Google’ı kapattırmanın Atatürkçülüğe ne yararı var?
By Konuk Yazar on Nis 13, 2009 in Kemalizm, Özgürlükler, Türk faşizmi
İki gün önce ADD sayesinde Türkiye’yi sarsan ve Youtube vakası’ndan beter bir olay daha yaşadık. ADD YouTube gibi Google’ın da kapatılmasını istedi ve Ankara Cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda bulundu. Gerekçe de şu: Bir internet sitesinde Atatürk’e hakaret ediliyormuş ve bu sitenin kim tarafından açıldığını bulamamışlar, fakat sitenin üzerinde bulunduğu ücretsiz servis sağlayıcının sahibinin google olduğunu tespit etmişler.
Bilmeyenler için anlatayım. Büyük internet firmalarının ve bir çok internet servis sağlayıcının ücretsiz web sitesi hizmeti vardır. Mesela Yahoo’nunkinin adı Geocities’dir (gerçi benzer sebepten çok uzun bir süre önce kapatıldığı için artık Geocities’e Türkiye’den ulaşılamıyor), ya da Lycos’unkinin adı Angelfire’dır. Google’ın da var doğal olarak ve sözkonusu site de bunun üzerinde. Ücretsiz alan sağlanmış bir web sitesinde problem olursa o zaman şikayetçi kişi firmayla kontağa geçer ve şikayeti değerlendirilir. Başka türlüsü de olamaz, çünkü bu siteleri her gün yüz milyonlarca kişi ziyaret eder ve bunlardan milyonlarcası da oralarda ücretsiz web hizmetini kullanır. Bunları hiç kimse kontrol etmez ve edemez de zaten. Bunlara Türkiye’den girişi yasaklamanın da hiçbir anlamı yoktur, bizim yasaklamamızla o site yokolmuyor, site varlığını aynen devam ettiriyor, sadece biz (bu basit engelleri aşacak tünel programlarını ya da Proxyleri kullanmayı bilmeyenlerimiz) görmüyoruz, tıpkı kafasını kuma sokan devekuşunun artık göremediği avcıların yokolmaması gibi.
İşte o yüzden bu olay akla ziyan bir olaydır. Ve maalesef Türkiye’de bir grup insanın teknolojinin ne derece gerisinde gittiğini çok açıkça göstermektedir. Bu kesimin politize ve aktivist Atatürkçüler arasından çıkması elbette bütün Atatürkçülere genellenemez, ama gene de bunun Türkiye açısından trajedik bir talihsizlik olduğu kesin. Çünkü Atatürk adı bu ülkede bir çok akansuyu durduruyor ve Atatürk’çü olduğunu söyleyen birisinin ortaya böyle bir talep atması kaçınılmaz bir süreç başlatıyor. Kimse “daha az Atatürkçü” durumuna düşmek istemediği için bir “bile bile lades” yaşanıyor ve web sitesi ya da parti ya da o an gündemde olan şey her neyse o kapatılıyor.
Bu kesinlikle ilginç bir psikoloji: Aslında ortalama zekaya sahip bir insan bile böyle bir durumda Google’ın ya da Youtube’un ya da Geocities’in kapatılmasını anlamlı veya normal bulmaz. Fakat Türkiye’de Atatürkçülük kelimesi o kadar istismar ediliyor ki saçma olan kararı verip siteyi kapatmak çok daha kolay, çünkü o saçma kararın verilmesinin mukadder olduğu, bunun bir kör nokta olduğu hepimize çocukluğumuzdan beri anlatılıp durmuş ve sonuçta saçma bir kapatma kararının verilmesi “beklenen durum” haline gelmiş. Kapatma kararı verilmediğinde ne olacağını kimse bilmiyor, ama kapatma kararı verilirse o yargıcı kimse suçlamayacak, buna kendisi de, biz de eminiz ve yalnızca sistemin sakatlığından bahsedilecek. Yok eğer sürpriz biçimde normal ve mantıklı olan kararı tercih eder, google’ı açık tutarsa o zaman onun şahsını yeterince Atatürkçü olmamakla eleştirecek birkaç fanatik mutlaka çıkacaktır. Yazık ki bir modernleşme projesi olan Atatürkçülüğü temsil eden insanlar toplumun kullandığı teknolojiyi ve onun getirdiği yeni sosyal ilişki ve iletişim tarzlarını anlamaktan son derece aciz durumda.
Burada tabii gene Atatürkçülüğün özel istismar edilebilir pozisyonundan ötürü büyük bir problem daha ortaya çıkıyor. Aynı aktivist politize Atatürkçüler Google konusunda bunu yaptıklarında herkes, kendine Atatürkçü diyen başka kesimler dahil, onları eleştirecektir. “Bu kadar da olmaz ki” sözlerinden geçilmeyecektir. Ben de katılıyorum, Atatürkçülük bu ülkede ciddi bir oranda seyreden bir siyasi görüş, ve ADD bunların muhtemelen çoğunu temsil etmiyor. Ama o temsil edilmeyen çoğunluğun da ayrı bir temsilcisi yok maalesef. Peki şimdi o diğer Atatürkçüler, acaba en azından bu Google olayından sonra biraz olsun kimlerle aynı safta olduklarını daha iyi anlamışlar mıdır? Yani sözkonusu Atatürkçülerin toplumun ve dünyanın ne kadar gerisinde olduklarını anlayınca bu kişilerin söyleyegeldikleri diğer düşüncelerdeki arkaik yönler artık göze batmaya başlamış mıdır acaba?
Yani bu kişiler bugün Google’ı kapattırmaya çalıştıklarında “abarttınız siz de” diyebilen Atatürkçüler var, peki ama yarın gene benzer zihniyetteki birileri çıkıp Türk lirasının değiştirilebilir (convertable) bile olmadığı dönemlerden bahsederek “Atatürk döneminde bir lira şu kadar dolardı” dediğinde buna inanacak mıyız? Yoksa küreselleşmeyi ve piyasa mekanizmasını anlayamamış birilerinin saçmalıkları diyebilecek miyiz? Aynı zihniyet çıkıp “Türkiye’nin kurtuluşu demiryolundadır” dediğinde ona otomobilin trenden daha etkin taşımacılık yapabildiğini söyleyebilecek miyiz? “Atatürk dış geziye çıkmamıştı, onurlu politika böyle yapılır, bugünküler de gitmesin, onlar ayağımıza gelsin.” dediğinde bunun altında yatan üçüncü dünyacı zihniyeti sezebilecek miyiz? “Şeker fabrikaları stratejiktir, özelleştirilirse güvenliğimiz tehlikeye girer” buyurduklarında ekonomiden anlamadıklarını… “Parmak hesabıyla bu iş olmaz, dağdaki çobanla profesörün oyu bir mi?” dediklerinde bunların iktidardan halk oyuyla düşmüş tek parti zihniyetinin intikamcı hıncıyla üretilmiş 60 sene öncesinden kalma sloganlar olduğunu… Ya da “Saltanatı geri getirmek istiyorlar” dediklerinde ortada sultan multan kalmadığı belliyken bunu nasıl olup da hayal edebildiklerini şimdi anladık mı? Çoğul konuşuyorum da kendi adıma zaten bir sorun yaşamıyordum, “Sen ve sen sivil toplum örgütü kurun; sen ve sen basını ele geçirin; sen ve sen internette 20’şer sahte isim açıp her yere propaganda metinleri yollayın; sen ve sen benimle gelin, tankları yağlayacağız” dendiğinde mesela bu planların dünyanın geldiği mevcut demokrasi ve iletişim düzeyindeki imkanlarıyla uyuşamayacağı gerçeği ile bir arada yürütülemezliği, google’ın kapatılamazlığıyla çok farklı şeyler değil çünkü. Ama benim bunu bilmem bir şey ifade etmiyor, bunu bilmesi gerekenler Türkiye’nin aklı başında Atatürkçüleri.
Bir tempo farkı var arada, bazılarımız bugünü yaşarken bazılarımız 1. dünya savaşından henüz çıkmış bir ülkedeler ve 19. yy’dan kalma tartışmaları yaşayarak sürdürüyorlar hayatlarını. Ve o aklı başında Atatürkçüleri teknoloji dünyasında neye uğradığını şaşırmış, muhtemelen o giremediği siteye bile torununun yardımıyla girememiş birileri temsil ediyor politik arenada. Geride kalmış, eskiyle övünmekten epeydir kaybetmeye başladıklarını yeni çözdükleri bir maçın oyuncuları onlar, ve hakemle başka yollardan bağlamaya çalışıyorlar işi. Ama bu devam edebilir mi? O yüzden bir karar verilmek zorunda artık. Ya oyunun çobanla kendilerini eşitleyen kurallarını içselleştirip kendilerini anlatmanın, maçı sahada kazanmanın bir yolunu bulurlar; google’ı, youtube’u, ya da partileri kapatmaktan, anayasa değişikliklerini iptal etmekten vazgeçerler, ya da bu hakem bu işi ne kadar sürdürür, orası belirsiz ama, sonsuza kadar olmayacağı kesin.
Youtube konusunda geçen Emre Aköz yazmıştı: En son kapatma kararı veren hakim sonradan demiş ki: “mevzudan anlamam. ‘web’ nedir, ‘hosting’ nedir; bilmem. getirdiler videoyu, izledik, tamam dedik, yasakladık. akşam eve gittim. oğlum, ‘baba o yasak kararını sen mi verdin’ dedi.”
Buyrun buradan yakın. Bu insanlara emanet Türkiyenin ifade özgürlüğü.
Not: Bu suç duyurusu girişiminin bir numaralı sonucu elbette sitenin belki bir daha hiç göremeyeceği bir ziyaretçi patlamasına uğraması oldu. ADD sitenin bedava reklamını yaptı, eğer bir şey kapatılmazsa site sahibi ADD’ye teşekkür etmeli. Adresi vereyim, gerçi şu an için site yoğunluktan kilitli ve girilemiyor.
19 Yorum
Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 13, 2009 | Reply
“Yani bu kişiler bugün Google’ı kapattırmaya çalıştıklarında “abarttınız siz de” diyebilen Atatürkçüler var, peki ama yarın gene benzer zihniyetteki birileri çıkıp Türk lirasının değiştirilebilir (convertable) bile olmadığı dönemlerden bahsederek “Atatürk döneminde bir lira şu kadar dolardı” dediğinde buna inanacak mıyız? Yoksa küreselleşmeyi ve piyasa mekanizmasını anlayamamış birilerinin saçmalıkları diyebilecek miyiz? Aynı zihniyet çıkıp “Türkiye’nin kurtuluşu demiryolundadır”….”
Evet Google’ın kapatılmasını savunmak, nasıl bir aklın ürünüdür tartışılır. Evet bir Atatürk’çü olarak ADD benim için uzun süredir, uygun bulmadığım bir kurumdur.
Ancak ADD üzerinden hareketle, o öyle olmalı, bu böyle yapılmalı, Atatürk’çülerin her dediği yanlıştır noktasına gelinemez.
Sorarım Alper Bey, madem Lastik Tekerlek Demiryollarından iyi, niye Hükümet seçim öncesi alelacele Hızlı Tren Seferi başlattı ?
Lütfen konuları birbirine karıştırmayın. Özelleştirme ayrı bir konudur. TL’nin durumu ayrı bir konudur. Saltanat yanlıları ayrı bir konudur. Ulaştırma ayrı bir konudur. Google apayrı bir konudur.
Şimdi biz Aklı Başında Atatürk’çü sayılmak için ADD’nin her dediğini reddetmek, veya sizin her dediğinizi tartışmadan veya düşünmeden kabul etmek durumunda mıyız ?
O zaman ne işe yarar başımızdaki Akıl ?
Evet ADD Google konusunda saçmalamaktadır. Ben şahsen bunu kınıyorum. Diğer konularda yazı yazdığınız zaman, herbiri için ayrı ayrı fikrimi söylerim.
Alper Bey unutmamanız gereken bir nokta daha var. Son küresel kriz Dünya’da birçok şeyi tamamen değiştirdi. Bu sebeple yakın zamana kadar Cumhuriyet’in kurulmasından Özal dönemine kadar uygulanmış bazı politikaların, Özal sonrası değişmesi doğruydu. Ancak artık bu değişen doğruların da bazılarının tekrar değişmesi gerekmekte. Aynı ABD’nin Serbest Piyasa’dan çark etmeye başlaması gibi.
Bu yüzden Milli Menfaatler esas alınarak daha değişik ekonomik ve sosyal politikalar uygulanmalıdır. Bunlar üzerinde zaman zaman fikrimi söylüyorum zaten…
Yazan:Hasan Tarih: Nis 13, 2009 | Reply
Google’ı kapatmak aslında bütün internet iletişimine sert bir darbe olur. Yazan-çizen arkadaşlar google’ın kıymetini iyi bilir.
Anlaşılan aklı doğru düzgün işler hariç her şeye çok iyi çalışan Atatürkçüler de iyi biliyor.
Yazan:Ali Duman Tarih: Nis 13, 2009 | Reply
ADD kurulduğunda sanmış ve ummuştum ki bir “düşünce derneği” olarak Atatürk’ü, siyasi çıkarlarına malzeme yapanlara, rant kapısı yapanlara karşı çıkacak, heyhat ne büyük yanılmışım, megerse ADD bizzat Atatürk’ü çıkarları doğrultusunda kullanlara hizmet için kurulmuş, üstelik tam da 12 eylül kafası ve zihniyetiyle.
yasaklanan ne youtube, ne de google’dir. yasaklanan HAKİKAT’tır. 85 yıldır hakikat iğdiş edilmiş, hakikata tecavüz edilmiştir. bunun müsebbiplerinin bilgi çağında bunun devam edeceğini sanmaları çok büyük yanılgıdır, gelecek günler onlar için hep hüsranla dolu olacaktır. şayet onların etkin olacağı bir türkiye’de, misal chp’nin iktidarında yaşamış olsak kesinlikle bilin ki türkiye, iran’dan bile daha gerici olacaktır. interneti bile rüyamızda görebilirdik. onların iktidarlarında. En büyük yargıç HAKİKAT’TIR.
Yazan:Osman Tarih: Nis 13, 2009 | Reply
Benim Google’ın sağ üst köşesinde bir çarpı işareti var, oraya tıklayınca kapanıyor. Arkadaşların ya haberi yok, ya da dertleri hır çıkarmak…
Yazan:vedat demir Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
seytan kafalilar rahat duramadigi icin onlemler gerekmektedir….
Yazan:blue Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Yalnız adamın sitede yazdıklarına bakılırsa interneti kökten kapattırmadıklarına dua etmek lazım.
Yazan:Alper Ecer Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Yorumlar için teşekkürler. İlk yorumu yazan Hakkı bey’in önem verdiği konu şu demiryolları meselesi olmuş. Onu biraz açmak istiyorum yalnızca.
Türkiye’de maalesef demiryollarını ideolojik gerekçelerle savunan çok insan var. Bu insanlar için demiryolları olayı Demokrat Parti’nin ABD acentesi olduğunun bir kanıtıdır. Bu argüman özetle “demiryollarının milli ve toplu bir taşıma sistemi olduğu, ucuz olduğu, sorunsuz olduğu fakat ABD’nin tam da bu nedenle bizi bu demiryollarından mahrum bırakmaya çalıştığı”dır. “Çünkü ABD hem araba üreticisidir, hem de petrolü kontrol etmektedir. DP onun acentası olduğu için halkın zararına fakat ABD’nin yararına olacak biçimde ve bizi dışa bağımlı kılacak anlamda demiryollarını ihmal etmiş, kasten çalıştırmamış ve otoyol yapmıştır. Böylece dışa bağımlı olduk. Her sene petrole şu kadar para ödüyoruz, oysa Batı kendisi demiryoluna çok önem vermektedir ve tüm şehirlerin altyapılarında demiryolu büyük önem taşımaktadır vs vs”
Bu argüman benim için ideolojik bir yaklaşım. Demiryolları ile karayolları arasında fizibilite farklılıklarını da gözardı ediyor. Ben demiryollarının ucuz olmadığını düşündüğüm, daha doğrusu bildiğim için savunulmasını da ancak ideolojik gerekçelerle açıklıyorum. Bu konunun da Türkiye’de hemen hemen hiç bir zaman sağlıklı bir zeminde tartışılmadığını düşünüyorum, bahse konu hızlı tren DP’nin CHP tarafından “Uçak mı indireceksiniz buraya” denilen yolları bile yetersiz kaldığı için başladı. Ben ilhamını yatırım maliyetlerinden ve mühendislik hesaplarından alan yaklaşımları kabulleniyorum. Bu çerçevede 80 sene önce Türkiye’nin her yerine demiryolu yapmanın iktisadi açından çok da mantıklı olduğunu düşünmüyorum, olan paramızı asfalta harcasaydık ticari getirisi daha büyük olurdu bence, ve DP döneminde bu yanlıştan dönüldü. Bugün ile dünün durumu bir değil. Az paranız varsa bilgisayar almak mantıksızdır, hesap makinesi alırsınız, işinizi onla görürsünüz. Çok paranız olduğunda da bilgisayar alırsınız. Rasyonel olan budur. Az paranız olduğunda bilgisayar alıp aç kalmak rasyonel değildir. Sanki rasyonel karar elinizdeki paranın miktarı ile ilgili değilmiş gibi düşünmek yanlıştır, yani çok parası olunca bir kişinin bilgisayar almasını “bak dediğime geldin, keşke zamanında da hesap makinesi değil bilgisayar alsaydın” diye yorumlayamazsınız. Benim için önemli olan yatırım maliyetlerinin size bindireceği yük ve fizibilitedir, bu da zamanla azalır. Dolayısıyla iktisadi gerekçelerden değil, İnönü’nün 60 sene öncesindeki partizan tutumundan hareket edenler yanılgı içindedir. Sadece içinden geldiği geleneğin bu konuda standart bir politikası olduğu için demiryolu yandaşı olanlar yani.
Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Alper Bey demiryolları yatırımlarına ideolojik bakılmaması konusunda haklısınız. Lütfen siz de bakmayın.
“bahse konu hızlı tren DP’nin CHP tarafından “Uçak mı indireceksiniz buraya” denilen yolları bile yetersiz kaldığı için başladı. Ben ilhamını yatırım maliyetlerinden ve mühendislik hesaplarından alan yaklaşımları kabulleniyorum.”
Şimdi burada zamanında DP tarafından yapılan yolların zamanla yetersiz kaldığını siz de kabul ediyorsunuz.
Ayrıca mühendislik ve yatırım maliyeti yanında bu tip durumlarda işletme maliyeti de göz önünde bulundurulmalıdır.
Konu çok ayrıntılı. Başka bir yazınızda tartışırız. Siz benim ne demek istediğimi anladınız mı ?
Yazan:Alper Ecer Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Sizin demek istediğinizi anlıyorum elbette, ama yapılan yolların yetersiz kalması “o yollar değil demiryolu yapılmalıydı” anlamına gelmiyor. O an o kadar paranız vardır, gelecekte yetmeyeceğini bilerek o kadar yaparsınız. Sorunu kökünden çözecek paranız oluncaya kadar vakit kazanırsınız. Böyle bir şey demek istiyorum. Bugün de bizim bakmamız gereken şey “paramız oldu, nihayet demiryolu yapabileceğiz” değildir. En ucuzu neyse onu yapmalıyız.
İşletme maliyetini elbette gözönünde bunlundurmak lazım, ama ben yatırım maliyeti belirli bir düzeyi aşan yatırımların işletme maliyetinin gözönüne alınmadan elenebileceğini düşünüyorum. Bunun da benim için kriteri bir hükümetin o yatırımı kendi döneminde başlatıp bitirtebiliyor olmasıdır. Her hükümet 5 senelik bir süre için gelir, “bir gün işletme maliyeti çok düşük olacak hele bir bitsin” gibi bir mantıkla 10 sene sürecek bir yatırım yapmaya ve bir sonraki hükümetin bütçesini bağlamaya kimsenin hakkı olduğuna inanmıyorum. Siyasetüstü doğruluğa sahip bir kamu yatırımı yoktur. Bu bakımdan işletme maliyetini gözönüne alabilmenin ön şartı o yatırımın başlatan hükümet zamanında bitmesidir.
Bir ayaş tüneli örneği vardır, bilmem bilir misiniz? ankara istanbul arasındaki hızlı tren yolunu kısaltacak diye projelendirmesi 1943’te yapımı 1976’da başladı, 13 hükümet eskitti bu tünel, kazıldı, kazıldı, sene 2009 oldu, hala da bitmedi, yüzde 20’si duruyordu en son bilmiyorum şimdi nedir. artık kazanlar da bıktı, hükümetler de terketti, delinmiş dağ orada kaldı. Bugünün parasıyla toprağa gömülen yarım milyar dolar var onca senedir toprak altında duran yarım milyar dolar naktin neye malolduğunu düşünebiliyor musunuz? Kimdir bunun sorumlusu deseniz bir tek insan çıkmaz. Bunun sorumlusu “demiryolu yapılmalıdır da yapılmalıdır” diyen zihniyettir ve bir paradigma olarak bunun doğru bellenmiş olması, kimsenin karşı çıkamaması, herkesin “tabii, çok faydalı olur” demesi, başka bir şey düşünememesidir.
Ne zaman Türkiye bir hükümet döneminde bir projeyi başlayıp bitirecek kadar zengin olur, o projenin zamanı o zamandır. 33 sene boyunca birikimlerimizi oraya bağlamak zorunda olduğumuzu söyleyemez kimse 34. senede işletme maliyeti çok ucuza gelecek diye. 2009 senesinde 1976 senesindeki bir hükümet tarafından yönetiliyor olmak güzel bir şey mi?
Bu hükümet (atıyorum) 5 senede 6 milyar dolar serbestte yatırıma para ayırabiliyorsa o kadarlık projeye girişebilir. Ama (atıyorum) “14 milyar dolarlık x projesine girsek bitince işletme maliyeti çok düşük olacak” gibi bir mantığı ben kabul edemiyorum. Ne zaman Türkiye 5 senede 14 milyar doları yatırıma ayırabilecek ölçüde zenginleşir, o zaman o kararı almak rasyoneldir. öncesinde değil.
dolayısıyla işletme maliyeti önemlidir, ama “yatırımına başlanabilecek” projeler için önemlidir o işletme maliyeti.
benim düşüncem budur. dolayısıyla demiryoluna kategorik anlamda karşı değilim, ideolojik sebeplerle konuya yaklaşılmasına karşıyım.
bir şey daha söyleyeyim. bu yazı hem tpe.org.tr’de çıktı, hem de E-mail grubumuzda duyuruldu. Hem tpe.org.tr’de gelen tüm tepkiler hem de E-mail grubumuzda, hem de burada gelen bütün tepkilerin ortak bir noktası vardı. Bu yazıda bir sürü konudan bahsediyor olmama rağmen hepsinde ortak yön demiryolları konusunda ne kadar yanlış düşündüğümdü, inanın başka hiç bir eleştiri gelmiyor en Atatürkçülerden bile. Çünkü bu konu türban ya da köy enstitülerinden farksız çoğu insan için, sanılıyor ki somut yatırımla ilgili olduğu için bu konu ideolojik bir konu değil. Oysa hiç de öyle değil.
Yazan:ramazan kaya Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Alper Bey in üzerinde durduğu gibi Atatürk’ e hakaret eden bir siteden dolayı google ın kapatılmasını istemek incelemeyi hakeden bir davranış…nasıl bir haleti ruhiye bilgi çağının en önemli buluşlarından birinin kullanılmasının önüne geçilmesini büyük bir kararlılıkta talep ettiriyor? şaşmamak elde değil.hani biz matbaayı geç aldığımız için geri kalmıştık?türkiye de modernizmin taşıyıcılığına soyunmuş bir ideolojinin geldiği yer bu olmamalıydı…peki neden böyle bir kapatma isteminde bulunmuş olabileceklerine geçersek;Kemalist etiketini kartvizitine kazımak çünkü 81 ilde geçerli akçe , ya da kemalizmin ve ilkelerin her zamankinden daha fazla tehdit altında olduğuna dair o söyleyegeldikleri korkuları… peki bundan sonraki hedefleri konusunda bir öngörüyle yazımızı bitirelim: başörtü yasağıyla üniversiteye şeriatçı sızmasının engellemeye çalışan devlet zihniyetimiz internetten gelebilecek şeriat virüsleri ve tehditlerini engellemek amacıyla kemalizm filtresi geliştirme çabalarına başladıklarını kamuoyuna duyuracaktır .Bizde de en azından yarattıkları özgürsüzlük ortamından dolayı dünya klasmanında küme düşmekten başı dönmüş bilimsel gelişmemiz canlanabilir mi diye kuru bir züğürt tesellisi oluşur mu dersiniz?
Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Alper bey cumhuriyetin ilk yıllarında demiryollarına yatırım yapılmasını doğru bulmamanızın sebeplerini biraz daha açmanızı rica edicem. Zira evet çağımızda asfaltı demir yolundan önde tutmanızı anlıyorum ve bende böyle düşünüyorum. Ancak o dönemin şartlarına şöyle bir baktığımızda sanayileşmemiş ve zenginlerin oluşmadığı bir topluma asfalt dökmek ne kadar mantıklıdır? Evet asfaltta atta, eşekte, katırda gider fakat asfalt esas olarak kamyon için yapılmıştır. Halkın kamyona yatıracak parası varmıydı? Devletin varmıydı? Yada devlet bu parayı kamyonlara yatırsa halk bu kamyonlardan ne kadar faydalanabilecekti. Demir yolunun tercih edilmesini ben kendimce böyle açıklıyorum. Demir yolu yatırım açısından pahalıdır fakat zenginleşmemiş bi ülke için asfalttan daha faydalı olabilir.
Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
“işletme maliyetini elbette gözönünde bunlundurmak lazım, ama ben yatırım maliyeti belirli bir düzeyi aşan yatırımların işletme maliyetinin gözönüne alınmadan elenebileceğini düşünüyorum. Bunun da benim için kriteri bir hükümetin o yatırımı kendi döneminde başlatıp bitirtebiliyor olmasıdır.”
Alper Bey, İstanbul Metrosu Nurettin Sözen döneminde inşa edilmeye başlandı. Yaklaşık 8 yıl sonra Ali Müfit Gürtuna zamanında açıldı. Arada Recep Tayyip Erdoğan dönemi geçti. Şimdi Kadir Topbaş 2. dönemine başladı ve Metronun uzatma kısımları hala inşa ediliyor. Emin olun 10 yıl sonra Metro inşa edilmeye devam edecek.
Şimdi burada İstanbul Metrosunun sizin mantığınıza göre gereksiz olduğunu veya fizibl olmadığını söyleyin, tartışmayı hemen bırakalım.
Öte yandan sadece demiryolları konusunda itiraz aldığınızı söylemişsiniz. Bunun nedeni demiryolları konusunda yanlış düşünmenizdir. Bunun siyasetle bir alakası yoktur.
Bakın Türkiye’de demiryollarının ihmal edilmesi DP döneminde başlamaz. Çok daha eskiye gider. 10. yıl marşını hatırlayın, yapılan ağırlıklı bütün demiryolları Cumhuriyet öncesi ve cumhuriyetten sonraki ilk 10 yıl içindedir.
Şimdi Avrupa, Amerika, Rusya ve Japonya’da bulunan raylı sistemlere lütfen bir bakın ve Türkiye ile karşılaştırın. Bu mudur siyasi simgenin hali ?
Geriye dönerseniz, yapılan asfalt maliyetleri, benzin maliyetleri vs… düşünüldüğünde çok büyük bir zarar ile karşı karşıyayız.
Ayrıca teorinizi çürüecek şu konuya dikkat çekerim, İstanbul ve Ankara’da raylı sistem yatırımların çoğu AKP zamanında yapılmıştır. Hızlı ve hızlandırılmış tren çalışmaları AKP zamanında yapılmıştır. AKP, DP’nin devamı olduğunu savunan bir partidir ve muhafazakardır !
Açıkçası ben bu sebepten, AKP’nin hakkını veriyor ve tebrik ediyorum.
Bu arada size demiryolu sistemlerini biraz daha yakından incelemenizi tavsiye ederim. Demiryolu sürekli geliştirilebilecek bir yapıdır. Bir dönemde başlayıp bitemez. Yalnızca uygulanan yapı tekniğine ve uygulama yerine göre hızlı veya yavaş döşenir.
Yazan:McA Tarih: Nis 15, 2009 | Reply
Arkadaşlar;
Google’ın kapanması bence mantıklıdır…
Düşünün,
Google, bizim ATA’mıza hakaretlerle dolu bir site barındırıyor, bence kapatılmalı.
Düşünün,
ABD, google’ı barındırıyor… ABD’den gelenleri de engellemeli mesela geri göndermeli.
Düşünün,
Dünya, ABD’yi barındırıyor… Dünyaya gelenler engellenmeli mesela yeni doğanlar geri gönderilmeli yapılamıyorsa imha edilmeli…
Haydi bugün eldeki imkanlarla iletişim engellendi, peki belirtilen siteyi kuran kişi/kişilerin aklındakilere ne etki etti?
Demokrati bir ülkede olduğumuz düşünülüyorsa herşey rahat bir şekilde tartışılabilmeli.
“…değiştirilmesi teklif dahi edilemez… ” denilenler bile.
Yazan:Alper Ecer Tarih: Nis 16, 2009 | Reply
İş yoğunluğumdan ötürü yaşadığım gecikmeden ötürü üzgünüm.
Serkan bey, demiryolları ya da karayolları sadece kar etmesi mümkünse yapılması gereken hizmetler benim için. Mesela Cumhuriyet öncesindeki demiryollarına bakın, bunların hepsi ticari kaygı ve yararlılık güdülerek yapılmıştır. İstanbul metrosunun ilk ayağı denebilecek ve dünyadaki ilk metrolardan da biri olan beyoğlundaki tünel bir gayrimüslim sermayedar tarafından insan taşıyarak kar etmek üzere yapılmıştır. Gene almanlar tarafından yapılan hicaz demiryolu da petrol bölgesine ulaşmak üzere verilmiş bir imtiyazdı Abdülhamit tarafından, amacı petrol taşımaktı. Petrol varsa, insan varsa bunları karşılayacak kadar demiryolu ya da karayolu ya da her neyse yapılmalı.
Demiryollarının ucuzluğu bu tip işletmelerde anlamlı olur, bir altyapı yatırımı olarak demiryolunu her yere döşeyelim de kullanan nasılsa kullanır diye bir mantıkta demiryolu döşenmez.
Batıda da böyle başlamadı. Kent tipi oluşmuş yoğun nüfus merkezleri arasında ve özellikle demir kömür madenleri arasında durmadan çalışacak ve böylece etkin, karlı olabilecek bir çoğu da özel girişim olan yollardı bunlar. Bunlara olan ihtiyacı endüstri devrimi ve hızlı kentleşme ortaya çıkardı.
Türkiye’de ise endüstri devrimi olmadı, çünkü bu tip bir üretim ve ulaşım potansiyelimiz olmadı. Böyle yoğun kent nüfuslarımız da olmadı. Bu yüzden ülkenin her yerine demiryolu yapmak iyi bir iktisadi tercih değildi, bunu söylemek istiyorum. Bunların yapılış amacı da iktisadi olmak değil siyasi egemenliği sağlamaktır, yoksa kimsenin Kars’tan kitleler halinde İstanbula ticarete gelmesi ve dönmesi gibi bir sosyal mobilite yoktu ortada. Ben de konunun bu siyasi boyutunu tartışmıyorum, eğer iktisadi anlamıyla düşünecek olursak o yatırımların çok da gerekli olmadığını ve sonraki dönemlerde de bariz biçimde fetişleştirildiğini anlatmak istiyorum. Ama yapıldıktan sonra elbette yararlanılır, artık yapılmış bitmiş. Gömülecek para gömülmüş.
Bence tersine bugün Türkiye’nin büyük yatırımları karşılamaya parası var ve bugün demiryollarının yeterli ihtiyaç olan yerlerde daha fazla artmasının bir sakıncası yok. ZAma bunlar da açıkçası sınırlı, nüfusu belli bir düzeyi aşan ticaretin ve sosyal mobilitenin iş günü gerekleri doğrultusunda yüksek olduğu kaç ilimiz var ki metro yapılacak. Kaç büyükşehirde karayolunda trafik tıkanıklığı oluyor mesela da artan insanlar bir metro doldursun? Ankara İstanbul hattına denk daha kaç hat çıkar bu ülkede?
AKP ve son 15-20 senedir yerel yönetimler artık bu işlere “girişebiliyorlar”. Demiryolunu cumhuriyetçilikle özdeşleştirmiyor, karayolunu abd mandasının göstergesi olarak görmüyor kafası çalışan kimse, sadece artık para yetmeye başlayınca bir yandan duble yol, ya da karadeniz otoyolu falan yaptıkları gibi buna da gerektiği kadar yönelebiliyorlar, demiryolu “altından kalkılabilir” bir yatırıma dönüştü yani. Bu yüzden bugün demiryoluna yönelinmesi bir sorun değil benim için, sorun başka türlü tercihleri ABD acenteliğiyle suçlayacak ölçüde körelmiş ideolojiklikle bakmak ve gayri iktisadi yatırımları savunmak.
Hakkı bey, sizin verdiğiniz örnek bir şeyleri açmaya yarayacak bir örnek. Ama benim kendi söylediklerime verdiğim örnek olan Ayaş tüneli konusunda ne düşündüğünüzü alamadım, ama ben size cevap vermeye çalışayım. Ben demek istiyorum ki demokrasi mantığı açısından kimse kendisinden sonraki hükümetlerin bütçelerini ipotek ettirmemeli, bu yanlışsa buna yanlış deyin. Neden? Çünkü halktan aldığı kredi kendisine verilen bütçe kadar ve ona göre hesap verecek veya veremeyecek de ondan. Bu çerçevede sizin üzerinde durmadığınız Ayaş Tüneli gibi nice büyük projelerde batan büyük paralar var ve sorumlunun kim olduğu hakkında bile bir fikrimiz yok. Ama eğer büyük projeler başlar ve dönemlerce yapılırsa son kertede başarıya ulaşanlar da olacaktır muhakkak. Metro’yu Nurettin Sözen başlattı evet, ama RTE de demek ki aynı fikirdeymiş, devam ettirdi. ettirmeyebilir, ben bunu mantıklı bulmuyorum diye başka bir şeye yönelebilirdi. O zaman bir önceki dönemde toprağa gömülen paraların müsebbibi, İstanbul halkına karşı sorumlusu kim olurdu? RTE değil, çünkü metronun yararları konusunda kimse aynı fikirde olma zorunluluğunda değil, siz öyle olduğunu iddia ediyorsanız tartışmayı burada bırakalım.
Neyse ki Sözen demek ki üzerinde konsensüsün oluşabileceği bir projeye başlamış ve hem RTE hem de Gürtuna da aynı fikirde olduğu için proje güzel biçimde tamamlanmış. Ama ayrı şeylerden bahsediyoruz, ben size kamu politikasına ilişkin farklı siyasetler güden insanların olabileceğini ve bunun da tek dönemi aşan projeleri mütecaviz kılacağını anlatmaya çalışıyorum. Siz bana “RTE de keyif aldığına göre neyi tartışıyoruz” diyorsunuz? Herkes hemfikir çıkmışsa sorun doğmaz, sorun tersi durumda doğar. Siz 20 arkadaşınız adına onlara sormadan halı saha maçı da alabilirsiniz, ben size derim ki “bunu yapma, gelemeyecek olan olur, para vermek istemeyen olur, maç iptal olur, bütün ücret sana kalır vs.” siz beni dinlemeyip maçı alırsınız, sonra hakkaten hepsinin geleceği tutar, maç güzelce yapılır. Bu olmaz diye bir şey yok ki, sorun, gelmeyen çıktığında işin sarpa sarıp sarmayacağı, her şey yolunda giderse değil. Şimdi sizi birinin gelemeyeceklerden ötürü uyarması yanlışsa yanlış deyin.
Yani siyasetin amacının ayaş tünelleri üretmek olmadığını söylemeye çalışıyorum. Ve Sözen şimdi nerde, bunu da bir düşünün. Onun başlattığı metroyu devam ettiren kişi nerde ve ne sayesinde? Bence bu da işin bir başka boyutu.
Son olarak “bu mudur siyasi simge” diye bir kaç ülke sayıyorsunuz. inanın işte bu sayışınız zaten bir siyasi simge olduğunu gösteriyor. demiryolu böyle bir kalkınmışlık imgesi olduğu için ya da kalkınmış ülkelerde yapılmış olduğu için yapılıyorsa işte o bir simgedir. orada çok demiryolu var, burada niye yok gibi bir mantık güdemezsiniz. çünkü demiryolu bir hukuk sitemi değildir, fiziksel bir yatırımdır, bunun da maliyet unsurları vardır. Başlıca maliyet unsuru da ilk yatırımın eşik maliyetidir. Bunun sebebi demiryolunun viraj ve eğimi belli bir düzeyin ötesinde kaldırmamasıdır. bu iki faktör ülkenin ortalama yükseltisi ile doğrudan ilgilidir ve bu da demiryollarının ovalık alanlardaki maliyetlerini düşük, inişli çıkışlı yerlerdeki maliyetini ise yüksek çıkarır. eğer karşınıza bir fiziki harita alır ve mesela demiryolunun anavatanı denilebilecek ingiltere’nin demiryollarının nerelerden geçtiğine bakacak olursanız doğal avantajlarının olmadığı yerlerde demiryolunun da seyrek olduğunu, yoğunlaşmanın iskoçya ve irlandada değil güneyde ovada olduğunu göreceksiniz. rayı döşeyip döşeyip gidebildikleri düz ovada yani. türkiye’de bunu yapmaya kalkıştığınızda karşınıza sıradağlar gibi sıradağlar çıkıyor. başlangıç koşullarının karşılaştırılabilirliği açısından “batıda öyle yapmışlar” ideolojik yaklaşımın çok güzel bir örneği olmuş maalesef, ben de tam bunu demek istiyordum. Sizin ideolojik yaklaşımıza benzer bir yaklaşımı yıllar önce bir gazetede görmüştüm ve kesip yıllarca cüzdanımda saklamıştım, orada da Batı ülkelerinde km2’ye düşen demiryolu ile Türkiye’de km2’ye düşen demiryolu karşılaştırılıyordu. Ciddi bir haberdi, ama bana şaka gibi gelmişti. O zaman Bhutan’la Japonya’nın, Hollanda (Netherlands) ile İskoçya’nın (Highland)’in, bir farkı yok demek ki mühendislik açısından?
Elbette çok paranız varsa bunların hepsi aşılır, devasa füniküler sistemler, ya da kayarak değil takılarak tırmanan tekerlek yerine dişlilerle hareket eden yeni sistemler denenebilir. ama çok paranız var mı? veya ne zaman var, dün var mıydı? yani “demiryolu karayolundan ucuz ve verimlidir” gibi soyut ve kategorik, tüm zamanlar için geçerli bir karşılaştırma yoktur. her ikisinin de avantaj ve dezavantajları, ucuz ve pahalı oldukları yerler vardır, ilk modern demiryollarının icat sebebi seri işleyen madenlerarası sürekli taşıma yapan sistemlere ihtiyaç duyulmasıydı ve karayolu aynısını asla yapamaz. istanbul ankara arasında 300 km hızla giden bir tren olmasını da yolcu taşımasında karayolu asla ikame edemez, ama asla istanbuldan ankaraya tarifeli demiryoluyla ev taşıyamazsınız, kapınıza çağırdığınız kamyona vermek ve orada aynı kamyondan indirtmek kat kat daha pratik olacaktır. benzer taşıma gerektiren bir çok yerde karayolu ve tırlar sistemi daha ucuza gelir, çünkü karayolu da demiryolunun asla sahip olamayacağı bir entegrasyon ağına ve noktasal taşıma kabiliyetine sahiptir, en büyük otoyoldan en ücra köyün mıcırlı yoluna aynı araçla girersiniz. bu yüzden benim için demiryolunun mantıklı olduğu yerlerdeki ucuzluğuna bakıp bunu “nereye demiryolu yapılsa aynı şekilde ucuza gelir” olarak algılamak ideolojik bir tutumdur, bu ülkede de bundan bolca vardır.
Düşünün ki Süleyman Demirel “Barajlar kurduk akan her suya, kaçamaz borudan, gider musluğa” falan gibi bir marş besteletip söyletiyor. Kendi iktidarının ve rejimin simgesi olarak barajlar. olur olmaz her yere de devasa barajlar yapmış hakkaten diyelim, durmadan iktidarı “hadi siz de sıkıysa baraj yapsanıza” diye eleştiren bir Adalet Partisi geleneği, ömrünü bu eleştiriyle ve o marşla tüketen insanlar. İtiraz etmez miydik? Bir ülke düşünün ki marşında yapılan demiryollarını söylüyor. Konunun nasıl ideolojikleştiğini ya da fetişleştiğini, cumhuriyetçilikle bir rejim olarak demiryolu yatırımının nasıl da “bundle” biçimde algılandığını (Atilla İlhan ideolojisi’dir bunun da adı) bundan daha belirgin ne anlatabilir?
Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Nis 16, 2009 | Reply
Alper Bey,
Ayaş tüneli hatalı olduğu için yarım kaldı. Gelenler bu tüneli devam ettirmek istemediği için değil. Nitekim hatalı olduğu farkedilene kadar devam da ettirildi.
Devlete devamlılık esastır. Planlamalar sadece 4-5 sene için yapılmaz. Aksi halde hiçbir şey yapılamaz.
Sizin mantığınıza göre şu anda istanbul’da yapımı süren boğaz geçişi de yapılmamalıydı ! Öğle ya, ya AKP seçimleri kazanamasaydı ?
Ve bu geçiş raylı sistem yapılıyor, ama size göre tamamen otomobillere tahsis olmalı. AKP yanlış yapıyor demek.
Alper Bey keşke diğer ülkelerdeki Raylı sistem yoğunluklarını bir de nüfus yoğunlukları ile karşılaştırıp inceleseydiniz. Birara inceleyin…
“demiryolu “altından kalkılabilir” bir yatırıma dönüştü yani. Bu yüzden bugün demiryoluna yönelinmesi bir sorun değil benim için,”
Neyse ki sonuçta demiryolunun şu anda yatırım için uygun olduğu sonucuna varmışsınız. Sanırım bu sonuca varmanızda AKP’nin yaptığı yatırımları hatırlatmam etkili oldu.
Bu sizin lafınız değil mi ? “Aynı zihniyet çıkıp “Türkiye’nin kurtuluşu demiryolundadır” dediğinde ona otomobilin trenden daha etkin taşımacılık yapabildiğini söyleyebilecek miyiz?”
Ne oldu siyaset bağımsızlığınız ?
“Son olarak “bu mudur siyasi simge” diye bir kaç ülke sayıyorsunuz. inanın işte bu sayışınız zaten bir siyasi simge olduğunu gösteriyor. demiryolu böyle bir kalkınmışlık imgesi olduğu için ya da kalkınmış ülkelerde yapılmış olduğu için yapılıyorsa işte o bir simgedir.”
Kusura bakmayın Alper bey, bu lafımı tamamen tersinden anlamayı başarmışsınız. Ben demek istiyorum ki, madem Türkiye için Demiryolları bir siyasi simge, nasıl oldu da, demiryollarımız bu kadar güdük kaldı ? Lütfen 1940 dan sonra yapılan demiryollarımızı sayın, biz de öğrenelim.
Ben, “demek ki, olayın siyasetle bir alakası yok” diyorum. Siz ise saydığım yerlerden sonuç çıkartıyorsunuz.
Ne diyeyim ki…
Google olayına dönersek. Bugün bir gazetede gerçekten ilginç bir yazı vardı.
Google’ın kapatılmasını ADD istiyor. Ancak bunu AKP hükümeti döneminde çıkartılan hatalı kanuna dayanarak istiyor.
Yani ADD mevcut kanunun uygulanmasını istiyor.
Şimdi söyleyin bakalım, madem ki hukuk devletindeyiz. Kanunların uygulanmasını istemek suç mu ?
Eğer kanun hatalı ise, değiştirmesi gerekenler bu konuda ne yapıyor ?
Siz bu konuda kanunları değiştirmesi gerekenlere ne gibi bir baskı yapıyorsunuz ?
Yazan:Serkan Çekiç Tarih: Nis 16, 2009 | Reply
Alper bey cumhuriyet dönemiyle ilgili cevabınız yeterli olsada. O döneme sanayi ulaşımının sağlanması için halen doğru seçim olduğunu düşnüüyorum. Çünkü dediğim gibi karayolunda seyahat edecek kamyon cart curt yo kve o dönemde çok pahalı yani demir yolu ilk bakışta karlı görünmese genel olarak ve uzun vadede karlı olabilecek bir yatırım olarak kabul etmek gerekir o dönem için türkiyenin 50 lere hatta 70 lere kadar kamyon sayısına ve alım gücüne baktığımızda bunu görebiliriz. Benim asıl değinmek istediğim ve siZden bilgi almak istediğim konu ise devletin hızlı treni yaparken kredi alması ve bu kredileri ödeme bahanesi ile bilet fiyatlarının durumu(Eskişehir-Ankara 32 lira, Ankara-İstanbul 65 lira) Benzer durumu eskişehirdeki tramvaylarda da görüyoruz. Vergilerin bu kadar yüksek olduğu bir ülke olduğumuzu göz önünde bulundurursak bu durum doğrumudur.
Yazan:Mustafa Akbas Tarih: Nis 16, 2009 | Reply
Ey ulu Atam bizi ülkemizi yetmis tarafinadan kusatmis düsmanlardan kurtarmissin. Sag ol ama yine sana görev düstü. Ülkemiz cok belali, darbeci Kemalist istilasina ugramistir. Sana zahmet olacak ama, lütfen tünkü gelde bizi bu yobaz Jakoben Fasist kafalardan kurtar.
Yazan:mutluysam.. Tarih: Nis 17, 2009 | Reply
Yok yok bu böyle olmaz interneti toptan kapatsınlar rahatlasınlar..
Yazan:Hüseyin akbaba Tarih: May 13, 2009 | Reply
Bence hiç birr yararı yok;çok saçma.Örnek vermek gerekirse.Arkadaslar sizlere soruyorum?
MEVLANA’NIN VE BİR ÇOK SAYGI DEGER İNSANIN DOĞUM YILLARINI BİLEN VAR MI ? MUHAKAK YOKTUR.AMA GOOGLE DEDİĞİMİZ SİTE HER SENE BUNU GÜNDEME GETİRMEKTEDİR…EN UFAĞINI SÖYLEMEK GEREKİRSE ANNELER GÜNÜNÜ BİLE GÜNDEME GETİRİYO.
BU YÜZDEN BÖYLE KONULARA GEREK YOK.SAYGILARIMLA…….