Patlama, Hürriyet, Askerî istihbarat, Ergenekon sanığı Hurşit Tolon?
By Ayla Chignardet on Eyl 25, 2009 in Ergenekon Nedir?, Kemalizm, Türk Silahlı Kuvvetleri, Ulus-Devlet
İstanbul Üniversitesi’ndeki meslektaşlarını orduya rapor eden Prof. Dr. Sevil Atasoy’un skandal kararlara da imza attığı ortaya çıktı. Atasoy, İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Müdürü olduğu sırada Mısır Çarşısı’ndaki patlamayla ilgili verdiği rapor nedeniyle sosyolog Pınar Selek’in yıllarca cezaevinde kalmasına sebep oldu.
Mısır Çarşısı’nda 9 Temmuz 1998’de meydana gelen patlamada üçü çocuk 7 kişi yaşamını yitirmişti. Olayın ardından Pınar Selek’in de aralarında bulunduğu çok sayıda kişi tutuklanmıştı. Sosyolog Selek, ömrünün üç yıldan fazlasını bu yüzden hapiste geçirdi.
Ancak Prof. Dr. Atasoy başkanlığındaki bilirkişi heyeti, 2 Kasım 1998’de hazırladığı raporda patlamanın ‘nitroselüloz’ içerir patlayıcı maddenin infilak etmesi sonucu gerçekleştiğini ileri sürdü. Raporda şöyle dendi: “Olay yerinden toplanan malzemelerden, kumaş parçası, tahta ve cam parçacıkları üzerinde aynı kapalı formül ve molekül ağırlığına sahip, azotlu iki bileşiğin yer aldığı, bu kimsayal bileşiklerin bilinen ve denetlenen patlayıcılar arasında bulunmamakla birlikte, her üç malzeme üzerinde tekrarlanması dikkat çekici…”
Buna karşın Prof. Dr. Neşet Kadırgan, Prof. Dr. Ali Şaşmaz ve Prof. Dr. Nursen İpekoğlu tarafından hazırlanan raporda ise patlamanın kesinlikle tüpgazdan kaynaklandığı vurgulandı.
“Mısır Çarşısı” davasının müdahil avukatı Bahri Belen, patlamanın bombadan kaynaklandığına ilişkin İstanbul Üniversitesi Adlî Tıp Enstitüsü’nün verdiği raporda, Enstitü Müdürü Prof. Dr. Sevil Atasoy’un imzası bulunduğunu doğruladı. Aynı raporda, kim oldukları belli olmayan kişilerin imzasının bulunduğunu hatırlatan Belen “O sıralarda Terörle Mücadele uzmanlarının yaptığı incelemelerde patlamanın kesinlikle bomba olmadığı tesbiti de vardı” hatırlatmasında bulundu.
“Patlama bomba değil”
Atasoy’un imzasının bulunduğu rapor dışında verilen raporlarda patlamanın bombadan kaynaklı olmadığının anlaşıldığını ifade eden Belen, “Bize göre patlama bomba değildir. En azından ortada şüpheli bir durum vardır. Son olarak da Pınar’ın oraya bomba koyduğunu ilişkin hiçbir kanıt yoktur” dedi.
“Karar Yargıtay’a takıldı”
Davanın müdahil avukatlarından Ergin Cinmen de yargılama sürecinde “raporlar savaşı”nın yaşandığını doğruladı. Mahkemenin patlamanın bombadan kaynaklı olup olmadığı kanaatine varmadan Pınar Selek hakkında beraat kararı verdiğini hatırlatan Cinmen “Dosya Yargıtay’a gitti. Yargıtay hiçbir gerekçe göstermeden patlamanın bombadan kaynaklandığı söyledi. Dosyanın bozulmasına karar verildi. Karara, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itiraz etti. Savcılık, patlamanın bombadan kaynaklanmadığını, Pınar Selek’in ise olayla ilgisinin olmadığını belirtti. Dosya şu anda Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nda inceleniyor” dedi.
Atasoy Hürriyet’e nasıl girdi
Öte yandan Star yazarı Ergun Babahan, Prof. Dr. Atasoy’un Ergenekon tarafından Hürriyet gazetesine yerleştirildiğini ima etti. Babahan dünkü köşesinde şunları yazdı: “Belki de Özkök’ün bu yazıyı yazmasında Pazar eki yazarı, Adlî Tıp Kurumu eski Bakanı Sevil Atasoy’un ricalarının etkisi olmuştur. Taraf Gazetesi dün Atasoy’un İstanbul Üniversitesi öğretim görevlileri hakkında 1. Ordu Komutanlığı’na ihbar niteliğinde mektuplar yazdığını haber yaptı. Atasoy, Hürriyet’te yazı yazmaya başladığında da, dönemin 1. Ordu Komutanı’nın ricalarının etkili olduğu iddia edilmişti. Dönemin 1. Ordu Komutanı kimdi hatırlıyor musunuz? Ergenekon sanığı Hurşit Tolon…”
… Bu makale ilginizi çektiyse…
Hiç bir yeri işgal edemeyen ordular kendi ülkelerini işgal ederler. Çünkü bir ordunun ayakta durması için insan emeği ve maddî destek gereklidir. Normal bir ordu kaynaklarını emrinde olduğu milletten sağlar… Efendisi olan bu milletin gönüllü katkısıyla silah alır, asker toplar, YABANCI DÜŞMANLA savaşır.
Normal ordular efendilerini yani milleti, o milletin vatanını korurlar ya da ganimet getirebilecekleri ülkeleri işgal ederler. Yine efendilerinin emri ve izniyle yaparlar bunu.
Anormal ordular ise üniformalı eşkıyalardır. Disiplinsiz olduklarından YABANCI DÜŞMAN ile savaşamazlar. Kolayca yenebilecekleri İÇ DÜŞMANLAR uydururlar ve bu bahane ile kendi ülkelerini işgal ederler. Başbakan asarlar. Milletvekillerini hapse atarlar. Korumakla yükümlü oldukları halkı işkenceler altında inletirler. Üniformalı eşkiyalar ülkenin zenginliklerini tüketirler, geleceğini mahvederler.
Kendisini ülkenin sahibi zanneden üniformalı eşkıyaların hakim olduğu ülkeler yabancı orduların işgali altında gibidir. İşgalciler kimseye hesap vermezler. Halkın isyan etmesine engel olmak için “etrafımız düşmanla çevrili” diyerek KORKU PROPAGANDASI yaparlar.
Eleştirilerden uzak kalmak için farklı inançlardan ve kültürlerden olan insanların birbirine düşman olması da bu eşkiyaların işine gelir. Bu sebeple terörü destekleyebilir hatta teröristlere silah ve para yardımında bulunabilirler.
Okuyacağınız kitap kendi ülkesini işgal etmiş bir ordunun kısa tarihidir. Buradan indirebilirsiniz.