Açılım!
By Sevan Nisanyan on Haz 21, 2009 in Kemalizm, Militarizm, Milliyetçilik, Terör, Türk faşizmi, Ulus-Devlet, Ulusalcılık
Hitler usulü ırkçı faşizmden vazgeçip Mussolini usulü rejim faşizmi yapmaya karar vermişler, ay kardeş bilemezsin ne kadar sevindik! 1930’lara kazık kaktılar diye üzülüyorduk, bak “açılım” yapmışlar, 1920’lere geri gitmişler, çocuklar gibi mutlu olmaz mıyız? Artık asit kuyusuna adam atarken Türk mü, Kürt mü diye bakmayacaklar. (Belki bin yıl sonra iyice medenileşip sünnete bile bakmazlar.) Neye bakacaklar peki? “Cumhuriyetin temel ilkelerine”, “Atatürk ilke ve inkılaplarına” bağlı mı, değil mi? O kadar! Ne kadar objektif, ne kadar “rasyonel”, sanki Weber mübarek!
“Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk denir” ne demektir? “İtalya Devletini kuran faşist halka İtalyan denir” ne demekse o demektir, Mussolini’nin sözüdür. Rejimin temsil ettiği siyasi değerlere bağlıysan öptük seni diyor: ister Kürt ol, ister Tirol Almanı yahut Sicilya Arabı, farketmez. Zorbalığı artık kimlik üzerinden yapmayacağız, itaat üzerinden yapacağız. Kalk Yirmiüçnisan şiiri söyle, seni affedelim.
Bunların “Cumhuriyet” dedikleri şey objektif bir statü değil, bir inanç sistemidir. “Bu ülkede doğan veya kendi iradesiyle en az beş sene burada yaşayan herkes Türkiyelidir, memleketin asli sahibidir, bu hakikati hiçbir Allahın kulu inkâr edemez” demiyor. Cumhuriyetinin vazgeçilmez ilkeleri var, temel değerleri var, peygamberi var, amentüsü var, 23 Nisanı var, denize dökülen düşmanı var, hain halifesi var, kahraman ordusu var, varoğlu var. Bunlara biat ettin, tamam. Etmedin ne olacak? O zaman diyor, senin VATANDAŞLIK hakkını yok sayıyorum. İnsan olmandan ve yurdunda yaşamandan ileri gelen temel saygıyı senden esirgiyorum. Seni vatan haini, soysuz, dahili ve harici bedhah, gaflet ve dalalet, alet, ajan, mürteci, düşman ve köpek ilan ediyorum. Adını değiştiriyorum, zorla saçını açıyorum, yedi ceddine sövmeyi devlet ayini mertebesine yükseltiyorum. Senin ölülerini leş, katillerini kahraman sayıyorum.
Bunu yaptıktan sonra, ister ensesinden vurup asit kuyusuna at, ister atmayıp besle, ne farkeder ki? Bugün konjonktür yumuşamadan yanadır, soft hakaretle yetinirsin; yarın rüzgâr döner, hepsini birden toplar itlaf edersin. Karşındakini – ki kendi vatandaşındır – insan yerine koymadıktan sonra, dişini sıkıp bir müddet “hoşgörü” numarası yapmışsın kimin neyinde?
Bu ülkede herkes asker değil, oniki yaşından beri her gün emir ve hakaret işiterek yetişmemiş. Onur sahibi bir insan için her gün bunların hakaretine maruz kalmaktansa bir kere ensesinden vurulmak evladır vesselam.
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.
4 Yorum
Yazan:özlem Tarih: Haz 21, 2009 | Reply
İşte bana Sevan Bey’in Wouv dedirten yazılarından birisi.
Allah hepimizi Sevan Bey’in hışmından korusun:)
Yazan:Metin Okan Tarih: Haz 21, 2009 | Reply
TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR
Yazan:ali duman Tarih: Haz 21, 2009 | Reply
EVET TÜRKİYE TÜRKLERİNDİR
ANCAK; BEYAZ TÜRKLERİNDİR.
İŞTE BUNA BİR ÖRNEK : SICAKTAN HALK PİLAJLARA DOLUŞUNCA ZAMANIN İSTANBUL VALİSİ (YANILMIYORSAM FAHRETTİN KERİM GÖKAY)
“HALK PLAJLARA AKIN ETTİ, VATANDAŞLAR DENİZE GİREMİYOR” DEMİŞTİ.
BEYAZ TÜRKLER VATANDAŞ, HALK İSE AYAK TAKIMI. TÜRKİYE’NİN SAHİBİ BEYAZ TÜRKLERİN FARKINI BİLMEM ANLATABİLMİŞ Mİ İSTANBUL VALİSİ.
BİRLEŞİK DEREBEYLİK OLAN ULUSALCILIĞA SON GAZ DEVAM, BAKALIM NEREYE KADAR, NE ZAMAN GÜNAYDIN DİYEBİLECEĞİZ, DEREBEYLİK ÖZENTİSİ İÇİNDE OLANLARA.
Yazan:Ahmet Özdemir Tarih: Haz 22, 2009 | Reply
aslında beyaz Türk değil bağnaz Türk bunlar