Kürtçü, Alevici, Fethullahçı, Ermenici
By Rasim Ozan Kutahyali on Mar 31, 2009 in BBP, CHP, Ermeniler, Hristofobi, Irkçılık, Komplo Teorileri, Kürtler, Milliyetçilik, Psikolojik harp, Türk faşizmi, Türk Solu, Ulus-Devlet, Ulusalcılık
Hafta içi İstanbul’un köklü okullarından birine, Pertevniyal Lisesi’ne davetliydim. Lise öğrencileriyle harika bir sohbet toplantısı gerçekleştirdik… Aslında bundan birkaç hafta önce için sözleşmiştik. Fakat bazı hocalar benim gelmeme itiraz etmişler, okul yönetimine baskı yapmışlar. Anladığım kadarıyla o sebeple bu gecikme olmuş…
İtirazcı hocalardan birinin benle ilgili tanımlaması çok hoşuma gitti… Bu kişi direkt içini dökmüş ve bana dair “Bu yazar Kürtçü, Alevici, Fethullahçı, Ermenicidir,okulumuza gelmesin!” demiş… Bu dahiyane tanımlamaya bayıldım. Türkiye’de egemen devlet zihniyetini bu kadar net deşifre eden bir tanımlama olamazdı herhalde… Egemen devlet bakışının aydınları biraz daha sofistike olmak gerektiğini düşündükleri için böyle açık açık tekmili birden bilinçaltlarını yansıtan tanımlamalar yap(a)mıyorlar. Eyyam yapıp, lafı döndürüyorlar… Bu öğretmen bey bütün içtenliğiyle, dürüstçe bir tanımlama yapmış… Biliyorsunuz kâğıt üzerinde Jandarma kuvvetleri İçişleri Bakanlığı’na bağlıdır. Oysa bu ülkenin bir Jandarma başçavuşu bile bulunduğu ilçenin kaymakamını takmaz… Jandarma karşısında bu ülkenin her kaymakamı ancak Yalova kaymakamı hükmündedir… Geçtiğimiz aylarda bir Jandarma korgeneralinin bile içişleri bakanına muhtıra verebildiğini gazetemizin manşetinden okumuştunuz… Korgeneral, tehditvari bir üslupla bakana ayar veriyordu o resmî yazıda… AKP sultasından bahsedilen bir ortamdayız ya sürekli, acaba bu korgeneralle ilgili en ufak bir işlem yapabildi mi bu hükümet? Bir memur en üst amirine ayar verebiliyor, o hükümet buna boyun eğebiliyor, sonra da bu hükümetin yarattığı korku ortamından bahsedilebiliyor!! Bu son örnek hâlâ kimin kimden korktuğunu net bir şekilde gösteriyor aslında… Hâlâ Türkiye’nin çarpık devlet düzeni değişebilmiş değil…
Geçenlerde NTV’nin seçim otobüsünde de üç üniversiteli “çağdaş” genç bütün içtenlikleriyle bir askerî darbe talep ettiler… Birçok insan NTV’ye tepki gösterdi, direkt bu ifadeleri yayınladığı için… Ben öyle düşünmüyorum. Ben tam aksine o programı “gerçekleri açığa çıkaran” işlevinden ötürü kutluyorum… Benim de hemşerim olan “İnşallah Deniz Feneri’nden para aldıkları ortaya çıkar da AKP’yi de kapatırlar. Yeter artık, tek çare askeriyenin gelmesi, başka yol yok” diyen üniversite öğrencisi patolojik ve istisnai bir vaka değil maalesef… Bu konuşmaları işitince içinden “Helal olsun valla bu gence” diye geçiren çok sayıda gazeteci ve akademisyen var bu ülkede. Özel konuşmalarında bu üniversite öğrencilerinden bir farkları yok zaten… O öğrenciler gibi bodoslama konuşmuyorlarsa “siyaseten doğruluk” kriterinin bu topraklara birazcık da olsa uğramış olmasındandır… Gerçi kaos ortamı arttıkça bu kriter de kalmaz bizim ülkemizde, herkes bu öğrenciler gibi “dürüst” olmaya başlar…
Hurşit Tolon’un sistematik olarak internete düşen ses kayıtlarında da bu “dürüstlük”ü açıkça görmek mümkün… Türkiye’nin gerçek düzenini bilenler için hiç şaşırtıcı değil elbette bu sözler… Generalleri bir yana bırakalım askerin kendi dışındaki devlet birimlerine bakışı en aşağı kademelere kadar böyledir zaten…
Muasır medeniyet seviyesine ulaşmış bir ülkede bu anayasal had bilmezlik derhal cezalandırılırdı… Had bilmez memurun görevi o an bittiği gibi, ardından da hukuki süreç başlardı… Birileri “Biz böyle gördük, böyle yaptık, böyle yaşadık!” diye haykırabilir ama burası doğru düzgün bir devlet olacaksa bu işler böyle olacak! Anayasal haddini aşan memurlar derhal açığa alınacak! Başka bir devlet görevlisine “Bunu yapmazsan senin bacaklarını kırarım” diyenler, gazetecileri arayıp “Makatına süngü bağlarım, cepheleri gezdiririm” diyenler derhal yargılanacak! Bu ülkenin genç kuşakları artık böyle görecek ve böyle yaşayacak! Çağdaş uygarlık düzeyinde yaşayan ülkelerin yurttaşları böyle görüp, böyle yaşıyor çünkü!
Bu toplumun iradesiyle başa gelen hükümet de ancak bu kararlı adımları atabilirse gerçek anlamda iktidar olabilir… Bilinmeli ki seçimle gelen hükümetleri iktidar yapmama lobisinin temsilcileri Eylül 2009 için yeni planlar yapmaktadır… AKP, bu oyunu bozabilmelidir… Seçim sonrası AB sürecinde tam anlamıyla gaza basılmalıdır… Özellikle gayrımüslimler ve Aleviler konusunda bu hükümetten ezber bozan devrim niteliğinde icraatlar gelmelidir… Kürt meselesinde DTP ile aynı masaya oturmalıdır başbakan hemen seçimlerden sonra…
O öğretmen haklı aslında… Kürtçü, Alevici, Fethullahçı, Ermenici tabiri çok isabetli… Kürtlerin, Alevilerin, Sünni-dindarların ve gayrımüslimlerin haklarına ve özgürlüklerine hiçbir ayrım yapmaksızın sonuna kadar sahip çıkabilmeli bu ülkenin her yurttaşı… Bu dört temel kesimin erdem ittifakını kurabilmesini sağlamalıyız artık bu ülkede… Egemen sistemin zenciyi zenciye kırdırtma taktiklerine gelmemeliyiz artık… AK Parti bu oyunu bozabilirse tarih yazar bozamazsa da tarih bu partiyi tasfiye eder… 2009 seçimleri son fırsattır…
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.
15 Yorum
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Mar 31, 2009 | Reply
Korkuların başka yerde aranma psikolojisini ilkin paranoya sanırdım ama bunun öyle olmadığını artık çok iyi biliyorum.Burası öyle bir memleket ki, derin güçler,Ergenekon türü silahlı örgütler,amirine hükmeden memurlar varken korkunun adresi hep başka yerlerde arandı,diktatörlük de.Bunca karanlık cinayet ve koplolara rağmen “irtica geliyor”,”AKP,dikta rejimi kuruyor”diye hep bir ağızdan koro tutturuldu.Üstelik de aydın,solcu ve liberal geçinenlerce yapıldı bu,hâlâ da aynı koroya devam ediliyor.
Ama maskeler artık bir bir düşüyor.Vatandaş artık bu ikiyüzlü zihniyete itibar etmiyor.Bu korkuların bilinçsiz bir paranoyadan çok bilinçli bir hedef saptırma olduğunu bilmeyen kalmadı.
Çünkü biliyoruz ki çağdaşlık,kadın hakları,ilericilik adına CHP’nin borazanlığı yapılıyor.Bu söylemlerle mangalda kül bırakmayanların konu ETÖ olunca üç maymunları oynamaları bir tesedüf değil…Antiemperyaliz,Neoliberalizm teraneleriyle kendilerinden geçerken,memleketi kana bulayan katillere sempati duyulması da tesadüf değil.Zira CHP kuyrukçuluğu ve fanatik milliyetçilikle doğrudan söyleyemediklerini solculuk kılıfı altında yapıyorlar…Zannediyorlar ki o sahte söylemleri kendilerini ele vermeyecek.Oysa asıl niyetlerini gizledikçe gerçek yüzleri ortaya çıkıyor,yaldızları dökülüyor.
Bütün bu hokkabazlıkların,şaklabanlıkların altında yatan tek bir şey var:asıl dertleri AKP!Kuyruk acıları var çünkü.Hazmedemiyorlar,Kabullenemiyorler,sindiremiyorlar.
İyi de CHP başarısızsa AKP’nin ne suçu var.AKP,başarısızlıkları ve kötü icraatlarıyla yeterince açık verdi.İşte Kürt sorunuyla ilgili politikası…İşte yeni Anayasa,Alevi açılımı,AB politikası,301…Kriz,yoksulluk,işsizlik…Peki bunların hangisinde AKP’nin başarılı olduğu söylenebilir?Ve bütün bunlara rağmen CHP’nin aldığı oy ortada.Bundan iyi fırsat mı olurdu?Yok kardeşim!Bitmiş,tükenmiş artık.
Yani bu,solculuk kılıfı altında CHP ve saz arkadaşlarının amigoluğuna ısrar eden fanatik kuyrukçuların acı gerçekleriyle yüzleşmelerinin zamanı çoktan geçti.Bu mantaliteyle bir yere varılamayacağını daha ne zaman anlayacaklar?
Alternatif böyle bulunmaz!Toplumsal muhalefet bu değil.Baskı ve zülme böyle karşı çıkılmaz.
Kısacası kafalar kuma gömülerek,gerçekler görmezden gelinerek ve CHP şakşakçılığı yapıp AKP’yi düşman görerek aydın olunmaz.Solcu ve demokrat hiç olunmaz.Olsa olsa koca bir ayıp ve sahtekarlık olur…gayriahlaki ve ikiyüzlülük kokar.Hepsi o kadar.
Bu garebet duruşu çağdaşlık,ilericilik ve devrimcilik diye pazarlayanlara önemle duyurulur.
Yazan:sevim Tarih: Mar 31, 2009 | Reply
bunların hepsi birden nasıl olunuyor?anlayan beri gelsin.hadi ermeniciyi,kürtçüyü biraz anladık da.birileri bu iki sözcüğü yan yana getirerek beyinlerimizi uyuşturduğu için hadi nispeten bağdaşır yanı var diyelim.ne de olsa bu iki unsur birleşip bizi bölecekler.öğretmen efendi de vatanseverlik duygusuyla yazardan uzak durulmasını daha selametli bulmuş.peki,hem aleveci hem fetulahçı birden nasıl olunuyor,buna ne demeli?değerli öğretmenimiz,bu topraklarda alevicilerle fetulahçıların beraber örgüt kuramayacağanı da mı akıl edememiş.vah ki ne vah!ne günlere kaldık,allah akıl fikir versin ne diyelim.
Yazan:Bilgehan Gazi Tarih: Nis 1, 2009 | Reply
Sayın Yazar Senin Fikrinin Kalitesi Nedir Çok belli olmuyor Lakin,Üslubun Küstahça , Buradan Fethullahçı olmadığın anlaşılıyor,Konuşmalarında saygıdan ve sevgiden eser yok, Buradan Türk ve Alevi olmadığın anlaşılıyor geriye kalanlar senin kimliğinsede açıkça söyle bundan ezilik hissetme Eğer kürtsen kardeşimsin , çerkezsen kardeşimsin, Zazaysan yada arapsan yine kardeşimsin Kripto isen …….. içindeki kini heryere saldırarak kusuyorsan sen aslında yazar değil tetikçisin ozaman Allah Seni ıslah etsin.
Yazan:Anadolu Tarih: Nis 1, 2009 | Reply
Aslında sorunu yazının içinde tanımlamışsın. Temel sorun çağdaş uygarlık düzeyine ulaşamamamız. Gerçektende çağdaş uygarlık düzeyine ulaşsaydık dediklerin olurdu. Ama öte yandan çağdaş uygarlık seviyesine ulaşmış olsaydık kurumlar böylesine birbiriyle çatışmaz, siyasi partiler rejimle ve yönetim biçimi ile uğraşmaz, bir kısım cumhuriyetin temel nitelikleri ile uğraşmaz, toprak bütünlüğü ile ilgili hiçbir kesimde kaygı oluşmazdı vb.gibi. Kısacası karnımıızı doyurmayan ama şu an tartıştığımız tüm siyasi sıkıntılar gibi. Bunların hiçbiri olmayınca, en azından kimsenin aklında böyle bir tehlike kalmayınca yukardaki yazdıkların zaten yaşanmazdı. Yumurta mı tavuk tavuk mu yumurtadan çıkar hikayesi. Benim yazdıklarım gerçekleşse senin yazdıklarını sağlayacak hiçbir ortam oluşmamış olurdu. Demekki bu vizyon halen ulaşmamız gereken uzun bir yolculuk. Hatta ulaşmakta yeterli değil aşmamız gerekiyor. Sana ve senin gibilere rağmen bu yolculuğu bu ülkenin sürdüreceğine inanıyorum.
Yazan:taner Tarih: Nis 3, 2009 | Reply
Ozan bey’in fikir dünyası çok kaygan zemin üzerine otuduğundan bugün “AK Parti bu oyunu bozabilirse tarih yazar bozamazsa da tarih bu partiyi tasfiye eder… 2009 seçimleri son fırsattır…” diyebilmektedir.
Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Nis 3, 2009 | Reply
Vaybe.. Kütahyali neymişsin sen 🙂 önemli olan yamuk Kemalist olma.
Yazan:Faruk Saim Akhan Tarih: Nis 4, 2009 | Reply
Yazarın uslübundaki gereksiz “kızgınlık” fikirlerinden ziyade uslübunun tartışılmasına, fikirlerin arka planda kalmasına neden oluyor.
Oysa ben yazarın ilk yazılarını okuduğumda “evet, artık Türkiye’de birileri bunları dillendirmeli, zamanı gelmişti” demiştim.
Umarım bu hatası yazarın henüz tecrübesizliğinden kaynaklanıyordur ve kısa zamanda usturuplu yazmaya başlayacaktır.
Yazan:mesud sodyan Tarih: Nis 16, 2009 | Reply
Sayın Rasim Ozan’ı birkaç haftadır Haber Türkte’ki kim haklı programında tanımaya başladım, açıkcası yazılarının hepsini okumadım ama genel tavrına bakınca kendini belli ediyor. Bizim gibi liberal demokrat (ben de eski enç yunuslardanım) insanların anarşist düşünceleri tabi ki toplumlara korkutucu gelecektir, açık fikirli ve geniş düşünmek cesaret ister ve herkes bu cesareti doğal olarak gösteremez. Bu sadece Türkiye’ye has birşey değil tabiki, insana has birşey, açık denizde yüzmek gibi açık düşünmek de cesaret ister. Tarihte örnekleri çoktur böyle insanların. ve tarih böyle insanları haklı çıkarmıştır. Haklısınız korkmakta çünki özgür iradeye ve düşünceye sahip değilsiniz. Bugün birçok insan kendi düşünmekten çok düşüncesini, derneklere, cemaatlere, partilere ve örgütlere emanet etmiş durumda. oysa bunlar sizden birer karınca olmanızı isterler, düşünmenizi, fikirlere sahip olmanızı istemezler, çünki sizin yerinize birileri düşünmektedir.
Yazan:Aga Can Tarih: May 9, 2009 | Reply
Dün akşam STV yi seyrediyordum konu tabiki yine ergenekon tamam darbe karşıtlığını anlarım ama hani derler ya dinime söven müslüman olsa ? STV nin programına BBP genel başkan yardımcısı diye mahkemeden tescilli bir katil göya ergenokon karşıtlığı yapıyor.Bu bir iddia değil bizzat CHP istanbul milletvekilini öldürmekten müebbet ceza almış,aflarla çıkmış OSMAN TÜFEKÇİ nin ta kendisidir.BBP nin her pisliğin altından çıkması boşuna değilmiş! Bu katil yargı tarafından tescillidir.lütfen araştırın
Yazan:Serkan Çekiç Tarih: May 9, 2009 | Reply
Bunun zıttıda kemalist, faşist, ırkçı, statükocudur. Rasim ozan kütahyalıyıda tebrik etmek lazım bu ne şiddet bu celal. Böyle çöüzm gelceğni hayal etmek sadece saçmalamak olur. Çözüm diyalog ama bu siteye sol ve sosyal demokrattan yazılar bile yazılmaz olmuş artık hepten. Böyle böyle daha çok şiddet daha çok bölünme. Çatışamalar tabi olcak zaten medeniyet çatışmalar üzerine kurulur demokrasi herkesin süper anlaştığı ortam değildir tam tersidir. Ama öfkeyle, şiddetle vururuz kırarızla açığa alırızla değil açığa alınca nolcak adam senden mi olcak daha kötüsü adam sana dahada düşman olcak bu dahamı iyi. Mühim olan diyalog sabbahlara kadar tartışalım ama sınırları aşmadan. Bi de gitcem sol sitelerinden falan adam çağırcam artık bu nedir blader(bi ton sosyalist site var zaten).
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 10, 2009 | Reply
Serkan bey,siz de bir karar verin;uslu uslu mu tartışalım,yoksa çatışarak mı medeniyete/demokrasiye ulaşalım:))
Şaka bir yana elbette her şey tadında güzel.Tartışmanın da bir ölçüsü mutlaka olmalı.Ama bence siz de biraz abartıyorsunuz.Asalım,keselim,kıralım gibilerinden imalara ben şahsen rastlamadım.
Ha,bir fikir çatışması yok değil.Dediğiniz gibi keşke tartışmalar kişiselleşmeden eleştiri boyutuyla sınırlı kalabilse…ne bileyim tartışılırken kamplara bölüneceğine tartışma yapıcı durumlara vesile olabilse.
Ancak,beğensek de beğenmesek de bu tür şeyler tartışmanın doğasında var.İster istemez bazı tatsız durumlar yaşanabiliyor.
Ben bunu biraz da yeni tanıştığımız internet ortamına bağlıyorum.Malumunuz,internet üzerinden fikir platformlarının yaygınlaşması çok çok bir beş-altı yıl öncesine dayanır.Dolayısıyla uzun yıllar siyasetin dışına itilen kitleler bu ortamla beraber politik konulara ilgi duymaya başladılar.Tabii hızlı bir geçiş oldu.Bir nevi gecikmiş açlıklar sökün etmeye başladı.İnsanlar günlük yaşamın bunalımını bu yolla deşarj edecek duruma geldi.
Yine de tüm eksiklerine rağmen bence olumlu bir durum bu.Bakın,sizinle ne güzel tartışıp sohbet ediyoruz.Düşünün yurdun dört bir yanından birbirini hiç tanımayan ve belki de yaşamları boyunca bir kez olsun yüzyüze gelemiyecek insanlar farklı konuları tartışıp fikir paylaşımında bulunabiliyor.
Solcu/sosyalist sitelerden tartışmacı transferi öneriniz de aslında hiç fena değil:))
Bendeniz,bu sitelerin enaz beş-on tanesine üyeyim.Oralarda da Das Kapital’den,Mao’nun Üç Dünya Teorisinden,Evrimsel Psikolojisinden,Tarihsel Materyalizmden geçilmiyor.Mazallah,oralardan üçümüz beşimiz bir araya gelip siteye(DD) bir teşrif etsek inanın site hepten birbirine girer:)))
Yazan:Serkan Çekiç Tarih: May 10, 2009 | Reply
Aziz bey aslında mesele şu bi insanla tartışırken karşıdakinin onurunu kırıcı hareketlerden mümkün olduğunca kaçınmak lazım her ne kadar farklı yöntemleri savunuyo olsakta aslında herkesin ortak gayesi daha mutlu, refah düzey i yüksek özgür bir toplum. Karşımızdakine faşist diyerek, fethullahçı, kürtçü yada statükocu diyerek olay daha da kötüye gider. Mesela bir çok liberal aydın silah gücünü siyasete alet ettiği tehtid unsuru olarak kullandığı için tam olarak ordunun ve onun etrafında birleşen topluluğun karşısında ancak kendimize şu soruyu sormalıyız aynı silah ve kaba kuvvet olanakları fethullahcılarda yada kürtçülerde olsa onlar farklı mı davranırdı? Mesele niyet. Bu yüzden eleştiriler yapılırken olabildiğince hakaretten ve kişiyi hedef alan sözlerden kaçınmak lazım savundukları şeyleri yapıcı bir şekilde eleştirmeye çalışmak lazım kısacası kendimize hakim olmamız lazım. Çatışmayı vurdulu kırdılı olarak kastetmedim zaten demokrasi olsun olmasın çatışma her zaman olur fakat amaç bunun diylog yoluyla, kin güdülmeden, ötekileştirmeden olması. Bütün solu, bütün kemalizmi, bütün sosyalizmi direk saçma diye çöpe atamazsınız antitezlerin değerini kavramak lazım. Avrupada endüstüri devrinde işçilerin refahının artması büyük oranda sosyalizme bağlıdır. Tartışmada bu tür şiddet ve öfke havası ister istemez olabilir ama bunu yapan insan bi yazar üstelik kendini hoşgörüyü, liberalizmi, diyaloğu savunan biri olarak görüyosa ortada bazı hatalar var demektir. Özellikle liberal kesim soğukkanlılığını korumalı ve tartışmalarda eleştirtiği topluluğun onurunu kırıcı söylem ve hareketlerden kaçınmalı. Transfer meseleside ciddi anlamda düşündüğüm bi konu yani kendi fikirlerinin doğru olduğunu savunan ve yürekten inanan bi ton insan var bunların korkusu çekincesi olacağnı düşünmüyorum. Site nasıl bu hale geldi onada bakmak lazım.
Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: May 10, 2009 | Reply
Serkan bey diyalog ve karşı/farkl fikirlere saygı konusunda tamamen sizden yanayım.Aslında buna saygı yerine katlanmak/tahammül etmek daha doğru olur,zira hiçkimse benimsemediği fikri pek sevmez ve elbette saygı da duymaz.Lakin,insanın benimsemediği fikirlere,intikam alır gibi dışlayıcı ve ötekileştirici bir tavırla karşlık vermesi yerine,makbul olanı fikre fikir ile karşılık vermesidir.Bu da pakala kişilik haklarına bir saldırıda bulunmadan,hakaret içeren ifadeler kullanmadan,karşımızdakini alaya alarak rencide etmeden de mümkündür.Ki böylesi özenli bir dil sadece üslup açısından değil tartışmanın verimliliği açısından da önemli bir kriterdir.
Sitenin yayın politikası,ilkeleri,kuralları ve düşünce formatı konusunda ise size katıldığımı söyleyemem.Bakın,bir önceki yorumlaşmamızda fikir dünyaları,düşünce çizgileri tamamen farklı düşünce platformlarından sözettik…Solcu/sosyalist siteler dedik örneğin.Adından da anlaşıldığı ve çağrıştırdıklarıyla adı “sol”dur.Dolayısıyla anılan sözkonusu sitelerin sol ve sosyalist düşünceyi savunması/benimsemesi kadar doğal bir şey olamaz.Tabii bu sadece bir örnek.Türkçe,Kürtçe,Arapça gibi farklı dillerden yayın yaparak benimsedikleri ideolojiyi savunan Kürt sitelerinden Kemalizmi,liberalizmi benimseyen sitelere,milliyetçi kesimlere hitap eden ülkücü sitelerden muhafazakar ve dini inancı esas alan sitelere kadar farklı ideolojilere gönül vermiş insan topluluklarının kendilerini ifade ettikleri sayısız tartışma ve düşünce formu var.Ayrıca feministleri,eşcinselleri,çevrecileri de unutmamak gerekir.
Bu çeşitlilik bana göre büyük bir zenginlik;çokseslilik ve renkliliktir.Kuşkusuz yukarıda hemfikir olduğumuz demokratik kurallar çerçevesinde olması ve kırıp dökücü olmaması kaydıyla…
Konumuza dönecek olursak,saydığım tüm bu farklı fikir,inanç,kimlik,yaşam tercihi vb. sahiplerinin kendi benimsedikleri dünya görüş ve felsefelerine uygun bir çizgi belirlemeleri gayet doğal ve anlaşılır bir durum olmalıdır.Takdir edersiniz ki feminislerden “neden muhafazakar düşünceleri yayınlamıyorsunuz” diye yakınamazsınız.Aynı şekilde Kemalist bir siteden elbette ulus devletlerin eleştrisini bekleyemezsiniz.Keza solculardan liberalizmi,burjuva demokrasisini savunmalarını ya da kapitalizme dair ılımlı görüşler de bekleyemezsiniz.
Dolayısla bu sitede çoksesliliği talep etmenizi gayet anlaşılır ve mantıklı bulmama karşın,”neden şunu şunu yazmıyosunuz”şeklindeki,siteyi bu anlamda yanlı ve taraflı olma yönündeki eleştirilerinizi çok da adil bulmuyorum.Adil bulmuyorum,çünkü,örneklerini vermeye çalıştığım tartışma geleneğimiz üç aşağı beş yukarı benzer bir seyir gösterirken,siteyi bu yönde eleştirmek bana çok da mantıklı gelmiyor.Ayrıca,gezindiğim diğer siteler arasında bana göre çokseslik anlamında sınıfı geçen ender sitelerden biri DD.Neden diyecek olursanız;
Birincisi bu güne kadar hiçbir yorumum sansüre takılmadı.Site yazarlarını eleştirdiğim en sert yorumlarım bile.Oysa üyesi olduğum bir kaç sosyalist forumda çok daha sıkı kurallar var.Sosyalizm eleştirisine tamamen sınırlama getirildiği bir siteye hali hazırda üyeyim ve makale formatında yazılarımla katıldığım bu sitede üslup son derece düzeyli olmasına karşın,maalesef bu sınırlar düşünce özgürlüğümü kısıtlamaktadır.Ki defalarca bu kısıtlamanın doğru olmadığını belirttiğim halde site yönetimi kendi belirlediği kuralları değiştirmedi.
İkincisi,DD’de her türlü konu tartışılabiliyor.Kadın hakları,çevre,politika,Kürt sorunu,azınlıklar,Ermeni meselesi vd.Yani belirli bir yayın çizgisi olmasına karşın zengin bir konu yelpazesi var.Hatta bir ara Atatürkçü yazarlara da bir köşe ayrıldı,bir iki makale de geldi.Sonra ne olduysa devamı gelmedi.Yani açıkçası sizin “site ne hale geldi,gittikçe batıyor”gibi kaygılarınızı doğrulayan ciddi bir sapmanın olduğunu düşünmüyorum.
Ama elbette dediğiniz gibi daha iyisini istemek hakkımız.Bu da sanırım biraz bizim elimizde,zira bizler yazar ve okur olarak karşılıklı olarak olumlu yönde bir dönüştürmeyi sağlayabiliriz.
Sevgi ve dostlukla…
Yazan:osman Tarih: May 2, 2010 | Reply
aga can kardeş yazıyı yorumlayacağına darbe karşıtı konuşma yapan bbp gnl bşk. yard. osman tüfekçiyi katillikle suçluyor…aslında irdelemesi gereken darbeler sonucu oluşturulan emir komuta zincirine bağlı mahkemelerde ceza alnların mazlumluğu ve mağdurluğudur… bunu hiç düşündümü…elbette bir şekilde yasalar sivil eller tarafından değiştirilerek darbelerin önü kesilecek hak edenler cezalarını tarafsız mahkemelerde bulacaklardır…yorumcu aga can o yılları hatırlarsa ergenekon tipi örgütlenmelerin bir gençliği nasıl mahvettiğini bilmesi lazım…binlerce insanın ölümü yüzbinlerce insanın tutuklanması onbinlerce insanın mahkümiyet alması ve yine yüzbinlerce insanın fişlenmesini bir düşünmeli bence…ve bu insanların en az % 95 inin genç olduğunu da unutmamalı….küresel haydutları ve yerli işbirlikçi ergenekoncuları ve onların eseri darbeleri savunsun mu yorumcunu kızdığı insan ya da insanlar…haksız yere işlemediği suçlardan dolayı darbe mahsulu mahkemelerden ne kadar kişinin ceza aldığını biliyormu ağa can isimli yorumcu…ister soldan ister sağdan farkedermi darbeci için ergenekoncu için ya da küresel emperyalist haydutlar için ve tüm oligarşik diktatörler için….
Yazan:zafer Tarih: May 4, 2010 | Reply
bu topraklar ortadoğu… avrupa değil… kuzey avrupa hiç değil… en fazla azıcık akdenizliyiz biz… sayın kütahyalı ve benzeri aydınlarımızın! söylemleri bana hep “fakir birine git tahvil ve bonoya yatırım yap” tavsiyesi gibi absürd şeyleri çağrıştırıyor… hep şalvar üstüne smokin geçirmeyi örnek gösterirdim ama çok zeki olmayan kişiler hemen “sen seçkinci misin?” gibi daha da absürd yaklaşımlarda bulundukları için artık öyle örnekler vermiyorum… alevici, fethullahçı, ermenici ve kürtçü gibi tanımlamaların bir de zıttı var… seçkinci askerci darbeci chp ci…
sayın kütahyalıya öyle derler, başkalarına böyle derler… bu tip zırvalıklarla uğraşan insanların yaşadığı yer de en fazla ortadoğu olabilir… gereksiz lüks taleplerde elbette bulunulabilir… çoğulcu demokrasici insancı hakçı gibi… bu cı ci cu lar hep cak cek lere döner… coğrafi olarak da, kafa yapısı olarak da ortadoğulu olduğumuz için biz en fazla şalvar üstüne smokin giyeriz…