RSS Feed for This Post

Artık tornacılar da Marx okuyabilecek

Yıldıray Oğur

Yukarıdaki başlığın “Artık imamlar da Spinoza okuyabilecek”, “Yaşasın imam hatiplerden yine Ahmet Hakanlar, Sevim Gözaylar, ÖDP genel başkanları çıkabilecek” versiyonlarını da yazmayı düşündüm.

Ama Eğitim-Sen Genel Başkanı’nı Erdoğan Aktaş’ın Habertürk’teki programında kıvranırken görünce vazgeçip, gördüğünüz başlıkta karar kıldım.

Evet, devrimci, solcu, ilerici Eğitim-Sen’in genel başkanı katsayı eşitsizliğinin giderilmesi karşısında ne diyeceğini ne tarafta duracağını şaşırmış, “kıvranıyordu”.

“Evet, ama sistem, siyasi karar” deyip durdu.

Peki, bu katsayı eşitsizliğinin en büyük mağduru kimlerdi? Hadi unutalım imam hatiplileri bir dakikalığına.

Geriye kimler kalıyor? Meslek liseliler. Peki, meslek lisesine çocuklarını kim gönderiyor?

Çocuğunu üniversiteye gönderecek parası olmayanlar, “çocuğum hemen bir iş sahibi olup çalışmaya başlasın” diyenler. Çocuğuna bir üniversite hayatı keyfi yaşatacak durumu olmayanlar.

Yani yoksullar, alt ve orta sınıflar, proletarya. Siz hiç çocuğunu tornacı, mobilyacı, bilgisayar programcısı yapmaya çalışan ve bunun için meslek lisesine gönderen varlıklı bir aile gördünüz mü?

Ama bu ülkenin en örgütlü solcu sendikalarından biri bile olsanız imam hatip korkusu, şeriat paranoyası söz konusu olduğunda gözünüz ne eşitsizliği görür ne de yoksulları.

Peki, kimin yanında saf tutmuş olursunuz?

Bu katsayı uygulaması ne zaman çıktı. 1998’de. Hangi motivasyonla? 28 Şubat post modern darbesiyle.

Peki, nasıl uygulandı? Hunharca.

Şöyle anlatayım. Mesela siz 1998 yılında hiçbir şeyden habersiz üniversiteye hazırlanan, hayalleri olan, büyük ihtimalle ailenizin baskısıyla gittiğiniz meslek lisesinden kapağı üniversiteye atıp hayat akışınızı değiştirmeyi hayal ediyordunuz. Ve bir gün askerler bastırdı, medya alkışladı, siyaset uyguladı ve bir kanun çıktı: Yarışa on sıfır yenik giriyorsunuz. Hâlbuki siz o okula girerken şartlar eşitti. Hakkınız gasp edildi, yıllarınız çalındı, önünüzdeki tüm gelecek hayalleri karardı.

Bu acıklı hikâyede darbeciler var, hukuksuzluk var, acımasızlık var, despotizm var, eşitsizliğin daniskası var.

İşte Türkiye’nin devrimci bir sendikası tüm bu şer cephesi karşısında ama “Ya imam hatipliler hâkim olursa”nın derdine düşüp, kem küm ediyor, ortada kalıyor.

Sanki imam hatipli biri hâkim olursa kanunları değil de şeriatı uygulayacak, hırsızları hapse yollamayıp, ellerini kesecek. Hem de imam hatiplerden Hürriyet yazarı, ÖDP Genel Başkanı bile çıkan bir ülkede.

Bilmiyorlar mı ki Türkiye’de üniversiteler hâkim, kaymakam, bankacı, öğretmen yetiştiren bir beyaz yakalı meslek okulu hükmündedir. Yoksul bir aileden gelen bir genç için üniversiteye gitmek sınıf atlamanın en pratik yoludur. Babanız işçi, tekniker, boyacı, çiftçi, esnafsa ve bu hayattan memnun değilseniz çare üniversiteye gitmektir.

Meslek liselileri ara kademeye mavi yakalı işçiler yetiştirir. Evet, genç yaşta bir meslek sahibi olmak, koluna bir altın bilezik takmak iyidir. Çetin Altan’ın dediği gibi “İngiltere’de ben Türkiye’de müsteşardım diyerek iş bulamazsınız. Ama musluk tamir etmeyi biliyorsanız, Zambiya’da da aç kalmazsınız.” Ama meslek lisesine başlanan 13 yaş, bir çocuğun hayatı boyunca yapacağı mesleği seçmesi için çok erkendir. Üniversiteye başlanan 17 yaş da erkendir.

Herkesin gençliğini çalışmadan, hayat gailesine kapılmadan, dünyayı tanıyarak, okuyarak, gezerek, kendine bir dünya tasavvuru inşa ederek geçirme hakkı vardır.

Üniversite zannedildiğinin aksine insanı meslek sahibi yapmaz ama bunu yapar: İnsana bir hayat tasavvuru kazandırır.

Tornacı olabilirsiniz. Kaynakçılık eğitimi almış olabilirsiniz. Ama kimse sizden günün birinde felsefe eğitimi alma hakkını alamaz. Dinî okula gitmiş olabilirsiniz. Ama günün birinde siyaset bilimi okumak, Rousseau, Foucault öğrenmek isterseniz kimse yolunuzu “Kaymakam olucan di mi” diye kesemez.

Aksi, İzmir’deki büyük boya fabrikasında çalışan işçilerinin oturduğu mahalleye boyacılık meslek okulu açan patronun hayalindeki düzendir: Boyacının çocuğu ancak boyacı olur.

Aksi, Rahmi Koç’un en iyi sistem dediği Hindistan’daki kast sistemidir.

2003’te televizyonda üniversite öğrencilerinin karşısına çıkan Türkiye’nin ez zengin adamı büyük bir rahatlıkla anlatmıştı hayalini: “Hindistan’a gittim. Orada gördüm ki hiç kimse diğerini kıskanmıyor. Orada çok farklı bir sistem kurulmuş. Kast sistemi. Bu sistemde sadece tuvalet temizleyen var, merdiven silenler var. Hepsi de işini severek yapıyor. Ama öyle olmasa herhalde yüz milyonlarca işsize iş bulmak imkânsızdı.”

Sizce Koç Holding’in yıllardır “Meslek Lisesi Memleket Meselesi” diye kampanya yapıyor olması hoş bir tesadüf müdür?

… Bu makale ilginizi çektiyse…

Türk Solu 

Kendini « sol » olarak tarif eden hareketler hiç olmadıkları kadar zayıf ve bölünmüş bir tablo çiziyorlar bugün.  Türk Solu Dergisi’nin ırkçı söylemlerinden CHP’nin darbe çağrılarına uzanan bir kafa karışıklığı hakim. Muhalefet boşluğunun müzmin bir hastalığa dönüştüğü şu dönemde Türk solu bu boşluğa talip olabilir mi? Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi gibi bu kitap da Türkiye’deki sola tarafsız bakan bir çalışma. İyimser görüşler kadar geçmişe dönük ağır eleştiriler de var. İlginize sunduğumuz 82 sayfalık bu kitap Türkiye’deki “sol” grupların sorgulamalarına, projelerine ışık tutmak amacıyla derlenmiş makalelerden oluşuyor. Kitabı buradan indirebilir ve paylaşabilirsiniz. Kitapta ele alınan başlıca konular: Solda özgürlükçü hareketler, 68 Kuşağı, Devrimci sol, Kemalizm, ulusalcı sol akımlar, Sol ve İslâm, Cumhuriyet Gazetesi.

Trackback URL

  1. 22 Yorum

  2. Yazan:özlem Tarih: Tem 23, 2009 | Reply

    Tarık Tufan 28 şubat vicdan mahkemesinde anlatmıştı. tam bu kat sayı uygulmasının çıkarıldığı zamanlarda bir dersanede öğretmenmiş. Hala o çocukları hatırlarken ağlamaklı oluyordu. son sınıfa gelmiş bu çocuklara o sene (ve tabi sonraki senelerde de) hiçbir hayal ettiği yeri kazanamıyacaklarını anlatmak dersane öğretmeni olarak onlara düşmüş. Çocuklar anlatsak da anlamıyor defalarca soruyorlar, boş gözlerle bakıyorlardı diyor. İnanamıyorlar yine hayalini kurdukları bölümleri kazanacaklarını zannediyorlarmış. Bir sürü çocuğun o dönem dünyası başına yıkılmış.Yildiray Oğur’un dediği gibi. Kimin çocukları bunlar. Doktor filancanın, sanayici bilmem kimin değil. nice genç kızla karşılaştım bugüne kadar çok iyi puanlarla ancak açık öğretime mahkum olan.
    Ne diyeyim benim de yazdıkça sinirlerim bozuluyor doğrusu.
    Etyen mahçupyan’ın dedği gibi bu insanlara hep modernizmin gayrımeşru çocukları muamelesi yaptığımızı göremeyecek kadar sahteleşmiş bir dünyada yaşıyoruz.

  3. Yazan:suzannur Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    Ah gözünü sevdiğim otoriter faşist Türkiyem, ne çok genci harcadın da hala durulmadın !!!
    8o’lerde öğrencileri öldürdüler, 90’larda beyinlerini… Atı alanın Üsküdar’ı geçtiği herkesçe malumken ve birileri Biri adına bu ülkede cebini doldurup, makamını ebedileştirip!, soyunu sülalesini bir yerlere yerleştirerek, adı sol olan birileri de bu haksızlıkları adına öcü denilmiş başka bir şey adına hoşgörürken, ne çok genç mahvoldu.
    O yıl bir yakınım eşit ağırlıkta 3500’üncü olmuştu ama katsayı yüzünden zorla son tercihine yerleşti. İçimin yağı erimişti, inanın ermişti, sen al şu gencecik beyni mahvet. Bize kalansa hiçbir şey oldu, üzüntümüz hariç.
    Burası Türkiye, buradan çıkış YOK! İki yıl sonra başka bahaneyle geri döner bu uygulama, eğer ki Ergenekon zımbırtısı sonuçlanmaz da savcıların başı yenirse!

  4. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    “Siz hiç çocuğunu tornacı, mobilyacı, bilgisayar programcısı yapmaya çalışan ve bunun için meslek lisesine gönderen varlıklı bir aile gördünüz mü?”

    Evet hemde çok fazla gördüm. Ben de Ailem fakir olmadığı halde Meslek Lisesinde okumuş biriyim. Tavit Kilimciyan bu tespitinde yanılmış.

    Meslek Liseleri katsayısı konusunda içinden çıkmış biri olarak kararsızım. Ben de mağdur olduğum halde…

    Türkiye’de Meslek Lisesi sistemi, Üniversitelerin yükünü azaltmak üzere kullanılıyor.

    Gençlerin Üniversiteye gitmeden iş hayatına girebilmesini sağlamaya çalışıyorlar. Çünkü Ülkemizde Devlet Üniversitesi sayısı yetersiz.
    Kapıda bekleyen milyonlarca kişi var.

    Şimdi soruyorum. Elinde hazır mesleği olan birinin, normal bir lise mezunu ile aynı koşullarda sınava girip, onu safdışı bırakması adil mi ?

    Bir kişi 2 meslek sahibi olurken, diğer genç mesleksiz kalıyor.

    Tabi şunu da hatırlatmam lazım : Meslek lisesi mezunlarının kendi bölümlerinin Üniversitedeki üstünü okumaları için bir katsayı avantajları var.

    Öte yandan madalyonun diğer yüzü var.

    Henüz 14 – 15 yaşında bir genç Meslek Lisesine başlayarak bütün geleceğini ipotek altına alıyor. Nitekim ben de Lisede edindiğim mesleği yapmıyorum. Çünkü hoşuma gitmedi. Üniversite’de dal değiştirmeye çalıştım ama aldığım eğitim ve katsayı sistemi istediğim dalı tutturmaya yetmedi.

    Hala genç yaşta yapılan tercihin sonuçlarına katlanıyorum.

    Aslında yapılması gerekenler açık.

    1 – Meslek Liseleri konusunda insanlar daha fazla bilinçlendirilmeli.
    2 – Devlet Üniversitelerinin sayısı ve kontenjanları arttırılmalı ve isteyen herkesin Üniversiteye gidebilmesi sağlanmalı.

  5. Yazan:eg Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    ben bu konuya şöyle bakıyorum:
    imam hatip ya da meslek lisesine girmiş bir öğrenci düşünün. o insanın başka mesleklerle ilgili yüksek okullara ve üniversitelere gitmesini engellemek için yapılan katsayı adaletsizliği birçok açıdan adaletsiz ve anlamsız bir şeydi.

    birincisi; bir gencin, hayatını, istediği bir döneminde başka bir kulvara yönlendirme hakkını elinden alıyorsunuz. diyelim ki bir genç ailesinin isteği ile meslek lisesine yönlendirildi. ama çocuk hayatının bu lise döneminde bambaşka bir alana ilgi duyduğunu öğrendi ve buna yönelik bir üniversite eğitimi almak üzere sınava girmek istedi. çocuğa diyorsunuz ki “kardeşim siz bir kere meslek lisesini seçtiniz, artık oraya ve o mesleğe hapissiniz” . şimdi koskoca yüksek öğrenimi yönlendirenlerin şimdiye kadar böyle bir adaletsizliğe vicdanlarının sızlamamış olması gerçekten ilginç ve bu ülke adına utanç verici.

    imam hatiplere gelince zaten bu ülkede insanlar çocuklarını imam olsun diye imam hatipe göndermiyorlar. diniyle ilgili yeterli bir bilgi alsın ama aynı zamanda da pozitif bilimleri de öğrensin diye gönderiyorlar. şimdi bunları üniversiteye sokmayacağız diye yapılan taklaların hiçbir vicdani tutunacak dalı yok.

    dün tüsiad açıklama yapıyor, düzenleme yanlıştır diye. evet onlara bedava çalıştıracakları köleler lazım olduğu için köle okullarından mezun olanların üniversitelerdeki başka bölümlere gitmesi kast sistemini deler! yazık…

  6. Yazan:özlem Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    İmam hatip okullarına ve meslek liselerine hem dar gelirli aile cocuklari buyuk ekseriyetle gider hem de bunlardan bir kismi imam hatip okuma tercihi yoksa okumayacak cocuklardir. Ben kendi cevremden bilirim bir cok kiz cocuk 28 subat oncesi donemde basortusune biraz daha musamahali yaklasildigi icin normal devlet okullarinda okumayacakken imam hatip okullarina devam ederek okumus akabinde de bir bir kismi universiteye devam etme sansi bulmustur. Erkek cocuklar acisindan da halk arasinda dini egitim hem prestijli hem de bu okullarda cocuklarin daha az dejenere olacagina inanildigi icin bir yonelis olur. Ama cok az insanin ve cocugun hedefi gercekten bu okullardan cikip imam olmaktir. Daha ziyade bu okullar okuyabilmek icin bir nevi bazi genclerin onunun acan kurumlar idi. yaygin bir soylem vardir imam hatip okullari ile genclerin hayatini mahvediyorlar, bu okullarin egitim seviyesi dusuk vs. gibi. Bu bence gercek manzarinin cok azini yansitan bir soylem. Bu okullar gercekte normal devlet okullarina gonderilerek okutulmayacak bir cok fakir aile cocugunun onunu acti. Zaten biraz Anadolu insani ile temasta iseniz cocugunun bir geleceginin olmasini isteyen insanlarin bir donem cocuklarini maddi durumlari yoksa ya yatili ogretmen okullarina, ya polis kolejlerine ya askeri okullara ya meslek liselerine ya da imam hatip okullarina yonlendirdiklerini gorursunuz. Peki imam hatip okullarinin problemleri yok mudur? Tabi ki var ozellikle bu okullardan cikista muhendislik tip gibi matemeatik ya da fen bilimleri alaninda ilerlemek istiyorlarsa(sozel alanda hicbir dezavantaji olmadigini da soylemeliyim) bir sure akranlarindan genellikle biraz daha fazla zorlaniyorlar. Ancak eger zaten bu bolumleri kazanabilmis cocuklar ise belli oranda bu dezavantajlarini telafi ederek gelmis oluyorlar kalani da zaman icinde telafi ediyorlar. Sonucta universiteye basladiginiz da mesela diferansiyyel denklemler duz liseden gelen icin de yeni bir konu imama hatipli icin de, anatomi de. Gerisi diyelim ki lise matematigi ve en fazla bir sene icerisinde imam hatipli de meslek liseli de ayak uydurabiliyor.
    İkinci bir husus 28 subat oncesi cok basarili anadolu imam hatip liseleri cikmaya baslamisti. Mesela Kadikoy anadolu imam hatip lisesi defalarca universite giriste sampiyonlar cikardi. Arcak kemalistler buna da camur atmaya kalktilar efendim sinav sorulari camlinip bunlara veriliyor diyenler mi ararsiniz, ozellikle boyle hirslandiriliyorlar bu cocuklar universitelere sonra da ulkenin kilit noktalarina sizacak diyenler mi?

    Klasik sol anlayis bunca yildir hep 12 eylul sonrasi imam hatipler arttirildi yesil kusak projesi vs. nin otesine geciremedi bu tartismalari. hic kimse sunu gormek istemiyor haydi kizlar okula derken bu kizlarin buyuk bir cogunlugu ailelerin ya basortusu hassasiyetleri ya da geleneksel ahlak anlayislari sebebi ile okutulmuyorlar. Cocugunu basi acik okutmayan aileye ya da cocugunu var olan tarz okullarda okutmak istemeyen aileye onerilerin ne? Kiz liseleri erkek liseleri de kaldirildigina gore? Ozellikle gercekten cok fakir cocuklara

    hadi onu da bir kenara bırakalım,eğer aileler yetişme dönemi içerisinde çocukları biraz daha fazla dini eğitim alsın ama öbür taraftan da okusun istiyorsa hangi mantıkla bu duruma set çekilebilir. faşizmin en görünür olduğu bir cephedir bu imam hatip tartışmaları. Ha başka alternatifler olamaz mi? daha iyi yollar bulunamaz mı?, devlet tekelinde bir din eğitimi ne kadar adam aendoktrinasyonun bir başka çeşidi değil midir ayrı konu. Ancak benim dikkatimi çeken hem Yıldıray Oğur’un hem de ayynı konuda Mehmet Altan’ın yazdığı yazılar çok güzel olmasına rağmen meseleyi sadece meslek okulu düzeyinde ele alıyor sanki tartışmanın artışırken imam hatipleri savunmak gibi bir konuma düşmek istemiyorlar.Korkum tartışma zemini bu minvamlde döndükçe yarın öbürsü gün başka birileri gelir sadece imam hatiplere yönelik bir kat sayı uygulaması getirir pek de kimsenin umrunda olmaz. Açıkçası imam hatip okullarina yapılan da en az meslek liseleri kadar büyük bir haksızlıktır. Daha iyisini becerebiliyorsanız buyrun ortaya koyun ama alternatif oluşturamıyorsanız varolanh durum için de adaleti sağlamaktan başka çıkar yol yok.

  7. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    Enver beyin konu hakkındaki görüşlerine tamamen katılıyorum.Katsayı uygulaması(dayatması demek daha doğru olacak),pek çok gencin hayatını karartıyordu ve adaletsiz bir uygulamaydı.Sonuçta,adil olmayan bir uygulama-zengin fakir dinlemeden-bir şekilde tercihini bu yönde yapmış tüm öğrencilerin istikballerini olumsuz yönde etkileyecekti/etkiliyordu.Hakkı beyin iddia ettiğ gibi-ki olabilir,bazı istisnalar mümkündür-varlıklı ailelerin de çocuklarını meslek liselerine göndermiş olmaları,uygulamanın sağlıklı işlediği anlamına gelmiyor.Ayrıca,düşük gelirli kesimlerin bu uygulamadan daha çok etkilendiği de ayrı bir gerçek.En çok mağdur olanlar da İmamhatip’liler.Eğitim-Sen’cilerin bunu söylemeye dili varmamış o ayrı tabii.Nedense solcu geçinenlerimiz,her adil düzenlemeye “siyasi karar”demeyi adet haline getirmişler.E,o zaman bırakalım her şey eski tas eski hamam devam etsin,ne diye özgürlük,eşitlik,adalet vs.diye diye ortalığı söylemlere boğuyoruz ki…Laf aramızda basın açıklamalarıyla eşitlik üzerine nutuk atanlar hep bu solcu(!)kesimlerden çıkıyor da:))
    Ama dediğim gibi,en ufak bir açılım olunca da ilk çark edenler,kem küm yapanlar da onlar.Demekki amaç bağcıyı dövmek,özüm yemek değil.Eğitim-Sen’nin özgürlüğünden çıkardığım sonuç bu maalesef.İş ideolojik takıntılara geldiği anda işin rengi değişiyor her nedense.

    Bu da normal(!) galiba Suzannur hanım,burası Türkiye!adama her türlü taklayı attırır:))

  8. Yazan:Mustafa Sağyaşar Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    YÖK, aldığı karar ile “katsayı değişikliği” adıyla bilinen kararı aldı ve üniversiteye girişteki tercih sistemini değiştirdi. Ne acıdır ki, bu değişiklik, yazılı ve görsel medyaya sadece “İmam-Hatiplere katsayı kolaylığı” olarak yansıdığıyla kaldı.

    Oysa, bu değişiklik, beraberinde birçok olumsuzluk getiriyor ve kimse ve özellikle de katsayı değişikliğinin, tercih özgürlüğünü arttıracağını beyan ederek, tek kıstaslarının özgürlük olduğunu iddia edenler, nedense bunu görmüyorlar.

    Şimdi, adım adım neyin ne olduğunu kısaca anlatalım:

    1999’dan beri uygulamada olan ve 2009 ÖSS’nin de buna göre yapıldığı sistem, öğrencileri ilköğretim 8. sınıfı bitirdiklerinde, bir tercih yapma durumunda bırakıyordu: Lise türü tercihi. Bu tercih önemli bir tercihti, çünkü üniversiteye girişiniz bu tercihten etkilenecekti. Seçenekler ise gayet netti: Meslek liseleri ya da diğer liseler. Meslek liseleri altında, gemi adamı yetiştiren, denizcilik meslek liselerinden, mahkeme katibi yetiştiren adalet meslek liselerine, ya da ticaret uzmanı yetiştiren ticaret meslek liselerinden, imam ve hatip yetiştiren imam-hatip liselerine kadar geniş bir yelpazede lise türü vardı. Diğer liseler ise, sınavla kayıt alan, anadolu liseleri, fen liseleri, özel yabancı liseler ve yeni kurulan sosyal bilimler liseri; ya da sınavsız girebileceğiniz düz liseler ve açıköğretim ya da akşam liseleriydi. Meslek lisesi dışındaki liselere girenler ise, lise birinci sınıftan ikiye geçerken bir tercih yapmak durumundaydılar. Sözel, eşit ağırlık, fen ya da dil sınıfında okuma tercihi. Bu da önemli bir tercihti, çünkü üniversiteye girişiniz bu tercihten etkilenecekti.

    Şimdi lise 1 başı ve sonunda yapılan bu iki tür tercihin öğrencileri nasıl etkilediğine kısaca bakalım:

    İlköğretim 8. sınıf sonunda, bir meslek lisesine kaydolan öğrenci için, lise eğitimleri sonunda, üniversite sınavına girdiklerinde, puanları öyle ayarlanıyordu ki, kendi alanlarındaki birçok bölüm de dahil olmak üzere, 4 yıllık lisans bölümlerini seçmeleri imkansız hale getiriliyordu. Örneğin, adalet meslek lisesinin adalet ya da zabıt katipliği bölümünde okuyan bir öğrenci, üniversite sınavında, bu katsayı uygulaması nedeniyle, sadece 2 senelik adalet meslek yüksek okulu adalet bölümünü seçebiliyor (hatta sonradan konan bir uygulamayla başarılıysa bu bölüme, ÖSS’ye girmeden okuldaki not ortalaması ile girebiliyordu), hukuk fakülterlerine ise giremiyordu. Ya da benzer bir şekilde, denizcilik meslek lisesinin gemi makinaları bölümünü bitiren bir öğrenci, bu okulu bitirdiğinde, İTÜ’deki 4 senelik gemi makinaları mühendisliğine giremiyor, ancak bir denizcilik meslek yüksek okulundaki 2 senelik gemi makinaları bölümüne girebiliyordu. Gerçi ilginçtir, imam-hatip liselerine torpil geçen, oldukça adaletsiz bir uygulamayla, bir meslek lisesi olan imam-hatip liselerinden mezun öğrenciler, 4 senelik ilahiyat fakülterine girmek isterlerse, ek puan alabiliyorlar, ama aynı ek puan bir gemi makinaları ya da adalet mezununa verilmiyordu. Bu ek puan sayesinde, ilahiyat fakültelerinin puanları, göstermelik olarak şişiyor ve sanki çok başarılı öğrencileri alıyorlarmış gibi bir ilüzyon dahi yaratılıyordu. Bunun sonucunda da, lisede örneğin eşit ağırlıklı bölümü bitiren bir öğrenci, ÖSS’de tüm soruları doğru yapsa, ticaret meslek liselerinin alanında da olması gereken uluslararası ticaret bölümüne girebiliyor ama ilahiyat fakültesine giremiyordu, çünkü ilahiyat fakülteleri imam-hatip liselerinin tekelindeydi. Yine ilginç ve manidardır, bu katsayı uygulamasının imam-hatiplerin de dahil olduğu meslek liselerine haksızlık olduğunu savunan hiç kimseden, imam-hatipleri diğer meslek liselerinden ve diğer liselerden, büyük bir hakkaniyetsizlikle kayıran bu haksızlık konusunda tek bir söz duymadım.(*)

    Diğer liselerde okuyan öğrenciler ise, liselerde okudukları bölümlere göre tercih yapmak durumundaydılar. Örneğin, bir sözel bölüm öğrencisi, ÖSS’de tüm soruları doğru yapsa dahi, hayatta makina mühendisliği bölümüne giremiyor ya da benzer şekilde, bir fen öğrencisi, tüm soruları doğru bile yapsa, iyi bir okulun siyasat bilimi bölümüne giremiyordu. Gerçi burda bir parantez açalım. Çok başarılı öğrenciler (özellikle de fen öğrencileri) sınavda yüksek başarı gösterirlerse, alanları dışından tercih yapabiliyorlardı. Örneğin, bir fen öğrencisi, katsayısı düşük olmasına rağmen, sınavdan birkaç yanlışla çıkarsa, rahatlıkla bir hukuk fakültesine girebiliyordu. Ancak bunun tersinin, yani sözel ya da eşit ağırlıklı öğrencilerin bir mühendisliğe girmesinin, teorik olarak mümkün olmasına rağmen, fen öğrencilerin yüksek başarısı ve eşit ağırlıklı ile sözel öğrencilerinin fen öğrencileri kadar başarılı olamaması nedeniyle gerçekleşmesi pratikte imkansızdı. 1999-2008 arası ÖSYM istatistiklerinde de bu çok açık bir şekilde gözüküyor zaten.

    Bu sistem dün değişti.

    Şimdi sırayla, yeni sistemin ayrıntılarını açıklanmadığı için çok fazla bilmememize rağmen, iki sistemi adalet, tercih özgürlüğü ve hakkaniyet yönünden karşılaştıralım:

    1- Meslek liseleri önündeki ve diğer liselerin farklı bölümleri için katsayı engeli kaldırıldı. Artık, fen öğrencileri tarih bölümünü ya da sözel öğrenciler, mühendislik bölümünü, denizcilik meslek lisesi öğrencileri de hukuk fakültesini teorik olarak seçebilecekler. Ancak, teoride verilen bu özgürlüğün, imam-hatipler dışındaki meslek liseleri öğrencileri için pek bir faydası olmayacak, çünkü zaten eski uygulamadan önce meslek lisesi mezunlarının sadece %1’i 4 senelik bölümlere, %9’u 2 senelik bölümlere gidebiliyordu. 1999’da getirilen sistemle bu sırasıyla %0.5 ve %45 olmuştu. Şimdi yine muhtemelen, sınavsız geçiş de kaldırıldığı için, ilkine dönüş yapılacak ve biz meslek yüksek okulunu dahi kazanamayan meslek liselilerin yakınmalarını duyacağız. Merak ediyorum, imam-hatip dışındaki meslek lisesi mezunlarının üniversiteye giriş oranları düştüğünde, ki bu oran yukardaki istatistiklerin ışığında kesinlikle düşecek, “meslek liselerine katsayı zulmü” manşetlerini atanlar, ne hissedecekler?

    2- 1999’daki sistem getirildiğinde, en büyük şikayet konusu, haklı olarak, sistemin aniden getirilmesi ve liseye yeni sistemden önce giren öğrencilerin bir oldu bitti ile karşılaşmasıydı. Bu tercih özgürlüğüne de yara vuran çok adaletsiz bir uygulamaydı. Ancak, aynı adaletsizlik yeni sistemle de geldi. ÖSS’de en çok net ortalamasına sahip fen öğrencileri, yeni sistemle, eşit ağırlık ve sözel öğrencilerinin tercih alanında çok ciddi bir baskı oluşturacaklar. Bir mühendislik ya da işletme ve iktisat bölümünü kazanamayan bir fen öğrencisi, doğrudan eşit ağırlıklı öğrencilerin alanındaki hukuk ya da uluslararası ilişkiler bölümlerine yönelecek. Bu da olmazsa, sözel öğrencilerin alanındaki tarih ya da coğrafya fakültelerini tercih edecek. Bunun sonucunda, liselerde sözel ve eşit ağırlıklı bölümlerde ciddi bir kan kaybı yaşanacak ve belki de birkaç sene sonra, meslek lisesi olmayan liselerde artık tek tip eğitime geçeceğiz. İşin acı tarafı, bu şu anda lisede okuyan yaklaşık 350.000 sözel ve eşit ağırlıklı öğrencisini de bir emri vaki ile karşı karşıya bıraktı ve büyük bir adaletsizlik örneği oldu. Merak ediyorum, 1999’da bu ani değişikliği bu yönden eleştirenler, bu sefer de ellerini vicdanlarına koyup ortaya çıkan adaletsizlikten bahsedebilecekler mi?

    3- Mevcut sistemde, ek puan yine meslek liselerinin alanlarındaki tercihlerde söz konusu olacak. Ancak meslek lisesi alanları değiştirilmedi. Bu durumda, denizcilik meslek lisesi mezunu bir öğrenci, sadece 2 senelik gemi makinaları bölümünü seçerse ek puan alacak, ancak 4 senelik gemi makinaları mühendisliği seçimi yaparsa, bir fen ya da sözel öğrencisiyle eşit muamele görecek. Benzer durum, bir ticaret meslek lisesi öğrencisi, uluslararası ticaret bölümünü seçtiğinde de geçerli olacak. Ancak, evet bildiniz, bir imam-hatip lisesi öğrencisi, 2 senelik ilahiyat bölümü dışında, 4 senelik ilahiyat ya da din öğretmenliği bölümlerini seçtiğinde de ek puan alacak. Yani, devletimiz “Türkiye’de ilahiyat fakültelerinde sadece imam-hatipliler okuyabilir, diğer meslek lisesi alanları ise herkese açıktır.” demeye devam edecek.

    4- Sınavsız geçiş hakkı sayesinde, ÖSS “pazarına” girmeyen meslek lisesi öğrencileri, sınavsız geçiş kaldırıldığı için, dersanelere akın etmek zorunda kalacak. Dersaneye yazılan öğrenci sayısı, yeni sistemle büyük ölçüde artacak. Dersaneye gidemeyenlere de yazık olmaya devam edecek. Meslek liseleri, öğrenciler, zamanlarını mesleki eğitimlerine değil de üniversiteye hazırlığa ayırdıkları için, memleket meselesi olma özelliğini yitirecekler.

    5- Katsayı farkı uygulamasını kaldırmak isteyenlerin bir argümanı da öğrencilerin lise başında yaptıkları bir tercihin faturasını hayat boyu ödemek zorunda bırakılmalarının hakkani olmadığı gerçeğiydi, ki buna katılmamak elde değil. Ancak benzer bir argüman, ÖSS ile bir tercih yapan ve yaptığu bu tercihten pişman olan adaylar için de geçerli değil mi? Ancak yeni sistemle, bir programa yerleşen bir adayın, bu programdan memnun kalmaması durumunda, bir sonraki sene sınava girdiğinde puanının kırılması uygulaması, tüm şiddetiyle devam ediyor. E ama, YÖK bu katsayı uygulamasını biraz da bunun için kaldırmamış mıydı? Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu!

    Bu karşılaştırmalardan sonra, bir de mevcut sisteme alternatif, daha eşitlikçi ve adaletli bir tercih sisteminin ana hatlarını da çizmeye çalışayım:

    1- Her meslek lisesi, kendi alanındaki meslek yüksek okullarına bir oran dahilinde, sınavsız geçebilmeli ya da ÖSS ile girdiğinde ek katsayı almalı. Kendi alanındaki 4 senelik bölümlerde ise diğer lise öğrencileriyle eş tutulmalı, kendi alanındaki bölümlere ise girememelidir. Bu durumda, örneğin bir ticaret meslek lisesi mezunu, kendi alanındaki iki senelik bölümlere sınavsız ya da ek katsayı ile girebilmeli, ya da bir imam-hatip lisesi mezunu, iki senelik ilahiyat ya da dinler tarihi bölümlerine sınavsız ya da ek katsayı ile girebilmelidir. Ancak, lise eğitim hayatı boyunca, toplumun alanında eğitim alması için yatırım yaptığı bir ticaret meslek lisesi mezununun, diğer lise mezunlarıyla eş koşullarda seçebileceği 4 senelik bölümler, uluslararası ticaret, uluslararası finans, ekonomi, işletme gibi bölümleri kapsamalı, ancak örneğin bir arkeoloji bölümünü kapsamamalıdır. Benzer şekilde, imam-hatip mezunları da 4 senelik ilahiyat, din öğretmenliği, dinler tarihi gibi bölümlere, diğer lise mezunlarıyla eş koşullarda girebilmelidirler.

    2- Diğer liselerdeki 1999-2008 arasındaki alan uygulaması devam etmelidir. Buna ek olarak, sözel öğrencileri ek katsayı uygulaması nedeniyle imam-hatip liseleri mezunlarının tekelinde kalan 4 senelik ilahiyat ya da anadolu öğretmen liseleri mezunlarının tekelinde kalan sözel öğretmenlik bölümlerini seçebilmelidir.

    3- Meslek liselerini ve diğer liselerdeki alanları aile baskısı ile seçmek zorunda kalan öğrencilere devlet sahip çıkmalı ve onlara gerektiğinde, meslek liselerinde düz liseye ya da okudukları diğer liselerin istemedikleri alanlarından, istedikleri alanlarına geçme fırsatı tanımalıdır. (**)

    Evet durum bu. Artık, buyrun siz karar verin, katsayı zulmü mü kaldırılmıştır yoksa imam-hatip liseleri dışındaki meslek liselerine ve diğer liselerdeki sözel ve eşit ağırlıklı öğrencilere yeni bir zulüm mü reva görülmüştür? Yapılan oldukça açık değil mi?

    (*) İşin bir tuhaf tarafı da, imam-hatip mezunları dışındakiler, Açıköğretim Fakültesi altındaki iki senelik ilahiyat bölümüne dahi giremiyorlar. Bu yeni sistemde de değişmedi. Uzun sözün kısası, devletimiz bize şöyle diyor: “İmam-hatip mezunu olmazsan, ne yaparsan yap ilahiyat okuyamazsın. Türkiye’de ilahiyatçı olmak, ancak imam-hatip liseleri mezunlarının tekelindedir. Ama diğer meslek liselerinin bölümlerini okuyabilirsin.”

    (**) İmam-hatip lisesinde okuyan bir arkadaşım, lise 1. sınıfa başlarken ilk derste öğretmenin kendilerine “Buraya hangileriniz kendi arzusuyla geldi” sorusu karşısında, 32 öğrenciden sadece birinin parmak kaldırdığını anlatmıştı. Katsayı uygulamasının kaldırılmasını, özgürlükçülük yönünden ele aldığını iddia edenlerin bu olay karşısında, bu 31 öğrenciye, tabii rehberlik öğretmenleri ve pedagogların da görüşleri alınarak, aile zoruyla okumak zorunda bırakıldıkları meslek lisesi dışında, devlet yardımıyla yatılı bir düz liseye yönlendirilme hakkı tanınmasına karşı çıkmayacaklarını tahmin ediyorum.

  9. Yazan:eg Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    mustafa bey doğrusu ilginç bir mantık uygulayıp, o mantıkla baştan kabullerle başladığınız yazınızı o kabule uygun bir mantıkla sonlandırmışsınız.

    efendim okul kaliteleri, o okullardan üniversitrlerin çeşitli bölümlerinin kazanılıp kazanılamayacağı ayrı bir noktadır. ancak ayrımcılık, daha sınavın başında uyguladığınız benim “ontolojik” dediğim ayrımdır. bu ayrım daha baştan ne kadar net yaptığınıza, ne kadar başarılı bir sınav çıkardığınıza bakmadan, siz ham puanda isterseniz türkiye birincisi olun, girecğeiniz yer olarak size birkaç yerden başka alternatif bırakmayan bir sistemdi. bu sistem değişti. bundan sonra herşey güllük gülistanlık mıdır? hayır. ancak en azından sınava daha girmeden insanların hiçbir yere giremeyeceği umuduyla sınava girmelerini engeller.

    bakın bir sürü şey yazmışsınız; ama ben size örnekleriyle vereyim:
    bu katsayı zulmü çıkarılmadan önce üniversite sınavlarında bir öğrenci nerden mezun olduğuna bakılmadan sınav başarısı ile doğru orantılı olarak istediği yere girebiliyordu. örnek vereyim: benim okuduğum odtü elektrik-elektronik mühendisliği bölümünde bizim okuduğumuz zamanlarda birçok meslek lisesi mezunu da okuyordu. bunlar başarılarının karşılığını türkiye’nin en yüksek puanla alan yerlerinden birisine girebilecek şekilde alabiliyorlardı. ayrıca imam hatip mezunu olanlar da vardı o bölümde. ama katsayı adaletsizliğini bir zulme çeviren o uygulamayla artık o tür bir bölümde bırakın meslek lisesi mezununu, imam hatipliyi görmek, yanına bile yaklaştıramazdınız. adam türkiye birincisi ham puana sahip olsa katyasıyının eklenmesinden sonra “çok düşük puanlı” bir yere dahi zar zor girebiliyordu ancak. bu sizin vicdanınıza uygunsa benim diyeceğim birşey yok…

    ikinci örneğim: benim uzun süre çalıştığım arçelik ar-ge’sinde bizlerin döneminde üniversite okumuşların oluşturduğu kalabalık bir argeci mühendis grubu vardı. ve birçoğu da meslek lisesi mezunu olup sonradan elektronik ,makina, bilgisayar, metalurji müh. falan okuyabilmiş insanlardı. ama bu katsayı adaletsizliği başladıktan sonraki dönemden gelen mühendislerden artık meslek lisesi mezunu görebilmeniz imkansızdır. yani bunlar örnekleriyle sabittir beyefendi.

    katsayı zulmü kalkmıştır ve en azından insanlar sınava eşit şartlarda girebileceklerdir artık. vicdanını cebinde unutmamış herkesin de destek vermesi gereken bir olaydır diye düşünüyorum.

  10. Yazan:rüştü hacıoğlu Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    Enver bey;

    bir düzeltme yapmak isterim izninizle;

    “…bu ülkede insanlar çocuklarını imam olsun diye imam hatipe göndermiyorlar. diniyle ilgili yeterli bir bilgi alsın ama aynı zamanda da pozitif bilimleri de öğrensin diye gönderiyorlar…”

    ” negatif bilimler “ olarak düzeltilmeli diye düşünüyorum.

  11. Yazan:Mustafa Sağyaşar Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    valla siz yazımı nasıl anladınız bilemiyorum ama uzun yorumumda da örneklerle işaret ettiğim gibi imam-hatip lisesi dışındaki liseler için katsayı zulmü tam gaz devam ediyor eg bey.
    yorumumu iyice okumus olsanız kendi örneğinizi de vermezdiniz cünkü bir örnek de söyle vereyim:eğer imam-hatip mezunu değilseniz, ki sanırım değilsiniz, seneye ÖSSye girseniz ve tüm soruları doğru yapsanız, Türkiye’nin en düşük puanlı 4 senelik ilahiyat fakültesine giremezsiniz. alın size katsayı zulmü.

  12. Yazan:eg Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    güzel kardeşim ilahiyatla ilgili böyle bir şey varsa (var mıdır bilmiyorum araştıracağım) ona hep birlikte itiraz edelim, karşı çıkalım. ama bu itirazı “madem bu yok hepsi olmasın” açıkgözlüğü ile yapmayalım isterseniz. zira meslek liselerinde okuyanların yüzde 99.99999 luk bir bölümünün ilahiyata girmek gibi bir derdinin olduğunu düşünmüyorum. tam kemalist zihniyetin savunmasına benzemiş. başörtüsü yasağını kaldıran anayasa değişiliğine de benzer tepkiler vermişlerdi. yani pes diyorum başka birşey demeye gerek var mı onu da bilmiyorum

  13. Yazan:Mustafa Sağyaşar Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    ne kemalist zihniyeti güzel kardeşim? bu haksızlık işin sadece bir yönü. yeni çıkan uygulama ile, ki eskisinde de durum aynen böyleydi, imam-hatip mezunlarına kendi 4 senelik alanları olan ilahiyat fakültelerinde ek puan veriliyor.bunun karşılığı nedir,diğer meslek liselerinde de kendi alanlarındaki 4 senelik bölümlerde ek puan.örneğin, adalet meslek yüksek okulu mezunu musun. hukuka girersen ek puan. ya da endüstri meslek lisesi makina bölümü mezunu musun, makina mühendisliğine girerken ek puan. ya da ticaret meslek lisesi mezunu musun, uluslararası ticarete girerken ek puan. bu durumda, gerçi ek puan verilirse de, ek puanların gücü dolayısıyla, bu bölümlere meslek lisesi mezunları dışında hiçkimse giremez.aynen ilahiyatlara imam-hatip dışında ki kimsenin giremediği gibi.bu bir

    gelelim ikinci temel soruna.imam-hatip dışındaki meslek liseleri müfredatında, ÖSS’de başarıyı şart kılan hiçbir ders yok.sosyoloji yok, felsefe yok, psikoloji yok, yüksek matematik(türev integral falan) yok.fen bilimleri fen-2 bağlamında yok. tarih 2, coğrafya 2 vs. yok. bu ne demek? bu bölümler, ek puan vermezsen, 4 senelik bölümü hayatta kazanamaz demek, ki zaten 1999 öncesinde kazanamıyordu. kazanma oranı neydi %1. 1999 sonrası ne %0.5

    peki 2 senelik kazanıyor muydu 1999 öncesinde.oran %9.1999 sonrası ilk yorumda yazıyor ne kadar arttığı. şimdi ne olucak? hep birlikte görücez…

  14. Yazan:Mustafa Sağyaşar Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    bir de meslek ya da düz, imam-hatip ya da değil tüm liselerde aile zoruyla okuduğunu beyan eden öğrencilere devletin istedikleri bölüm ve lise türünde yatılı okuma şansı tanıması önerime ne diyorsunuz? o konuda bir kampanya başlatsak mı acaba?

  15. Yazan:cb Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    Toplumun ikinci sınıfı İhl’lilerinden biri de benim.Ben ne bazıları gibi İhl mezunu komleksi yaşayıp bunu sakladım ne de fazla abartıp bununla gurur duyduğum iddiasında bulundum.Tercih sebebim ailevi bir gelenek olması ve başörtülü gidebileceğim tek lise olmasından kaynaklanıyordu.Babamın da İlahiyatçı olması tabii önemli bir etkendi.

    Döneminde sistemin bir oyunu uyuşturma merkezi olarak açılmış İhl’ler ne zaman ki erkeklerden imam,kızlardan dinini bilen ev hanımı yetiştirmek yerine doktor,mühendis,başbakan yetiştirmeye başladı işte o zaman önce 8 yıllık kesintisiz eğitim salvosu ve katsayı engeli ile çıbanın başı baştan ezilmek istendi.Bir çok İhl’nin tümden yok olacağı beklentisine rağmen küçülmeye gidildi ama tümden ortadan kalkmadı.

    Sadece 8 yıllık kesintisiz eğitim ve katsayı engeli değil elbet.Okul bünyesindeki öğretmenlerden az bir miktar hakiki öğretmen dışında çoğu Milli Eğitim tarafından sürülmüş,akli dengesi yerinde olmayan,eğitme özürlü,devşirmeye pek meraklı sözde öğretmenlerden oluşuyordu.Sanırım aksini kimse iddia edemez çünkü o öğretmenler (öğretmekten men edilmişler) özellikle seçilip bizim İhl’lere resmen sabote amaçlı sürülüyordu.Hastahanelik diyebileceğim kadar ruhsal dengesi bozuk çok öğretmen gördüm o okulda.

    Bir başka konu ise 6 yıl mütemadiyen verilen Arapça dersleri sonunda İhl mezunu olup Arapça bilen bir eleman bulabilirseniz lütfen bana bildirin hatıra resmi çektirmek istiyorum.Çünkü öyle bir müfredat vardır ki Arapça öğrenmemeniz (çünkü tehlikeli bir dildir) sağlanmıştır.Özellikle meslek dersi hocalarının bir kaç samimi öğretmenim dışında İlahiyattan fırlamış,İlahiyat kıyıcı tipler olduğuna da bizzat şahit oldum.Buyrun size uyuşturma merkezleri.Tabii seküler zihinler Allah’sız düşünse dahi Allah’lı sonuçlara katlanmak zorundadır.Yıldıray daha önce de yazmıştı.Sen Kemalist sistemden Robert kolejli,laik bireyler yetiştir,elit bireyler ülkeyi gelsin İhl mezunu,taşralı bir müslüman dindar yöntesin olacak iş mi?Oldu işte.

    Mehmet Altan’a da pek katılmıyorum.İhl’ler de her normal lisede ne kadar zengin olmayan öğrenci varsa İhl’lerde de o kadar vardır.Böyle bir genellemeye inanmıyorum.Hatta biz de çok fazla sayıda zengin aile çocuğu vardı.Özel okul diyebileceğim bir lüksümüz de vardı.Belki şu olabilir; İhl’lerin İlim Yayma Vakfına bağlı yatılı bölümleri olduğu için köyden ve kırsal kesimden bu yatılı hizmetten faydalanmak amaçlı çok sayıda tercih eden oluyordu.

    Belki o arzu edilendir.Çünkü yıllarca gördüğümüz ikinci sınıf insan muamelesinin alt başlıklarından biri de fakir fukara olmamızın temenni edilmesidir.O nedenle jeep meteforu üzerinden bu kadar yaygara kopardı bu tipler.Bir lokma,bir hırka bu islomofobik tiplerin önerebileceği,tavsiye edebileceği bir düzeltme değil.Onların derdi israf falan da değil.Kendisi 2000 model aracın kredisi için boğuşurken,yeşil yanıp aracı kaldırmaya uğraşırken debriyaja bastığı halde motordan gelen caarrt sesinin etkisinde iken yanından geçen başörtülünün 2009 model jeepinin yol tutuşundaki ihtişam.Yani hasetten çıkan bir tavsiye israf falan o tiplemelere iki beden büyük gelir.Budur yani.

  16. Yazan:eg Tarih: Tem 24, 2009 | Reply

    mustafa bey bakın konuyu hala saptırıyorsunuz. ben diyorum ki; bir okulun bir üniversitenin bir bölümünü kazanabilecek öğrenci yetiştirebilip yetiştirememesi ayrı bir tartışma konusudur. bu konuda itirazlar ve düzeltmeler her zaman olmalıdır ve olabilir de (ben mesela konu bu olsa bin tane şey yazarım her bir lise türü için ama konu bu değil). konu daha sınava girmeden insanları katsayılarla ayrımcılığa tabi tutmak. bunun yanlış birşey olduğunda anlaşıyorsak diğer konuları belki tartışabiliriz. ama sizin tavrınızı kemalistlerin tavrına benzetme sebebim hiç de rastlantı değil.

    zira benim çevremde bolca olan anlı şanlı ünvanlara sahip olan kemalist arkadaşlarla – diyelim ki darbeleri – tartıştığımızda hiçbirisi darbelere karşı net bir tavır alamıyor ve tavır almama sebepleri zaten siyasi partiler yasasının demokrasiye yeterince zemin hazırlamaması olduğunu söylüyorlardı (emn olun hepsi koro şeklinde) . yani bu biraz safdillik değilse çamurluk yapmaktır. askeri darbelerle siyasi partiler yasaları veya seçim yasalarını eğer ikinciler olmazsa birincisi meşru hale gelir şeklinde sunabilmek sadece kemalist kafanın akıl edebileceği birşeydir. açık söyleyeyim siz de bu tartışmada aynen bunu yapıyorsunuz. neyse daha fazla vaktim yok milletin bindir dereden getirdiği suları binikinci dereye taşımaya…kusura kalmayın e mi?

  17. Yazan:ahmet uygar Tarih: Tem 25, 2009 | Reply

    liseler arasındaki bu tip ayrımlar da bildiğim bütün ülkelerde mevcut, mesela almanya diyeyim, inceleyin.. üstelik çoğu ülkede meslek lisesi gibi liselere gidenlerin hiç bir şekilde üniversiteye gitmeleri de mümkün değildir çünkü amaç meslek öğretmektir.. ve her ülkenin mühendisten çok teknisyene ihtiyacı vardır.. sebep budur.. türkiyede olay iyice siyasi oldu.. eğitim öğretim açısından katsayı uygulamasının kaldırılması ileride çok büyük sakıncalar doğuracak.. normal liselere giden öğrencilere büyük haksızlık yapılıyor bu katsayı uygulamasının kaldırılması ile..

  18. Yazan:Hakkı Bentek Tarih: Tem 25, 2009 | Reply

    Enver Bey,

    Siz burada herzamanki gibi sadece imam Hatip odaklı tartışıyorsunuz. Mustafa Sağyaşar Bey ise Meslek Liseleri ile ilgili genel konuşuyor.

    Ne yazık ki, İmam Hatipler Cemile Hanım’ın anlattığı gibi Türbanlıların, dindarların okuyabileceği bir kurtarma ortamı oluyor. Çocuklar Aileler tarafından Meslek Öğrensin diye değil, okusun diye gönderiliyor.

    Bu durumda, İmam Hatip Liseleri mevcut durumda Meslek Lisesi gibi görünmesine rağmen aslında değiller.

    Ama yapılan düzenlemeler bütün Meslek Liselerini etkiliyor. Size olaya bu açıdan bakmanızı öneririm.

    Çözüm Önerim Şu :

    Bence İmam Hatipler kesinlikle Meslek Lisesi Statüsünden çıkarılmalıdır. Hatta isimleri de değiştirilmelidir.

    İmam Hatipler, Kız ve Erkek Liseleri haline getirilir. Özellikle Kız liselerinde Türban serbest bırakılır. Yine bu liselerde normal liselerdeki müfredat uygulanır. Ama isteyenler için Seçmeli olarak yoğun bir Kuran ve Arapça Dersi konur.

    Daha sonra bu okulların Mezunları, Normal Lise mezunları ile aynı koşullarda Üniversiteye girer.

    Göreceksiniz ki, Bu okullara olan talep artacak, mezunları ise bitirdikleri okulu saklamak zorunda kalmayacaktır.

    Böylece İmam Hatip kıskacından kurtulan, Meslek Liseleri ile ilgili de düzenlemeler daha rahat tartışılabilir ve yapılabilir.

    Dindar vatandaşlarda mağdur olmaz.

  19. Yazan:eg Tarih: Tem 25, 2009 | Reply

    hakkı bey siz bence benim ne yazdığımı okumuyorsunuz. okuyorsanız daha da vahim ya!

  20. Yazan:ahmet uygar Tarih: Tem 25, 2009 | Reply

    sizler kafanızı sadece katsayıya takmışsınız o yüzden asıl sorunları göremez olmuşsunuz.. gerçi asıl sorunları görüyorsunuz ama sizin derdiniz aslında sadece imam hatipler ve türban olduğu için bence gerisi pek de umurunuzda değil.. bir kaç yerde asıl sorunlar için “o ayrı bir konu” deyip geçmişsiniz! hayretler içindeyim.. asıl sorun halledilmediği sürece, burada uzun uzun tartıştığınız konuların hiç bir anlamı yok ki..

    asıl sorun fırsat eşitsizliği, eğitim eşitsizliği ama bütün yazıp çizdiğiniz türban ve imam yetiştirme okulları.. bu sistem parası olmayanın asla kazanamayacağı bir sistem… bu sistemde paran yoksa, özel okula gidemiyorsan, dershaneye gidemiyorsan asla ve asla hiç bir yeri kazanamazsın sınavda.. resmen mümkün değil..

    gerçi başlık tornacı! bakın tornacı “teorik olarak” evet tornacı da okuyabilecek artık ama pratik olarak bu pek mümkün değil.. fırsat eşitsizliği imam hatipliler ile diğerleri arasında değil, bazı liselerle diğerleri arasında söz konusu.. ister imam hatipli olsun ister normal düz liseli, eğer çocukta doğuştan bir cevher yok ise (ki bu çok nadiren olur) bu eğitim sistemi ile kesinlikle hiç bir yeri kazanamaz.. kazanabileceği yerler de hiç bir işe yaramaz.. bilmem ne kasabasındaki meslek yüksek okulunu kazansa ne olur öğrenci kazanmasa ne olur.. meslek yüksek okulunu kazansa piyasada iş mi yapacak? artık onların yapacakları işleri bir sürü işsiz konumdaki mühendis yapıyor hem de 600 tl ye!

    siz de burada katsayıdır şudur budur tartışa durun.. sanki meslek lisesi mezunu öğrenci iyi bir yeri tutturabilecek! öss sonuçları ortada, gerçekler ortada.. meslek liselerine katsayı avantajı sağlansa bile bir şey değişmez ki! 30 bin SIFIR çeken öğrenci var bu ülkede!! normal lise mezunları da resmen açıktalar.. bunun yanında artık birinceler % 100 çıkarıyorlar!! arada bu kadar fark varken bu toplumun münevverleri hala daha yok katsayı yok bilmem ne gibi tartışmalar yapmıyorlar mı!! anlamam mümkün değil..

    bu sistemde beyninden kıvılcımlar çıkmayan bir meslek lisesi mezununun işe yarar bir yeri kazanması mümkün değildir..

  21. Yazan:ozan Tarih: Eyl 15, 2009 | Reply

    meslek lisesi elektrik bölümü mezunuyum ortada kaldım amelelik yapmak istemiordum fakat bu mezuniyetin bir amelelik dalının fosforlu diploması olduğunu lise bittikten 1 yıl sonra farkettim..bütün umutlarım çöktü üni direk geçişi reddederek(gençliğin vermiş olduğu isyan ve ziyan diyebiliriz) gitmedim sonradan pişman oldum tabi ama üstünden 3 yıl geçmişti ve öss girmem gerekiyordu dershaneye kayıt oldum(aile parasıyla)2 ay gittim sonuçta aileme ettiğim zülmün farkına vararak ordanda cıktım..şimdi bana kalan tek mecburi istikamet>>>>>>iş bul çalış (ha bu iş branş olursa ne âlâ) her işe gir yaşasın amelespor!! bunun dışında söyliceğim bi kaç şey var imam hatipi savunan vatandaş öbürüne dio imamı nie savunmuon öbürüde dio meslek liseleride aynı durumda biri cıkmış diyo bunlar kemalist zihniyet(ki kötülediği şeyin ne demek olduğunu bilmiyor babasından duymuş büyük ihtimal’ evladım kemal kötüdür eskiden çok sakallıyı astı yaaa’ diyerek) sevgili muterem çok mubarek insanlar siz hala din başın örtüsü burnumun mendilini bırakın da gözünüzü bir açın kendi halkının cogunluğunun okumamasını ve okuyanların azınlıkta olması isteyen bir düzen var ve siz cıkmışsınız sanki herkes okuyabiliyorda ‘durun ben başörtüsünle okumak istiyorum’ diye bir lükse sahip olduğunu düşünüyorsunuz!!.. sebep? bir yorumda okuduğum yazı gercekten dogruydu ‘fakir ailenin cocugu okumayacak boyacının oglu boyacı olacak ‘ misali bu sistem böyle yürüyor bu duruma dur demek gerekir ki katılırsanız ne âl yoksa ‘hem fakirim hemin başörtüm var okumak istiyorum biride cıkar bende fakirim mayoyla okumak istiyorum bunlar son işler öncelik sistemi indirmek!!saygılarımla..

  22. Yazan:yusuf Tarih: Tem 25, 2010 | Reply

    Meslek liseleri konusuna güzel değinmişsiniz Sayın Oğur.Bende meslek lisesi mezunuyum girdiğim de şartlar eşitti.En azından meslek dedik.Ama son sınıfta Hukuk Fakültesi kazanacak kadar puanım vardı.Katsayı mağduriyeti sonuç elektrik öğretmeni, mühendisliğini bile çok gördüler okuduğumuz alanın.Mücadele ettik o yıllar İmam hatiplilerden farklı bir kulvarda ,duyarlı devrimci öğrencilerdik,mağduriyeti yaşayanlar toplumun belli bir sınıfı olduğundan bu bir sistem sorunudur dedik .Mücadelenin sadece imam hatipli başörtülü mağduriyeti eksenide olmasına karşı çıktık .çünkü bizde vardık ve gerçekten mağdurduk.duyulmadık o ayrı.yolumuz belirlenmişti mavi yakalılık.
    Daha sonra üniversitedede devrimciydim,ödp liydim .en son ödp edp ayrışınca arafta kaldım.

  23. Yazan:yusuf Tarih: Tem 25, 2010 | Reply

    Meslek liseleri konusuna güzel değinmişsiniz Sayın Oğur.Bende meslek lisesi mezunuyum girdiğim de şartlar eşitti.En azından meslek dedik.Ama son sınıfta Hukuk Fakültesi kazanacak kadar puanım vardı.Katsayı mağduriyeti sonuç elektrik öğretmeni, mühendisliğini bile çok gördüler okuduğumuz alanın.Mücadele ettik o yıllar İmam hatiplilerden farklı bir kulvarda ,duyarlı devrimci öğrencilerdik,mağduriyeti yaşayanlar toplumun belli bir sınıfı olduğundan bu bir sistem sorunudur dedik .Mücadelenin sadece imam hatipli başörtülü mağduriyeti eksenide olmasına karşı çıktık .çünkü bizde vardık ve gerçekten mağdurduk.duyulmadık o ayrı.yolumuz belirlenmişti mavi yakalılık.
    Daha sonra üniversitedede devrimciydim,ödp liydim .en son ödp edp ayrışınca arafta kaldım.
    ve bugün görüyorum ki anayasa değişikliği tartışmalarında geçmişte içinde olduğum gruplar insanlar evet yada hayır ın amigoluğunu yapmakta.
    Pardon ama filler savaşıyor bizler çimeniz.Eminimki desteklediğimiz filin bile bizden aldığı destek umurunda olmayacaktır.Kim galip gelirse gelsin ezileniz biz.Çünkü atılan kurşunuz,vatana feda edilen askeriz,yeni oğullar doğuracak anayız,oy atanız,yönetileniz,sendikasız sigortasız çalıştırılanız.Bu kavga bizim değil.Tek bir maddesi bile tüm toplumun sözleşmesine dayanmayan bir anayasa paketi için bu denli kamplaşma niye.En azından solun bu kamplarda işi ne.Evet kampını da anladım hayır kampında işi ne.Bu ne biçim bir şer ittifakıdır ki bütün bildiğim sol sosyalist değerleri ayklar altına almakta.

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin