Kapitalizme vahşi olmayan alternatifler-3
By Alinti Yazar on Eki 24, 2008 in Ekonomi, Kapitalizm, Kapitalizme alternatif, Liberalizm
Çeviren: Ekrem Senai
Sunuş: New York’taki borç sayacı ilk kurulduğu 1989 yılında Amerikan’ın borcunu 2,7 trilyon (2700 milyar dolar = 2008 Türkiye ekonomisinin 5-6 misli) olarak gösteriyordu. BBC’nin haberine göre krizden sonra 10 trilyona çıkan miktar için bu ekran yetersiz kaldı.
“Kapitalizm krizde mi? Marx haklı mıydı? yoksa suç devlette miydi?” gibi tartışmalar süredursun kapitalizm’den yakasını sıyırmak isteyenler elbette öncelikle ona bir alternatif bulmak durumundalar. İşte bu çabaya ışık tutmak için yazarlarımızdan Ekrem Senai‘nin geçen hafta başladığı çeviri serisine bu hafta da devam ediyoruz. Daha önceki bölümlere buradan erişebilirsiniz.
Voluntarizm (Gönüllülük)
Bir piyasa ekonomisi düşünün ki tüm etkileşimler gönüllü sözleşmeler üzerine kurulu olsun, ve mülkiyeti korumak veya kuralları dayatmak için devlet veya diğer aracılar bulunmasın. İşte bu, voluntarizm’in özüdür.
“Voluntaristler politik olmayan stratejiler ile özgür topluma ulaşmak için organize olmuş liberteryenlerdir. Seçim siyasetini, liberteryen prensiplere aykırı olduğu için hem teoride hem de uygulamada reddederler. Hükümetler güçlerini sürdürebilmek için işlerini ahlaki meşruluk içinde yapmak zorundadır; siyasi metodlar ise bu meşruluğu kuvvetlendirir. Voluntaristler ise devletin gayr-i meşru olduğunu anlatıp, Devlet gücünün dayandığı işbirliği ve anlaşmaların çekilmesi gerektiğini savunur.”[16]
Voluntarizm liberteryenliğin bir yan ürünüdür..[17] Liberteryenler devlete karşıdır, ama daha sonra ikiye ayrılır: liberteryan sosyalistler- ki aşağı yukarı anarşistlere eşdeğerdir- ve serbest piyasa liberteryenleri. Serbest piyasa liberteryenleri devlete karşıdır ama birçoğu mülkiyeti koruyacak ve legal sistemi işletecek minimal devlete ihtiyaç hissederler. Devletin diğer fonksyonlarından birçoğu düşürülür, örneğin devlet okulları, refahı sağlamak görevi, iş yeri güvenliğini ve çevre kirliliğini kanun ve denetimlerle düzenlemek gibi. Bütün bu fonksiyonlar piyasa tarafından yürütülmelidir. Örneğin özel girişimler eğitim hizmetleri sunacak ve çalışırken yaralanan işçiler işverenlerini dava edecektir. Liberteryenler işsizlik konusu gibi birçok problemi çözmek için piyasaya güvenir. Örneğin asgari ücret belirlenmeksizin, bazı girişimciler hali hazırda işsiz olanların çoğuna iş sağlayabileceklerini ve bunu karlı gördüklerini belirtir. Hala ihtiyacı olanlara da yardımseverler yardım edecektir.
Voluntarizm bu modelin çoğunluğunu alır ama minimal devlet ve mülkiyetin korunması için güç kullanımına karşı çıkar. Bunun yerine, tüm ekonomik düzenlemelerin gönüllülükle yapılmasını savunur. Eğer bir taraf sözleşmeyi bozarsa, örneğin istenen hizmete karşılık anlaşılan malları temin etmezse, o halde mağdur taraf daha fazla anlaşma yapmaz ve diğer talep eden taraflara da diğer tarafın davranışını bildirir. Kötü nam, uzun vadede zarar verici etkiye sahip olduğundan anlaşmalara uyulması konusunda güçlü bir istek böylece kendiliğinden oluşur. Ama devlet, asker olmaksızın düzen nasıl sağlanacaktır? Voluntaristlerin cevabı şiddete dayanmayan eylemdir, saldırganlığa karşı savunma, anlaşma dayatma ve baskıya karşı çıkmaktır. Voluntarizm piyasa ekonomisi ve şiddete dayanmayan eylem’in birleşimi olarak düşünülebilir. Voluntarizm metod açısından hayli prensiplidir. Çünkü devletin reddine dayanır, voluntaristler devlete dayanan her değişim metodunu reddederler, buna lobicilik ve oy vermek de dahildir. Diğer taraftan, devletle işbirliği yapmamak, örneğin vergi vermeyi reddetmek, jüri olarak hizmet vermemek, çocuklarını devlet okuluna göndermemek voluntarist metoda mükemmel bir şekilde uyar. Bu durum, ABD’deki, güç kazanıp devlet faaliyet alanını kısıtlamak için oy verme ve seçilmeyi araç olarak gören Liberteryen Parti’yle, tezat içindedir. Voluntarizm’de, sarvodaya ve anarşizmde olduğu gibi, araçlar sonuçlarla uyumludur.
Prensip 1: işbirliği. Voluntarizm mücadeleci ekonomide işbirliyle oluşan anlaşmalara dayanır. Eğer bir başkası daha iyi bir teklif veriyorsa, onlarla ticaret etmek doğaldır.
“İnsanlar gönüllü alış verişe yatkındır çünkü menfaatlerinin artacağını düşünürler; alış verişin faydalarına karar verme yetisi onu yapan gruplara aittir. Voluntarizm kimse onu durdurmadıkça doğal olanı takip eder. Doğal mülkiyet ve alış verişin etkileşimi serbest piyasa fiyat sistemiyle sonuçlanır ki bu da akıllıca ekonomik kararlar almak için ihtiyaç duyulan gerekli bilgiyi sağlar.”[18]
Prensip 2: ihtiyaç sahiplerine hizmet etmek. Voluntarizmin ihtiyaç sahiplerine hizmet etmek için belirlenmiş bir metodu yoktur. Bunu sağlamak için sistem gönüllü hizmete dayanmaktadır. Fakat kapitalist ekonomide, refah provizyonunu tekeline alan devlet olmadığından bu pek mümkün değildir. Gönüllü anlaşmalar ve sertliğe dayanmayan eylemin rutin kullanılışının diğerlerine yardım için uygun bir ortam yaratacağı düşünülmektedir. Yine de, diğer piyasa sistemleri gibi, ihtiyaçları olanlar için gerekliliklerin sağlanması, özellikle kendi ihtiyaçlarını karşılayamayacak olanlar için, voluntarizmin bir parçası değildir.
Prensip 3: tatmin edici iş. Gönüllü yürüyen piyasa sistemi, tatmin edici iş için birçok fırsat yaratacaktır, çünkü sadece kendi için çalışan birkaç patron tarafından yönetilmeyecektir. Girişimler, tüm aktiviteler gibi gönüllü organize edilecek, bu da bürokratik yapılardan çok işbirliğini ve diğer eşitlikçi sistemleri destekleyecektir. İşçilerin yaptıkları işte güçlü bir etkisi olacaktır. Bireysel olarak çalışmak isteyebilirler (en azından bazı işlerde), küçük grup içinde veya daha büyük organizasyonlarda. Bunun anlamı tatmin edici iş bulmanın mantıklı bir sonuç olarak görünmesidir. Fakat çok fazla işçinin olduğu veya düşük üretimin olduğu yerlerde, işçiler diğer alanlara kaymaya meyillidirler.
Prensip 4: katılım. Tüm ekonomik ve diğer anlaşmalar gönüllü olduğu için, katılım voluntarizmin bir parçasıdır.
Prensip 5: şiddet dışılık. Voluntarizm devlet veya diğer organize şiddet formlarının rağmına şiddet dışılığa dayanır. Şiddet dışılık hem kavgaları ortadan kaldırmak için, hem de toplulukları savunmak için bir metotdur. Bu yüzden şiddet dışılık voluntarizm için hem metod, hem de amaçtır.
Libertaryenizm ABD’de büyük destek görür, bunun bir sebebi piyasaya inancın yüksek olmasıdır. Libertaryen Parti adayı, başkanlık seçimlerinde üçüncü yüksek sayıda oyu almayı başarmıştır. Voluntarizm, buna karşın, libertaryenizmden biraz farklıdır ve organizasyonel bir varlığı yoktur.
Başlıca aracı Carl Watner’in editörü olduğu The Voluntaryist, dergisidir.[19] Günümüzde, voluntarizm bir hareketten çok fikir olarak varlık göstermektedir.
