Osmanlı Cumhuriyeti
By Konuk Yazar on Kas 30, 2008 in Osmanlı, Sinema
Hasan Rua Demiroğlu
Gani Müjde “Osmanlı ile ilgili çekeceğim filme 10 milyon kişi gelecek” şeklinde iddialı konuşunca gitme gereği duydum. Filme para ödeyip giren herkes gibi ben de salondan hayal kırıklığıyla ayrıldım. Hayal kırıklığını yaratan iki neden var. Öncelikle; bir komedi filmine gidiyor olduğumu zannediyordum. Topkapı Sarayı’nın önünde Gengar’a binmiş olan Ata Demirer’in bulunduğu afişi gören hiç kimsenin de aksini beklediğini düşünmüyorum. Ancak ne yazık ki, “içkiyi elma suyu sanıp içmek ve sonra püskürmek”, “hamburgeri yemeyi başaramamak”, “cep telefonu ile kısa mesaj yollamaya çalışmak ve becerememek” gibi nicesinin içinde bulunduğu aşağı yukarı bütün sit-comlarda gördüğümüz türden basit espriler dışında hiçbir şey göremedim. Salona girdikten sonra tek bir yerde gülebildim, o da yakınlarda çıkacak olan bir başka komedi filminin bizim izleyeceğimiz film başlamadan önce verilen reklam-fragmanındaki bir espriydi.
İkinci neden ise daha acı verici.. Battal Gazi, Kara Murat filmlerini anımsar mısınız? Her filminde benzer senaryoların farklı isimlerle oynandığı, bizim “esas çocuğun” bütün bir Bizans imparatorluğunu (üstelik kimi zaman tek kolla) tek başına çökerttiği ve filmde illa ki birkaç kötü karakterin “ilahi bir ışıkla” çatır çutur İslamiyet’e geçtiği anlamsız, içi boş ama bir neslin siyasi fikirlerini, milliyetçi duygularını ve göz pınarlarını en derinden etkilemiş kalitesiz Yeşilçam filmleriydi bunlar. Osmanlı Cumhuriyeti ile ne alakası var diyebilirsiniz.. Şöyle söyleyeyim: bazen eski filmler farklı oyuncularla yeniden çekilir. Osmanlı Cumhuriyeti de bundan başka bir şey değil!
Gazili, şehitli, hacılı, hocalı Yeşilçam ultra-faşist filmleri herkesçe içselleştirilmiş ama modern zamanların getirdiği akılcılıkla ve insancı yeni düşüncelerle çelişen faşizan duyguların daha rahat ifade edilmesini sağlamak adına bir hayli faydalı olmuştu. Bu filmlerin verdiği duygular belki de demokrasimizin hiç gelişememesinin önemli nedenlerindendir. Mizahın muhalif olması gereken yanı Osmanlı Cumhuriyeti filminde yerini ortalama toplum aklına, “ne abd, ne ab tam bağımsız Türkiye” şeklinde kahvehane lümpenliği söylemlerine, siyasi ezberlerimize bırakıyor. Elbette ki mizahın politik yanı vardır, peki özgür bir sanat dalı olan mizahın faşist fikirleri savunması ne derece makbuldur? Bir mizah eseri nasıl olur da insanların “milliyetçi” duygularını coşturur?
Film, Atatürk’ün 1888 yılında bir kuşu kurtarmak için çıktığı ağaçtan aşağı düşmesi ve ölmesiyle “değişen” tarihe yapılan bir gönderme niteliğinde. “Atatürk olmasaydı Kurtuluş Savaşı olmazdı” ezberlerini güncel politik meselelerde bu ezberi yaratan adamların benimsediği görüşlerle aynı tepsiye koyarak servis ediyor film. İstanbul’da kimsenin önemsemediği bir padişahın üzerinden demokrasi, Avrupa Birliği ve liberalizm kötüleniyor. Aynı zamanda Ankara’da bir kahvehanede tam bağımsızlık fikrini savunan “kahraman esas çocukların” ağzından ulusalcı mottolar seslendirilirken onların karşısına da Liberal oldukları belli olan (ve sonra “ilahi bir ışıkla” Ulusalcılığa geçen) iki adam koyuluyor. Bu iki zıtlıktan doğan çatışma ilkinin filmin verdiği milliyetçi duyguyla bağdaştırılmasıyla daha da alevlendiriliyor. Gerçi liberal kafirler sonra şehadet getirip ulusalcı oluyorlar ama yine de “Ulan memleket batıyor bu liboşlar hala pişpirik oynama peşinde!” suçlamasından kurtulamıyorlar. Ne kadar da kahvehanelerimizde dönen ve ve muhabbetin içinde olanlar hariç herkesin vatan haini ilan edildiği konuşmaların arkasında yatan fikirleri anımsatıyor değil mi?
Filmin bir diğer kötü yanı ise klişeler.
“Esas çocuğun yanına onu kendine aşık edip kontrol altına alması için gönderilen bir kız ve bunların arasında başlayan sahici aşk”
“Esas çocuğun yakınında gibi gözükmesine rağmen arkasından oyunlar çeviren ve tahtını elinden almak isteyen ve bir yakın akraba”
Bu klişeleri kaç kez izledik, ben artık sayamıyorum. Ama bence Gani Müjde bir şeyi unutmuş, film örneğin şöyle bitebilirdi:
“Bizi er meydanında yenemeyen kafirler ve onların liboş işbirlikçileri kahraman Türk ırkını tarih sahnesinden silmek için saatli bir bomba yaparlar! Bombayı bir otelin en üst katına işbirlikçi liboşlar yardımıyla yerleştiren kafirler esas çocuğun geliyor olduğundan habersizdir! Otelin önündeki ve içindeki yüzlerce kişiyi tek başına döven ve hiç yorulmayan esas çocuk bombanın başına gelir ve mavi kabloyu keser. Bomba patlama ve Tam Bağımsız Türkiye kurulur. Tam o anda da bir liboş işbirlikçi şehadet getirip Kemalist olur!”
İnanın espri yapmıyorum, padişahın yalandan destekçisi İbrahim Paşa’nın Amerikan Valisi ile olan diyaloglarındaki yapmacıklığı ve klişeliği görseydiniz “sahiden neden böyle bitmemiş” diye beklerdiniz. Film böyle bitmedi. Bir gece önce yüzlerce destekçisini kaybeden ve tek kurtuluş yolunun ulusalcılık olduğunu gören Kemalist Padişah sevgilisini de alıp güle oynaya Bodrum’a gitti, tahtını da torununa bıraktı. Üstelik bu sahneler bir suç gibi değil, romantik sahneler gibi sunuldu. Yüzlerce destekçisini ve en yakın arkadaşını bir gece baskınıyla kaybeden padişahın üzüntüsünün gayet güzel bir müzikle sunulduğu sahne ve hemen ardından aşk sahneleri… Ne kadar mide bulandırıcı öyle değil mi? Belki de bu sahnelerin ardı ardına gelmesi ulusalcı kafanın şehitlerimize verdiği büyük önemi gösteriyordur(!) , ne dersiniz?
… Bu konu ilginizi çektiyse…
Sanat karanlıkta çakılmış bir kibrittir…
”…Neden bir natürmorta iştahla bakmıyoruz? Tersine ressam “yiyecek-gıda” elmayı silmiş, elmanın elmalığı ortaya çıkmış. Gerçek bir elmaya bakarken göremeyeceğimiz bir şeyi gösteriyor bize sanatçı. İlk harfi büyük yazılmak üzere Elma’yı keşfediyoruz bütün orjinalliği, tekilliği ile…”
Bu kitapta Derin Düşünce yazarları sanatı ve sanat eserlerini sorguluyor. Toplumdaki yeri, siyasî, etik ve felsefî yönüyle… Denemelerin yanı sıra son dönemde öne çıkan, ekranları, kitap raflarını dolduran eserlere (veya ürünlere?) dair eleştiriler de bulacaksınız. Buradan indirin
Kitap okumak… Jean Paul Sartre, Nazan Bekiroğlu, Toshihiko Izutsu, Henri Bergson, Mustafa Kutlu, Dostoyevski, Elif Şafak, Clausewitz, Sadık Yalsızuçanlar, Alber Camus ile sohbet etmek… Suyun resmine bakmakla yetinmeyen, su içmek isteyenler için var kitaplar. Mesnevî var, El-Munkızü Min-ad-dalâl, Kitab Keşf al Mânâ, Er-Risâletü’t-tevhîd var. Elinizdeki bu kitap Derin Düşünce yazarlarının seçtiği kitapların tanıtımlarını içeriyor. Bizdeki yansımalarını, eserlerin ve yazarların bıraktığı izleri. Farklı konularda 44 kitap, 170 sayfa. Zaman’a ayıracak vakti olanlar için… Buradan indirebilirsiniz.
Sanat’a bakmak için çeşitli yapıtlardan, ressamlardan istifade ettik: Cézanne, Degas, Morisot, Monet, Pissarro, Sisley, Renoir, Guillaumin, Manet, Caillebotte, Edward Hopper, William Turner,Francisco Goya, Paul Delaroche, Rogier van der Weyden, Andrea Mantegna , Cornelis Escher , William Degouve de Nuncques.
Peki ya baktığımızı görmek, gördüğümüzü anlamak? Güzel’i sorgulamak için çağ ve coğrafya ayırmadık, aklımızı uyaracak hikmetli sözlere açtık kapımızı: Mevlânâ Hazretleri, Gazalî Hazretleri, Lao-Tzû, Albert Camus, Guy de Maupassant, Seneca, Kant, Hegel, Eflatun, Plotinus, Bergson, Maslow, …
16 Yorum
Yazan:çelişki-analiz Tarih: Kas 30, 2008 | Reply
Bence filmin en iyi karakteri İBO idi.Filmi izleyenler bu karaktere günümüz Türkiyesinde her köşe başında rastlayabileceklerdir.Yazılı ve görsel medya dışında bloglarda da bu tipler bu aralar çok moda.
Film zaten komedi filmi değil böyle bir iddiası da yok.Oyuncular bu gerçeği defalarca beyan ettiler.Buna rağmen afişe baktım komedi filmine gidiyorum demek değerlendirmenin iyi niyetli olmadığının kanıtı.Seyrettiğim en iyi dram filmi hatta trajedi diyebilirim.Tarihi süreç filmde işlenenleri zaten haklı çıkarıyor.İBO paşaların varlığını inkar etmek, insanları af buyurun enayi yerine koymakla eşdeğer.Böyle tipler her toplumda vardır.Osmanlıda da vardı bugün de mevcut.Ortalama zekaya sahip gündemi takip edenler böyle tipleri hemen farkedebilirler.
Verdiği mesajların Mustafa filminden daha çok irdelenmesi gereken başarılı bir çalışma.
Emeği geçenlerin eline sağlık.
Yazan:Cüneyd Tarih: Kas 30, 2008 | Reply
Filmin ismi “Osmanli Cumhuriyeti – Bir Ulusalci Propaganda” olsaydi daha anlamli olurdu galiba.
Hayir iyi bir porpaganda filmi olsa bari. Harcanan paraya yazik. Galiba bu film esasen ulusalciligin bu zamanki acizligin bi simgesi
Yazan:nacizane fikrim Tarih: Ara 1, 2008 | Reply
ben komedi filmi sandım afişine bakınca.
Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Ara 1, 2008 | Reply
Liberallere laf sokmayıda ihmal etmemiş. Saçma sapan komik olmayan bişiydi başrol oyuncuları güzel olsa bi nebze izlencek onlarda bişeye benzemiyo. Bi tek her zaman gaz korumları sevdim.
Yazan:dervisp Tarih: Ara 4, 2008 | Reply
Zannedersem Gani Müjde Can Dündar ın Mustafa filmini çekeceğini duyduktan sonra bu projeye girişmiş. Bizim ulusalcılar bu filme bozulabilir morallerini yerine getirmek, bir karşı film çıkarmak lazım diye düşünmüş herhalde. Beni rahatsız eden cümle şuydu :
‘Atatürk olmasaydı’…….
ve bu kalıpların dışına çıkamayan bir yaklaşım olduğu için film beni fazla şaşırtmadı. Yanlız yazara ilişkin yorum da geçen şu eleştiriye katılmıyorum ;
Film zaten komedi filmi değil böyle bir iddiası da yok.Oyuncular bu gerçeği defalarca beyan ettiler.Buna rağmen afişe baktım komedi filmine gidiyorum demek değerlendirmenin iyi niyetli olmadığının kanıtı.
bunu söylemeden önce filmin fragmanlarını izlemek lazım. Şimdiye kadarki fragmanlarda film nasıl bir şekilde gösterilmiş daha iyi anlaşılır sanırım
Yazan:Göksel Tarih: Ara 11, 2008 | Reply
Türkiye Cumhuriyetini savunan bir film olduğunu düşünüyorum.Ayrıca bu ülkenin bağımsızlığını yabancılardan emir almadan ayakta kalmasını savunan “Ne abd ne ab tam bağımsız Türkiye” sloganının lümpenlikle de hiç ilgisi yoktur.Bu sloganı lümpen bulanlar ancak Osmanlı Cumhuriyeti filmindeki İbolardır. Ancak o ibolar şunu unutuyorlar bu ülkeyi Kemalistler kurdular ve sahipte çıkacaklardır. Kara Murat, Battal Gazi ve benzeri filmlerle dalga geçenler acaba abd lilerin neredeyse her filminde dünyaı kurtarmasını aynı şekilde eleştirirlermi? Nedense hiç sanmıyorum.Evet size inat yüce Kurtarıcı M.KEMAL ATATÜRK’ün şu sözünü söylüyorum bir Türk Dünyaya Bedeldir.Gerektiğinde tek koluyla bizansıda çökertir,dünyaıda fetheder.Siz nekadar rahatsız olsanızda Osmanlı Cumhuriyeti filmini beğenenler çok.Ben bu filmi iki kez izledim ve tüm tanıdıklarımıda izlemeleri için yönlendirdim.Yaşasın M.KEMAL YAŞASIN TAM BAĞIMSIZ TÜRKİYE.
Yazan:burak Tarih: Ara 12, 2008 | Reply
Konuyla şu açıdan bir ilgim var bugun ıssız adam, osmanlı cumhuriyeti ikileminde ıssız adamı seçtik, yorumlara bakarsak pek bir şey kaybetmemişiz fakat emin olun hibirşey de kazanamadık. Issız adam da vasat bile değildi. Bu sinema işini hakikaten beceremiyoruz galiba.
Yazan:Olcayto Tan Tarih: Ara 12, 2008 | Reply
@Göksel
Kara Murat, Battal Gazi ve benzeri filmlerle dalga geçenler acaba abd lilerin neredeyse her filminde dünyaı kurtarmasını aynı şekilde eleştirirlermi?
Evet kesinlikle büyük rezalet, hatta şartlara göre bir kıyaslama yapacak olursak hollywood gibi bir film endüstrisinden o dönemde bunların çıkması yeşilçamda Battal Gazi çekilmesinden daha fena ve itici…
Öte yandan liberallik ve liberaller nedense diğer fikir adamları gibi bir davaya baş koymayacak her an her şekilde taraf değiştirebilen işbirlikçi, kişisel çıkarları peşinde marjinal bir kesim gibi yansıtılıyor yada siyasetin hafif adamları gibi addediliyorlar.
Can Dündar’ın bir makalesinde geçiyordu “Neden savaş karşıtı gösteriler Gaylerle Lezbiyenlerin katıldığı toplantılar gibi yansıtılıyor.” diyordu.
Barış isteyen adamı zayıf, korkak zannediyoruz
Çünkü kahramanlık hikayeleri kulağımıza hoş geliyor, kendimizi diğerlerinden üstün , cesur ,akıllı, namuslu falan zannediyoruz.
Birde utanmadan cahilce insanların tarihine ,kültürlerine saldırıyoruz.
Halbuki herkes kadar herşeyiz.
Bezen bir Türk kadar cesuruz, bazen Yunan kadar namussuz.Bazen Anglo-Saxon kadar kurnaz.İnsanız işte.
Dünyaya bedel cesur Türk’e gelince bizim imparatorluk kurduğumuz, geniş coğrafyaya yayıldığımız dönemlerde bunu genellikle askeri teknolojimizle başardığımızı söylemek zorundayım size atalarımızı gözünüzde nasıl canlandırıyorsunuz bilmiyorum ama, Hunlar mesela pekte öyle tek koluyla Romayı çökertecek gibi değilllerdi, kendi dönemlerinde ters yay denen bir mevzu kullanırlardı dönemin en önemli askeri teknolojilerinden biriydi at üstünde fazla güç harcamadan uzak mesafelere ok atarlardı.Dikkat edin ok diyorum ok atanadam ne yapar?Vurup kaçar bi gözünüzde canlandırın topraklarını savunmaya çalışan cansiperhane askerler ,durumları o kadar vahimki bunu tanrının bir laneti zannediyorlar bir tarafta biz vur-kaç-yağma.
Bizans’ın bitişinde benzer bir durum söz konusu
İstanbul’un alınmasındaki en büyük sır bizim barutu o dönemin diğer imparatorluklarından ve hanedanlarından daha etkin kullanabilmemizdi.
Hatta Fatih Sultan Mehmet bizzat topları zeytinyağı ile soğutma planlarını kendi çizmiştir bu sayede İstanbul alınmıştır.
Cesur görünüyor mu?
Değişir, biz köşeye sıkıştığımızda da özellikle Osmanlının çöküş döneminde ve Kurtuluş savaşında kısıtlı olanaklarla son derece yiğit savaşmışızdır.
Asıl size sormak istediğim şey başka, şimdi ulus dediğimiz kavram biliyorsunuzki Fransız ihtilali ile güç kazanıyor ve tanımlanıyor ardından bütün dünyayı etkisi altına alıyor bunun gerçekleştiği dönemde bir rüzgar var imparatorluklar uluslara dağılıyor.Mustafa Kemal Atatürk ise özellikle bizim için çok yeni olan bu kavramı yorumluyor, bu eksende bir örgütlenme sağlıyor.Yani dömenin Kemalistleri şüphesiz o dönemin en ilerici insanları.Şimdi ise başka bir rüzgar dünyada ulus-devletin tek örgütlenme biçimi olmadığı keşfediliyor artık.Ulusların en büyük kazanımlarının barışla ve sürekli genişleyen ticaretle sağlandığı biliniyor dönemimizin en güçlü devletleri bölgesel entegrasyonlara en yoğun katılan yada onları kuran devletler .Kuzey Amerika’da Nafta bölgesel entegrasyonu mesela Kanada’nın ve Meksika’nın bu derece zenginleşmesini sağlıyor.Avrupa’da Avrupa birliği ülkeleri.Bügün bir Japonya ile ABD’nin savaş veya diplomatik gerilim yaşaması olanaksız, ekonomiler öyle iç içe geçmişki biri diğerinden habersiz parasınını değerini ayarlamıyor.
Şimdi bana söyleyin bu tabloya baktığınızda siz ilerici misiniz?
Bu ülkeyi kuran Kemalistlerden ne kadar uzak olduğunuzun farkında değilmisiniz?
.Peki birilerine inat söylediğiniz bu sözler sizi amacınıza ne kadar götürüyor?Ne ABD ne AB tam bağımısız Türkiye… bu ne anlatıyor bağımsızlıktan ne anlıyorsunuz yada bunun uluslararası ilişkiler açısından yada iktisat politikası açısından nasıl hamlelerle gerçekleştirileceğini bir anlatırmısınız ?
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ara 12, 2008 | Reply
@Göksel,
Evet size inat yüce Kurtarıcı M.KEMAL ATATÜRK’ün şu sözünü söylüyorum bir Türk Dünyaya Bedeldir.Gerektiğinde tek koluyla bizansıda çökertir,dünyaıda fetheder.Siz nekadar rahatsız olsanızda Osmanlı Cumhuriyeti filmini beğenenler çok.Ben bu filmi iki kez izledim ve tüm tanıdıklarımıda izlemeleri için yönlendirdim.(Göksel)
Evet ben de size tamamen katılıyorum sayın Göksel.Eminim sizin gibi tek koluyla bile Bizans’ı “çökertme”,dünyayı “fethetme”hayalleriyle avunan herkes bu filmi beğinmiştir,buna hiç şüphem yok inanın.Tabii bize “iyi seyirler”demek kalıyor.
Not:Yalnız madem bir Türk dünyaya bedel ve gerektiğinde tek koluyla Bizans’ı çökertip dünyayı fethedebiliyor,bu “tam bağımsızlık”talebi falan neyin nesi?Öyle ya,dünyayı fetheden/fethedebilen biri niye “bağımsızlık” diye feryat figan etsin?Tuhaf bir kuram ya hadi hayırlısı…
Yazan:Göksel Tarih: Ara 13, 2008 | Reply
Uygarlığın göstergesi olarak yorumladığınız Avrupa Birliğinin ve Abd nin kuruluşları sırasında nasıl bir yol izlediklerini biliyormusunuz Abd yi kuranların Kızılderili katliamlarını yaptıklarını,Ab nin kalbi konumunda olan Belçikanın Kongoda yüzbinlerce insanı açlık ve ölüme terk ettiğini?
Fransızların bağımsızlık isteyen Cezayir ve Tunusta binlerce kişi öldürdüğünü niye söylemiyorsunuz?
Batının gözünde İslam ülkeleri ama özelliklede Türkler yok edilmesi gereken düşmandırlar.O çok övdüğünüz Nafta ve benzeri oluşumlar ne zaman fakir ülkelere karşılıksız yardım eli uzatmıştır.IMF’YE Karşı çıktığımız için bizi eleştiriyorsunuz peki İMF nin el attığı hangi ülke düze çıkmış İMF nin önerileri belli çalışanların ücretlerini düşürün,kdv oranlarını arttırın,devlet şirketlerini satın (ancak İMF’de üst yönetimde olan tüm ülkelerde OECD raporlarına göre devletin ekonomideki payı bizden fazladır üstelik devlet şirketleri üretimde yapar ve devlet neredeyse tüm büyük özel şirketlere hisse ortağıdır)ancak tüm bu söylediklerimizin sizin için önemi yok.Çünkü size göre ulus devletlerin çağı bitti artık ticaret önemli.O zaman şunu soruyorum size Japonya’da niye hala öğrenciler devlet tarafından Hiroşima ve Nagazaki’nin yıkıntılarına götürülür ve Japon öğrencilere “Siz yeterince çalışmazsanız gelecekte yine ülkeniz zayıf düşer ve düşmanlarımız ülkemizi bombalar” gibi bir söylemle yetiştiriliyorlar.Ulus devletlerin çağının sona erdiğini savunan ABD’de ülkedeki ücra bir limanın işletmesi yabancılara verilecekken ABD senatosu “ulusal çıkarlar,ulusal güvenlik gerekçeleriyle” bu özelleştirmeyi veto ediyor. Bunlara yanıt veremezsiniz.Ekonomik gerilim yaşamasının olanaksız olduğunu söylediğiniz ABD de amerikan halkının daha ucuz ve konforlu olduğu için Japon arabalarını tercih ettiklerinde ABD yönetiminin ve ABD li şirket başkanlarının “Japon arabası satın alıyorsan git japonlardan iş iste” diye açıkca tavır koyduklarını ve bu tutumun iki ülke arasında gerilim yarattığını biliyormusunuz?
Ayrıca biz bu ülkeyi kuran KEMALİSTLERİN yolundayız.M.KEMAL’E tam bağımsızlık nedir diye sorduklarında şunu söylemişti: Biz tam bağımsızlıktan,fikri,askeri,sosyal ve ekonomik alanlarda kendi kararlarımızı verebilmeyi yabancı bir güçten talimat almadan egemen bir devlet olmayı kast ediyoruz demişti.”Tüm bu sebeplerden dolayı biz M.KEMALCİLER O’nun yolundayız çünkü bizler ne iboyuz ne Ali kemaliz nede vahdettiniz bizler M.KEMALCİLERİZ.
Demişsinizki madem Türkler bu kadar becerikli dünyaya bedeldir niye tam bağımsızlık talebi yapacak durumdalar sebebi basit aramızda ulusculuğu küçümseyen çok kanı bozuk var.Hatta bu kanı bozuklar bugün bu ülkede bir şekilde benim temiz kalpli milletimi aldatıp etki ve yetki sahibi olmuşlar.İşte bu yüzden Tam Bağımsızlık talebimiz var.Ve bu talebe elbet ulaşacak tüm ihanetlerinde hesabını soracağız.
Yazan:Göksel Tarih: Ara 13, 2008 | Reply
Bu yanıtım size son yazım olacaktır.Çünküşunu iyi biliyorumki zırvalamaya devam edecek yine ulus devlete saldıracaksınız zaten siteye şöyle bir göz attığımda başlıklar belli Akp- demokrasi-kürt sorunu-TSK ya yönelik saldırılar-Kemalizmi ve ulusculuğu küçük görmek abd nin düşünce kuruluşlarının ilanları.Bütün bunlar sizin ne olduğunuzu zaten açıkca ortaya koyuyor.Şayet Türkiye bir gün savaşa girse sizin gibiler eminim yastık altında düşman devletin bayraklarını hazır tutarlar.Irakta ve birinci dünya savaşında Osmanlıda olduğu gibi.Peki daha önce size niye yanıt vermeye tenezzül ettim bu ülkede bizimde var olduğumuzu ve KEMALİZME DİL uzatmanın o kadar kolay olmadığını göstermek için.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Ara 13, 2008 | Reply
@Göksel,
Sanırım yanlış adrese geldin,müdavimi olduğun ırkçılık ve faşizim kokan diğer sitelerle karıştırmışa benziyorsun bu siteyi.Zira oralarda fikir ve düşünce olmaz sadece kavga olur.Bütün mevzu hep kan,şiddet,kin ve öfke etrafında döner.Boş ve gereksiz savaş naralarının atıldığı komik bir hamaset dışında pek bir şey öretilmez.Irkçılık illetine gırtlağına kadar batmış olmanın verdiği ruh haliyle de son derece çirkin ve pespaye bir dil kullanılır.Bu dili iyi bilirim,senin gibi cahil cühelanın başvurduğu lümpen jargondan başka bir şey değildir bu.Bu nedenle ağzından tükürük saçarak sağa sola saldırmana inan hiç şaşırmadım.Şaşırmadım çünkü bu saldırgan ve düzeysiz üslup dışında üretebileceğin kendine dair bir fikir kırıntısına sahip değilsin.Dolayısıyla da senin gibilerinin başvurduğu tek yol böyle hırçınlaşıp,kendini küçük düşürmek oluyor.Elbette bu mantaliteyle;fikir üretebilen,sorgulayabilen insanlara tahammül etmen,demoratik ve özgür düşünceyi sindirmen mümkün değil.Senin gibileri bunu taşıyamaz çünkü.Denetleyemediğin hiddet ve düşmanlığın altında işte bu ruh hali yatıyor.Bu yüzden seni gayet iyi anlayabildiğimi düşünüyorum.Tıpkı bir hastayı anladığım kadar anlayabiliyorum.
Sana tavsiyem en kısa zamanda bir psikayatra görünmen,zira acilen psikolojik desteğe ihtiyacın var.Ve gerekli tedavi ve rehabilitasyonu almadan da sindirimi zor böylesi platformlarda gezinmemeni salık veririm.Yani açıkçası buraya bir daha yorum(!)yazmama kararın son derece yerinde.Hem sen hem biz rahat ederiz ve site de kirlenmekten kurtulur.
Yazan:suzannur Tarih: Ara 13, 2008 | Reply
Sanırım tarihi olayları değerlendirirken ve şartları o günün şartlarına göre değerlendirmeyip bugünün şartlarından tarihe baktığımızda hep aynı hatalara düşüyoruz. İmparatorluklar dönemi ve dönemin her türlü ekonomik, askeri, iktisadi, sosyal yapısını es geçip de bugünün şartlarından geçmişi değerlendirmek objektiviteyi ve nesnelliği dahası analizi es geçen ve ideolojik bakışın yansıdığı değerlendirmeler asla tartışmaya değmezler, çünkü ideolojiktirler. kapalı ve yandaş, kıramaz,değiştiremezsiniz bu yaklaşımı.
Osmanlı devam etseydi… edemezdi. Tarihi konjektür buna izin vermezdi ve vermedi. Milliyetçilik ve Avrupa’da başlayan ulus-devlet(18.yy.dan itibaren) modeli bunu imkansız kıldı(anlaşılan bir yüzyıl bu değişime direnebilmişiz).
Günümüzde de artık farklı bir yapıya gidiyoruz. Ulus-devletten öte, uluslararası yapılanmaya. Şimdi bu değişimi durdurabilir miyiz, Osmanlı ne kadar durdurabildiyse biz de o kadar durdurabiliriz(bakalım bir yüzyıl mı sürecek daha mı az/çok?).
Kimbilir, belki de gelecekteki evlatlarımız da ulusdevleti savunanları Osmanlının yerine koyarak kistch bir film çevirirler, ne dersiniz?
Yazan:Olcayto Tan Tarih: Ara 13, 2008 | Reply
Sevgili Göksel,
Uslubunuza takılmayacağım yinede daha düzeyli olmanızı rica ediyorum bir kemalist her şeyden önce nazik olmalı Mustafa Kemal Atatürk soğukkanlı ve nazik bir adamdı sizden ricam bu.
Öfkenizi kustuysanız sorularınıza yanıt vererek devam etmek istiyorum.
Uygarlığın göstergesi olarak yorumladığınız Avrupa Birliğinin ve Abd nin kuruluşları sırasında nasıl bir yol izlediklerini biliyormusunuz Abd yi kuranların Kızılderili katliamlarını yaptıklarını,Ab nin kalbi konumunda olan Belçikanın Kongoda yüzbinlerce insanı açlık ve ölüme terk ettiğini?
Fransızların bağımsızlık isteyen Cezayir ve Tunusta binlerce kişi öldürdüğünü niye söylemiyorsunuz?
ABD’yi yada Avrupa Birliği’ni tarihsel uygarlığın göstergesi olarak yorumlamadım.Bunu nereden çıkardınız bilmiyorum özellikle yakın çağa kadar yaşanan dönemde doğu toplumları Türkler, Araplar ,Persler ve Altın hilal coğrafyası olarak adlandırabileceğimiz yerdeki diğer toplumların kurduğu medeniyetler, dönemin uygarlık beşiği idi.
Zaman geçtikçe batı bunu bizden aldı,bizdeki hümanizmi hoş görüyü revizyon becerisini rönesans ve reform diye bahsettiğimiz dönemler bunların yansımasıdır büyük ölçüde ,askeri , ekonomik teknolojik alanda komplekssiz bir biçimde bizden aldıkları şeylerle ilerlediler.
Barutu aldılar savaşta kullanmayı öğrendiler derebeylikler yıkıldı geniş çaplı krallıklar kuruldu vs…o dönemde Türklerin devlet yapısından övgüyle bahseden iyi yönlerini gören alınması tatbik edilmesi gerektiğini savunan adamlar olduğunda hainlikle suçlanıyordu , teknik keşifleri tatbik etmek isteyen ilerlemeye çalışan insanlar yakılıyordu çarmıha geriliyordu.
Soykırım yaptılar haksızlık yaptılar masum insanları yerinden yurdundan ettiler bunlardada hemfikiriz, peki biz bu sahnenin neresindeyiz?Biz hiç mi yakıp yıkmadık ? Türk tarihi sadece Osmanlı değildir.O dönemdede haksızlık olmadığı söylenemez.Bir kavimler göçü var bir Moğol imparatorluğu var
İskenderiye kütüphanesini yakmak insanlık tarihine nasıl bir zarar vermiştir kimbilir?
Bunları yapmış olmak içinde bulunduğumuz çağda ne bizi medeni yapar nede batılıları medeniyetsiz, her toplum bu tarihi gerçeklerle yüzleşmek zorunda ayrıca bunların üretim biçimi veya liberalizasyon anlamında bize bir
getirisi yada vizyonu yok.Ben dünyayı insanları birbirine bağlayalım serbest ticaretle diyorum siz onu bunu öldürdüler diyorsunuz.Bu gün neden sisteme entegre olan toplumlar savaşamıyor sizce?insanlar kendi fabrikalarını mı vuracaklar dünyanın başka bir köşesinde?
Batının gözünde İslam ülkeleri ama özelliklede Türkler yok edilmesi gereken düşmandırlar
evet böyle kesimlerde mevcut buda batının hastalığı, bu insanlarda sizin batı versiyonunuz onlarda bir Osmanlı paranoyasıyla davranıyor hareket ediyor kimi zaman ancak bizim gibi düşünen bundan arınmış aydın kesimlerde demokrasi mücadelelerini orada farklı konular üzerinde veriyorlar.
O çok övdüğünüz Nafta ve benzeri oluşumlar ne zaman fakir ülkelere karşılıksız yardım eli uzatmıştır
NAFTA bölgesel ticaret organizasyonu hayır kurumu değil böyle bir yardım bütçesi yok, bu işlerle UNESCO ,WHO gibi organizasyonlar ilgili.
NAFTA’NIN fonksiyonu ticari genişleme bunuda başarıyor.
IMF’YE Karşı çıktığımız için bizi eleştiriyorsunuz peki İMF nin el attığı hangi ülke düze çıkmış İMF nin önerileri belli çalışanların ücretlerini düşürün,kdv oranlarını arttırın,devlet şirketlerini satın (ancak İMF’de üst yönetimde olan tüm ülkelerde OECD raporlarına göre devletin ekonomideki payı bizden fazladır üstelik devlet şirketleri üretimde yapar ve devlet neredeyse tüm büyük özel şirketlere hisse ortağıdır)ancak tüm bu söylediklerimizin sizin için önemi yok.
IMF’ye karşı çıktığınız için sizi ben eleştirmiyorum dostum ben bizzat IMF’nin fonksiyonunu eleştiriyorum dolara bağlı bir dünya para değerini ayarlayan bir devlet ve bunun başını tutmuş ABD ye güvelenmiş petrol çeteleri liberalizm demek değildir.Bu ayrımı bir yapalım küreselleşme hayali ROCKYFELLER, ROTHSCHİLD, SOROS imparatorluğu değil.Ancak birleşen dünya uluslar arası spekülatörleri haksız kazanç elde edenleri uluslar arası arenada daha kolay durdurabilir, tek bir para birimi kullandığımızı var sayın ticaretin bir yerinden içinde olmayan hiç kimse para kazanamaz para alıp para satamaz bu yüzden küresel dünyada tam bağımsızlık hoş bir hayal çünkü siz küresel dinamiklerle işbirliği yapsanızda yapmasanızda küresel dinamiklere tabisiniz.Şunu söyleyin mesela Orta doğu , ve doğu devletleri ile serbeset ticaret anlaşmaları yapalım, genel anlamda işgücü pazarı olan ülkelerle birlikte hareket edelim AB ye alternatif yaratalım inanın bunlar tam bağımsızlıktan daha gerçekçi.Egemenlik devrini başat koşul sayan yapılar karşısında nasıl duracağız biz tam bağımsız? Fransa ,Almanya tam bağımsız değil aksine tam bağımlı Avrupa birliği hukukuna tabiler neden?Aptal mı bu adamlar?Hayır onlarda mecbur olduklarının farkındalar.
OECD raporuna gelince kıyaslamanız oldukça sığ ve hatalı birincisi o söyledğiniz pay Türkiye’de %37 dir sosyal güvenlik harcamaları ve kitleride eklerseniz pay %50 yi aşar bizdeki ve onlardaki konsolide bütçe sistemi farklılıklarından kaynaklanıyor bu öte taraftan rakamın yanıltıcı olmasının nedeni saydığınız devletlerin refahının çok yüksek olmasından kaynaklı sosyal güvenlik harcamaları bizden çok daha yüksek buda devletin ekonomideki rolünü bizden daha fazla gösteriyor ancak, devletin ilk elden üretime katılma payı bizden çok çok daha düşük bana bir batı menşeyli devlet markası söyleyin? bunu bir mcdonaldsla cocacolayla oranlayın , birde bizdeki kiklerin kitlerin faaliyet gösterdiği alanlardaki markalarla oranlayın arada dağlar var.
Öte taraftan dünyanın hiç bir yerinde bu çeşit liberalizasyon oradaki dinamiklerden yada tarihinden tamamen bağımsız değil.ABD Senatosunda araplara liman satışları engellendi doğrudur yada İngiltere Fransa bazı kurumları ulusal güvenliği riske edeceği gerekçesiyle satmadı zaten bu adım adım yürütülecek bir süreç her devletin yapısal sorunları var her yer çok sesli bunu bir idrak edin özelleştirme yada liberalizasyon ile kast edilen varlık satışı değil yada ulusal güvenliği ilk planda riske edecek stratejik kurumların satılması değil bu iş için erken insanlar önce fikren birbirlerine adapte olacaklarıki korunacak bir ulus olmadığını görsünler ve ulusun insanların kafasına sınır çizen bir saçmalık olduğunu.
Siz herhalde sözü edilen hümanizmi yada demokrasiyi reel gerçeklerden ve stratejiden bağımsız zannediyorsunuz.Ben elimde çiçeklerle sekeseke oradan oraya gezmiyorumki insanları birbirlerine yaklaştıralım diyorum memleketi peşkeş çekelim demiyorum o bizi yok edecek bu bizden nefret ediyor araplar satıcı şunlar bilmemne diye başka ulusları hor görmeyelim iyi insan kötü insan her yerde var biz iyisine el uzatalım adı dili ırkı ne olursa olsun.
Ancak yanlışta bir keçi inadıyla ısrar etmek ne bir insana nede bir topluma fayda getirmiştir her zaman adil , sağduyulu ve akıllı olacaksınız.Özünüzü yitirmeden zamanın size yol göstermesine izin vereceksiniz, boyunuzu aşan sellerin önünde kollarınızı açıp onu durdurmaya çalışmayacaksınız.Bendler kuracaksınız, barajlar yapacaksınız seli yönlendirecek ondan faydalanacaksınız, fikirler, arzunuz, öfkeniz inandıklarınız ve daha çok saplandıklarınız uçar gider geriye sadece gölgeler ve suretler kalır ,bunlarla iz sürmeye kalkarsanız yanılırsınız ,yüzünüzü yeniye değişime dönmek zorundasınız aksi taktirde zaman size baki olan tek şeyin devinim olduğunu er geç gösterir.Uğruna sancaklar yazılan altında ölünen kaç devlet geldi geçti dünyada ?Bir durun düşünün hepside sonsuza dek var olacaklarına inanarak kurulmadılar mı hepsinin sizin gibi ateşli taraftarları yok muydu ?Devlet nedir? siyaset nedir?
Dostum siyasetin tek fonksiyonu insanları bir arada yaşatmaktır öyle veya böyle.
Bu fikre alışmaya bakın…
Birde lütfen boş lafı bırakıp sorularımı yanıtlayın kırıp dökmüşsünüz cevap yok…
Yazan:Murat Aygen Tarih: Şub 8, 2009 | Reply
Tam da Paris veya Berlin’e kaçmakla Atatürkçülerden kurtulabileceklerini sanan akıl-fukaraları için çevrilmiş bir film bu! Amerika Birleşik Devletleri, milliyetçi rejim ile yönetilen bir ülkeye, askerlerini, mesela oranın imparatorunu protesto eden üniversite öğrencilerini coplamaları için değil, fakat gümrük muhafaza teşkilatını lağvetmeleri ve tapu-sicil kayıtları üzerinde gerekli deSoto-vâri rötuşları yapmaları için gönderir. Bilesüz 🙂
Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 9, 2009 | Reply
Çetin Altan ustanın dediği gibi “Türk’ün Türk’e olan propagandası”ndan bıktık artık, bunun kimseye de bir faydası yok.
Kemalistliği nevi şahsına münhasır bazı ademoğulları nereden ve nasıl icap ediyorsa bir tek kendilerini vatanseverliğe yakıştırıyorlar.
Çok vatanssever oldukları için 1952 yılında gazeteleri Cumhuriyet’te Nazım Hikmet’i vatan haini ilan etmişlerdi, üstelik resmini basarak altına “resmini bastık doya doya yüzüne tükürebilesiniz diye” yazmışlardı, halen kafa aynı kafa.
Onlar için her zaman vatanseverler ve hainler vardır, zira kendilerini ancak hainler üzerinden var edebilirler, bir zamanlar Nazım Hikmet haindi, şimdi ise Orhan Pamuk hain, ne farkı var, kafa aynı kafa.
21 nci yüzyıldayız, modernite çöktü, haberiniz var mı? modernite Hitler’in ve Musolini’nin küllerine karıştı haberiniz var mı?
Ulusalcığılın (nasyonalsosyalizmin) şahı Hitler ve Musolini’nin ulusalcı fikirlerinin bedelleri insanoğlu tarafından çok ağır ödendi. Nasyonal/ulusalcılığınızla yürüyüşünüze hayırlar ola.
“Tam Bağımsızlıkmış” güldürmeyin insanı, Anti-Amerikancı olmak için SSCB’nin yıkılmasını mı beklediniz, SSCB dağılana kadar ABD’ye -Kenan Evren’lerinizle- niye biat ediyordunuz.
Dünyanın süper gücü bile tam bağımsız değil, olma şansı da yok, zira dünya artık ulus devletlerden, birleşmiş devletler (ABD, AB, BDT vd.) modeline geçmekte, bilmem bunu anlayabiliyor musunuz?
Süper güç ABD bile IRAK’a saldırabilmeye tek başına karar veremiyor, en az 20 ülke ile iştişarede bulunuyor ve onay alıyor, çünkü Hitler ve Musolini ile tavan yapmış olan ulus devlet modeli geçen yüzyılda kaldı, bilmem farkında mısınız?
Sahi partinizin 6 oku arasında nedense ne demokrasi oku, ne insan hakları oku, ne de hukukun üstünlüğü oku var, bilmem bu kavramların öneminin farkında mısınız?
Türk halkı farkındaki, alacağınız oy %21’i geçmemiştir, zira % 10 nun altında kalacağı da yakındır.
Demokrasi, hukukun üstünlüğü ve insan hakları konularında Türkiye’nin en gerici partisinden bile daha geri noktadasınız.
(1930’lu yıllarda gazeteniz Cumhuriyet’te Nadir Nadi tarafından Hitler’e ve nasyonal sosyalizme (ulusal faşizme) yazılan övgü dolu yazılara ise hiç girmeyeceğim, çünkü sizler açısından birşey farketmeyeceğini biliyorum)