‘Kemalistler’ mi ilerici, Mazlumder’ci ‘İslamcılar’ mı?
By Editorden on Kas 24, 2008 in Basın günlüğü, Özgürlükler
İslamcıların içinden gelen Mazlumder’in 15-16 Kasım’daki “Dinî ve Etnik Ayrımcılık” sempozyumunda dinlediklerim kadar beni hayatta mutlu eden çok az şey dinledim. Eğer “Bu dinciler bizi Ortaçağ’a götürüyorlar”cı değil de “Dur bakalım, ne diyorlar”cı iseniz sizi de mutlu edebilir.
Bendenizin, Af Örgütü’nden Levent Korkut’un, ODTÜ’den Mesut Yeğen’in, Bilgi’den Arus Yumul’un, Malatya katliamı avukatı O. Kemal Cengiz’in, Tokat Gaziosmanpaşa’dan B. Berat Özipek’in bildirileri önemli değil. Hatta “Osmanlı’da Çingeneler Müslüman oldukları halde gayrimüslimlerin verdikleri cizyeyi öderlerdi” gibi bilgiler veren ve 1934’te Yahudilerin Trakya’dan İstanbul’a sürülmelerinden önce bölgede “incelemeler” yapan Trakya Umumi Müfettişi İ. Tali Öngören’in “Burada Yahudiler ekonomiye egemen olmuş. Bunları buradan alalım” diye gizli rapor yazdığını anlatan, Sabancı’dan Fikret Adanır’ınki de önemli değil. Genel olarak “İslamcı” terimiyle tanımladığımız insanlarınki önemli.
‘Ermenilerden ve Kürtlerden özür dilensin’
Abdülbasit Bildirici’nin sunduğu “Etnik Gruplara Yönelik Ayrımcılık” raporu Egeli bir Siyah’ın söylediklerini aktarıyor: “Bundan 15 yıl öncesinde simsiyah kızlarımızın tek aradıkları şey kocalarının beyaz olması. İçkici, kumarbaz, esrarkeş ne olursa olsun beyaz olması önemli. Bugün de topluma entegre olabilmek, konu komşusuyla iyi geçinmek için tercih ediyorlar beyaz biriyle evlenmeyi”. Çok önemli iki öneride bulunuyor: “Yaşanan tehcir, kıyım ve katliamlar nedeniyle Türkiye Cumhuriyeti adına ve sonuçlarından bağımsız olarak Ermeni ulusundan özür dilenmelidir” ve “Yine sonuçlarından bağımsız olarak, bütün Türkiye Cumhuriyeti tarihi boyunca inkar edilen Kürtlerden özür dilenmelidir”.
Bundan sonrası bir gökkuşağı sanki. Çok çeşitli etnik ve dinsel grupları temsilen kürsüye çıkanların hem egemen söylemden hem de birbirlerinden çok farklı tanıklıkları başlıyor.
Arap Alevisi bir din adamı: “Alevilerin Müslüman olmadıkları bir icattır. Benim mezhebim Ehli Sünnet değil, Ehli Beyt’dir. ‘Sünni-Hanefi tasallutundan kurtulmalıyız'”.
Yüzleşme Derneği’nden bir Alevi: “Tekke, zaviye vs.’yi kapatırken camiler kapatılmadı ama Alevi kurumlarını kapattılar”.
Mezoder Süryaniler Derneği temsilcisi: “Biz Avrupa’ya gitmedik; bizi siz kovdunuz. 1915 dedem, 6-7 Eylül babam. Azınlık olduğumu yedi yaşında anladım. Bir çocukla kavga ederken ‘Gâvurdur, vurun’ diye elli çocuk birden üstüme çullandı. Askerde herkes çavuş oldu, ben olamadım. Ticaret hayatımda Kapalıçarşı’da duydum: ‘Bir 6-7 Eylül daha olsa da şu gâvurların dükkanına el koysak'”.
Bahailerin temsilcisi bir genç kızın ardından Türkiye Protestan Kiliseleri temsilcisi kürsüye çıkıyor: “Kilisemiz bir dükkandı. Önü cam. Sigorta şirketi 1 yıldan sonra poliçeyi kaç para verirsek verelim yenilemedi; o kadar çok kırıldı ki camımız…”
Bir astsubay konuşuyor: “1997’de Kırklareli’ndeyken eşlerin ve 12 yaşından küçük kızların sağlık karneleri toplatıldı. Başı açık fotoyla yeniden müracaat istendi. Ben başvurmadım; tedavimizi dışarıya yaptırıyordum. Emre itaatsizlikten mahkemeye verildim. Mecbur olmadığım için beraat ettim. 28 Şubat’tan sonra ordudan ihraç edildim”.
Bizzat kendisi B. Britanya Çingenelerinden olan Adrian Marsh’ın “Türkiye Romanlarının Sorunları” bildirisinden sonra en ilginci geliyor: Nesip Yıldırım’ın okuduğu “İnanç Gruplarına Yönelik Ayrımcılık” raporu. “Müslümanların adil olması yükümlülüğü var. Biz kalabalığız diyemeyiz” diye başlıyor ve hemen ardından: “Herkes dinini tebliğ edebilmelidir” diye misyonerlere yapılan yasadışı baskı ve saldırılara karşı çıkıyor. Sonra ekliyor: “Gayrimüslimler ilahiyat fakülteleri kurabilmelidir”. Devam ediyor: “Fener’in ekümenikliği engellenemez”. Sonra, “Bütün gayrimüslim cemaatler tanınsın” diyor. “Kimliklerde din hanesi olmasın; isteyene belge verilir” diyor. Süryaniler evlerine dönebilsinler, diyor. Diyanet İşleri Başkanlığı kaldırılmalıdır, diyor. Vicdani Ret’in kabulünü istiyor. İdeolojik Devlet değil Hakem Devlet olsun, diyor. Bir Gerçekleri Araştırma Komisyonu kurulmasını istiyor. “Bir hakkın kötüye kullanılması o hakkın kullanılmasını engellememelidir” uyarısında bulunduktan sonra konuşmayı taçlandırıyor: “[Müslümanlar olarak] Ne zulme uğrayalım ne zulmedelim. Kendimiz için istediğimizi başkalarına da isteyelim”.
Kafalar tabii ki biraz karışık ama…
Tabii, gerek genel İslamcı söylemden gerekse devletçi söylemden bu kadar farklı (ve ileri) şeylerin söylenebildiği bir yerde kafa karışıklıkları da olacak. Nitekim, “Ayrımcı Önyargının Yeşerdiği Felsefi Zemin” adlı bildiriyi veren Yasin Aktay’ın “Allah ayrıntıları bilemez diyen İslami âlimler, filozoflar vardır” mealindeki ifadesi üzerine hemen itiraz geliyor: “Kimler bunlar? Bunlara İslam demek doğru değildir!”. Batı’da yüzyıllardır devam eden ‘libre arbitre’ (özgür irade) tartışmalarını hiç duymamış.
Dinî ayrımcılık raporunda, iki tarafın da kabul etmesi halinde çokhukukluluk savunuluyor. Resmîden önce dinî nikah yaptırmanın cezalandırılmaması isteniyor ve “Kadını korumak derseniz başka tedbirlerle korunabilir” deniyor. Çalışma saatleri içinde ibadet yapılabilmesi, dinsel sembollerin açıkça takılabilmesi öneriliyor.
Müslümanlar ile Aleviler diye farklılaştırma yapılması konusunda çoğu dinleyici sessiz ama epey huzursuz.
Utandım ve kıvandım
Bu mükemmel gökkuşağı içinde bir tek “Gökkuşağı” eksik! Eğer “Şunu bulmuş da şunu arıyor” biçimindeki meşhur (ve belden aşağı) tabirdeki kadar “müşkülpesent” iseniz, bir de ayrımcılığı cinsel açıdan ele alanları konuştursalardı diyebilirsiniz. Ama hangi ülkedeyiz yahu? Çok sınırlı sayıdaki insan hakları kuruluşları dışında buradaki çeşitlilik nerede sağlandı bugüne kadar? Elinizi vicdanınıza koyun; Yılmaz Ensaroğlu’nun başkan olduğu dönemden beri izlediğim, İslamcı kesimin içinden gelen Mazlumder’cilerin mi kafası daha açık ve ilerici, yoksa Silivri’de tutuklu emekli generallerin resimlerini taşıyarak gösteri yapan “Kemalistler”in mi? Onların yapacakları bir sempozyumu düşünebiliyor musunuz?
Onu bırakın, siz biliyor musunuz benimle konuşan çok sayıda başı örtülü genç kızdan Sıdıka’nın ne dediğini? “Başka bir terim bulmalıyız. ‘Gayrimüslim’ dediğimiz anda onları Müslimlere göre tanımlamış oluyoruz. Bu, onları aşağılamak ve ayrımcılıktır”.
Dondum kaldım. 1982’den beri azınlıklar çalışıyorum, bu konuda Türkiye’de ilklerden biriyim, Sıdıka kardeşim o yıl daha doğmamıştı bile. Onun söylediği aklıma bugüne kadar hiç gelmedi. Utandım. Ve Sıdıka’yla iftihar ettim. Türkiye’ye güvenim tazelendi.
16 Yorum
Yazan:İbrahim Ahmed Tarih: Kas 24, 2008 | Reply
Mazlumder İslami camianın yüz akı olan kurumlardan biri. Dinine diyanetine bakmadan zalime karşı mazlumdan yana olmayı şiar edinmiş STK.
Kemalistler’mi ilerici, Mazlumder’ci ‘İslamcılar’ mı? Diye soruyor Baskın Hoca sempozyum izleniminin ardından. Soruyu “laikler”e soruluyor haliyle. Aksi halde herhangi bir İslamcı bu sorunun içerdiği kıyastan sevineceğini sanmam.Çünkü bir İslamcı için ilericilik, farklı kimliklerin tanınması, hak ve hakkaniyet vb. konularda Kemalistlerle karşılaştırılmak hiçte hakşinaslık sayılmaz.
Yazan:Utku Şentürk Tarih: Kas 26, 2008 | Reply
Aslına bakacak olursak kim ilerici? diye sorulan bir soru bile Kemalizm’in bağrından çıktığı Avrupa-Merkezci pozivist-rasyonelist mantelitenin bir ürünü. Kime göre ileri? Kime göre geri? Geri olan ne? İleri olan ne? Bunların hepsi yine “hikmetinden sula olunmaz” o Avrupa Merkezciliğin ve O’nun ideolojilerinin,O2nun dilinin ürünü. Avrupa Uygarlığı’na göre ileri-geri olarak tariflenen bu bakış açısından hepimizin bir an evvel sıyrılması lazım. Özellikle de kendine statükocu sisteme “muhalifim” diyenlerin!
Yazan:Utku Şentürk Tarih: Kas 26, 2008 | Reply
Yorumunuz yönetici onayından sonra yayınlanacaktır.
Aslına bakacak olursak kim ilerici? diye sorulan bir soru bile Kemalizm’in bağrından çıktığı Avrupa-Merkezci pozivist-rasyonelist mantelitenin bir ürünü. Kime göre ileri? Kime göre geri? Geri olan ne? İleri olan ne? Bunların hepsi yine “hikmetinden sual olunmaz” o Avrupa Merkezciliğin ve O’nun ideolojilerinin,O’nun dilinin ürünü. Avrupa Uygarlığı’na göre ileri-geri olarak tariflenen bu bakış açısından hepimizin bir an evvel sıyrılması lazım. Özellikle de kendine statükocu sisteme “muhalifim” diyenlerin!
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Kas 27, 2008 | Reply
Elinizi vicdanınıza koyun; Yılmaz Ensaroğlu’nun başkan olduğu dönemden beri izlediğim, İslamcı kesimin içinden gelen Mazlumder’cilerin mi kafası daha açık ve ilerici, yoksa Silivri’de tutuklu emekli generallerin resimlerini taşıyarak gösteri yapan “Kemalistler”in mi? Onların yapacakları bir sempozyumu düşünebiliyor musunuz?
Onu bırakın, siz biliyor musunuz benimle konuşan çok sayıda başı örtülü genç kızdan Sıdıka’nın ne dediğini? “Başka bir terim bulmalıyız. ‘Gayrimüslim’ dediğimiz anda onları Müslimlere göre tanımlamış oluyoruz. Bu, onları aşağılamak ve ayrımcılıktır”.
Dondum kaldım. 1982′den beri azınlıklar çalışıyorum, bu konuda Türkiye’de ilklerden biriyim, Sıdıka kardeşim o yıl daha doğmamıştı bile. Onun söylediği aklıma bugüne kadar hiç gelmedi. Utandım. Ve Sıdıka’yla iftihar ettim. Türkiye’ye güvenim tazelendi.(Baskın Oran)
Bence burda asıl tuhaf olan,Sıdıka kardeşimizin gösterdiği insani duyarlılık değil;kendisi hem insan olmanın hem de inancı gereği doğru ve yapılması gereken tavrını sergilemiş.Asıl tuhaflık,sosyal demokrat,”çağdaş”ve “ilerici”geçinen kesimlerin içine düştüğü hazin durumdur.O çağdaş ve ilericiler ki,”gayrimüslim”veya “azınlık”konusu açıldığında anında çarkederek ırkçılık boyutunda milliyetçiliğe sarılmalıdır,ibretlik olan durum budur.
Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Kas 27, 2008 | Reply
Kemalistleri herkesin kendi cikarlari icin kullandigi birer zavalli olarak görmek lazim.
TSK yani Türk Silahli Kuvvetleri hep düsünürün neden bu kurumun ismi Türkiye savunma Kuvvetleri degil yoksa ordumuz irkci filanmi ??? ama neyse Ali Okulu tahsili görmüs subaylar herseyi daha iyi bilir. TSK Kemalistleri kullanir, Kemalistlerin cani üzüldümü Ordu göreve deye meydanlarda öterler. Ulu önderimiz Partisi CHP Kemalistleri isine geldimi kullanir ama gördümü bu sürürle Devlet elde edilemecek…yönlerini carcafli kadinlara yöneltirler. Yakinda herhangi bir birikimi olmayan, meydandalarda kalan Kemalistlere Erdogan kucak acarsa hic sasmamak lazim.Tamam tama gelelim Islamci sözde Insan haklari Mazlumder örgütüne…varmi mazlumder Escinselerin haklari savunmaya ve Yahudi inancli insanlarin haklari savunmaya!!! Tabii yok onun icin cevap Kemalistler ve Mazlumder örgütü geri kafalidirlar.Hatta Fasist düsünceye hizmet ederler. Allah Islah etsin. Amin.
Yazan:KEMALİST Tarih: Kas 29, 2008 | Reply
Kemalistler ilericidir.
Kemalizm felsefi, tarihsel ve siyasal olarak üç ayrı ölçüte göre tanımlanabilir.
1-Felsefi olarak Kemalizm, tek kelimeyle akılcılıktır. Akılcılık, tanım gereği Aydınlanmayı, bilimselliği ve çağdaşlığı da içerir.
2-Tarihsel olarak Kemalizm, Bağımsızlık Savaşını ve Atatürk Devrimlerini, Sevr’den Lozan’a, Osmanlı İmparatorluğu’ndan Türkiye Cumhuriyeti’ne geçişi, Din-tarım toplumundan endüstri toplumuna ve ulus devlete dönüşümü içerir.
3-Siyasal olarak Kemalizm, emperyalizm karşıtlığını, ulusal bağımsızlığı, Laik ve demokratik düzeni ve çağdaş dünyanın bir parçası olmayı içerir.
Kemalizmin tanımını hangi biçimde yaparsanız yapın, Kemalist olan ilerici, Kemalist olmayan gericidir.
Yazan:seviyesiz Tarih: Kas 29, 2008 | Reply
Kemalist Bey kardeşim, kısaca “lider kültü soslu, batı öykünmeciliği” diyelim biz ona. madde madde saymaya gerek yok.
Yazan:baris Tarih: Tem 31, 2009 | Reply
Kemalistlerin ilerici olduklarini dusunmuyorum. Dusunce fakiri ulkemizde dusmanimin dusmani dostumdur desturu yururlukte oldugundan liberaller bu orgutu pek bir overler,
Mazlum-der de acikca gerici ve dinci,cokca basortusu/turban ve sunni kendi kafalarindaki muslumanlarin haklarini savunan, ve sirf helalinden musluman kurt kardeslerimize goz kirpan bir sozde insan haklari orgutudur. Siz buna insan haklari dernegi diyebiliyorsunuz bir lafim yok! Bu da ancak Turkiye’de olur herhalde.
Bir programda baskanlarinin escinselligi bir hastalik olarak tanimladigina sahit olmustum! Tabi canim insan haklari orgutu…
Bir baska televizyon programında iki-üç saat içerisinde, biri eski, biri şimdiki genel başkanı tarafından iki somut talep dile getirmişlerdir:
1) hilafetin geri gelmesi (tabi referandum yoluyla olsun ki kitabina uysun, demokratik olsun)
2) çok hukuklu sistem ve millet kavramı yerine ümmet kavramının kullanılması (yuzde 99umuz musluman olsun digerlerine hosgoru gosteririz, ramazanda yemek yiyen gormuyim etrafta ama kilise felan acabilirler)
– yani diyorlar ki, biz insanımızı şeriat hukukuna göre yargılamak ve cezalandırmak istiyoruz, bunun için kurumlar kurulsun, bizim polisimiz olsun, bizim iç devletimiz olsun, bizden olmayanlar da ne halt ederse etsin, vatandaş yerine ümmet üyesi olalım, ona göre değerlendirilelim.
yani basbayağa bizim ruhbanımız olsun istiyorlar; iktidardan, en azından hanefi-müslüman kesimi yönetme payı istiyorlar. muhtemelen bunu diyen bu kişiler de o ruhban sınıfın üyesi olmaya aday. halife olarak da feto’yu aday gösterirlerse müthiş olacak, onu bekliyorum şimdi.
alevi açılımını da daha buradan anlamak mümkün gibi. alevilerin de dedeleri, dernekleri filan kendi nüfuslarını idare etsin diyecekler herhalde. seküler yaşamı savunanlar da kendi laik hukuklarına göre yaşasınlar.
açık açık devlet içi bir alt din devleti kurup, fetva vermek isteyen bir kitle var yani. ve mazlum-der de bunun sözcülüğüne soyunmuş durumda.
Yazan:Besir Eymen Tarih: Tem 31, 2009 | Reply
Van Malumder Başkanı tarafından davet edilmiştim o sempozyuma.
2 gün boyunca sürmüştü.Yaklaşık 16 saat.
Verimli bir organizasyondu ve bir o kadar da cesur ve ezber bozandı.
Duymadığım görmediğim o kadar çok şey sıkıştırılmıştı ki o programa.
Dinledim merakla ve heyecanla.
Dinlerken her daim soru işaretleri oluştu zihnimde.
Anladımki ezbere büyümüşüm.Ezbere yetiştirilmişim.Yanlış şeyler duymuşum.Ben bir Türk’tüm ama orda konuşulanlar Türk değildi.Herhangi bir kavmin üstünlüğü ya da geriliği tartışılmıyordu.Tartışılan kişisel ve toplumsal haklar ve özgürlüklerdi.Ermeni, alevi,süryani,bektaşi,arab,beyaz,zenci(siyahi) ve daha bir çok kesimin temsilcisi hoşgörü ve barış ortamında bir aradalardı.Daha önce görmemiştim bu şekilde bir birliktelik.Ve neden diye sordum kendi kendime.Neden burda yapılan hak ve özgürlükler toplantısı memleketin ileri(!) gelen siyasetçileri tarafından yapılamıyordu.Neden ORTAK bir ZEMİN de buluşulamıyordu.Anlamakta zorluk çektim açıkçası.Bazı duydukları beni belki de diğerlerini de rahatsız etti ama bu hiç bir zaman hakaret yada karşı tarafı sindirme şekline dönüşmedi.O kadar farklı bir ortamdı ki.Özellikle alevi vatandaşlarımız ve diğer azınlıkta kalmış vatandaşlarımızın yaşamış olduğu sıkıntılar dile getirilince, acaba ben mi başka bir Türkiyede yaşıyorum yoksa onlar mı başka bir yerden bahsediyor diye düşünmedim de değil.Hele Diyarbakırda bir hapishanede yaşadıklarını anlatan bir vatandaşımız geçince kürsüye tüğlerim ürperdi.Görmğyorduk duymuyorduk yaşananları.Yapılanları.Ama kısa bşr süreliğine de olsa tanık oldum olnalara.Şahit oldum yaşananlara ilk ağızdan.Hiç bir organizasyon bu kadar renkli değildi zannımca.
Çok şey kattı bana.Üniversiteye küçükte(!) olsa bir kazanımla başladığıma çok mutlu oldum.Küçük arkadaşlıklarda kazanım oldu toplantıa.Zulüm görenlerle ilk ağızdan konuşma fırsatım oldu.Bir mnebze de olsa bazı meselelere farklı bakabilme açısına sahib oldum.
Toplantıdan sonra bazı yayn ve kuruluşların haberlerini takip ettim, çünkü toplantıda dile geleneler memleketin asıl sorunlarıydı.Ama malesef gereken ilgiyi göstermemişler.
Malesef..
Yazan:Mustafa ESER Tarih: Haz 7, 2011 | Reply
Yazıyı yazan Baskın Oran acaba insanları ilerici veya gerici diye sınıflandırarak ayrımcılık yaptığının farkındamıdır?
Birde anlamadığım niçin herkese herkesin fikrine saygı duymak zorundayım ki?Benim dışımdaki birilerinin koyduğu kurallara uymak zorundamıyım?
Bizler bu ülkenin insanları her şeyi bilmek,her şeyi kabullenmek,her şeyi hoş görmek zorundamıyız?Bizim dışımızdaki herkes niye bunu bekliyor bizden?
Hanefi Sunni mezhebinden olduğum için utanmam mı gerekiyor sizce?
Aleviler beni hoş gördükleri anda bende onları hoş göreceğim elbette.Ateistler veya diğer inanç mensupları beni ne zaman hoş görmeye başlarsa benden aynı hoş görüyü alacaklardır.Baskın bey gibi olaya LADİNİ bakanların hepsi benim gibi Hanefi-Sunni kesimden hoş görü bekliyorlar sürekli olarak.
Böyle düşünmeseler başlığı ilerici-gerici sınıflandırmasıyla yazmazlardı diyorum.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 8, 2011 | Reply
Mustafa bey, hoş görmek içinde gizli bir aşağılamayı, hor görmeyi içeren bir ifade. Yani “senden hoşlanmıyorum ama varlığına tahammül ediyorum” demek hoş görmek. Kimse kimseyi hoş görmemeli, anlamaya gayret etmeli. Tabi her şeyden önce böyle bir istek duymalı.
Yazan:Mustafa ESER Tarih: Haz 9, 2011 | Reply
Kendi bakış açınızdan yorumunuz doğrudur Ekrem bey.”Ben anlamaya çalışmaya karşıyım.”Fikirleri bana aykırı insanları niçin anlamaya çalışmalıyım ki?Birincisi böyle bir mecburiyet yok kimse için.İkincisi karşımdakini anlarsam onun gibi olurum o zaman benim ne özelliğim kaldı?Her anlamaya çalıştığım kişinin fikrini kabul edeceksem ben niye varım ki o zaman?Benim gibi düşünen beni anlar öyle değilmi?Ama beni hoş gören kişilerle birlikte yaşayabilirim?Kabul etmesen bile tahammül etmek birlikte yaşamanın formülü değil mi?
Yazan:Mert Tarih: Haz 9, 2011 | Reply
Al birini vur ötekisine.
Hitler mi daha iyi Stalin mi daha iyi gibi bir soru olmuş?
Mazlum-der Ermenileri ve Kürtleri savunuyor (ki bence göstermelik savunuyor) ama eşcinsellere düşman. Ne fark etti? Birinden birine düşmanlık edince ötekini savunman beş para etmiyor.
Kemalistler de başörtülülere ve Kürtlere düşman.
Hepsi faşisttir kısaca.
Yazan:Mustafa ESER Tarih: Haz 10, 2011 | Reply
ermenileri,pkk lıları eşcinselleri anlar ve hoş görürsen iyisin yoksa tu kaka!Öylemi Mert bey!
ya kardeşim niçin herkesi hoş görmek ve anlamak zorundayım hala anlamadım?Hitlerin kötü olduğunu kim biliyor?biz o zaman yaşamıyorduk ki?Yahudiler Hitler kötü dedikleri için bizlerde kötü diyoruz?Birileri Eşcinsellere anlayış diyor bizde anlayış göstermek zorunda hissediyoruz kendimizi.Belki benim kafam faşist kafasıdır.Nolacak şimdi.En iyisi herkese anlayışgöstermeyenleri imha edelim.Herkesin her şeyi savunma ve yapma hakkı var(Rck Hudson eşcinselliği yüzünden aids oldu hakkı vardı.benim eşcinselliği hoş görmeme hakkım yok.Ne ala memleket.Cemil ipekçinin leyla zananın her şeyi yapmaya ve savunmaya hakkı var benim onları eleştirmeye bile hakkım yok.ÇOK GÜZEL SEVDİM BU İŞİ!!
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 10, 2011 | Reply
Mustafa bey,
Kimse sizden başkasının görüşünü benimsemenizi istemiyor. Anlamaya çalışmak bu demek değil.
Karşınızdaki insan olmak hasebiyle sizinle çok ortak duygulara sahip. Kendinizi onun yerine koyup onu kırmadan, azarlamadan, hor görmeden muamele etmek insaniyetin iktizasıdır. Sizi başkasından üstün kılabilecek tek bir özellik var. O da insanlığınız.
“Gayr-i müslim demeyelim, bu ötekileştirici bir ima içeriyor” diyen başörtülü kızın yaptığı da bu. Duygulara önem veriyor. O kız, Hristiyanlığın veya yahudiliğin yanlış olduğunu düşünüyor olabilir ama bence kendisi, duyguları incitmemeye önem verdikçe değer kazanıyor, yüceliyor.
Tarihe bakın, kendilerini diğerlerinden üstün gören ve aşağılayan ama hala alkışlanan hiçbir figür yoktur. Büyük insanlar hep tevazu ve mürüvvet sahibi insanlar olmuştur.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Haz 10, 2011 | Reply
Evet ben de eşcinsellikle ilgili yazının dilinin incitici olduğunu düşünüyorum. Mazlumder’in bu açıklaması gereksiz ve yanlıştı. Muhafazakar olabilirsin ve inancın gereği benimsemediğin şeyler olabilir ama bunu bir bildiri yayınlayarak cümle aleme ilan etmenin alemi yok. Kurumun amaçlarıyla da uyuşmayan bir durum.