Watner, buna karşın, voluntarist yaklaşımın de facto temel olarak birçok verimli ekonomik ve sosyal aktivitenin temeli olduğunu söylemektedir. Bunlar endüstriyel standartların evrimi, özel posta sistemleri ve hayırseverliktir. [20] Bir diğer örnek kuruluşların anlaşmazlıkları çözmek için bir dış hakem kullanıp, devlet gereksinimleri veya mekanizmalarının dışına çıkmalarıdır.[21] Bu, mahkemelerde savaşmaktan çok daha ucuz ve hızlı bir yöntemdir. Hakem kararını kabul etmeyen herhangi bir kuruluş, sonraki hakemlik durumunda puan kaybedecek, bu da kötü inancını sıkıca gözden geçirmesini sağlayacaktır.
Watner aktivitelerin devlet düzenlemesi olmaksızın işbirliğiyle organize edildiklerinde genellikle daha etkin yürüdüğünü iddia eder. Devlet ne zaman kanun ve yönetmeliklerle müdahale etse problemler ortaya çıkar, daha yüksek maliyetler, haksız anlaşmalar, tekelleşmeler oluşur. Hakemlik, tamamen gönüllülük esasına göre yapılabilirken, devlet, prosedürü düzenlemek için müdahale eder ve uyumsuzluk üzerine kanuni cezalar getirir. Bu kapitalizmin alternatifleri çökerttiği bir örnek olarak alınabilir. Bu durumdaki kapitalizm “devlet-düzenlemesindeki tekel kapitalizmi” veya “mevcut kapitalizm”dir.
Voluntaristler tarafından desteklenen tip kapitalizm, mevcut kapitalizmden epey farklıdır. Özel mülkiyeti koruyan bir devlet olmayınca, diğerleri saygı göstermedikçe büyük ölçekte birikmiş sermayeyi ayakta tutmak mümkün olmayacaktır. Örneğin, bir işletmedeki işçiler maaş yetkileri ve sermaye adaleti konusunda bir anlaşmaya varmak zorundadır. Voluntarist tablonun anlattıkları yine çalışacaktır, ama büyük ihtimalle günümüzdeki gibi büyük kuruluşlar tutunamayacaktır, çünkü eğer bunlar amaçlarını gerçekleştirmek için devlet gücünü kullanamayacak, işçiler veya tüketiciler sömürü olduğunu düşünürse işbirliğini geri çekecej veya değişim için doğrudan eylemde bulunacaktır. Dahası, ortak sahipler ve müdürler diktatoryal güçlerini kullanmakta zorlanacaktır çünkü işçiler çekilip ayrı şirketler kurabilir veya emir almayı reddettiğini açıklayabilir. Neticede birçok kendini yöneten, ağlarla ve anlaşma sistemleriyle birbirine bağlı girişim, güven sağlamış kuruluşlar tarafından yönetilmeyi tercih edecektir. Nasılki adil kararlar veren bir hakeme tekrar müracaat edilme olasılığı yüksekse, her çeşit “broker aracılar”-etkili bir piyasadaki gerekli arayı bulucular-adil olmak konusunda ve adil görünmek konusunda çalışacaklardır. Bu, spor karşılaşmalarında hakemlik müessesesinde görülmektedir. Tüm katılımcılar adil kararlar arzu ederler, ve yetenekli ve adil görülenlere daha büyük sorumluluklarlar verilir.
Toplumlarda kanun her ne kadar düzenin kaynağı olarak görünse de birçok durumda insanların nasıl davrandıkları açısından önemsizdir. Robert C. Ellickson, Kaliforniya’da bir çiftlikteki komşular arasındaki anlaşmazlık konusundaki çalışmasında yerel insanların , hatta kanunla çelişse de yerel normlara uygun informel metodlar kullandıklarını göstermiştir..[22] Voluntarizm dolayısıyla günlük davranışlar üzerine bir temel geliştirmiştir.
Kapitalizme karşı bir strateji olarak, voluntarizmin avantajı piyasayı kabul etmesidir-bu kapitalizm savunucularının kapitalizmin olduğunu söylediği şeydir- fakat devlet gücünü reddetmesidir. Voluntarizm dolayısıyla kapitalizmin altını oyan sertliğe vurgu yapar. Voluntarizm, gönüllü anlaşmaların tarihi ve günümüzdeki deneyimleri üzerine bina edilir ve her çeşit alana genişletebilecek bir prosestir.
Voluntarizmin, bütün halinde, devletle tamamen ilişkisizlik şeklindeki formu birçok insan tarafından uygulanması güç bir formdur, özellikle vergi vermemek, birçok durumda çok kolay mümkün olmamaktadır. Birçok insan, en azından bazen devlet temelli hizmetlere veya düzenlemelere uymayı kabul eder. Voluntarizmin geniş bir kabule sahip olması için, prensiplerine kısmen de olsa bağlılık oluşmasının yaygınlaşması gerekir ki sarvoyada ve anarşizmde olduğu gibi, destekleyenler “alternatif yaşam”‘ı durumlarına göre farklı derecelerde gerçekleştirebilsinler. Daha büyük bir sorun ise cazibesini nasıl genişleteceği sorusudur. Bir çeşit hareket mi ortaya çıkmalıdır? Nasıl yapılanmalıdır? (Doğal olarak, gönüllü bir anlaşma olacaktır) Yapılması gereken kampanyalar var mıdır? Hedefler ne olmalıdır? Voluntarizm, liberteryenizme doğal bir benzerlik içindedir ama buna kıyasla sadece çok az bir kısım insana cazip gelmektedir. Diğer sosyal hareketlerle mesela çevreciler veya femisitlerle bir ilişkisi var mıdır? Liberal feminizmin yanında, sosyalist feminizm ve radikal feminizm gibi türlerin yanı sıra, daha az bilinen ama yine de daha çarpıcı olan feminizmlerden biri anarşa-feminizm, anarşizmin ve feminizmin sinerjisidir. Ama, şimdiye kadar voluntarist feminizm ortaya çıkmamıştır. Böyle bir şey olabilir mi? Ve diğer hareketler için benzer olasılıklar var mıdır? Eğer voluntarizm ekonomik gelecek ve organizasyon için güçlü bir vizyona sahip olacaksa, bunlar keşfedilmeyi bekleyen sorular olarak durmaktadır.
16 “Statement of purpose,” The Voluntaryist, No. 1, October 1982, p. 1.
See also Carl Watner, “What we believe and why,” The Voluntaryist, No.
57, August 1992, pp. 1, 7.
17 Voluntaryists can also draw links with a number of prior thinkers,
such as the Stoics of ancient Greece. See Carl Watner, “Thinkers and
groups of individuals who have contributed significant ideas or major
written materials to the radical libertarian tradition,” The Voluntaryist,
No. 25, April 1987, pp. 1, 7.
18 Carl Watner, “The fundamentals of voluntaryism,” The Voluntaryist,
No. 40, October 1989, pp. 1, 3.
19 The Voluntaryist, PO Box 1275, Gramling SC 29348, USA. See also
Carl Watner (ed.), I Must Speak Out: The Best of The Voluntaryist 1982-
1999 (San Francisco: Fox & Wilkes, 1999), in which most of the articles
cited here are reproduced.
20 Carl Watner, “Voluntaryism and the evolution of industrial
standards,” The Voluntaryist, No. 52, October 1991, pp. 1, 4-7; Carl
Watner, “The most generous nation on earth: voluntaryism and
American philanthropy,” The Voluntaryist, No. 61, April 1993, pp. 1, 3-
7; Carl Watner, “‘Plunderers of the public revenue’: voluntaryism and
the mails,” The Voluntaryist, No. 76, October 1995, pp. 1-7.
Nonviolent alternatives to capitalism 103
21 Carl Watner, “‘Stateless, not lawless’: voluntaryism and arbitration,”
The Voluntaryist, No. 84, February 1997, pp. 1-8.
22 Robert C. Ellickson, Order Without Law: How Neighbors Settle
Disputes (Cambridge, MA: Harvard University Press, 1991).
…Bu makale ilginizi çektiyse…
Liberalizm asırlardır bir çok aşamalardan geçmiş, tarihi olaylarla kendisini imtihan etmiş bir düşünce geleneği. Değişmiş yanları var ama sabitleri de var. Bu sabitlerin içinde liberalizmin tehlikeli yönleri hatta YIKICI UNSURLARI da var. Bunları ortaya çıkarmak için “doğru” soruları sormak ve liberal perspektifte kalarak yanıt aramak gerekiyor… Büyük bir kısmı bu gelenekten olan düşünürlerin fikirlerinden istifade ederek liberalizmin kusurlarını ele alıyoruz bu kara kitapta: Adam Smith, Mandeville, John Stuart Mill, Hayek, Friedman, Röpke, Immanuel Kant, Alexis de Tocqville, John Rawls, Popper, Berlin, Mises, Rothbard ve Türkiye’de Mustafa Akyol, Atilla Yayla, Mustafa Erdoğan…
Liberallere, liberalimsilere ve anti-liberallere duyurulur.
1930 model bir ulus-devletin, bir “devlet babanın” çocuklarıyız. Son derecede “Millî” bir eğitim gördük, öğrenim değil. Hayatta işimize yarayacak meslekî bilgileri ya da eleştirel bir bakışı öğrenmedik “millî” okullarda. “Varlığımızı Türk varlığına armağan etmek” için eğitildik, eğilip büküldük.
Liberallerin dilinden düşmeyen “Bireysel haklar ve özgürlükler” bizim gibi Kemalist çamaşırhanelerde yıkanmış beyinler için çok yeni. Türkiye’de yaşayan insanların ulus-devlet boyunduruğundan kurtulmasında önemli bir rol oynuyor liberaller. Biz de bu kitapta liberalizmin temel tezleriyle uyumlu, bu fikir akımına doğrudan ya da dolaylı destek veren makaleleri birleştirdik. Buradan indirin.
4 Yorum
Yazan:fatih yasar abbas Tarih: Eki 2, 2010 | Reply
AB’nde fazlasiyla oldugu gibi,giderek artan bicimde, ABD ve bazi Islam ulkelerinde,TC de dahil, gunumuzde devletler, surekli genisleyen butun kamu
hizmetlerini, ucret ve maaslari, –sadece yetimler, oksuzlere, dullara, sakatlara, hastalara yapilan
yardimlar ve maaslari degil–, imamlara, muftulere,tum din adamlarina,ogretmenlere, universite
hocalarina askerlere, belediyelere yaptigi odemeler, hep borclanarak ve faizle surdurebiliyorlar.
Bu borclanmalar faiz alisverisiyle gerceklesmektedir. Ustelik, anaparadan kat kat fazla faiz giderleri,
faiz masraflari sozkonusudur. Butun giderler sonucta kdv ve suni, surekli sisen urun ve hizmet maliyetine
ve fiyatlarina yansimakta, dar ve sabit gelirli insanlara (nihai tuketiciye) yuklenmektedir.
Kisaca cok,hemde cok uzun zamandir, –kimbilir kac yuzyildir–, devletler,mahalli idareler, agir surette
faiz oduyorlar, faiz aliyorlar, Faiz veriyorlar. Faizin disinda, devlete ait piyangolar, ve resmi kumar
oyunlarindan, alkol, uyusturucu uretiminden saglanan gelirler de cok onemli yer tutmaktadir.
Sonucta devletten gecinen, devletle alisverise giren, devletle is yapan herkes apacik faiz, kumar parasi
vs yemektedir. Bunun aksini soyleyecek varsa, ornegin TC Merkez bankasinin, TC Hazine’sinin
ve diger devlet bankalarinin, ilgili kurumlarin web sitesi hesaplarina, bilancolarina bakabilir.
TBMMnin ve hukumetin, Maliyenin butce hesaplarina, belediyelerin, her yil kanun olarak hazirladigi
devletin “genel butce” hesaplarina bakabilir.
Tabii yukarda soz edilen hesaplar, ortulu odenek gelirlerini ve harcamalarini kapsamamaktadir.
En az yillik, genel butce kadar yada ondan cok daha fazla hacimde oldugu soylenmektedir.
(Copywrited by@fatihyasarabbas2010)
Yazan:fatih yasar abbas Tarih: Eki 2, 2010 | Reply
Bu sorular uzeinde kafa yorulmasi gerekiyor:
–siddeti buyuk olcude ureten insan yiginlari uzerinde uygulayan hangi muessesedir,hangi tip formasyonlara sahip olagelmistir?
–nicin ,surekli ve kalici ic ve dis siddet uygulamaya (ic dusman-dis dusman) gerek duyulmaktadir? hangi finansal krizler nedeniyle?
—Krizde olan ozel mulkiyet hukuku mudur yoksa
staatt kapitalismus mudur? yani devlet destekli sermaye, korumacilik, tuketici kitleler ve ureticilerin dis kaynaklara (bilgi, teknoloji, urun hizmet, uretim faktorleri) ulasma imkaninin tamamen veya gorece kisitlandigi ulusal ekonomi
modeli degil midir?
Yazan:fatih yasar abbas Tarih: Eki 2, 2010 | Reply
Resmi sistematik siddete karsi-siddet uretip, terore, ve diger g. mesru kazanim ve “telafi yollarina” basvurmadan, muslumanlar ve faizsiz alisveristen yana olan diger inanc sahipleri, hangi iktisadi ve mali taleplerde bulunmalidir?
Yazan:fatih yasar abbas Tarih: Eki 2, 2010 | Reply
http://www.cato.org/pubs/dbp/dbp5.pdf