Dipçiklemeseydik de beslesemiydik?
By Fatma Sancak on Eyl 13, 2009 in AKP, DTP, Kemalizm, Milliyetçilik, PKK, polis, Psikolojik harp, Terör, Türk faşizmi, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ulus-Devlet, Ulusalcılık
TEKZİP (11 KASIM 2009)
13.09.09 tarihinde Derin Düşünce sitesinde yayımlanan ‘ Dipçiklemeseydikte,Beslese Miydik ? ‘ ( http://www.derindusunce.org/2009/09/13/dipciklenmeseydi-de-evinde-mi-otursaydi/ ) başlıklı yazımda geçen ‘ S.T. dağa çıktı ‘ haberi doğru olmayan bir haber olduğu için düzeltme ihtiyacı duyuyorum.
O dönem net üzerinden gelen bir bilgiyi referans alarak kaleme aldığım yazımının verdiği bilgi bugün http://www.hakkariposta.com/ * sitesinden ulaştığım bir haber nedeni ile doğru olmadığını gösterdi.Buradan hareketle yanlış bilgi vermek,iyi niyetle ‘ savaşa malzeme edilen çocukların ‘ durumunu sağlıklı bir şekilde duyurmak,Kürt Sorununa ışık tutmak niyetiyle konu edindiğim örneğin gerçek olmaması ve ismini verdiğim kişilere bir zarar dokunur endişhesiyle konuya bir açıklama getirmek,yapmaya çalıştığım eyleme yarar sağlamak yerine zarar getirmekten itina ile kaçınmak bu yolun yolcusu olan biri olarak benim görevimdir.Dolayısı ile düzeltmeyi bilginize sunuyorum.
Özetle yazıda verdiğim ‘ S.T. dağa çıktı ‘ bilgisi doğru değilmiş,zira kendisi ve babası geçen gün gerçekleşen duruşmada hazır bulunmuşlar.
Eklemekte fayda görüyorum,bu yanlış verilmiş somut bir örneği düzeltme metnidir.Bunun dışında bir amaca çevrilmeside oldukça yanlıştır.Ben,yazıda bahsetmeye çalıştığım ‘ PKK’nın bir sonuç olduğu ‘ düşüncesinin aynen arkasındayım.Bilgi düzeltmesinde bulunmanın bir ahlak problemi olduğunu düşündüğüm için üzerime düşeni yaparak,düzeltmede bulunmak eylemini gerçekleştiriyorum,bunun bir diğer adıda ‘ kalemin namuslu ‘ olmasıdır,lakin bilgi düzeltme bilgisi sırasında bunu farklı üslup ve niyetle gerçekleştirmeni adı nedir,onu bilemeyeceğim?Buradan hareketle bir fırsatçılık niyetiyle ‘ dağa çıkmamış,bir problem yok öyleyse ‘ gibi görüşlere ne cevap vermeye ne de dikkate almaya niyetim yok.Herkes kendi huzurunu kendi mantığının kılıfında sağlayabilir.Maalesef biz halen huzuru mantıksız tüm yaklaşımlar nedeniyle sağlayamadık,sağlayamadım.
Kürt,Alevi,Ermeni ya da herhangi bir konuda net üzerinden ‘ bilgi ‘ paylaşan insanlarında bu tarz konularda kaş yaparken göz çıkartmaktan kaçınması açısından paylaştıkları bilgilerin doğruluğuna özen göstermelerini dilerim.
Başta kendim ve bu konuda tüm iyi niyetli insanlara saygılarımla.
* DTP’ye yönelik gelişen operasyonu protesto etmek amacıyla Hakkâri’de 23 Nisan Çocuk Bayramı’nda yapılan protesto gösterilerinde, bir özel harekâtçının kameralar önünde silahının dipçiği ile kafasına vurarak ağır yaraladığı 14 yaşındaki S.T’in yaptığı suç duyurusundan sonra polis memuru hakkında açılan davanın ilk duruşması Hakkâri Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. S.T ile babası Muhammet T.’nin hazır bulunduğu duruşmada, S.T.’yi Hakkari ve Van baroları, Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi ve Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) üyesi 10 avukat savundu. Hakkında dava açılan polis memuru ise duruşmaya katılmadı.
Duruşmada mahkeme heyeti, sanık polisin Elazığ’a tayininin çıktığı belirterek, sanığın gelecek celsede hazır bulunmasına karar vererek, duruşmayı 12 Aralık’a erteledi. Duruşma sonrası kısa bir açıklama avukat Fahri Timur, özel harekatçının hazır bulunmamasından dolayı, duruşmanın ertelendiğini belirterek, olayın takipçisi olacaklarını belirtti.(CB)
Dipçiklemeseydik de beslesemiydik?
Seyfi Tursun,14 yaşında,geçtiğimiz 23 Nisan Çocuk Bayramında (?) polise taş attığı ve yasa dışı slogan attığı gerekçesiyle polis tarafından kafası dipçikle parçalanan ‘ çocuk ‘.Son kelimeyi tekrar yazmalı ‘ çocuk ‘.Seyfi uzun süre hastahanede kaldı,93 gün konuşmakta güçlük çekti.
O dönem Seyfi’yi hastahanelik eden polis için Köksal Toptan bir araştırma heyeti oluşturulacağını söyledi.Olayın faili polisle ilgili bir habere halen ulaşamadık.
23 Nisan 2009’dan bugüne çok habere ulaştık,tam dört ay geçti,o günden bugüne ;
Seyfi halen hastahanede,
Uğur Kaymaz’ı öldüren 4 polis nefsi müdafaadan beraat etti.
TMK mağduru çocuklar hapishanede,TMK mağduru çocuklar için 116 yıl mahkumiyetle başlayan hükümler,75 yıla,23 yıla indirildi,aralarında 16 yaşında iken tutuklanmış,4 yıldır içeride olan çocuklar var.
Leman Yurtsever Kayıplarımızı İstiyoruz mailini her haftanın cumartesi günü aynı saatte haykırarak 233. haftaya dayandırdı.
Çocuklar İçin Adalet Çağrıcıları,Köşk’e çıktı.
95 şair Seyfi Turan için şiirlerine kapandı.
Kürt Açılımı için düğmeye basıldı.
RTE’ye Apo’yu asması için urgan fırlatıldı.
Mevsim yaz.
Bu ülkenin çocukları tatil yaptı.
Kürt çocukları hariç.
Mevsim de bitti.
Bu ülkenin çocukları yeni dönem okul kayıtlarından nasiplendi.Kürt çocukları hariç.Uğur’u toprağa,bazı Kürt çocuklarını hapishaneye,Seyfi Turan’ı da önce hastahaneye oradan dağa gönderdik.Evet 15 yaşında bir çocuğu dağa gönderdik.Mevsim durdu,zaman mevsimle birlik,okuduğumda ;
” Ne olacak simdi?
Sen kucucuk bir cocugun kafasini dipcikle kirmaya calisan ozel tim polisini korumaya al terfi ettir hatta; bi de acilim macilim sacilim diyerek, pirpirlarinizla o cocugu gostermelik olarak hastanede ziyaret eti, satafakli gosteri yap; arkandan siirler miirler yazilsin; hakkariye davetler gelsin gitsin…
O Hakkari’de ozel tim polisinin kafasini dipcikle kirdigi Seyfi Turan PKK’ye katilmis. Hani su konusamadigi icin sair abilerinden destek bekleyen Kürt cocugu Seyfi…
Ne olacak simdi?
Kafisini kirdigin onurunu kisiligini yaraladigin Seyfi’ye ne olacak simdi? Gerilla Seyfiler iste boyle yetistiriliyor bu ulkede. Once devletin polisi kafasini dipcikle kiriyor, onuru cigniyor, gururunu yaraliyor Kürt cocuklarinin, sonra onlar da isyan edip, kusup daga cikip gerilla oluyorlar…
Ne olacak simdi?
Seyfi’nin onurunu kafasini kirarak, onun bir gerilla yapanlar muradlarini erdi mi? Hani siirler filan… ”
Okuduğumda mevsimle birlik zaman da durdu.Kimin yazdığı,hangi dili kullandığı da pek mühim değil,öylece içime oturdu Seyfi’nin dağa çıkışı.Sel gibi aktı aktı içime birikti,günlerden 12 Eylüldü,adı olmayan bir mevsimdi,ülkem batıdan doğuya sele teslimdi,akarken çamurlu sular toprağın içini dışını birbirine katarak ülkemin zemininden korunmanın formülü kendini yukarı çıkarmaktı.Seyfi için kendini korumanın formülü dağa çıkmaktı.Seyfi’de öğretileni uyguladı.Yağmacılık sardı ülkemi,çamurlara karıştı,çamurdan toplandı,yağmalandı ülkemin çocukları,ülkemin porselenleri yağmalandı.Günlerden 12 Eylüldü,mevsim durmuştu,ve hayat.
Hastayım,ellerim titriyor,yüzümde düşmüş,10 yaşındaki kuzenim yanıma geliyor,pc başında ben yazarken Uğur Kaymaz ve Seyfi Turan’ın resimlerini görüyor bilgisayarımın ekranında ;
– Kim bu çocuklar ?
– Kürt onlar,diyorum.
– Niye resimleri senin bilgisayarında ?
– Biri dövüldü,diğeri öldürüldü,diyorum.
– Neden ?
– Sanırım sadece Kürt oldukları için …
Gözleri büyüyor,bilmeden ekliyor ‘ zaten Kürt demek ‘ terörist ‘ demek,öylece yıkılıyorum,bilmiyor.Ona nefreti öğretmek istemiyorum,anlayacağı dilden kısaca anlatıyorum,bir çocuğun anlayacağı gibi anlatıyorum.Çekilip gidiyor yanımdan,sıkıldı sanıyorum,ben yine elim kolum uyuşmuş yazıma dönüyorum.Kısa bir süre sonra diğer odadan çocuk sesi geliyor ;
– Cemile ablaa,Kürt demek insan demek,çocuklar terörist olmaz ki zaten.
Günlerden 12 Eylül,bir çocuğu daha gönderiyoruz,bir diğerini diğer çocukları dağa göndermekten kurtarıyoruz.Mevsim yeniden zamanın lehine dönmeye başlıyor.Umutluyum çamurdan da olsa toplayacağız o porselen çocukları,çamur porselene işlemez ki.Yağmacıların eline bırakmadan,fırsatçıların vicdanına bırakmadan çamurdan da olsa toplayacağız o çocukları.
Şimdi hala PKK’nın bir sonuç olduğunu düşünmüyorsanız,bir kez daha düşünün derim,kafası dipçikle kırılan o çocuğun hastahaneden çıkar çıkmaz neden dağa çıktığını ?
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Türk milliyetçiliği birleştirir mi yoksa parçalar mı?
İllâ ki bir tutkal/çimento mu gerekiyor? Milliyetçilik tutkalı adil ve müreffeh bir düzene alternatif olabilir mi? Adaletin, hukukun hâkim olmadığı ortamlarda Türklerin kardeşliği ne işe yarar? Belki de Türk Milliyetçiliği diğer milliyetçilikler gibi yok olmaya mahkûm bir söylem. Çünkü var olmak için “ötekine” ihtiyacı var. Ötekileştireceği bir grup bulamazsa kendi içinden “zayıf” bir zümreyi günah keçisi olarak seçiyor. Kürtler, Hıristiyanlar, Eşcinseller, solcular…150 sayfalık bu kitapta Türk Milliyetçiliğini sorguluyoruz. Müslüman ve milliyetçi olunabilir mi? Türkiye’ye faydaları ve zararları nelerdir? Milliyetçiliğin geçmişi ve geleceği, siyasete, barışa, adalete etkisiyle. Buradan indirin.
“Bebek katili! Vatan haini!…” PKK terörünü lanetliyoruz ama devlet eliyle işlenen suçlara karşı daha bir toleranslıyız. “Kürtler ve Türkler kardeştir” diyenlerin kaçı “sen benim kardeşimsin” demeyi biliyor Zaza, Sorani, Kurmanci dillerinde? Ülkemizin terör sorunu ne PKK ne de Kürt kimliğiyle sınırlanamayacak kadar dallandı, budaklandı. Bazı temel soruları yeniden masaya yatırmak gerekiyor: (*) Kürtler ne istiyor? (*) İspanya ve Kanada etnik ayrılıkçılıkla nasıl mücadele etti? (*) PKK ile mücadelede ne gibi hatalar yapıldı? (*) İslâm ne kadar birleştirici olabilir? Töre cinayetlerinden Kuzey Irak’a terörle ilgili bir çok konuyu ele aldığımız 267 sayfalık bu kitabı ilginize sunuyoruz. Buradan indirin.
Türkiye’nin Ulus-Devlet Sorunu
Devlet gibi soğuk ve katı bir yapı bizimle olan ilişkisini hukuk yerine ırkımıza ya da inançlarımıza göre düzenleyebilir mi? GERÇEK hayatı son derecede dinamik ve renkli biz “insanların”. Birden fazla şehre, mahalleye, gruba, klübe, cemaate, etnik köke, şirkete, mesleğe, gelir grubuna ait olabiliriz ve bu aidiyet hayatımız boyunca değişebilir. Oysa devletimiz hâlâ başörtüsüyle uğraşıyor, kimi devlet memurları “ne mutlu Türk’üm” demeyenleri iç düşman ilân ediyor, Sünnî İslâm derslerini zorla herkese okutuyor… Bizim paramızla, bizim iyiliğimiz için(!) bize rağmen… Kürt sorunu, başörtüsü sorunu, Hıristiyan azınlıklar sorunu… Bizleri sadece “insan” olarak göremeyen devletimizin halkıyla bir sorunu var. Türkiye’nin “sorunlarının” kaynağı sakın ulus-devlet modeli olmasın? 80 sayfalık bu kitap Kurtuluş savaşı’ndan sonra Türkiye’ye giydirilmiş olan deli gömleğine işaret ediyor. Ne mutlu “insanım” diyene! Kitabı buradan indirin.
11 Yorum
Yazan:burak Tarih: Eyl 13, 2009 | Reply
Bir çocuğu dipçikle dövmek, hangi psikolojiye girip hayvanlaşmakla açıklanabiliyor bilemiyorum fakat o çocukların orada ne işleri var diye düşünmeden edemiyorum. Adı üstünde “çocuk” sizin de dediğiniz gibi. Madem çocuk en fazla ne anlayabilir orada yaptığı “taş atma” eyleminden. “Neden yaptığına dair” kendi fikir yürütmüş olabilir mi? Acaba bazı abileri şiirler düzerken başka abileri de “taş atma” eyleminin nasıl geçerli sebepleri olduğuna o çocukları inandırmış olabilir mi? Tabii ki geçerli sebepler var ama bir “çocuğu” bu psikolojiye sokmak hangi röperde bir anlam kazanabilir? Polis döverken tırnak içinde “çocuk” dediğimiz bireyler taş atarken de tırnak içinde “çocuk” değiller mi? Bunun polis ayırdına varamıyor ve onları suçluyoruz. Doğru. Ama sevgili abileri böyle bir sonucun ortaya çıkabileceğinden hiç mi haberdar değillerdi?
Evet Türk polisinin bu hareketlerinin elle tutulur bir yanı yok. Sadece Kürt meselesinde değil Türk polisi aşırı güç’ü bir çok yerde kullandı ve kullanıyor. Tıpkı bu olayda olduğu gibi ceza alma durumları da pek bir az oluyor. Ama özellikle bu mevzuda ve hele Türk polisinin bu gibi aşırı güç göstermeleri biliniyorken o çocukların orada taş atarken bulunma sebepleri kimlerse onlar da polisler kadar suçludur.
Selamlar.
Yazan:cb Tarih: Eyl 13, 2009 | Reply
Burak bey,
belki abileri ‘ öldürüldüğü ‘ için çocukça * bir tepki veriyorlardı,neden hep bir yönlendirme üzerinden yaklaşıyorsunuz ki ?biraz empati lütfen
* : batılı çocukların tepkileri istedikleri oyuncak alınmayınca ağlayıp,bağırınmak olabilir ama doğuda çocuk olmakta zordur,doğulu çocuğun zorlama oyuncağı ‘ taş ‘ olduğu için hayatı çocukluktan çok taşlar ile gelişir
Yazan:Mert Kayhan Tarih: Eyl 13, 2009 | Reply
Sn. Mehmet Yılmaz’ın 04/08 tarihli “YENİ ANAYASADA İDAM CEZASI OLSUN MU?” başlıklı yazısına 05/08 tarihinde yazmış olduğum yorumu aşağıda tekrar sizinle payaşıyorum.
PKK’ye veya başka biryere, her ne sebeple bir çocuk eline bir silah almak için biryerlerde haklılığını aramak ve yitirdiği gururunu yeniden yapılandırmak için, suçsuz olan başkalarını cezalandırma yolunu seçiyorsa içim yanıyor yüreğim yanıyor.
selam ile…
Yazan:Mert Kayhan Tarih: Ağu 5, 2009 | Reply
Terörist başı Seyfi Turan 23 Nisan günü birkaç arkadaşı ile tam mühimmatllı ve roket atarlı donanımları ile Hakkari kırsalında güvenlik güçlerine saldırıda bulunmak ve eylem gerçekleştirmek üzereyken, Kahraman Türk Polisinin amansız müdahalesi ile etkisiz hale getirilmiştir…..
Çocuk Seyfi Turan, Çocuk Bayramı olan 23 Nisanda üç beş arkadaşı ile Hakkaride canlarını yakan bu haksız uygulamaları kendilerince protesto edebilmek için, seslerini en çok duyurabileceklerini düşündükleri bu günde çocukça isteklerini haykırırken Devletin polisi tarafından dipçik darbeleri ile öldürülmeye tam teşebbüsle darp edilmiştir….
Fakat Devletin o muhteşem eğitimli polisi dipçik vurmak konusunda öylesine iyi eğitilmiştir ki, iki dipçik daha vurup çocuğu oracıkta İDAM ını infaz etmemiş, sadece paralize etmekle yetinmiştir.
Evet, yanlış hesaplamıyorsam, Seyfi Turan darp edileli 102 yada 103 gün gibi oluyor ve halen konuşamıyor, kendini ifade edemiyor, çocuk beyninden neler geçiyor neler kopuyor içinden kimseler bilemez ve elbet bizde bilemiyoruz…
Ama bir gerçek var, onun bu sessizliği ve bu mağduriyeti, ailesinde, çevresinde, sevenlerinde ve o coğrafyada bir kez daha Devlet eli ile kelimeler ile ifade edilemez bir boşluk açmıştır.
Devlet eli ile bu çocuk idam edilmemişti de ne yapılmıştır…. Yarın öbür gün büyüdüğünde, çoluk çocuğa karıştığında, çocukları ona ilk bu garip halinin nedenini sorduğunda ne anlatıcak sanıyorsunuz? işte o gün tüm çocukluğundan sıyrılarak bir korku tüneline girecek onun çocukları, işte onun çocukları için gelecek nesilleri için idam edilmelerini gerektirecek suçları işlemeleri için gerekli karanlık yaratılmış olacak.
Kimseler merak etmesin, Devlet kendi eli ile kendine idam edilecek vatandaşlar yaratmaya devam etmektedir.
Bizim güvenlik otoritelerimiz de, yasama – yürütme – yargı ve infaz süreçlerini gayet pratik bir şekilde Hakkari kırsallarında icraa etmektedirler. Biz vergilerimizle zaten insanların hayatlarına derin yaralar açmaya devam etmekteyiz.
Benim vergim ile kafasına dipçik yiyerek İDAM edilen bu çocuk için verilecek bir hesabımız var elbet.
Yazan:Ali Duman Tarih: Eyl 13, 2009 | Reply
(ama orada olmaması gereken) bir çocuğu dipçiplemenin suç olduğu noktasına varmışız ya ne mutlu bize….
“NE MOZAYİĞİ ULAN” diyen milliyetçilikten “NE AÇILIMI ULAN” diyen milliyetçiliğe ulaşmışız ya ne mutlu bize…
“ulan ne mozayiğinden”, “ulan ne açılımı”na kaç yıl geçti? 20 mi, 10 mu?
böyle kaplumbağa hızıyla biz demokrasiye ulaşıncaya kadar, marsa yeni hayat kurulacak, hatta orası kesin bizden önce marsta demokrasi olacak.
elin oğlu marsa hayat götürecek, demokrasi götürecek, biz bu ülkenin asli unsurlarından olan kürtleri bir türlü keşfedemedik, hazmedemedik,
şimdiden hazır olalım, pek yakındır kemalofaşizmin “kuyrukluydunuz, ulan buna rağmen, sizi türk saydık, onare ettik, bunun bile kıymetini bilemediniz, hadi toplayın pılınızı pırtınızı ve yürüyün musul, kerkük’e doğru” demeçlerini dinlemeye.
Yazan:özlem Tarih: Eyl 14, 2009 | Reply
Kalemine sağlık Cemile. Ben de çok doluyum bu konuda(manen) Şimdilik o uzak diyarlardan bir yerlerden onceden sağır sessizlik duvarına çarpmış bir yazı ile katılayım sana.Ses çıkarmak adına.
http://www.derindusunce.org/2009/02/13/tas-atan-cocuklar/
Yazan:cb Tarih: Eyl 14, 2009 | Reply
özlem,
benimde içim pare pare.
seninde yüreğine sağlık,yeniden okumalı senin bu dokunaklı yazını,yüreğine sağlık
bir resim var elimde geçen 23 Nisan da çekilmiş,o kızın o yırtık çizmelerini inan yüreğim kaldırmadı,Mehmet beyden rica edeceğim,yorumlara resim ekleyebiliyor,eklesin buraya :((
Yazan:cb Tarih: Eyl 14, 2009 | Reply
23 Nisan’da Van’ın Ortanca Köyü’nde çocuk bayramı bu şekilde kutlanıyordu.
Yırtık ayakkabıları vardı çocukların ama olsun cumhuriyet elitimiz etekleri diz üstüne çıkarmıştı!
ve aynı saatlerde sadece 200 km ötede Hakkari’de bir çocuk başına aldığı dipçik darbeleriyle komaya giriyordu!
Yazan:eg Tarih: Eyl 14, 2009 | Reply
konuyla ilgisiz olacak ama bir şey söylemeden edemeyeceğim. bu söyleyeceklerim cemile hanımın vicdanlı yazısına gölge düşürmesin lütfen. ama mesela neden “bazılarının” mesajları bazıları tarafından ciddiye alınmıyor bunun hakkında birkaç şey söylemek isterim:
cemile hanım yazıda “
”
demiş. şimdi belki bazı insanlar tarafından “doğru” kimden gelirse gelsin doğrudur ve yanında olmak gerekir denilebilir. buna ben de katılırım büyük oranda; ama bazı şeyler vardır ki insan bunları unutamıyor ve karşısındaki insanın samimiyetine pek inanamıyor. mesela yukarıdaki alıntıda adı geçen leman yurtsever’in bu konuda birçok email attığı dorğudur. ama aynı leman yurtsever israil filistinin canına okurken, açıkça zulmün yanında görünen bir bildirinin de hazırlayıcılarındandı. şimdi ben o zamanlardan beri leman yurtsever’den gelen hiçbir şeyi okumuyorum. mesela bugün taraf’ta ayşe günaysu 1915 olayları ile ilgil ibir yazı yazmış. yazının müellifini görünce yazıyı okumadım. muhtemelen yazının büyük çoğunluğuna katılırım. ama aynı kişinin nasıl canhıraş şekilde gazze yanarken, insanlar açıkça can çekişirken israil’in yanında tavır aldığını bildiğim için yazdıklarını da kendine verdiği “insan hakları savunuculuğu” titrini de ciddiye almıyorum. gazze mahvedilirken kuyerel’den taraf sayfalarına da taşan bir tartışmamız olmuştu aynı grupla (ayşe günaysu- leman yurtsever ve eren keskin’nin oluşturdukları insan hakları ‘savunucusu’ grup). ben açıkçası onlar bundan böyle ağzıyla kuş tutsa onların samimiyetine inanmam. zira açıkça zulmün yanında tavır aldılar ve zulme karşı kalben direnen ve yazanları o dönemde anti-semitist ilan edebilmek için çok urağştılar. demek ki dindar olunca ezilen vurun gitsin. yaşasın israil, iyi ki vuruyor “gerici filistin’e”…şimdi leman yurtsever bin değil milyon tane email atsa ben hiçbirisini okumam. bu çok net…
Yazan:BADAL Tarih: Eyl 15, 2009 | Reply
Ne ajitasyon ama…
O dağa çıkan Gerilla(!) (Biz terörist diyoruz onlara) Seyfilerin hepsinide mutlaka bir polis dövmüştür(!)Saldırın bakalım nefesiniz yettiği kadar,gücünüz,takatiniz ne kadarsa saldırın…Bu ülkeyi bu milleti hiç bu kadar sahipsiz bulamazsınız hiç bu kadar uğuşuk,sersem bulamazsınız,biriktirebildiğiniz kadar derin sularda boğun bizi..Ne kadar cemaatçi,liberal,pkk’lı varsa hepsi aynı safta bu aralar…
Yazan:cb Tarih: Eyl 15, 2009 | Reply
Enver bey selamlar,
emin olun söylediğiniz şey konuya gölge falan düşürmez zaten konu genel olarak yaşanan bir tuhaflık üzerinden ilerliyor Türklere gelince ayağa kalkan yürekler Kürtlere gelince rafa kalkıyor,aynı İslamofobi yaşayan tiplerin Anti-semitizm naraları gibi vesile ile Gecemiz mübarek olsun
Yazan:cb Tarih: Eyl 15, 2009 | Reply
Değerli Okuyucular,
yorumcu BADAL,gibilerin görmeme,duymama,inkar etme yöntemleri nedeniyle daha kaç S.T. daha kaç çocuk eziyet çekecek bilmiyorum,ülkem adına utanç verici yorumlar bunlar