Türklerin İstediği Kadar Sevinmek, Sağduyu ve Kürtler
By Konuk Yazar on Kas 2, 2009 in Devlet Terörü, DTP, Terör, Türk faşizmi, Ulus-Devlet, vicdan
Sunuş : Büyük bir şefkât-sevgi hasreti, elde edilemeyince duyulan düş kırıklığı ve kendi göbek deliğini dünyanın merkezi sanmak. Türkiyeli Türklerin hayata (çocukça) bakış penceresi bu.
“Türk düşmanı senatör şöyle dedi… Bizi sevmiyorlar.. Naomi Campbell Türk mutfağını çok sevdi… Avrupalılar bizi yanlış tanıyor…Küstah Fransız Avrupa’da Türk istemiyor…PKK’lıların yurda dönüşüne sevinerek bizi tahrik etmek istiyorlar!…” Türkiye Türkleri sorunlarına “ötekinin” penceresinden bak(a)madığı içindir ki bu sorunlar var, bu sorunlar büyük, bu sorunlar can alıyor ve bu sorunlar çözülemiyor.
Bugün acıtan hatta inciten bir yazıyı okurlarımızın dikkatine sunuyoruz. Var mısınız 20 dakikalığına bir Kürdün gözüyle bakalım son olaylara?
MY
Türklerin istediği kadar sevinmek, sağduyu ve Kürtler
Barış grubunun gelmesi ile birlikte başlayan tartışmalar Kürtler için -bazı istisnalar hariç- bu ülkede bırakın kardeş bulmayı, oturup derdini anlatacak bir muhatap bulmanın bile ne kadar zor olduğunu gösteriyor.
Kürtler yeni sureci barış mevsiminin başlaması olarak algılıyor ve barış kelimesi ile başlayan isimlendirmelerde ısrar ediyor.
Barış grubu, barış süreci, silahların susması, kardeşliğin yeniden inşası, göz yaşı ve kanın durması gibi kavramlar Kürtlerin diri duygularını yansıtıyor.
Bu yaklaşımların Kürt cephesinde bir istisnası neredeyse yok gibi. Herkes tek yürek olmuş yeni donemin nasıl bir yon alacağını merak ediyor.
PKK’li olsun ya da olmasın, bu siyasi grubun fikirlerini paylaşsın veya paylaşmasın Kürt halkının, kendi cephesinde PKK ve DTP öncülüğünde gelişen sureci – onurlu bir şekilde kanın durması ve Kürdistan’da hayatın normalleşmesi surecini – büyük bir umut ve destekle takip ettiği konusunda şüphe yok.
PKK ve DTP muhalifi Kürtler bile gelişmeleri heyecanla izliyor.
Kürtlerin bu heyecanını, coşkusunu, ümidini onlara fazla görenler…
Ölümlerden donen çocuklarını bağırlarına basmalarını içine sindiremeyenler…
Dağlardan hayat dolu, gülerek yuvasına, anasına, babasına, kardeşine ve belki de esine, çocuğuna dahası kavgasını verdiği halkına gururla geri dönmelerini kabullenemeyip, neden boyun eğerek gelmiyorlar diye çıldıranlar…
Milletini tarihin çöplüğünde bir malzeme olmaktan kurtarmaya çalıştığına inanan… Taptaze ömürlerini dağ baslarında ve her saniyesini olumun gölgesinde geçiren…
Kimi Diyarbakır zindanından çıkar çıkmaz, kimi koyu yakılır yakılmaz, kimi öldürülen babasının, abisinin, kardeşinin veya herhangi bir tanıdığı veya tanımadığının cenazesine bile katılamadan…
Kimi faili meçhuller mezarlığına donen vataninin bu içler acısı haline dayanamayarak yönünü dağlara vermiş olan bu Kürt çocuklarının, Onların ana babası olan Kürt halkı tarafından en layık oldukları şekilde karşılanmasını kin ve nefretle izleyenler…
Bütün kötü niyetli çabalara rağmen ayakta kalmasını basarmış bir halkın en mutlu oldukları günü yani onur ve gururları çiğnenmeden evlatlarına canlı kavuştukları günü bayram havasında geçirmesini ihanet ve şov olarak görenler…
Dahası Kürt çocuklarının dirisine tahammül edemeyenler, illa onların son ferdine kadar yok edilmesinin zevkine varmak isteyenler…
Sizler…
Kendilerini dünyanın merkezinde görenler…
Her yolu deneyerek yok etmek istediğiniz insanların sizin en vahşi yöntemlerinize rağmen var olmayı basarmış olmasından dolayı yasadığı sevince bile sınır koyma hakkına sahip olduğunu zannedecek kadar küstahlaşanlar…
Kürtlerin acısını görmezden gelip, sevincine karsı kin ve nefret içinde olanlar…
Onların yüzyıllık var olma ve ayakta kalma mücadelesini her fırsatta lanetleyenler…
Bütün gayri insani yöntemler üzerinde denenmiş olan bu halkın kendini sizlere ve dünyaya kabul ettirmesine tahammül edemeyenler…
Evet sizler…
Siz değil miydiniz daha düne kadar ve simdi de yeryüzünün her yerindeki Kürtlere düşmanlık eden…
Siz değil miydiniz en vahşi yöntemlerle Kürtleri yok etmek isteyen Saddam’dan kurtuldukları ve bir nebze olsun özgürlüklerine kavuştukları için Irak Kürtlerine karsı çirkin iftiralar ve ağır düşman havası siyasi manevralar izleyen… İşgal tehditleri savuran…
Siz degil miydiniz üzerinde Kürdistan yazan uçakları, pasaportları, isminde Kürt kelimesi olan kadınları ve çocukları kontrolünüz altındaki hava sahasından ve sınırlardan geçişini yasaklayan…
Sizin okumuşlarınız, hacılarınız, hocalarınız ve efendileriniz değil miydi bütün zulümleri görmezden gelerek, Kürtleri dış güçlerin maşası ve onların dağlara cıkmış gençlerini birkaç yöneticisinin oyununa gelmiş, açlıktan başı döndüğü için ne yaptığını bilmeyerek ömrünü oralarda harab eden, hiç bir şeyden anlamayan insanlar olarak gösteren filimler, diziler çeviren ve çevirmeye devam eden…
Simdi kalkmış sanki hiç bir şey olmamış, sanki elinden geleni ardına koymuş, sanki bir ağabeylik yapmış, sanki bütün yanlışlarını fark edip ciddiye alınacak bir özür dilemiş, sanki Kürtlere karşı düşmanlık duygularını terk etmiş ve yanlıştan dönmüşler de buna karşılık Kürtler de bu iyi niyeti anlamayacak kadar nankörlük yapıyormuş gibi bir hava estirerek, ‘biz iyilik yapalım siz bize nisbet yapın ha’ dercesine ‘bunların sevinci bizi tahrik ediyor’ diye efeleniyorsunuz.
Korkarım anlamayacaksınız. Ama en azından duyun. Kürtler karşılıklı yanlışların neticesi ölümleri, kani, gözyaşını, çift taraflı heba olmuş hayatları ve onların ardında kalan acıları değil, bütün bu yanlışların bittiği barışı ve ayaklar altına alınmak istenen onurlarının kurtulmasını alkışlıyor.
Ve sunu da bilin ki eğer Kürtlere size boyun eğmemesinden dolayı kin duyuyorsanız ve -kim alınırsa alinsin- bileğinin hakki, çocuklarının kanı, analarının gözyaşı ile söndürdükleri bu zulüm ateşinden kurtulmalarını kendi minnetinizmiş gibi lanse etmenize karşı söylenecek tek söz ‘minnetiniz dağ başına olsun’ dur.
Ve halen eski rüyalardaysanız uyanın. Ne güzel ifade etmişler ‘geçti Bor’un pazarı sür eşeği Niğde’ye’.
Son sözüm Kürtlere. Siz bu sevinci herkesten fazla hak ediyorsunuz. Kimse sizi gerekçesi ne olursa olsun yanlış yaptığınıza inandırmaya kalkmasın. Siz bir halkın bin yıllık rüyasının gerçekleşmesinin şahitlerisiniz.
Nasıl ki siz ağladığınızda, yakılıp, yıkılıp sürüldüğünüzde, yargısız infazlarla yok edildiğinizde, asit kuyularında eritildiğinizde kimse size ‘niye ağlıyorsunuz, derdiniz ne?’ demediyse, bugün de o kimseler kalkıp size ‘niye bu kadar seviniyorsunuz’ diyemez.
Sizin acınızın boyutunu bilmeyenler, sevincinizin ölçüsünü tayin edemezler. Buna hakları da yoktur.
17 Yorum
Yazan:Mustafa Akbaş Tarih: Kas 2, 2009 | Reply
Burda defalarca yazdim. Ancak Türkiyenin her alanda yükselmesi ve gelismesi Kürtlerin cagdas haklarinin verilmesinden gecer.Sözde Türkler kendilerini cok feci sekilde aldatiyorlar. Yok neymis Türk-Kürt kardesmis..okey taman ama neden Kardesinin anadilini konusmasina engel oluyorsun..neden yasli teyzeleri Kürtce konustun diye copliyorsun!!! Türk-Kürt et tirnak degil ve hic bir zaman olmamislar. Kürtlere kene gibi yapismanin bir anlami yok. Kürt halki demokratik sistem icinde gelecekleri icin kendileri karar verebilmeli. Yok Kürdü asagila yok basina bez takmis diye kizlari okullara sokma??? Bu mu Ulu Önderin getirdigi Cagdaslik!!! Bir halkin kendi iradesini kullanmasina ve gelecegine karar vermesine hic bir güc engel olamaz.
Yazan:timur vreskala Tarih: Kas 4, 2009 | Reply
merak ettiğim, hangi hakların verilmediğidir?
Hakların verilmediğini savunan DTP milletvekili Ahmet Türk, aday olup, seçilerek meclise girebilmiş ve bunu meclis kürsüsünden dile getirmiştir. Mitinglerini kürtçe üstelik bebek katleden bir terör örgütü olan PKK’nın bayrakları altında özgürce yapmaktadır. Peki bunun nesi özgürlük değildir? Ana dillerinde konuşamadıklarını söyleyen arkadaşıma, İstanbulda Taksim Bakırköy dolmuşlarına binmesini öneririm.Söz konusu şöförlerimiz Kürtçe dışında bir iletişim dilini kullanmamaktadırlar.Herhangi bir engelleme ile de karşılaşmıyorlar.Herkes, eğitim, sağlık, sosyal yaşam haklarını sonun kadar kullanıyor. Siz bile (Mustafa Akbaş) aleyhteki yorumlarınızı bu ülkede dile getirebiliyorken hangi özgürlüğün olmamasından dem vuruyorsunuz? İstenilen toprak, bayrak ise, cesaretiniz varsa lütfen israil,iran, suriye ülkelerinin topraklarından pay talep etsenize, bakalım onlarda sizin beklediğiniz çağdaşlıkta mı yanıt verecekler.Anayasanın 3. maddesi nettir ve resmi(resmi) dilin türkçe olduğunu söyler. Onun dışında istenilen dilde konuşulabilir. Keza ingilizce,almanca konuşulabildiği gibi. Dershanelere gidip yabancı dil öğrenilebildiği gibi. Dolayısıyla özgülükleriniz aslında kısıtlı değil.Cesaretsizlikten olsa gerek asıl düşünceniz olan toprak paylaşımı konusunda bir rahatsızlığınız olabilir ama bu durumda da size, kiracı olarak ev sahibini kovmak yakışıksız olur demek durumundayım.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 4, 2009 | Reply
timur bey,
Sorunuzun cevabını ben vereyim. Mesele hakların verilmemesi değil, sizin bu buyurgan ve üstünlük kuran tavrınız. Siz derken zihniyeti kastediyorum. Ne zaman DTP milletvekili Ahmet Türk’ün milletvekili olmasını sizin bahşettiğiniz bir lütuf olarak görmekten vazgeçer, Taksim-Bakırköy dolmuşlarında kürtçe konuşan şöförlere bölücü-PKK’lı gözüyle bakmaktan utanır, herkesin eğitim, sağlık, sosyal yaşam hakkı olmasının zaten en temel insan hakkı olduğunu kabullenir, Kürtleri ikinci sınıf görmekten vazgeçer ve bu ülkenin bir parçası olduğunu kabullenirsiniz; o zaman “ayrımcılık” diye bir şey yok, bunlar neden bahsediyor? diyebilirsiniz.
Önemli olan, ortada Kürt deyince tüyleri diken diken olan kalabalık bir güruhun varlığıdır. Bugün özgürlük ortamı varsa, bunların sesi kesildiği içindir. Tabi bunlar giderek marjinalize olacak. amerika’daki Klux Klux Klanlar gibi dar bir çerçevede kalacaklar. Siz de 10 sene sonra geriye dönüp bugünleri farklı değerlendireceksiniz. Bazen boşuna konuştuğumuzu düşünüyorum. Hepimiz akarsunun üzerindeki çer çöp gibiyiz. Bu suyun artık nereye aktığı belli. Herkes Kürtlere de, dindarlara da hangi ayrımcılıkların yapıldığını; kimin, neyi, niçin hazmedemediğini çok iyi biliyor. Bu ikna çabası da gereksiz. Düzeliyor işte. Düzelecek… siz de düzeleceksiniz.
Yazan:mehmet Tarih: Kas 4, 2009 | Reply
sayin yazari once tebrk ediyrm. zubeyr beyin agzina saglik diyorum.
olaya aslinda objektif bakilirsa kurt sorunu diye birsey yok ortada; sorun turk sorunudur ve turk ayibidir. ayrica ev sahibi biziz Timur bey , sizin buralara gocebe hayattn yerlesik hayata gecisinizi de biliyoruz. yazarin da dedigi gibi bu haklar bize taninark minnet edilemz, bunun icin biz ve siz Allaha sukrederz! ne kadar da unutkansinz; Ahmet turk, kurtce konustugu zamani hatirlayin bir bakayim. turkiye basinyla gundemyle ayaga kalkmadi mi. he iste sorun ne zaman biter: birileri kurtce konustugnda, turkce konusmus gibi bakarsnz garipsemzsenz o zaman siz de kardessinz. bizim zaten bastan beri tek soyledigimz kardeslik, kanlarin durmasi, baris. sayin erdogan bu sorunu dtp ile degil, sorunu olan chp ve mhp ile cozsun!
kundaktaki bebegi(padisah varisi) oldurmeyi sizin padsahlardan, ak sakalli yaslilari(alimleri)n kellelerini ucurmayi da tarihte ilk sizin ulu onderlerinizde goruyoruz!
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Yazı yazan arkadasların hepsinin görüşlerine saygı duydugumu belirterek başlamak istiyorum sözlerime.Ben hiç bir zaman bu kürtlerin ne istediğini anlayamadım.Para mı devlet mi insanca yaşamak mı?Devlet haricinde bunların ikiside verildi bu topluluğa hemde eşit konumda olan türklerden daha fazla.Şöyle ki gelin bir karadenizde iç anadoluda bulunan köylerin haline bir bakın elinize vicdanınıza koyarak bir kıyaslama yapın oraları ben cok iyi biliyorum doğu dan cok daha gariban yaşıyorlar.Ama asla ve asla devlete karşı gelerek ele silah alarak problemleri cözmeye calısmıyorlar.Yapamayacaklarından mı ?Arkadaslar allah rızası için yapmayın karadeniz bölgesinde cocuk henuz 10 yaşındayken eline silah verilir ve her evde en az 3 tane silah vardır.Ve ormanlık alanlarımızda gayet gerilla tipi savunmaya müsaittir.Ama bu bölgelerde olmayan tek bir şey vardır.İHANET.Herkes hakkının silahla aramaya kalkarsa ne olurdu halimiz.Benim şu an kürt halkında gördüğüm tek şey ihanettir.Ha acı cekmişlermidir evet çekmişlerdir.Ama diğer bölgelerde yasaynalarda en az onlar kadar acı cekmiştir.Ve ben olaylara şöle bakıyorum kürt halkı osmanlıya ihanet eden en son toplumdur.Sadece osmanlıya değil o bölgede bulunan bütün halklara ihanet etmiş adb ile ortak olup ıragı darmadagın etmiştir.Evet bu millette balık hafızası vardır ama ihanet edenler asla unutulmayacaktır.
Şu an bölgede yeni osmanlı akımı başlamıstır.Devletler toprak olarak bütünleşmesede tc nin bayragı altında toplanmaya baslayacaklardır.Ve abd bu bölgeden enınde sonunda cekilecektir.İşte o zaman hainlere bizim verecegim en güzel cevap onları affetmek olacak.Buna enayilik gözüyle bakanlarınız var biliyorum ama Türk Türklüğünü bilecek her ne kadar kürt haddini bilmese de.
Bu arada arkadasların biri göçebeydiniz siz sonradan geldiniz tarzında bişiler yazmıs Ona cevabın en azından türklerin nerden geldiği belli yani göçebede olsak yerimiz yurdumuz var hiç merak etme ve dua et de türkler burdan göçmesin yoksa başta araplar olmak üzere hepsi dilim dilim keserler kürtleri iste o zaman demokrasi oynamaya başlarsın ve o zaman anlarsın tc nın ne kadar zulumkar bir devlet oldugunu.
Ve yazıyı yazan arkadasa da birkaç sey sölemek istiyorum.Okey can verdiniz kan akıttınız kürtler sevinsin hatta ne kadar sevineceklerini bu barbar türklere sormadan sevinsinler ama şunu hiç bir zaman unutma devlet hiç bir zaman durup dururken gelip öldürmedi ordakileri.Kürtleri böle ezilmiş halk statüsüne sokmana da gerek yok neyin ne oldugunu sen de dahil herkes iyi biliyor.Evet kan duracaksa gelsinler teslim olsunlar ama adam gibi dursunlar.Kimsenin sabrını zorlamadan sessiz sedasız gelsinler.Yoksa insanlık hali hepimiz de mevlananın yüreği yok ki cıkar bir deli dumrul gelenden 5 gelmeyenden 10 lira kesiverir ve kardeşliğimiz acısından hiç de iyi olmas.Kürtlerin kendi kaderlerini kendileri tayın edecekleri konusundada bir istekleri var işte o zaman bence akp gercek bir acılım yapar hepsine akp yapmazsa ben emınım ki ona oy verenlerin cogunlugu yapar gerekeni.Çünkü bu millet yedi düvele vermediyse bu memleketi onların rüya gören maşalarına da vermez.
Hepinizi saygıyla selamlarım
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Sayın ekrem senayi bey sizi unutmuşum özür dilerim ben bakırköy taksim hattında ki minibüz şoförlerini pek bilmem de gazi mahallesinde ki(Normal vatandaşı tenzih ederim) vatan hainlerini cok iyi bilirim.Ya anlıyorum bazı haksızlıklar var da be allahın cahıllerı yerdeki taşı söküp polise atmakla eline ne geciyor.Ayrıca aksaraya inemez olduk bu adamlar yüzünden dediğimi cok iyi anlıyorsunuzdur umarım daha bu adamların neyini savunuyorsunuz.Ölen biziz ihanete ugrayan biziz şu pişkinliğe bak ya sanki devletimiz suclu bunlar sütten cıkma ak kaşık pes diyorum Eger biraz inancınız imanınınz varsa elinizi vicdanınınza koyun..
Allaha emanet….
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
mehmet fatih bey,
Siz bütün Kürtleri PKK’lı olarak görmekten vazgeçerseniz, belki Kürtler de bütün Türkleri ırkçı, kafatasçı, faşist görmekten vazgeçerler. Siz kendi kendinize şunu sorun: Neden on yıllardır bu insanlara çektirilen zulümlere destek olarak ortak oluyorum? Hiç merhamet duygunuz yok mu sizin? Allah bunların hesabını soracak. Bari susun, konuşmayın. Türklük damarıyla; Türklerin yaptığı her şeye sahip çıkıyorsunuz. Allah korusun, büyük bir vebal altına giriyorsunuz. Şeytan, Adem’e ırkından dolayı saygı göstermemişti. Sen topraktansın, ben ateştenim, üstünüm demişti. Kimin yolundan yürüyeceğinize karar verin. Şeytanın mı, yoksa “üstünlük takvadadır” diyen Allah’ın mı? Kimi savunuyormuşum… Hakkı savunuyorum güzel kardeşim. Şeytanın karşısındayım.
Yazan:rıza altunışık Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
KANYON RIZA ALTUNIŞIK
Kan da akmasın, analar babalar da ağlamasın
Sahi 25 yıldır kanın niçin aktığını, onbinlerce ana babanın çeyrek asırdır neye ağladığını hiç kendimize sordukmu?
Sonuçlardan değilde sebeplerden yola girildiğinde işin sırrı gün ışığı kadar berrak bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Vicdanlar körelmeyip, basiretler bağlanmadı ise aşiretler, kabileler ve beyliklerden süzülerek günümüze kadar gelen binlerce yıllık kardeşliğimizin oluşturduğu türk milletinin vatandaşları arasına nifakı kimin soktuğunu cevabını bulalım.
Emperyalizmin silahlı maşası pkk terör örgütü militanlarının 15 Ağustos1984 Eruh ve Şemdinli Jandarma Karakollarına yaptığı silahlı-bombalı saldırısıyla başlayan kan akışı, ülkenin dört bir yanına dalga dalga yayıldı.
PKK teör örgütü köy ve kentleri basıp, kundaktaki bebek, 70’lik nene ile dede ayrımı dahi gözetmeden özellikle güneydoğudaki halkı sindirme yoluna gitti.
Ayrılıkçı terör örgütü, Güneydoğu bölgemize Okul, hastahane, yol, su elektrik ve hatta baraj gibi alt yapı çalışmalarını katliam ve sabotajlarla engellemeye başladı.
Bu saldırılar karşısında Devlette vatandaşını ve kamu mallarını korumak için güvenlik güçlerini harekete geçirdi
Bu düşük yoğunluklu savaşa benzeyen çarpışmalarda 45 bin can kaybedilirken 450 milyar dolarlık maddi fatura ortaya çıktı.
Devlet, Ayrılıkçı terör örgütünün saldırılarına karşı vatandaşının yanısıra kamu mallarını koruma ve kollama görevini yaparsa mı sorumlu olur yapmazsamı?
Devlet güçleri, bütün dünyanın terör örgütü olarak tanıdığı PKK’nın silahlı saldırılarına silahla karşı koyarken teröristler ölürse, bunların ağlayan analarından kim sorumlu olur?
Devletin birlik ve beraberliğini yıkmak için ayaklanmış, katliamlar yapmış ve dağa çıkmış terör örgütünün hala devam eden eylemlerini unutarak analar ağlamasın diye yola çıkılırsa önümüzdeki günlerde anaların yanında, babalar ve bir millet ağlayacaktır.
Türk milleti Belkide ağlamaya bile fırsat bulamadan, bir filistin, afganistan ve ırak misali türk- islam medeniyeti ortadan kalkacaktır.
Emperyal devletlerin yıllardır koruyup, kolladıkları ancak 2005’ten itibaren uluslar arası uyuşturucu kaçakçısı ve terör örgütü ilan ettikleri PKK’nın amacı nedir?
PKK hedefini 1978’de şöyle ilan etti. “Bağımsız, Birleşik, Demokratik, Kürdistan Cumhuriyeti.”
Türkiye, İran, Irak ve Suriye’nin bölünüp, kürdistan diye beşinci bir devlet kurmaya yönelik bu plan, bin yıl önce başlatılan haçlı seferleri, 150 yıl önceki şark politikası ve günümüzdeki büyükortadoğu projesinin bir parçasıdır.
Misaki milli sınırlarımızın çizildiği Lozan anlaşmasını kabul etmeyen ABD, Güneydoğu bölgemizin bitişiğinde PKK terör örgütününe yıllardır lojistik, askeri ve insani destek sağladı. ABD’nin Uçaklardan terör örgüğtü militanlarına silah ve erzak attığı görüntülendi.
Katliamlarla işgal edip, Birmilyon beşyüzbin müslümanın canına mal olan ırakın güneyindeki yapay kurdüstanı kuran ABD, diğer ülkelerdeki ayaklarının terör örgütü ile tamamlanmasının kısa dönmede mümkün olmadığı gördü.
Güneydoğu bölge sınırlarımızı kabul etmeyen ABD, emrindeki PKK terör örgütünü tasviyeye yönelerek bir taşla çok kuş vurmanın kurnazlığına gitti.
ABD, işgali altındaki Irak’ın güneyinde fiilen kurduğu kürdüstanın TÜRKİYE tarafından tanınması için girişimlerde bulundu.
Daha iki yıl önce Sınırları içindeki terör örgütü militanlarının yuvalarını bilmediğini söyleyen kukla talabani ve barzani hemen girişimlerde bulunarak PKK’nın ırakı terketmesini dillendirdiler.
Emperyalizmin silahlı maşalığını yapan PKK, büyük kürdüstan hayalinden vazgeçmediğine göre, silaha buşlaşmamış örgüt militanlarından üç-beş kişinin dağdan inişi ile barış olamaz.
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Aslında bu ülkede asla kimse kürtlerle pkk yı karıstırmadı.Kürtler hiç bir zaman dışlanmadı ama tc ne zaman pkk lıları öldürmeye kalksa bir kürt grubu her zaman destek oldu.Ve kürtler de aslında türklere karşı ayaklanmamıstır.Devlete karsı ayakjlanmıstır yoksa türk kürt çatısması kacınılmaz olurdu.
Kürtler tam şu sırada değil ,pkk nın bu olaylara girmesinden evvel bu isteklerini belirtselerdi (Nasıl şu anda yüzbinlerce kişiyi gösterilerde toplayabiliyorlarsa)İşte o zaman türk devletide bir hal caresine bakardı.Sen kürt olarak devlete silah sık ve abd nin maşalıgını yap oradaki projeleri (gap türkiyede türklerin kullanımına bile verilmemiştir hep dogu kullanacaktır ki helali hoş olsun)sabota et sonra pişkin pişkin ya bize dilimizi konuşturmuyo bu barbarlar die birde yaygara yap.
Eger devlete silah sıkmadan bunu söleselerdi silahlı açılım yerine demokratik bir şekilde o zaman kimse karşı cıkmazdı emın ol.Ama bu şekilde devam ederlerse haklı da olsalar haklılar demeyecektir hiç kimse ben de dahil.Haklı olduklarınıda biliyorum ama böle hak aranmaz.
Ve bunların hepsine ses çıkardıgımızda bizi kafatascılık faşistlikle itham et.Allahın adını agzına alarak ve Allahın ayetini örnek göstererek bide üste cık.
Eger devlete silah sıkmadan bunu söleselerdi silahlı açılım yerine demokratik bir şekilde o zaman kimse karşı cıkmazdı emın ol.Ama bu şekilde devam ederlerse haklı da olsalar haklılar demeyecektir hiç kimse ben de dahil.Haklı olduklarınıda biliyorum ama böle hak aranmaz.
Şeytanın yolundan gittiğim konusuna gelince Eger senın Allahın devlete ihanet edenler hakkında hiç bir şey yokken ülkeyi bölenler hakkında ve bunu desstekleyenler hakkında bu benım yolumdur HAK yoludur diyorsa ki ben böle okumadım açıp Allah yolunu ve şeytan yolunu bir kere daha okumanızı rica edecegim Allahın ayetlerinden örnek vermeyi bu kadar cok seviyorsan şehit olanlar içinde birkaç sey yaz.Çünkü cahilliğime ver ama Allah ayetlerini sadece Kürt tarafı için yollamadı die biliyorum.
Saygı ve Hürmetle…
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Mehmet Fatih bey,
Bu ülkede PKK ile Kürtler fena halde karıştırıldı. JİTEM diye bir şey duymadınız galiba? Doğu’da özel milislerin yaptıkları da sizi rahatsız etmedi belli ki. Kuyulardan çıkanlar, faili meçhullere belki alkış da tutuyorsunuz. Ben de Kürtlerle birlikte askerlik yapmadan, hikayeyi bir de onların ağzından dinlemeden önce sizin gibi düşünüyordum. Durum sizin söylediğiniz gibi “bir avuç eşkiya ve kanında ihanet olan, onlara destek veren gafiller” meselesi olsaydı herhalde 30 senedir süren bir savaş olmazdı değil mi?
Şehit askerlerimiz için elbette daha çok üzülüyorum. Onlar, ne yazık ki, yıllardır askerlik namına hiçbir şey öğrenmeden gerilla savaşı konusunda usta PKK’lıların önüne sürülüyor ve acımasızca kuzular kurtlara emanet ediliyor. Dağlıca ve Aktütün tarandıktan sonra Genelkurmay profesyonel askerliğin başlayacağını söylemişti, ne oldu? Tepkiler sönünce profesyonel askerlik de uçtu gitti. Nasıl olsa sizin gibi hamaset yapan adam çok piyasada, analar da çok askerler doğuruyor nasıl olsa. Bağrı yanık anam bilmez ki oğlunu peygamber ocağına gönderiyorum sanır.
Bir de GAP neymiş? Türklere bile değilmiş, helal olsunmuş. Bu nasıl bir mantık ya? Bu ülkede Türklere hizmet, Kürtlere hizmet diye bir ayrım mı var… Diyarbakır, Urfa, Hakkari bu ülkenin toprağı değil mi?
80 yıldır sen o topraklara elektrik, su, yol götürmemişsin, fabrika açmamışsın; şimdi şımarıkça bir de GAP’dan dem mi vuruyorsun?
Allah ıslah etsin!
Yazan:Nevzat Yünaçtı Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Bulanıknet.com’dan bu yazıyı “KÜRTLER NE İSTİYOR” diyenlere bir cevap olarak paylaşıyorum. Selam ve dua ile……Nevzat
KÜRTLER NE İSTİYOR DİYENLERE CEVAP:
H. YİĞİT
Kürtler çok, ama çok şey istiyorlar. Çalınmış hayatlarını, kurşuna dizilmiş hayallerini, prangaya vurulmuş geleceklerini istiyorlar Kürtler.
Kürtler, jandarmanın gölgesinin düşmediği, çocuklarının nazlı seher uykularının parçalanmadığı bir yaşam istiyorlar.
Katledilmiş yüz binlerce evladının, darağaçlarına çekilmiş ve bir mezar taşı bile bulunmayan önderlerinin cesetlerini istiyorlar .
Kürtler, ağız dolusu gülmeyi, kendi dillerinde sakınmadan şarkı söylemeyi, yas tutmayı, çocuklarının yedisinden sonra da kendi dillerinde serpilip gelişmelerini istiyorlar.
Bastıklarında kumandaya kırk kanaldan birden kendi dillerinde yayınla karşılaşmak istiyorlar.
Kürtler, onurlarıyla oynanmamasını, gururlarının rencide edilmemesini istiyorlar. İstanbul, Ankara ve İzmir sokaklarında dolaştıklarında, ev ve iş aradıklarında dışlanmamak, horlanmamak, aşağılanmamak ve polisler tarafından der-dest edilmemek istiyorlar.
Mayın ve tel örgülerle birbirinden zorla ayrılmış akraba ve hısımlarıyla pasaportlara ihtiyaç duymadan diledikleri gibi buluşma ve koklaşmayı istiyorlar.
Kürtler, varlıklarını Türk varlığına armağan etmek istemiyor, “ne mutlu Türküm” demeyi kendilerine ve cedlerine edilmiş en büyük küfür kabul ediyorlar.
Ve Kürtler, adına yaşam denilen 42 kilometrelik maratona, 100 kilometre geriden başlamak istemiyorlar. Herkes için ne hak ise onu istiyorlar Kürtler, ne azını ne de fazlasını..
”Kürtler ne istiyor?”. Bu soruyu soranlar da aslında Kürtlerin ne istediklerini bal gibi biliyorlar. Ama eşekliğe vurup anlamamış görünüyorlar. Ama yine de Kürtlerin binlerce isteminden en belli başlılarını sıralamakta yarar var.
Kürtler, bir soy ve ırk devleti olan tek bayraklı, tek dilli, tek dinli üniter Türk ulus-devletinin yerine , Kürtleri de eşit ve adil bir biçimde kapsayacak, onların anayasal haklarını güvence altına alacak yeni ve demokratik dezentral haklar istiyorlar,bu ülkenin çatı ve bacasına kadar ortak yaptıklarını ve bu oluşumu beraber gerçekleştirdiklerinin hatırlanmasını istiyorlar. Kürtler ne “Türk” ne de “Türk Vatandaşı” olarak tanımlanmak istemitorlar, “Türkiye Cumhuriyeti Vatandaşı” olarak tanımlanmak istiyorlar. Zira bu tanımların tümünün yolu da üniter Türk ulus-devletine çıkıyor ve tümü de Türk ırkından, Türk yurdundan türetilmişlerdir. Kürtler, Türklüğü bir “üst kimlik” olarak kabullenmiyorlar.
Kıbrıs ‘taki bir avuç Türk için eşit haklar, ayrı bir devlet, ayrı bir bayrak, ayrı bir hükümet ve parlamentoyla ayrı bir resmi dil istenirken, 20 milyon Kürt, neden “alt-kimlik?
Bunlar da yetmez. Ve şayet Kürtlerle Türklerin bir arada eşit ve adil bir yaşam sürdürmeleri isteniyorsa Kürtçe’ nin eğitim ve öğrenim kurumlarında, devlet dairelerinde, çarşı ve pazarda kullanılması yetmez. İstanbul ve İzmir’deki sokak adlarının bile Türkçe’ nin yanı sıra Kürtçe de yazılması gerekir.
. iyi günler – Roj Baş diyebilmeliler .
Bu da yetmez, ortak başkentin ortak parlamentosunda Kürtçe de zangır zangır konuşulacak ve anında bir dilden diğerine çeviri yapılacak.
Kürtler aslında çok şey istemiyorlar,sadece bu ülkenin insanı ve bu ülkeden başka gidecek bir yerlerinin olmadığının mücadelesini veriyorlar.Kürtler bu ülkede mülteci değil bu ülkenin asıl sahipleridir.Hoşçakalın.
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
Benim yazdıklarımı yayınlamayıp diğer arkadasların yazdıklarını yayınlamanız eşitlik olayına hiç sığmıyo bu ülkede bu zaman kadar hiç eşit davranılmadı bari bu sitede eşit davranın ne cevap yazıyorsak yayınlanmalı die düşünüyorum yoksa yandaş medya yaftasını vurdugunuz diğerlerinden hiç bir farkınız kalmıyo bu duruma düşmenız emın olun ki sizden daha cok benı üzer inandıgımız güvendiğimiz bir bu grup kaldı bu da böle olursa vay ki vay halime…….
Saygılarımla
Yazan:MY Tarih: Kas 5, 2009 | Reply
“Benim yazdıklarımı yayınlamayıp diğer arkadasların yazdıklarını yayınlamanız eşitlik olayına hiç sığmıyo bu ülkede bu zaman kadar hiç eşit davranılmadı bari bu sitede eşit davranın ne cevap yazıyorsak yayınlanmalı die düşünüyorum”(mehmet fatih koç)
Sitemizde esitlik yok. Böyle bir derdimiz yok bizim. “Her sey yayinlanmali” kurali yerine baska bir kural uyguluyoruz: “herkes engellemeye kiyamayacagimiz kadar güzel seyler yazsin”
haydi Mehmet Bey, gösterin kendinizi 🙂
Yazan:rustem Tarih: Kas 6, 2009 | Reply
Aslinda yazar anlatirken iki noktaya dikkat cekmis.
Birincisi: bazi istisnalar haric ibaresi
Ikincisi; korkarim anlamayacaksiniz
Yorumlardan bu iki tespitin hakliligi anlasiliyor. Isin aci tarafi bu istisnalarin gercekten istisna olmasi. Olsun. Yine de Kurtler bir gun iletisim kurmak istediginde bazi muhataplar bulabilecek.
Gerisi oturdugu yerden konusmaya devam ediyor. Ama yine yazarin dedigi gibi sistemin diliyle konusanlara verilecek en guzel cevap ‘gecti Bor’un pazari sur esegi Nigde’ye’ olacak. Gelecegi beraber insa etmek isteyen herkese selam…
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 6, 2009 | Reply
EŞİTLİK ,DERT VE KURALLAR….
“Türklerin İstediği Kadar Sevinmek, Sağduyu ve Kürtler” başlıklı yazıyı okuduktan sonra ve yorum yapmadan öncelikle Türk kürt meselesinin kürtler açısından dayandırıldıgı nokta EŞİTLİK konusudur.Savunulan düşünceler ortaya atılan tezler tamamen türklerin kürtlere anayasanın sağladıgı temel hak ve özgürlükler kosunda eşit davranmadıkları ve kürt halkının çektiği çileler ,geri dönüş konusunda yaşananlar…
Esasen yazının başlığı bence yazıyı yazan ve destekleyen arkadslarında devlete bakış açılarını tamamen ve açıkça ortaya koymaktadır.Aslında başlık şöyle olmalıydı.”TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİN İSTEDİĞİ KADAR SEVİNMEK……”.Çünkü pkk denen illet türklerin başına değil tc nin başına bela olmus ve askerdeki kürt kökenli vatandaslarıda öldürmüştür.Burda irdelenmesi gereken konu yazının sahibinin ve destekleyenlerin karsılarındakileri neden TÜRKLER diye tanımlayıp TC DEVLETİ dememeleridir.
Aslında bu konuda işe en başından beri nasıl baktıgınızında göstergesidir.Devlete silah sıkmıs devleti hiç bir zaman destekleyememiş ve içine sindirememiş bir zihniyetin dısa vurumundan başka hiç birşey göremiyorum ben.Lütfen şunu cok iyi anlayın devlet sizinde devletinizdir.Gösterilere izin vermeyen türkler değil devletir.Ve en başından beri söylediğim anlatmaya çalıştıgım şeyde devlet içerisinde yaşayan türklere de kürtlerede bazı yanlış tutum ve davranışlar içerisinde bulunmustur.Ama sizin devletle özdeşleştirdiğiniz Türkler devlete asla silah sıkmamıstır ki devlet dediğinizde türklerin aklınıza gelmesinin ve bu konuyu karıstırmanızında en temel nedeni budur.
Yazan:Ekrem Senai Tarih: Kas 6, 2009 | Reply
Mehmet Fatih bey,
Yazı, dağdan inen PKK’lıları sevinç içinde karşılayan Kürtleri anlamayan Türklerin çoğunluğuna hitaben yazılmış. Bu yüzden, sizin tüm Kürtlere PKK’lı muamelesi yapmanızla bu farklı bir şey. Dönüş konusunda Serdar Kaya’nın fikrini savunuyorum:
http://www.derinsular.com
Yazan:mehmet fatih koç Tarih: Kas 6, 2009 | Reply
BİZLER…….
Biz değilmiyiz ailesinin içerisinde kürt damat ve gelinleri kendi oğlumuz ve kızımızdan ayrı tutmayanlar.
Biz değilmiyiz ülkesinde sayısız ihanetlere rağmen Türk olarak değilde devlet eliyle amasyasından kastamonusundan çanakkalesinden çankırısından asker gönderip “orada kıyıma uğrayanlar sadece kürt banane” demeyenler
Biz değilmiydik Kürt devlet adamlarımızı (adam gibi adam olanları) başbakanlık hatta cumhurbaskanlıgına geldiklerinde Türk devlet adamlarımızdan daha cok sahip cıkan(evet TURGUT ÖZAL DAN ) bahsediyorum.
Biz değilmiyiz Saddamın zulune maruz kaldıklarında sıgınacak bir ülke aradıklarında “bırakın bir pkk lıyı kedi bile teslim etmem” diyenlere pasaport verip ülkemızın kapılarını sonuna kadar acanlar
Biz değilmiyiz sadece yöneticilerine değil kimyasal alinin pek yasal olmayan kıyımından kaçan kürtlere gelin siz bizim kardesimizsiniz deyip ülke vatandaslıgına kabul edenler.
Biz değilmiyiz SAİDİ NURSİ Mİ YOKSA SAİDİ KURDI MI olup olmamasına hiç aldırmadan sırf ALLAH KELAMININ peşinden gidenler
Biz değilmiyiz pkk lı grupların gösterileri sırasında eline kuranı almıs en ön safta nutuk atan hacısına hocasına rağmen bu olayları kimsenın HACISINA HOCASINA mal etmeden genelleme yapmadan sadece pkk ya ama sadece pkk ya lanet yagdıranlar.
BİZ BİZ BİZ..