Ergenekon’un TV projesi:Kurtlar Vadisi(2002-2006)
By Rasim Ozan Kutahyali on Oca 16, 2009 in Beyin Yıkama, Ergenekon Nedir?, Hristiyanlık, Irkçılık, Militarizm, Milliyetçilik, Sinema, Televizyon, Terör, Türk faşizmi, Yahudilik
Ergenekon yapılanmasının cinayet,tehdit,taciz gibi işleri yürüten operasyonel tarafının deşifre edilmesi öncelikle önemli…Ergenekon soruşturması sürecinin başlamasıyla birlikte bu ülkede özellikle gayrimüslim yurttaşlarımız fiilen daha rahat ettiler,daha huzurlu uyumaya başladılar…Birkaç hafta önce LDT’nin düzenlediği,nerdeyse tüm Türkiye gayrimüslim cemaatlerinin başlıca mensuplarının da katıldığı bir toplantıdaydım.Farklı cemaatlerden gelen gayrimüslim isimlerin tamamı ortak bir dille, bu soruşturmanın başlaması ve derinleşmesiyle birlikte cemaatlerine yönelik taciz ve tehditlerin bıçakla kesilmiş gibi bir anda durduğunu özellikle vurguladılar…Dolayısıyla bu dava sürecinden çok memnunlardı…
Biliyoruz ki 2000’lerin başından itibaren gayrimüslimleri huzursuz etmeyi amaçlayan sistematik bir çaba içindeydi bu terör yapılanması.Tehdit amaçlı mektuplar ve telefonlar ile biteviye taciz saldırıları bu dönem gayrimüslimlerin hayatında rutin bir olguydu.Bu sürekli çabanın üstüne de toplu infial uyandıracak alçakça cinayetler işlendi.Rahip Santoro,Hrant Dink ve Malatya katliamları…
O sebeple gayrimüslim yurttaşlarımızın Ergenekon soruşturmasına kendine solcu diyen kimi Türkler gibi tuzukuru,konformist bir dille yaklaşması imkansız.Zekeriya Öz’ün bu cesur girişimine “Valla bilemeyiz,bu savcıya da,tutuklananlara da eşit mesafedeyiz” tipi eyyamcı yaklaşımlara ancak etnik Türk solcuları sahip olabilir.Her an öldürülme korkusuyla yaşayan gayrimüslimler haliyle “Bu soruşturma AKP ve/yada Amerikan operasyonu olabilir” gibi saçmasapan şeyleri düşün(e)mezler…Kürt halkı için de durum bundan farklı değil…
Öte yandan gayrimüslimlerin her an katledilme ihtimalinin olduğu atmosferin yaratılması için de bu derin yapılanma sistematik olarak çalıştı bu süreçte…Bir yandan bu ülkedeki müslüman çoğunluk Ermeniler ve Yahudiler aleyhine kışkırtıldı.Garip biçimde bu kışkırtma operasyonu laik kesim üzerinde daha da çok etkili oldu.ETÖ tarafından İslami kesimi AKP’den soğutmak amaçlı Ergun Poyraz’a yazdırtılan Yahudi-düşmanı kitaplar daha çok laik/Kemalist kesim tarafından okundu.Kemalist kesim özel olarak antisemitizm genel olarak gayrimüslim-düşmanlığı konusunda 2000’lerde adeta zirve yaptı…Gayrimüslim vakıf malları,ruhban okulu,misyonerlik ve Ermeni soykırımı gibi konularda İslami kesimi sollayan manyakça saplantıları ifade eden kesim daha çok laik,eğitimli,kentli sınıflar oldu…
Ergun Poyraz’a dair durum artık netleşti…Peki Ergenekon tarafından aktif destek verilen tek isim Poyraz mıydı? Son dönemin ırkçı Yahudi-düşmanlığını kışkırtan diğer kitaplarının yazarlarının durumu nedir?Dahası bu kitaplardan çok daha etkili olmuş aleni ırkçılık yapmış TV dizilerinin durumu nedir? Bunu bu süreçte göreceğiz…Fakat yapılanlara bakıldığında-organik bağ olsa da olmasa da-bu işlerin(kitaplar,TV dizileri) Ergenekon terör mantığını destekler nitelikte olduğunu net olarak görüyoruz…Ergenekon yapılanmasının bir hınç ve nefret ortamı oluşturmak,bir toplumsal kargaşa ve darbe ortamını yaratmak amaçlı projesini bu diziler,kitaplar ve bu işlerin arkasındaki isimler net olarak besledi,destekledi…
Şüphesiz bunların başlıcası 2002-2005 döneminde yayınlanan Kurtlar Vadisi TV dizisidir.Bu dizi projesi devamında 2006’da Kurtlar Vadisi Irak adıyla bir sinema filmi olarak da vizyona girdi…2002-5 arası bu TV dizisi tamamen ırkçı-faşist bir niteliğe sahipti.Ergenekon’un planladığı şekilde içte Yahudi ve Hristiyan düşmanlığını,dışta AB ve ABD düşmanlığını körükleyen bir diziydi…Bu dizi yer yer isim verecek derecede pervasızlaştı,hedef gösterdi…Hemen hemen her bölüm izleyenlerini kin ve düşmanlığa tahrik etti,alenen ırkçı nefret ve şiddet duygularını kışkırttı…Bu diziye yönelik o dönem “Çok kanlı sahneler var” tipi eleştiriler çok yöneltildi.Fakat dizinin esas zehri bu ırkçı nefret,kin ve düşmanlığı kışkırtan tarafındaydı…Dizinin sinema filmi versiyonu da aynı hastalıklara sahipti.O filmde ABD’nin Irak işgalinde yaptığı alçaklıklar vesile edilerek yapısal bir Yahudi-Hristiyan düşmanlığı yapılıyordu.Tüm Batılı karakterler iğrenç olarak resmediliyor,Kürtler onların işbirlikçisi olarak gösteriliyordu.Bir tek Polat Alemdar’ın emrinde olan sadık ve itaatkar Kürt karakter iyiydi…Kürtler,Türk egemenlerin emirlerine uyan sadık ve itaatkar kullar oldukça meşru olabilirlerdi bu mantığa göre…
İşte tam anlamıyla Ergenekon terör örgütünün mantığı bu…Ergenekon’un Kürtlere layık gördüğü rol bu…Ermeniler ve Yahudiler ise bu kapsamda bile değil.Bu topraklardaki son gayrimüslim de çekip gitmeden rahat etmeyecek bir ahlaksız zihniyet bu…
Şimdilerde tamamen Ergenekon-karşıtı bir pozisyonda gözüken Kurtlar Vadisi ve bu mesele etrafındaki ilişkilere haftaya değinmeye devam edeceğim…
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.
4 Yorum
Yazan:ender güçlü Tarih: Oca 17, 2009 | Reply
Bir sonraki yazınızda da, Şaşmaz ailesinin bölüm başına aldıkları 700 bin tl civarı parayı, masraflar düştükten sonra örgüte verdiğini iddia ederseniz onada inanırız!Ha unutmadan dizinin yayınlandığı kanalla ücrette anlaşamaası nedeniyle yeni taliplerininde ATV,ve TRT olduğu basına yansıdı. Allahım daha neler olacak acaba vergilerimizden pay alan trt dizi üzerinden örgüte destek mi verecek?Şurasıda ilginç;O filmde ABD’nin Irak işgalinde yaptığı alçaklıklar vesile edilerek yapısal bir Yahudi-Hristiyan düşmanlığı yapılıyordu.Demişsiniz. Ortadoğu ve Yakın Asyadaki marifetleri böyle bir tepkinin yükselmesi için diziye gerek bırakmıyor.Bu bağlamda yapımcıların Yahudi-Hristiyan İşbirliğinin nakdi meyvelerini toplamaktan başka bir gayretleri olduğunu düşünmüyorum.
Yazan:Ali Duman Tarih: Şub 15, 2009 | Reply
İzlemediğim için gündemi nasıl işlediğini bilemeyeceğim, ancak merak ettiğim husus şudur ki;
işleyebilecek yüreği varsa;
1. 1994 yılında bankacılık kanunun anayasa mahkemesince iptal edilmesini,
2. İptal edilenin yerine bir kanun yapılmayarak 5 yıl boyunca bankacılık ve finans dünyasının KANUNSUZ bırakılmasını,
3. Banka hortumlanmasına uygun ortamın yaratılması için, uyumsuz hükümetin 28 Şubat ile postalanarak, yerine uyumlu hükümetin getirilmesini,
4. Türkiye üzerinden Citibank’a milyar dolarlar kazandıran bu nedenle önce Citibank ceo’su akabinde İsrail Merkez Bankası Başkanı yapılan o günkü IMF 2.Başkanı Mr.Anderson’un Türkiye’yi krize sokacak stand-by antlaşmasının mimarı olarak, içerdeki hainlerle ortak senaryoda görev alışını,
5. Bu organizasyonlar sonucu 21 bankanın batırılarak 100 milyar doların hortumlandığı Türkiye’nin soygun ve hortumda en “kara dönemini” gerçekçi bir şekilde işlesin de görelim bakalım, zülfü yare dokunmadan, hatta bir yerlere yaranılarak, muhalif olmak yerine, böyle yağdanlığı herkes yapabilir. (hele bir de işin içinde cep doldurma hadisesi varsa)
Yazan:Rasim Ozan YANLISI Tarih: Şub 17, 2009 | Reply
Dizideki birçok olay Türkiyede ergenekonun işlediği suçların TV’ye taşınmış şekli.Hem ERgenekon tutuklusunun kendisi demedimi ”Dizinin Senaryosu gerçek hayatla örtüşüyor”
Kurtlar Vadisinin bizim ağzımıza doladığı çok güzel bir Cümle var.”HİÇ BİRŞEY TESADÜF DEĞİLDİR”Gerçek hayatla örtüşmesi nedir peki??
Çok doğru bir yazı razim ozan’ı tebrik eder ve işini hep böyle yapmasını temenni ediyorum.
Yazan:alper Tarih: Mar 7, 2009 | Reply
Sayın Ender Güçlü.”Ortadoğu ve Yakın Asyadaki marifetleri böyle bir tepkinin yükselmesi için diziye gerek bırakmıyor” demişsiniz. Madem gerek yoktu, sizce neden bu dizi 6 yıl boyunca yayınlandı? Sanat amacı mı güdüldü sizce? Medyanın ve özellikle televizyonun, toplum mühendisleri tarafından, fikirlerini ve uygulamalarını meşrulaştırmak için en sık başvurduğu araç olduğunu bizler biliyoruz. Yaratılmış olan korku ve paranoya toplumunda, bu dizi ve benzeri medyatik uygulamaların bu terör organizasyonu tarafından kullanıldığı iddiasını da bir paranoya olarak görebilirsiniz. Durumun paranoyalar içinde bir paranoya olmadığı gerçeğini sadece Ergenekon davası kanıtlayabilir. Hayattan örnekleyecek olursak, ”dört tarafımız düşmanlarla çevrili” ya da ”türk’ün türk’ten başka dostu yoktur” gibi hayali dayatmalar ırkçı ifadelerdir ve paranoyadır. Ancak mesela Ergenekon örgütünün var olduğu iddiası bir paranoya değil, bir vakıadır. Yoksa sizce öyle değil mi?