RSS Feed for This Post

Ergenekon… Türk siyasal aklı, hikmet-i hükümeti

20080908_derin_dusunce_org_ergenekon1.jpgErgenekon, Türk siyasal aklının/ hikmet-i hükümet’nin son tezahürüdür. Devlet aklı olarak ta adlandırılabileceğimiz bu siyasal akıl ve kültürde devlet,  kendinde varlık/entite’ dir. Hikmetinden ve bu hikmetin makuliyetinden ve ulviliğinden sual olunmayan  devletin sırlarına  yurttaşlar akıl erdiremezler. Zira o, kutsallık halesine bürünmüş öyle yüce bir kendinde varlıktır ki ehil olmayan her fani vatandaş   onu anlayamaz. Onu kavramak için devletim kutsiyetini derinden tecrübe etmiş olmak gerekir. Ancak bu devletin içinde “fena” olanlar onun için ölür ve öldürürler, ve yine onun künhüne vakıf olanlar  onun için ölmenin ve öldürmenin “kutsiyetini” kavrar.
 
Hikmet-i hükümetin  esbab-ı mucibesi devleti yaşatmaktır. Başka bir söyleyişle siyasal aklı icra eden devletlûnun efkâr-u â’malı beka-yı devlettir. Çünkü Türk siyasal muhayyilesinde devleti  yaşatan millet değil; bizzat milletin sebeb-i vücudu beka-yı devlettir. Ve de  “devlet olmak” “millet olma”nın fevkindedir.
 
Hikmeti- hükümet’e göre devlet, vatandaşların  ihtiyaçlarını temin etmek için oluşturdukları bir organizasyon değildir. Devlet ontolojik olarak tek tek bireylerin iradelerinin toplamın çok ötesinde ve öncesindedir. Dolayısı ile o “derin icraat”ından dolayı vatandaşlarına hesap vermek zorunda değildir.
 
Eger “sivil toplum”/vatandaşlar siyasal aklın idare ve organize ettiği “siyasal bedene”/ devlete karşı herhangi bir karşı hamleye girişirse ve bu “gaflet ve delalet” ve hatta “hıyanet” içine düşen bu “mücrimler”in derhal bertaraf edilmesi gerekir.
 
Devlet daima kendi varlığını ve gücünü bedenlere kazıyarak ya da yok ederek gösterir. O daima kurbanla beslenen bir Leviathan’dır. Leviathan  mülkünü  da kanla vaftiz eder.
 
***
 
“Milleti sevk ve idare”yi birincil görev edinen  siyasal akıl,  varlığını daim kılmak üzere konjoktürel olarak tehlike tanımlaması ve sıralaması yapar. Bu “tehlike tasnifi”nde dönemsel olarak bazen azınlıklar, bazen solcular, bazen Kürtler ve bazen İslamcılar ilk sıraya çıkar. Günümüzde özellikle son ikisi ezilmesi gereken “yıllanın başını” oluşturmaktadır.
 
Siyasal akıl/devlet gücü, tarihsel olarak değişik isimlerle ifade edilmiştir. Bu bir dönem Teşkilatı Mahsusa’dır, bir dönem Özel Harp Dairesi’dir, bir dönem Kontrgerilla’dır, bir dönem Jitem’dir. Ve şimdide/günümüzde  Ergenekon’dur
 
Ergenekon siyasal aklın yasa üstü karar alma ve icra organıdır. Başka bir deyişle siyasal aklı/devlet gücünü icra eden organ olarak yasa karşısında özerktir. Yasa onları bağlamaz.  Yasanın müdahale etmediği/edemediği yasadışı/yasa harici alanda iş icra eder. Bu “siyaset etme biçimi” ve “güç icra  politikası” etik ve ideal  olana değil; beka-yı devleti temin edecek reel ve politik olana ilişkindir. Tanımlanan tehlikeyi yok edecek tüm siyaset etme  biçimleri ve bunu temin edecek araçların kullanımı mubahtır ve meşrudur. Bu akıl  “devlet düşmanlarını”  “etkisiz kılmak” için  tüm lümpen unsurlarla iş tutabilir. Tıpkı I. Dünya Savaşı’nda mahkum ve canilerin Teşkilat-ı Mahsusa’nın hizmetine sunulması gibi.
 
“Devlet aklı”nın birinci dereceden icra edicileri en azından ittihat terakkiden beri, ki daha eskiye gider, seyfiyedir/askeriyedir. El’an, siyasal aklın içeriği askeriye tarafından doldurulmaktadır. “Askeri akıl” politikleşmekte ve  çoğu kez politika ile bütünleşmektedir. Sivillerin ve sivilleşmenin aleyhine olan bu yayılma yine  çoğu kez sivillerin yardımıyla gerçekleşmektedir. Kısaca askeri akıl, politikleşirken; sivil akıl! askerileşmektedir.  Sürekli “darbe davetiyeleri” söylediklerimizin kanıtıdır.

Trackback URL

  1. 1 Yorum

  2. Yazan:Ronyy Tarih: Eyl 9, 2008 | Reply

    Yazar, artık haber programlarının olmazsa olmazı haline gelen Ergenekon’u önemli bir kavramsal çerçeveye oturmuş doğrusu. Aslında doğru, geçmişte doğru uzanan kökleri olan bir yapı bu, yoksa kısa sürede bir çetenin bu güce ulaşması mümkün mü?

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin