RSS Feed for This Post

Kriz ortamında Liberal Fikirlerin ne kadar değeri var?

3H Hareketi’nden Duyuru

Atilla Yayla, Eylül 2008’de mortgage krizi patlak verdiğinden beri, Zaman Gazetesi’nde düzenli olarak krizin kapitalizmin değil devlet müdahalelerin bir krizi olduğunu iddia etti ve herkesin aksine, çözüm için devleti değil piyasayı gösterdi.
Şimdi merak edenlere, kapalı masa toplantısı şeklinde olacak bu organizasyonla,bu düşüncelerini daha da geniş bir şekilde anlatacak.


Yıllardır piyasanın sözcülüğünü yapmış DAVOS bile devletçiliğe sığınmışken, serbest piyasada ısrar etmenin bir önemi var mı?
Liberaller yenilgiyi kabul etmiyor mu?
Sosyalizm nihayet kazandı mı?
Kapitalizm al aşağı mı edildi?
İşte tüm bu soruların cevaplarının yanında sizin de sorularınızla renk katacağınızı düşündüğümüz bu etkinliğin, oldukça keyifli, interaktif ve demokratik bir ortamda olacağının garantisini şimdiden veriyoruz.
Program:
19.00 – Açılış

19.00-19.30 – Kriz nasıl patlak verdi? (3H sunumu)
19.30-21.00 – Finansal Kriz ortamında Liberal Fikirlerin ne kadar değeri var? (Atilla Yayla)

 Detaylı bilgi için mail veya sms atabilir; ya da telefondan arayabilirsiniz
Iletisim:      3hiletisim@gmail.com  
                    05355626521

Trackback URL

  1. 10 Yorum

  2. Yazan:Hasan Tarih: Şub 4, 2009 | Reply

    Bir siyasi ideaoloji olan liberalizm ile iktisadi bir olgu olan Kapitalizmi birbirinden ayırmak gerekiyor. Rastlantısal biçimde oluşan, hiçbir insani değeri ön planda tutmadan kısa vadeli kar hesaplarıyla kendi kuyusunu kazan bir kapitalizm tabii ki liberalizm olamaz..

  3. Yazan:Murat Gümüş Tarih: Şub 5, 2009 | Reply

    Türk Milleti nedense hep bıçak kemiğe dayanınca kendine geliyor.

    Kapitalizmin küresel ve yerel ölçekli müflisleri, Davos’ta bir araya geldiler. Kara kara düşünüyorlar. Elleri bomboş… Ajandalarında çözüm yok; kara mizahtan başka bir şey yok!
    Başbakan R. T. Erdoğan da soluğu Davos’ta aldı.

    Benim yorumum “Seçim öncesi içerdeki uyuyan halka bir show yaptı. tabi aç, sefil, borçdan kıvranan, bankalardan para dilenen, zengininden fakirine, her kes bir güzel yuttu…”

    IMF, AKP hükümetinden alacağı “ek tavizler”in listesini Erdoğan’a verdi. Erdoğan, taviz listesini cebine koyarak Davos’a koştu.
    Ankara’daki pazarlıklarda yapılan konuşmalar dışarıya aksediyor. IMF’ye Davos’ta verilecek ek tavizlerin sesi, milletin sırtında yeni yeni bozalar pişerken ancak ortaya çıkacak! Böylece AKP hükümeti de seçim öncesi vatandaşa hissettirmeden IMF’yi memnun etmiş olacak!
    Dünya Ekonomik Forumu toplantılarının mimarı Prof. Dr. Klaus Schwab, “Davos’un 39 yıllık tarihindeki en kritik toplantıyı yapacağız. Bu yıl Davos, yeni bir dönemin başlangıcına tanıklık edecek. Kurumlar değişecek, sistemler değişecek, hatta hepimizin, kişisel olarak düşünme şeklimizi değiştirmemiz gerekecek. Bundan kaçış yok…” diyor.
    Adam daha ne desin…
    Anlayan için diyor ki Prof. Dr. Schwab, kapitalizm öldü, liberal kapitalizm çöktü; artık yeni bir sistem lazım…
    Liberal kapitalizm, aynen sosyalizm gibi baştan beri iflas etmişti. Ancak bugüne kadar ceremeyi hep fakir ve gelişmekte olan ülkeler çekiyordu… Şimdi ise küresel ve yerel ölçekli oburları ve sömürgecileri vuruyor, yutuyor. Telaş bundan!
    Alternatif var mı, çıkış yolu var mı?! Davos’ta yok… Atlantik ötesinde yok. Avrupa’da yok. Asya’da yok! Nerede var?! Anadolu’da, Türkiye’de…
    BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş beyin, 6 tane uluslararası bilimsel kongreye konu olmuş, yüzlerce bilim adamı ve ekonomist tarafından baş tacı edilmiş Milli Ekonomi Modeli var, Sosyal Devlet-Milli Devlet tezi ve projeleri var.
    Dünya bu modele ve teze koşuyor… Bilim adamları yeni çağın ekonomi modeli ve Sosyal devlet tezi bu diyor. ABD, Rusya, Almanya, Venezüella başta olmak üzere birçok dünya devleti, bu modelden alabildiği kadarını uygulamaya koyuyor. Vatikan devleti bile, İtalya hükümetine acilen kadınlara “ev hanımı maaşı” bağlanmasını istiyor.
    Dünya’da Milli Ekonomi Modeli rüzgarı esiyor. Başbakan R. T. Erdoğan ise, gözünün önündekini görmüyor; kapitalist müflislerin peşine takılmış Davos’a gidiyor.
    Herkes gidiyor Mersin’e, Erdoğan gidiyor tersine…
    Türk milleti, işsiz, yoksul, aç-susuz… Topraklar metruk… Fabrikalar stoplanmış… Esnaf kepenkleri indirmiş… Vatanımız yabancılara satılmış… İşletmeler ecnebilere devredilmiş…
    Hesap açık; tablo tam bir iflas tablosu!
    AKP hükümeti, cari açık rekoru kırmış, işsizlik oranlarını patlatmış, borcu 700 milyar dolarlara fırlatmış.
    Ancak bu vaziyetin, küresel kriz ile alakası yok!
    Bu tablo, 7-8 yıldan beri Türkiye’nin iflas tablosudur.
    Küresel kriz ise daha 7-8 aydan beri konuşuluyor.
    Dolayısıyla bu noktayı çok iyi ayırt etmek gerekiyor.
    Türkiye’nin krizi, kendi krizidir; hükümet krizidir, ekonomide çaresizlik ve çözümsüzlük krizidir… Dışarıdan konma akıl ile devlet ve ekonomi idare etme krizidir.
    Türkiye’nin ekonomisinin çöküşünde küresel krizin etkisi, AKP’nin ithal ettiği akıl nispetindedir.
    Halbuki hem liberal kapitalizmin çöküşünün emarelerini dünyayı sarmalamasıyla başlayan küresel krizin ve hem de Türkiye’nin kendi ekonomik krizinin çaresi Prof. Dr. Baş’ın modelinde vardır.
    Prof. Dr. Baş’ın ekonomi modelindeki temel kurallarını hatırlayın… İhtiyaçlar sınırlı, kaynaklar sınırsızdır. İnsanın birim zamanda ürettiği şeyi, aynı birim zamanda tüketmesi mümkün değildir. Dünya ekonomisinin tıkandığı nokta, üretim değil, tüketimim darlığıdır. Para, emek ve üretimin hem karşılığı, hem de tahrik unsurdur. Faiz, ekonomileri batıran ve vatandaşın sırtına vergi ve zam yükünü bindiren maliyetli bir urdur; devletler, kredi adı altında faizli kağıtlarla borçlanarak iş görmek yerine, kendi kaynakları ve GSMH oranları ekseninde emisyonlarını genişleterek para ihtiyaçlarını karşılamalıdır. Üretim, sürekli büyüme, sosyal adalet ve istihdamın sağlanması için, devletin tüketimi desteklemesi, belli oranda genişleteceği emisyon ile devreye girmesi ve piyasalara müdahale etmesi kaçınılmazdır. Her insanın asgari şartlarda geçimini temin etmek devletin görevidir; bu sebeple her Türk vatandaşına 500 YTL vatandaşlık maaşı bağlanmalı, üretici kesime tüketim kabiliyeti bulunan müşteri tabanı oluşturulmalıdır. Vatandaşlık maaşının yanı sıra, ev hanımlarına ayrıca kamu işçisi statüsünde 500 YTL ev hanımı maaşı verilmelidir. Daha çok temel açılım var!
    Dünya Prof. Dr. Baş’ın modelini buluyor, alıyor, uyguluyor. Türkiye’deki aymazlar da trene bakar gibi bakıyor, Davos müflisler trenine atlıyor, küresel müflislerden akıl dileniyor!
    Türk milleti, Ankara’daki bu müflis ve aymazlara önümüzdeki seçimde şöyle bir demokrasi şamarı atarak, BTP’yi sandıktan iktidar gücüyle çıkartırsa, Türkiye kurtulur… Aksi halde herkesin anası ağlamaya devam eder, millet ve devlette ise yaşana gelen bağbozumu ve dağılma süreci daha da hızlanır.

    Çözüm Bursa da konuşulmaya devam ediyor.

    Uluslararası Bağımsız Ekonomi Modeli Birliği’mizce 8 Şubat 2009 Pazar günü saat 10:00′da başlayıp gün boyu sürecek olan Türkiye ve Dünyada Ekonomik Buhran ve Çıkış Yolları konulu sempozyuma teşriflerinizi diler, saygılarımızı sunarız.

    Dr. Harun KAYACI
    UBEMB Genel Sekreteri

    Tarih : 08.02.2009 PAZAR 10:00 – 18:00
    Yer : Bursa Ovaakça Belediyesi Uluslararası Kongre Sarayı
    Adres : Ovaakça / Bursa

    Düzenleyen : Uluslararası Bağımsız Ekonomi Modeli Birliği

    SEMPOZYUM PROGRAMI
    =====================

    AÇILIŞ KONUŞMASI : Dr. Fuat ŞENGÜL

    UBEMB FAALİYETLERİ : Dr. Harun KAYACI
    I. OTURUM
    ==========
    EKONOMİK ÇÖKÜŞÜN ARKA PLAN ANALİZİ

    Oturum Başkanı / Coordinator
    Dr. Abdullah TERZİ

    Prof. Dr. Cahit BABUNA : İstanbul Üniversitesi

    Muharrem BAYRAKTAR : Araştırmacı Yazar

    Ahmet ERİMHAN : Hukukçu Yazar

    Prof. Dr. İbrahim ARSLANOĞLU : Gazi Üniversitesi

    Orhan DEDE : Gazeteci Yazar

    Mustafa Hilmi YILDIRIM : Ekonomist Yazar

    Dr. Ali Bestami KEPEKÇİ : Araştırmacı Yazar

    Emre POLAT : Araştırmacı Yazar

    Ali DEĞİRMENCİ : Araştırmacı Yazar

    Dr. Harun KAYACI : Öğretim Üyesi

    II. OTURUM==========
    ÇÖKERTİLEN TÜRK EKONOMİSİ

    Oturum Başkanı / Coordinator
    Dr. Ahmet Hamdi KEPEKÇİ

    Prof. Dr. Mehmet PALAMUT : Uludağ Üniversitesi

    Prof. Dr. Ata SELÇUK : Fırat Üniversitesi

    Dr. Selim KOTİL : Ekonomist

    Tarık ÇANAK : Ekonomist

    Mehmet Emin KOÇ : Araştırmacı Yazar

    İbrahim BERK : Hukukçu Yazar

    Rıdvan MURAT : Ekonomist İşadamı

    Murat ÇABAS : Gazeteci Yazar

    Zeki GARAÇOĞLU : İşadamı

    III. OTURUM
    ===========
    GLOBAL KRİZE RAĞMEN TÜRKİYE EKONOMİSİ NASIL AYAĞA KALKAR?

    Oturum Başkanı / Coordinator
    Ali GEDİK

    Prof. Dr. Fehim ÜÇIŞIK : Marmara Üniversitesi

    Dr. İlhan GÜLTEKİN : Dış Politika Uzmanı

    Prof. Dr. Ünal EMİROĞLU : Marmara Üniversitesi

    Prof. Dr. Hidayet SARI : İstanbul Üniversitesi

    Prof. Dr. Ömer SARAÇOĞLU : İstanbul Üniversitesi

    Prof. Dr. Metin TULGAR : Nöroteknoloji Merkezi Başkanı

    Recep BAHAR : Araştırmacı Yazar

    Prof. Dr. Ömer EYERCİOĞLU : Gaziantep Üniversitesi

    18:00 Kapanış Konuşması

    Prof. Dr. Haydar BAŞ
    UBEMB Genel Başkanı

    INTERNATIONAL INDEPENDENT
    ECONOMY MODEL ASSOCIATION
    ULUSLARARASI BAĞIMSIZ EKONOMİ MODELİ BİRLİĞİ
    http://www.ubemb.org

    Bir şey daha söylemek istiyorum,
    bu sese kulak vermeyen ulusal medya sizin ödediğiniz vergilerden ulufesini alıyor… nasıl mı, T.C. Bütçesi; 2008 toplanan vergiler 156 milyar TL,
    Ödenen Faiz Giderleri 54 milyar TL
    2008 Bankaların Net Karı 13 Milyar TL
    Beki Faize karşı bir görüşü Bankalar ister mi,
    Hayır. Bankalar bu görüşe tek bir kare yer verecek ekrana reklam vermem diyor.

    Yukarda Atlar tepişiyor, aşağıda Karıncalar eziliyor…

  4. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Şub 5, 2009 | Reply

    Murat gümüş herkese 500 tl dediğiniz şey yanlızca kağıt karşılayabileceği şeyle orantılı olduğu sürece değerli. Devlet herkese 1 trilyon verir aylık peki nie vermio çünkü bi işe yaramaz. Enfilasyon diye bir şey var o Hayrdar Baş a da gülüyorum dünya onun fikirlerinin peşindeymiş te italyada tartışılıomuşta bende çıkar lüks peşinde olmak yerine bırakalım piyasayı, sermayeyi, mülkiyeti herşeyi eşit bölüşelim şirinler gibi herkes mutlu olsun derim böyle ekonomi modeli oluşturur sonrada çevreme bi avuç adam toplarım ve derim ki bak benim böyle bi fikrim var dünya bu fikri uyguluo biz daha uyuyoz inanan çıkar.(Ne? Benim fikrim zaten bulunmuşmuydu hatta uygulandımı? Demeyin yaw.) Bırakın bunları krizden çıkmak mı istiyosunuz yıkın londrayı, newyorku, istanbulu yeniden yapın.

  5. Yazan:Alper Akalin Tarih: Şub 5, 2009 | Reply

    Serkan;

    Seni ne zamandır uzaktan takip ediyorum. Çok zeki yorumların; çok özgürlükçü bakış açın var.

    Bizim de 3h hareketi‘ni biliyormusun bilmiyorum ama Türkiye’nin tek liberal gençlik hareketinde aktif olmanı da bekleriz.

    Şimdi reklamlara girmesin; mailleselim istersen.

    3hiletisim@gmail.com

    Bekliyorum mutlaka..

  6. Yazan:Hasan Tarih: Şub 5, 2009 | Reply

    Haydar Baş’ın bir dönem herkese senyoraj hakkı vereceğini vaad etmişti. Senyoraj; yani para basma hakkı. Bunun yaratacağı enflasyondan haberi yok ve zaten kendine inanan kitlesi de bunun sonuçlarını inceleyebilecek kapasitede değil, neyse ki sayıları az olduğu için bir tehlike de değiller.

  7. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Şub 6, 2009 | Reply

    Tamam bi bakarım 3h a beğenirsem üye olurum. Ligedle beraber falan çalışıyodu heralde tam bilgim yok.

  8. Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Şub 6, 2009 | Reply

    Maillesmem mümkün değil gmail kullanırken hotmail bağlantısında bi sorun veriyo teknoloji konusunda pek iyide sayılmam. Çözemedim. Ama siteye girdim güzel. Aranızda görmek istiyosunuz o da tamam grur duydum. Ama üye olma gibi bi olaya rastlamadım site de yazarlar var. Pek anlamadım açıkcası. Yardımcı olabilirsen katılırım.

  9. Yazan:eg Tarih: Şub 6, 2009 | Reply

    “Bir siyasi ideaoloji olan liberalizm ile iktisadi bir olgu olan Kapitalizmi birbirinden ayırmak gerekiyor. ”

    hiç de böyle değildir. tam tersi siyasi bir ideoloji olarak liberalizm kapitalizmle göbek bağı olan bir ideolojidir. her ne kadar liberalizm içinde kimi akımlar bu kapitalist vahşiliği dengelemeye yönelik (rawls gibi) çabalar içinde oldularsa da amaçlar üç aşağı beş yukarı faydaya dayanan kapitalizm amaçlarıyla aynı amaçlardır. dolayısıyla yukarıdaki cümle bence son derece yanlış bir cümledir. belki liberterlik ile kapitalizmi ayrıştırmak gerek ama siyasi bir ideoloji olarak liberalizmle kapitalizm birbirinden ayrılabilecek şeyler dğeildir. çünkü aynı tür bir, insan, toplum ve ilişkiler ağı varsayımlarına dayanır. ama bu cümleler çoğunlukla liberaller tarafından arada bir dile getirilir. sanki liberalizm bir gayya kuyusudur ve içine ne atsan gider gibi. bu da liberalizmin adapte olma kabiliyeti diye yutturulur çoğunluk.

  10. Yazan:Murat Gümüş Tarih: Şub 7, 2009 | Reply

    Liberalizm den bahsetmişsiniz,
    Devlet Müdahalelerine karşı olan Vahşi Kapitalizm den başka bir şey değil,
    Türkiye de baş sabunucusu Besim Tibuk tan biliyorum…
    Zenginler, Bankalar, büyük Şirketler Başları sıkışınca neden Devletten yardım istiyorlar o zaman, FORD, GM, Devletleştirilen Bankalar… Devlet Bankaları Kurtarıyor, Kurtarmasın Batsın… AKP zengin şirketlere 0 faizle kredi vermeye başladı, vermesin,
    Ne yi savunduğunuz bile belli değil…
    Sürekli kendi kendine çelişen safsata dan öteye gidemiyorsunuz.

  11. Yazan:Murat Gümüş Tarih: Şub 8, 2009 | Reply

    Prof. Dr. Metin TULGAR / Nöroteknoloji Merkezi Başkanı:
    Her cümlesini hayranlıkla okuyorum
    “Sosyal Devlet/Milli Devlet” kitabının her cümlesini dikkatle ve hayranlıkla okuyorum. Aslen bir sosyal bilimci olan Sayın Prof. Dr. Haydar BAŞ tarafından matematiksel bir düşünce tarzıyla bu değerli kitabın kaleme alınması beni gerçekten şaşırttı.
    Açlık, işsizlik ve can güvenliğinin gündemde olduğu dünyamızda sadece Türkiye ve Türk milletinin değil, tüm ülkelerin ve ulusların sorunlarına samimiyetle çözüm önerileri sunan “Sosyal Devlet/Milli Devlet” modelinin bir Türk bilim insanınca geliştirilmesi, tarih boyunca barışın, hoşgörünün ve adaletin simgesi olmuş ecdadımızın misyonunun devam ettirilmesi noktasında ayrı bir öneme sahiptir.
    Bu tezin, Müslüman Türk dünyasının tezi olmasından onur duyuyorum. İnsan hakları, demokrasi ve özgürlük gibi kutsal kavramların bilinçli şekilde çarpıtıldığı günümüzün karmaşık ortamında umutsuzluk değil umut mesajlarıyla insanlığa mutlu gelecek müjdesi veren bu eserin her cümlesi dikkatle ve özümsenerek okunmalı kanaatindeyim.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin