RSS Feed for This Post

Zaman Gazetesi ayıp mı etti?

Şu an Genelkurmay’ın temel stratejisi Gülen hareketini yalnızlaştırmak, izole etmek ve bu yolla hareketin belini kırmak üzerine. Genelkurmay’ın temel meselesi AKP hükümeti değil şu an. Tam aksine Genelkurmay’dan AKP’ye sürekli ve sistematik olarak şu yönde mesajlar gidiyor… “Gelin biz sizle uzlaşmaya hazırız. Ülkeyi de güzel güzel yönetin. Fakat şu cemaatin arkasında durmayın. Bu cemaat sizi de yakacak. Sizi onlar ateşe itiyorlar. Gelin bu cemaatin gücünü birlikte frenleyelim…”

AKP iradesi içinde Cemil Çiçek tipi zihniyetler hâkim gelse, Genelkurmay’ın bu teklifi onaylansa Gülen hareketine yönelik izolasyon ve eliminasyon harekâtına başlanacak… Genelkurmay’ın Gülen hareketini iğdiş etme operasyonu tam gaz devreye girecek… Devlet içinde esas çatışma şu an bu mesele etrafında dönüyor… Nedense bu durum, bu açıklıkta kimse tarafından ifade edilmiyor ama vaziyetin bu olduğunu her akıl sahibi görüyor…

Egemen militar zihniyetin Gülen hareketi mensuplarına yönelik bu düşmanca tavrına her vicdanlı insanın karşı çıkması gerektiğini, Genelkurmay’ın bu politikasının gayrı meşru ve gayrı ahlaki olduğunu defalarca yazdım. Fakat öte yandan üzülerek görüyorum ki Gülen hareketine bağlı yayın organları kimi meselelerde hâlâ kendilerine düşman olan egemen zihniyetin dilini kullanabiliyor… 2 Temmuz katliamının yıldönümünde “Madımak otelinde meydana gelen yangında ölen 37 kişi” gibi, -sanki yangın sigorta kazasından çıkmış gibi- bir dille haber yapılabiliyor… Dahası bu haberin tamamı Alevi yurttaşlarımızı üzecek ve rahatsız edecek bir dille yazılmış… Başta Ekrem Dumanlı olmak üzere tüm Zaman yönetimine sesleniyorum… Lütfen bu konularda şu devlet dilini benimsemeyin! 2 Temmuz 1993’te Sivas’ta lalettayin bir yangın çıkmadı. Madımak oteli, içindeki insanlarla beraber yakıldı! O otel yakılırken orada binlerce insan sevinçle içerideki insanların yanarak ölmesini izlediler! “Sivas olayları” denmesi de ahlaki değildir. Yaşanan bir katliamdır. Bu durumun bu şekilde ifade edilmesi tüm Alevilerin talebidir… Evet, istisnasız tüm Aleviler bu katliamın bir Türk derin yapılanması organizasyonu olduğunu biliyor. Tüm Aleviler “Bizi orda devlet yaktırdı” diye inanıyor. Diğer tüm Alevi katliamlarının da böyle olduğunun bilincindeler. Fakat bu katliamlarda hemencecik provoke olan Sünni kitlelerdeki Alevifobi olgusunun da farkında Aleviler. Zaten onları katlettiren devlet zihniyeti de habire Alevileri dindarlara karşı kışkırtıyor. Bu katliam tertiplerinin amacı zaten dindarlarla Aleviler arasında sürekli bir nefret ortamını yaratmak… Zaman‘ın 2 Temmuz haberi tam bu derin operasyonun istediği şekilde kotarılmış. Zaman gazetesi bu dille haberler yapsın istiyor Türk militar zihniyeti… Ki, amaçladığı izolasyon ve iğdiş operasyonunu daha rahat yapabilsin… Hem ahlaken hem siyaseten bu dil bir fecaattir. Alevilere karşı da ayıptır… Gülen hareketi içindeki, benim de bizzat tanıdığım gerçek demokratların da benden farklı düşündüğünü hiç sanmıyorum…

