İnternetin özgürlüğü faşistlerin ayağını kaydırıyor
By Ufuk Coskun on Kas 12, 2009 in internette hayat, Özgürlükler, Türk faşizmi, Türk Silahlı Kuvvetleri
İrtica İle Mücadele Eylem Planı’nın orijinalini Ergenekon Savcılarına gönderen ‘ihbarcı subay’ savcılara yeni bir mektup daha gönderdi. Mektupta TSK’nın fişlediği 292 site de var…(Derin Düşünce de bunlardan birisi) Dünyada ve Türkiye’de 400’e yakın sitenin takibe alındığı iddia ediliyor. Ayrıca bu mektubun ekinde TSK Karşıtı, Milliyetçi, Tarafsız, Fethullahçı, TSK Karşıtı-Milliyetçi, Bölücü, İrticacı, AKP Karşıtı, AKP yanlısı gibi nitelendirmelerle sınıflandırılmış bir liste de yer alıyor… Bilindiği gibi 27 Nisan muhtırası da internet üzerinden verilmişti. Bütün bunlar internetin hayatımızda ne kadar önemli bir yer tuttuğunu göstermesi açısından önem arz etmektedir.
Günümüzde teknolojiyi gittikçe insanı kuşatan ve onu biçimlendiren bir güç olarak değerlendirenlerin sayısı az değildir. Bu anlamda teknoloji-insan ilişkileri üzerine üretilen birçok görüş bulunmaktadır. Neil Postman’ın “Frenkestein Sendromu” Charles Ellul’un “sahte jeton” benzetmesi buna verilebilecek örneklerdir. İletişimciler, yüzyılın en büyük teknolojik devrimlerinden biri olan internet hakkında da benzer yorumlar getirmektedirler. İnternet için öne sürülen yaygın kanaat; internetin gittikçe insanları esir alacağı, beyinlerini uyuşturacağı ve onları zamanla nörotik birer sinir hastası haline getireceği şeklindedir. Şüphesiz internet için sarf edilen bu görüşlerin kaynağında internetin soğuk savaş döneminde ortaya çıkması yatmaktadır. Bilindiği gibi internet adını 1967’li yılarda duyurmaya başladı. Askeri amaçlı bilgi üreten kurumlar arasında bağlantı kurmak maksadıyla üretilmişti. Bugün internet için sarf edilen olumsuz düşüncelerin ardında yatan tek neden bu değil kuşkusuz. Sosyal, psikolojik, sağlık vs. gibi birçok etkeni de göz ardı etmemek gerekiyor.
İnternetin hayatımıza girmesi ve kullanımının yaygınlaşmasından sonra yeni bir kültürel mekân, pazarlama aracı, gerçeklik, özgürlük alanı olarak ortaya çıktığını görürüz. Bu özellikleri bakımından birçok avantajı ve dezavantajı beraberinde getirdiği şüphe götürmez bir gerçek olduğu açıktır. Ancak sınırları aşma ve sınır tanımama konusunda benzersiz olan internet, küresel değerlerin, kültürel formların, kimliklerin, alışkanlıkların hızlı bir şekilde paylaşılmasını sağladı. Bu da yeni toplumsal ve bireysel ilişki biçimlerinin, yeni kimliklerin ve yeni kültürel formların oluşmasına olanak sağladı. Çağımızın bu en büyük iletişim aracı olan internet, bu özelliği açısından bakıldığında bir iletişim aracı olmaktan çok büyük bir toplumsal mekâna dönüştüğü açıktır. Bu mekân yeni toplumsal ilişkilerin yaratılmasının aracıdır. Böylece internet, zaman ve mekân sınırlarını aşarak birey-birey ve birey-grup iletişimine vb. iletişim biçimlerine izin vererek bunlar arasında etkileşimi kolaylaştırmaktadır.
Hakkında olumlu ya da olumsuz birçok yorum yapılmasına karşın internet, küresel çapta hız kesmeden yükselişini devam ettirmekte ve gerek sosyal, siyasal gerekse uluslar arası ilişkilerde etkisini alabildiğince arttırmaktadır. Bugün internet üzerinden açılan imza kampanyaları bile devletlerarası ilişkilerin zeminini hazırlayabilmektedir. Ayrıca bugün dünyada internet üzerinden örgütlenen birçok sivil örgüt bulunmaktadır. Bu bakımdan örneğini Körfez savaşında gördüğümüz gibi ciddi bir küresel muhalefet dilini de üretmiştir internet. Yükselen evrensel değerlerin tanınmasında çok ciddi aracılık rolünü de üstelenmiş durumdadır.
Ülkemizde son zamanlarda bir takım bilgi ve belgelerin internet aracılığıyla deşifre edilmesi örneğinde olduğu gibi bu yeni iletişim ve etkileşim aracı sayesinde artık hiçbir şey gizli kalmıyor. Hayatımızın her alanında varlığını ağır bir şekilde hissettiğimiz internetin gelecekte ülkelerin rejimlerini bile değiştirebilecek bir güce sahip olabileceğini artık rahatlıkla söyleyebiliriz.
Türkiye’de gün geçtikçe sayıları hızla artan birçok internet sitesinin özgür düşünceye, muhalif bir bilince, ahlaka ve insani değerlere yaptıkları katkı görmezden gelinemez. Bu tip sitelerin Türkiye’deki gazete yazarlarının da ufkunu açtığı bir gerçektir. Her ne kadar bazı gazete yazarları internet sitelerinde yapılan yorumları, yazılan yazıları, haberlerin içeriğini ve bu sitelerde gösterilen tepkileri küçümseseler de gerçek öyle değildir. Çünkü bu sitelerde gerçekten kaliteli fikirler üretiliyor. Ancak “İnternet Medyası Derneği” tarafından yapılan bir açıklamada da ifade dildiği gibi Türkiye’de internet gazeteciliği maalesef başbakanlık düzeyinde pek itibar edilmiyor. Akredite olamıyorlar, muhabir bulunduramıyorlar ve çalışanlarına işçi statüsünde göstermek durumunda kalıyorlar vs Bu bakımdan internet üzerinden faaliyetlerini devam ettiren bu sitelerin önünü açacak ciddi çalışmalara ihtiyaç vardır.
Türkiye’de mahkemeler 5651 nolu yasaya dayanarak birçok internet sitesini kapatmaktadırlar. Telekomünikasyon Kurumu’nun ise yurt dışındaki internet sitelerine erişimi 5651 kapsamında sorgusuz sualsiz, kapatma yetkisi var. Demokratik dünyada örneğini göremeyeceğimiz türden tuhaf bir anlayışla birçok internet sitesi devlet tarafından fişlenip kapatılmaktadır. Bu anlayış kuşkusuz yüzyılın en büyük teknoloji ürünü olan internetten korkan, sansürcü ve yasakçı bir anlayıştır. İnternet, üretilen fikirlerin serbestçe yaygınlaştırılabildiği özgür bir ortam sunmaktadır insanlara… Ancak ülkemizde çeşitli bahanelerle internete yasak getirilmektedir. Dünya ülkeleri önünde bizi komik duruma düşüren bu anlamsız yasakların ve sansürün mutlaka kaldırılması gerekmektedir. Türkiye artık her alanda özgür bir ülke olmak zorundadır. Birtakım kişiler tarafından malum internet sitelerinin fişlenmesi hadisesi ne kadar anti demokratik bir tutumsa devlet tarafından ilgili kanun gereği fişlenip yasak getirilen siteler içinde durum bundan pek farklı değildir.