RSS Feed for This Post

Anayasa Mahkemesi kapatılsın!

Anayasa Mahkemesi bir kez daha Anayasa’yı çiğnedi. İran’daki Ayetullahlar gibi rejim muhafızlığına soyunan Anayasa Mahkemesi bir kez daha yetkilerinin dışına çıktı. Sadece şeklen kanunlara uygunluk konusunda sınırlandırılmış olan yetkisini aştı. Siyasete bulaştı bir kez daha. 

Babasının çiftliği gibi yönetmek istediği Türkiye’nin seçtiği milletvekillerinin iradesini hiçe saydı. Mecliste 411 oyla düzeltilmeye çalışılan bir haksızlık 9 tane rahman(!) ve rahim(!) yarı-tanrı tarafından geri sarıldı bir kaset gibi.

 “Oturun oturduğunuz yerde! Biz sizden daha akıllıyız. Sizin için neyin iyi olduğunu daha iyi biliriz”. İşte gerekçeli kararın özeti.

 Sözümona iç barışı koruma amaçlıkarar vatandaşları birbirleriyle, farklı inanç ve yaşam biçimleriyle korkutmaya çalışıyor. Bu öcü ile korkutmanın yutulmaması gerektiğini anlatan bir makale yayınlamıştık:

 Onun adı asker, canı neler ister?

Türkiye’de konuşmadıklarımız ve  “The Village” filmi

Ülkemizde çok beğenilen Altıncı His adlı filmin senaryosunu ve yönetmenliğini üstlenmiş olan M. Night Shyamalan 2004 yılında bir başka yapıta imzasını attı:  The Village – Köy adlı bu film ilk bakışta sıradan bir gerilim filmine benzese de birçok izleyici ustaca gizlenmiş ikinci senaryoyu görmekte zorluk çekmedi.

İlk bakışta 1800’lerde bir köyde geçtiği düşünülen filmde köylüler “konuşmadıklarımız” diye adlandırdıkları bir düşmandan çok korkuyorlar. Bu korku onları köylerini çevreleyen ormanın dışına çıkmaktan alıkoyuyor. Bu “dış düşman” sebebiyle köyde her hangi bir yenilik yapmak isteyen herkes yaşlılar meclisinden izin almak zorunda. Meraklı olmak, geçmişi sorgulamak da hoş karşılanmıyor burada.

Bu kasvetli atmosfer, korku ile disiplin altına alınmış bir gençlik, söndürülen meraklar ve bastırılan tutkular totaliter rejimlerin halkı nasıl korkuyla bir arada tuttuğunu hatırlatıyor ister istemez.

 Yazının devamı

Milletin iradesi Batman kılıklı bu insanların ayakları altında çiğneniyor bir kez daha. Bir kez daha anlıyoruz ki Egemenlik kayıtsız şartsız yargıçlarınmış. Kendini çoban, bizleri de güdülecek koyun sanan Anayasa Mahkemesi’nin abuk subuk davranışlarını eleştirdiğimiz bir yazının başlığıydı bu:

Egemenlik kayıtsız şartsız yargıçlarınmış(*)

 Geçen yıl Almanya’dan gelen bir haberle sarsılmıştık: Bir adam karısını o kadar çok seviyormuş ki kesip yemiş!

Genç Sivillerin Anayasa Mahkemesi hakkındaki son bildirisini okurken aklıma bu korkunç haber geldi. Şöyle diyor bildiri:

« Cumhuriyeti o kadar çok sevmektedirler, cumhuriyete o kadar çok sarılmışlardır ki sonunda zavallı cumhuriyet nefessiz kalmış ve ölmüştür. »

Evet, ayı yavrusunu severken öldürürmüş. Türkiye’nin İran gibi olmasından korkanlar artık yeni korkular aramaya başlayabilirler. Zira tıpkı İran gibi olduk. Halkın oyları ile seçilen bir meclisten daha yukarıda, Tanrı’ya yakın bir yerlerde, hata yapmaz, kimseye hesap vermez Ayetullah Yargıç sınıfımız olduğu belgelendi, ispatlandı, halkın gözüne sokuldu!

 Yazının devamı

 Artık Türkiye’nin insanları bir seçim ile karşı karşıya. Ya gerçekten Anayasa Mahkemesi üyelerini hata yapmaz ve hesap vermez birer Tanrı olarak kabul edeceğiz ve onlara tapacağız. Ya da Anayasa’yı çiğnedikleri için onlara ceza vereceğiz. Peki ama onları kim cezalandıracak? Yoksa kötü uyudukları her gecenin sabahı bizim tepemize tokmakla vurmalarına razı mı olacağız? Başımıza gelecekleri bilmiş gibi daha haziran ayında sormuştuk.

 Peki Batman kıyafetli amcaları kim cezalandıracak?

Sadık yorumcularımızdan Sayın Bigalıoğlu’nun bir teklifi var : Anayasa Mahkemesi’nin üyelerini yargılamak için bir Ulusal Mahkeme kurmak. şöyle diyor yazar:

“…bugün ülkenin kaderini elinde tutan Anayasa Mahkemesi,sergilediği hukuk dışı davranışlar,taraflı,bağımlı ve siyasi yaklaşımlar ve kararlarla saygı duyulmayı hak etmiyor.”

Gerçekten de Anayasa Mahkemesi’nin son yıllarda ne yapmaya çalıştığı pek belli değil. Yazarlarımızdan Mustafa Akyol da Bu Mülkün Temeli Adalet Değil demişti 9 Haziran tarihli Star gazetesinde. Bugün yine rahatsız edici bir soru sormuş: Devlet Milletten Akıllı mıdır?

Kara cüppeli ve sırma yakalı yargıçlar ipe sapa gelmez laflar ederlerse ne yapmalıyız? Mesela bu Batman kıyafetleriyle kendini süper kahraman zanneden bir savcı bize şöyle diyebilir: “Haydi, at kendini Boğaz köprüsü’nden aşağı, ben uçarak gelip kurtaracağım seni, haydi atla, yoksa sen yargıya güvenmiyor musun?”

 Yazının devamı

 Görünen o ki Anayasa Mahkemesi veya Danıştay, Yargıtay gibi kurumların üyeleri,  şişede durdukları gibi  durmuyorlar. Ne güzel atasözlerimiz var: Deliye yetki vermişler önce babasını asmış. Bir deli bir kuyuya taş atmış, bin akıllı çıkaramamış…

 Tamir edemediğimiz bir cep telefonunu atıp yenisini alabiliyoruz da bozuk bir Anayasa Mahkemesi”ni neden değiştiremiyoruz? Biz bir sebep göremiyoruz. Ağustos ayında yaptığımız talebi tekrarlıyoruz: Anayasa Mahkemesi kapatılsın. Kapatılsın ki biz de işimize bakalım. Nedir kardeşim bu yahu?

 Anayasa Mahkemesi kapatılsın!

Ameliyat olarak cinsiyet değiştiren şarkıcı Bülent Ersoy’un hukuken erkek olduğuna hükmetti Danıştay. Dolayısıyla gazinolarda sadece erkek kıyafetiyle sahneye çıkabileceğine karar verdi. Takvimler 14/02/1983′ü gösteriyordu.

 Bu koca koca adamların Bülent Ersoy’un cinsel hayatından başka konuşacak konuları yok muydu yani? İşkence iddiaları tavan yapmıştı. Gözaltında insanlar kayboluyor, faili güya meçhul cinayetlerde aydınlar can veriyordu. Ama bizim Danıştay Bülent Hanım/Bülent Bey geyiği yapıyordu.

Yıpranan kimdi sizce? Bulent Ersoy mu? Yoksa Danıştay mı?

Yazının devamı

Trackback URL

  1. 14 Yorum

  2. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Eki 22, 2008 | Reply

    sayın yılmaz,sanıyorum geçmişte önerdiğim ulusal yüksek mahkemesi böyle abuk durumlarda işe yarayabilir.

    yani ne diyeyim,
    memleketin binlerce avukatı var.
    memleketin yüzlerce barosu var.
    memleketin onlarca sivil toplum kuruluşu var.
    ben artık yoruldum gerçekten,pes ediyorum.
    diğer taraftan kendimi salak gibi hissetmeye başladım.senden başka yok mu diye.

    böyle millete böyle anayasaya mahkemesi,böyle millete böyle ordu,diyorum artık.
    bir ülkeden anayasa mahkemesi bizzat anayasayı çiğniyor kimse ses cıkarmıyorsa,bir ülkede genel kurmay başkanı cıkıp milleti tehdit edebiliyorsa yine kimse ses cıkarmıyorsa daha diyecek bir sey yok.

    bir “oy”um var,bunlara yarayan.onuda gidip boş atacam.altından,üstüne hepsine lanet olsun.çarpık düzenin yamyamları hepsi.

  3. Yazan:mehmet ali Tarih: Eki 22, 2008 | Reply

    Bigalıoğlu’na bunu dedirtenler yine ksı-kıs gülüyordur.. fikir çareden önce gelir ,genelde ..evet. ama , çare hemen olmazsa özgürlükler uçup giderken, insanlık da uçacak.. (Bu da fikir oldu ama, napalım!)

  4. Yazan:Babayasa Mahkemesi Kurulsun Tarih: Eki 24, 2008 | Reply

    AYM’nin tepesine ‘Babayasa Mahkemesi’ kurmak şart oldu

    Emre Aköz – SABAH

    Siyasal konularda ileriyi göremeyenler, Anayasa Mahkemesi’nin sadece ” laikliği ” koruduğunu sanıyor. Keşke öyle olsa, keşke bu kadarla kalsa! Aslında yapılan bambaşka: Anayasa değiştirme yetkisi ortadan kaldırıldı!
    Toplum değiştikçe Anayasa’nın da değişmesi zorunlu hale gelir. Bunu kim yapar? Elbette Meclis .
    Meclis’ten başka hiçbir kurum Anayasa’yı değiştiremez. (Darbeciler bile göstermelik de olsa Anayasa’yı Meclis’ten geçirmişlerdir.)
    Anayasa Mahkemesi ise şöyle diyor: ” Benim uygun bulmadığım Anayasa değişiklikleri yapılamaz. ”
    Bu iddiasını da Anayasa’nın değiştirilemez maddelerine dayandırıyor. Bu maddelerle ilgili Anayasa değişikliklerine izin vermezmiş.

    Mesela Anayasa’nın değiştirilemez 2’nci maddesinde aynen şöyle denmekte:
    “Türkiye Cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygılı, Atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir. ”

    Diyelim ki Kürt meselesinde bir açılım sağlamak için Anayasa’nın 42’nci maddesindeki şu ibareyi değiştirmek istiyoruz:
    “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez.
    “Meclis bu maddeyi değiştirdiği an, Anayasa Mahkemesi, ” Bu yapılan 2’nci maddedeki, ‘ Atatürk milliyetçiliği ‘ ilkesine aykırı olduğu için iptal ediyorum ” diyebilecek.

    Bir başka örnek:
    59’uncu maddedeki ” Devlet başarılı sporcuyu korur ” ibaresini değiştirmek istediğimizi varsayalım.
    Anayasa Mahkemesi, ” 2’nci maddede geçen ‘ adalet ‘ ilkesine aykırı olduğu için bu değişikliği veto ediyorum ” diyebilecek.

    Bugün öyle bir durumdayız ki 11 Anayasa Mahkemesi üyesinden 6’sının ” HAYIR ” dediği herhangi bir Anayasa değişikliği yapılamaz.
    İşin inanılmaz yanı ise şu: Anayasa Mahkemesi’nin böyle bir yetkisi bulunmuyor. 148’inci madde apaçık:
    “(AYM) Anayasa değişikliklerini ise sadece şekil bakımından inceler ve denetler. ” (Yani “esastan” denetleyemez, ” içerik ” hakkında hüküm veremez.)

    Bazı miyoplar, AYM’nin kırmızı çizgilerinden, laiklik konusunda titizlenmesinden filan söz ediyor.
    Tam bir aymazlık bu: Çünkü konu o değil.
    Mesele şu: AYM bir yandan yetkisini aşarken, diğer yandan başka bir kurumun (Meclis’in) yetkisine müdahale ediyor.
    Yani çifte suç işliyor.
    Ancak bu suçların karşılığında bir yaptırım bulunmuyor. Yani AYM’nin 9 üyesini, Anayasa’nın 148’inci maddesini çiğnedikleri için yargılamak mümkün değil.
    Suç işlediklerini biliyoruz. Ama yasaya dayanmayan bir suç olamayacağı için onları yargılayamıyoruz.
    Böylece onlar ” veto ağaları ” oluyor: Yasa yapma yetkileri yok. Ancak ” yasa yaptırmama ” yetkileri sonsuz.
    Daha da vahimi: Bu yetkiyi Anayasa’dan almıyor, kendi kendilerine veriyorlar.

    Anayasa Mahkemesi, “367” ile ” 10’uncu ve 42’nci maddeler ” konusundaki kararlarıyla; ” aklını, mantığını, hukuk nosyonunu, adalet kavrayışını ve vicdanını yitirmiş ” bir kurum olduğunu gösterdi.
    Ölçülü biçili, hesaplı kitaplı ” AKP’yi kapatmama kararıyla ” da ” siyasal etkilere açık ” bir yapıda olduğunu ortaya koydu.
    AYM’nin daha da üst bir yargı kurumu, bir ” Yüksek Mahkeme ” ile denetlenmesi gerekiyor.

  5. Yazan:Bigalıoğlu Tarih: Eki 24, 2008 | Reply

    “AYM’nin daha da üst bir yargı kurumu, bir ” Yüksek Mahkeme ” ile denetlenmesi gerekiyor.”

    ben bunu aylar önce söyledim ama…
    http://bigalioglu.blogcu.com/ulusal-yuksek-mahkemesinin-kurulmasini-ve-anayasa-mahkemesi-uyelerinin-yargilanmalarini-istiyorum_18507011.html

    hatta ve hatta bu mahkeme ile genelkurmay başkanı bile yargılanabilecekti.

    memleketin sorunları belli,çözümleri belli,kimin ne niyette olduğu belli.ancak…

    başbakanında bir çok konuda samimi olmadığını düşünüyorum.meclisin halkın vekilllerinden oluştugunu,hiçkimse halkın kararlarına ipotek koyamayacagını söylüyoruz ama…

    ama milletvekilleri milletin vekili değilki.
    onlar da Tayyip’in atanmışları.millet figüran.gariban halk ne yapsın,lider yok memlekette.

    Bre Tayyip,madem sen samimisin değiştir seçim yasasını,barajı %5’e indir.Milletvekilllerini iki turda gercekten millet seçsin.onunda önerilerini verdim daha önce…

    ha o zaman meclis gerçekten milletin yansıması olur.o zaman böyle saçmalıklar olacak mı bakalım.

    demokrasi diyoruz ya.alın size gerçek demokrasi…

  6. Yazan:çuvaldız Tarih: Eki 24, 2008 | Reply

    “AYM’nin daha da üst bir yargı kurumu, bir ” Yüksek Mahkeme ” ile denetlenmesi gerekiyor.”

    Niye habire yukarı doğru çıkan bir piramit kurmaya çalışıyoruz da bunu çapı genişleterek gerçek halk iştirakinin gerçekleşebileceği şekilde tabana yaymayı düşünmüyoruz?
    İngiltere’nin parlamenter yapısına benzer bir şekilde uygulanamaz mı?İllerde yapılan seçimler ile oluşturulan il meclisleri içinden meclise gönderilen vekiller ve uzmanlıklarından yararlanmak üzere atanmışlar tarafından oluşturulan bir meclis.Uzmanlar da yine aynı illerin eğitim,sağlık ve hukuk kurumlarından dönemsel olarak atanıyor olacaklar.Mecliste bir ilin hem uzmanı hem de halk içinden seçilmiş vekili olmuş olacak.Özerklikleri olan eyalet sistemi tarzında bir yapılanma gibi değil.Böylelikle,vekili ve uzmanı seçilmiş olduğu ilin halkından koparan Ankara’ya ve parti başkanının direktiflerine uygun hareket etmeye mahkum eden bir sistem olmayacak.Uzman yada vekilin Büyük Meclis ‘deki performansına göre 4 sene beklemek zorunluluğu olmadan il meclisleri içinden seçilmiş başka biri ile görevi değiştirilmiş olacak kimse 4 sene seçilmiş olmanın garantisi ile rehavete kapılmış olmayacak.Doğuda görev almak istemeyen kişiler de uzman vekil olma ihtimali nedeniyle bu gölgelere yönelmiş olacaklar.Kurumları birbirinden ve halktan koparan izole hale getiren statülerle göre belirlenmiş sınıfsal ayrımlar da olmayacaktır.4 senede bir oy vermek dışında iktidar ile aktif ilişkisi olmayan o ilde yaşayan her vatandaşın Büyük Mecliste görev alma ihtimali olabilecektir.BM’teki vekil görev süreleri de 1 sene ile sınırlı kalacağından ömür boyu vekil maaşı almak gibi bir bütçe yükü de olmayacaktır.Böylelikle vekiller gelen ricacı misafirlerine çay kahve yemek ısmarlamak zorunda kalıp sonra da maaş yetmiyor diyemeyecekler yada iş takipçiliği yapamayacaklar,zira ziyaretçileri il meclislerine gitmek zorunda kalacaklar.Bu durumda her il meclisine bir gişe numarası veren makine koymak gerekebilir 🙂

    Böyle bir hayali kurmak bile güzel geldi bana 🙂

  7. Yazan:SOSYAL DEMOKRAT Tarih: Eki 25, 2008 | Reply

    @ Mehmet Yılmaz;

    Anayasa Mahkemesi, yargi organidir, dikkatli olun.

    Yargiyi ortadan kaldirdiginizda meclisiniz de belini dogrultamaz, sizler de.

    Anayasa mahkemesinin, aslinda sizin sagliginizi ve geleceginizi düsündügü icin böyle bir karar verdigini belki de hic bir zaman anlayamayacaksiniz???

    Anayasa mahkemesini kaldırıp yerine ne getirmeyi düşünüyorsunuz acaba? Anayasa mahkemesini kaldırmayı düşünen bir zihniyet mutlaka alternatifini bulmuştur, benim merak ettiğim sizin alternatif seçeneğiniz nedir.

    Yerden göğe haklısınız. Aslında yalnızca Anayasa Mahkemesi’ni değil, Meclisi ve Hükümeti de kapatmak gerek. Ne lüzum varmış bunlara? Odalar Birliği, TÜSİAD, MÜSİAD, her biri üçer beşer adamını yollasın, ABD Büyükelçisi Başkanlığı’nda ülkeyi yönetsinler. Yasaları da onlar yapsın, hükümeti de onlar seçsin, yüksek mahkemelerin işini de onlar yapsın. Verheugen ile Lagendijk de denetçilik yapsın. Her şey gül gibi yürür. Ne gerek var, yok yasamaymış, yürütmeymiş, yargıymış, kuvvetler ayrılığıymış. Külliyen saçmalık bunlar. Hele kuvvetler ayrılığı tam anlamıyla saçmalık. Ondan geri kalıyoruz zaten. Hiç kuvvetler ayrılır mı? Tam tersine birleştireceksin. Kodun mu oturtacaksın. Di mi ama?

    Saygılar,

  8. Yazan:MER'A-K(ıl) Tarih: Eki 25, 2008 | Reply

    @ Sosyal demokrat,
    sizin gibilerin zihniyetine göre de benim bildiğim,vatandaşa fazla gelen özgürlükleri yasaklamalarına bayıldığınız için “ülkenin gerçek sahibi olarak” hep iktidarda görmek istediğiniz ve bu saydığınız kuvvetler arasında adı hiç anılmamasına rağmen “koddu mu oturtacak kuvvet sahibi” olduğunu defalarca tecrübe ederek bildiğimiz bir kuvvet sizin değil mi sizin tercihiniz?Şimdi hangi kuvvetler ayrılığından bahsediyorsunuz?

  9. Yazan:SOSYAL DEMOKRAT Tarih: Eki 26, 2008 | Reply

    @ Mehmet Yılmaz;

    Belki cevap verirsiniz diye bir yazı daha yazıyorum. Anaysa mahkemesi baş düşman değilmi?Siz akla karayı bile birbirine karıştırıyorsunuz.Gün olur AK kara ortaya saçılır.Sizi milletin %53 istemiyorum demedimi hangisi millet iradesi %47mi % 53 mü matematik biliyormusun.Biliyorsan halkın iradesinin tokada dönüşebileceğinide bilirsin.Senin AK DEDİĞİN HERŞEYİN NE KADAR KARA OLDUĞU GÖRÜLMEYE BAŞLANIYOR BİZ BİLİYORDUKDA HALK DA GÖRECEK .ANA YASA MAHKEMESİ GÜCÜNÜ VE YETKİSİNİ ANAYASADAN ALAN BİR KURUMDUR.Ve üylerini halkın senin tabirinle millet iradesiyle seçilmiş kişiler atar.

    Senin hoşuna gitmeyen kara verdi diye illegalmi oluyor.Sana dokunan şahsi emellerine engel olabilecek bütün devket kurumları senin düşmanın değilmi?Gücün yetse cumhuriyeti yıkıp Şeriatı getireceksin ama şu anda kendine yol açmak için saldırıyorsun.Sen istediğin diye anayasa mahkemesi kapanmaz.Ergenekoncu asıl AKP nin kendisidir hatta o hükümeti değil devleti tahammüden yıkmayı planlı ve sinsi şekilde gerçekleştiriyor.Gün olur devran döner şimdilik diyeceğim bukadar.

    Saygılar,

  10. Yazan:MY Tarih: Eki 26, 2008 | Reply

    @Sosyal demokrat,

    bana “sen” demenize müsade ettigimi hatirlamiyorum. Sizin üslubunuzda yazan, konusan CHPliler ki BAYKAL da bunlardan biridir, bu partiye daha fazla oy kaybettirecek. Yaklasan yerel seçimlerde 10’u geçemezseniz sasirmayin.

    “Anaysa mahkemesi baş düşman değilmi?”(SD)

    Anayasa mahkemesi düsman degil. ideolojik davraniyor, asli görev alaninin disinda, adeta siyasi bir parti hatta hükümetin kendisi gibi davraniyor. Sorun bu.

    baska bir yorumda KUVVETLER AYRILIGI konusunda yazdiniz ama bunun ne anlama geldigini bilmediginiz ortaya çikti. Bilmemek ayip degil. Ama sizin siyaset bilginiz sandiginiz seviyenin çok altinda.

    “Sizi milletin %53 istemiyorum demedimi hangisi millet iradesi %47mi % 53 mü matematik biliyormusun{uz}.”(SD)

    Elma ile armut toplanmaz. DTP ile MHP’nin aldigi oylari CHP’ye katip “AKP’yi istemeenler partisi” kurdunuz hayalinizde. AHMET TÜRK ile DEVLET BAHçELi ne zaman ittifak kurdular da bizim haberimiz olmadi? Bu çoban salatasinin Kürt politikasi nedir? Ortak Ekonomik vizyonu nedir? enerji politikasi nedir? %53 kadar akil disi seyler yazarsaniz ben sizinle nasil tartisayim? Nasil cevap yazayim?

    “halkın iradesinin tokada dönüşebileceğinide bilirsin{iz}”(SD)

    Hayatinda hiç seçim kazanmamis bir parti olarak CHP halktan tokat yemenin ne anlama geldigini herkesten daha iyi bilir. Ben cahilim bu konuda.

    “Gücün{üz} yetse cumhuriyeti yıkıp Şeriatı getireceksin{iz} ama şu anda kendin{iz}e yol açmak için saldırıyorsun{uz}.”(SD)

    Siz böyle devam edin, CHP ilk milletvekili seçimlerinde %5 bile alamayacak.

    Ülkenin ve insanlarin sahibi gibi konusmayi birakin artik. Siradan bir insansiniz benim gibi. Birgün öleceksiniz herkes gibi. Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde ALLAH’in mahkemesi vardir. Bunu unutmayin.

  11. Yazan:SOSYAL DEMOKRAT Tarih: Eki 26, 2008 | Reply

    @ Mehmet Yılmaz;

    bana “sen” demenize müsade ettigimi hatirlamiyorum. Sizin üslubunuzda yazan, konusan CHPliler ki BAYKAL da bunlardan biridir, bu partiye daha fazla oy kaybettirecek. Yaklasan yerel seçimlerde 10′u geçemezseniz sasirmayin.

    İnsan yanlış yaptı mı geri adım atmalıdır. Ben de geri adım atıyor ve sizden özür diliyorum. Deniz Baykal; demokrasiyi araç olarak gören, bireyler laik olmaz, devlet laik olur diyen Tayyip Erdoğan’dan kat kat iyidir. CHP’nin yüzde kaç alacağına halkımız karar verecektir. % 10 da olsa olsun. Samimi bir şey söyleyeyim size: Önemli olan nicelik değil, nitelik.

    Anayasa mahkemesi düsman degil. ideolojik davraniyor, asli görev alaninin disinda, adeta siyasi bir parti hatta hükümetin kendisi gibi davraniyor. Sorun bu.

    Anayasa Mahkemesi, laikliğe uygun davranıyor. Sandığınız anlamda ideolojik değil. Başörtüsünün üniversitelerde ne işi var? Türkiyede yaşamadığınız için bizi anlayamazsınız. Türkiyede Siyasi İslam tehlikesi var. O yüzden başörtüsü serbestisi imkansız. Bunun özgürlükle alakası yoktur. Başörtülü insanların çoğunlukta olduğu bir yerde başı açıklar kendini baskı altında hisseder.

    baska bir yorumda KUVVETLER AYRILIGI konusunda yazdiniz ama bunun ne anlama geldigini bilmediginiz ortaya çikti. Bilmemek ayip degil. Ama sizin siyaset bilginiz sandiginiz seviyenin çok altinda.

    Bir de böyle yorumlar yazılmıyor mu deli oluyorum. Yahu kuvvetler ayrılığı ortadan kaldırmak isteyen sizsiniz, ben değil. Anayasa Mahkemesi kalkarsa; AKP’nin yaptığı yanlışlara kim dur diyecek? Ama üzülmeyin yakında AKP, Anayasa Mahkemesinde de kadrolaşacak.

    AKP, YÖK’e de karşı çıkıyordu ama YÖK’e kendi adamlarını doldurunca, YÖK yanlısı kesiliverdiler. Sizce bunda bir gariplik yok mu? Merak ediyorum, Anayasa Mahkemesinde AKP kadrolaşsa karşı çıkar mısınız? Liyakat kuralları yerine sadakar kurallarının işletilmesi ne derece doğru?

    Elma ile armut toplanmaz. DTP ile MHP’nin aldigi oylari CHP’ye katip “AKP’yi istemeenler partisi” kurdunuz hayalinizde. AHMET TÜRK ile DEVLET BAHçELi ne zaman ittifak kurdular da bizim haberimiz olmadi? Bu çoban salatasinin Kürt politikasi nedir? Ortak Ekonomik vizyonu nedir? enerji politikasi nedir? %53 kadar akil disi seyler yazarsaniz ben sizinle nasil tartisayim? Nasil cevap yazayim?

    AKP’yi istemeyenler partisi kurmadık. Yazdıklarım akıldışı da değildir. AKP’nin yaptığı bir çok şeye CHP haricinde MHP ve DTP de tepkililer. Başbakanın Diyarbakır ziyaretini de gördük. Benim orada anlatmak istediğim, AKP yüzde %47 ye güvenmesin ve onun yandaşı olmayan %53 lük bir kesim var. Gerçi anketler AKP’nin %35 e düşeceğini söylüyor.

    Hayatinda hiç seçim kazanmamis bir parti olarak CHP halktan tokat yemenin ne anlama geldigini herkesten daha iyi bilir. Ben cahilim bu konuda.

    CHP, iktidara doğru yürümektedir. CHP’nin seçimde başarılı olmamasının bir çok nedeni vardır. Bunlardan en önemlisi tarikatçı oluşumdur. Anlattıklarım size Fransadan fantezi gibi gelebilir ama gerçek. Türkiyede tarikatlar güçlü olduğundan ve AKP’ye destek verdiklerinden, AKP’nin tüm başarısızlığına rağmen oyları düşmüyor, aksine yükseliyor. Ekonomide bir kural vardır. Kötü para, iyi parayı kovar. Onun için onlar başarılı oluyor.

    Siz böyle devam edin, CHP ilk milletvekili seçimlerinde %5 bile alamayacak.

    Ülkenin ve insanlarin sahibi gibi konusmayi birakin artik. Siradan bir insansiniz benim gibi. Birgün öleceksiniz herkes gibi. Anayasa Mahkemesi’nin üzerinde ALLAH’in mahkemesi vardir. Bunu unutmayin.

    Çok ilginç. Biraz önce CHP’nin oy oranı yüzde 10 diyordunuz, şimdi yüzde 5 e indirdiniz. Kemalistler, bu ülkenin kurucularıdır ve tabiri caizse bu ülkenin sahibidir. Atatürk, dinci, liberal fikirleri ülkeye sokmamak için çok uğraştı ama sonradan gelen ABD uşakları yüzünden ülke bu hale geldi. Türkiye’nin şeriat ülkesi olmaması için gerekirse savaşırız. Anlıyor musunuz?

    Ben de sıradan bir insanım. Ama sizin gibi bireyci değil toplumcu düşünüyorum. Anayasa Mahkemesi kararları tartışılmaz değildir ama o kararları tartışmak biz laik insanların hakkıdır. Allah, din, iman tanımam ben. Zaten bu ülkenin başına ne geldiyse din yüzünden geldi. Siz de bunu unutmayın.

    Saygılar,

  12. Yazan:kehribar Tarih: Eki 26, 2008 | Reply

    anayasa mahkemesinde topuz kimden yana? ama sonuçlar ne yönde iyi düşünün. cumhurbaşkanı o mahkemenin tamamını kendisi atasada sonuç değişmez. ak parti konusunda yazılan çizileni ve kararı iyi okuyun. suç çok ciddi. anayasa mahkemeleri ve benzeri oluşumlar her ilkede vardır ve rejimi korurlar. anayasa mahkemesi şarttır ve bir gün sizinde işinize yarar. iyisiniz valla bir yazıdada tsk denetlenmezse ülke batar demiş biri. tsk denetleniyor zaten ayrı konu ama amaçlarınızın önünde duran her engele saldırıyorsunuz. kibar gözüküp gizli amaçlarınızı yazıyorsunuz buraya. her iktidar anayasa deiştimeye kalksa olurmu hiç. oyuncakmı bu. tamamını mütabakat sağlayarak bir daha yazsınlar. orasını burasını delip durmasınlar.

  13. Yazan:MER'A-K(ıl) Tarih: Eki 27, 2008 | Reply

    @ Kehribar,

    anayasa mahkemesinde topuz kimden yana?

    Anayasa mahkemesi varlığını rejime,dolayısı ile millete borçluysa elbette varlık sebebinden yanadır!

    ama sonuçlar ne yönde iyi düşünün cumhurbaşkanı o mahkemenin tamamını kendisi atasa da sonuç değişmez.

    Evet bu açık seçik ortada.

    ak parti konusunda yazılan çizileni ve kararı iyi okuyun. suç çok ciddi.

    Haklısınız,”Suç isnat etmek” çok ciddi bir suçtur ve üstelik bunu Türkiye cumhuriyeti savcısı yapıyorsa durum daha da vahimdir!
    🙂 ünlü kapatma davasında savcı tarafından sunulan 430 delilden 400’ü google kaynaklı,çoğu çarpıtılmış ve bazılarının da hiç vuku bulmadığı yani uydurma olduğu gerekçesi ile “red edilmiş”.

    anayasa mahkemeleri ve benzeri oluşumlar her ilkede vardır ve rejimi korurlar.

    İlginç olan ise bizde anayasa mahkemesinin 1960 darbesinden sonra var olması.

    anayasa mahkemesi şarttır ve bir gün sizinde işinize yarar.

    Nasıl? 1980 darbesinden sonra kurulan”darbecilerin hükümetini” ellerini sıkarak ilk tebrik edenlerden olmak için köşke koşanlardan olabilsinler diye mi?

    iyisiniz valla bir yazıdada tsk denetlenmezse ülke batar demiş biri. tsk denetleniyor zaten

    O yüzden mi üstün alttan haberi yok?O yüzden mi Sarem’ci subaylar Hudson’un senaoryoları için fikir yürütmek için ABD ye sessiz sedasız,hükümetin haberi olmadan gidebiliyorlar?
    1960 darbesi bir albay yada teğmen rütbesindeki subaylarla yapılmadı mı?Zamanın genelkurmay başkanını tutuklayıp Başbakanını asmadılar mı?Bu darbecilerden hesap sorulsaydı 1980 darbesi olabilir miydi?Darbe kapısının daima açık kalabilmesi için anayasaya “yargılanamayacaklarına dair hüküm koydurarak” kendilerini ömür boyu “dokunulmaz” kılmadılar mı?” (benim bildiğim hukuk devletlerinde kanun önünde ayrıcalıklı bir zümrenin olamayacağı ama!)

    ayrı konu ama amaçlarınızın önünde duran her engele saldırıyorsunuz. kibar gözüküp gizli amaçlarınızı yazıyorsunuz buraya.

    Vatansever görünüp ülkeyi her 10 yılda darbe ile batırmak,içini, boşaltmak ne oluyor peki?Hıı pardon artık muhtıralar saat 5 den sonra ekonomi etkilenmeyecek şekilde ilan ediliyor.

    her iktidar anayasa deiştimeye kalksa olurmu hiç. oyuncakmı bu.

    Haklısınız,kutusu üzerinde “siviller için sakıncalıdır ibaresi “olan bir grup için sakıncalı “Oyuncak” bu galiba!

    T.C nin ilk anayasası(1924) 1960 darbecileri tarafından değiştirildi,

    1961 darbecilerin anayasası 1980 darbecileri tarafından 1982 de değiştirildi.

    Anlayacağınız bizim sivil çocuklar ağabeylerinin gözden çıkarmakta sakınca görmediği oyuncak parçaları ile oynayabiliyorlar sadece,o da abi eve dönene kadarki kısıtlı zaman zarfında!

    tamamını mütabakat sağlayarak bir daha yazsınlar. orasını burasını delip durmasınlar.

    Oğlan bizim, kız bizim,çatlasın kaynanası şarkısını devlet bizim anayasa bizim,çatlasın sivil siyasetçisi diye söyleyen bir grup Hasan Mutlucan sevdalısı büyüğümüz” değiştirirsek bir tek bir değiştiririz” dedikleri için olsa gerek ucundan kulağından birileri bir şey yapmaya kalkıştığında muhtıraydı, kenarı yakılmış karasevda mektubuydu falan gönderip sizin gibi kendilerine hasret kalmışlarla “sabret gönül bir gün olur bu hasret biter” şarkısı eşliğinde muhabbet tazeliyorlar.

    12.mart 1971 muhtırası,(şimdilerde ” e” versiyonu popüler)

    27 aralık 1979 uyarı mektubu,

    ha bir de 28 şubat post-modern darbemiz var,

    Çok değil sadece 1 sene öncesini hatırlayın “sivil anayasa taslağı” için sözde aydınlarımız nasıl itiraz etmişlerdi;.

    Sivil anayasa taslağı önümüzdeki hafta kamuoyuna açıklanacak. Sivil toplumun, baroların, üniversitelerin ve iş dünyasının görüşü alınacak. Ancak bu süreç başlamadan YÖK ve CHP’den sert tepkiler geldi. Yasal bir hüviyeti olmayan Rektörler Komitesi’ni toplayan Teziç, çalışmaların durdurulmasını istedi.

    CHP, ‘rejim’ uyarısı yaptı. Ancak hem Teziç’in hem de CHP’nin daha önce AK Parti’den çok daha köklü değişiklikler istediği ortaya çıktı. 1993 yılında siyasi partilerden anayasa değişikliği için teklif vermelerini isteyen dönemin TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk’a CHP ve daha sonra bu partiye katılan SHP ayrı ayrı taslak sundu.

    Her iki parti de başta 12 Eylül anayasasının başlangıç kısmının kaldırılması olmak üzere şimdi tartışma konusu olan birçok maddenin değiştirilmesini istedi. TBMM’de temsil edilen siyasi partilerin anayasa değişikliği tekliflerini bir kitapta toplatan Cindoruk, partilerin önerilerindeki ortak noktaları da tespit ettirdi. Buna göre; BBP, CHP, DSP, HEP, RP ve SHP başlangıç kısmının kalkması gerektiği görüşünde. DYP, birinci ve ikinci paragrafların, MHP ikinci paragrafın kaldırılmasından yana. ANAP ise görüş belirtmedi.

    Daha sonra CHP’ye geçen kadrolar tarafından hazırlanan SHP’nin taslağında Anayasa’nın değiştirilemez nitelikteki maddelerinin de değiştirilmesi talep ediliyor. AK Parti’nin anayasa hukukçularına hazırlattığı taslakta eleştiri konusu olan düzenlemelerin birçoğu hem CHP hem de SHP’nin teklifleri arasında yer alıyor.

  14. Yazan:cgu Tarih: Mar 23, 2010 | Reply

    Süregelen anayasa paketi tartışmalarıyla ilgili bir değerlendirmenin, anayasa mahkemesiyle ilgili yazılanların altında yer alabileceğini düşündüm.Nitekim paket 23 maddeden oluşuyor olmakla beraber, ağırlıklı olarak yargı kurumlarının yapısı ve işleyişiyle ilgili düzenlemeleri içermektedir.

    Hükümetin söylemi incelendiğinde anayasa değişikliği paketinin 12 Eylül sonrası hazırlanan ve hepimizce bir darbe anayasası olduğu kabul edilen 82 Anayasası’nın aksaklıklarının giderilmesi amacıyla gündeme getirildiğinin iddia edildiği görülür.

    Tutarlılık bir ülke anayasasını değiştirme girişimlerinde şüphesiz oldukça mühimdir. Yargının bağımsızlığının tehlikede olduğu ve bu bağımsızlığın yeniden tahsisi için anayasa değişikliğinin elzem olduğunun altını çizen Akp’nin iktidara geldiğinden beri yargı vesayeti altında ezilmekten kaç kez şikayetçi olduğunu söylemeye gerek yok sanıyorum.

    Ergenekon sürecinde yapılan onca usulsüzlük onca insan hakkı ihlali liberal kesimlerden ve elbette akp içinde büyük yer tuttuğu öne sürülen demokratlardan görmesi gereken tepkiyi görememiş ülkenin en iyi ceza hukukçularının ceza muhakemesi kanunun alenen ihlal edildiği yönündeki serzenişlerine kulak verilmemiş ve her geçen gün çarpıcı ve parlatılmış son dakika haberleri yargıyı kendi başına hareket eden bir kurum ve ülke menfaatinin aksi yönünde tasarrufta bulunan bir odakmış gibi sergilemiştir.

    Akp yargı reformu adı altında yargının güya en önemli sorunlarını ele almıştır. Gelgelelim ne yazık ki hazırlanan anayasa paketinde yargının içinde bulunduğu çıkmazlara merhem olucak her hangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Kezban Hatemi’nin ve aklı selim hukukçuların ve vatandaşların sesli olarak dile getirdiği üzere yargının en önemli sorunlarından biri iş yüküdür. Hakimler -tasarruflarını beğenelim beğenmeyelim-(istisnaları bir kenara bırakarak söylemek gerekirse) insan üstü bir çabayla çalışmakta örnek alınan avrupa hukuk sistemi içinde çalışan yargıçların baktıkları dosya sayılarının onlarca hatta yüzlerce katı dosyaya bakmakta ve kaçınılmaz olarak yargılama süreci sekteye uğramakta davalar layıkıyla sürdürülememektedir. Şuan Türkiye’de 12.000 yargıç bulunmaktadır. Mevcut iş yükü göz önünde bulundurulduğunda bu sayının en az iki katı hakimin bulunması sistemin devamı açısınan elzemdir. Fakat her nasılsa bir türlü atamalar gerçekleştirilememekte hakimlik sınavını 3 girişinde de Türkiye birincisi olarak kazanan kişinin mülakatta elenmesi!! sebebiyle ve daha bir çok kişinin danıştaya başvurmasıyla yürütme durdurulmuş hakim savcı atamaları kangıren olmuştur.

    Ceza muhakemeleri usülünce istisna olarak düzenlenmiş olan tutuklama istisna olmaktan çıkmış norm haline gelmiştir. Şuan ülkenin en önemli yargılama olaylarından biri olan ergenekon davası 3 hakimin aynı odada oturduğu Beşiktaş ‘özel yetkili’ Ağır Ceza Mahkemesi’nde yürütülmeye çalışılmakta dava süreci uzadıkça uzamakta insanlar mahkemeye çıkmak için senelerce içeride tutuklu kalmaktadırlar. Hoş bu durum ergenekon davasına özgü değildir. Bu türk yargılama sisteminin en önemli sakatlıklarından, insan haklarına yapılan en önemli ihlalllerden biridir. Suçluluğu henüz kanıtlanmamış ve kanun önünde suçsuz sayılan birinin hürriyetinin elinden alınması. Ama nedense hak hukuk hürriyet yandaşları ki buna 3H hareketi olarak kendini nitelendiren arkadaşlar da dahil seslerini çıkarmamakta dava sürecindeki aksaklıkları hukukun çiğnenmesini onulmaz bir vurdum duymazlıkla izlemektedirler.

    Hazırlanan anayasa paketinde değişikliğe uğramayan ve hakim bağımsızlığı konusunda atılması gereken en önemli adımlardan biri adalet bakanının ve müsteşarının HSYK’nın bünyesinden çıkarılmasıdır. Zira Adalet Bakanı’nın orada olması hakim atamaları ve görevden alınmaları konusunda söz sahibi olan
    bir kurulda bir siyasi görüşün temsilcisi olan adalet bakanının yer alması tehdit edicidir. Nitekim kimi konularda (canları istediğinde demek daha mı doğru olur acaba!) AB uyum normlarından bahseden hükümet AB raporlarının bu konu üstüne önemle durduğundan bir haber sanıyorum.

    82 anayasasının bir darbe anayasası olmasının en önemli göstergelerinden biri cumhurbaşkanına geniş yetkiler vermesidir. Yeni yapılan düzenlemelerle cumhurbaşkanının HSYK’ya fazladan üye seçmesi öngörülüyor. Ayrıca Anayasa mahkemesi’ne de doğrudan 16 üyeyi cumhurbaşkanı seçiyor.

    Herkesin 4 gözle beklediği ve büyük fırtınalar koparan anayasanın geçici 15. maddesiyle ilgili düzenlemeye gelince:

    15. madde dönemin sorumlularının her türlü karar ve tasarruflardan dolayı haklarında cezai mali, hukuki sorumluluk iddiası ileri sürülemez ve bu maksatla her hangi bir yargı merciine başvurulmasının önünü açık bir şekilde kapatmıştır.

    Bu düzenleme o dönemdeki kamu çalışanları açısından da geçerlidir. Bu da maddenin 2. fıkrasında açıkça belirtilmiştir.

    Ayrıca özel hukuktan kaynaklanan tazminat davası açma olanağı da bulunmamaktadır. Bu da demek oluyor ki geçici 15. maddenin kaldırılması Akp’nin paketine darbe karşıtlarından destek almak için bir yem atmaktan öteye geçmemektedir. Darbeciler sandığımızdan daha da sağlama almışlardır kendilerini!

    Şimdi gelelim anayasa değişiklileri ile yeniden düzenlenmesi amaçlanan yargı kurumlarının çoğulcu bir yapıya kavuşması için
    yapılanlara. HSYK’ya 1. sınıf hakim ve savcılar arasından üye seçilmesi. Kulağa ne kadar hoş geliyor aslında değil mi? Yüksek Yargının aldığı en önemli eleştirilerden biri olan halktan ve hatta yerel mahkemelerdeki hakimlerden bile kendini soyutladığı yönündeki eleştirilere verilecek güzel bir cevap ‘GİBİ’.
    Şimdi üzerine çok kısa düşünelim. Yukarıda belirtmiş olduğum gibi Türkiye’de bulunan 12. 000 hakim ve savcı arasından 1 aday seçilecek. Her hakim ve savcı yalnızca bir oy kullanabilecek. ve hakimler ve savcılar bu seçim döneminde propaganda yapamayacaklar! şimdi bu nasıl bir seçim kendini seni seçecek insanlara anlatma olanağın olmayacaksa neye göre yapılacak bu değerlendirme. cevabı çok da zor değil aslında. büyük şehirlerin ve cemaat ilişkileri içerisinde bulunan insanların baskın bir rol alacağı ve ahbab dost ilişkilerinin sonucu büyük ölçüde etkileyeceği kesindir.

    anayasa paketiyle ilgili yorumlarıma daha sonra 2. bir bölüm olarak devam etmek üzere yazımı bitirirken son olarak aşure tadında bir paketi halkın önüne sunmanın samimiyet namına nasıl değerlendirileceğini insafınıza bırakıyorum.

  15. Yazan:yusuf memur Tarih: Mar 23, 2010 | Reply

    Güzel ülkemin güzel insanları hala neyle ugraşıyo bazen şaşırıyorum bu kadar entellektüel ve bilgi,birikim sahibi oldugunu ZAN’eden insanların bir hayal peşinde koşmasına
    Şimdi siz kalkıp bir camia”nın kutsalına el atmaya çalışacaksınız onlar ordan hhhoooppp diye bagırınca tornistan edeceksiniz olmazzzz
    ya dik duruş gösterip onurlu bir duruş sergileyin yada susun ve suları bulandırmayın zira bulandırdıgınız sular duruluncaya kadar sıkıntısını biz cahil aklı yetmez avam takımı çekmekteyiz siz LORD”lar takımı her devirde geminizi yürütmeye devam etmektesiniz
    ve biz avare takımı her zaman kapı kulu misali sizlerin yapacagı bir beyanat ile kendimizi avutacagız bana sanki bir sandalcı kavgası var gibi geliyor zira sopa”yı hep biz yemekteyiz
    Askere giden ben ceza evinde yatan ben sıkıntı çeken ben makam-mevki sahibi sen aga”lık yapan sen AHKAM kesen yine sen yeter ulan inin sırtımızdan birazda biz kendi derdimize kendimiz çare bulalım en ufak bir darbe lafında tornistan edip darbe yalakalıgı yaptıgınız zamanları unutmadık şimdi devir degişti mübtezellik yapmaya başladınız
    akşam haberlerinde ve açık oturumlarda arzı endam edip ukalalık yaparak sözde bizim hakkımızı savunmaktasınız hadi ordan derlere adama bırakın bi,z hakkımızı savunuruz yani biraz ironi bir dille bahsettiginiz bu avam var ya bu avam bir gün sizi al aşagı edecek

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin