RSS Feed for This Post

Dikkat Kitap: Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

“Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi” gibi sloganlarla düşünmeye daha doğrusu ezberlemeye itildiği için sık sık  şaşırmaya mahkûm bir kuşak bizimki. Tarihi, belgeleri, siyasî söylemleri ve sloganları aklın imtihanına tabi tutan herkes hayretler içinde kalıyor. “İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?” diye sormaktan alamıyoruz kendimizi.

 Kemalist düşüncenin, çağdaşlığın ve Atatürk devrimlerinin yılmaz bekçisi “çağdaş Türk kadını’nın sesi” Cumhuriyet Gazetesi’nin başyazarı olan Yunus Nadi kadınların siyasete atılmasına nasıl tepki vermiş meselâ?

 “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak”

 Kadınlar Halk Fırkası kapatılınca yerine Türk Kadınlar Birliği kurulmuş. O da kapatılınca Cumhuriyet Gazetesi’nde şu başlık atılmış:

 “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.”

Derin Düşünce Fikir Platformu yakasını resmî tarihten kurtarmak isteyen okurlarına ezber bozan bir kitap öneriyor :

Kadın hakları ve Kemalizm ilişkisine alternatif bir bakış

Daha önce Dikkat Kitap kategorisinde yayınladığımız Pozitivizm Eleştirisi ve Türk Solu konulu kitaplar gibi bu da PDF formatında, serbestçe dostlarınıza dağıtabileceğiniz bir kitap.

Trackback URL

  1. 21 Yorum

  2. Yazan:subrosa Tarih: Eki 23, 2009 | Reply

    kemalizm ve kadın haklarından önce islam dini ve kadın haklarını eleştirsek ezberleri çok daha derinden bozacağımıza inanıyorum.

  3. Yazan:Resoman Tarih: Eki 24, 2009 | Reply

    Neyi yuttuk doğrusu anlamadım. Kadınlara başka bir şekilde, başka birileride mi özgürlük verdi ? Doğru yanıt, yani kadın hakları meselesi, Kemalizm’in pek de yaygın olmadığı, doğu ve güneydoğu vilayetlerinde yapılacak kısa bir seyahat ile ortaya çıkar. Hatta seyahatınızı, İran, Iraq, Suudi Arabistan vb. gibi ülkeleride kapsayacak şekilde genişletebilirsiniz. Bir yazarın kitabına verdiği isim gibi “Kadın’ın adı var”, işte o kadar, daha fazlasını beklemeyin.

    Kemalizm Türk kadınına özgürlük verdi. İyi de biz bunu bunca sene nasıl yuttuk?

  4. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 24, 2009 | Reply

    Kemalizm’in pek de yaygın olmadığı, doğu ve güneydoğu vilayetlerinde yapılacak kısa bir seyahat ile ortaya çıkar. Hatta seyahatınızı, İran, Iraq, Suudi Arabistan vb. gibi ülkeleride kapsayacak şekilde genişletebilirsiniz.

    Yani Kemalizm’i Doğu ve Güneydoğu’da yaygınlaştırırsak kadının adı olur öyle mi? İşte Kemalizm böyle abuk bir şey. İdeolojiyle herşeyin tepeden aşağı hallolacağını düşünen tuhaf bir ideoloji. Kızılderili yerlilerinin ellerine incil tutuşturan misyonerlere benziyor Kemalistlerin durumu da. Kadın hakları deyince de sadece akıllarına kıyafet geliyor. İncil yerine kıyafet veriyor bizimkiler de “al bu seni özgür kılacak” diye. Bu yüzden Suudi Arabistan’la, İran’la bir farkımız olmadığını (women gender gap index’te Türkiye 121.sırada, Suudi Arabistan 128.sırada) ve bunu “bize bütün haklarımız verildi” edebiyatında çakılıp kalan ve üzerine hiçbir şey eklemeye lüzum görmeyen Kemalistlerden kaynaklandığını göremiyorlar. Atatürk, eyvallah kadınlara haklar verdi ama en büyük kötülüğü de feminist örgütlenmeyi ve kadın derneklerini kapattırarak yapmış oldu. Ve yine en büyük kötülüğü bence, kadınlara, hakların tepeden bahşedileceği inancını aşılaması oldu. Kendisi devrimciydi ama başka devrimcilere pek tahammülü yoktu. Mesela Türkiye Cumhuriyetinin ilk partisinin, Nezihe Muhiddin’in kurduğu ve Atatürk tarafından kapatılan Kadınlar Fırkası olduğu nedense pek anlatılmaz. Bugünlerde Kemalist takılan Türk Kadınlar Birliği de yine Atatürk tarafından kapatılmıştı. Çünkü sivil toplumsal örgütlenmeye karşıydı M.Kemal. Herşeyi gerekirse devlet baba, vatandaşına verirdi. “Komünizm gerekirse onu da biz getiririz” diyen zihniyet bu. İşte “kadın hakları gerekiyorsa onu da biz getiririz” dediler ve kadınlara haklar bahşettiler. Kadınlar da kendilerine bahşedilen bu haklarla mutlu oldular ve bu “kazanımları” korumak dışında bir şey yapmadılar.
    Kitabı okumak zahmetine katlanabilirseniz zaten bu gerçeği kendiniz de teslim edeceksiniz.

  5. Yazan:Resoman Tarih: Eki 24, 2009 | Reply

    İşte Kemalizm böyle abuk bir şey

    Bende size bunun Kemalizm ile alakası olmadığını söylüyorum.

    Atatürk, eyvallah kadınlara haklar verdi ama en büyük kötülüğü de feminist örgütlenmeyi ve kadın derneklerini kapattırarak yapmış oldu.

    Soruyorum,
    Atatürk Kadın derneklerini kapattı. Bahsettiğim yörelerde, Atatürk öldükten sonra kaç tane kadın derneği kuruldu. Her fırsatta Kemalizm’i öne sürüp, ona saldırmak da çok ucuz bir siyasi araç oldu.

    Atatürk bir eylem insanı idi, yaptığı iyi şeyler de kötü şeyler de oldu, 1938 yılında vefat etmiş bir insan’ın arkasından hala siyaset yapılmasını da doğru bulmuyorum.

    Evet, Kemalizm’i eleştirelim, kadın hakları açısından bakarsak, islamiyetin uygulamalarını da eleştirelim, peygamberleri de eleştirelim.

    Meslek gereği,bahsettiğim yörelere ve ülkelere çok kez seyahat ettim, ben burada yerinde tespit ettiğim görüşlerimi söylüyorum.

    Artık, bu Kemalizm saplantısından kurtulun, o hiç de sevmediğiniz Kemalistler gibi oluyorsunuz.

    Yeni ufuklara bakalım artık… Bu şekilde Kadın haklarının geliştirilmesi için çok daha fazla hizmet edebiliriz.

  6. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eki 24, 2009 | Reply

    Bu karşılaştırmalı fikir metodu da moda oldu.
    Efendim Türkiye’de cinsiyet ayrımcılığı var mı?Var.Devam ediyor mu?Ediyor.
    Dolayısıyla söz konusu kitapla,kadının sosyal yaşamından toplumdaki yerine,bireysel tercihlerinden ekonomik özgürlüğüne değin kadının her alanda karşılaştığı sorunlara dikkat çekilmesi amaçlamış ve bu sorunsal bir bütün olarak işlenmeye çalışılmış.Yani kadın hakları ihlallerinin işlendiğ ve DD’de yayımlanmış olan makalelerden derlenmiş bir seçkiden oluşuyor kitap.

    Peki,makalelere konu olan hak ihlallerinin;ayrımcılık,kadına uygulanan şiddet,baskı vs.nin halen devam etmediği iddia edilebilir mi?Demekki halihazırda çözümlenememiş bir dizi sorun devam ediyor,bunu hep beraber görüyoruz.Görmesine görüyoruz da,yaşanan tüm bu antidemokratik uygulamalara karşın sanki Cumhuriyetin kurulmasıyla her şey süt liman olmuş,kadınlar tüm hak ve özgürlüklerine kavuşmuş gibi bir kanı var(bu da,”neyi yutmuşuz”diye soran arkadaşa cevap olsun).Oysa Cumhuriyet Kadını,Çağdaş kadın vb.retoriksel söylemlere karşın,ne erken Cumhuriyet döneminde-“çağdaş Türk kadını’nın sesi”Cuhriyet gazetesinin manşetleriyle sabittir-ne de günümüzde kadın,doğuştan sahip olması gereken hak ve özgürlüklerine kavuşamamıştır…Kendini gerçekleştirebilecek adil ve demokratik bir ortam bulamamıştır.

    İşte tam da burada “karşılaştırmalı”fikirler devreye giriyor.Sorun Kemalizmde aranacağına önce dinin kadına ne kazandırdığına bakılsın deniliyor.Peki,bugün topluma yön veren,yasalar çıkaran otoriteyi din mi yönetiyor?Dinin(veya dinlerin)kadına bakış açısı elbette tartışılabilir ve tartışılıyor.Ancak savunma moduna geçenlere önemli bir gerçeği hatırlatmakta fayda var.Dinin kadınlara dair içeriğini tartışmak ile her fırsatta İran,Arabistan vb.ülkeler örnek verilerek karşılaştırmak ayrı şeylerdir.İran,Arabistan vb.ülkeler din temelli rejimlerle yönetiliyor,Türkiye ise Demokratik Laik bir Cumhuriyetle(!).

    Kısacası kadın hakları konusunda katedeceğimiz önemli bir yol önümüzde duruyorken topu İran’a,Arabistan’a atmakla gerçeklerden kaçılamaz.Meseleyi her fırsatta dine,İran’lara,Arabistan’lara havale etme kolaycılığına kaçanlar,önce şu yere göğe sığdıramayan Cumhuriyetin kadına neler kazandırdığıyla başlasalar bence daha tutarlı davranmış olacaklardır.Gerçekten kadın hakları konusunda tarafsız ve objektif olunacaksa,mevcut yönetim anlayışının kadına ne kazandırdığına,kadın hakları konusunda nerede durduğuna bakıldığında gerçekler daha iyi anlaşılmış olacaktır.Tabii gerçeklerle yüzleşme göze alınarak anlamak istenirse.

  7. Yazan:Cumhuriyet cocugu Tarih: Eki 25, 2009 | Reply

    Sayin site sorumlulari,

    Sitenize tesadufen rastladim, Turk’un Atasi Cumhuriyetimizin, Turkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATURK’e yonelik akla hayale sigmayan, gercek disi yazilari yayinlamaniz beni cidden dusundurdu, ve bu yazilarin sitenizi ziyaret edenlerin kafalarini karistirma acisindan endise verici buldum.
    I.Dunya savasi sonunda neredeyse yok olmaya mahkum bir ulusun, yeniden dirilmesini ve dunya toplumlari arasinda saygin yerini almasini saglayan boylesine gorulmemis bir dehaya uzanan dilleri bir Cumhuriyet cocugu olarak kiniyor, demokratik paylasma ortami yaratmaya calisilsa dahi Cumhuriyetin kurucusu ATATURK’E karsi yayinlar yapmamanizi oneriyorum.
    Bir sehit torunu olarak,tum dunyanin sayginligini kazanan boylesine essiz bir komutanin ve dehanin, Turk milletinin kivanci oldugu, bilincsiz ve kucuk dusurucu yazilarla Turk Milli Kurtulus Tarihimizin inkar edilemiyecegi kanisindayim.

    Degerli insan ve en buyuk komutan ATATURK’un ve aziz sehitlerimizin anilari yuzyillar gecse de bugun gibi taptaze, bir hurriyet mes’alesi gibi milletimizi yurdumuzu sonsuzluga kadar aydinlatacak. O ates cemberinde yasam mucadelesi veren atalarimizin, Ataturk gibi bir dehanin yoklugunda ne hallere dusulebilecegi hayali bile bence korkunc bir kabus. Belki de su anda adimiz jon, smith ve ya eleni, dimitri olacakti….
    ATAM SANA MINNET BORCLUYUZ, RUHUN SAD OLSUN.

    ” NE MUTLU TURK’UM DIYENE…Gazi Mustafa Kemal ATATURK”

    Saygilar,

  8. Yazan:MY Tarih: Eki 25, 2009 | Reply

    Sayin Cumhuriyet cocugu,

    sitemize hos geldiniz,

    Ölüp gitmis bir insan oldugu için Atatürk’le bir derdimiz yok. ALLAH rahmet eylesin, günahlarini affetsin.

    Atatürk’ün hatirasi üzerine bina edilen saçma sapan bir ideoloji var ki yasasaydi o bile bundan rahatsiz olurdu süphesiz. Biz de bu ideolojiyi elestiriyoruz.

    MKA’nin kendisi siyasi bir sistem kurmadi, Nutuk adli kitap bir hatira defteridir aslinda. Bir anayasa taslagi veya siyasî/felsefî bir temel degildir. mesela Marx’in Kapital’iyle karsilastiramazsiniz Nutuk’u.

    Ama kemalistler bunu bilmezler çünkü çogu Nutuk’u okumamistir. Okuyanlar da anlamaz. dil devrimi yüzünden Atatürk’ün Nutuk’ta kullandigi kelimelerin çogu Türkçe’den atilmistir… Bilin bakalim kim?… Eveeet Atatürk tarafindan kurulan TDK yapti bu temizligi 🙂

    Yazarlarimizdan Mehmet Bahdir “tarih sasirmaktir” diyordu, bu gece bu söze yeni bir ekleme yapiyoruz : “kemalizm ise hayat boyu saskin kalmaktir”

  9. Yazan:subrosa Tarih: Eki 25, 2009 | Reply

    (women gender gap index’te Türkiye 121.sırada, Suudi Arabistan 128.sırada)
    suudi arabistan prensesi recm korkusuyla başka ülkeye sığınıyor, neyseki bizim ülkemizden daha böylesi çıkmadı.
    bugün topluma yön veren yasalar değil yerleşik ahlak anlayışıdır, o ahlak anlayışının temelinde de din vardır.
    “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” ya da “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” gibi beyanatlar o ahlak anlayışından gelen beyanatlardır.mustafa kemal ya da herhangi bir arkadaşı ya da günümüzün herhangi bir kişisi o ahlak anlayışından muhaf değil.ben size sorunun derinliğini gösteriyorum ki o da toplumun yerleşik kültürüdür.kemalizm ile din arasında karşılaştırma yapmıyorum çünkü bu ikisi karşıt değil.

  10. Yazan:arif Tarih: Eki 25, 2009 | Reply

    Zaman gazetesi pazar sayfasında, Nuriye Akman’ın, Hukukçular derneği üyesi Cüneyt Toraman ile, Atatürk’ü koruma kanunu üzerinden, Atatürk sonrası, Kemalist dokunulmazlık ve yanılsama olarak adlandırılabilecek sürecin nasıl inşa edildiğine dair ilginç ve uzun bir röportaj yer alıyor. İlgilenenlerin mutlaka okumasını öneririm. Bilhassa bu kanun çıkarken ileri sürülen muhalif argümanların ufku çok derin. Bugün yaşanacakları adeta o günden görmüşler.

  11. Yazan:beytullah emrah Tarih: Eki 25, 2009 | Reply

    “Atatürk’ün hatirasi üzerine bina edilen saçma sapan bir ideoloji var ki yasasaydi o bile bundan rahatsiz olurdu süphesiz. Biz de bu ideolojiyi elestiriyoruz.”

    Bu tespit tartışılır. Atatürk ile Kemalizm arasındaki ilişki o daha hayattayken kurulmaya başlamadı mı? TDK’nın yaptığı temizliğin sonuçlarını biliyoruz ama süreçte Güneş Dil Teorisi uğruna yapılanların payı yok mu? Ve bu teori hatıra olsun diye miydi, yoksa miras mıydı? Diğer uygulamalar da cabası…

    Nutuk ise savunma psikolojisiyle yazılmış faideli ve okunması gereken bir belagat kitabıdır…

  12. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 26, 2009 | Reply

    Resoman,

    Kadınların haklarını kazanmaları için neden evrensel değerler yerine Kemalizm ideolojisine (!) ihtiyacımız var, ben bunu bir türlü anlayamıyorum.
    Söylediğiniz gibi Kemalizmi ben yanlış anlıyor olabilirim. Çok da umurumda değil. Bugün hiçbir geçerliliği olmayan bir ideoloji(!). Sadece dindar kesimi, Kürtleri yola getirmek için sopa olarak kullanılan bir araç Kemalizm bugün. Ve faziletleri hep alternatiflerinin kötülükleriyle anlatılıyor. Ben bir allah’ın kulunun Kemalizm’i; şeriat demeden anlatabildiğini duymadım. Sürekli ölümü gösterip sıtmaya razı etmek durumu… Bırakın bunları. Bana içinde şeriat, ortaçağ karanlığı filan geçmeyen, Kemalizme ait bir fazilet cümlesi söyleyin allah aşkına !

  13. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 26, 2009 | Reply

    bugün topluma yön veren yasalar değil yerleşik ahlak anlayışıdır, o ahlak anlayışının temelinde de din vardır.
    “Havva’nın kızları, Meclis’e girip yılın manto modasını tartışacak” ya da “Türk Kadınlar Birliği kapatıldı, fesat çıkaran hatun kişilere haddi bildirildi.” gibi beyanatlar o ahlak anlayışından gelen beyanatlardır.mustafa kemal ya da herhangi bir arkadaşı ya da günümüzün herhangi bir kişisi o ahlak anlayışından muhaf değil.

    Madem Mustafa Kemal de “dinden kaynaklanan”(!) kadını ikinci sınıf görme ahlak anlayışından muzdarip; o halde bu konuda rehber olmak için pek isabetli bir seçim olmasa gerek. Kemalist kadınlar, mesela Atatürk yerine, kendilerine Fatma Aliye’yi, Nezihe Muhiddin’i, Halide Edip Adıvar’ı veya Simone de Beauvoir’ı filan rehber seçse daha uygun olmaz mı?

  14. Yazan:Ekrem Senai Tarih: Eki 26, 2009 | Reply

    suudi arabistan prensesi recm korkusuyla başka ülkeye sığınıyor, neyseki bizim ülkemizden daha böylesi çıkmadı.

    Ölümü gösterip sıtmaya razı etme güdüsü. “Çok şükür Suudi Arabistan değiliz. Atamız seçme, seçilme hakkı vermiş; tek eşlilik var, recm edilme korkumuz yok, araba kullanıp çalışabiliyoruz, mitinglerde bayrak sallayabiliyoruz, modern giysiler içindeyiz, daha ne isteyebiliriz ki???”
    Ne mutlu Türk kadınıyım diyene !

  15. Yazan:MB Tarih: Eki 26, 2009 | Reply

    “kemalizm ise hayat boyu saskin kalmaktir (Mehmet Yılmaz)”

    🙂

  16. Yazan:SQ Tarih: Eki 26, 2009 | Reply

    “karşılaştırmalı”fikirler devreye giriyor çünkü herşeyin sonunun Kemalizme dayanması başkasını bilmem ama beni sıkıyor.

    Kadınlar hala erkeklere oranla daha az maaşla çalışıyor ve krizde ilk işten çıkarılan oluyor. Daha yakın zamanda başı kesilip öldürülmüş kızın ailesini başbakanından emniyet müdürüne birçok kişi “kızını dövmeyen dizini döver”tadında “kızına sahip çıkmamak, sokaklara salmakla”suçluyor, feministler ahlaksız ilan ediliyor.
    Cinsiyet ayrımcılığı ve toplumun genel ahlak normlarında tek kriter Kemalizm değil. Bu da kolaycılık oluyor.
    Ataerkillik ideolojiler üstü bir durum. Bir çok solcu ataerkil erkek zihni örnekleri de var, İslamcısı elini sallasan zaten. Geçen gün televizyonda Nihal Bengisu Karaca, Zaman gazetesinin bir “erkekler klübü”olmasını üzeri kapalı yeriyordu misal.

  17. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eki 27, 2009 | Reply

    Sıkılmanıza gerek yoktu Şebnem hanım.Yorumu taraf duygusundan sıyrılarak okuyabilseydiniz,kadına dair tüm sorunların aynen sizin aktardığınız tüm örnekleriyle devam ettiğini belirttiğimi farkederdiniz.

    Ne demişim?Kadının günümüzde de şiddete maruz kaldığını,ekonomik özgürlüğüne kavuşması önünde türlü engellerin bulunduğunu,bireysel tercihlerinde henüz özgür olmadığını…Yani kısacası,kadının ne Cumhuriyet’le ne de bu günün koşullarında özgür olamadığının altını çizdim.

    Fakat görüyorum ki bu bile “kemalizme”olan sarsılmaz inancınızdan ötürü size bir saldırı olarak yansımış ve belli ki çok rahatsız olmuşsunuz.
    Ne diyeyim,”karşılaştırmalı”fikir metodunuzda başarılar dilerim.Devam edin Arabistan’ı,İran’ı örnek göstermeye.Sahi kendiniz de değindiğiniz örnekler acap Arabistan’dan,İran’dan mı?Başka bir memleketten mi bahsediyoruz yoksa…

  18. Yazan:SQ Tarih: Eki 27, 2009 | Reply

    Aziz Bey İran’dan ya da Arabistan’dan örnek vermedim. “karşılaştırma”derken başka ideolojileri, dünya görüşlerini kastetmiştim. Hiç birşeye de sarsılmaz inancım falan yok, “liberal” olmamanın karşıtı totaliter rejimlere bağımlılık olmamalı sanırım.

  19. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eki 28, 2009 | Reply

    Şebnem hanım tekrar merhabalar,

    Aziz Bey İran’dan ya da Arabistan’dan örnek vermedim. “karşılaştırma”derken başka ideolojileri, dünya görüşlerini kastetmiştim

    demişsiniz.

    İyi de “karşılaştırmalı fikirler de moda oldu”derken görüşünüze atıf yapmamıştım…Her fırsatta kendi ülke gerçeğimizin bir kenera bırakarak sürekli Arabistan’lı,İran’lı örneklerle hadiseye yaklaşanlara bir göndermeydi bu.Yani Ekrem beyin işaret ettiği recm,irtica,şeriat vb.söylemlerle hadiseyi “ölmeyi gösterip sıtmaya razı”etme anlayışına hapsedenleri kasdetmiştim.

    Dolayısıyla Arabistan,İran,recm,irtica vb.sözler size ait değilse yorumumdan sıkılmanıza,üzerinize alınmanıza gerek yoktu.

    Ancak,farklı bir müstearla sözkonusu yorum size aitse-ki farklı bir imzayla yorum yazmanıza bir itirazım yok-bakın,yorum yukarıda duruyor ve tekrar incelenebilir.Anlaşılacağı üzere,sözkonusu yorumda,”kemalizmin henüz uğramadığ bölgeler” olarak tanımlanan yer ve ülkelerde-İran,Arabistan-daha da vahim uygulamalar olduğu yönünde bir savunma biçimi var.

    Ben de diyorum ki,ülkemizde varolan kadın sorunsalı ideolojiler üzerinden tartışılmamalı,ideolojik rekabetlerin gölgesinde kalmamalı.Yani ne anılan ülkelerdeki çarpık rejimler varolan uygulamaların alternatifi olabilir,ne de yere göğe sığdırılamayan Cumhuriyet rejimi kadının yaşadığı sorunların adil ve demokratik bir alternatifi.O halde nedir bu İran,Arabistan,Malezya paranoyası?…Sorunu başka yerde arama,başka ülkelere havale etme telaşı/kolaycılığı!Kadınlar işsizlikte birinci sırada yer alıyor diyoruz ama reçetesini başka ülkeleri karşılaştırarak bulmaya çalışıyoruz.Benim değinmek istediğim nokta buydu.Yani ne olup bitiyorsa sorumlusu biziz ve bu sorumluluğu gerçeklerimizle yüzleşerek almak durumundayız.Başka ülkeleri sürekli rol model göstererek gerçeklerimizden kaçmamız,kurtulmamız mümkün olabilir mi?Buna hakkımız da yok,gözümüzdeki çuvaldızı görmeyerek başkalarının iğneleriyle uğraşmak ne kadar sağlıklı bir anlayış olabilir.Dolayısıyla varolan adaletsiz,ayrımcı düzen tamamen bir zihniyet sorunudur.Dün neyse bugün de benzeri devam ediyor.Sanki her şey güllük gülistanlıkmış da son bir kaç yılda kadının sahip olduğu bütün haklar elinden alınmış gibi yaklaşım bana pek sağlıklı görünmüyor.Bu tür kurgular daha çok ideolojik kaygılardan beslenen yaklaşımlardır.

    Bu anlamda gerçeklerimiz ortadır.Muzdarip olduğumuz zihniyet Cumhuriyetle-hatta çok daha öncesiyle-başlamış ve günümüzde hiç değişmeden devam etmektedir.
    Zihniyet dedik.Evet,dinin yanlış yorumlanışı ve bir dine dönüştürülen kemalist dogmaların birbirinden özünde pek bir farkı bulunmuyor.Her iki durumda da halkın duygu ve inançlarının,iktidar çıkarlarına alet edildiği,her türlü istismarın pervasızca bir iktidar savaşına alet edildiği bir zihniyetten sözedilebilir ancak.Bu sistematik dezenformasyon haliyle bir yerleşik değer bütününü meydana getiriyor.Hadise budur,bunun sıkıntısını yaşıyoruz.Zira,farklı ideoloji ve inançların araçsallaştırıldığı ve aynı zamandan birinin diğerinden beslendiği bu zemin maalesef bir türlü yıkılamayan bir erkek egemen sistem meydana getirmiştir.Dolayısıyla kadın hakları,kuşatılmış olduğumuz diğer sorunlardan bağımsız değildir.Sorun buradadır,demokrasi yoksunluğundadır.Yani içiçe geçmiş ideolojilerin yarattığı bir kollektif algı ve zihniyet biçimi,toplum bilincini adeta ipotek altına almıştır.Devlet,bu boşluktan da yaralanarak otoritesini tüm kurum ve kuruluşlarıyla halk üzerinde denemeye devam etmektedir. Kısacası,”hayır bu kötü,yok diğeri daha da kötü”tarzındaki karşılaştırmaların bizi daha sağlıklı bir sonuca götüreceğine inanmıyorum.Ayrıca bu çarpıklığa işaret etmek demek,libaralizm güdümlü bir totalitarizm falan da değil.Hem sonra liberalizmin neredeyse kapitalizmin tüm çürük ve kokuşmuş yapılarının yayıcısı durumuna gelebilecek bir potansiyel tehlike barındırdığını defatle belirtmeme karşın biraz haksızlık etmiyor musunuz?Gerçi dğrudan liberalizmi tu kaka düzeyinde hedef aldığımdan değil;bir ideoloji şayet çıkar odaklarının elinde bir oyuncağa dönüşürse din de,modern ideolojiler de pekala insanlığa doğrultulmuş bir silaha dönüşebilir.Bu ister soyalizm olur,ister liberalizm ya da başka bir şey,totalitarizme çıkacak bir kanal göredursun her inanç,sistem veya ideolojinin umulmadık sonuçlar doğurması kaçınılmazdır.Nitekim hep beraber yaşıyoruz bunu.

  20. Yazan:SQ Tarih: Eki 29, 2009 | Reply

    Aziz Bey,

    Ben sıkılmakla genel durumdan bahsetmiştim yani her kapının Kemalizme çıkmasından, anlaşılan herkes birbirini yanlış anlamış:)
    Bir de ben bir tek SQ ile yazdım farklı müstear kullanmadım.

    Bence de kadın sorunsalı ideolojiler üzerinden tartışılmamalı, yazdığım gibi bu ideolojiler üstü bir durum. Çok demokrat olduğunu söyleyen biri bir bakıyorsunuz tam bir şovenist iş kadınlara gelince. Solcusu da böyle olabiliyor sağcısı da. Ama bakıyorsunuz alternatif bakış açası sadece Kemalizme. Şurada Kemalizmin bunca eleştirildiğinin onda biri kadar tek tanrılı dinlerin kadına bakışı irdelense dişimi kıracağım gerçekten.

  21. Yazan:Aziz Yılmaz Tarih: Eki 29, 2009 | Reply

    @SQ,

    Haklısınız bu aralar hepimize bir haller oluyor…birbirini yanlış anlayan anlayana:)Ama iyi de oluyor.Birbirimizi yanlış anladıkça ortak doğruları bulma şansımız biraz daha artmış oluyor.

    Kadın sorunsalı değindiğiz gibi ideolojilerden ayrı değerlendirilmeli bence de.Zira belirttiğiniz gibi solcusu,sağcısı,muhafazakarı…iş kadına geldiğinde maalesef aynı kapıya çıkacak benzer yaklaşımlar sergileyebiliyorlar.

    İşte bu gerçekliğin ortaya çıkardığı bir şey var:kollektif algı.Ama erkek egemen anlayışı hakim kılan bir algıdır bu.İdeolojiler,yaşam biçimleri,farklı toplumsal katmanlar sadece bu değişmez algının devamında birer “etiket”olmaktan öte bir şey ifade etmezler.Misal,doğu ve güneydoğuda kadına yönelik şiddet ve baskı çoğunlukla feodal yapıyla ilşkilendirilir.Oysa buralara oranla feodal ilişkilerin zayıfladığı batı kentlerinde de durum farklı değildir.Hatta daha da ağırlaştırılmış sistematik bir baskı ve ayrım sözkonusudur.Şiddet aynı şiddettir…kadın yine adı var kendi yoktur…en kötü koşullarda ve en düşük ücretle çalıştırılır-ki bazen kötü koşullarda çalışma şansına bile sahip değildir.

    Yine,kadının maruz kaldığı baskı ve şiddettin sosyal statüye,eğitim düzeyi vs.ye bağlandığı yaygın bir kanı var.Oysa gazetelerin üçüncü sayfalarına magazinleştirilerek yansıyan kadına yönellik şiddet haberleri,meselenin hiç de eğitimle,statüyle alakalı olmadığını yeterince gösteriyor.

    Görece ideolojik farklılıkların,değişik siyasi görüşlerin de kadına bakışında özünde pek farklı olmadığını vurgulamıştık zaten.

    Peki bütün bunlardan geriye ne kalıyor?Sadece kemikleşmiş bir yapı…”güç”ü kutsayan ve gücü kendi egemen iktarında kullanan bir anlayış.

    Dolayısıyla,doğusu-batısı,kentlisi-köylüsü,sağcısı-solcusu pek bir şeyi değiştirmiyor.Şekil olarak farklılıklar gösterse de bu yapının beslendiği damar aynıdır.Yani yerleşik kabuller var;aşılamayan,kanıksanmış…

    Tabii bu yapının yıkılamıyor oluşu,kısmen inançların,kısmen ideolojilerin güdümünde olmasıdır.Sorun dinin tek tanrılı,çok tanrılı olması değil.Çıkar,güç merkezli hakimiyetler için “tanrı”lar,yeni yeni dinler üretmekten kolay ne var?Şayet tek tanrılı dinler dediğimiz müslümanlık,hiristiyanlık,musevilik…bu çarkın devamlılığıdaki araçsallığını yitirmişse yerine daha etkili olanı konacaktır.

    Bugün ABD,dünyaya meydan okuyucu saldırgan tavrını nereden alıyor?Sadece elindeki teknolojik savaş araçlarıyla mı?Hayır.Bu pervasızlığı,bu zalimane gücü işte tam da araçsallaştırıyor dediğimiz inançlardan,bunun yedeğine aldığı modern ideoloji patentli söylemlerden devşiriyor.Halkını bu yalanlara inandırarak,ikna ederek yapıyor bunu.Dolayısıyla yeri geldiğinde hıristiyanlığı en kutsal değer olarak işliyor ama bu “kutsal değerileri”liberalizm dediği kamuflajlı sisteme uyarlayarak ustalıkla yapıyor bunu.İsrail,günümüz Türkiye’si de bundan farklı değil;hep kutsal topraklar,kutsal vatanlar falan vardır işin içinde.Yukarıda bir yorumcu “neyi yutmuşuz”diye sormuştu.İşte kutsallık atfedilerek imanımızı gevreten ne varsa maalesef yiyip yutuyoruz.Yıllardır gözümüzün içine bakılarak bize yutturulan yalanlara gözümüz kör,kulağımız sağır biat ediyoruz…Doğruluğundan kuşku duymayarak,sorgulamayarak.
    Sonuç olarak bu ideolojik karmaşa bir afyon gibi bizi kendimizden geçirirken ne kadın hakları,ne insan hakları gelişebilir.Ne de adalet ve hakkaniyet yerleşebilir.Sorun benliğimizi esir alan,beyinlerimizde karakollar kuran zihniyettedir başka bir yerde değil.

  22. Yazan:GAGSY Tarih: Kas 10, 2014 | Reply

    Kadın hakları konusunda M. Kemal resmen vitesi ikiye takıp arabayı vurdurmuştur. Gerisi artık kendinden sonraki nesillere kalmıştır. En başta kadınlara. Bir devrim olacaksa mücadele şart. Ben mi kadın hakları için mücadele edeceğim erkek halimle? Bu arada Atatürk’ten ne çok şey istiyorsunuz yahu!

  1. 1 Trackback(s)

  2. Mar 1, 2016: Çalışan kadın aforizmaları | Ne Mutlu "İnsan'ım" Diyene!

ÖNEMLİ

--------------------------------------------------------------------

Tüm yazı, yorum ve içerikten imza sahipleri sorumludur. Yayımlanmış olmaları, bu görüşlere katıldığımız anlamına gelmez.

Hakaret içerse dahi bütün yorumlar birer fikir eseridir. Ama bu siteye ilk kez yorum yazıyorsanız, yorum kurallarına gözatın yine de.

Not: Sitenin ismini dert etmeyin, “derinlik” üzerine bayağı bir geyik yaptık, henüz söylenmemiş bir şey bulmanız oldukça zor :)

Editörle takışmayın, o da bir anne-babanın evlâdıdır, sabrının sınırı vardır. Siz haklı bile olsanız alttan alın, efendilik sizde kalsın.

Sitenin iç işleriyle ilgili yorum yapmayın, aklınıza takılan soruları iletişim kutusundan sorun, kol kırılsın, yen içinde kalsın.

Kendi nezaketinizi bize endekslemeyin, bizden daha nazik olarak bizi utandırın. Yanlış ve eksik şeylerden şikayet etmek yerine bilgi ve yeni bakış açısı sunarak tamamlayın, düzeltin, tevazu ile öğretin bize bildiklerinizi.

Bu kurallara başkasının uyup uymamasına aldırmayın, siz uyun. Bütün yorumları hızla onaylanan EN KIDEMLİ YORUMCULAR arasındaki nizamî yerinizi alın.

--------------------------------------------------------------------
  • Siz de fikrinizi belirtin