…
bu sayfa fikir platformu ve yazıların altında yorum kısımları var!! zıt fikirler olacak ki yorum yazılabilsin… aksi taktirde bütün yorumlar “aaa ne güzel yazmışsın, gel bi öpeyim seni, kutlarım” tadında olurdu… her şey zıttı ile varlık bulur sayın tan… zıtların olmadığı bir ortam olsa olsa “kanarya sevenler derneği” olabilir, herkes kanaryaları çok sever… siyah olacak ki fonda beyazlar görülebilsin… her yanınız beyaz ise körden farkınız kalmaz…
Yazan:muse Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
sayın zögta…
sayfalar deyince küçümsemeyin, buradan kat kat daha fazla takipçisi olan sayfalar…
sayfalarım bu tip değil, işinize yaramaz… ayrıca gariban bir blogum var sırf keyif için açtığım, arama motorları sizi oraya götürürse okursunuz
Karar verin hangisi :-))
bereket çok sabırlı biriyim… ille de çok detaylımı açıklamam gerekiyor!!!!! takıldığınız konu bu mu??? “MUSE/ZAFER KARARSIZ BİRİDİR nihahaaa” saptaması için vakit harcayıp kafa patlatacağınıza tatlı su solcuları ile gerçek solcular arasındaki farkı anlamak için kitap okuyun…
sayın zögta, burada konu ben değilim… konu derin düşünce… sayfalarım dediğim sayfalar, KONUSU SADECE MÜZİK VE MÜZİK ALETLERİ OLAN SAYFALARDIR… buradaki konularla alakası yok… buraya linkler verip, gidin siz de ziyaret edin demek istemedim, çünkü böyle bir şeyi tuhaf karşılarım… ama müzikle ilgili kişiler bu derin düşünceyi de severler, ilgilenirler diye düşünmüş ve buraya linkler vermiştim…
cümle arasında kastettiğim sadece bu idi… ama siz aklınızı bir taktınız pir taktınız… diyelim ki sayfalarım “EROTİK SİTELER”… sırf sizi aydınlatmak adına ille de buraya linklerini mi vereceğim!!! bakın sizin takıntınız yüzünden konu ile zerre kadar alakası olmayan şeyler yazıyorum… kimsenin vaktini çalmaya ve göz ve okuma zevkini berbat etmeye hakkınız yok sırf muse kararsız biri deme adına…
şunu da ekleyeyim, kendinizi at gözlüklü kabul ediyorsanız, bilin ki bundan kurtuluşun anahtarı sadece sizdedir… gözlükleri çıkarmanın en kolay yolu insanın kendisinin çıkarmasıdır…
anladım ki eleştiriye hoş bakılmıyor… dmek ki susma vakti gelmiştir… gerisi sayın mehmet beyin sorunudur…
Yazan:uveys Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
Sn. Muse…
Bir seyi duzeltelim. Yukardaki! yazinizda iranin resmi dili arapcadir diye; “herseyi” onlarin bildigini dusunurdum.. Diye; bir gaf yapmisiniz. Iranin bir kere resmi dili farscadir. Yanlis anlasilmasin. Dikkatinizden kacmis olabilir, hatirlatayim dedim.
Onun haricinde arap olanlar dinle alakali herseyi bilir diye; bir sey soz konusu dahi olamaz. Okuma yazma orani iranda %94 civarlarinda ha bizden ilerideler. Fakat inanc-ittikat yonunde degil. Sadece; okuma-yazma oraniyla bizden ilerdeler. Ustunluk takvada kimse kimseden ustun degil bu konuda. Arap olsun; Turk olsun; Kürt olsun…
Yazan:çuvaldız Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
@ Muse/Zafer,
Yok takıldığım konu kararsızlığınız değil eleştirme niyetiniz.Bu ülkede herkesin neredeyse profesyonel düzeyde bildiği ve uyguladığı şey eleştirmek.Bu eleştiri gereksizdir anlamında değil lüzumsuz,laf olsun torba dolsun maksadı ile sadece rencide etmek,güven sarsmak,yalanlamak maksadı ile yapılan o kadar çok yorum var ki kendi içinde mantık kurmaya çalıştığınızda bile bir yere varamıyorsunuz.
