israil’in yeni hükümeti
By Ahmet Cem Ozen on Nis 13, 2009 in Filistin, Ortadoğu
İsrail’in yeni hükümeti seçimden ancak bir buçuk ay sonra kurulabildi. Seçimden birinci çıkan Kadima koalisyonu kuracak çoğunluğa sahip olmadığı için Netanyahu tarafından kurulan koalisyon, aşırı sağ niteliğiyle dikkat çekiyordu. Ancak koalisyona son olarak İşçi Partisi’nin sürpriz şekilde girmesi ile bu durum farklı bir boyut kazanmış oldu.
İsrail tarihinin en kalabalık hükümeti Likud, Evimiz İsrail, İşçi Partisi, Shas ve Birleşik Yahudi Tevratlığı partileriyle kuruldu. 30 bakan ve 7 bakan yardımcısının görevlendirildiği hükümet zorlu müzakerelerden sonra kurulabildi. Bu kırılgan durum hükümetin önümüzdeki dönemde istikrarsız bir görüntü çizmesine neden olabilir (1).
Uluslararası baskıdan çekinen Netanyahu, İşçi Partisi’ni de koalisyona alarak bu durumu hafifletmeye çalıştı. İşçi Partisi içinde yapılan hükümete katılım oylamasında üyelerinin yalnızca yüzde 58’i Ehud Barak’a destek oldu (2). Bundan sonraki süreçte artık iyice popülerliğini kaybetmiş olan Barak’ı parti içinde zor günlerin beklediği aşikar.
Yeni hükümetin dışişleri bakanı olan aşırı milliyetçi Avigodor Lieberman Ortadoğu barışı önündeki en büyük engel olarak gözüküyor. Rus göçmeni Yahudilerin partisi olan Evimiz İsrail lideri Lieberman İsrail’de yaşayan Arapların İsrail’e bağlılık yemini etmesi gerektiğini iddia ediyor ve bunun dışında kalan Arapların sınırdışı edilmesini savunuyor. Böyle birisinin dışişleri bakanlığında İsrail’i zor günler bekliyor.
Yeni Hükümet ve Barış Süreci
Netanyahu seçimlerde şu an için Filistin devleti istemediğini, Golan Tepeleri’nden çekilmeyeceğini ve Kudüs’ün bölünmesine karşı olduğunu söylemişti. Ancak bu söylediklerini uluslararası baskılar karşısında savunamayacağını düşünmüş olacak ki İşçi Partisi’ni de hükümete aldı (3). Ancak sağ eğilimli hükümetin Ortadoğu konusunda şahin bir politika izleyeceği bir gerçek.
Yeni Dışişleri Bakanı Lieberman göreve gelir gelmez 2007’de Annapolis’te alınan kararların kendilerini bağlamadığını söyledi. Annapolis’e göre 2008 sonunda bir Filistin devletinin temelinin atılmış olması gerekiyordu ama bilindiği üzere böyle birşey gerçekleşmedi. Lieberman 2003’te Amerika’nın desteklediği “Yol Haritası”nı dikkate alacaklarını belirtti. Yol Haritası’na göre Filistin devleti Filsitinlilerin şiddete son vermesi ve terörist örgütlerle bağlantısını kesmesi halinde gündeme alınacaktı (4).
Böylesi bir hükümet Filistin tarafının elini güçlendirebilir. Zira gereksiz sert çıkışlar yapan, uluslararası camiayı rahatsız edecek davranışlarda bulunan ve düşmanca tavır takınan bir hükümet uluslararası arenada kendisini savunmakta zorlanacaktır. Barack Obama’dan beklentiler de buna eklenirse diplomatik olarak Filistinlilerin elinin güçlü olduğu bir döneme girmiş olmamız beklenebilir. Obama’nın önceleri düşman olan İran, Taliban ve Suriye ile diyaloğa girme eğiliminden Hamas da payını alabilirse Ortadoğu’nun güç dengesini değiştirecek gelişmeler yaşanabilir.
Kaynaklar
(1) “Netanyahu Hükümeti Görevde”, BBC Turkish, 1 Nisan 2009.
(2) “Barak carries his Labor into Netanyahu government”, Debkafile, 28 Mart 2009.
(3) “Not as far-right as it might have been”, The Economist, 26 Mart 2009.
(4) “Israeli Minister Dismisses Peace Effort”, The New York Times, 2 Nisan 2009.