Ahlâksız Herifler
By T.Suat Demren on Nis 14, 2009 in İç hastalıklar, vicdan
Vakit gazetesine bağlı internet sitesinin Türkay Saylan ile alakalı bir ‘haber’i: [via] Yıllarca savaştı sonunda muhtaç kaldı
Ayıp kelimesi yetmiyor artık. Bırakın şu ‘İslamî’ sıfatınızı bir kenara da daha fazla zarar vermeyin İslam’a. Düşün müslümanların yakasından, yeter. Muhafazakâr sayılır mıyım bilmiyorum ama en azından geniş anlamda ortak inanca sahip olduğum bir insan olarak; sizin gibilerinden utanıyorum.
Üzmez gibi birine sahip çıkmalar, yılbaşında gerçekleşen şofben faciasına çirkin yorumlar yapmalar, hasta bir kadının kullandığı bir aksesuar üzerinden intikamvari haber servisleri, vb binbir türlü sinsilik, sahtekârlık, terbiyesizlik..
Saylan’ın inanç bağlamında muhalif düşüncede olması ve bu düşünceleri uğruna mücadele etmesi, bunu yaparken de zaman zaman saygısızca ve faşizan söylemlerde bulunmuş olması, bir hastalık nedeniyle oluşan görüntüsüyle alay edilmesini haklı çıkartır mı hiç? Nasıl bir ahlâk anlayışı bu, nasıl bir vicdan?
Hz. Peygamber (s) sağ olsa topunuzu önüne katıp kovalardı, ahlâksız herifler.
9 Yorum
Yazan:özlem Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Bu tespitinize katılıyorum. Bu saydıklarınızdan çok daha fazla ayıp ettikleri mevzuları da kınıyorum. (kınadığımı da biliyorlar) İşin garibi sıkıştıkları zaman o internet sitesinin kendilerine ait olduğunu inkar ediyorlar. Bizle alakası yok sadece bizden izin aldılar gibi yalanlara sığınıyorlar. Vakitte yazan hala değer verdiğim bir kaç yazar ne zaman gözlerini açıp gazetelerini eleştirecek zarar verdiklerini fark edecek hala sabırla bekliyorum.
Yazan:eg Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
aslında bir din herşeyden önce ahlak demektir. dinler insanın eşref-i mahlukat ahlakına sahip olması için çizilmesi gereken yolu gösterirler. maalesef gözlemlediğim şey, çoğunluk ahlaktan yoksunlaşmış ve tek yaptığı siyasileşmek olan bir din, özünü unutup kurulaşmış bir kabuğa mahkum oluyor. vakit gazetesi de işte bu kuru kabuğun simge gazetelerinden birisi ve çoğunluk ben de onlardan utanıyorum.
henüzözgür olmadık platformundaki kadınlara bir ara attıkları iftiraları hatırlıyorum da gerçekten dindar olanda olması gereken engin ahlakla hiç ilgilerinin olmadığını düşünyorum. dostoyevski’nin romanlarında (özellikle son romanlarında) ortodoksluğun inançla ilgili düsturlarıyla davrananlarla(mesela alyoşa) bir siyasi birleştiricilik olarak ele alınan siyasi unsurlarını kullananların farkını görebiliriz. birincisi dindar vicdanla ilgili tertemiz bir imanken, ikincisi salt siyasi çıkar için herşeyi yapabilen bir ahlaksızlık demektir. maalesef bu, benim imanlısı olmaktan şeref duyduğum islam dininin mensupları için de geçerli.mesela hac işinden bile rant sağlamaya yönelik “ayrımcı-adaletsiz” eylemleri bile dindarlığıyla bağdaştırmakta sakınca görmeyen bir, “önce” tüccar-politikacı “sonra” müslüman olan, müslüman tipi baskın hale gelebiliyor.
Yazan:MY Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Böylece DiN ve ERDEM denen seylerin apayri iki kavram oldugu bir kez daha çikti ortaya.
Folklörlestirilmis bir “görüntü” dini mensuplari kemalistler ve irkçilarla yarisa girmisler. Bravo!
ALLAH insani sasirtmasin, esek gibi anirtmasin!
ne kadar utanç verici bir sey.
Yazan:Hasan Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
İlkler tanrıyı bulurlar. İkinciler onu hapsetmek için tapınaklar inşa ederler. Üçüncüler evlerini yapmak için o tapınağın taşlarından çalmaya başlar.
Rainer Maria Rilke
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Vakit gazetesi, bu ülkede rejimin çıkarlarını gözeten müstesna bir gazetedir. Adam danıştayda cinayet işler cebine vakit gazetesini koyup da gider. Yazarları sağa sola tükrük saçar, küfür eder, ona buna hakaret eder, küçük kızlara sarkar; millet işte senin dinin böyle der. Din adına dinin yasakladığı her şeyi yaparlar: Tekfir ederler, hain ilan ederler, milletin soyunu sopunu araştırırlar, belaltı sadmeler sallarlar, küfrederler.
Başbakan adil olacaksa en az Doğan grubu kadar bunlara da yüklenmeli.
Rezil herifler. Bunların işi gücü milleti kafir, münafık ilan etmek.
Şurada da Duman’a karşı kışkırtmışlar milleti:
http://www.habervaktim.com/haber/67478/duman_grubundan_ihlas_suresine_rezil_saldiri.html
Hadi hep beraber linç edelim değil mi? Bu nasıl bir habercilik anlayışı ya?
Yazan:suzannur Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Bu tarz ifadeler aslında bir kesimin düşünce sisteminin bilinçüstüne çıkmış hali, çok da şaşırmamak gerekir.
Şekle takılıp kalmak sadece dine karşı çıkanların değil aynı zamanda dini salt biçime hapsedenlerin de en büyük zaafı.
Bir olayda(ve bu olayla) kıssadan hisse çıkarmak ve bununla iman tazelemek (karşı çıktı ama şimdi o da başörtüsü takıyor, keh keh anlayışı) aslında inancı için sebepleri kullanmaktan başka bir şey değil, bu olay hiç olmasaydı başörtüsü mevzuunu savunmak yanlış mı olacakti ki, bu olay olunca doğru olsun!
Bastırılmış kişiliğin saldırgan ve kindar dışavurumu, ferasetten, nezaketten ve düşünmekten bir hayli uzak.İşin en üzücü tarafı, bir insanın en zor zamanında yanında olamayan tersine bir de ben vurayım anlayışıyla çiğleşen insanlık.
İnsanlar Allah’tan rol çalmakla ne kadar meşgul. Gayb Allah’ındır ve veren de alan da O’dur. Birine bir şeyi vermesinin sebebini O’ndan başka kim bilebilir, ve çirkin/kötü sandığımızın hangi hayırlara gebe olacağını kim bilebilir?
Çirkinin içindeki güzeli, acının içindeki mutluluğu, şerrin içindeki hayrı, kirin içindeki temizliği görebilmek nasib etsin Rabbim hepimize. (amin)
Yazan:çelişki-analiz Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Kılavuzu köpek olmak, eşek gibi anırmak ve daha birçoğu;
Ciddi bilgi-kültür-analitik düşünce gerektiren olaylar hakkında mahalle ağzıyla, nasıl laf soktum kurgusuyla yorum yapmak için çok fazla kitap okumaya gerek yok,
Yoksa yanılıyor muyum?
Yazan:Mustafa Tarih: Nis 14, 2009 | Reply
Kin ve nefret ile aldatmak ile islama hizmet olurmu ? Olmaz bin kere olmaz ! Islamda adalet var yani karsisindakinin sucu ne ise ondan gayri suc isnat edilmez. Bir katile sen katl ettin denilir ama adam katil o halde zinacida diyemezsin. Gidib o katilden özür dilemek gerek öyle hadise olursa.
Yazan:Bibliyofil Tarih: Nis 15, 2009 | Reply
Vakit Gazetesi’nin muhafazakarların kara lekesi olduğuna şüphe yok. Vakit Gazetesi çizgisi ile giderek demokratlaşan Türkiye’nin diğer muhafazakar çizgisi arasındaki fark giderek açılıyor. Elbette Vakit Gazetesi çizgisi de toplumda bir gerçeğe, hala devam eden, varlığını sürdüren bir zihniyete tekabül ediyor. Aynen Cumhuriyet Gazetesi’nin sahip olduğu gerçeklik gibi. Bu durumda demokrat ve çözgürlükçü çizgideki solcular nasıl Cumhuriyet Gazetesi ve onun toplumsal tabanı ş ile ipleri attılar ise, demokratlatlaşan muhafazakarlarında Vakit Gazetesi ile ipleri atması hatta her süreçte onu yargılaması gerekiyor.