Sizin yorumcular yada belki yazarlar için de söylediğiniz 3-5 at gözlüklünün körler sağırlar birbirini ağırlar sözünüze istinaden yazmıştım.Size göre yazarla hemfikir olanlar at gözlüklü ise yazar ne yazmış olursa olsun aynı çerçevede kalıp sürekli eleştiren de at gözlüklü değil midir?Ki siz de yapmadınız mı aynısını;bu sitede yayınlanmış olan yazıları 2-3 konu başlığı altında topladınız ve size hitap etmediğini,eksik kaldığını düşündüğünüz noktada teşhis için eleştirinizi yapıverdiniz.Yorumlarınız yayınlanıyorsa eğer değinilmesini, üzerinde tartışılmasını istediğiniz,site arşivlerinde yeterince yer almadığını düşündüğünüz bir konuda siz de bir yazı kaleme alıp yayınlatabilirsiniz demektir.Ama bunu siteyi bir şekilde kafasının içinde etiketlemiş birinin yapması beklenemez zira o durumda kendisi de o etiketle anılacağını düşünür. :-)ithamın sahibini bağlaması bu olsa gerek ! Böyle yaparsa kendi kendini inkar etmiş olmak da söz konusu.
Siz de beni itham ettiğiniz gibi site eleştirisi kaleme almak yerine bu şekilde bir yol izleyebilirdiniz.Tavsiye ettiğiniz gibi elbette kitap okuyoruz ama herkesin okuduğu kitaplardan çıkardığı sonuçlar bambaşka bakın bu sitede de yazılanları hepimiz okuyoruz ama hepimiz farklı farklı değerlendiriyoruz ve bu değerlendirmeler üzerinden tartışıyoruz.
Bu site, bir Kürt öğretmenin kaleme aldığı “ben bir bölücüyüm” başlıklı yazı nedeniyle PKK sempatizanı olduğu bile söylendi,siz de okuduğunuz birkaç yazı ile ele alınan konuları 3-5 başlık altında toplayıp sitenin amacını teşhis etmeye kalkışmadınız mı?Biz,siz de dahil neyi nasıl okumamız ve değerlendirmemiz gerektiğini bile hala bilmiyoruz.Bildiğimiz iki şey var saldırı ve savunma!Sanki sürekli her zaman her konuda savaş halindeyiz,tepkilerimiz hep çok yüksek seviyede.Ya düşmanız yada dost,ya iktidar yanlısıyız yada iktidara muhalif bir türlü ortasını bulamıyoruz bu nedenle eleştirilerimiz bile hakaretvari.
Sizinle bu cümlenin bir yerine kadar hemfikirim derdimin sadece “muse kararsız biri” demek olmadığını şimdi anlatabilmişimdir umarım!
Ülkü.L.Zögta ,atgöZ.L.üklÜ’nün tersten yazılmışıdır.
Yazan:muse Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
sayın çuvaldız… konu harici çok fazla yazıp insanları rahatsız etmemek için ben susuyorum artık… çünkü gerçekten bu ikili yazışmaları başkası yapsa ben çok fazla kızardım… bir tek şunu belirteyim, benim buraya yazdıklarım içinde gerçekten tek bir eleştiri var!!! o da “objektif olunamadığı” konusunda… objektif olamayan kişiye de “Ülkü.L.Zögta” denir… siz tersten okuyun çünkü herhalde öyle bir oyun oynuyorsunuz… geri kalan cümlelerim dikkat ederseniz “bir insanın düşünme tarzı nasıl olmalıdır” konusundaki bana ait görüşlerimdir… sitenin adı da derin düşüncedir… yani yazdıklarım abes değil… buraya gelip ardı ardına düzinelerce saçma sapan eleştiriler sıralamış değilim ki… aksine sayfaları beğendiğimi de belirtmişim ve hiç yapmadığım kadar övgüler bile yağdırmışım!! bir kez daha okuyun bakalım başka eleştiri varmı… saygılar…
Yazan:muse Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
sayın uveys,
hatırlatmanız için teşekkür ederim… gerçi ben de şöyle yamışım:
dilleri arapça olduğu için daha iyi bilirler diye düşünüyorum… O ÜLKELERE İRAN I DA EKLEYİNCE ŞİMDİ düşüncelerim aydınlandı…
yani yukarıda dilleri arapça olan ülkeleri yazmışım, o ülkelere sayın rukiye tarafından anlatılan irandaki durumu da eklemişim…
Ustunluk takvada kimse kimseden ustun degil bu konuda. Arap olsun; Turk olsun; Kürt olsun…
kesinlikle böyle… bunu onaylamamak mümkün değil… ama arapçılık içimize işlemiş işte bir kere… hurma yemeyi sevap zanneden bir millet oldurulmadık mı…
Yazan:arslan türk Tarih: Eki 23, 2008 | Reply
çok konuda anlaşırız ama bir konuda anlaşamayız. bu konu demokrasi falan laflarıyla teröristi kurtarma ve destek olmak atatürkcülükten asla taviz vermem canım gider ama asla. türkler bin yıllarca yaşamış devletkurmuş yıkmış dünyayı yönetmiş kimseye toplu katliam yapmamıştır. yazılan çizilen kesinlikle yalandır. eğer böyle birşey olsaydı şimdi dünyada türkten başka millet olmazdı bizim en vahim tarafımız acıma duygumuzdur. işte herinsanda bulunmayan insaniduygumuz bizim başarısızlığımızdır. şimdi bir düşünün T.C. devletinde her insan çalışıyor ve iyi kötü şeyler oluyor. şimdi diyebilirmiyiz kötülükleri türkler yapıyor hayır diyemeyiz ama dışarıdan bakınca maalesef böyle oluyor. T.C. NE MUTLU TÜRKÜM DİYENE diyemeyenler tarafından yönetiliyor. başarısızlıkları sayılmayacak durumda nasıl derim türklerin başarısızlığı diyemem çünkü ben türküm ve 42 yaşındayım böyle hırsızlık böyle yalan eden bir türke raslamadım. adamlar gözümüzün içine bakarak yalan söylüyorlar. ekrana çıkıyor adamlar doğruyu söylerken dilleri dolaşıyorda yalan söylerken öyle rahat söylüyorlarki anlayana tabii anlamayan vatandaşlarımız anlamıyor zaten. örnek. ihracat şukadar arttı bizim dönemimizde. ama şunu söylemiyor ittalat niye onu başka türlü söylüyor sanki ittalat iyişeymiş gibi onuda allıyor pulluyor sonra geçen seneye göre şukadar arttı diyor insanımızda sanıyorki iyibişey olmuş. bilmem anlatabildimmi anlayana sizin sayfanız bazılarını kandırmaya yeter ama benideğil sanırım sizlerde abd nin adamlarındansız eğer öyleyse size yazıklar olsun bizi kardeşlerimizle vurmaya çalışıyorsunuz….
Yazan:uveys Tarih: Eki 24, 2008 | Reply
Sn. muse..
Oncelikle arap oldugumu bilmenizde yarar var.
Daha sonrasina gelince bu yilda muslumanlar arasinda bilhassa almanyada yasiyan gurbetciler arasinda da Ramazan boyunca tercih edilen hurma cesidi Israil hurmasiydi. Bunu cani gonulden soyluyorum. Tercih meselesi bundan oturu kimseyi yadirgiyamam…Sizinde arap hurmasi yemeniz… Musluman dinini secmis olmanizdan peygamber efendimizin sunnetlerini uygulamaya calismanizdan ileri geliyor. Buda tercih meselesi.
Israili, Amerikayi vb… Ulkeleri dusman olarak gorecez bunun yani sira en fazla onlarin mallarini tuketip soylediklerimizle kendimiz celisecez. Demek istedigim oki..! Arap hurmasindan kimseye zarar gelmez. Kaldiki araplardan da size zarar gelmez. Yillarca yemende araplar bizleri sattilar arkamizdan vudular seklinde bir takim pravakotorler musluman aleminin bir araya gelmemesi icin buyuk ugraslar verdiler. Nitekimde basarili oldular. Oysa ki.! yakin tarihinize bir bakin hiristiyan alemi hacli seferleri duzenleyip musluman aleminin ustune nasil geldiklerini…
Ermenilerin kurduklari lobiler neticesinde; Filistin topraklarinin, ta… Kanuni sultan Suleyman zamanindan buyana nasil toprak sahibi olduklarini arastirsaniz.. Emin olun araplarin cok daha yakin dostlariniz oldugunu anlardiniz. Neyse konu bu degildi.. Soylediklerinize alinmadim da. Cok kisi tarihi yanlis biliyor bundan kaynaklaniyor. Ama bunda sizin sucunuz yok. Kendi tarihiyle ovunen bir millet kendi tarihini yazamiyor. Sorun bundan kaynaklaniyor. Konu cok genis kalbinizi kirmam istemem. Benide lutfen yanlis anlamayin. Emin olun Turkiyede yasamis biri olarak Vatan topraklarinin butunlugu enaz sizin kadar benide dusundurur. Konu araplik olunca ve ben son zamanlarda bir takim provakasyona maruz kaldigim icin istemeden de olsa olayi sizinle paylasmak istedim.
Dilerseniz basimdan gecenleride anlatayim. Bakarsiniz birilerine faydasi olur. Malumunuz almanyada yasiyan bir gurbetciyim. Yani sira aslen Turkiyede/ Hatay ilinde dogdum. Annem-babam ebeveynlerim yani araplar. Almanyada takildigim bir dernek ismi mevzu bahis degil. Birgun toplanmis oturuyorken konu nasil olduysa araplardan acildi. Ve yemende araplarin Turkleri kallesce arkadan nasil vurduklarini anlatan biri cikti. Onu dinledim fakat ucu bucagi olmiyan hakaretler bas gostermeye baslayinca arap milletine dayanamayip tepkimi gosterdim. Dedimki..! Tarihi anlatildigi kadar okuyabildigin kadar biliyorsun. Buna benzer bir ornekte filistinden vermisti ayni arkadas. Tepkime nazaran dediki.! peki yemenli araplar bizi arkadan vurmadilarmi benim ona yanitim…
Dedimki! bir kere yemenin cografi konumunu ogren. Nufusunu incele. Kaldiki ogunun sartlarinda olay nasil gelismis onu ogren sonrasinda tartisalim. Kaldiki..! dedim sen her kara gordugun zenciye de arap diyorsun. Onun yani sira madem yemen ornegini veriyorsun. Kurtulus savasinda pakistanli, filistinli kadinlarin kollarindaki bir takim ziynet esyalarini sana destek olmak amaciyla gonderdikleri yaptiklari iyilikleri nasil goz ardi ediyorsun.. Oyle bir milletizki millet diyorum. Cunku en az sizler kadarda turkum ben. Hernekadar annem-babam arapta olsa…Konuya donelim. Bizim insanimizin dogasinda var. Hicbir zaman pes etmez. Herzaman kendine gore bir savunma mekanizmasi olusturur. Cikamadimiydi isin icinden ses tonunu yukseltir. Sizi proveke etmeye calisir. Nitekimde oyle oldu. Filistin olayina gelince de hicbir filistinli arap ermeniye topragini satmadi. Ermeni lobisi ta Kanuni sultan Suleymandan buyana ufak caplida olsa giririmleri olmustur. Filistin topraklarinda teber golu civarindaki..! 600 donume yakin topraklari bizzat Kanuni sultan Suleyman yakin yaveri bir ermeniye hibe etmistir. Bir tehlike gormemistir. Olabilecekleri sezememistir ogunun sartlarina gore olay oyle gelismistir. Buna ben yorum yapmiyorum. Fakat tarihi durmadan karistirip araplari dusman gibi gormeye calisanlarada bu ornekleri veriyorum. Lutfen bu gaflete dusmeyin dusurtmeyin. Kaldiki bir arap olarak bu vatani sizler kadar seven ve yucelten bensem enazindan muhattabiniz ben olacaginiza dikkat ederek hirpani tavirlardan uzak olun. Birlik herseyden daha onemli.
Kaldiki..! Hatayliyim demistim hatayin turkiye ye baski zoruyla degilde bizzat oranin araplarin yapilan referandum neticesinde Turkiyeye katilmak istemeleriyle Tayfur sokmenin baslatmis oldugu bir siyasi girisim sonunda Turkiye dahil edildigini unutmayin. Kaldiki araplar hicbir zaman kimseye ihanet etmediler. Bilakis Osmanli gittigi heryerde kan dokmeden araplarin topraklarini isgal etti araplar onlara kucak acti. Burdaki inceligede dikkanizi cekerim. Bugun kimin topraklarini isgal etmeye kalkarsaniz kalkin karsi koyar. Ha osmanli cok sinir genisletti. Sinirlarini koruyamayincada geriye cekildi. Oranin insanini kendi kaderine terk etmek onlara kendilerini savunabilecek bir duzenli ordu olusturmamak suc degilmidir? Bunun yani sira tarihten bahsederken Osmanli din ugruna savasti. Islamiyeti yaymak icin savasti gibisinden sozler duyuyorum. Araplar musluman degilmiydiki? Kaldiki turkler islamiyeti kimden ogrenip benimsediler. Lutfen…. Konu cok uzun mevzusu derin. Imla kurallarina dikkat etmeksizin yazdim. kusuruma bakmayin….
Saygilar….(arap)kardenizden…
Yazan:muse Tarih: Eki 24, 2008 | Reply
sayın uveys…
umarım alınganlık değildir yazdıklarınız çünkü benim için kesinlikle arap türk şu bu farketmez… araplaştırılıyoruz dememin sebebi tamamen islami bir çok konunun araplara bağlanmaya çalışılıyor olmasıdır… ki bunu ben de yapıyorum… ne demişim yukarıda iç güdüsel olarak? “arap dünyası islamiyeti daha iyi yorumluyordur” demişim ki arkadaşların uyarısı ile belki de saçmalamış olduğumu gördüm!!!
hurma örneğimin sebebi ise şu idi: islamiyeti orucu hurma ile açmaya yada başka bazı şeylere indirgeyen kişi ülkemizde çok fazla!!! evet hurma yemek sünnettir, ama ben bunun önemli olmadığını vurgulamak istedim… Peygamberimiz hurma yerdi… çünkü o coğrafyada zaten en değerli besin hurmadır!!! Peygamberimiz zaten hurma yemek zorunda idi… ben dini konularda yarım yamalak bilgimle ahkam kesmek istemiyorum… ama bizim halkımıza bir sorun bakalım neden hurma yediğini söyleyebilecek mi!! bir marka misvaklı diş macunu satıyor durmadan!!! bu sevap mı??? bence büyük bir reklam ve yönlendirme kampanyası!!! insanların duyguları ile oynama kampanyası…
sevaptır diye hurma yiyen çok ama sevaptır diye deveye binen yok!!! … özür dileyerek söylüyorum, cahilliğimi bağışlayın ama Hz. Peygamberimizin yaptığı her şeyi sünnet olarak kabul etmek gerekiyor mu??? gerçekten bilmek için söylüyorum bunu… çünkü o coğrafyada yenecek meyve hurmadır… o zamanlarda o coğrafyada kullanılacak olan taşıma aracı da devedir… o zamanlar dişler misvak ile temislenirdi ama şimdi çok daha etkili diş koruyan ve temizleyen maddeler varken misvak kullanmak gerekirmi…
göreceli kolay olan hurma yemeyi sünnet kabul eden halkımız neden göreceli zor olanı yapma yoluna gitmez!!!… bence halkımız bu kadar düşünmüyor… hatta hiç düşünmüyor!!!… neyse… arap ülkelerinde görülen bir çok şey sevap zannedilebiliyor… artı buna bir de daha eski dinlerimizn etkileri de eklenince arap kültürü ile eskiden gelen kültürümüz birleştiriliyor ve tuhaf tuhaf şeyler ortaya çıkıyor… demek istediğim bu idi… ben yatır yanındaki ağaca mendil bağlamanın çok büyük günah olduğunu düşünüyorum… istekler Allahtan istenir!!! ama halkımız bir yerlerden bir şeyleri alıp dine mal ediyor… bunlardan bir tanesi de arap kültürünü din zannetmek oldu… belki yanlışım ben ama gördüğüm bu… mesela arabistandan gelen tespihi çekmek daha sevapmış gibi algılanıyor halkımız tarafından… bu arada son söz olarak ben tunus hurmasını tavsiye ediyorum::)))…
sizi kırmamışımdır umarım çünkü burada bir çok yere yazdım, benim için sadece insan vardır… insanın da sadece kalbi ve beyni önemlidir… bunu bilin lütfen… yazınıza arap olduğumu bilin diye başlamanız beni üzdü çünkü… insan olun yeter…
Yazan:uveys Tarih: Eki 24, 2008 | Reply
Sn. muse…
Size karsi ilinganlik diye bir sey soz konusu degil. Yanlis anlamamaniz icinde bayagi ozenle sectim kelimelerimi:) Kaldiki! yazima Arap oldugumu bilin diye baslamadim. Arap oldugumu bilmenizde yarar var dedim. Tabi yazi dilinin insanlari maruz birakacagi zor durumlardan birini yasiyoruz sanirim. Burda vurgu anca imla kurallarini tatbik etmekle teyid edilir. Karsidakininde okuma kabiliyetine baglidir. Bu soyledigime alinmayin lutfen bircogumuz bu hatalara dusebiliyor. Aslinda Turkce dili cok guzel bir dil olmasinin yani sira yanlis kullanildiginda insani cok baska anlamlara surukliyebiliyor. Sizin soylemis oldugunuz gibi arap oldugumu bilin diye baslamis olsaydim. Emir cumlesi gibi bisey olurdu. Buda biraz sert bir anlam ifade ederdi kabulude zordur. Fakat ozellikle o kisima dikkat ettim.. Biraz islerim var gorusmek uzere suan son vermek zorundayim.
Saygilar…
Yazan:suzannur Tarih: Eki 24, 2008 | Reply
Arap olmak, Kürt olmak, Türk olmak, sünni, alevi olmak, başörtülü, başörtüsüz olmak… Birinin gözünden öteki olmak zorunda bırakılmak ve kendini ispat etmek zorundaymışsın gibi psikolojik bir baskıya maruz bırakılmak…
Traji-komik…
Derin Düşünce neyi mi savunuyor, ben anladığım kadarıyla açıklayayım:
ÖtekileştirilmeMEyi savunuyor.
Bence sadece bu, gerisi sadece bu anlama yüklenen özgül birimcikler ama vardığı nokta burası.
Yazan:muse Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
derin düşünce ileride savunduğu şeyleri savunmuş olduğu için çok pişman olacak…
Yazan:blue Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
sevgili muse,
Siz, savunduğunuz şeylerin bizleri getirdiği bugünden pişman mısınız?
Yazan:suzannur Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
Sanırım bu biraz kahinvari bir önerme 🙂
Nostradamus Muse, flashlarınızı azıcık açsanız da biz de demokrasiyi savunuyor olmanın bizi getireceği kötü halleri bir öğrensek
Yazan:muse Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
blue…
savunduğumuz şeylerin hiç biri gerçekleşmedi ki!!! benim savunduklarımın bizi bugüne getirdiğini nerden çıkardınız???
türkiyenin % 92 sinin EVET dediği anayasayı yaşıyorsunuz… ben o % 92 nin içinde olmadığım için rahatım… ailelerinize bi sorun bakalım referandumda ne demişler bu anayasaya… soracak bir şeyiniz varsa onlara sorun… hesap sorun… büyük ihtimalle onlar da % 92 nin içinde değillerdir!!! zaten şimdi herkes % 8 lik kısımda!!! … % 47 nin istekleri demokrasi ise, diğer yanda % 92 nin EVET i var!!! demek ki demokrasi bu!!! demokratsanız gerçekten!!! ve % 92 bu anayasaya “şak şak” larını da ilave ederek evet dediyse… kısın kuyruğunuzu oturun… koskoca halkın % 92 sine karşımı geliyorsunuz siz netekim hııııı?!?
Yazan:MY Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
@çok dogru seyleri (bence) çok yanlis bir üslup (yine bence) ile anlatiyorsunuz.
%92 konusunda da yanildiginiz çok sey var. TSK resmen kendi ülkesini sgal etmisti, sandiklarin basinda silahli askerler nöbet tutuyordu. HAYIR oyu kullananlar fislenmisti.
1982 anayasasina yogun biçimde HAYIR diyen Bingöl gibi sehirlerin insanlarina çok eziyetler edildi.
Simdi sizi kizdiran esas mesele su: Nasil olur da aydin, modern ve ilerici solcularin elde edemedigi demokratiklesmeyi bu dinci takunyalilar yapiyor?
Sunu hiç aklinizdan çikarmayin, ne kemalistler, ne solcular ne de kemalist solcular Derin Düsünce’nin savundugu Özgürlükçü demokrasinin rüyasini bile göremediler. ALLAH korusun eger Deniz Gezmis ve arkadaslari o özledikleri devrimi yapmis olsalardi Türkiye’de nice Ermeni katliamlari ve Kürt kiyimlari yasanirdi. Nasyonal Sosyalist bir adam haksiz yere asilinca HAKLI olmaz. Kör ölür ama badem gözlü olmaz. (Bkz Rasim Ozan’in yazdiklari)
Halka ragmen halk için devrim yapanlar ve yeni devrimlere yelken açanlar halksiz kaldilar (Bkz yazariliz Sever ISIK’in Türk solu hakkinda yazdiklari) Halktan güç alamayan sol devlete yaklasti, devletlesti, o girdapta devlete tapti. Kutsal ve Putsal devletin Türk solunda bu derecede agir basmasinin sebebi budur.
Türk solunun, kemalistlerin ve solcu-kemalistlerin temel sorunu 19cu yüzyil düsünürleri ve ideolojileri dogrultusunda din olgusuna tepeden bakmalaridir. Türkiye’de gerçegin cografyasi bambaskadir. Daha Türkler anadolu’ya yogun olarak gelmeden önce bile cografya böyleydi.
Türk solcu aydinlari 19cu yüzyilin moda kavramlari ile düsünmeye devam ettikçe bu cografyadan size destek çikmaz ki bu kavramlar:
1) Asker millet,
2) Ulus-devlet,
3) Kutsal ve putsal devlet,
4) Endüstrilesme,
5) isçi sinifi,
6) Emek sömüren kaka pis patronlar…
diye siralanabilir.
Marx, behice Boran, Deniz Baykal veya Muse istiyor diye biz özümüze sirt çeviremeyiz, kimse kusura bakmasin.
Sizinki fikir degil küskünlük, MIZIKçILIK. Türk solunun ruh hali, CHPlilik. (Bkz yazarimiz Mustafa AKYOL’un yazdiklari) Korku, kin ve pismanliktan baska bir sey yok yazdiklarinizda.
bizimle kalp kirma yarisina girmeyin, asagidaki yaziyi okuyun önce:
http://www.derindusunce.org/2008/09/03/sansur-ve-site-hayati/
Saygiyla (her seye ragmen)
Yazan:muse Tarih: Eki 25, 2008 | Reply
sizce çok doğru şeyleri söylüyorsam bu iyi… tabii ki üslup yanlışsa, bu kötü… ama üslup benim ilkelliğimi gösterir sadece, kabul ediyorum bunu… ama çok doğru şeyleri söylüyor olmam yabana atılacak bir şey değil… demek ki ilkel küskün mızıkçıların arasında da çok doğruları söyleyenler çıkıyormuş…
Simdi sizi kizdiran esas mesele su: Nasil olur da aydin, modern ve ilerici solcularin elde edemedigi demokratiklesmeyi bu dinci takunyalilar yapiyor?
!!! YAPIYOR!!!????? yapabildiğinizi düşünmüyorum ki kızıyor olayım!!! “niyet okumayın lütfen”…
Sunu hiç aklinizdan çikarmayin, ne kemalistler, ne solcular ne de kemalist solcular Derin Düsünce’nin savundugu Özgürlükçü demokrasinin rüyasini bile göremediler.
bu sizin düşünceniz… ve bu şekilde düşünmeniz normal…
ALLAH korusun eger Deniz Gezmis ve arkadaslari o özledikleri devrimi yapmis olsalardi Türkiye’de nice Ermeni katliamlari ve Kürt kiyimlari yasanirdi. Nasyonal Sosyalist bir adam haksiz yere asilinca HAKLI olmaz. Kör ölür ama badem gözlü olmaz. (Bkz Rasim Ozan’in yazdiklari)
iyi de sayın MY fikrinizi söyleyip Rasim Ozan ı referans gösteriyorsunuz!!! rasim ozan ın yazdıkları referans olamaz (bence)…
Sizinki fikir degil küskünlük, MIZIKçILIK. Türk solunun ruh hali, CHPlilik. (Bkz yazarimiz Mustafa AKYOL’un yazdiklari) Korku, kin ve pismanliktan baska bir sey yok yazdiklarinizda.
sadece kendinizden referanslara devam!!! çok güzel…
1) Asker millet,
2) Ulus-devlet,
3) Kutsal ve putsal devlet,
4) Endüstrilesme,
5) isçi sinifi,
6) Emek sömüren kaka pis patronlar…
sizce bunlar mı?!? siz kafanızda bir sol modeli yaratmışsınız -ki zannederim sol zannettiğiniz cehepe!!!- hayret ederek kaldım…
sizinle kalp kırma yarışına cürret bile etmem zaten mümkün değil ki!!!
çok üstün bir demokrasi anlayışına sahip olmanıza rağmen 3-5 muhalefet edene bile katlanamıyorsunuz!!! halbuki bakın o 3-5 muhalif kişi her şeye rağmen size katlanabiliyor…
yapmacıklıktan nefret ederim, her şeye rağmen saygıyla demenize gerek yok…
siz en iyisi benim kalbimi kırıp üzüntü çekmeyin… ben sizi sizinle bırakayım…
aa bir tek şu % 92 konusunda 2 çift lafımı edeyim, zaten bütün demek istediğim de bu idi!!! bu ülke halkının çoğunluğu bingöl halkı kadar cesur olabilseydi!!!!!!! keşke!!
Yazan:blue Tarih: Eki 26, 2008 | Reply
muse,
Artık her yer Bingöl gibi oldu. Ama otoriter rejimin devamından yana olanlar alkışlamak yerine onları bidon kafalı ilan etti. Bu halk kime yaransın? Kendi halkını bu kadar aşağılayan başka bi ülke var mıdır?
Halkın %92’si referanduma evet dediyse bunu “halk zaten konformisttir, ne söylenirse onu yapar” diye değerlendirmek yerine “demek ki şartları o şekilde oluşturdular ki, halka hayır deme seçeneğini bırakmadılar” diye değerlendirmek daha adil olmaz mı? Bingöl’de ne oldu da bu şartlar işlemedi diye düşünmek gerekmez mi? Yoksa Bingöl’lülerin ideal vatandaş olmaya müsait bir farklı özellikleri mi var? Mantıklı bir değerlendirme olmaz değil mi? O zaman %92’yi şöyle açıklamak icap eder: “Benim anne babam evet oyu verdi çünkü Ankara’lıydı”!!
Sizin, bizi 50 yıl sonra aydınlığa kavuşturacak projeksiyonunuz nedir?