Başörtülü Arabistan’a, Çarşaflı CHP’ye!
By Tavit Kilimciyan on Kas 28, 2008 in CHP, Demokrasi, Kadın, Kemalizm, Laiklik, Modernleşme, Özgürlükler, Psikolojik harp, Ulus-Devlet
9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal’ın çarşaflı kadınlara rozet takmasına yönelik tartışmaları doğal bulduğunu söyledi.
Demirel, “Güzel olan şey, tartışılabilmesidir. Siyasi işler hakkında kararı halk verir, sandık var.” dedi. Ardından kendisiyle özdeşleşen sözünü bir cümle daha ilave ederek hatırlattı: “Dün dündür, bugün bugündür. Yarın da yarındır.”
DP Genel Başkanı Süleyman Soylu ve beraberindeki heyet Demirel’i Güniz Sokak’taki evinde ziyaret etti. Demirel, burada bir gazetecinin, “Deniz Baykal’ın, sizin geçmişte kullandığınız esnek siyaset diline döndüğünü söyleyebilir miyiz? Sizin ‘dün dündür bugün bugündür’ ifadeniz Baykal’ın yaptıklarıyla örtüşüyor mu?” şeklindeki sorusu üzerine şunları kaydetti: “Herkesin bir yoğurt yiyiş tarzı var. ‘Dün dündür, bugün bugündür’ doğrudur, çünkü dünkü şartlarla bugünkü şartlar birbirinden farklıdır. Bugün hâlâ dünde yaşıyorsanız gerilerde kalmışsınızdır. Dünde yaşanmaz, bugünde yaşayacaksınız, yarının imkanlarından da yararlanacaksınız. Slogan sadece ‘Dün dündür bugün bugündür’ değil, ‘Dün dündür, bugün bugündür, yarın da yarındır’. Bugünle yarın arasındaki fırsatlardan iyi yararlanacaksınız.”
Bu arada Süleyman Soylu, DP’nin 9. Olağan Kongresi’nin büyük bir başarıyla tamamlandığını, Türkiye’nin önüne bir alternatif koymak adına büyük bir heyecan duyduklarını söyledi. Soylu, “Türkiye’nin ortaya koyduğu bilgi birikimini Güniz Sokak’tan alıp bütün Türkiye’ye yansıtma olanağı sağladınız. Bu bilgi birikimiyle daha emin adımlarla yürüyoruz.” dedi. Demirel ise Demokrat Parti, Adalet Partisi, Doğru Yol Partisi ve bugünkü Demokrat Parti’nin misyon partileri olduğunu vurguladı. Demirel, bu misyonun Türkiye’nin mutluluğu, barışı, refahı ve kalkınması olduğunu belirtti.
Zaman
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Alaturka Laiklik: “Beni bir bir sen anladın, sen de yanlış anladın!”
Türkiye Cumhuriyeti’nde Alevîlere zorla Sünnî İslâm öğretilirken Sünnîlerin başörtüsü devlet dairelerinde yasak. Türk Ordusu’nun istihbaratı camileri ve namaz kılanları fişliyor. Hristiyan Ermenilerin ne kiliseleri, ne yetimhaneleri ne de cemaat lideri seçimleri özgürce yapılamıyor. Rumların ruhban okulları özgür değil. Yahudiler diğer gayrı Müslimler gibi askerde ayrımcılığa uğruyor. Ateistlerin kitapları, internet siteleri yasaklanabiliyor, kapatılabiliyor. Gayrı Müslimlerin alın teriyle biriktirdikleri vakıf malları 1970′lerde gasp edildi, hâlâ geri verilmiyor.
Sahi Laiklik neye yarıyor? Bu kitap son yıllarda Türkiye’nin gündemine gelen, birbirinden ayrı gibi duran ama çekirdeğinde Yobaz Laiklik Meselesini barındıran konuları ele alıyor.Buradan indirebilirsiniz.
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış