İkna odaları kuran CHP’li Nur Serter ikna oldu
By Nurhayat Kizilkan on Oca 5, 2009 in Basın günlüğü, Kadın, Kemalizm, Laiklik, Modernleşme, Yobaz Laikler
CHP, İstanbul’da Sultanbeyli’den sonra, Tuzla’da da adayını açıkladı. CHP’nin Tuzla Belediye Başkan adayı, ANAP’tan CHP’ye geçen Cemil Ekşi oldu. Ekşi’nin adaylığının açıklandığı törende İstanbul Milletvekili Nur Serter, partiye yeni katılan türbanlı bir üyeye rozetini taktı. Prof.Dr. Nur Serter, İstanbul Üniversitesi’nin türbana karşı tavizsisz tavırıyla tanınan eski rektörü Kılıçdaroğlu’nun yardımcılığını yapmıştı. Serter o dönemde türban yasağının uygulanması konusunda sert önlemler alınmasında önemli rol oynamıştı. Prof. Serter, üniversitenin giriş kapısına kurdurduğu okula yeni kayıt yaptıran türbanlı kızların başlarını açmaları için ikna odaları kurmuştu. Daha sonra CHP’den milletvekili çekilen Serter’in, Baykal’ın yaptığı türban açılımına destek vermişti. Prof. Serter, Baykal’ı eleştirenlere şu yanıtı vermişti: Ben bu olayın CHP’nin laiklik çizgisinden bir sapma yarattığı görüşüne katılmıyorum. CHP bu olaydan önce olduğu gibi; her zaman laiklik ve Cumhuriyet kazanımlarına sahip çıkan bir parti olacaktır.
… Bu makale ilginizi çekitiyse…
Kadınlar… Günümüzün Don Kişotları
Suzan Başarslan’ın dediği gibi “kadına dair söylenmesi gereken ne kadar söz varsa erkeğin söylediği” bir dünya bu. Sadece söz mü? Yaşama hakkı bile. Bugün Çin’de ve Hindistan’da yüzbinlerce kız bebek daha doğmadan ultrason ile ana karnında görülüp yok ediliyor. Erkeklerin güç mücadelesinde kadınlar eziliyor. Cumartesi anası oluyor, cezaevlerinin önünde sıra bekleyen, şehit tabutlarının üzerinde ağlayan oluyor. Şampuan veya otomobil satarken bedenini kullandıran, arka planda, silik, soyunan, tüketen, “figüran”… Kadınlara özne olma hakkını vermeyen erkekler mi yoksa bu hakkı alamayan kadınlar mı? Kadınlıklarını kaybetmeden, erkekleşmeden var olabilecek mi birgün kadınlar? 96 sayfalık bu kitapta Kadın’a ait kavgaları ve Kadın’ın kimlik arayışını sorguluyoruz. Buradan indirebilirsiniz.
“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi. Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ? “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış: “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor : Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış
Kaynak: Vatan
4 Yorum
Yazan:suzannur Tarih: Oca 5, 2009 | Reply
Pragmatik bir hareket ve siyasetin doğası gereği doğru. Partinin yeni açılımı Anadolu geleneğinin kabulü(bakalım ne kadar kabul edebilecekler 🙂 Bu noktada Tuzla Belediye başkan adayı gerçekten bir taşla iki kuş, kim nasıl düşünmüşse aferin, tam siyasetçiymiş.)
Önemli olan şey, kısa vadede göle çalınan mayanın tutup tutmayacağı (yani yerel seçimlere yansıması) ve parti içindeki grupların hangisinin üstünlüğünü devam ettireceği. CHP düşük bir oy alırsa bu açılımdan vazgeçilebilir ve denedik olmadı, alın size eski CHP diyebilir; ya da biraz daha deneyelim ve bunu kabul ettirelim, vakte ihtiyacımız var denebilir(bu kısım bana zormuş gibi geliyor, bakalım).
Baykal, seçimlerden sonra kendisine çok yüklenilmezse açılıma devam eder; yüklenilirse pragmatik başka bir yolla eski hamaset edebiyatına son gaz devam eder. Bu kadar.
Nur Serter’in rozet takması ise sadece Baykal’ın kendisini diskalifiye etmemesi adına yaptığı bir hareket. Yarın da ikna odasına geçip aynı vazifesine devam edebilir yetki verilirse, tıpkı bugün rozet takma görevi verildiği gibi. Siyaseti öğreniyor 🙂
Yazan:Ali Duman Tarih: Oca 6, 2009 | Reply
Tek parti döneminden kalma imajı ve sol takiyyeciliği ayyuka çıkan CHP’nin başarılı olma şansı yoktur. Sandığa gömüleceğini anlayan Sn.Baykal’ın çarşaf açılımı, samimi bir açılım değildir. Henüz 4 ay önce türban yüzünden “şeriat geliyor” gümbürtüleri kopartan, hatta Gnkur.Bşk.nına atfen “söz ile uyarı dönemi bitti” beyanatları ile darbeyi çağrıştıran CHP Liderinin tamda bir seçim atmosferinde iken “denize düşen yılana sarılır” misali çarşafa sarılması tamamen taktiksel bir durumdur.
CHP’nin samimi olduğuna kanaat getirebilmemiz için öncelikle bu partinin verdiği rahatsızlıklardan dolayı bir özeleştirde bulunması gerekmektedir.
1992 yılında ikinci kez yeniden açılan CHP, Avrupa tarzı sosyaldemokrat parti olma yönünde çok önemli mesafeler alan SHP’nin önünü keserek parlemantoyu “SOL VE SOSYALDEMOKRAT TEMSİLDEN” yoksun bırakmış ve parlementer siyaseti tek kanadı eksik kuş misali felce uğratmıştır.
Tıpkı kuruluşundan 40 yıl sonra 1960’lı yıllarda “ORTANIN SOLUNDA” olduğunu deklere ederek, TİP’in önünü kestiği gibi, 1992’de de SHP nin önünü kesmek suretiyle SHP’nin güler yüzlü sosyaldemokrasi için yapmış olduğu ve geniş kitleler tarafından destek bulan parti çalışmalarını boşa çıkarmıştır. “Bu ülkeye komünizm lazımsa onu da biz getiririz” anlayışına sahip, bilinçli bir SOL TAKİYYE yapılmak suretiyle sol siyaset işlevsiz hale getirilmiş ve bu sol siyaset(sizlik) durumu CHP’nin asli görevi olmuştur.
Yeri gelmişken sahi, CHP kimin partisidir? kimler kumanda etmektedir ki, Lideri büyük bir kumar oynayarak Ergenekon avukatlığına soyunabilmiştir. Sn.Baykal’ı bu partiye lider yapmak ve liderliğini baki kılmak için “HİKMET ABİ”, “ALTAN ABİ” formülleri kim/kimler tarafından icat edilmiş ve dahi uygulamaya konulmuştur, bu formüller ne parti ile ne de parti tabanı ile ne de Türk halkıyla ilgili formuller değildir. Bu formülleri açıklayabilecek bir CHP’li varsa bilgi sahibi olmaktan çok memnun olacağım.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Oca 6, 2009 | Reply
Nur Serter,politik kariyeri(!)adına ikna olmuş olabilir.Ancak bizler nasıl ikna olacağız,bunca jakoben tutumdan sonra ikna olmamız mümkün mü?Ben,şahsen bu tür çıkışlara iyimser yaklaşmaya çalışmakla beraber ne yazık ki samimiyeti konusunda aynı iyimserliğe sahip olamıyorum.Zira bu bizim ilk karşılaştığımız bir siyasi tutum(daha doğrusu siyasal taktik)değil.Benzerlerini daha önce de gördük.Hatırlanırsa Tansu Çiller Başbakan olduğu dönemde İspanya’ya yaptığı bir geziden sonra “Bask modelini tartışalım”diye bir laf edivermişti,fakat ne hikmetse ertesi günü “sözlerim yanlış anlaşıldı”diye tekzip etmişti…Susurluk vakasının ortaya çıktığı 28 Şubat döneminde mafya çete reislerine atfen”devlet için kurşun atan da yiyen de şereflidir”gibi veciz(!) sözlerin sahibi de yine bu hanımefendi başbakanımızdı.
Mesut Yılmaz,”AB’nin yolu Diyarbakır’dan geçer”deyiverdi ama ne hikmetse arkası gelmedi.
Mehmet Ağar,bir dönem “ova siyaseti”tezini ortaya attı…Herhalde bu sözlerin yaklaşan seçimlerde prim getireceğini sanmıştı.Tabii ne sözlerinin devamını getirebildi ne de umduğu seçim başarısını yakalayabildi.
Bu örnekleri çoğaltmak mümkün elbet.En son Başbakan Erdoğan da “Kürt sorunu benim sorunum”diye umutlu mesajlar vermesinin üzerinden çok da uzun bir süre geçmeden”ya sey ya terket”e kadar vardırdırmıştı işi.
Yani bu tür çıkışlar bir anlamda klasik bir siyaset anlayışı haline gelmiş.Samimiyeti her zaman kuşkulu olmuştur.Tabii hepsini aynı değerlendirme içine almak da doğru olmaz.Eminim bir çok icraatını doğru bulmadığım Erdoğan(ve buna kısmen Mesut Yılmaz da dahil)yeterli zeminin olması durumunda bazı açılımları hayata geçirmeye kararlıydılar.Ne var ki asıl iktidarı ellerinde tutan otoriter güçlerin demokratik açılımlara geçit vermediği bir siyasal gerçeklikle karşı karşıyayız…Son sözü her zaman bu otoriter ve derin güçler veriyor.Taii bu sn.Erdoğan için haklı bir gerekçe sunmamakla beraber,ülkemizde siyasetin önünü tıkayan ve olumsuz bir psikolojiye dönüşen bir gerçeklik olarak önümüzde duruyor.
Ancak Nur Serter’in tutumu ve türban açılımına(!)dair aynı koşulların varlığından sözedilemez…İsteseler bu açılımları hayata uyarlama zemini pekâlâ var.Yani o kadar da büyük engeller yok zira asıl engel kendileri yani CHP dir.Fakat dediğim gibi bundan umutlu değilim ve bu çıkışın sadece CHP nin yaşadığı kan kaybının önlenmesi adına düşünülen bir taktik olduğu kanaatindeyim.Fakat yine de önyargılı olmamak adına bekleyelim ve görelim diyorum…umarım yanılan ben olurum.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Oca 7, 2009 | Reply
Bu arada istanbul ünv.eski rektörü Kemal Kılıçdaroğlu değil,Kemal Alemdaroğlu’dur.Hazretler birbirlerini pek de çağrıştırıyor olacaklar ki sn.Kızılkan’ın da dili sürçmüş:))
Düzeltilmesi gereken bir ayrıntı olduğunu düşünüyorum.