Anlamsal Yaşantı
By Konuk Yazar on Ara 20, 2008 in İnsan
Yazar: Zühre Meryem Kaya
Bazen anlamlı bir suskunluğa dolanıyor düşüncelerim… Bazense suskunluk beyaz bir boşluğu kaplayıp anlam kazanıyor. Tıpkı ustamın söz öbeklerinin beyaz bir boşluğu kaplaması kadar anlamlı…
Bu aralar içimden çok şey geçiyor… İçimden geçmek… İçinden geçmek… Ustaların ustasını okudukça içimden utanç geçiyor en çok da… Yazacak ne kadar çok şey vardı oysa… Ama şimdi her biri sadece birer utanç prangası oldu aklımda. Hayatı gönlün gözeneklerinden inceden eleyerek su gibi akıtmak bize düşmezmiş meğer…
Ustaların ustası olmak… Ustalaşmak bir alanda işinin ehli olmak… Yorulmadan, savrulmadan, korkmadan, susmadan, inceden bir tülü taşır gibi hassasça dokunmak hayata ve yazıya…
Ölmeden ölmeyi, ustamın dediği damak tadıyla soluklasa ruhumuz… Ama dünya telaşı içinde, her şeyi unutan aklımız ile sadece yarın için çalışıp dururken, üstelik çalışılan yarınların olup olamayacağını bile bilmeden… Ardı ardına istekler sıraladık, insan olmanın en büyük ayıbı bu oldu evrende… Mutluluğu varılması gereken uzak bir yer gibi düşledik, üzerinde yürüdüğümüz yolun mutluluk yolu olabileceğini unutarak… Hep ufka baktı gözlerimiz. Ufuk ise biz ona gelmek istedikçe daha uzaklara gidiyordu.
Ne güzel demiş ustam “Kişinin kendine ettiğini, edemez kişiye hiçbir fani…” hiç üzerine kurulu bu dünyada insanın kendisidir kendini unutan, kendine yabancılaşan… Ruhunu kayıp kentlere yollayıp sadece bir et yığını olarak mutluluğun hedefi ufka kitlenip öylece bakakalan… Yine insanın kendisi değil midir şizofren bir ağrıyla yaşamaya zorlanılan?
Yaşamımı soluk soluk algılamaya çalışırken her soluğumun ne kadar benimle olduğunu yine her soluğumu benden uzaklara yolladığımı düşünmek… Ruhum küçük bir kuş gibi hafifledi… Şimdi daha iyi anlıyorum nefes kelimesinin yazınsal yanının bile içimi ne kadar rahatlattığını… İçsel derin bir nefes almak ve yol almak hayatta…
Kuru bir teşekkürde anlamsız kalır bana öğrettikleri yanında… Ustam dedim adına affına – duldalanarak – siperine sığınarak…
Adını yazmıyorum ustamın, adını yazmak ayıp olur onun ustalığına… Sadece bir beyit ekliyorum yazının sonuna, anlayana…
Sevgide güneş gibi ol,
Dostlukta ve kardeşlikte akarsu gibi ol,
Tevazuda toprak gibi ol,
Öfkede ölü gibi ol,
Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol…
6 Yorum
Yazan:Enver Gülşen Tarih: Ara 20, 2008 | Reply
Eyvallah.
Yazan:KEMALİST Tarih: Ara 20, 2008 | Reply
Bu tür yazılar neden konuyor siteye? İslam karşıtı yaptığım en ufak yorum siliniyor hemen. Demokrasiniz buysa yerin dibine batsın. Mustafa Kemali, Kemalistleri, CHP yi eleştireceğinize biraz da aynaya bakın !!!
Yazan:Enver Gülşen Tarih: Ara 20, 2008 | Reply
bu tür yazılarda ne olduğunu ben size söyleyeyim.
bu tür yazılar insanın en bakir kalmış yerine dokunurlar, has sanatın yaptığı gibi. o yere dokunulduğunda insanın vicdanı tetiklenir ve insan olmaya başlar. bence asıl bu tür yazılardır en fazla yayımlanmayı hak edenler.
kemalist arkadaş,
bakın islam karşıtı yazmanın bile bir bilgi birikimi gerektirdiğini bilmelisiniz. sizin yazdıklarınız ilkokul öğrencisi seviyesinde. sadece ve sadece kin ve nefret içeriyor ve buna ezber bozmak diyorsunuz. cidden ya bizimle alay ediyorsunuz ya da ciddi olabilecek kadar körsünüz(gönül körü)
sizin gibi kaba materyalist,pozitivistlerin saf sanattan, edebiyatın proponganda olmayanından, ruha erişmek niyetinde olanından anlamasını beklemiyorum elbette.
siz en büyük kötülüğü kemalistlere yapıyorsunuz aslında. sizin yorumlarınızı burada görenler “ya şu kemalistlerde de ne akıl, ne vicdan ne de bilgi var” diyorlardır eminim. bu da en fazla dahil olduğunuz kesime zarar verir.
Yazan:elif dedim Tarih: Ara 20, 2008 | Reply
Sevgili Zühre Meryem Kaya
Cok samimi ve tertemiz duygularla yazilmis bir yazi. Az kelam, cok mana. Iste budur…
Elinize yureginize saglik.
Sevgi ve hurmetlerimle
Yazan:mehmet ali Tarih: Ara 20, 2008 | Reply
Cahit Zarifoğlu’nun öyküsünde bir kahraman:
-Ben bir eylem bekliyordum onlardan , onlarsa sadece sesleniyorlardı..
..Onlar kendilerini bilirler, sevgili dostlar.!!
Kervan bu, durur mu?
Buradaki çabaların boşa mı gideceğinisanıyor bazıları, öyle ise hüsrana uğramışlardandırlar..
Yazan:Yasemin Kargin Tarih: Ara 21, 2008 | Reply
İÇKİYİ O İÇMİŞ SİZ SARHOŞ OLMUŞSUNUZ
Mevlena Hazretleri’nin dergahındaki bir sohbet esnasında bir sarhoş çıkagelir.Dervişler onu inciterek dışarı çıkarmak isterler.Mevlana Hazretleri o sarhoşun hahikati aramak için dergaha sığınan bir insan olduğunu düşünerek onu incitenlere hitaben:
-”Şarabı o içmiş, adeta siz sarhoş olmuşsunuz!”buyurur.
Bu hikaye,mahlukata Halık’ın nazarıyla bakmanın müşahhas bir misalidir.Müslümanın vazifesi, günahkarı bataklığa sevk etmek değil,elinden tutarak nezih bir hayata dönmesini sağlamaktır.