Tabii bir de Gülen hareketindeki ya da başka bazı yayınlardaki bu tip tutarsızlıkları bahane göstererek kendi eyyamcı ve amorf kişiliklerini kamufle etmeye çalışan yorumcular da var Türk medyasında… Ruşen Çakır, bu konuda şampiyonluğu üstleniyor. Kendi tavırsızlığını, likitliğini ve zorunlu diplomatlığını, başkalarındaki demokratlık açıklarını bularak tatmin etme derdinde Çakır. Bence samimiyetsizlik problemi, geçmişten gelen bazı ideolojik önyargıları yıkamamaktan daha ciddi bir sorundur. Onu da bu vesileyle belirtelim… 

…Bu makale ilginizi çekti ise…

Gazetecilik Neden Dibe Vurdu?

Gazeteciler bizi bilgilendiriyor mu yoksa aldatıyor mu?  Gazetecilik galiba dürüstçe yapılmasına imkân olmayan bir meslek. Çünkü birbirine zıt işlerin aynı anda icra edilmeleri gerekiyor: Öğretmenlik, savcılık, soytarılık, amigoluk…  Gazeteci kendisine bilgi verebilecek herkesle iyi geçinmek için biraz politik davranmak daha doğrusu yalan söylemek zorunda. Ama aynı zamanda ondan gözü kara bir savcı gibi olayların üzerine gitmesi, iyi bir hâkim gibi dürüst olması da bekleniyor. Bir bilim adamı gibi konuları derinlemesine irdelemesi ama sıkıcı olmadan toplumun her kesimini eğlendirebilmesi… Gazetecilerden halkı aydınlatmaları isteniyor ama aynı zamanda da halka benzemeleri. Yoksa gazeteleri satılmıyor, TV kanalları izlenmiyor. Bu koşullarda “gazeteci gibi” gazetecilik yapılabilir mi? Derin Düşünce yazarları sorguluyor…

Buradan indirebilirsiniz.

 

Trackback URL

  1. 12 Yorum

  2. Yazan:fatih y. abbas Tarih: Tem 6, 2009 | Reply

    Cocuklugumdan itibaren alevileri taniyan, ic ice yasamis, okul siralarinda yan yana okumus
    eglenmis gulmus bir insanim.Cok farkli gorus ve inanclarda olan coktur, asla homojen degiller.

    Iki insan yada muhatabi arasindaki inanc sorunu, su veya bu gazete ve populer vaiz uzerinden de tartisilma-ma-lidir demeliyim..

    Yukardakine benzer sikayet ve iyi niyetli talepleri anlamamak, takdir etmemek, asla mumkun degil.Merak ettigim sey sudur: Alevi vatandaslar ve cemaat buyukleri, bu dillenmesi bile zor konuda, yani su veya bu siyasi-ekonomik mevzuda, hatta dini anlayis ve tercihte, farkli oneriler sunanlara veya baska hayatlar yasamaya ugrasanlara, satasma ve dalasma hatta surekli, ister internet yoluyla ister orda burda “gerici yobaz, dinci” diye onunden arkasindan devamli soylenmeyi olagan aliskanlik edinmis ve “aleviyim” diye ortalikta gezinenlere, gerekli uyarilarda bulunup daha medeni olmalari icin, tavsiyeler yapiyor mu?

    Bu konuda sikayeti olan insanlar, sorunlarini hangi Alevi sivil toplum otoritesine goturmeli ve cozmeli? Bir onerisi olan var mi?

    Eger kendini sunni olarak lanse eden olup da, sekilsiz ve kel alaka yazi yazip, gorus beyan olursa, yazdiklari koselere gonderiyoruz. Bir iki, densiz ve sirret zibidi haric henuz bir hakaret ve ciddi taciz ile karsilasmadik.
    Her iyiniyetli ve guzel taleplerin de gerceklesmesi, aninda yerine gelmesi de mumkun degil.

    Bir sozde yada gercek Alevi ile bir sorun yasayan insan, bunu ilk once kime, hangi alevi onderine yansitacak?

    Ben buradan soyleyim cunku ortada bir muhatap bulamadim, bulduklarim da hic bir meseleyi sahsi “sorunlari” olarak koymadi simdiye kadar:

    Surekli,”biz seninle ayni fikirdeyiz, seninle ayni degerler ve vizyonlara, ınanc tarzina sahibiz,ayni mantigi kullaniyoruz her konuda ayni gorusteyiz!” diye ısrarla tutturmalari, hic de ayni tercihlere sahip olmadiklari halde, israrla tuhaf telkinlerde bulunmaya devam etmekte, hatta isin icine “is ve para meselelerini” bile sokmaya kararli israrli ve inatci olmalarindaki asil sebep nedir?

    Birakin ermeniyi yahudiyi, sunu ve bunu,
    “aleviler soyledir boyledir” diye asla agzimdan hic soz cikmamistir bu gune kadar.

    Uygun ve sorunlardan haberdar, itibar sahibi bir alevi temsilcisi ile “kendi adima” gorusmeye hazirim.

  3. Yazan:pınar Tarih: Tem 6, 2009 | Reply

    size kesinlikle katılıyorum. ne zaman ki bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyetinden kurtulursa Zaman Gazetesi ve muhafazakarlar o zaman Türkiyedeki meseleler çorap söküğü gibi çözülecek. insan birbirlerinin samimiyetini ancak ve ancak icraatlardan anlarlar.o da yoksa demokrat olup olmadığınıza istihareye yatarak belirlemelerini beklemeyin…

  4. Yazan:Ali Duman Tarih: Tem 6, 2009 | Reply

    birlik içinde olabilen halkı hiç bir güç yenemez. birlik içinde olabilmenin yolu; kendi hakkını savunmak kadar, ötekinin de hakkını savunmaktan geçiyor. sunni alevinin, alevi sunninin, türk kürdün, kürt türkün, müslüman gayri müslimin, gayri müslim müslümanın hakkını savunmalı, herkes herkesin hakkını savunmalı. birlik olmak budur, büyük millet olmak budur, insan olmak budur. bunu yapabilen halkı hiç bir güç yenemez, bunu yapamayanın ise iki yakası bir araya gelmez. böl parçala yönet gereği sırası gelen kurban edilir.

  5. Yazan:fizikci Tarih: Tem 7, 2009 | Reply

    Başta Ekrem Dumanlı olmak üzere tüm Zaman yönetimine sesleniyorum… Lütfen bu konularda şu devlet dilini benimsemeyin! 2 Temmuz 1993′te Sivas’ta lalettayin bir yangın çıkmadı. Madımak oteli, içindeki insanlarla beraber yakıldı! O otel yakılırken orada binlerce insan sevinçle içerideki insanların yanarak ölmesini izlediler! “Sivas olayları” denmesi de ahlaki değildir. Yaşanan bir katliamdır. Bu durumun bu şekilde ifade edilmesi tüm Alevilerin talebidir…

    Bu gerçekten böyle midir? Binlerce insan otelin yakılmasını sevinçle mi izledi? Sivasta o şiddette bir Alevi-Sünni düşmanlığı o olaydan daha önce veya daha sonra hiç görüldü mü? Sivas Katliamı’nın 28 Şubat’a giden yolda gerçekleşen olaylardan biri olduğu iki gün sonra gerçekleşen Başbağlar Katliamı’ndan belli olmuyor mu? Bu olayların Alevi ve Sünni’yi birbirine karşı kışkırtmak ve kırdırmak için yapıldığı bu kadar açıkken “O otel yakılırken orada binlerce insan sevinçle içerideki insanların yanarak ölmesini izlediler!” demek provokasyoncuların ekmeğine yağ sürmek olmaz mı?

    Olayları bizzat yaşayan bir Sivaslı A. Turan Alkan’ın şu yazısını da okumakta fayda var:
    http://www.aksiyon.com.tr/yazarDetay.do?haberno=24445

  6. Yazan:MY Tarih: Tem 7, 2009 | Reply

    ZAMAN’in devlet söylemi degil de baska bir söylemi biraz rahatsiz edici, bilmiyorum, ne demek lazim? ZAMAN neticede Muhsin Yazicioglu ile arasina mesafe koymuyor, Yazicioglu da çatli ile biraz FAZLA yakin degil miydi?

    Yani Ergenekon’u elestirip Yazicioglu’nu neredeyse evliya gibi göstermek vicdanlara sigar mi?

    resim 2

    Muhsin Yazicioglu ile ilgili çok romantik haberler çikti ve çikmaya devam ediyor. Oysa Abdullah çatli’yla olan iliskisi biliniyor. Kendini savundu, “birlikte ekmek yedik” diyerek. Ama bu kan-soy-irk davasini tam olarak terk edebilmis biri degil Yazicioglu.

    resim
    Gençliginde terör olaylarina karisti mi? Karismadi mi?

    “Çatlı, 1978’de Balgat katliamı nedeniyle gözaltına alındı. Bu sırada yardımına koşan Yazıcıoğlu oldu. Yazıcıoğlu, emniyeti telefonla arayarak, “Bu size son ihtarım. Abdullah’ı bırakmazsanız Ankara’nın 150 yerinde bomba patlatacağız” diye tehdit etti. Ardından Çatlı serbest bırakıldı. “

    http://www.habervitrini.com/haber.asp?id=140000

    Buradaki açiklamasinda biraz günah çikarmis ama “cezami çektim, kösemde oturayim” demiyordu, siyasetin içindeydi vefat etmeden önce.

    http://www.istanbulhaber.com.tr/haber/muhsin-yazicioglu,-abdullah-catliyi-anlatti-432.htm

    Bugün de ZAMAN’da bir haber var, Arif Sag’in agzindan, BBP bizi yakmadi, tersine kurtardi mealinde: Madımak Oteli’nde 40’tan fazla kişi BBP’liler sayesinde kurtuldu

    Sanatçı Arif Sağ, Madımak Oteli yangını sırasında kendisinin de içinde bulunduğu 40’tan fazla kişinin kurtulmasında, dönemin BBP il başkanının önemli katkısının olduğunu söyledi. Sağ, olaylarla BBP’nin bir ilgisinin bulunmadığını belirterek, “Aksini söylersek iftira etmiş oluruz.” dedi.

    BBP Genel Başkanı Yalçın Topçu’nun “Arif Sağ konuşsun” çağrısının ardından görüşlerini açıklayan Arif Sağ, Madımak yangınını, bir senaryonun hayata geçirilmesi olarak gördüğünü söyledi. Sağ, “Madımak bence senaryosu yazılmış, oynanmış bir oyundur. Ama senaryoyu kim yazdı bilmiyorum.” dedi.

    O gün yaşadıkları ve nasıl kurtulduklarıyla ilgili daha önce birçok kez açıklama yaptığını anlatan Arif Sağ, şunları söyledi: “Otel yanmaya başladığı zaman arkadaki camı kırdılar, biz de camdan bir boşluğa atladık. O boşluğun ne olduğunu da bilmiyorduk. Balkon Büyük Birlik Partisi’ne aitmiş. Sonra orada patırtılar duyuldu. ‘Biz sizi çağırmadık’ gibi şeyler söylediler. Sonra BBP’nin il başkanı ya da başkan yardımcısıydı kim olduğunu bilmiyorum. Bir arkadaş beni görünce itiraz edenleri durdurdu, bizi içeri aldı. 41-42 kişiydik. İçeri girdik oturduk. Orada bir saat kaldık, bizi emniyet müdürlüğüne götürdüler. Orada yaşadığımız budur. Biz hiçbir zaman ‘BBP’liler geldiler bizi yaktılar’ gibi bir laf etmedik. Öyle bir şey yok.”

    Dönemin BBP İl Başkanı Ahmet Yıldız ise, 2 Temmuz 1993’teki yangından kaçanların BBP Sivas İl Başkanlığı’na alınmadığı iddiasının birçok kez yalanlanmasına rağmen bazı kişiler tarafından gündeme getirildiğine dikkat çekti. BBP binası ile olayın yaşandığı Madımak Oteli’nin yan yana olduğunu hatırlatan Yıldız, sözlerine şöyle devam etti: “Otelin yakıldığı gün Arif Sağ’ın da içinde bulunduğu 35 kişi havalandırma boşluğundan parti binamıza geçti. Olaylar yatışıncaya kadar bize sığınan kişilerle sohbet edip onlara çay ikram ettik. Kurtarılanlar aynı gün emniyet müdürlüğünden gönderilen sivil bir araçla parti binasından ayrıldı.” diye konuştu.

  7. Yazan:özlem Tarih: Tem 7, 2009 | Reply

    Mehmet bey bugün zaman da yer alan haber uzun zamandır BBp lilerin söylediği bir iddia. Arif sağ da görgü tanığı. Doğru olma ihtimali büyük. ama benim Yazıcıoğlu7na hüsnü zannımın kalmadığı nokta Ökkeş Şendiller gibi Maraş katliamı ile bilinen bir isme yakın zamana kadar partisinde yer vermesidir. İnsanlar değişebilir ama değiştikten sonra adam akıllı bir özeleştiri yapıp daha mütevazi bir konumda kalmalı ya da bu tür vahim bir yanlış içerisinde olmamalı. Ben ne Ökkeş şendiller olayında ne de Hrant’ın katillerine zamanında mesafe koyamamısda hafifletici bir sebep göremiyorum. Tarlayı çoktan sürdüler ile açıklanabilecek bir şey değil bu. Ama Sıvas’taki durum ben bildim bileli anlatılır. o başka.

  8. Yazan:İsmet Tunç Tarih: Tem 10, 2009 | Reply

    Zaman Gazetesi gerçekten ayıp etti.Bunları dışarıdan biri değil de, elinde on yıla yakın zamandır Zaman Yorum sayfaları arşivi bulunan sadık bir okur olarak söylüyorum. Kendimi hiç bir zaman bir yayına bağımlı hissetmedim. Ama düzenli olarak birkaç gazeteyi sürekli takip etmeye çalıştım. Bunlardan biri de Zaman’dı. Belki altı-yedi yıl ötesinin Zaman Yorum sayfaları hala biriktirdiğim ve yıllara göre okuyup bir kısmını ayırttıım haliyle arşivimde bulunuyor. Ama Zaman’ın Madımak’la ilgili haberini okuyunca o kadar üzüldüm ki, benim için altın değerinde olan gazete sayfaları bir anda değersiz bir niteliğe büründü. Oysaki insan merkezli olduklarını düşünüp; cemaat, yobaz yaftalarını yakıştırıp güya öğrencileri sömürüyorlar diye eleştirilere muhatap olununan bu gazeteyi hiç çekinmeden uzun yıllar takip ettim ve biriktirdim. Tıpkı diğer gazetelerin kitap, siyaset eklerini topladığım gibi. Ama artık Zaman’a eskisi gibi sahiplenme duygusuyla değil de, sadece gündemi nasıl değerlendiklerini merak ettiğim için takip ediyorum. Gerçeken de çok ayıp ettiler. Sırf dini duyguları paylaştıkları insanların hassasiyetlerini özetecekler diye başka insanların hassasiyetlerini hiç düşünmediler. Ortada sekiz saat boyunca herşey açıkken hiçbir müdahale etmeyen görevlilerin ve halkın suçluluğu ortada iken.

  9. Yazan:pervez Tarih: Tem 10, 2009 | Reply

    Sayin ismet,
    Ben Zaman Gazetesi’nin fasizan yuzunu Alev Alatliyi sansur ettigi ve Kemal Kilicdaroglunun alevi-kurt kimligini mansete cektigi zaman anladim.
    Bana ilginc gelen, baskalarinin hakkini korumaktan surekli dem vuran insanlarin, soz konusu baska gazeteler olunca, Bekir Coskun olunca mangalda kul birakmayan bazi liberal yazarlarin is Zaman’a ve cemaat’e gelince cok daha uzlasmaci, ama canim niye boyle yaptiniz simdi demesi. Zaman’in yaptigi apacik fasistliktir, ustelik de benim gozumde Bekir Coskun’un yazilarindan cok cok daha buyuk bir fasistliktir. Ne demek gupegunduz yakilan insanlara yangindan olduler diye sunmak, Aziz Nesin halki tahrik ettinin arkasina siginmak!
    Su ana kadar ben Taraf gazetesinde cemaati ve zamanin dini- fasizan elestiren gerekli sertlikte bir yazi, bir manset gormedim, ama baska kesimler icin bu mansetleri gorduk.
    Ragip Duran Apoletli Medya isimli sitesinde Taraf’daki kimi liberallerin bu sola saldirmaktaki istahlarini ama cemaate dokunurken ki isteksizliklerini sorgulamisti, aynen katiliyorum.

  10. Yazan:İsmet Tunç Tarih: Tem 10, 2009 | Reply

    Sayın Perves, öncelikle bazı düşüncelerinize katılıyorum. Topumsal döngü içinde cemaat, kişi ya da grupların ortak kaygılarla hareket ederek birbirlerini korudukları aşikardır. Dolayısıyla Zaman ve geldiği cenah din-millet-vatan-ülke bütünlüğü-bayrak ve benzeri argümanları ön planda tutarak belli siyasal düşüncleri olduğundan farklı gösterebilir ya da onları meşru gösterebilir; yanlış ama açıklaması bu…

    Taraf Gazetesi’ne gelince, Türkiye solu dine karşı derin bir yol ayrımına girdiği için halktan kopuk bir siyasal çizgi çizdi ve kaybetti. Değerleri aşağılanan halk kendini yönetmesi için Sol cenaha oy vermedi. Türkiye Solu ya da diğer sol grup, platformlar yeni yeni halkı anlamaya çalışmaktalar. Dolayısıyla Taraf, darbe geleneğinin sol içindeki bu popüleritesine karşın, dine saygısını da ortaya koyarak, darbeye de karşı gelen cemaat ya da benzeri örgütlenmeleri biraz olsun hoşgörmektedir. Bu ne kadar doğru onu da tartışmak gerek ayrıca. Ama bahsettiğiniz haberle ilgili Taraf, Zaman’a ciddi eleştiri getirmiştir. Hem haber olarak hem de bazı yazarların köşe yazılarında dile getirdikleri eleştiriler yerinde ve olumluydu. Yeterli miydi? Onu da bilemiyorum…Sevgiler.

  11. Yazan:Tarik Tarih: Tem 10, 2009 | Reply

    Mcdonalds bombacısı yasin hayal için “arkadaş çatapat patlatmış” diyen Yazıcıoğlu mu değişmiş? Alperen reisi Erhan Tuncel ve çömezi Yasin Hayalin Dink cinayetindeki rolü ortaya çıkınca, parti içi soruşturma olup olmayacağını soran gazetecilere “arkadaşlarımızı yedirmem” diyen Yazıcıoğlu’mu değişmiş. Papa ziyareti öncesi ayasofya provakasyonu, 2006 yılbaşı The Marmara provakasyonu, santaro, misyonerler ve dink cinayetleri, şurada son birkaç yıl içerisinde gerçekleşen tüm provokasyonlardan içlerinde BBP’li birilerinin, ya da bir BBP örgütünün adının geçmediği kaç tane sayabilrsiniz? Hangi birisi engellenmiş, ciddi şekilde soruşturulmuş?

  12. Yazan:Ali Kıran Tarih: Şub 24, 2010 | Reply

    Zaman gazetesi umarın bir gün gerçekleri görür..

  13. Yazan:GERÇEK Tarih: Haz 5, 2010 | Reply

    türkiye homojenliği ile hoşgörünün en az olduğu ülkedir.ne türkün kürde ne de sunninin aleviye en ufak bir tahammülü vardır.birbirlerini sevmiyorlar bunu da zorla yaptıramazsın.kendilerinde bunu görecek zeka da yok.ogün samastta ve onu savunanlarda; mehmet ali ağca ve onun hayranlarında ,pkk ve onun hayranklarında ne zeka varki bunların yaşadığı toplum hoşgörülü olacak kadar zeki olsun..

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin